Şimdi Ara

hidrojen yakıt tasarruf sistemi (206. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
4.199
Cevap
51
Favori
516.377
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 204205206207208
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reno21Cxz

    1111453a soruyu tam anlamadım ama cihazdan bahsediyorsaniz; evet hortumu takmadan önce bir müddet bekledikten sonra hortumu taktım zaten bunu bilmiyordum satıcı tek tek tarif etti.

    Hortumu taktın cihaz çalışırken salladığın zaman hortum ucundan su geliyormu kontrol ettinmi.
  • 1111453a evet cihazın elektrik bağlandıktan sonra i2-3 dakika hortumu takmadan aracı çalıştırıp bekliyorsun Çin'den bir miktar su attıktan sonra kesti ondan sonra hortumu taktım böyle yapmamı satıcı söyledi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hı Hayır cihaz gaz üretimi yapıyor içinden şu çıkmıyor kontrol ettim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Reno21Cxz R kullanıcısına yanıt
    Üründen memnunmusunuz. Yakıt tasarrufu yapıyormu gerçekten. Detaylı bilgi verebiirmisin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • @ibrahimakinci isimli arkadaşın 8 mayıs 2017 tarihinde yazdığı mantıklı yazının üzerinden aylar geçmiş acaba bu konuda bir gelişme var mı? Tabi ki bu şekilde bir teknolojinin bizim topraklarımızdan çıkmasını isterim ancak bir kamera bir dinamometre ile olayı netleştirmek, teknik raporlar ile insanların içini rahatlatmak varken neden hâlâ bu araştırma sonuçları yayınlanmadı merak ediyorum. Bir teknik eleman olarak kişilerin görüşlerine değil deneylere ve sayılara inanırım. Umarım testlerinizi bu konuda yetkili üniversite laboratuvarlarına yaptırıp güzel sonuçlarınızı yayınlarsınız. Emin olun laboratuvar sonuçları olumlu çıksın, kafamdaki sorular netleşsin sisteminizi alırım.

    Saygılar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 20playback


    quote:

    Orijinalden alıntı: DeLiCe_DoLuCa

    bir süredir yazmıyordum ama tam da çalıştığım yerlerden konu açılmış .. motorların (içten yanmalı ve elektrikli tüm motorlar) çalışma prensipleri, verimleri ve bu sistemler hakkında biraz konuşmak lazım.. öncelikle hidrojenin atom sayısı olarak dünyada en çok bulunan atom olduğunu (yaklaşık %90) düşünürsek tüketilmesi en zor yakıttır.. ancak kendisi ikincil yakıt kategorisine girmektedir, bu da şu demektir; doğada hazır bir şekilde bulunmamaktadır, sudan elde edilir (neredeyse bütün yöntemlerde su önceliklidir) ve enerji üretmek için kullanıldığı bütün alanlarda yine suya dönüşür .. bir enerji kaynağını üretmek için ne kadar peşin enerji verirseniz o kadar verimsiz bir sistem elde etmiş olursunuz diyebiliriz.. benzin bu konuda karlıdır, mazot da.. çok güçlü yanma kapasitelerine sahip oldukları için doğru basınç ve hızda yandıklarında ortaya çıkan enerjileri çok yüksektir.. o yüzden petrolü damıtırken harcadığınız enerjiye değer.. ancak bu yakıtlar yandıklarında (hidrojenin aksine) başlangıç formlarına değil başka kimyasallara (zehirlere) dönüşürler, bu da onların bir son kullanım tarihleri olduğu anlamına gelir.. zaten hidrojenden medet arayışı da buradan doğmuştur..

    fakat şimdi enerji dönüşümlerine bakalım.. benzin, mazot üretmek onların yaratacağı enerji bakımından karlıdır dedim ancak bu potansiyel onların içinde zaten damıtılmadan önce de var.. sadece kullanım alanlarına göre ayrılıp saflaştırılıyorlar, yani tam bir enerji dönüşümü yok.. ancak bir enerji dönüşümünü A-B-A şeklinde yaparsanız, yani A dan B ye, sonra yine B den A ya bir dönüşüm yaparsanız en sonda elde ettiğini A, birinci A dan düşük olacaktır.. bu, bütün doğanın en temel yasalarındandır; kayıpsız enerji dönüşümü olmaz..

    şimdi elimizde bir miktar su var diyelim, 100 birim enerji ile suyu birleştirdik, hidrojen elde ettik.. kağıt üzerinde 100 birim enerji potansiyeline sahip hidrojenimiz olması lazım, yani hidrojeni herhangi bir yolla suya geri dönüştürüsek 100 birim enerji açığa çıkacak diyebiliriz (çünkü enerji ve madde yoktan var olmaz, vardan yok olmaz) ancak deneme yaparsak bunun böyle olmadığını görürüz.. bunun sebebi de dönüşümü yapan sistemin (başta ısınma olmak üzere) kayıplı bir sistem olmasıdır..

    bu kayıp anlayışına göre şunu diyebiliriz; enerjiyi ne kadar dönüştürürsek o kadar kayıp olacak! çünkü her sistem kayıplıdır..

    bu son cümleyi aklımızda tutalım ve hemen başka bir noktaya değinelim; alternatör.. yani aküyü şarj eden arkadaş.. bir alternatör ya da dinamo elektrik enerjisini bir yerde depolamaya veya üretmeye çalışmıyorsa hafifçe dönebilir... mesela büyükçe bir dinamonun miline bir kol takıp çevirdiğimizi düşünelim, eğer dinamo elektrik üretmiyorsa (yani fişe takılı değilse de diyebiliriz) kolayca döner.. çünkü döndürmek için vermeniz gereken kuvvetin dinamonun iç parçalarının sürtünme direnç kuvvetinden büyük olması yeterlidir.. ancak diyelim ki dinamoyu fişe taktınız ve bir cihaza 2kW güç besleyeceksiniz.. aynı dinamoyu bu defa döndürmek için ihtiyacınız olan kuvvet 2kW+parçaların iç sürtünme direnç kuvvetini karşılayacak kadar olmalıdır (çünkü enerji yoktan ver edilemez demiştik, dinamonun da 2kW ı yoktan ver etmesi imkansız, o gücü kendisini döndüren koldan almak isteyecek, yani sizin kolunuzdan) .. yani buradan anlayacağımız üzere zaten akü dolduğunda alternatörün içten yanmalı motordan talep ettiği güç sadece kendi parçalarını iç sürtünmesi kadar (elektrik üreteçlerinde bu sürtünme kaybı %1 veya daha altındadır, çoğu zaman dikkate bile alınmaz) olacaktır.. akü boşaldığında alternatörün dönmesi (ürettiği güç kadar) zorlaşacak ve motora ona göre yük bindirecektir.. dolayısıyla alternatörün devreden çıkması gibi bir kavram çok önemli değil, yeni arabalardaki devreden çıkma dediğimiz özellik ise gaza tam yüklenildiği birkaç saniyelik zamanda akü boş olsa bile alternatörün devreden çıkması özelliğidir, bu da araca 5-10 saniyeliğine 1-2 bg ekler.. genellikle spor arabalarda kullanılan bir özelliktir..


    şimdi içten yanmalı motorun veriminden bahsedelim; benzinliler için %20 civarı (genellikle daha da düşük), dizeller için ise %47 civarıdır.. yani benzinli aracınızda yaktığınız her 10 litre benzinin ortalama 2 lt si sizi hareket ettirirken kalan 8 litresi; ısınma, sürtünme, soğutma çabası, belirli devirlerde düşük verimli yanma, egzoz basıncı, devir değişimlerinde anlık olarak hava/yakıt oranının idealden uzaklaşması gibi sebeplerden ötürü boşa gitmektedir..

    şimdi bütün bu verim konularını bir araya getirelim; aracımızda 100 bg brüt güç üreten bir motor olsun.. alternatör tam kapasite ile elektrik üretirken sistemden 2 bg çeksin.. hidrojen sistemimiz de arabamızda kurulu olsun.. bu sistem sürekli akım çeken bir sistem olduğu için alternatör sürekli olarak yüksek kapasite (belki de en yüksek) ile çalışacak.. bildiğiniz gibi her enerji dönüşümü kayıplıdır.. şimdi motordan hareket enerjisi gelip alternatörde elektrik enerjisi üretirken 1. kayıp (verim %80), sonra bu alternatör suya elektrik verip hidrojen üretirken 2. kayıp (bilinen en yüksek hidroliz verimi çok özel şartlar altında %70 ancak suya eklenen maddeler silindir odalarında yapışıp kalıyor dolayısıyla %54 lük ideal saf su hidroliz verimini ele alalım), sonra bu hidrojen motora giriyor ve yine motorun yanma verimine tabi bir şekilde (yani benzinli için %20) yanıyor.. bu sistemin suyu ve hidrojeni taşıması için kullanacağı pompalama enerjisini aküden almasından falan bahsetmedim bile.. onlar en son detaylar..

    şimdi alternatörü döndürmek için kendimizi yırttığımız enerjinin ne kadarı bize beygir gücü olarak geri geldi hesaplayalım : %8,64 .. bu arada bir enerji dönüşümü daha var unuttuğum; alternatörden gelen elektrik doğru akıma çevrilip aküde kimyasal enerji olarak depolanıyor ve sonra tekrar elektrik enerjisi olarak çekiyoruz... bu elektrik-kimyasal-elektrik enerji dönüşümünün de verimi %75-80 civarı.. yani %8.64 x %80= %6.91 .. diyelim ki alternatörümüzün çektiği 2 bg in hepsini (teyp, farlar, klima herşey kapalı ) bu hidrojeni elde etmek, sistemimize katmak ve benzinle yakmak için harcadık.. 2 bg x %6.91 = 0,14 bg güç ortaya çıktı.. tabi burada kütle (aslında atom sayısı) üzerinden hidrojenin benzine oranla 2.8 kat daha yüksek verimle (2.8 gr benzinin yaratabildiğini 1gr hidrojen yapabiliyor) yanabildiğini hesaba katmayı unuttum.. dolayısıyla verim hesabımda sonuç %6.91 değil, 2.8 katı olan %19,34 çıkmalıydı.. 2 bg harcayarak elde ettiğimiz güç de 0.39 bg olmalıydı..

    diyelim ki şehir içinde sakin bir hızla seyrediyorsunuz, 3-5 bg güçle yapabileceğiniz dur-kalklar yapıyorsunuz.. bunun 0.39 unu hidrojenden gelecek güç olarak karşılayabilirsiniz.. ancak öncesinde alternatöre 2 bg kadar yük bindirmek zorundasınız.. yani hayali motorumuzla yapılan her 5-7 bg lik harcamanızın (motorun diğer giderlerini saymazsak) yaklaşık 0.40 bg ini hidrojenden elde edebilirsiniz.. tabi ki benzinle aynı kalitede motora püskürtme yapan bir sistemden bahsediyorsak..

    yani teorik olarak hidrojenden tasarruf yapmak mümkün müdür? evet mümkündür.. bu sistem karlı mıdır ("kar" bilimsel anlamda değil, değer mi anlamında) ? bence değildir.. üstelik halihazırda bahsi geçen, üzerinde 3 yıl ar-ge (buradaki ar-ge anlayışının zararsızlık testlerinden ibaret olduğunu düşünüyorum) yapılmış bir cihazın sürekli sabit hidrojen üretip sisteme vermesi de cok acemicedir ve yüksek devirlerde ihmal edilebilecek alternatör yükünün rölantiye yakın devirlerde (yüzde olarak) gereksiz yere artmış olacağını düşünürsek (sistem rölantide de 2 bg çekiyor, 5000 devirde de) verim beklenilenin de altında olacaktır..

    bir de turbo sorunu var, turbolu araçlarda motora hava yüksek basınç altında veriliyor, dolayısıyla da bu yüksek başınçlı ortama püskürtülecek (ya da gönderilecek diyelim) hidrojenin daha yüksek basınca sahip olması lazım ki ortama katılabilsin..

    yani böyle bir sistemle bu kadar uğraşılacağına en basit lpg kitinin üzerine (motorun avans ayarları değiştirilerek) hidrojen uygulaması yapılsaydı 100 kat daha karlı bir sistem elde edilmiş olurdu.. hiç olmazsa hidrojen arabaya hazır olarak geleceği için sudan hidrojene dönüştürülmesi esnasındaki verimi toplam sistem verimine katmak zorunda kalmazdık.. lpg tankları da 115 bar a kadar destekledikleri için bu şartlar altında tankın kütlesinin %7 si kadar kütlede hidrojen depolanabilir.. yani demir döküm 100 kilo bir tankın içine 7 kg hidrojen depolanabilir, bu da 7x4=28 lt benzinin işini yapabilir.. çok yüksek bir menzil vaadetmediği açık ancak hidrojeni elde etmek için kullanacaklarımızın su+elektrik olduğunu düşünürsek çok ucuz olduğu da kesin..


    bir de son bir not; sistemlerin hidrojen üretimlerini karşılaştırırken "litre" kullanılmış.. kapalı ve değişken basınçlı ortamlardaki gazlar litre ile karşılaştırılmaz.. 5 bar basınçtaki 10 lt hidrojen ile 10 bar basınçtaki 7 lt hidrojenin kütleleri aynı değildir.. benzin-hidrojen karşılaştırmasını yaparken de benzinin normal şartlar altındaki yoğunluğunu hesaplayıp kütlelerini karşılaştırmak gereklidir.. hidrojenin 2.8 kat daha güçlü yanma verimi de kütle farkı üzerinden elde edilmiştir.. hacim üzerinden karşılaştırmak isteseydik sıvı hidrojen (yaklaşık 900 bar basınç altında) söz konusu olurdu, o zaman da hidrojenin yanma potansiyeli yaklaşık 4 kat büyük derdik ancak gaz hidrojende bu karşılaştırma mümkün değil..

    Hocam harbiden bu kadar yazmissiniz ama, boş yazmışsınız. Gerçekten boş...



    Bu makinenin amacı, ürettigi hidrojeni yakit amaciyla kullanmak degil, halihazirda aracin tukettigi ve yakamayıp disariya karbonmonoksit olarak attigi fosil yakıtı daha iyi yakabilmektir. Hidrojen de en iyi yanma potansiyeline sahip oldugu icin, aracin YANMA VERİMİNİN artmasi amaclanmistir. Yoksa herkes biliyor sizin yazdiginiz şeyleri. Şarj dinamosundan hidrojen üretelim sonra o hidrojeni yakalim oh bedava enerji değil olay.

    Proje baltalama ekipleri yine isbasinda

    Adam gayet mantıklı yazmış, boş demişsin arkadaşım.

    Bu sistemi düşünen arkadaşlara net bir şey söyleyeceğim, emin olun gerisi laf. Aracınızın yakıt sistemi kısmen temizlenir, performansı kısmen artar evet ama kesinlikle yakıt tasarrufu sağlamaz.

    Şöyle ki; Hidrojeni elde etmek için kullandığınız aküyü doldurmak için çalışan alternatörünüz yine motora yük bindireceğinden sağlanan tasarruf sıfır olacaktır.

    Peki performans artışını nasıl açıklayacaksın derseniz şöyle anlatayım, evet performans artar ama bunu aküyü kullanarak elde ettiğiniz hidrojen sayesinde yapar. Şayet siz performans arttırmak için aracınızın motoruna yardımcı bir elektrik motoru bağlatırsanız aynı performans artış etkisini görürsünüz.

    Bir de sistem rölantide de 4.000 devirde de aynı miktarda gaz verdiğinden performans artışı sadece belirli devirlerde olacaktır.

    Yakıt tasarrufu sağlamadığının en anlaşılır örneği deneysel bir çalışma yayınlanmamasıdır. 5-6 dakikalık noter onaylı bir test videosunun maliyeti 2 cihaz parasını geçmez. Millete mal satıyorsanız ikna etmeniz lazım, atarlanmakla ben yaptım olduyla yürümez bu işler.

    Daha basit düşünerek taksici arkadaşlarımızın ilgisini gözlemleyiniz. İlk onlar denemiştir emin olun ve tasarruf yapsaydı hepsi taktırırdı. LPG çıktığında ilk taksiler atlamıştı hatırlayın ev tüplerini bagajda taşıyorlardı. Değil yüzde 10-15-30-45 tasarrufu yüzde 5 tasarruf sağlasa bütün taksiler taktırırdı emin olun. Adamlar bizim bir ayda harcadığımız yakıtı bir günde harcıyorlar.

    Sonuç olarak tasarruf amaçlı değil de performans amaçlı alınabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: metin73


    quote:

    Orijinalden alıntı: 20playback


    quote:

    Orijinalden alıntı: DeLiCe_DoLuCa

    bir süredir yazmıyordum ama tam da çalıştığım yerlerden konu açılmış .. motorların (içten yanmalı ve elektrikli tüm motorlar) çalışma prensipleri, verimleri ve bu sistemler hakkında biraz konuşmak lazım.. öncelikle hidrojenin atom sayısı olarak dünyada en çok bulunan atom olduğunu (yaklaşık %90) düşünürsek tüketilmesi en zor yakıttır.. ancak kendisi ikincil yakıt kategorisine girmektedir, bu da şu demektir; doğada hazır bir şekilde bulunmamaktadır, sudan elde edilir (neredeyse bütün yöntemlerde su önceliklidir) ve enerji üretmek için kullanıldığı bütün alanlarda yine suya dönüşür .. bir enerji kaynağını üretmek için ne kadar peşin enerji verirseniz o kadar verimsiz bir sistem elde etmiş olursunuz diyebiliriz.. benzin bu konuda karlıdır, mazot da.. çok güçlü yanma kapasitelerine sahip oldukları için doğru basınç ve hızda yandıklarında ortaya çıkan enerjileri çok yüksektir.. o yüzden petrolü damıtırken harcadığınız enerjiye değer.. ancak bu yakıtlar yandıklarında (hidrojenin aksine) başlangıç formlarına değil başka kimyasallara (zehirlere) dönüşürler, bu da onların bir son kullanım tarihleri olduğu anlamına gelir.. zaten hidrojenden medet arayışı da buradan doğmuştur..

    fakat şimdi enerji dönüşümlerine bakalım.. benzin, mazot üretmek onların yaratacağı enerji bakımından karlıdır dedim ancak bu potansiyel onların içinde zaten damıtılmadan önce de var.. sadece kullanım alanlarına göre ayrılıp saflaştırılıyorlar, yani tam bir enerji dönüşümü yok.. ancak bir enerji dönüşümünü A-B-A şeklinde yaparsanız, yani A dan B ye, sonra yine B den A ya bir dönüşüm yaparsanız en sonda elde ettiğini A, birinci A dan düşük olacaktır.. bu, bütün doğanın en temel yasalarındandır; kayıpsız enerji dönüşümü olmaz..

    şimdi elimizde bir miktar su var diyelim, 100 birim enerji ile suyu birleştirdik, hidrojen elde ettik.. kağıt üzerinde 100 birim enerji potansiyeline sahip hidrojenimiz olması lazım, yani hidrojeni herhangi bir yolla suya geri dönüştürüsek 100 birim enerji açığa çıkacak diyebiliriz (çünkü enerji ve madde yoktan var olmaz, vardan yok olmaz) ancak deneme yaparsak bunun böyle olmadığını görürüz.. bunun sebebi de dönüşümü yapan sistemin (başta ısınma olmak üzere) kayıplı bir sistem olmasıdır..

    bu kayıp anlayışına göre şunu diyebiliriz; enerjiyi ne kadar dönüştürürsek o kadar kayıp olacak! çünkü her sistem kayıplıdır..

    bu son cümleyi aklımızda tutalım ve hemen başka bir noktaya değinelim; alternatör.. yani aküyü şarj eden arkadaş.. bir alternatör ya da dinamo elektrik enerjisini bir yerde depolamaya veya üretmeye çalışmıyorsa hafifçe dönebilir... mesela büyükçe bir dinamonun miline bir kol takıp çevirdiğimizi düşünelim, eğer dinamo elektrik üretmiyorsa (yani fişe takılı değilse de diyebiliriz) kolayca döner.. çünkü döndürmek için vermeniz gereken kuvvetin dinamonun iç parçalarının sürtünme direnç kuvvetinden büyük olması yeterlidir.. ancak diyelim ki dinamoyu fişe taktınız ve bir cihaza 2kW güç besleyeceksiniz.. aynı dinamoyu bu defa döndürmek için ihtiyacınız olan kuvvet 2kW+parçaların iç sürtünme direnç kuvvetini karşılayacak kadar olmalıdır (çünkü enerji yoktan ver edilemez demiştik, dinamonun da 2kW ı yoktan ver etmesi imkansız, o gücü kendisini döndüren koldan almak isteyecek, yani sizin kolunuzdan) .. yani buradan anlayacağımız üzere zaten akü dolduğunda alternatörün içten yanmalı motordan talep ettiği güç sadece kendi parçalarını iç sürtünmesi kadar (elektrik üreteçlerinde bu sürtünme kaybı %1 veya daha altındadır, çoğu zaman dikkate bile alınmaz) olacaktır.. akü boşaldığında alternatörün dönmesi (ürettiği güç kadar) zorlaşacak ve motora ona göre yük bindirecektir.. dolayısıyla alternatörün devreden çıkması gibi bir kavram çok önemli değil, yeni arabalardaki devreden çıkma dediğimiz özellik ise gaza tam yüklenildiği birkaç saniyelik zamanda akü boş olsa bile alternatörün devreden çıkması özelliğidir, bu da araca 5-10 saniyeliğine 1-2 bg ekler.. genellikle spor arabalarda kullanılan bir özelliktir..


    şimdi içten yanmalı motorun veriminden bahsedelim; benzinliler için %20 civarı (genellikle daha da düşük), dizeller için ise %47 civarıdır.. yani benzinli aracınızda yaktığınız her 10 litre benzinin ortalama 2 lt si sizi hareket ettirirken kalan 8 litresi; ısınma, sürtünme, soğutma çabası, belirli devirlerde düşük verimli yanma, egzoz basıncı, devir değişimlerinde anlık olarak hava/yakıt oranının idealden uzaklaşması gibi sebeplerden ötürü boşa gitmektedir..

    şimdi bütün bu verim konularını bir araya getirelim; aracımızda 100 bg brüt güç üreten bir motor olsun.. alternatör tam kapasite ile elektrik üretirken sistemden 2 bg çeksin.. hidrojen sistemimiz de arabamızda kurulu olsun.. bu sistem sürekli akım çeken bir sistem olduğu için alternatör sürekli olarak yüksek kapasite (belki de en yüksek) ile çalışacak.. bildiğiniz gibi her enerji dönüşümü kayıplıdır.. şimdi motordan hareket enerjisi gelip alternatörde elektrik enerjisi üretirken 1. kayıp (verim %80), sonra bu alternatör suya elektrik verip hidrojen üretirken 2. kayıp (bilinen en yüksek hidroliz verimi çok özel şartlar altında %70 ancak suya eklenen maddeler silindir odalarında yapışıp kalıyor dolayısıyla %54 lük ideal saf su hidroliz verimini ele alalım), sonra bu hidrojen motora giriyor ve yine motorun yanma verimine tabi bir şekilde (yani benzinli için %20) yanıyor.. bu sistemin suyu ve hidrojeni taşıması için kullanacağı pompalama enerjisini aküden almasından falan bahsetmedim bile.. onlar en son detaylar..

    şimdi alternatörü döndürmek için kendimizi yırttığımız enerjinin ne kadarı bize beygir gücü olarak geri geldi hesaplayalım : %8,64 .. bu arada bir enerji dönüşümü daha var unuttuğum; alternatörden gelen elektrik doğru akıma çevrilip aküde kimyasal enerji olarak depolanıyor ve sonra tekrar elektrik enerjisi olarak çekiyoruz... bu elektrik-kimyasal-elektrik enerji dönüşümünün de verimi %75-80 civarı.. yani %8.64 x %80= %6.91 .. diyelim ki alternatörümüzün çektiği 2 bg in hepsini (teyp, farlar, klima herşey kapalı ) bu hidrojeni elde etmek, sistemimize katmak ve benzinle yakmak için harcadık.. 2 bg x %6.91 = 0,14 bg güç ortaya çıktı.. tabi burada kütle (aslında atom sayısı) üzerinden hidrojenin benzine oranla 2.8 kat daha yüksek verimle (2.8 gr benzinin yaratabildiğini 1gr hidrojen yapabiliyor) yanabildiğini hesaba katmayı unuttum.. dolayısıyla verim hesabımda sonuç %6.91 değil, 2.8 katı olan %19,34 çıkmalıydı.. 2 bg harcayarak elde ettiğimiz güç de 0.39 bg olmalıydı..

    diyelim ki şehir içinde sakin bir hızla seyrediyorsunuz, 3-5 bg güçle yapabileceğiniz dur-kalklar yapıyorsunuz.. bunun 0.39 unu hidrojenden gelecek güç olarak karşılayabilirsiniz.. ancak öncesinde alternatöre 2 bg kadar yük bindirmek zorundasınız.. yani hayali motorumuzla yapılan her 5-7 bg lik harcamanızın (motorun diğer giderlerini saymazsak) yaklaşık 0.40 bg ini hidrojenden elde edebilirsiniz.. tabi ki benzinle aynı kalitede motora püskürtme yapan bir sistemden bahsediyorsak..

    yani teorik olarak hidrojenden tasarruf yapmak mümkün müdür? evet mümkündür.. bu sistem karlı mıdır ("kar" bilimsel anlamda değil, değer mi anlamında) ? bence değildir.. üstelik halihazırda bahsi geçen, üzerinde 3 yıl ar-ge (buradaki ar-ge anlayışının zararsızlık testlerinden ibaret olduğunu düşünüyorum) yapılmış bir cihazın sürekli sabit hidrojen üretip sisteme vermesi de cok acemicedir ve yüksek devirlerde ihmal edilebilecek alternatör yükünün rölantiye yakın devirlerde (yüzde olarak) gereksiz yere artmış olacağını düşünürsek (sistem rölantide de 2 bg çekiyor, 5000 devirde de) verim beklenilenin de altında olacaktır..

    bir de turbo sorunu var, turbolu araçlarda motora hava yüksek basınç altında veriliyor, dolayısıyla da bu yüksek başınçlı ortama püskürtülecek (ya da gönderilecek diyelim) hidrojenin daha yüksek basınca sahip olması lazım ki ortama katılabilsin..

    yani böyle bir sistemle bu kadar uğraşılacağına en basit lpg kitinin üzerine (motorun avans ayarları değiştirilerek) hidrojen uygulaması yapılsaydı 100 kat daha karlı bir sistem elde edilmiş olurdu.. hiç olmazsa hidrojen arabaya hazır olarak geleceği için sudan hidrojene dönüştürülmesi esnasındaki verimi toplam sistem verimine katmak zorunda kalmazdık.. lpg tankları da 115 bar a kadar destekledikleri için bu şartlar altında tankın kütlesinin %7 si kadar kütlede hidrojen depolanabilir.. yani demir döküm 100 kilo bir tankın içine 7 kg hidrojen depolanabilir, bu da 7x4=28 lt benzinin işini yapabilir.. çok yüksek bir menzil vaadetmediği açık ancak hidrojeni elde etmek için kullanacaklarımızın su+elektrik olduğunu düşünürsek çok ucuz olduğu da kesin..


    bir de son bir not; sistemlerin hidrojen üretimlerini karşılaştırırken "litre" kullanılmış.. kapalı ve değişken basınçlı ortamlardaki gazlar litre ile karşılaştırılmaz.. 5 bar basınçtaki 10 lt hidrojen ile 10 bar basınçtaki 7 lt hidrojenin kütleleri aynı değildir.. benzin-hidrojen karşılaştırmasını yaparken de benzinin normal şartlar altındaki yoğunluğunu hesaplayıp kütlelerini karşılaştırmak gereklidir.. hidrojenin 2.8 kat daha güçlü yanma verimi de kütle farkı üzerinden elde edilmiştir.. hacim üzerinden karşılaştırmak isteseydik sıvı hidrojen (yaklaşık 900 bar basınç altında) söz konusu olurdu, o zaman da hidrojenin yanma potansiyeli yaklaşık 4 kat büyük derdik ancak gaz hidrojende bu karşılaştırma mümkün değil..

    Hocam harbiden bu kadar yazmissiniz ama, boş yazmışsınız. Gerçekten boş...



    Bu makinenin amacı, ürettigi hidrojeni yakit amaciyla kullanmak degil, halihazirda aracin tukettigi ve yakamayıp disariya karbonmonoksit olarak attigi fosil yakıtı daha iyi yakabilmektir. Hidrojen de en iyi yanma potansiyeline sahip oldugu icin, aracin YANMA VERİMİNİN artmasi amaclanmistir. Yoksa herkes biliyor sizin yazdiginiz şeyleri. Şarj dinamosundan hidrojen üretelim sonra o hidrojeni yakalim oh bedava enerji değil olay.

    Proje baltalama ekipleri yine isbasinda

    Adam gayet mantıklı yazmış, boş demişsin arkadaşım.

    Bu sistemi düşünen arkadaşlara net bir şey söyleyeceğim, emin olun gerisi laf. Aracınızın yakıt sistemi kısmen temizlenir, performansı kısmen artar evet ama kesinlikle yakıt tasarrufu sağlamaz.

    Şöyle ki; Hidrojeni elde etmek için kullandığınız aküyü doldurmak için çalışan alternatörünüz yine motora yük bindireceğinden sağlanan tasarruf sıfır olacaktır.

    Peki performans artışını nasıl açıklayacaksın derseniz şöyle anlatayım, evet performans artar ama bunu aküyü kullanarak elde ettiğiniz hidrojen sayesinde yapar. Şayet siz performans arttırmak için aracınızın motoruna yardımcı bir elektrik motoru bağlatırsanız aynı performans artış etkisini görürsünüz.

    Bir de sistem rölantide de 4.000 devirde de aynı miktarda gaz verdiğinden performans artışı sadece belirli devirlerde olacaktır.

    Yakıt tasarrufu sağlamadığının en anlaşılır örneği deneysel bir çalışma yayınlanmamasıdır. 5-6 dakikalık noter onaylı bir test videosunun maliyeti 2 cihaz parasını geçmez. Millete mal satıyorsanız ikna etmeniz lazım, atarlanmakla ben yaptım olduyla yürümez bu işler.

    Daha basit düşünerek taksici arkadaşlarımızın ilgisini gözlemleyiniz. İlk onlar denemiştir emin olun ve tasarruf yapsaydı hepsi taktırırdı. LPG çıktığında ilk taksiler atlamıştı hatırlayın ev tüplerini bagajda taşıyorlardı. Değil yüzde 10-15-30-45 tasarrufu yüzde 5 tasarruf sağlasa bütün taksiler taktırırdı emin olun. Adamlar bizim bir ayda harcadığımız yakıtı bir günde harcıyorlar.

    Sonuç olarak tasarruf amaçlı değil de performans amaçlı alınabilir.

    Bende buna değiniyorum, motor devrine göre hho gazı üretir ise, daha farklı sonuçlar elde edilebilinir.




  • Bu sistem hiçbir işe yaramıyor malesef. Detaylı bilgi için videoyu izleyebilirsiniz.


  • zwanzig kullanıcısına yanıt



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi merakli32 -- 10 Eylül 2017; 19:33:55 >
  • zwanzig kullanıcısına yanıt
    Beni ne bu videodaki adam inandırabilir nede ürünü satan!

    Videodaki zatın ise yaramadığını ispat etmesi için ürünü alıp kullanması ve verileri paylaşması gerekli.

    Tıpkı ürünü satanlara dediğimiz gibi bilimsel verilerle gelin canımızı yiyin.

    Ben ürünü uzun süre kullanan birisi ile yüz yüze görüşüp karar vereceğim. Bu iş anlatmakla olmaz yaşamakla olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ahmedsaid A kullanıcısına yanıt
    .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zwanzig -- 11 Eylül 2017; 12:1:34 >
  • ahmedsaid A kullanıcısına yanıt
    İnanıp inanmamak elbette sizin tercihiniz ancak videoda gayet güzel bir biçimde açıklama yapılmış.Eğer biraz olsun fizik, kimya bilginiz var ise anlatılan bilgiler (zengin-fakit karışım, termodinamik, enerjinin korunumu) kafanıza yatacaktır. En azından bu video konuya daha bilimsel bir açıdan yaklaşıyor. Bu ürünü satan firmaların yaptığı gibi %50 performans kazancı, %40 yakıt tasarrufu diye sallamıyor. Hem performans hemde yakıt tasarrufu aynı anda Oh ne güzel kazan - kazan durumu.
  • Böyle şeyler atölyede yapılıp gösterilebilir millete tabi. Ama bunun seri üretime geçirilip vasıtalara monte edilebilmesi ve gerekli onayların alınması ayrı bir konu. Arabanıza ilave bir koltuk koyduğunuzda bile proje hazırlanması,makine mühendisleri odasından onay, ruhsata işlenmesi gibi bir sürü şey istiyorlar.

    Artık öyle mutfak tüpünü arabaya takıp gazlı hale getirme dönemi bitti.

    Bu konu ile ilgili bir çok araştırma yapıldı ama sanırım Toyota'nun bir prototipi haricinde hepsi atölye çalışması olarak kaldı. Burada bir ekonomi ve teknik üstünlük görülse idi tüm üreticiler atlardı üzerine.

    Şimdiki trend elektrikli motorlar üzerine.
  • Tekrar söylüyorum, adamların yaptığı cihaz sabit hho üretiyor, rölantideki araca aynı gaz, 3500 4000 devirde yolda gidiyorsun yine aynı gaz veriyor, sorarsan hho yakmak için değil yanmayan yakıtı yaktırmak için katılıyorum, ama sabit gaz ile neyi yaktırıyorsun, motor devri arttıkça aynı gazı pistonlara yetiştirebiliyormu?
  • zwanzig kullanıcısına yanıt
    Bu işi ciddi yapan 2 firma var birisi cyber enerji diğeri ucr hidrojen... İki firmada %40-50 gibi rakamları telaffuz etmiyorlar ama detaylı bir inceleme, ölçüm veya karşılaştırmalı video da çekmiyorlar. Simdi bu sistemi üreten adamların yaptığı açıklamalarda mantıklı, videodaki zatın anlattıklarıda mantıklı ama ikiside detaylı kullanım videosu çekmezse ben ikisinede inanmam onu diyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi merakli32 -- 14 Eylül 2017; 23:2:12 >



  • < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi merakli32 -- 14 Eylül 2017; 23:1:49 >



  • < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi merakli32 -- 14 Eylül 2017; 23:1:15 >
  • pej P kullanıcısına yanıt
    Madem bilgi vereceksiniz önce kendiniz doğru araştırma yapın ki burada insanları doğru bilgilendirin.

    Hidrojen yakıt teknolojisi yeni bir sistem değildir. Yıllardır dünyada kullanılmaktadır. Hydrogen Fuel Cell diye internette aratırsanız zaten bir sürü haber çıkar karşınıza. Toyotanın prototipinin adı FCV idi (Fuel Cell Vehicle) bu prototip olarak kalmadı 2015 yılında Toyota Murai adıyla seri üretime geçti. Şu anda Japonya da epey kullanılıyor. Diğer birçok üretici Hyundai, Mazda vs seri üretim olarak hidrojen yakıt hücreli otomobil yapıyor.

    Yukarıda yazdıklarım yanlış anlaşılmasın ben bu konuda bahsedilen hidrojen yakıt tasarruf sisteminin tam bir dolandırıcılık olduğunu düşünüyorum. Paraya yazık. Bu tasarruf diye millete yutturulmaya çalışılan sistemin hidrojen yakıt hücresi teknolojisi ile hiçbir alakası yoktur. Hatta bu sistemin tam tersi şeklinde çalışır. Araçta bir hidrojen yakıt hücresi bulunur. Araca hidrojen dolumu yapılır. Yakıt hücresi oksijen ile dolumu yapılan hidrojeni elektrokimyasal reaksiyona sokarak elektrik üretir. Bundan sonraki çalışma prensibi zaten elektrikli araçlar ile aynı yani araçtaki elektrik motoru ile araç hareket eder. Elektrikli araçlardan en önemli farkı elektrikli araçlara elektrik enerjisi direkt şarj ederek verilirken bu araçlara hidrojen dolumu yapılır. Hidrojen yakıt sisteminin elektriğe göre dezavantajı yakıt hücresinin küçük ve hafif olmaması ve araçta ekstra ağılık oluşturmasıdır. Avantajı ise benzin gibi hızlı bir şekilde dolum yapılması, hidrojen in sudan elde edilebildiği için çok ucuz bir yakıt olması ve aracın yaklaşık 5-6 lt hidrojen ile 500-600 km gibi menzili olmasıdır. Benim şahsi düşüncem elektrikli araçların menzili arttıkça ve şarj süresi azaldıkça - ki Tesla gibi üreticiler bu konuda bayağı yol aldı - elektrikli araçlar hidrojenli araçlardan daha fazla tercih edilecektir.
    Türkiyede de 2012 yılında Eyüp-Feshane tarafında Hidrojen dolum istasyonu açılmıştır. Hatta açılışını Kadir Topbaş yapmış, hidrojen yakıt hücreli bir "Hyundai ix35 fuel cell" araca dolum yaparak kullanmıştır.
    Dediğim gibi belki fiyatı belki de hidrojen istasyonlarının sayılı olması sebebiyle yaygınlaşmamıştır.

    Sözün özü hidrojen yakıt teknolojisi 1970 li yıllardan günümüze gelen özellikle japon bilimadamlarının yaptığı çalışmaların ürünüdür. Basit bir teknoloji değildir. Yakıt tasarrufu adı altında suya 2 volt elektrik vererek %50 yakıt tasarrufu yapacağını söyleyen dolandırıcı şaklabanlara inanmayın, paranızı çöpe atmayın !




  • 
Sayfa: önceki 204205206207208
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.