Şimdi Ara

200.000 KM'yi DEVİRMİŞ ARAÇ SATIN ALINIR MI? (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
139
Cevap
4
Favori
104.707
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: set

    quote:

    Orijinalden alıntı: idemo

    quote:

    Orijinalden alıntı: set

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: set

    Bir defa metal yorulması olayı...

    Km ilerledikce problemler çıkar. Takıntı gayet normal yani...

    Niye? 200bin araç illa ki 10 yıllık mı oluyor da metal yorgunluğu olsun? Kaldı ki insanlar 95 ve öncesi araçları sorunsuz kullanıyorlar. Otomobilde metal yorgunluğu o kadar çabuk vuran bir şey değil. Ama ağza sakız olmuş metal yorgunluğu diye. Şimdi 8 senelik 80 binde bakımsız araç mı, 4 senelik 200binde bakımlı araç mı? Sırf kmsine bakıp 80binliği seçen insan bu işler konusunda pek bilgili değildir. İş sadece km ile bitmiyor. Yılı, markası, modeli, sahibi çok önemli. Karşı olduğum nokta alınmaz diye kestirip atmak.

    Km ilerledikçe çıkan problemlerin onarımı, araç yıllandıkça ya da kötü kullanıldıkça ortaya çıkan problemlerin onarımından daha dertsiz ve masrafsızdır. Yüksek km kısa sürede yapılabilir, yürüyen aksamda yenilemeler yapıldıkça araç işler. Ama eskidikçe, hor kullanıldıkça araç toptan verimden kaybeder ki bu daha tehlikelidir.

    Ha siz hem çok eski hem çok km araçlar için konuşuyorsanız o tabi her zaman bir risk olacaktır.

    Metal yorguluğu sadece yıl ile ilgili değildir. Elinize bir metal tel alınız, belirli sayıda büküp tekrar doğrultunuz, bir süre sonra tel kopacaktır. Bu işlemi ne kadar çok yaparsanız o kadar erken kopma olacaktır. Size basit bir örnek.

    Siz şunu demelisiniz bana, tel kaliteli olursa geç kopma yapar, kalitesiz olursa erken kopma yapar.

    Teli büküp tekrar açmak metal yorgunluğu değil.

    Metal yorgunluğu değilmi?

    Makina mühendisiyim, inanın bu işi labaratuvarlarda farklı alaşımlı metallerde defalarca kez denedik, notlar aldık, hesaplar yaptık. Bıkkınlık derecesinde yani...

    Bana inanmayabilirsiniz, ama elinizin altında internet var. Araştırabilirsiniz,ısrarcı olmaya gerek yok,artık öğrenmek çok kolay,inanın 5 dakikanızı almaz;

    Bir metal bloğun/parçanın özellikle titreşim, yüksek basınç ve çekmeye maruz kalması sonucu, bloğu oluşturan metal atomlarının birbirleri arasındaki bağların gevşemesi sonucu malzemenin istenilen mukavemet değerinin altına düşmesi, farkedilecek veya farkedilemeyecek fiziksel değişimler ve hatta metalin hacimsel/ölçüsel değişime maruz kalması.

    Aşamalar şu şekilde gerçekleşir,

    1. Çatlak başlangıcı: Elastik limitin altında ya da üstündeki gerilmeler ya da kristal dizilimin hatalı olması ile çatlaklar başlar.

    2. Çatlağın ilerlemesi : Gerilme ile yüzeyde oluşan çatlak orta kesime doğru ilerler. özellikle, malzemede mikro çatlak varsa ve gerilme bu yöne yığılırsa çatlak bu yönden ilerler. fakat, genellikle çatlağın ilerleme yönü malzemenin gevşek olan yerlerindendir.

    3. Kırılma: Uzun süre gerilme altında kalmış malzemenın yüzeyleri yavaş yavaş birbirinden ayrılmaya başlar ve kopma gerçekleşir.

    http://www.itusozluk.com/goster.php/metal+yorgunlu%F0u



    Benim bildiğim telin bükülüp tekrar açılması metal yorgunluğu değil de deformasyon sertleşmesi mi neydi öyle birşey demişti üniversitedeki hocam. makina mühendisi değilim ama makina fakültesinde okudum.
    Benim bildiğim metal yorgunluğu otomobiller için çok büyük bir sorun değildir. tabii ki 50 yaşından büyük değilse.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: idemo

    quote:

    Orijinalden alıntı: set

    quote:

    Orijinalden alıntı: idemo

    quote:

    Orijinalden alıntı: set

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: set

    Bir defa metal yorulması olayı...

    Km ilerledikce problemler çıkar. Takıntı gayet normal yani...

    Niye? 200bin araç illa ki 10 yıllık mı oluyor da metal yorgunluğu olsun? Kaldı ki insanlar 95 ve öncesi araçları sorunsuz kullanıyorlar. Otomobilde metal yorgunluğu o kadar çabuk vuran bir şey değil. Ama ağza sakız olmuş metal yorgunluğu diye. Şimdi 8 senelik 80 binde bakımsız araç mı, 4 senelik 200binde bakımlı araç mı? Sırf kmsine bakıp 80binliği seçen insan bu işler konusunda pek bilgili değildir. İş sadece km ile bitmiyor. Yılı, markası, modeli, sahibi çok önemli. Karşı olduğum nokta alınmaz diye kestirip atmak.

    Km ilerledikçe çıkan problemlerin onarımı, araç yıllandıkça ya da kötü kullanıldıkça ortaya çıkan problemlerin onarımından daha dertsiz ve masrafsızdır. Yüksek km kısa sürede yapılabilir, yürüyen aksamda yenilemeler yapıldıkça araç işler. Ama eskidikçe, hor kullanıldıkça araç toptan verimden kaybeder ki bu daha tehlikelidir.

    Ha siz hem çok eski hem çok km araçlar için konuşuyorsanız o tabi her zaman bir risk olacaktır.

    Metal yorguluğu sadece yıl ile ilgili değildir. Elinize bir metal tel alınız, belirli sayıda büküp tekrar doğrultunuz, bir süre sonra tel kopacaktır. Bu işlemi ne kadar çok yaparsanız o kadar erken kopma olacaktır. Size basit bir örnek.

    Siz şunu demelisiniz bana, tel kaliteli olursa geç kopma yapar, kalitesiz olursa erken kopma yapar.

    Teli büküp tekrar açmak metal yorgunluğu değil.

    Metal yorgunluğu değilmi?

    Makina mühendisiyim, inanın bu işi labaratuvarlarda farklı alaşımlı metallerde defalarca kez denedik, notlar aldık, hesaplar yaptık. Bıkkınlık derecesinde yani...

    Bana inanmayabilirsiniz, ama elinizin altında internet var. Araştırabilirsiniz,ısrarcı olmaya gerek yok,artık öğrenmek çok kolay,inanın 5 dakikanızı almaz;

    Bir metal bloğun/parçanın özellikle titreşim, yüksek basınç ve çekmeye maruz kalması sonucu, bloğu oluşturan metal atomlarının birbirleri arasındaki bağların gevşemesi sonucu malzemenin istenilen mukavemet değerinin altına düşmesi, farkedilecek veya farkedilemeyecek fiziksel değişimler ve hatta metalin hacimsel/ölçüsel değişime maruz kalması.

    Aşamalar şu şekilde gerçekleşir,

    1. Çatlak başlangıcı: Elastik limitin altında ya da üstündeki gerilmeler ya da kristal dizilimin hatalı olması ile çatlaklar başlar.

    2. Çatlağın ilerlemesi : Gerilme ile yüzeyde oluşan çatlak orta kesime doğru ilerler. özellikle, malzemede mikro çatlak varsa ve gerilme bu yöne yığılırsa çatlak bu yönden ilerler. fakat, genellikle çatlağın ilerleme yönü malzemenin gevşek olan yerlerindendir.

    3. Kırılma: Uzun süre gerilme altında kalmış malzemenın yüzeyleri yavaş yavaş birbirinden ayrılmaya başlar ve kopma gerçekleşir.

    http://www.itusozluk.com/goster.php/metal+yorgunlu%F0u



    Benim bildiğim telin bükülüp tekrar açılması metal yorgunluğu değil de deformasyon sertleşmesi mi neydi öyle birşey demişti üniversitedeki hocam. makina mühendisi değilim ama makina fakültesinde okudum.
    Benim bildiğim metal yorgunluğu otomobiller için çok büyük bir sorun değildir. tabii ki 50 yaşından büyük değilse.

    Motordaki parçalar hiç yorulmazmı sence? Hep aynımı kalır? Bu mümkünmüdür? Yeni bir aracın motorundaki herhangi bir metal parça ile 200 bin km deki aracın motorundaki herhangi bir parçayı teste tabii tutsak sence hangisi daha dayanıklı çıkar? Teknik olarak düşünmeye bile gerek yok, mantığınla düşünmek yeterli olur. Yani gayet basit... Bazı ülkeler eski araçlara bilerek yüksek vergi uygularlar,sebebi nedir acep?...




  • Ben yorulmaz demiyorum. Sadece 8-10 yıllık araçlardasorun olmayacağını söylüyorum. Şimdi çıkmam lazım ama akşam metal yorgunluğunu biraz araştırcağım.
    Yanlış anlama ama senin verdiğin xxxsözlük sitelerine ben pek güvenmiyorum. "ergenlik çağında özentilik yaparak metal müzik dinlemeye başlayan gençlerin kafasının bir süre sonra metal müziği kaldıramaması durumu." gibi yorumların olduğu yerler bana inandırıcı gelmiyor.
    Oraya yazan da senin benim gibi birileri. sen yazarsan senin dediğin ben yazarsam benim dediğim doğru olur. Kusura bakma çıkmam lazım. Araştırayım, yanlışım varsa öğrenmiş olurum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: idemo

    Ben yorulmaz demiyorum. Sadece 8-10 yıllık araçlardasorun olmayacağını söylüyorum. Şimdi çıkmam lazım ama akşam metal yorgunluğunu biraz araştırcağım.
    Yanlış anlama ama senin verdiğin xxxsözlük sitelerine ben pek güvenmiyorum. "ergenlik çağında özentilik yaparak metal müzik dinlemeye başlayan gençlerin kafasının bir süre sonra metal müziği kaldıramaması durumu." gibi yorumların olduğu yerler bana inandırıcı gelmiyor.
    Oraya yazan da senin benim gibi birileri. sen yazarsan senin dediğin ben yazarsam benim dediğim doğru olur. Kusura bakma çıkmam lazım. Araştırayım, yanlışım varsa öğrenmiş olurum.

    Güzel olur,bende öğrenmiş olurum. Varsa eksiğim tamamlamış olurum sayenizde...
  • Honda Accord'u ile adam 1.600.000km yol yapmış ve sadece rütin kontroller yaptırdığını söylemişti.Yakıt pompası emniyet kemeri değiştirdiğini söyledi.Honda 2012 model Accord'u o adam verdi.İsterseniz taratın

    Million Mile Joe
  • Aracın markasına ve dolayısıyla üretildiği motoru bu durumda çok önemlidir. Tabi ki kullanıcının yıpratmasıda oldukça önemlidir. Örneğin; Peugeot'ların ve Toyota'nın motor konusunda çok stabil olduğunu söyleyebilirim. 200000-300000 Km dahi devirmiş araçları uygun fiyatlıysa alınabilir.
  • Benim babam öğretmen, bugüne kadar tüm araçlarını sağlam yerlerden piyasa değerinden %5~%8 fazlasına aldı ancak temiz araçlar aldı. Tüm araçlarının bakımlarını zamanında ve yetkili servisinde yaptırdı, sattığımız concorde 270.000'deydi ve "tık" yoktu araçta, parçası çok zor bulunur çok yakar ne yapacaksın bunu diyenlere gülüp geçiyordu çünkü aracın yakıtı ortalamada 8 litreyi bulmuyordu, tüm bakımlarını zamanında ve yerinde yaptırdığından hiç arıza çıkarmadı dolayısıyla parça sıkıntımız olmadı.

    şimdi babamın 300.000'de sattığı araç mı iyidir, yoksa 75.000 km'de 75.000'e kadar bakımları ya sokak arasında sanayide yapılmış ya da hiç yapılmamış, kalitesiz yakıt kullanılmış, turbolu araç kullanma kurallarına aykırı kullanılmış dizel bir araç mı iyidir?
  • ben benim balinayı 1,5 sene önce ( 1988 W 126 300 SEL ) 262.000 km de iken aldım.Şu an 268.000 km de.Düzgün araba ise hele birde japon yada 2000 senesinden önce üretilen mercedeslerden ise alınır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: blue rondo

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: blue rondo

    Markasina, modeline, model yilina, aracin bakim ve kullanim gecmisine bagli olmakla birlikte, arabalardan cok iyi anlamayan ya da sanayide iyi baglantilari olmayan normal bir kullanicinin o kilometrelerde arac almasinin anlamli olmadigini dusunuyorum. Bugun 2000 oncesinde uretilmis ama daha 100.000'i devirmemis bircok arac var. Bu forum araba forumu, dolayisiyla meraklilarin, yogun kullanicilarin orani fazla. Herkes aracini o kadar cok kullanmiyor. Benim cevremdeki araclarin yarisindan cogu yilda 10.000 km'nin altinda kullaniliyor. Piyasada temiz bu kadar araba varken ben gidip 200.000 km'yi devirmis bir arac almazdim. Benzinlide bile benim psikolojik sinirim 100.000 civari. Agir bakimlarinin uzerinden cok gecmemis olmasi lazim.

    Tamam da işin esprisi zaten şu; kimse piyasada düşük km araç varken aynısının yükseğini almaz. Ama almak istediğiniz aracın düşük km'si çok pahalıysa o zaman yüksek km'sini düşünebilirsiniz. Misal 30binde renault alacağına 100binde bmw almak gibi, attım tabi şimdi kafadan ama işin esprisi bu. Bugün 3 büyüklerden bir aracın sıfır ya da düşük kmlisini almak herkesin harcı değil. Dolayısıyla sırf parası yetmiyor diye iki daha düşük sınıf kalitesiz araçları yıllarca sürmektense, km daha yüksek kaliteli bir aracı(bakımını karşılayabileceği oranlarda) ilk kontrolünü yaptırarak alabilir. Sonuçta az km de olsa çok km de olsa otomobil her zaman risk işidir. Kmsi arttıkça masrafı artar, hep problem çıkarır diye bir kesinlik yok. Bugün yüzbinlerce kmdeki araçları sırf servis bakımıyla sorunsuz süren bir sürü insan var. Burada bile yazıyorlar zaten görüyorsunuz.

    Kimse yüksek km aracın bakımlıysa her zaman sorunsuz olacağını kanıtlayamayacağı gibi, kimse de az kmli aracın masraflı sorunlar çıkarmayacağını garantileyemez. Şans her durumda bir faktör olduğuna göre, önemli olan iyi bir ön inceleme..

    Ama sanayide tanıdığı geçtim de, arabalarda pek de anlamayan insanların böyle bir harekete karışmasının akıllıca olmadığı fikrinize katılıyorum. Ama onlar da zaten bu çekincelerinden dolayı paralarının yettiği sıfır arabaları almaya çalışıyorlar. Herkesin hendi tercihi. Ben aynı paraya sıfır km honda jazz alacağıma, ikinci el 3 ya da 5 serisi almayı tercih ederim. Olası riskleri bilirim ona göre araştırmamı, incelememi iyi yaparım. Çünkü dünyaya bir kez geliyoruz, biraz tadını almak lazım.

    Cogu bakimlardan haklisiniz. Ben zaten "normal bir kullanici" icin konusuyorum. Yani maddi durumunuz ortalamanin cok uzerindeyse zaten gider en iyi araclarin sifirini alirsiniz. Ya da arabalara duskunseniz, belirli bir marka ya da model ruhunuzu oksuyorsa, risklerinin de farkinda iseniz, o zaman da yuksek kilometrede bir arac alinabilir. Bu da muhtemelen premium bir marka olacaktir.

    Ama dusunun ki araba sizin icin gercekten yalnizca bir "arac", butceniz ortalama, beklentileriniz ortalama. Insanlarin buyuk cogunlugu boyle. Bu durumda gidip yuksek kilometrede arac alinmasi bence mantikli degil. Tabii ki yuksek kilometrelerde cok temiz araclar oldugu gibi, cok dusuk kilometrelerde sorunlu araclar da mevcut. Bununla birlikte geneli itibariyla her kilometre fazladan bir risk. Piyasada az kullanilmis zibil gibi arac varken acikcasi ben 200.000 kilometredeki aracin ilanina bile bakmam. Ne olur ne olmaz. Parayi sokakta bulmuyoruz.



    Orada haklısınız. Otomobillere 3 şekilde bakan var;

    Sadece getir-götür yapacak işlevsel bir "araç"
    bir zevk unsuru
    hem işlevsellik hem zevk unsuru

    Şimdi sadece araç olarak alacak insan zaten dediğiniz gibi 5 sıfırlı km yapmış araçlara bakmaz. Bakmamalı da. 2. ve 3. gruptakiler ise ince eleyip sık dokuyarak ağızlarının tadına göre araçları seçmeyi tercih ederler. Fark bu. Yine de kimse bana 200binde araba alınmaz diye kestirip atmanın açıklamasını yapamaz. Varsa nedenleri yazılır. Şu şu kişilere önerilmez denir sizin gibi, olur. Ama direk önyargılı aksi yorumlar boş oluyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482

    ben benim balinayı 1,5 sene önce ( 1988 W 126 300 SEL ) 262.000 km de iken aldım.Şu an 268.000 km de.Düzgün araba ise hele birde japon yada 2000 senesinden önce üretilen mercedeslerden ise alınır.

    Araçtan memnun musunuz? Yakıt tüketimi nasıl? Araştırdığım kadarıyla w126ların parçası bol ve genel olarak ucuz. Bende niyetlenmiştim 300se almaya ama benzin 4,5lar civarına gelince vazgeçtim. Lpg'ye sıcak bakmıyorum çünkü.
  • 2000 model BMW 3.20i 200000 km'yi aşmış da olsa alınır. Zannetmeyin ki motoru yıpranmış. Aksine yeni açılmıştır onun motoru.
  • Aldık, kullanıyoruz. Allah'a şükür hiçbir problemi yok.Sadece debriaj takımı değişti oda her araçta olur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: set

    quote:

    Orijinalden alıntı: idemo

    Ben yorulmaz demiyorum. Sadece 8-10 yıllık araçlardasorun olmayacağını söylüyorum. Şimdi çıkmam lazım ama akşam metal yorgunluğunu biraz araştırcağım.
    Yanlış anlama ama senin verdiğin xxxsözlük sitelerine ben pek güvenmiyorum. "ergenlik çağında özentilik yaparak metal müzik dinlemeye başlayan gençlerin kafasının bir süre sonra metal müziği kaldıramaması durumu." gibi yorumların olduğu yerler bana inandırıcı gelmiyor.
    Oraya yazan da senin benim gibi birileri. sen yazarsan senin dediğin ben yazarsam benim dediğim doğru olur. Kusura bakma çıkmam lazım. Araştırayım, yanlışım varsa öğrenmiş olurum.

    Güzel olur,bende öğrenmiş olurum. Varsa eksiğim tamamlamış olurum sayenizde...



    Altta karbon 12 adlı kullanıcıdan bir alıntı var. tam da benim anlatmak istediklerimi anlatmış.
    hem telin eğilip bükülmesinin metal yorgunluğu olmadığı, ayrıca otomobillerde metal yorgunluğunun kritik bir sorun olmadığı gibi...

    quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    Bu yolda giden biri olarak başınıza neler gelebileceğini anlatmaya çalışayım... Gerçi arabamla henüz 26. seneyi ve 300binleri sayıyoruz ama yine de gelecekte neler olabileceğini biraz görebildim.

    Birincisi metal yorgunluğu otomobilde kritik değil. Havacılıktan ithal teknolojinin yaygın olduğu otomotivde bu sorun yapay bir şekilde tartışılmaya başlandı. Uçak gövdeleri gerinim sertleşmesi (strain hardening) konusunda çok daha başarısız olan sertleştirilmiş alüminyumdan üretiliyorlar. Bazı parçalarda sadece %1 mukevemet payı kalıyor. Çünkü hafif olmak çok önemli. Yine de kontrollerle parça değiştirmeden 30 seneden fazla kullanılabiliyorlar. Ortalama bir uçağın ömrü ortalama bir otomobilden daha fazla. Bazıları da pek gözümüzün önünde olmadan fakat tepemizde kargo uçağı olarak hayatlarına devam ediyorlar. Düzenli uçuş yapan 50 senelik askeri uçaklar var. Diğer taraftan otomobilde %60'ın altında mukavemet payı olan parça hemen hemen yoktur. Metal yorgunluğu bir fizik olayıdır ve mutlaka vardır fakat otomobilde hayati bir problem olmaktan çok uzaktır. Uçak gövdelerinde beklendiği gibi havada aniden zincirleme bir yırtılma olayı otomobil gövdesinde beklenmez. Yine de endüstride bu işten dolayı bir kaç geri çağrılan şasi olduğunu söylemem lazım, fakat hepsi için de müdahale edecek güvenli zaman vardı. Servis bültenlerini takip edin. Metal yorgunluğu sorunu varsa eğer ilk sene 300-400bin km yapan bir kaç kişi bunun keşfedilmesini sağlar.

    Bence asıl dikkat edilmesi gereken elektronik ve plastikler. Mekanik parçalar en kötü ihtimalle yeniden üretilebilr, görünütüsünü beğenmeseniz bile yerine takıldıktan sonra unutursunuz. Mesela marş dişlisi için tamirci hemen elinde bulunan MAN'a ait bir dişliyi kullanmıştı. ucuna tornada 45° pah vermişti ve aynen benim dişli olmuştu. Aklımdan orjinalini alsaydık bari diye geçiririken hiç beklememek ve uğraşmamak da açıkçası rahat gelmişti. Şimdi 10 sene oldu o parçayı görmüyorum. Biliyorum, ama rahatsız etmiyor, arabanın marş sesi değişmedi. Ama iç mekan öyle değil, Büyük plastik parçaların yeniden üretimi, rengini tutturmak çok zor. Eskimiş koltukla aynı renkteki emniyet kemeri her sabah göze batan büyük bir sorun olabilir.

    havayastıkları: 10-11 sene için ömürleri hesaplanıyor. Bu süreden sonra çalışmaları garanti değil. Müdahale içerdeki parçaların sökülmesini gerektiriyor.

    plastik aksamlar: Her ne kadar plastiklerin tabiatta yok olmaları 200 sene alıyor denilse de kullanım ömürleri metallere göre çok daha kısa oluyor. Özellikle UV ve sıcaklıktan dolayı mukavemetlerini kaybediyorlar. Son 30 senede daha ucuz ve daha çevreci olması için plastiklerin uzun dönem kaliteleri ciddi oranda azaldı. Bilmediğiniz kimyasalları, sözde "koruyucu"ları katiyen kullanmayın, çünkü zaten ayakta zor duruyorlar.

    elektrik aksamı: Elektrik aksamı da plastikle yalıtılır. Bugün üretilen bazı kablo yalıtımları motor ortamında 30 sene geçirdikten sonra elinizde ufalanmaya başlayacak. Öyle olmasa bile belli noktalardan kırılıp içine nem alacaklardır. Bir arabadaki elektrik hatlarının toplam uzunluğunun artık 100km lerle ölçüldüğünü düşünürsek bu büyük bir problem olabilir. Hem bu artış hem de talepten dolayı iletkenlerin kalitesinde de düşüşler var. Yani hem yalıtım daha kötü hem de yalıtmda sorun olduğunda iletken daha çabuk paslanıyor.

    pas: Genelde sıcak ve nemli ikimlerde arabalar yukardan ve içerden, soğuk ikimlerde de aşağıdan paslanırlar. Pasa karşı korumayla ilgil üreticinin kaza tamirleri envanterlerine bakıp küçük detayları da olması gerektiği şekilde kontrolerini yapmak gerekir. Basit kazlarda çatlayan parçalar, su deflektörleri genelde yerine konulmaz. Veya kapalı profillerin içindeki vakslar bir 10-15 sene sonra buharlaşabilirler. Bunlar ne çeşit, nerede, ne miktada kullanmak gerekiyor bilirseniz metal profiller her 10 senede bir hayata yeniden başlayabilir.

    mekanik: Bence en kolayı. Parçayı tamamen bozulmadan önce değiştirmek. Yeniden "mühendislik" uydurulmasına izin vermemek. Doğru montaj. Doğru parça... Fren, direksiyon, süspansiyon veya motor olsun ilk günkü gibi değilse bir şeyleri atlamışsınızdır.


    düzeltme: carbon 12 -> karbon 12



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi idemo -- 22 Kasım 2011; 20:01:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482

    ben benim balinayı 1,5 sene önce ( 1988 W 126 300 SEL ) 262.000 km de iken aldım.Şu an 268.000 km de.Düzgün araba ise hele birde japon yada 2000 senesinden önce üretilen mercedeslerden ise alınır.

    Araçtan memnun musunuz? Yakıt tüketimi nasıl? Araştırdığım kadarıyla w126ların parçası bol ve genel olarak ucuz. Bende niyetlenmiştim 300se almaya ama benzin 4,5lar civarına gelince vazgeçtim. Lpg'ye sıcak bakmıyorum çünkü.

    Ben yaklaşık 1 sene düzgün ve dolu bir araba bulmak için aradım.benim de ilk önceliğin lpg takilmamis bir araç bulmaktı.ben sadece hafta sonları güzel havalarda kullanıyorum.bu yüzden yakıt problem olmuyor.anlatacağını 2. Arabam bu.yakıt olarak ise km de 800-900 kes gibi yakıyor.bu tarz arabalari artık hobi amaçlı kullanmak lazım.yoksa günlük kullanımda altından kalkınması.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482

    ben benim balinayı 1,5 sene önce ( 1988 W 126 300 SEL ) 262.000 km de iken aldım.Şu an 268.000 km de.Düzgün araba ise hele birde japon yada 2000 senesinden önce üretilen mercedeslerden ise alınır.

    Araçtan memnun musunuz? Yakıt tüketimi nasıl? Araştırdığım kadarıyla w126ların parçası bol ve genel olarak ucuz. Bende niyetlenmiştim 300se almaya ama benzin 4,5lar civarına gelince vazgeçtim. Lpg'ye sıcak bakmıyorum çünkü.

    Ben yaklaşık 1 sene düzgün ve dolu bir araba bulmak için aradım.benim de ilk önceliğin lpg takilmamis bir araç bulmaktı.ben sadece hafta sonları güzel havalarda kullanıyorum.bu yüzden yakıt problem olmuyor.anlatacağını 2. Arabam bu.yakıt olarak ise km de 800-900 kes gibi yakıyor.bu tarz arabalari artık hobi amaçlı kullanmak lazım.yoksa günlük kullanımda altından kalkınması.

    90 kuruş yakması 100km'de 20 litreden fazla yaktığını gösteriyor. Eski araç bile olsa anormal değil mi bu rakam?




  • 200 bin km'de araç alınır.Ama oto galeriden değil sahibinden al.Galerilere güvenme neler neler yapıyorlar ne dümenler çeviriyorlar aklın hayalin durur.5 sene farklı farklı 3 galeride çalıştım.En sık yaptıkları kilometreyi düşürmek(dijital dahil)hava yastığı arıza ışığı,abs arıza ışığı bunların ampülünü devre dışı bırakıp söndürtüyorlar.İnsan hayatı ile oynuyorlar.Vites ve direksiyon simidi aşınmışsa sıfır gibi yaptırıyorlar.100 tl ye arap sabunu ile yalandan sonax yaptırıyorlar.Değişen parçası varsa boyalı diye yuttururlar.Yada komple boya yaptırıp boya yok derler.Bu arabanın boya değeri kalın diye kandırırlar.Daha ne antin kuntin işler var.Aklınız hayaliniz durur.Onun için bildiğiniz tanıdığın kolu komşunun arkadaşın arabasını alın derim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482

    ben benim balinayı 1,5 sene önce ( 1988 W 126 300 SEL ) 262.000 km de iken aldım.Şu an 268.000 km de.Düzgün araba ise hele birde japon yada 2000 senesinden önce üretilen mercedeslerden ise alınır.

    Araçtan memnun musunuz? Yakıt tüketimi nasıl? Araştırdığım kadarıyla w126ların parçası bol ve genel olarak ucuz. Bende niyetlenmiştim 300se almaya ama benzin 4,5lar civarına gelince vazgeçtim. Lpg'ye sıcak bakmıyorum çünkü.

    Ben yaklaşık 1 sene düzgün ve dolu bir araba bulmak için aradım.benim de ilk önceliğin lpg takilmamis bir araç bulmaktı.ben sadece hafta sonları güzel havalarda kullanıyorum.bu yüzden yakıt problem olmuyor.anlatacağını 2. Arabam bu.yakıt olarak ise km de 800-900 kes gibi yakıyor.bu tarz arabalari artık hobi amaçlı kullanmak lazım.yoksa günlük kullanımda altından kalkınması.

    90 kuruş yakması 100km'de 20 litreden fazla yaktığını gösteriyor. Eski araç bile olsa anormal değil mi bu rakam?

    Ben 100 Tl benzin alıyorum ve 130-140 km anca yapabiliyorum. 100/130=0,769 krş. tabi bu benim kullanımın.Arda kendimi tutamayıp roketleme yaptığım da oluyor.Sonuçta bu araba en az 20 senelik ve eski teknoloji ile üretilmiş bir 6 silindirli motora sahip.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lord Sparhawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozgur_3482

    ben benim balinayı 1,5 sene önce ( 1988 W 126 300 SEL ) 262.000 km de iken aldım.Şu an 268.000 km de.Düzgün araba ise hele birde japon yada 2000 senesinden önce üretilen mercedeslerden ise alınır.

    Araçtan memnun musunuz? Yakıt tüketimi nasıl? Araştırdığım kadarıyla w126ların parçası bol ve genel olarak ucuz. Bende niyetlenmiştim 300se almaya ama benzin 4,5lar civarına gelince vazgeçtim. Lpg'ye sıcak bakmıyorum çünkü.

    Ben yaklaşık 1 sene düzgün ve dolu bir araba bulmak için aradım.benim de ilk önceliğin lpg takilmamis bir araç bulmaktı.ben sadece hafta sonları güzel havalarda kullanıyorum.bu yüzden yakıt problem olmuyor.anlatacağını 2. Arabam bu.yakıt olarak ise km de 800-900 kes gibi yakıyor.bu tarz arabalari artık hobi amaçlı kullanmak lazım.yoksa günlük kullanımda altından kalkınması.

    90 kuruş yakması 100km'de 20 litreden fazla yaktığını gösteriyor. Eski araç bile olsa anormal değil mi bu rakam?

    Ben 100 Tl benzin alıyorum ve 130-140 km anca yapabiliyorum. 100/130=0,769 krş. tabi bu benim kullanımın.Arda kendimi tutamayıp roketleme yaptığım da oluyor.Sonuçta bu araba en az 20 senelik ve eski teknoloji ile üretilmiş bir 6 silindirli motora sahip.
    quote:

    Arda kendimi tutamayıp roketleme yaptığım da oluyor.

    Anlaşıldı.


    O motoru iyi bilirim, insanın kendini tutması zor oluyor. Ne yazık ki istesek de istemesek de bu araçlar günlük pratikliklerini kaybettiler ülkemizde. 300sel böyle ise, 560sec' in güncel tüketimini tahmin edemiyorum. Yine de gönlüm 320ce 24'te. Belki bir gün..




  • 2007 yılında Ankara'da -adı bende kalsın- bir galeriden hastası olduğum 2001 model vectra B cdx araç aldım. Araç Adana plakalı ve ilk sahibindendi. Galeri ile anlaştık o zaman 16.500 e, 2 servise bakarak, hiç boyasız-değişensiz-102.000km de olan aracı aldım.
    Galeri trigerin yeni değiştiğini söylese de ben Adana opel servisini aradım, ruhsatı faxlayıp aracın servis bilgilerine ulaştım. Araç en son 2005 yılı sonunda 170 bin küsür km de servise girmiş.
    Ölür müsün-öldürür müsün?
    Herneyse araç servise girdi. Ağır bakımları yapıldı. Servis aracın motorunun çok temiz durumda olduğunu söyledi. Araca hiç tüp taktırmadım. 2. viteste 110km yi görür, 200-210 km ye çok rahat çıkardı.
    Çok iyi bir arabaydı arkadaşlar, şimdi bulsam temizini, km sine bakmaksızın hiç düşünmeden alırım.
    Bu da resmi;


     200.000 KM'yi DEVİRMİŞ ARAÇ SATIN ALINIR MI?




  • bu anlayış yüzünden esnaflara hak veriyorum bu km düşürme olayında.ne yapalım 100.000i aşan arabaları hurdaya mı ayıralım.her araç iyi kötü 500.000 i devirir
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.