Şimdi Ara

DİZEL MOTORU UZUN SÜRE KULLANMA YOLLARI (17. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
402
Cevap
8
Favori
132.913
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1516171819
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:



    Orijinalden alıntı: yalkinh

    Sn. forum sakinleri partikül filtresi konusu ile ilgili bütün yazılanları dikkatle okudum ve bazı ilaveler yapmak isterim..Öncelikle binek araçlarında dizel motoru tercih edip te yılda 50.000 km nin altında yol yapan kişilere güzel türkçemizin bir deyimi ile cevap vermek isterim.. 'Dağda gezen kurdu görür'
    partikül filtreleri otomotiv sektörünün ağır vasıta dalında 2006 yılı itibariyle kullanılmaya başlamıştır.Bu kullanıma sebep ise 12000 cc civarı hemisferik dizaynlı ağır dizel makinelerin euro 4 normunu karşılama gerekliliği idi.2006 ve sonrasında üretilen MAN TGA serisi Mercedes axor ve actros serisi ile Iveco eurotrakker 450 serisinde ADblue destekli rejenerasyon sistemleri seri üretimdir.Euro 4 normu mevcut küçük hacimleri ile binek dizelleri çok fazla etkilemesede euro 5 normunun şartları açıklandığında zaten altyapısı hazır olan sistem acil olarak binek dizellerine de uygulamaya alındı.Üreticiler zaten 4 sene önce euro 5 normunu minik dizellerde ilave önlem almadan karşılayamayacaklarını biliyorlardı.Uzun yıllar görev yaptığım azerbaycanda çalıştığım firmada Man,mercedes ve İveco markaları altında 448 adet kamyon vardı ve bu araçların tamamı partikül filtreli ADblue sisteme sahiptiler.
    Şimdi gelelim forumda yer alan korkulara ve cevaplarına...

    1) partikül filtresini iptal etmek gayet gereksiz bir işlemdir çünkü yakıt hava karışımını ayarlayan EDC sistemi partikül filtresinden sadece data alıyor ama bu datayı kalibrasyonda kullanmıyor..(şu ana kadar böyle ama bir yazılım ile değiştireceklerdir mutlaka bunu,çünkü otomotiv sektöründe asıl kar servis ve yedek parçadan geçer bu sebeple üreticilerin tek amacı çaktırmadan tamamen servis bağımlı araç yaratmak,ama bunu satışları düşürmeden yapmak gibi zor bir denklem var önlerinde)
    2) ADblue sıvısı olmadan binlerce km boyunca çalışan ve herhafta OBD II cihazı ile diagnosları alınan 448 adet kamyonun hiçbirisinde gösterge panelinde yanan ışık dışında sorun algılanmadı..ne yakıt tüketimleri arttı nede motorlara bir şey oldu...Bu kayıtları her ay sonunda Iveco ve Man firmasına göndererek yorum alıyorduk.(azerbaycan çok geri bir pazar olduğu için Man ve Iveco yaptığımız toplantılar sonucunda bize fabrika desteği veriyordu)
    Azerbaycan pazarını bırakın şu anda türkiyede kaç benzin istasyonunda ADblue urea satılıyor merak ediyorum.
    3)Kurumsal tüketicilerle sorun yaşamak daha riskli olduğu için minik dizel piyasasındaki araçları yazılımlar ve komponentler ile daha bağımlı hale getirmek ise üreticilerin rüyalarını süsleyen bir gerçek olup bu iş daha da ileriye gidecektir merak etmeyiniz.
    4)yazının en başında belirttiğim gibi yılda ortalama 50000km altında yol yapan insanlar için dizel motorlu binek otomobil ,ilk satınalma maliyeti ve servis bedellerinin yüksekliği sebebi ile asla uygun değildir. Bankacınıza rakamları verin sizi ikna edecektir..(bir aralar bmw 320d ile 320i aynı rakama satılmışlardı bu iyi bir fırsat idi ama çok kısa sürede bitti )
    5)Finansal kiralama yöntemi ile alınan araç filoları bu örneklemenin dışında kalırlar biz burada bireysel kullanımdan bahsediyoruz.
    6) Önümüzdeki 15 yıl içerisinde çevre yasalarının zorlamaları karşısında Benzinli motorlarda beygir güçleri düşecek ve motor hacimleri iyice daralarak belkide 2000 cc motor üretimi bile sona doğru yaklaşacaktır.zaten downsizing ile iyi tork değerleri ve güçler alınırken büyük hacimler mercek altına girecektir.
    7)dizel motorlarda ise kullandığı yakıtın mevcut kondisyonu itibariyle durum dahada karışıklaşarak inanılmaz işletim sistemleri devreye girecek belkide yakıtın dizaynı sorgulanacaktır.
    8)Sonuç olarak gelecek dizel motorlarda gösterilmeye çalışılıyor gibime geliyor ama mühendis mantığı ile çevre etkilerini bir araya getiren bir denklem kurarsanız şahsi fikrimce dizeller benzinli motorlara göre daha erken bu dünyadan göçüp giderek yerini hibrit teknolojilere bırakacak gibi duruyor...
    9) Bu kadar kafa ütülemeye yahu sen ne kullanıyorsun derseniz .Ben 2004 yılı imalatı henüz 70000 km de fabrika çıkışlı bir megane II dynamic kullanıyorum ve konforu açısından gayet memnunum .Şehir dışı tüketimi 6.8 ile 7.2 arası değişiyor ve asla dizel otomobil almayı düşünmüyorum..
    Selamlar saygılar..



    ozbak arkadaşım merhaba,

    Öncelikle yazmış olduğun yazıdan dolayı klavyene sağlık diyeyim, çok düzeyli ve de bilgilendirici olmuş.

    ANcak yukarıda başka bir konudan alıntı yaptığım gibi başka bir arkadaşımız da (yalkinh) en az senin yazın kadar dolu bir şeyler yazmış. İşte bu da linki:

    http://forum.donanimhaber.com/m_42315035/mpage_2/key_/tm.htm

    Bu konu hakkındaki fikirlerini alabilir miyim?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: haluk 23

    ozbak arkadaşım merhaba,

    Öncelikle yazmış olduğun yazıdan dolayı klavyene sağlık diyeyim, çok düzeyli ve de bilgilendirici olmuş.

    ANcak yukarıda başka bir konudan alıntı yaptığım gibi başka bir arkadaşımız da (yalkinh) en az senin yazın kadar dolu bir şeyler yazmış. İşte bu da linki:

    http://forum.donanimhaber.com/m_42315035/mpage_2/key_/tm.htm

    Bu konu hakkındaki fikirlerini alabilir miyim?



    Merhaba,

    Senede 50,000 km saptamasına katılmıyorum. 2 nedenden:

    1. Kaç sene boyuncaya da bakmak lazım. Senede 20,000 km kullanırsınız. 5 senede 100,000 km eder. Hadi fark 15 değil 10 kuruş olsun km'de. Toplamda 10,000 TL yapar. Sıfırına 3,000 TL fazla verdiyseniz dizelin, 7,000 lira kardasınızdır. Benim gibi eksantrik zinciri olan bir motorunuz varsa ve düzgün kullanıyorsanız bakımına da benzinliden fazla para ödemezsiniz. Benzinli eksantrik kayışı değiştirir mesela her 45-60,000 km'de, benim kullandığım aracın zincir ömrü 200,000 km'dir. Oradan da kardayım. Sadece yakıta değil bunlara da dikkat etmek lazım. Eksantrik kayışı değişimi pahalı bakımlardandır, hem benzinli hem de dizel araçlarda kayış kullanılan motorlar mevcuttur. Bunu sadece dizelin avantajı olarak söylemiyorum ama benim kullanığım araç markasında böyle bir avantajı daha var dizelin.

    2. Aynı arabanın sıfır benzinli yerine 2.el 1 yaşında 10-20,000 km'de dizelini alırsınız. Temizini bulmak kaydıyla. İlk km'den kar edersiniz. Ben öyle yaptım. Araba siz alıp da binene kadar sıfırdır. Ertesi gün her iki araç da kullanılmış araç durumundadır.

    Partikül filtresi benim aracımda yok. O nedenle öyle bir derdim de yok ama o konuyla da ilgili olarak düşüncem şöyle:

    Düzgün yakıt ve düzgün kullanımla bu parçanın ömrü çok uzun. Yakıttan elde edilen tasarruf onun ekstra maliyetinin bile üzerinde.

    Bir konuya daha değinmek gerek. Benzinli motorlarda da gün geçtikçe turbo kullanımı artıyor. Direkt enjeksiyon vs gibi teknoloiler kullanılıyor. Dolayısıyla bakım maliyetlerini kıyaslarken turbo ömürlerinin çok farklı olmayacağını düşündüğümden, bakım/arıza tamiri maliyet avantajlarını daha da yitirdiklerini düşünüyorum.

    Karşılaştırma yaparken güncel benzinli araçların egzozlarının katalizörlü olduğunu ve bu parçanın da epey yüksek fiyatlı olduğunu unutmayalım.

    Bazı şeyleri yaşamadan bilemeyiz. Emin olduğumuz petrol rezervlerinin azaldığı ve her zaman sadece para olarak değil miktar olarak da düşük tüketen motorların tercih edileceği. Dizel motorlar aynı yükte aynı yolu katedebilmek için daha az yakıt tüketiyorlar. İşte bu bir gerçek. Son teknoloji dizel otomobillerin karbon emisyonu, çok daha pahalı teknolojilerle donatılan hybrid otomobillerle yarışacak düzeyde. Bu da bir gerçek.

    Gün gelecek ne petrol ve gaz rezervleri kalacak ne de benzin, motorin, lpg, cng. O zaman da hidrojen mi, elektrik mi avantajlı tartışmaları olacak.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozbak
    Dizel motorlar aynı yükte aynı yolu katedebilmek için daha az yakıt tüketiyorlar. İşte bu bir gerçek. Son teknoloji dizel otomobillerin karbon emisyonu, çok daha pahalı teknolojilerle donatılan hybrid otomobillerle yarışacak düzeyde. Bu da bir gerçek.


    Korkarım bu kısım doğru değil. Herhalde karbondioksit (CO2) emisyonu ile karıştırdınız. Karbondioksit emisyonu hacim bazında tüketimle paralellik gösterir ama aynı zamanda da verimli yanma emisyonudur. En yüksek CO2 emisyonu laboratuvar şartlarındaki tam yanma ile elde edilebilir.

    Karbonlu atıklar çeşitlidir. Dizeller daha düşük CO2 veririken vermedikleri her CO2 için daha zararlı olan başka dioksinler, karbonmonoksit, nitratlı oksitler gibi emisyonları daha yüksek seviyelerde verirler. Dizeller için farklı emisyon normları uygulanmasa çok daha eski normlardaki benzinlilerin geçebildiği normlardan dahi geçemezlerdi.

    * * *

    Kaynak kullanımı ise ayrı bir konu. Biraz açarsak eğer... Aynı miktar ham petrolden %60 motorin elde edilebileceği gibi, tercihli olarak %60 benzin de elde edilebilir. Tabiattaki atık, hava kalitesi ve karbon çevrimini düşünürsek; yakıtların sıvı hacimlerindense ne kadar karbon bağı içerdikleri daha önemliidir. Motorinde benzindekine oranla neredeyse iki kat daha fazla parçalanmayı bekleyen karbon bağı vardır. Buna göre dizel bir motorun da iki kat daha verimli olması durumunda hiç bir sorun olmazdı, fakat iyimser bir ortalamayla bile tüketim bazında sadece 1.5 kat daha verimliler. Çünkü yanmayı neredeyse benzinli kadar çabuk gerçekleştirmek istiyoruz, yanma için hemen hemen aynı süremiz var, biraz basınç yüksek ama o da motorindeki karbon bağlarını benzinde olduğu oranla parçalamaya yetmiyor. Ama 300-400 rolantisi olan, 1000-2000 devir arası çalışan bir motorda yanma için yeterli zaman olabilir ve bu durumda motorin çevre ve kaynak yönünden mantıklı sayılabilir.

    * * *

    Tekrar çevreye dönersek; genel olarak yanmanın hızlı olduğu içten yanmalı motorlarda yakıt ağırlaştıkça emisyonlar ve kayıplar artar. Bu durumda LPG benzinden, benzin motorinden, motorin de fuel-oilden daha çevrecidir.

    Yakıt fiyatlarının çok büyük bir yüzdesi ekono-politik sebeplere dayanır. Dizelin biraz düşük hacimli olması sadece bizim cebimiz için iyidir. Tabiata attığımız bir litre sabunlu suyla, sanayi atığı olan bir litre metil-izo-siyanatı mukayese edemeyeceğimiz gibi benzin ve dizel emisyonlarını da sadece hacimlere bakarak veya sadece tek bir emisyon kalemine bakarak mukayese edemeyiz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Karbon 12 -- 8 Kasım 2010; 21:54:11 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    Korkarım bu kısım doğru değil. Herhalde karbondioksit (CO2) emisyonu ile karıştırdınız. Karbondioksit emisyonu hacim bazında tüketimle paralellik gösterir ama aynı zamanda da verimli yanma emisyonudur. En yüksek CO2 emisyonu laboratuvar şartlarındaki tam yanma ile elde edilebilir.

    Karbonlu atıklar çeşitlidir. Dizeller daha düşük CO2 veririken vermedikleri her CO2 için daha zararlı olan başka dioksinler, karbonmonoksit, nitratlı oksitler gibi emisyonları daha yüksek seviyelerde verirler. Dizeller için farklı emisyon normları uygulanmasa çok daha eski normlardaki benzinlilerin geçebildiği normlardan dahi geçemezlerdi.



    Merhaba,

    Evet siz dikkat çekince biraz daha araştırdım.

    http://www.grinningplanet.com/2005/04-12/diesel-vs-gasoline-article.htm

    Bu linkten edindiğim bilgi doğrultusunda, birim kütle yakıtın üretiminde harcanan petrol ve enerji, sera gazı haricindeki diğer zehirli gaz ve partikül emisyonları açısından da kıyaslandığında motorin aslında göründüğü kadar avantajlı bir yakıt değil. Yine de hem teknoloji ile dizel motorların verimliliğinin artırılması, düşük sülfürlü yakıtların ve en son olarak da (daha çok az dizel araçta var ve pahalı bir sistem ama) dizel partikül filtrelerinin kullanıma geçmesi ile dizel motorlar her anlamda çevreci olma yolunda iyi yol katetmeye devam ediyorlar. Öncelikli olarak düşünülen sera gazı emisyonunda ise benzinliden hali hazırda daha iyiler.

    Çevreci araç sitelerinde dizel araçların en üst (en iyi) sıralarda yer alması ve birçok ülkenin sera gazı emisyonu nedeniyle dizel araçlardan daha düşük vergi alıyor olması bu durumda kafa karıştırmaya devam ediyor. Sera gazlarının mı yoksa diğerlerinin mi emisyonu öncelikli olarak önemli diye.

    O zaman bizim dizel önerimiz mevcut konjonktüre bağlı olmuş oluyorbiraz da. Gün gelir motorin fiyatı benzin fiyatını geçer, devlette yakıttaki vergi yükünü azaltırsa zaten matematik bizi tekrar benzine döndürecektir. Ama zor. Biz tüketiciler mevcut konjonktürde adeta zorunluyuz dizel kullanmaya. Öncelikle yakıta ödediğimiz parayı düşünüyoruz ve aradaki fark öyle büyük ki. Benzinin 50 sente satıldığı günleri hatırlıyorum. Kimse dizeli düşünmezdi, konuşmazdı.

    Diğer açıdan konu başlığına dönecek olursak, dizel motorların benzinli motorlardan daha uzun ömürlü olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu yazdıklarımız.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozbak


    ...
    Diğer açıdan konu başlığına dönecek olursak, dizel motorların benzinli motorlardan daha uzun ömürlü olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu yazdıklarımız.



    Ozbak arkadaşım merhaba,


    Aslında yazdıklarına katılmakla birlikte şu konuda çekincem de var.


    Eski nesil dizel motorlar gerçekten çok uzun ömürlüydü. Zaten az devir çeviren dizel motorlar bir de mazot gibi neredeyse tamamen yağ olan bir yakıtla çalışınca birkaç milyon km yol yapabiliyordu. Üstelik oldukça da az bileşenden oluştuklarından bozulduklarında sadece motora rektefiye yapmak yetiyordu. Ancak yeni nesil dizel motorlarda motorun kendisinden önce;

    1. enjektörler

    2. turbo

    3. partikül filtresi (bu da yeni çıktı)

    denilen aksamlar tamir görmekte ya da değiştirilmekte.


    Bu aksamlar kullanıma tarzına ve yakıt kalitesine bağlı olarak birkaç yıl ya da 30-40 binden tutun da 5-6 yıl veya 150-160 bin km dayanmakta ve de garantiye girmiyorlar. Ancak asıl sıkıntı burada başlıyor. Birkaç yıl önceye kadar 1.6 hacimli bir dizel aracın enjektörleri için yetkili serviste 3-4.000 TL konuşulmaktaydı ve de hacim arttıkça enjektör fiyatları da artmaktaydı. Özelde bile bu fiyata yakın meblağlar konuşulmaktaydı. Aynı şekilde turbo değişimi de birkaç yıl önceye kadar 1500 TL civarındaydı işçilik hariç. Günümüzde buna bir de partikül filtresi eklenince, motor bloğu olarak çok sağlam ve uzun ömürlü olan dizel motorların sadece aksamlarının değişimi için benzinli bir araca birkaç kez motor yapılabiliyor. Tamam bu fiyatlar daha da düşüyor ama zaten 5-6 yaşına gelmiş bir bir aracın fiyatı da oldukça düşük ve de insanlar aracı yaptırmadan elden çıkartıyor.

    Nerede kaldı o zaman dizel aracın uzun ömrü?

    Bence dizeller hala daha sıkıntılı. Başka açıdan ama: Tamam diyorum bazen şu dizel aracı alayım ama bir bakıyorum bu kez aynı aracın benzinlisiyle arada 4-5000 TL fark var. Tamam diyorum ona da razıyım nasıl olsa az yakıyor, bu sefer de dizel aracın donanımından kısmışlar nasıl olsa satıyor diye.


    İlle insana benzinli alıp lpg taktıracaklar sonunda.


    Saygılar.

    Haluk




  • dizel araclar 1000000 km de bıter sehır efsanesı bu turkıyede var olan gercekler sudur ;
    abı senın araba km ne kadar yakıyo ;
    abı senın arac kac km 85000 bınde dıyorm oooo dızel arac az kalmıs omrune dıyo ;
    abı dızel arac yuksek tork var bas gaza her ısıkta patı cek

    nedır bu dızel aracı bılmeyen ınsanlar yok omru bıtermıs yok sey dunyanın en ıyı aracına bınıp adam gıbı kullanmadıktan sonra her arac bıter bunu bı kafaya koymak lazım ınanmayan olabılır resımde koyarım bızım burda eskı bı Ww Var 5000000 km de :D :D saka gıbı nerde o dızel aracların 100.binde omru bıter dıyenlerın aracınıza nazık davranıp bakımlarını yapıp koy yerlerınden ya da kısa mesafeler paso gaza koklenıp sov yaparsanız aracınız olur en kısa ornegı araba yarısları adamların kac mılyon dolarlık aracları jantları bıle cogu 1 yarısta degısıyor bızde yarıscı olmadıgımızı ve aracımızın onlar kadar olmadıgı bıle bıle yuklernısek ??
    benım peder 100 hıc gecmısmıdır bılmem ama arac 200 bin de ve turbolu aracı bakım harıc gotrdugunu bılmem sadece teker patlatmıstım o ?? aracınız sızın arkadasınız gıbı ne kadar muhabbetınız ıyıse okadar devam eder ona kotu davranırsanız oda sızle konusmaz ve bıter
    anlatmak ıstedıklerım bukadar katılmayanlar olabılır saygı duyarım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: haluk 23

    Ozbak arkadaşım merhaba,


    Aslında yazdıklarına katılmakla birlikte şu konuda çekincem de var.

    ..........

    İlle insana benzinli alıp lpg taktıracaklar sonunda.


    Saygılar.

    Haluk


    Haluk Bey,

    Aslında herkesin haklı olduğu noktalar var. Her motor tipinin de avantajları ve dezavantajları var. Farklı açılardan bakıldığında birbirlerine daha üstün geldikleri yönler var.

    Ben de geçmişte benzinli aracıma, üreticinin zamanında fabrikasyon olarak koyduğu marka LPG kitini (FIAT + BRC) yetkili servisinde monte ettirerek kullandım bir süre. Problemler yaşadım, problemi çözemediler epey süre vs. Hiç probleme yaşamayanlar olduğu gibi çok fazla problemle karşılaşan da çok sayıda özel ve ticari kullanıcı var. Ne kadar iyi araştırma yapsanız da, yetkili distribütör, yetkili servis de kullansanız işte bu gibi problemler olabiliyor. Ne kadar iyi montaj olursa olsun, allah korusun bir kaza anında dizel aracın benzinliden de, lpg'liden de daha güvenli olduğu gerçeği de var. Dizel uçucu ve parlayıcı bir yakıt değil malum. Evet yüzbinlerce lpg'li araç trafikte dolaşıyor, kaza da yapıyorlar ve çok nadiren yanma patlama oluyor ama oluyor işte bazen. İzliyoruz haberlerde.

    Fabrikada üretim aşamasında benzin + lpg üretilen araçlar dizele en iyi alternatiftir. Keşke baştan öyle üretilseler. Ama sıfır araca satınalma aşamasında sonradan monte edilen ve garanti kapsamında satılan araçlar dahi tam güvenli değil diye düşünüyorum. LPG'ye bu kadar çok talep varken neden üreticilerin araçları fabrikada bu şekilde üretmekten kaçındıklarını sorgulamak lazım. Mutlaka dizayna, güvenlik kriterine, standartlara uygun düşmeyen birşeyler var diye tahmin ediyorum. Yetkili servisler, üreticilerin teknik adamları önermediklerini söylüyorlar. Taksicilerin en çok tercih ettiği 4 marka içinde sadece Dacia'nın fiyat listesinde LPG'li model var, onun da montajı hangi aşamada yapılıyor bilmediğim için yorum yapmak doğru olmaz. Ama tek bir motor seçeneğinde ve donanımda sunulmuş, o da özel kullanımda pek tercih edilecek bir donanım değil.

    Dizel konusuna dönecek olarsak. Her dizel motorun da tabi ki ömrü aynı değil. Hem tasarımdan ve parça kalitesinden hem de kullanımdan farkediyor. Ben alırken kullanıcılarla konuştum, forumları okudum. Kendi bütçem doğrultusunda en doğru kararı verdiğimi düşünüyorum. Özellikle ticari araç kullananların çok olumlu görüşleri var. Normal bakımlarla ve bilinçli kullanımla 300,000 km sorunsuz kullanan çok sürücü var.

    Hemen her gün sadece 3-5 km git gel için, çoğunlukla motoru soğuk çalıştırıp kısa mesafe kat eden araç kullanıcıları için önermiyorum tabi dizeli. Böle kullanımda LPG'ye de gerek yok, en iyisi benzinli araç kullanmak olur.

    Benim itirazım dizelin önyargılı olarak doğru kullanım, zamanında bakım ve kaliteli yakıt kullanımıyla çok çok uzun süreler sorun çıkarmayacak olan bazı parçaların onarım pahalılığı öne sürülüp genelleme yapılarak karalanmasınadır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozbak

    Merhaba,

    Evet siz dikkat çekince biraz daha araştırdım.

    http://www.grinningplanet.com/2005/04-12/diesel-vs-gasoline-article.htm

    Bu linkten edindiğim bilgi doğrultusunda, birim kütle yakıtın üretiminde harcanan petrol ve enerji, sera gazı haricindeki diğer zehirli gaz ve partikül emisyonları açısından da kıyaslandığında motorin aslında göründüğü kadar avantajlı bir yakıt değil. Yine de hem teknoloji ile dizel motorların verimliliğinin artırılması, düşük sülfürlü yakıtların ve en son olarak da (daha çok az dizel araçta var ve pahalı bir sistem ama) dizel partikül filtrelerinin kullanıma geçmesi ile dizel motorlar her anlamda çevreci olma yolunda iyi yol katetmeye devam ediyorlar. Öncelikli olarak düşünülen sera gazı emisyonunda ise benzinliden hali hazırda daha iyiler.

    Çevreci araç sitelerinde dizel araçların en üst (en iyi) sıralarda yer alması ve birçok ülkenin sera gazı emisyonu nedeniyle dizel araçlardan daha düşük vergi alıyor olması bu durumda kafa karıştırmaya devam ediyor. Sera gazlarının mı yoksa diğerlerinin mi emisyonu öncelikli olarak önemli diye.


    Dizel emisyonları üzerindeki baskı gerçekten de daha büyük. Çünkü toplum sağlığı üzerindeki negatif etkileri bilimsel olarak gösterildi. 2014'te yürürülüğe girecek Euro6 normuyla dizellerde NOx emisyonu daha da iyileştirilecek fakat benzinliler için bir fark gelmiyor. [http://www.dieselnet.com/standards/eu/ld.php ]

    Diğer taraftan iklimle ilgili harekete geçme düşüncesi bilimsel ispatlara değil teorilere dayanıyor. Ciddiye alınmalarının nedeni bilimsel bulgulardan çok konunun önemi. Küresel ölçekte gazların yoğunluğunu ve etkilerini tespit etmekte, dolaylı ilişkileri görmekte bilim henüz yetersiz. Açıklamalardaki rakamların nasıl elde edildiğini de araştırınca bilimsel akıl kendini boşukta hissediyor. Yüksek karbondioksit belirti olabilir fakat acaba hangi oranda sebeptir? Eğer, bir teori olan "sera etkisi"ne göre incelersek öncelik ilk tahlilde karbondioksit gazında görülür. Fakat nitratlı gazlar asit yağmurlarına sebep olmakta, yeşil örtüye zarar vererek karbon döngüsünü uzatmaktadır. Bu sinerjik zararlar da hesaplanırsa, ikinci tahlilde farklı manzaralar çıkıyor. Gezegen ölçeğindeki tahminler her zaman zordur. Birim nitratlı gazın, aynı teoriye göre küresel ısınmaya katkısı için, karbondioksitin 6 ile 16 katı arasında olarak, birbirinden çok farklı rakamların açıklanmasının da sebebi hesapların zorluğudur.

    Hesaplardaki farklılıklar tahminler için geniş bir alan bırakıyor. Millî çıkarlar ile iklim politikaları üzerinde belirleyici olmanın potansiyel avantajları devreye girince kafa karışıklığına sebebiyet verecek uygulamalar görüyoruz. Yine de zarar veren öder prensibiyle, zararın CO2 üzerinden değerlendirilmesinin en eski savunucusu İngiltere dahi dizeller için farklı dilimler uygular. Yani 200gr CO2 altı benzinli ile dizel aynı vergiyi ödemiyor. Yanmanın tam gerçekleşmesi için endüstri üzerindeki baskı sonucunda yanmadan sonra eksoza asit ekleyerek yanmayı daha iyi tamamlamak gibi acil çözümler (Ad-Blue) sebepsiz yere değildir. Çünkü sinerjiik etkiler de değerlendirildiğinde sağlık için zararlı olan gazlar sera etkisi teorisine göre de zararlı çıkabiliyor. Nitratlı emisyonlar üzerindeki baskı bu sebepledir. (bence, sizin de çok çabuk ulaştığınız, konunun özü burası)

    quote:

    O zaman bizim dizel önerimiz mevcut konjonktüre bağlı olmuş oluyorbiraz da. Gün gelir motorin fiyatı benzin fiyatını geçer, devlette yakıttaki vergi yükünü azaltırsa zaten matematik bizi tekrar benzine döndürecektir. Ama zor. Biz tüketiciler mevcut konjonktürde adeta zorunluyuz dizel kullanmaya. Öncelikle yakıta ödediğimiz parayı düşünüyoruz ve aradaki fark öyle büyük ki. Benzinin 50 sente satıldığı günleri hatırlıyorum. Kimse dizeli düşünmezdi, konuşmazdı.


    Neticede yer alıtından belirli bir yüzdeyle motorin çıkıyor ve bu enerjiye ihtiyacımız var. Benim fikrim sıhhî sebeplerden dolayı elden geldiğince bunu kalabalık alanların dışında kullanmak. Masadım kesinlikle kişisel tercihleri etiketlemek değil (bunu firmalar ticarî kaygılarla genellikle de yanlış yönde yapıyorlar) Devletler ölçeğinde başaramadığımız bir şeyi bireylerden finanse etmelerini beklemek gerçekçi olmaz. Motorini de, benzini de, doğal gazı da hep beraber kullanıyoruz.

    Özenli cevabınız için teşekkür ederim. Biraz konu dışı olsa da iyi bir tartışma oldu bence.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    ....
    Özenli cevabınız için teşekkür ederim. Biraz konu dışı olsa da iyi bir tartışma oldu bence.



    Ben teşekkür ederim. Her konuya elden geldiğince bilimsel ve farklı perspektiflerden bakmak lazım. Ben de sayenizde çok önem verdiğim çevre ve otomotiv konusunda biraz daha bilgilenmiş oldum.

    İlginiz nedeniyle bir konuda ben de tecrübemi aktarmak isterim. Eski şirketimde Türkiyede ilk olarak 40 adet benzinli hybrid araç tedariği (operasyonel kiralama ile) gerçekleştirerek Türkiyenin ilk hybrid şirket aracı filosunu kurulmasında önemli bir rol üstlenmiştim. Öncelikli amacımız emisyonu düşürmek çevreyi daha az kirletmekti. Bu benim için bir gurur kaynağıdır. Aracı uzunca test edip son derece düşük tüketim değerlerini yakalamıştım. Araçlar kullanılmaya başlandığında ise sağladığımız fayda beklediğimiz düzeyde gerçekleşmedi. Çünkü sağolsun kullanan arkadaşlar hızlı seyahati düşük tüketim ve emisyondan önde tutuyorlardı. Yani kısaca gaza çok basıyorlardı.

    Tartışmamız doğrultusunda, o aracın Türkiyede o dönemde satılan en çevreci araç olduğundan emin oldum. Ama işte en iyi teknoloji ve yakıt seçilse de sürücülere çok bağlı düşük emisyon.

    Bilinçli, bilgili ve doğru kullanımla, bakımlı araçlar ve kaliteli yakıt kullanımı ile her tür motorda ortalama tüketim ve emisyon değerini düşürmek sürücünün elinde. Yeter ki istek olsun.




  • Şirkette 7 tane 1.3 linea var. 2009 model, hepsi 100.000i geçti. Kullananları ben biliyorum, daha marşa basarken gazı kökleyip gidenimi dersin. O kadar bastıktan sonra daha araba durmadan kontağı kapatanımı dersin. Her türlüsünü gördük. Sadece 1 tanesinde daha 20.000lerde turbo patladı o kadar. Diğerleri canavar gibi çalışıyor. Sadece düzenli bakımlarına girerler o kadar. Geçenlerde kısa mesafede 1.3 lineayla birlikte kalktık, bendede C4 var. Daha motor soğukken son devirlere kadar bastıkça bastık. Gelince ben en az 2 dk bekledim kontağı kapatmadan. Ama linea hiç beklemek felan yok. Hani dizeller hassastı arkadaş. Hiçbirşekilde dizeli uygun kullanma kurallarına uymuyoruz, motorlarda tık yok.
  • Öncelikle bu başlık altında bilgilerini paylaşanlara merhaba ve teşekkürler.

    Ben dizel araçtan özellikle kaçmama rağmen beğendiğim aracın benzinli modeli ile dizel modeli arasında özellik farkları bulunması nedeni ile dizel almak zorunda kaldım. Aracım C3 PICASSO 1.6 HDi 90 HP SX ve yüksek basınçlı turbo direkt enjeksiyonlu, 16 subaplı. 215Nm/1750dd. Henüz 1500 km.de ve 45 günlük.

    Ben 1995’ten bu yana hep benzinli araç kullandım. Hiç sorun yaşamdım. Bu aracı alırken teslim eden kişi çalıştırdıktan sonra ve stop etmeden önce 20 – 25 saniye kadar kesinlikle beklemem ve kesinlikle Euro-dizel almam yolunda beni uyardı. Aynı uyarıyı başka yetkililerden de aldım ve bu konuda hepimiz aynı görüşteyiz.

    Bu başlık altındaki yazıları ve diğer forum sitelerindeki neredeyse tüm yazıları okudum ve hepinize minnettarım.

    Benzinli mi dizel mi? Arkadaşlar hafif hızlanırken bile sizi koltuğa yapıştırması ve rampalarda tırmanışı çok güzel. Biraz gürültü var ama… Bakım periyotları 15.000 km ya da 1 yıl, hangisi önce dolarsa. Ben yılda 11.000 – 12.000 km yaptığım için sorun yok ama aldığım bilgilerden sonra 10.000 km.de yaptırmayı düşünüyorum. Kısaca, dizele de sıcak bakıyorum artık.

    Ben de soğuk havalarda kesinlikle 1 – 2 dakika aracı ısıtanlardanım. Bu süre hava durumuna göre değişiyor. —15 Co de biraz daha fazla oluyordu (tabii benzinli için, bu araçla hâlâ yaz yaşıyoruz). Yağ biraz kıvamını bulmalı. Aynen denildiği gibi araçların kullanma kılavuzlarında “gerek yok” diyor. Her konuda fikrim değişebilir ama bu konuda asla. Bir de bana, ilk çalıştırmadan önce “vitesi boşa alıp debriyaja basmam, sonra yine boşta iken ayağımı debriyajdan çekmem” önerilmişti. Bunun amacı ise, ilk hareket öncesinde hareketli parçaları sistemden ayırmak, dolayısıyla rahat bir çalışma sağlamakmış. Bana da mantıklı geldiği için 15 yıldan bu yana böyle devam ettim.

    Tek sorunun benzinli araç gibi vites değiştirmek istememden kaynaklanıyordu. Şimdi onu da aştım. Devir en fazla 2.500 d/d oluyor. Yakıt tüketimim ise bomba: Dün kilometreyi sıfırlayıp 80 km kadar dolaştım ve şehir içi, ortalama 34 km/saat (trafik bakımından çok şanslı idim) hızla 4,5 litre/100 km. Şehirlerarası tecrübem henüz olmadı.

    Şimdilik bu kadar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hhosafci -- 1 Aralık 2010; 12:49:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: alfa44romeo

    Yaw dizel alıp başınıza bela alıyorsunuz kardeşim üç kuruş tasarruf edecem diye zaten uzun vadede on katı masrafa giriyorsunuz üstelik kullanırken de kırk takla atıyorsunuz yok gaza fazla basma yok 4000 devire çıkma yok ilk çalıştırma da bekle stop etmeden bekle yok şu yok bu yahu değiyor mu tasarruf edecem diye bütün bunlara katlanmaya.Hadi ağır yük taşıyanlar neyse onlar mecbur anlıyorum ama kalkıp ta dizel araba alanları anlamıyorum doğrusu.


    Sen etme başına dert ben ettiğim için oldukça memnunum külfet altınada girmedim benzinliden pek bir farkı yok bakımlarda




  • 4.0 L/100 km

    hafta içi günde 80 km ve hafta sonu birkaç yüz km mesafeli geziler için ideal. 1 yılda 3,000 lira (20,000 km x 15 kuruş) kar ettirdi bile..
    bakım maliyeti ve vergisi önceki benzinli aracımdan daha düşük.

    hafta sonu yarış yapacaklar için benzinli araç ve pist öneririm.
    :)
  • 60 binde 1.3 multijet palio aldım, yaklaşık 2 sene 40 bin km civarı yaptım, 1 defa yağ değiştirdim 130 tl civarı tutmuştu, başka da bakım yaptırmadım. Kullanırken dizel diye de en ufak bir dikkat göstermedim. En ufak bir sorun çıkarmadı. (Lastik ve fren hariç)

    Sonra 14 binde 1.3 multijet fiorino aldım, aldıktan sonra yağ değiştirdim 150 tl, 20 bin bakımına servise soktum 300-400 arası, kullanırken kontağı çevirdim bekledim, çalıştırdım bekledim, durdurmadan önce bekledim, devrini düzgün kullanmaya çalıştım, fazla yüklenmedim (eğer bu araca yüklenmek ise otobanda gaz pedalı dipte istanbul-ankara 1 defa gittim) 23 binde falan turbodan hafif ötme sesi gelmeye başladı, servis garantiye girmez 10 bin kaydı yok dedi, bir de kontağı kapattığımda titremeye başladı(bu dizel olması ile ilgili mi bilmiyorum), bende 26 binde sattım.

    Sanırım iş biraz şansa kalıyor. Tabi yine de kuralına uygun kullanmak lazım.

    Kısmet olursa yeniden sıfır dizel almayı düşünüyorum, çünkü yakıt ekonomik olduğu için düşünmeden binebiliyorum, tork iyi, uzun yolda rampada zevkli. Bakım maliyeti olsa da eski dizeller gibi değil.

    Motorun ömrü uzun olsun diye yapacağım ilk iş 3-5 bin civarı yağını değiştirmek, sonra da aldığım bütün yakıtlara dikkat etmek.




  • Servis bana 15.000km bir bakımı desede ben aracımı 10.000km bir bakıma sokuyorum ne olur ne olmaz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: duyguemre

    60 binde 1.3 multijet palio aldım, yaklaşık 2 sene 40 bin km civarı yaptım, 1 defa yağ değiştirdim 130 tl civarı tutmuştu, başka da bakım yaptırmadım. Kullanırken dizel diye de en ufak bir dikkat göstermedim. En ufak bir sorun çıkarmadı. (Lastik ve fren hariç)

    Sonra 14 binde 1.3 multijet fiorino aldım, aldıktan sonra yağ değiştirdim 150 tl, 20 bin bakımına servise soktum 300-400 arası, kullanırken kontağı çevirdim bekledim, çalıştırdım bekledim, durdurmadan önce bekledim, devrini düzgün kullanmaya çalıştım, fazla yüklenmedim (eğer bu araca yüklenmek ise otobanda gaz pedalı dipte istanbul-ankara 1 defa gittim) 23 binde falan turbodan hafif ötme sesi gelmeye başladı, servis garantiye girmez 10 bin kaydı yok dedi, bir de kontağı kapattığımda titremeye başladı(bu dizel olması ile ilgili mi bilmiyorum), bende 26 binde sattım.

    Sanırım iş biraz şansa kalıyor. Tabi yine de kuralına uygun kullanmak lazım.

    Kısmet olursa yeniden sıfır dizel almayı düşünüyorum, çünkü yakıt ekonomik olduğu için düşünmeden binebiliyorum, tork iyi, uzun yolda rampada zevkli. Bakım maliyeti olsa da eski dizeller gibi değil.

    Motorun ömrü uzun olsun diye yapacağım ilk iş 3-5 bin civarı yağını değiştirmek, sonra da aldığım bütün yakıtlara dikkat etmek.



    Aynen katılıyorum. Kesinlikle "ŞANS" çok önemli bir faktör. Benim de bu forumdan öğrenip yaptıklarım (ya da yapmaya çalıştıklarım) iyi olanı daha uzun süre sorunsuz kullanmaya yönelik. Zaten ilk başlarda zorlandığım davranışlar zamanla refleks halini almakta.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hhosafci -- 24 Aralık 2010; 12:23:34 >




  • Merhabalar ;

    Aslında bahsettiğiniz kadar az ömürlü değildir yeni nesil dizeller...Önceki arabam Citroen C3 HDi di , 300.000 km de sattım...

    Havalimanında bir taksi var , albea multijet , araç şuan 750.000 km de , eğer 1.000.000 km yi görürse Fiat sahibine sıfır bir albea hediye edecek...

    Memleketimizde ki motorin konusundaki kalitesizlikte hemfikirim ama...

    Saygılar...
  • Selamlar,
    Benzinli araclarda piston en alt noktada iken emdigi oksijen ve benzini en ust tepede
    sIkIstirdiginda ,sIkIsan oksijen ve benzin piston boyundan 10 sefer kuculmustur ve patlatmaya
    basladigi an yani 10:1 olcude sikistirip patlatiyor.

    Diesel araclarda yukaridaki oranti cok yuksek, piston en alt noktada iken emdigi oksijen ve dizeli en ust tepede
    sIkIstirdiginda ,sIkIsan oksijen ve benzin piston boyundan 15.6 sefer kuculmustur ve patlatmaya
    basladigi an yani 15.6 :1 olcude sIkIstirip patlatiyor.( bu oranti renault clio 1461cc motorda)

    Dolayisiyla kullanilan yakit ne kadar bozuksa o kadar fazla kurum pislik kopresor esnasinda illaki pistonun etrafindan
    alt yag karterine inerek yagi o kadar fazla kirletir bu yuzden zaten disel araclarda yag 5000 km de zifte donusur,gres yagi gibi kalinlasir ,zaten motorun omrunun kisalmasina sebebde budur bilhassa kis aylarinda
    5000km den fazla kullanilmis yag 3-5 dakika rolantide calistiktan sonra zift halinden yaga donusur .

    Motor icerisinde bulunan ince yag kanallarinin capi 3-5mm dir , kis aylarinda 16mm alt yag karteri
    tapasini soktugumde yag bosalmiyor (akmiyor.)

    Eksantrik zincirli araclarda yag basinci ile zinciri gerdiren pistonlar calismadigi icin zincir kirabiliyor.

    Kisaca sunu anlatmaga calistim Aracta kullanilan yakit,motor yaginin temiz olmasi ve hava filtresinin mutlaka takili olmasi cok onemli,


    250 adet 206 -207 mercedes'lerin defalarca yag degisimi esnasinda eldindigim tecrubelerime guvenerek yazdim , kolay gelsin..

    Saygilar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ulvi51 -- 24 Nisan 2011; 17:16:39 >




  • 1.6 tdci aracımla 23 nisan da tatili fırsat bilip bi Edirne kaçamağı yaptım otobanda giderken aklıma geldi uzun süre(1-1,5 saat kadar) 2500 - 3000 devir\dk arası gitmek turboya yada motora bir zarar verir mi ?
  • hayır vermez , ancak aracı stop ettirmeden önce en az 1 dakika kadar mümkünse 2-3 dak rölantide çalıştırılması ve sonra kontağın kapatılması daha doğru olacaktır.Bu süre ısınmış yağın ve dolayısıyla turbonun soğutulması için yeterli bir süredir. Tabii ki süre işinde dış hava scıaklığı da önemli en kötü olaılığı ele almak en doğrusudur. Yoksa bahar havalarında 1 dakika da yeterlidir.
    quote:

    Orijinalden alıntı: babazulaua

    1.6 tdci aracımla 23 nisan da tatili fırsat bilip bi Edirne kaçamağı yaptım otobanda giderken aklıma geldi uzun süre(1-1,5 saat kadar) 2500 - 3000 devir\dk arası gitmek turboya yada motora bir zarar verir mi ?
  • 
Sayfa: önceki 1516171819
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.