Şimdi Ara

En Karizma İngilizce Kelime (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
721
Cevap
11
Favori
18.348
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: WISDOM

    wisdom ve exterminate

    Ooo wisdım,alırım bi dal
  • quote:

    Orijinalden alıntı: [KaLoNa]

    congratulations

    yazmaya geldim gidiyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Circle

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • who's yr daddy
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EmooN

    sex



    edit: bence Cool



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Leonardo DiCaprio. -- 9 Ağustos 2014; 21:03:56 >
  • COOL

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Trepidation
  • Would you like to me?
  • ay dont keğr
  • acknowledge
  • exterminate
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Shepherd.

    absolutely

    telaffuzu hoşuma gidiyor.

    Çok karşılaşırım dizilerde, benimde hoşuma gidiyor
  • mission aborted
    holy shit
    roger that
    light'm up
  • Roger that

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Easy

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Telaffuz olarak değil ama yazılışı çok hoşuma gidiyor şu aralar ;

    Sapphire

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Turkey :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • anchor (f) : demirlemek 
    abject (s) : sefil
    abridge (f) : kısaltmak
    acumen (i) : zeka keskinliği
    adversary (i) : düşman
    allegation (i): mazeret,iddia
    ameliorate (f) : iyileştirmek
    advocate (f) : savunmasını yapmak
    alimony (i) : nafaka
    abduct (f) : zorla kaçırmak
    abrogate (f) : sona erdirmek
    abdicate (f) : çekilmek
    abate (f) : azalmak
    aggravate (f) : kötüleştirmek
    accumulate (f) : birikmek
    ,exhort (f) : cesaretlendirmek
    abhor,loathe (f) : iğrenmek,nefret duymak
    abide,stand (f) : katlanmak
    abstract (f) : soyutlamak
    tangible (s) : somut
    abolish (f) : fesetmek
    amnesty (i) : genel af
    advent (i) : gelip çatma
    adjourn,postpone (f) : ertelemek
    aberration (i) : sapkınlık
    ample (s) : geniş,yeterli
    acquaint (f) : bilgi vermek,tanıtmak
    account for (f) : hesap vermek
    accost (f) : yoluna çıkmak
    accusation (i) : suçlama
    accustomed (s) : alışık
    apt,convenient,appropriate (s) : uygun
    austere (s) : sade
    assert (f) : savunmak
    abbreviate (f) : kısaltmak
    awe (f) : saygıyla karışık korku vermek
    animosity,hostility (i) : düşmanlık
    astute (s) : zeki
    auxiliary : yardımcı
    avarice (i) : para hırsı
    annul (f) : iptal etmek
    astonishment (i) : hayret
    avidity (i) : aç gözlülük
    abundant (s) : bol
    lenient (i) : hoş görü
    accuse (f) : suçlamak
    evaluate (f) : değerlendirmek
    hinder (f) : engellemek
    atrocious (s) : acımasız
    equivocal (s) : şüpheli
    reluctance (i) : isteksizlik
    uncharted (s) : keşfedilmemiş
    subsidize (f) : desteklemek
    unerring (s) : hatasız
    infuriate (f) : küplere binmek
    substantiate (f) : kanıtlamak
    deviate (f) : sapmak
    tacit (s): sözsüz
    taciturn (s) : suskun
    swindle (f) : dolandırmak
    spurious (s) : sahte
    ignoble (s) : alçak
    arable (s) : tarıma elverişli
    reprimand (f) : azarlamak
    plead (f) : rica etmek
    assure,provide (f) : temin etmek
    ardent (s) : coşkun
    augment (f) : arttırmak
    attribute (f) : atfetmek
    arduous (s) : zahmetli
    vicinity (i) : yakın çevre
    warrant, (f) : garanti etmek
    ambiguity (i) : belirsizlik
    inimical (s) : düşmanca
    vivid,bright (s) : parlak
    immensely (z) : son derece,pek çok
    abruptly (z) : aniden
    evidently (z) : besbelli
    relatively (z) : nispeten
    incline (i) : eğim
    concisely (z) : özlü
    wail (f) : hayıflanmak
    gratuitous (s) : nedensiz
    redundant (s) : lüzumsuz
    incline (f) : eğilmek
    seize (f) : ele geçirmek
    associate (f) : bağdaştırmak
    occasionally (z) : ara sıra
    on occasion (z) : fırsat buldukça
    shrink (v) : küçülmek
    adversely (z) : olumsuz
    vaguely (z) : belli belirsiz,puslu
    cultivation (i) : yetiştirme
    lung (i) : akciğer
    competent (s) : yetkili
    prompt (f) : yönlendirmek,teşvik etmek
    prompt (s) : hemen,hazır,çabuk
    uncouth (s) : görgüsüz
    province (i) : eyalet
    illiteracy (i) : cehalet
    arbitary (s) : keyfi
    miserable (s) : sefil
    instigate (f) : kışkırtmak
    distinctive (s) : ayırıcı
    relative (s) : bağıl,göreceli
    qualify (f) : nitelemek,kısıtlamak,
    exploit (f) : sömürmek
    reverence (i) : hürmet,saygı
    annual (i,s) : yıllık
    instance (i) : örnek,aşama,olay,misal,istek
    ulterior (s) : gizli
    descend (f) : inmek
    motive (i) : güdü
    dynasty (i) : hanedan,sülale
    potentate (i) : hükümdar
    prejudice (i) : ön yargı
    affordable (s) : uygun fiyatlı
    allocate (f) : ayırmak,bölmek
    allegiance (i) : bağlılık
    fidelity (i) : doğruluk,vefa,sadakat
    compensation (i) : tazminat
    fidget (f) : huzursuzlanmak
    compensate (f) : tazmin etmek,karşılamak
    regarding (e) : ilişkin
    unduly (z) : haksız yere
    insolent (s) : küstah
    skimpy (s) : kıt,eksik
    out of the question (s) : olanaksız
    receipt (i) : makbuz
    fastidious (s) : titiz
    rest assured (f) : emin ol
    obsessive (s) : akıldan çıkmayan
    merit (i) : fazilet,değer,hak
    fed up with (pv) : bıkmış
    psychedelic (s) : hayal gördüren
    consist of (pv) : -den -dan oluşmak
    drought (i): kuraklık
    sign off (pv) : son vermek
    wring (v) : sıkmak,bürmek,koparmak
    whereby (z) : mademki
    chimney (i) : baca
    indigeneous (s) : yerli
    bizarre (s) : tuhaf
    urgently (z) : acilen
    joint (s) : ortak
    cutting corners (pv) : kısa yoldan gitmek
    trifle (f) :önemsememek
    foremost (s) : önde gelen
    conduct (i) : davranış
    conduct (f) : yönetmek,iletmek
    pledge (i) : vaat
    pledge (f) : söz vermek,vaat etmek
    convenient (s): uygun,kullanışlı
    virtuous (s) : erdemli
    appropriate (f) : kendine mal etmek,sahiplenmek
    reappropriate (f) : yeniden sahiplenmek
    disintegrate (f) : parçalamak
    intensify (f) : yoğunlaştırmak
    pontificate (f) : ahkam kesmek
    in contrast (z) : aksine
    hinge (i) : menteşe
    untapped (s) : kullanılmayan
    integrate (f) : birleşmek
    initiate (f) : başlatmak
    peculiar (s) : özgün,has
    initiative (i) : girişim
    sly (s) : sinsi
    obscurity (i) : bilinmezlik,karanlık
    intimidate (f) : göz dağı vermek,korkutmak
    comphrehensible (s) : anlaşılabilir
    evince (f): belli etmek
    consent (i) : rıza,izin
    defiance (i) : meydan okuma,muhalefet
    indicate (f) : belirtmek
    resent (f) : alınmak,gocunmak
    coincidence (i) : tesadüf
    for all i care (z) : bana kalırsa
    precocious (s) : büyümüşte küçülmüş
    modest (s) : mütevazi,namuslu
    immodest (s) : açık saçık,sapık
    regardless (z) : her şeye rağmen
    amend (f) : değiştirmek,düzeltmek
    debilitate (f) : güçsüzleştirmek
    repent,abjure (f) : tövbe etmek
    constitutional (s) : anayasal,yapısal
    compact (i) : anlaşma
    compact (f) : sıkıştırmak
    seemingly (z) : görünüşte
    assortment (i) : çeşit
    assort (f) : ayırmak
    detain (f) : alı koymak
    custody (i) : gözaltı
    inevitable (s): kaçınılmaz
    aeronautical (s) : havacı
    innate (s) : doğuştan
    aviation (i) : havacılık
    ferocity (i) : vahşilik,gaddarlık
    feasibility (i) : yapılabilirlik
    feasible (s) : mümkün,yapılabilir
    disgorge (f) : çıkartma,boşaltma
    impunity (i) : cezasız kalma
    paucity (i) : yetersizlik
    terrace (f): set çekmek
    unprecedented (s) : eşi görülmemiş
    embark (f) : girişmek,
    hypocrisy (i) : iki yüzlülük
    hypocritical (s) : iki yüzlü
    ingenious (s) : marifetli
    plunge (f) : dalmak
    swell (f) : şişme,kabarma,yükselme
    manufacturers (s) : üretici
    draft (f) : askere almak
    draft (i) : taslak
    discreet (s) : sağduyulu
    amphibious (s) : amfibi
    initial (s) : ilk
    initially (z) : başlangıçta
    vindicate (f) : savunmak
    avert (f) : önlemek
    explanatory (s) : açıklayıcı
    virtually (z) : fiilen
    appall (f) : yıldırmak,korkutmak
    indivisible (s) : bölünmez
    infrangible (s) : bozulamaz
    immerse (f) : batırmak
    aggrandize (f) : yüceltmek
    rot (i) : azgınlık,kızgınlık
    as of (z) : itibariyle
    adequate (s) : yeterli
    emphasize (f) : vurgulamak
    conspiciously (z) : bariz.
    seduluous (s) : çalışkan
    sluggish (s) : tembel
    arduous (s) : çetin
    tenacious (s) : inatçı

    -----

    miserable(s) : sefil
    malevolent (s) : kötü niyetli
    decent (s) : terbiyeli
    indispensable (s): kaçınılmaz,zorunlu
    shrug (f) : omuz silkme
    shrewd (s) : kurnaz
    nurture (f) : beslemek,büyütmek
    nil (i) : sıfır
    verge (f) : yaklaşmak,eşiğinde olmak
    contradiction (i) : çelişki
    yearn (f) : özlemek
    solely (z) : sadece
    consistency (i) : tutarlılık
    congruity (i) : uyum
    ------
    captious (s) : yanıltıcı
    collectedness (i) : aklı başında olma,
    rigorous (s) : sıkı,titiz
    stratify (f) : tabakalaştırmak
    negligent (s) : ihmalkar
    indigent (s) : yoksul
    considerate (s) : düşünceli
    contemporary (s) : çağdaş
    stricken (s) : muzdarip,yaralı
    thrive (f) : serpilmek,gelişmek
    vary (f) : değiştirmek
    prosperous (s) : zengin,refah
    oyster (i) : istiridye
    impose (f) : yüklemek,zorlamak
    propose (f) : önermek
    prosecution (i) : dava,kovuşturma
    investment (i) : yatırım
    supplementary (s) : ek,ilave
    prune (f) : budamak
    clutter (i) : karışıklık
    clutter (f) : yığmak,altüst etmek
    enticement (i) : ikna

    ----
    stellar (s) : yıldızsı
    esteem (f) : değer vermek
    derivative (s) : türetilmiş
    excludable (s) : devre dışı
    inexplicably (z) : açıklanamaz bir şekilde
    spring up (f) : türemek
    fraternity (i) : kardeşlik
    stave off (f): savmak,defetmek
    defect (f) : sığınmak
    defect (i) : kusur
    uphold (f) : desteklemek
    mockery (i) : taklit
    dejected (s) : kederli,üzgün
    remnant (i) : kalıntı
    steadfastly (z) : sebatla
    resolutely (z) : tereddütsüz
    reciprocation (i) : karşılık verme
    -------
    threshold (i) : eşik
    eviction (i) : tahliye
    coverage (i) : kapsama
    characterise (f) : nitelendirmek,simgelemek
    cross section (i) : enine kesit
    artificial (s) : yapay
    quell (f) : bastırmak
    misuse (f) : kötüye kullanmak,suistimal etmek
    predominantly (z) : ağırlıklı olarak
    vigilance (i) : uyanıklık
    undermine (f) : baltalamak
    so long as (b) : -e kadar
    infringement (i) : ihlal
    transition (i) : geçiş
    issue (f) : ihraç etmek,yayınlamak
    assurance (i) : güvence
    fond (s) : düşkün
    devotee (i) : düşkün,dindar
    sedate (f): yatıştırmak
    sedate (s) : oturaklı
    demerit (i) : uyarı
    abstinent (s) : kanaatkâr
    diverge (f) : sapmak
    congenial (s) : cana yakın
    exclude (f): dışlamak
    poverty (i) : yoksulluk
    gross (s) : brüt
    apricot (i) : kayısı
    hazelnut (i) : fındık
    homicide (i) : cinayet
    conviction (i) : mahkumiyet
    constraint (i) : sınırlama,alı koyma
    survey (f) : araştırmak
    fraud (i) : dolandırıcılık
    extradition (i) : suçlu iadesi
    trend (f) : yönelmek
    trend (i) : eğilim
    nutrition (i) : beslenme
    sanitation (i) : sağlık önlemleri
    expenditure (i) : gider
    fertility (i) : doğurganlık
    prevalence (i) : yaygınlık
    -----------------
    diagnosis (i) : teşhis,tanı
    slop (i) : yokuş
    declivity (i) : iniş
    infrastructure (i) : altyapı
    circuit (f) : devretmek
    circuit (i) : devre
    explicit (s) : belirgin,açık
    imply (f) : ima etmek
    vilify (f) : kötülemek
    decry (f) : kınamak
    antique (s) : antika
    bowel (i) : bağırsak
    cope (f) : başa çıkmak
    submissive (s) : itaatkar
    attentive (s) : özenli
    assertive (s) : iddialı
    endurable (s) : katlanılır
    frail (s) : zayıf
    stalky (s) : dayanıksız
    nondescript (s) : sıradan
    mediocre (s) : vasat
    enrollment (f) : kayıdolma
    arbitrary (s) : keyfi
    mutinous (s) : isyankar
    liberal (s) : serbest
    humid (s) : nemli
    quotidian (s) : gündelik
    negligee (i) : sabahlık
    Exiguous (s) : kıt,yetersiz
    sagacious (s) : isabetli,akıllıca
    condemn (f) : kınamak
    coherent (s) : tutarlı,ahenkli
    indecorous (s) : ayıp
    appreciable (s) : sezilebilir
    dull (s) : donuk,sıkıcı
    brittle (s) : kırılgan,hassas
    purge (f) : arındırmak,tasfiye etmek
    deplorable (s) : içler acısı
    hazy (s) : puslu
    diametrical (s) : zıt
    jostle (f) : itip kalkmak
    presume (f) : varsaymak
    exhilarate (f) : çoşturmak,neşelendirmek
    pervade (f) : yayılmak
    aspect (i) : görünüş,yön
    reconcile (f) : uzlaştırmak
    devote (f) : adamak
    descriptive (s) : tanımlayıcı
    earnest (s) : ciddi
    sagacious (s) : isabetli
    grumble (f) : homurdanmak
    streamline (f) : kolaylaştırmak
    trundle (f) : yuvarlanmak
    shrivel (f) : kırışmak,buruşmak
    pastiche (i) : benzek
    discomfit (f) : yenmek,bozmak
    sully (f) : kirletmek
    soothsayer (i) : kahin
    vibrissae (i) : burun kılı
    uxoricide (f) : karısını öldürmek
    wriggle (f) : sıyrılmak,kıvrılmak
    wriggle (i) : yalpalama
    overt (s) : aşikar,açık
    cradle (i) : beşik
    ledge (i) : çıkıntı
    wag (i) : şakacı
    wag (f) : sallamak,hareket ettirmek
    feeble (s) : zayıf
    embankment (i) : set,bent
    stoop (f) : eğilmek
    raft (i): sal
    bustle (i) : telaş
    bustle (f) : koşuşturmak
    burp (f) : geğirmek
    swivel (s) : dönen,döner
    drab (s) : sıkıcı
    throttle (f) : kısmak,boğmak
    throttle (i) : boğaz
    napkin (i) : peçete
    resilient (s) : esnek
    topple (f) : devirmek
    simmer (i) : kaynama,kaynatma
    natter (s) : yağışlı
    slough (f) : deri değiştirmek
    flurry (i) : telaş
    whim (i) : kamçı
    accomplish (f) : başarmak
    shrill (s) : tiz
    reproach (i) : sitem
    rampant (s) : coşmuş
    judicious (s) : makul,akla uygun
    whiff (f) : üflemek
    whiff (i) : nefes
    tandem (s) : peşpeşe sıralı
    scathing (s) : kırıcı
    rind (i) : kabuk
    strife (i) : çekişme
    weasel (i) : kunduz
    bawl (f) : avazı çıktığı kadar bağırmak
    spool (f) : makaraya sarmak
    writhe (f) : debelenmek
    pittance (i) : bağış
    easel (i) : şövale
    mayhem (i) : sakatlama suçu
    rascal (i) : kerate,serseri
    fledling (i) : yavru kuş
    befit (f) : yakışmak
    extol (f) : methetmek
    tipple (i) : sert içki
    strop (i) : kayış
    stirrup (i) : üzengi
    ajar (s) : yarı açık,aralık
    welter (f) : yuvarlanmak,bulaşmak
    squall (f) : yaygara koparmak,fırtına çıkmak
    abscond (f) : kaçmak
    chaste (s) : iffetli
    barnacle (i): yabankazı
    suffuse (f) : kaplamak,üzerine yayılmak
    ingratiate (f) : sevdirmek
    sapling (i) : fidan
    botch (f) : bozmak,becerememek
    awry (s) : ters
    tawdry (s) : zevksiz
    minutiae (i) : önemsiz ayrıntılar
    redolent (s) : kokulu
    nib (i) : kalem ucu
    rancid (s) : korkmuş
    dirge (i) : mersiye,ağıt
    chivvy (f) : avlamak
    udder (i) : göğüs
    tureen (i) : çorba kasesi
    prig (f) : aşırmak,yürütmek
    adumbrate (f) : ima etmek,dokundurmak
    bugbear (i): öcü,umacı
    manacle (i): kelepçe
    prurient (s) : şehvetli
    lampoon (i) : hiciv,taşlama
    seamy (s) : façalı
    parsimonious (s) : cimri,hasis
    purloin (f) : aşırmak,yürütmek
    visage (i) : sima
    sobriquet (i) : lakap
    bloat (f) : kabarmak
    mawkish (s) : tiksindirici
    disjunctive (s) : ayırıcı,bölücü
    polymath (i) : bilge
    lothario (i) : çapkın
    mien (i) : eda,tavır
    trollop (i) : sürtük
    fuddle (f) : şaşırtmak
    puckish (s) : afacan
    noisome (s) : iğrenç,muzır
    melange (i) : karışım şey
    leitmotiv (i) : nakarat
    verdure (i) : yeşillik
    imbroglio (i) : anlaşmazlık
    maladroit (s) : sakar
    impolitic (s) : uygunsuz
    potboiler (i): para için yazılan kitap
    bibulous (s) : içkici
    malapropism (i) : sözcükleri uygunsuzca kullanma
    pension (i) : emeklilik
    pension (f) : emekli etmek
    bruit (f) : etrafa yaymak
    embonpoint (i) : dolgunluk,semizlik
    valetudinarian (s) : hastalıklı
    wig (i) : peruk

    ----
    calf (i) : baldır,buzağı
    flap (i) : kapak
    flap (f) : Sallamak
    neat (i) : sığır
    neat (s) : temiz
    groom (f) : temizlemek
    cushion (i) : yastık
    scoop (i) : kepçe
    scoop (f) : kepçe ile boşaltmak
    pond (i) : gölet
    branch (i) : şube,kol
    cone (i) : koni
    fern (i) : eğrelti otu
    grain (i) : tahıl
    seam (f) : dikmek
    parade (f) : gösteriş yapmak
    parade (i) : gösteri
    fold (f) : katlamak
    crease (f) : katlamak
    crease (i) : kırışık
    icicle (i) : buz sarkıtı
    faucet (i) : musluk
    imitate (f) : taklit etmek
    girder (i) : kiriş
    strand (i) : iplik
    arch (i) : kemer,yay
    excess (i) : fazla,ilave
    utensil (i) : kap,malzeme
    outline (f) : özetlemek
    discard (f) : kurtulmak,atmak
    din (f) : tekrar tekrar söylemek
    dome (i) : kubbe
    mallet (i) : tokmak
    vessel (i) : gemi,kap
    dangle (f) : sarkıtmak
    drift (f) : sürüklemek
    steer (f) : yönlendirmek
    steer (i) : öküz
    coast (f) : beleşten halletmek
    cocoon (i) : koza
    flutter (f) : dalgalanmak
    moisture (i) : nem
    span (f) : uzatmak
    timber (i) : kereste
    interval (i) : süre aralığı
    league (i) : dernek,küme
    tackle (f) : yakalamak
    chasm (i) : yarık
    credit (i) : güven,itibar
    gust (i) : bora
    ordeal (i) : çile
    plateau (i) : yayla
    rig (f) : donatmak,teçhiz etmek
    schedule (i) : plan,program
    crumple (f) : çökmek
    memorize (f) : bellemek
    mystify (f) : gizemli hava vermek
    digest (f) : sindirmek
    finicky (s) : zor beğenen
    marsh (i) : bataklık
    nursery (i) : fidanlık
    nursery (i) : kreş
    gradual (s) : kademeli
    convey (f) : iletmek,taşımak
    freight (i) : nakliye yükü
    landmark (i) : işaret
    frustrate (f) : boşa çıkarmak
    vacant (s) : boş
    vigorous (s) : dinç
    influence (i) : etki,nüfuz
    govern (f) : idare etmek
    gulf (i) : körfez
    thrill (f) : heyecanlandırmak
    bold (s) : cesur
    cunning (s) : kurnaz,açıkgöz
    deed (i) : tapu,iş,eylem
    doze (f) : uyuklamak
    jagged (s) : pürüzlü,sivri
    smuggle (f) : kaçakçılık yapmak
    pastime (i) : eğlenceli hobi
    fetter (i) : köstek
    affiliate (f) : bağdaştırmak
    instructive (s) : öğretici,ders verici
    dissatisfied (s) : memnuniyetsiz
    endow (f) : vermek,bağışlamak
    get laid (f) : dolandırılmak
    probe (i) : soruşturma
    emerge (f) : ortaya çıkmak
    humble (s) : alçak gönüllü
    condescend (f) : tenezzül etmek
    pretentious (s) : iddialı
    proportion (i) : oran
    simultaneous (s) : eş zamanlı
    underlying (s) : altında yatan
    fundamental (s) : temel
    outdo (f) : geçmek
    obnoxious (s) : iğrenç
    endeavor (i) : gayret
    endeavor (f) : gayret etmek
    confrontation (i) : yüzleşme
    excogitate (f) : çıkarmak,düşünmek
    ------------
    die out (f) : nesli tükenmek,bitmek
    confidential (s) : gizli
    devotion (i) : özveri
    identical (s) : özdeş
    dismal (s) : kasvetli
    woeful (s) : kederli
    gloomy (s) : kasvetli
    snatch (f) : kapmak
    peril (i) : tehlike
    unanimously (z) : oy birliğiyle
    spectacle (i) : manzara
    spontaneous (s) : kendiliğinden olan
    incipient (s) : yeni başlayan
    subjugate (f) : boyun eğdirmek
    aspiration (i) : özlem
    misfeasance (i) : görevi kötüye kullanma
    exclusive (s) : özel
    distortion (i): şekil değişimi,distorsiyon
    wholesome (s) : sağlıklı
    attorney (i) : avukat
    renounce (f) : vazgeçmek
    relevance (f) : ilgi
    than by (z) : ziyade
    trade wind (i) : alize rüzgarı
    prohibit (f) : yasaklamak
    dumbfounded (s) : şaşkın
    snuggle (f) : sokulmak
    snugly (z) : rahatça
    illiterate (s) : Cahil (keşke ölsen)
    haywire (s) : sapıtmış
    seep (f) : sızmak
    emanate (f) : yaymak,sızmak
    engulf (f) : yutmak
    allege (f) : iddia etmek
    pout (f) : surat asmak
    composure (i) : dinginlik
    confront (f) : yüzleştirmek,karşı koymak
    eyesore (i) : göze batan şey
    sanction (i) : yaptırım
    embed (f) : gömmek,yerleştirmek
    meddle (f) : burnunu sokmak
    tussle (i) : mücadele
    waxy (s) : mumlu
    spleen (i) : dalak
    flail (f) : dövmek
    disclaim (f) : yalanlamak
    subdue (f) : boyun eğdirmek
    euthanasia (i) : acısız ölüm
    eerie (s) : ürkütücü
    singularity (i) : görülmemişlik
    outspoken (s) : açık sözlü
    daze (f) : afallatmak,büyülemek
    depict (f) : resmetmek
    condolence (i) : taziye
    dissemination (i) : yayma
    incapacitate (f) : alı koymak
    incapacitating (s) : etkisizleştirici
    aspiring (f): talip olmak
    preliminary (s) : ön
    impudent (s) : küstah
    knuckle (i) : boğum
    wondrous (s) : harika
    reckoning (i) : hesaplaşma
    cuddle up (f) : kucaklaşmak
    insurrection (i) : ayaklanma
    disposition (i) : eğilim,emir
    preclude (f) : önlemek
    deftly (z) : ustalıkla
    intuitive (s) : sezgisel
    acquit (f) : aklamak
    astound (f) : şaşırtmak
    albeit (b) : gerçi
    compound (s) : bileşik
    personify (f) : canlandırmak
    exhilarate (f) : çoşturmak
    springy (s) : yaylı
    virility (i) : erkeklik
    snappy (s) : çabuk
    lascivious (s) : şehvetli
    glimpse (i) : belirti
    courtesy (i) : nezakat
    throughout (z) : boyunca
    thorough (s) : tam
    conceive (f) : düşünmek
    portion (f) : bölüştürmek
    daydream (i) : hayal
    oblivious (s) : habersiz
    wither (f) : solmak
    connoisseur (i) : erbab
    clarify (f) : açıklığa kavuşturmak
    ragman (i) : eskici
    exalt (f) : yücelmek
    culprit (i) : suçlu
    prospective (s) : muhtemel
    covenant (i) : antlaşma
    invoke (f) : çağırmak
    applicant (i) : aday
    magnanimous (s) : bağışlayıcı
    munificent (s): cömert
    splendour (i) : görkem
    repetition (i) : tekrarlama
    spurt (i) : hamle
    deportation (i) : sınırdışı
    gullible (s): saf
    deport (f) : sınırdışı etmek
    stray (s) : başıboş
    jumble (f) : karışmak
    volition (i) : irade
    lavish (s) : savurgan
    affluent (s) : varlıklı
    exuberant (s) : coşkun
    scarce (s) : kıt
    demanding (s) : zahmetli
    tactful (s) : düşünceli
    solvent (s) : çözücü
    transient (s) : geçici
    ephemeral (s) : kısa ömürlü
    excrescent (s) : gereğinden fazla
    effete (s) : kısır
    arid (s) : kurak
    consummate (s) : eksiksiz
    mediate (f) : aracılık etmek
    mediator (i) : aracı
    comprehensive (s) : kapsamlı
    friction (i) : sürtünme
    constant (s) : sabit
    inductance (i) : indüktans
    luminosity (i) : parlaklık
    radiance (i) : parlaklık
    velocity (i) : hız
    surface area (i) : yüzey alanı
    width (i) : genişlik
    radius (i) : yarıçap
    increments (i) : artış
    infinitesimal (i) : sonsuz küçük
    lower case (i) : küçük harf
    inexact (s) : hatalı
    despicable (s) : küçümsenen
    flaunt (f) : gösteriş yapmak
    resolve (f) : gidermek
    flea (i) : pire
    on end (z) : devamlı
    divisiveness (i) : bölücülük
    foster (f) : beslemek
    foreshadow (f) : önceden göstermek
    disdain (f) : küçümsemek
    self-employed (s) : serbest meslek
    affinity (i): benzeşme
    fickle (s) : dönek
    menace (i) : tehdit
    representative (s) : temsilci
    unseemly (s) : yakışık almayan
    drag (f) : sürüklemek
    indiscreet (s) : boş boğaz
    by and by (z) : zamanla
    vitalization (i) : canlandırma
    implicate (f) : bulaştırmak
    inconsequential (s) : önemsiz
    unprogressive (s) : ilerlemeyen
    booming (s) : gelişen
    stagnant (s) : durgun
    immaterial (s) : önemsiz
    slither (f): kaymak
    mutter (f) : mırıldanmak
    whine (f) : sızlanmak
    resemble (f) : benzemek
    encompass (f) : kapsamak
    cover up (f) : örtbas etmek
    oriented (s) : odaklı
    prudent (s) : ihtiyatlı
    inprudently (z) : körü körüne
    ripen (f) : olgunlaşmak
    prey (i) : av
    compliment (i) : iltifat
    knot (f) : düğümlemek
    lucrative (s) : kârlı
    ceaselessly (z) : durmaksızın
    depict (f) : resmetmek
    profound (s) : derin
    utter (s) : kesin
    utterly (z) : kesinlikle
    proportional (s) : orantılı
    stumble (f) : yanılmak
    slump (i) : çökme
    rumination (i) : geviş
    odds (i) : olasılık
    gutless (s) : korkak
    protrude (f) : dışarı çıkmak
    precipitation (i): yağış
    inmate (i) : tutuklu
    measure (i) : önlem,tedbir
    collaboration (i) : iş birliği
    spontaneous (s) : doğal
    exact (f) : zorla almak
    humiliate (f) : aşağılamak
    comparatively (z) : nispeten
    hoodwink (f) : göz boyamak
    reel (f) : sarmak
    tuition (i) : öğretim
    deceit (i) : aldatma
    rein in (pv) : kontrol altında tutmak
    severance (i) : işten çıkarma
    charter (i) : tüzük
    terms (i) : şartlar,
    term (i) : şart,süre,dönem,söz,devre
    deductive (s) : anlaşılır
    insatiable (s) : doyumsuz
    sort itself out (pv) : hallolmak
    gain clarity (pv) : netlik kazanmak
    identical (s) : özdeş
    get off (f) : inmek
    dibs (i) : hak,beştaş
    chump (s) : enayi
    slur (i) : hakaret
    Concatenation (i) : birbirine bağlama
    consolidate (f) : pekiştirmek
    statement (i) : beyan
    languid (s) : baygın
    commemorate (f) : anmak
    staple (f) : zımba
    consequence (s) : sonuç
    strain (i) : gerginlik,zorlama
    remorse (i) : pişmanlık
    remedy,remedy (i) : çare,tedavi
    compassion (i) : merhamet
    dispute (f) : tartışmak
    resumption (i) : yeniden başlama
    invocation (i) : yakarma
    emery (i) : zımpara
    equilibrium (i) : denge
    almost as (z) : neredeyse
    elaborate (s) : özenli
    wholesaler (i): toptancı
    liken (f) : benzetmek
    muster (f) : toplama
    discontent (i) : hoşnutsuzluk
    repine (f) : içerlemek
    requite (f) : acısını çıkarmak
    cautious (s) : tedbirli
    dispute (f) : itiraz etme
    recognition (i) : tanıma
    dissenter (i) : muhalif
    contributor (i) : iştikrakçı
    downfall (i) : çöküş
    rashness (i) : acelecilik
    ratification (i): onay
    anxious (s) : endişeli
    ramifications (i) : şube,dallanma
    notorious (s) : adı çıkmış
    vertebrate (s) : omurgalı
    procurement (i) : tedarik
    commitment (i) : taahhüt
    withhold (f) : esirgemek
    porch (i) : veranda,sundurma
    beckon (f) : işaret etmek
    grievous (s) : ağır,acı
    defendant (i) : sanık
    detention (i) : tutuklama
    freight (i) : navlun,yük
    iniquity (i) : haksızlık,günah
    crest (i) : arma,sorguç,tepe noktası
    prefix (i) : ön ek
    suffix (i) : son ek
    neuter (i) : cinsiyetsiz
    neuter (f) : kısırlaştırmak
    devoid (s) : yoksun
    collide (f) : çarpışmak
    totter (f) : yalpalamak
    gulp (f) : yudumlamak
    oppressed (s) : mazlum
    gurgle (f) : lıkırdamak
    startle (f) : ürkütmek
    glare (f) : göze batmak
    in the nick of time (z) : tam zamanında
    sparse (s) : seyrek
    pasture (i) : otlak
    complaint (i) : şikayet
    conceited (s) : kibirli
    strenuous (s) : yorucu
    culmination (i) : doruk
    agitate (f) : çalkalamak,tahrik etmek,
    debate (i) : tartışma
    gushy (s) : konuşkan
    imitate (f) : taklit etmek
    sidetrack (f) : geciktirmek,ertelemek
    prairie (i) : çayır,kır
    bump (f) : çarpmak
    adherent (s) : yapışık
    adherent (i) : yandaş
    deliberately (z) : kasten
    upstage (f) : kibirli davranmak,gölgede bırakmak
    confine (f) : hapsetmek
    perforate (f) : delmek
    diversionary (s) :oyalayıcı
    weep (f) : ağlamak
    stuffy (s) : havasız
    appetite (i) : iştah
    hunkydory (s) : kıyak,tıkırında
    chance (f): riske girmek,göze almak
    exemplary (s) : örnek verici,ibret verici
    inhale (f) : solumak
    dial (i) : kadran
    bashful (s) : çekingen
    debauchery (i) : sefahat
    dissertation (i) : tez
    rout (i) : bozgun,düzensiz topluluk
    obligate (f) : zorunda bırakmak
    conclude (f) : sonuçlandırmak
    calamity (i) : musibet
    squander (f) : heba etmek
    liable (s) : sorumlu
    jurisdiction (i) : yargı,yetki alanı
    juristic (s) : hukuki
    squeal (i) : ispiyonlama
    squealer (i) : muhbir
    tray (i) : tepsi
    subtle (s) : incelikli
    blight (f) : kötü izlenim bırakmak,kırmak,suya düşürmek
    blight (i) : küf,yıkım,mantar,afet
    feign (f) : uydurmak
    gnat (i) : tatarcık
    gnaw (f) : eziyet vermek,kemirmek
    psalm (i) : ilahi,mezmur
    indict (f) : suçlamak,dava açmak
    pseudonym (i) : takma ad
    knit (i) : örgü
    coalasce (f) : kaynaşmak
    gnash (f) : gıcırdatmak
    plumbing (i) : su tesisatı
    crumb (i) : kırıntı
    comb (i) : tarak
    wren (i) : çalı kuşu
    morbid (s) : marazi
    intrepid (s) : cesur,gözü pek
    riddle (i) : bilmece
    audacious (s) : cürretli
    exude (f) : sızdırmak,dışarı vermek,terlemek
    exorbitant (s) : aşırı,fahiş,çok fazla
    extortionate (s) : fahiş,aşırı
    discern (f) : farketmek,ayırt etmek
    undisclosed (s) : açığa vurulmamış
    resemblance (i) : benzerlik
    august (s) : muhterem
    enmity (i) : düşmanlık
    halt (f): durdurmak
    halt (i) : duraksama
    pent up (s) : hapsedilmiş
    elude (f) : kaçınmak,sıyrılmak
    admonish (f) : tembih etmek
    maleficent (s) : zararlı
    ignominy (i) : kepazelik,rezillik
    promiscuous (s) : karışık,rasgele
    conversion (i) : dönüştürme,din değiştirme
    preach (f) : vaaz vermek,telkin etmek
    substantially (z) : esasen,oldukça
    budge (f) : kımıldamak
    ominous (s) : uğursuz
    coercion (i) : zorlama,baskı
    compound (s) : bileşik,karışık
    compound (i) : bileşim,ağıl,mandıra
    usher in a new epoch (pv) : çağ açmak,çığır açmak
    rejoice (f) : sevinmek
    flock (f) : üşüşmek
    sweep (f) : süpürmek
    provided that (b) : şartıyla
    flagrant (s) : göze batan
    denounce (f) : kınamak
    exacerbating (f) : azdırmak,şiddetlendirmek
    transaction (i) : işlem
    incentive (s) : teşvik edici
    dorm (i) : yurt
    roll call (i) : yoklama
    ambidextrous (s) : çok yönlü,iki elini kullanabilen
    cereal (i) : tahıl
    batter (f) : hırpalamak
    lowly (s) : alçak gönüllü
    sequel (i) : netice
    tenant (i) : kiracı
    tip off (pv) : uyarmak,sır vermek
    discretion (i) : ihtiyat,temyiz gücü
    likewise (z) : aynı şekilde
    cutlet (i) : pirzola
    defer (f) : ertelemek
    fussy (s) : telaşlı
    smugly (z) : böbürlenerek
    mattress (i) : minder
    nether (s) : alt
    brand-new (s) : gıcır gıcır
    mellow (f) : olgunlaşmak
    mellow (s) : yıllanmış,olgun
    feel blue (pv) : keyifsiz olmak
    status quo (i) : şimdiki durum
    frown (f) : kaş çatmak
    tantamount (s) : eşit
    indentured (s) : sözleşmeli
    servitude (i) : kulluk,kölelik
    inquiry (i) : soruşturma,araştırma
    cessation (i) : bırakma,kesilme
    ordeal (i) : çile
    ominous (s) : uğursuz
    commotion (i) : kargaşa
    recollection (i) : hatırlama,hatıra
    indebted (s) : borçlu
    repentance (i) : tövbe
    unbecoming (s) : uygunsuz
    infatuate (f): aklını çelmek,çılgına çevirmek
    complicate (f) : zorlaştırmak
    pretext (i) : bahane
    bide (f) : kollamak,beklemek
    fugitive (s,i) : kaçak
    tenure (i) : görev süresi
    voluptuous (s) : şehvetli
    rigid (s) : sert
    supernal (s) : tanrısal
    lustrous (s) : parlak
    proximity (i) : yakın olma,yakınlık
    stifle (f) : bastırmak,boğmak,zaptetmek
    petulant (s) : alıngan,huysuz
    insurmountable (s) : aşılamaz
    vigilant (s) : uyanık
    pungent (s) : keskin kokulu
    inferior (s) : aşağı,alt,kalitesiz
    supposedly (z) : güya
    outperform (f) : üstün olmak
    graft (f) : aşılamak
    stalk (i) : sap
    plum (i) : erik
    snatch (f) : kapmak
    covert (s) : gizli
    pal (i) : ahbap
    barge (i) : mavna,duba,saltanat kayığı
    nod (f) : başı sallamak
    subtle (s) : incelikli,ince,hoş
    pseudo- (öe) : sahte
    waft (f) : sürüklemek,taşımak
    endearment (i) : tatlı söz
    sole (s) : tek,yalnız
    sole (i) : taban
    off-key (s) : ayarsız
    lurid (s) : korkunç
    chuck (f) : atmak
    tinker (i) : tenekeci
    foam (f) : köpürmek
    cram (f) : tıkıştırmak,tıkmak
    goon (i) : kundakçı
    plough,plow (i) : saban
    plough,plow (f) : sabanla sürmek,yarmak geçmek
    comprise (f) : içermek
    funky (s) : korkak
    Glamorous (s) : göz alıcı
    propel (f) : itmek
    petition (i) : dilekçe
    oversaturated (s) : doygun
    arose (f) : ortaya çıkmak
    despicable (s) : küçümsenen
    indiscriminate (s) : gelişigüzel,ayrım göz etmeyen
    outright (z) : düpedüz
    courtesy (i) : nezaket
    dissipate (f) : dağıtmak
    confide (f) : sır vermek,güvenmek
    brand new (s) : yepyeni
    constitute (f) : oluşturmak
    remark (f) : belirtmek,söylemek
    in no time (z) : zaman kaybetmeden
    intrepid (s) : cesur
    strait (s) : dar
    foster (f) : beslemek
    accommodate (f) : yerleştirmek
    culmination (i) : doruk
    asset (i) : varlık,mülk
    estate (i): arazi,mülk
    cohesion (i) : bağlılık,birleşme
    adhesion (i) : yapışma,bağlı olma
    oust (f) : çıkarmak
    stagnant (s) : durgun
    carry out (pv) : gerçekleştirmek,uygulamak
    perpetuate (f) : sürdürmek
    perpetrate (f) : işlemek
    afflict (f) : üzmek,sarsmak
    infantile (s) : bebeksi,bebeklikle ilgili
    bankrupt (f) : iflas etmek
    entity (i) : varlık
    doctrine (i) : öğreti
    proselytize (f) : din propagandası yapmak
    tweezers (i) : cımbız
    pimp (f) : pezoluk etmek
    pilfer (f) : araklamak
    crumb (i) : kırıntı
    crumble (f) : ufalamak
    frilly (s) : fırfırlı
    acclaim (i) : beğeni
    acclaim (f) : alkışlamak
    thaw (f) : eritmek,rahatlatmak
    respirator (i) : solunum cihazı
    lodge (f) : misafir olmak
    lodge (i) : loca
    dwell (f) : yaşamak
    succumb (f) : dayanamamak,yenik düşmek,ölmek
    convulse (f) : kıvrandırmak
    curl (f) : kıvırmak
    for all (b) : rağmen
    for all (z): kadarıyla,kalırsa,karşın
    ferris (s) : dönme,dönen şey
    felt (i) : keçe
    scorn (f) : küçümsemek
    disdain (f) : küçümsemek
    contempt (f) : hor görmek
    inasmuch as (z) : mademki
    whereupon (z,b) : bunun üzerine
    downright (s) : düpedüz
    right off (z) :derhal
    crucify (f) : çarmıha germek
    divergent (s) : farklı
    divergence (i) : ıraksama
    preposterous (s) : mantıksız
    fell (f) : kesmek,kesip devirmek
    rip off (f): sökmek,koparmak
    assuredly (z) : elbette,kesinlikle
    acclaim (f) : alkışlamak
    acclaim (i) : beğeni
    misfit (s) : uyumsuz tip
    obituary (i) : ölüm ilanı
    spectacular (s) : muhteşem
    flatter (f) : övmek
    aptitude (i) : yetenek
    integrity (i) : bütünlük
    launder (f) : aklamak
    compromise (f) : uzlaşmak
    comprise (f) : içermek
    liability (i) : yükümlülük
    attrition (i) : yıpratma
    consignment (i) : sevk,gönderi
    penitential (s) : kefaret
    propel (f) : itmek,sevketmek
    loom (f) : belli belirsiz görünmek
    defection (i) : iltica
    peer (i) : akran
    fractional (s) : kesirli
    meddle (f) : karışmak,burnunu sokmak
    pavement (i) : kaldırım
    ingrain (f) : kökleşmek
    commendation (i) : övgü
    recipient (i) : alıcı
    wobbly (s) : titrek
    propellant (i) : itici
    avid (s) : hırslı
    notoriety (i) : kötü şöhret
    absolve (f) : aklamak
    prominence (i) : önem
    discursive (s) : tutarsız
    array (i) : dizi
    array (f) : sıralamak
    disarray (i) : düzensizlik
    disarray (f) : bozmak
    fringe (f) : saçak
    unqualified (s) : vasıfsız
    unbecoming (s) : yakışmayan
    pauper (s) : fakir
    counterfeit (f) : taklit etmek
    counterfeit (i,s) : sahte
    turbulent (s) : çalkantılı
    mitigate (f) : azaltmak
    unmitigated (s) : dinmeyen
    accomplice (i) : suç ortağı
    bedaup (f) : bulaştırmak
    exude (f) : terlemek
    intimidation (i) : yılgınlık
    lassitude (i) : halsizlik
    fatigue (i): bitginlik
    prostration (i) : secde
    gruel (i): yulaf lapası
    peppy (s) : şevkli
    circumcision (i) : sünnet
    diligent (s) : çalışkan
    testament (i) : vasiyetname
    erratic (s) : düzensiz
    pinch (i) : gereklilik,çimdik
    sheer (s) : sırf,katıksız
    sheer (z) : düpedüz
    allege (f) : iddia etmek
    allegedly (z) : iddiaya göre
    overt (s) : açık
    overtly (z) : açıkca
    induct (f) : askere almak
    syndicate (i) : sendika
    legislature (i) : yasama organı
    thrawn (s) : biçimsiz
    inquisitive (s) : meraklı
    suckle (i) : emzirmek
    cram (f) : tıkmak
    dwelling (i) : konut
    dwell (f) : yaşamak
    substep (i) : alt aşama
    strand (i) : iplik
    lavish (s) : savurgan
    nitpick (f) : kusur aramak
    exhilarating (s) : neşelendirici
    chuckle (f) : kıkırdamak
    prick (f) : iğnelemek,dikmek
    prick (i) : delik,kalleş
    tumultuous (s) : kargaşalı
    clamorous (s) : patırtılı
    converge (f) : kavuşmak
    blunder (f) : gaf yapmak
    insensibility (i) : duygusuzluk
    regress (f) : geri gitmek
    contribute (f) : katkıda bulunmak
    fragrant (s): kokulu
    mellifluence (i) : tatlı dil
    taken aback (s) : şaşırmış
    concede (f) : ödün vermek
    compromise (i) : taviz
    extravagantly (z) : bolca,doluca
    opium (i) : afyon
    smother (f) : boğmak
    discord (i) : anlaşmazlık
    refuge (f) : sığınmak
    assembly (i) : montaj,kurul
    excel (f) : sivrilmek,üstün çıkmak
    come across (f) : karşılaşmak
    discrepancy (i) : uyuşmazlık
    fortitude (i) : metanet
    sprightly (z,s) : şen şakrak
    inflection (i) : çekim,ses değişmesi
    so as to (b) : -mak için,-ecek şekilde
    collude (f) : dolap çevirmek
    collision (i) : fikir ayrılığı
    brethren (i) : tarikat üyeleri
    yoke (i) : boyunduruk
    incumbent (s) : zorunlu,yükümlü,görevli
    lay waste (f) : yakıp yıkmak
    persistent (s) : kalıcı,inatçı
    adolescents (i) : ergen
    heartfelt (s) : içten
    render (f) : vermek,kılmak
    plausible (s) : makul
    exponentially (z) : katlanarak
    encompass (f) : kuşatmak
    primordial (s) : ilkel
    transcendent (s) : üstün
    firmament (i) : sema
    whereat (b) : dolayısıyla,dolayı
    tremor (i) : sarsıntı
    cease (f) : dinmek
    slapdash (s) : lakayt
    handling (i) : kullanma,idare
    infallible (s) : muhakkak
    Flagellation (i) : kırbaçlama
    flog (f) : kamçılamak
    propagation (i) : yayılma
    propagate (f) : üremek,yayılmak
    indulgence (i) : hoş görü
    occlusion (i) : tıkanma
    occult (s) : gizli
    exemption (i) : muafiyet
    alms (i) : sadaka
    soaring (s) : tırmanan
    soar (f) : yükselmek,uçmak
    hindrance (i) : engel
    stagnation (i) : durgunluk
    stark (s) : sade
    intricate (s) : karışık
    stitch (f) : dikiş
    acquisition (i) : edinme
    nuance (i) : ayırtı,fark
    suspense (i) : belirsizlik
    intricate (s) : karışık
    suave (s) : hoş
    nuzzle (f) : burun sürmek
    contemplate (f) : düşünmek
    correspond (f) : uyuşmak,haberleşmek
    defer (f) : ertelemek,uymak,riayet etmek
    indulge (f) : memnun etmek
    incur (f) : uğramak,girmek
    detrimental (s) : zararlı
    crucial (s) : çok önemli
    embroil (f) : bozmak
    pinnacle (i) : doruk
    boon (i) : nimet,lütuf
    slob (s) : pasaklı
    deliberately (z) : kasten
    estrange (f) : soğutmak
    hoarseness (i) : ses kısıklığı
    jarring (s) : kulak tırmalayan,sarsıcı
    compelling (s) : zorlayıcı
    sanctimonious (s) : dindarlık taslayan
    preachy (s) : vaaz verme meraklısı
    zealot (i) : fanatik
    eloquent (s) : anlamlı,dokunaklı
    fairway (i) : çimenli yol
    seclude (f) : görüştürmemek,ayırmak
    relapse (i) : nüks,tekrar kötüleşmek
    compulsion (i) : baskı,zorlama
    whoop (f) : haykırmak,çığlık atmak
    glitter (i) : parıltı
    connive (f) : göz yummak,hoş görmek
    condone (f) : göz yummak,affetmek
    swatter (i) : sineklik
    swat (f) : ezmek
    contribute (f) : katkıda bulunmak
    exertion (i) : gayret
    metaphorical (s) : mecazi
    misdemeanor (i) : suç
    invalidate (f) : çürütmek,geçersiz kılmak
    bias (i) : ön yargı
    or so to (b) : 'ya kadar
    perpetual (s) : sürekli
    somber (s) : kasvetli
    testimony (i) : şahitlik
    nuisance (i) : sıkıntı
    fuller (s) : dolgun
    marble (i) : mermer
    uncanny (s) : esrarengiz
    banter (i) : takılma,şaka,alay
    flinch (f) : korkmak
    excruciating (s) : ızdıraplı
    acquiesce (f) : razı olmak
    cynical (s) : alaycı
    fester (f) : çürümek
    root for (f) : desteklemek
    fibrous (s) : lifli
    formidable (s) : müthiş
    gl****ss (i) : yüzeysellik
    notwithstanding (z) : karşın,karşılık
    engrossing (s) : düşündürücü,zihin kurcalayan
    cross out (f) : silmek,çizmek
    trill (i) : ses titremesi
    nexus (i) : bağ
    caress (f) : okşamak
    envelop (f) : örtmek
    culminate (f) : sonuçlanmak
    ridge (i) : sırt
    presage (f) : önceden görmek
    causality (i) : nedensellik
    entwine (f) : kıvırmak,dolaştırmak
    covet (f) : imrenmek
    windpipe (i) : nefes borusu
    binder (i) : cilt,kitap
    off base (s) : yoldan çıkmış
    truce (i) : ateşkes
    cavity (i) : oyuk
    patty (i) : börek,mantı
    contemptible (s) : aşağılık
    rant (i) : farfaralı
    through in (z) : yoluyla
    skulk (f) : kaytarmak
    miscarry (f) : düşük yapmak
    flutter (i) : çarpıntı
    hiatus (i) : boşluk,aralık
    clout (i) : nüfuz,prestij
    cite (f) : aktarmak,anmak,bahsetmek
    infamous (s) : kötü şöhretli,rezil
    conservation (i) : muhafaza
    index (i) : işaret,gösterge
    adhere (f) : bağlı kalmak,yapışmak
    regulations (i) : yönetmelik
    applicant (i) : istekli,başvuru sahibi
    metaphor (i) : mecaz
    braid (f) : örmek
    braid (i) : örgü
    braided (s) : şeritlenmiş
    sustenance (i) : besin,gıda,yaşatan şey
    afflicted (s) : tutulmuş,dertli
    calamity (i) : musibet
    undisputed (s) : tartışmasız
    codependency (i) : birine duygusal bir şekilde bağlı kalma isteği
    sanction (f) : uygun görmek
    roll in (f) : kıvrılıp yatmak
    batch (i) : yığın
    long-winded (s) : lafı uzatan
    cater (f) : yiyecek sağlamak
    under suspicion (s) : zan altında
    impostor (i) : düzenbaz
    commemorative (s) : yadigar,hatıra
    uproar (i) : şamata,kargaşa
    compulsory (s) : mecburi,zorlayıcı
    reminisce (f) : anmak
    momentarily (z) : bir an için
    neutralize (f) : etkisiz hale getirmek,etkisizleştirmek
    ridge (i) : tepe
    brawn (i) : kas gücü
    as though (z) : sanki
    arbiter (i) : söz sahibi,belirleyici
    variable yield (s) : değişken getirili
    pub (i) : bar
    so much as (z) : bile,gibi çok
    elegy (i) ağıt
    latent (i) : gizli
    potent (s) : güçlü,nüfuzlu
    lining (i) : astar,kaplama
    prominence (i) : ün,önem
    proximity (i) : yakınlık,yakında olma
    overlook (f) : gözden kaçırmak
    ingenuity (i) : marifet
    incursion (i) : akın
    slander (f) : iftira atmak
    work out (f) : çözmek,halletmek,egzersiz yapmak
    inner issue (i) : iç sorun
    solidarity (i) : dayanışma
    apartheid (i) : ırkçılık,ırk ayrımı
    dissipate (f) : dağıtmak
    abashed (s) : utanmış,kızarmış
    veil (f) : gizlemek
    unveil (f) : ortaya çıkarmak
    divulge (f) : açığa vurmak,ifşa etmek
    disclose (f) : ortaya çıkarmak,ifşa etmek
    in the face of (e) : karşısında
    qualified (s) : nitelikli,vasıflı
    convention (i) : kongre,toplantı
    retroactively (z) : geriye dönük
    in practice (z) : uygulamada,gerçekte
    motion (i) : hareket,önerge,teklif
    justify (f): haklı çıkarmak,doğrulamak
    impound (f) : haczetmek
    legislate (f) : yasamak,kanun yapmak
    props (i) : destek,bacak,sahte donanım
    outmaneuver (f) : üstünlük sağlamak
    diminutive (s) : küçücük
    skeptical (s) : şüpheci
    wistful (s) : dalgın
    petulant (s) : alıngan
    mischievous (s) : afacan,yaramaz
    perpetual (s) : daimi
    pending (s) : askıda,asılı
    pending (e) : kadar,sırasında,esnasında,boyunca
    dismantle (f) : parçalamak
    acquisitive (s) : paragöz
    hectic (s) : telaşlı
    influx (i) : akın,giriş
    wreak havoc (f) : hasara yol açmak
    straightforward (s) : basit
    caliper (i) : kumpas
    bridle (f) : dizginlemek
    girdle (i) : kuşak
    Folly (i) : çılgınlık
    fetter (i) : köstek
    fetter (f) : zincir vurmak,engellemek
    shawl (i) : şal
    reed (i) : kamış,saz
    shingle (i) : çakıl,kısa saç
    bast (i) : hasır lifi
    tusk (i) : fildişi,uzun diş
    perpetrator (i) : fâil
    yeast (i) : maya
    brunt (i) : darbe
    impervious (s) : vurdumduymaz
    hobble (f) : topallamak
    innuendo (i) : dokundurma
    oblique (i) : dolaylı,eğik
    allusive (s) : kinayeli
    implicit (i) : üstü kapalı
    decrepit (s) : eskimiş
    bewilder (f) : şaşırtmak
    scintilla (i) : zerre
    embroidery (i) : işlemecilik
    mound (i) : tümsek
    itinerary (i) : yol kılavuzu
    kick it up a notch (k) : yoğunlaştırmak,heyecanlandırmak
    haul (i) : vurgun
    edible (s) : yenilebilir
    clairvoyance (i) : basiret
    mutiny (i) : isyan
    squint (f) : şaşı bakmak
    fervor (i) : hararet
    tiptoe (s,z) : sessizce,parmak ucundan
    pastor (i) : papaz
    realtor (i) : emlakçı
    coax (f) : tatlı dille ikna etmek
    pioneer (i) : öncü
    enmity (i) : düşmanlık
    nominal (i) : itibari
    bring about (pv) : meydana getirmek
    quarrel (f) : kavga etmek
    surveillance (i) : gözetim
    pram (i) : çocuk arabası
    impersonate (f): taklit etmek
    indefatigable (s) : yorulmaz
    impeccable (s) : kusursuz
    seedy (s): keyifsiz
    morbid (s) : marazi
    slouch (f) : sarkık yürümek,kambur durmak
    handrail (i) : merdiven parmaklığı,trabzan
    bannister (i) : merdiven parmaklığı
    cupboard (i) : dolap
    clobber (f) : acımasızca dövmek,benzetmek
    blemish (i) : leke
    oft (z) : sıksık
    downhill (i) : yokuş aşağı
    scrumptious (s): şahane
    deterrent (s) : caydırıcı
    wily (s) : kurnaz
    admonition (i) : öğüt
    rudimentary (s) : ilkel
    fumbling (s) : beceriksiz
    cerement (i) : kefen
    trepidation (i) : dehşet

    Uğraştım o kadar hemde türkçe anlamlarıyla.Yığın artıları !!1



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sheogorath -- 9 Ağustos 2014; 21:37:36 >




  • Valve
  • People
    Lisede İngilizce hocası çok güzel telaffuz ederdi. Ordan kaldı :D
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.