Şimdi Ara

AYASOFYA'NIN CAMİYE ÇEVRİLMESİ İYİ Mİ OLDU YOKSA KÖTÜ MÜ ? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
154
Cevap
0
Favori
3.454
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ben onu sormadım ki. Sahibinin "doğa" olduğunu niye söylemiyorsun? M.ö. 1000 senesinde İstanbul diye bir yer yoktu bile. Madem asıl sahibini arıyoruz yıkıp ağaç dikelim İnsan yaşayan en ahlaksız canlı değil mi? Ağaçlık alana taş parçası dikildi diye birden sahipleniliyorsa oralar gidelim biz de ağaçları kesip evler yapalım ve bizim burası artık diyelim.

    Bir kiliseyi, camiyi, sinagogu zorla dönüştürmek ahlaki veya değil neden önem arz etmeli? Fetheden kimse sahibi de odur. Yunanistan Egedeki adaları bize versin o zaman öyleyse. O adaların sahibi de Osmanlı idi. Önce İtalya adalarımızı işgal etti sonra da gitti Yunanistan'a verdi. Bu mantıkla gidersek Amerika da gitsin ülkesini kızılderililere geri versin.

    Bu tarz konular ahlakla falan asla savunulamaz. Güçlü kimse söz hakkı da onundur. Bedava kimse kendini kandırmasın.

    Hee ben olacağım Ayasaofyayı cuma günleri cami, pazar günleri kilise diğer günlerde ise müze yapardım ama benim gibi bakış açısına sahip değil insanlar. Alt tarafı taş parçası. Yok kabe gibi bir şey de değil bu kilise ki o dinin kutsalı sayayım. Dünyanın herhangi bir yerindeki kiliselerden farkı yok.

    Özetle Ayasofyanın eski sahibi yeni sahibine benim dediğim gibi davranacaksın diyemez. Ben yönetici olsam inat olsun diye bir süre cami yapardım sonra da dediğim şekle çevirirdim. İçişlerimize kimse karışmayacağını anlasın diye.




  • Mülkiyet hakkı ne? Güçlünün güçsüzü ezmesi işte. Neyin kafasını yaşıyorsun. Ben sana örneği net olarak verdim: Madem doğa önemsiz istediğim yerde keseyim ağaçları kendi malım gibi kullanayım. Oteller dikeyim paraya para demeyeyim. Kim karar veriyor kimin ne mülkiyete sahip olabileceğine? Güçlü olan insan. Güçsüz olan insan da istemese de kabul etmek zorunda kalıyor.

    Ayasofya 1453ten beri Müslümanlara ait bir mabeddir. Üzerindeki tasarruf hakkı da onlara aittir. İster cami yapar ister kilise yapar ister müze yapar. Eğer Kurtuluş Savaşı başarılı olmasa idi dediğin olur ve yeniden Hristiyanlara ait bir mabed olurdu. Türk halkı kabul etmediği için canı pahasına savaştı ve geri aldı. İngiliz bir aileye verilmedi ama zorla Yunan-Türk göçü yapıldı. Her iki tarafta da kabul etmek istemeyen bir sürü kişi olsa da güçlü değillerdi ve

    İşine gelmeyen şeyleri alakasız gibi görme mümkünse.

    Ayasofya veya Türkiye'deki herhangi bir kilise istendiği anda camiye de çevrilebilir yıkılabilir de. Çünkü güç Türkiye Devletindedir. Aynı şekilde de İspanya'daki Endülüs camilerinden tut Çin sınırları içerisindeki Türk piramidi olduğu iddia edilen yapılar da bulundukları devletlerin tasarrufundadır.

    Neden? Çünkü güç onlarda, mülkiyet hakkı onların.

    Türkiye ekonomi alanında zayıf olduğu için dış devletlerin laflarına göre hareket etmek zorunda kalması da işte devletlerin gücünün diğerine etkisini net olarak gösteriyor.

    Sen bu kafayla Türkiye'deki Ortodokslara bağımsızlık da istersin. Ruhban okuluna karışmayın da dersin.




  • Evet mülkiyet ancak güçlü izin verirse oluşan bir şeydir. Kamu malı dediğin şey bir bakmışsın birilerine peşkeş çekilen alanlar haline gelmiş. Bedava kendini kandırma. Fetocu denip bir sürü kişinin mallarına ve gayrimenkullerine el konuldu. Mülkiyet ancak güçlü olan izin verirse oluşur. 2. Dünya savaşında ölen Yahudilerin de, Amerika kıtasındaki kızılderililerin de mülkiyet hakları vardı bir zamanlar. Bu örnekler çoğaltılır. Güçlü olan istemezse senin mülkiyetini silip atar ve başkasına verir o mülkiyet hakkını.

    Ben olayın ahlak boyutunun saçma olduğunu iddia ediyorum ve sana madem ahlaktan bahsedeceğiz Amerika Devleti de kendini feshetsin ve kızılderililer versin ülkesini dedim. Güçlünün güçsüzü ezdiği devletsel düzende ne ahlakından bahsediyorsun sen? Ahlakı da mülkiyeti de belirleyenler zaten devletler.

    İnsan yeryüzünde yaşayan en ahlaksız canlıdır dedim sana. İlk sahibine ait ise ahlaken herşey yapılan ahlaksızlıklar say say bitmez.

    1453ten beri Müslümanların olan bir taş parçasının ne olacağına da yine onlar karar verir. Çünkü düzen böyle. Neyin ahlaklı neyin ahlaksız olduğu taş parçası için konuşulacaksa çok şeyler konuşulur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Mülkiyet hırsızlıktır yalnız.Kabul edilebilecek tek mülkiyet çeşidi birinci dereceden şahsi ilgilendiren ve ona özel olanlardır

    Konuya gelirsek.Bence kilise olsun mahsuru yok.Osmanlı siyaset gereği cami yapmıştır ve dinde siyasetin yeri yoktur
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Papaz sakalından bıkıp marks sakalına geçtim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Eski kızıllardan kim kaldı
  • 400 senesindeki hristiyanın yaptığı taş bina 2000 senesindeki hristiyanın mülkiyeti oluyor ama fetocunun malı çocuğuna değil devlete geçebiliyor ve sen buna ahlaken sıkıntı yok diyorsun yani? Fetocuları assın kessin hiç acımam da malına hangi hakla el koyulabilir bir suçlunun? Mal denen şey borca karşılık haciz edilebilir ancak. Benzer şekilde Hitler de Yahudileri katletti ve %50si Yahudilerin olan Alman ekonomisi birden milli hale geldi. O sebepten bana mülkiyetten bahsetme. Mülkiyetin kimin olacağına güçlü karar verir.

    1 ve 2 de söylediğin şeyler ise resmen saçmalık. Dini cemaat nereden Ayasofyanın mülkiyet hakkına sahip oldu? 1453ten 1930lara kadar cami cemaatine ait bir yerden bahsediyoruz. O tarihten günümüze ise müze cemaatinin malı

    Ben sana diyorum işte en mantıklı çözüm 3 cemaati de kapsayan yeni bir mülkiyet: 2 dini cemaat için kutsal günlerde din adına kullanılsın kalan günlerde de müze olarak kullanılsın.

    Tanrı/Allah her yerde bulunan bir varlık. Taş binalar ancak ona ibadet için vardır. Fazla değer vermek insanı putperestliğe yaklaştırır.




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Sana göre mülkiyet kişinin sağlığında kazandıklarından ibaret midir? Ölünce çocuklarına geçmez mi?

    Neden müze olmasın? Veya benim dediğim gibi neden 3lü bir kullanım olmasın? Siyaset gereği olsa da ilk etapta Fatih zamanında neticede İstanbuldaki sınırlı camilerden birisi idi. Gezdin mi bilmem de kocaman bir bina epey cemaat alır. Yani ihtiyaca da cevap veren bir cami.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Sen Abdülhamid'i savundun dedikleri için deliren kişiydi o değil mi? İdeolojisini tam detayıyla bilmiyorum ama Perinçek'ten daha tutarlı olduğu kesin. Atatürkçülük artı Marksist Sosyalizm nedir Allah aşkına? Kuzey Kore / Çin sempatizanı Atatürkçü olur mu? Liberal faşist demek gibi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    hdp ibaresini görünce kapadım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: torlofan

    Sana göre mülkiyet kişinin sağlığında kazandıklarından ibaret midir? Ölünce çocuklarına geçmez mi?

    Neden müze olmasın? Veya benim dediğim gibi neden 3lü bir kullanım olmasın? Siyaset gereği olsa da ilk etapta Fatih zamanında neticede İstanbuldaki sınırlı camilerden birisi idi. Gezdin mi bilmem de kocaman bir bina epey cemaat alır. Yani ihtiyaca da cevap veren bir cami.
    Geçmemeli.Ölüm tesellisinden beslenen bir düşünce

    Neden müze olsun ? Bina eski dolayısıyla ibadete uygun olmadığı söyleniyor.Belki ayinler için bile uygun değildir.Ayrıca camiye ihtiyaç yok.Her yer cami zaten
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Kızıldere'deki gibi olayları ve solcuların silahlı eylemlerini internetten, oradan buradan çok dağınık ve esasen ilgisiz olarak okudum. Silahlı eylemleriyle ilgili spesifik bir kitap söyleyemem. Yalnızca teorik olarak konuşuyorum. Deniz, Mahir vb olan hiçbirisi tutarlı değil. Heterodoksluktan öte ideolojik olarak tutarlı değiller. Kaypakkaya gibi konseptlere kökten bağlı solcular Marksizmle Atatürkçülüğün çelişkisini görüyor ama zaten öyle kişilerde fazla bir iş yok. Bütün solcuları - Marksistleri zan altında bırakmak istemem aynı ideolojiyi paylaşmalarına rağmen geçimsiz olan vahşi insanlardan da bahsediyoruz zaten üstünde durduğumuz o televizyon programında ayrışmadan veya birbirlerini suçlamadan konuşamıyorlardı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.