Şimdi Ara

Honda Civic Alma Zamanı mı? (4. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
73
Cevap
1
Favori
4.930
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: özbalkesli


    Meseleyi Ford-Honda kapışması veya marka fanatikliği açısından değerlendirmek yerine; Sn. Esmerce’nin vurgulamaya çalıştığını zannettiğim yaklaşımı desteklemek daha doğru olur diye düşünüyorum...

    Aslen benim amacım da bu yönde olup, yazdıklarımdan böyle bir şey anlaşılmıyorsa daha açık ve dikkatli bir şekilde yazmaya gayret edeyim!

    Sn. Esmerce’nin “Öncelikle biz birşeyler bilip söylemezsek alacağımız araba pahalı olur,donanımı kıt olur vs vs ..” görüşü çok önemli ve değerli bir görüş kanımca… Tüketici bilgisi ve bilinci, her piyasada olduğu gibi otomobil piyasasında da kaliteyi belirleyen en önemli faktörlerden biri… Ancak, yine her piyasada olduğu gibi otomobil piyasasında da tüketicinin detay bilgi ve tecrübesine dayanmayan; daha çok önyargı, heves veya imaj gibi subjektif etkenlere dayalı olan genel kabullenmeler, piyasayı bozuyor.

    Ülkemizde Ford’u temsil eden Koç Grubunun; memleketimizin sanayi ve ticaret geçmişindeki yeri hepimizin malumudur... Nice kuşağın; yürüyen çamaşır makinalarıyla, elektrik kaçıran buzdolaplarıyla, emniyet kemeri veya yan dikiz aynası bile bulunmayan otomobilleriyle tanıdığı söz konusu grup, hakettiği (çoğunlukla kötü) şöhretiyle kamuoyuna mal olmuştur. Ne de olsa çoğumuzun ailesinin ilk televizyonu, ilk buzdolabı, ilk videosu Koç Grubunun ürettiği veya pazarladığı ürünlerdir. Hatta bunlar ilk alındıklarında öyle de kıymetlidirler ki; üzerlerine el emeği göz nuru dantel örtüler bile örülmüştür.

    Milyonlarca insan, onlarca yıl boyunca bu grubun ürünlerini kullanageldiği için rahatlıkla -ve çoğunlukla haklı olarak- ahkam kesebiliyor. Çünkü hemen her ailenin, söz konusu grubun ürünleri ile yaşanmış en az bir kötü tecrübesi mevcuttur...

    Otomobil piyasasına da bu şöhretin gölgesi düşmüş durumda... Hemen her markanın hemen her modeli ile ilgili sayısız şikayet veya eleştiri mevcut iken, bunlardan sadece ilgili grubun marka/modellerine ilişkin olanlar aynı zamanda kurumsal bir yön de taşıyor! Evet, zaman zaman Renault veya VW grubu ile ilgili kurumsal eleştirilere de rastlıyoruz ama hiçbiri Koç Grubuna yöneltilenler kadar geleneksel ve güçlü değil...

    İşte burada; tüketici bilgisi ve bilincinin önemi gündeme geliyor! Tüketici, Koç Grubunun gelmişine geçmişine hakim olduğundan; “ürün kalitesi/güvenilirliği/kurumsal güvenilirlik” ilişkisi kafasında hemencecik oluşuveriyor... Söz konusu ilişkiyi olumlu değerlendirmiyorsa yargı belli : Koç’dan mal alınmaz!

    Zaten kimse “İllaki de Koç’dan alacaksın!” demiyor... Ancak, bu yargıya sahip insanların yüzde kaçında; alternatif markaların kurumsal geçmişleri, bu noktaya gelene kadar verdikleri falsolar, çevreye, insan hayatına ve emeğine verdikleri zararlar hakkında somut bilgiler var acaba?... Mesela, bunların hepsi birer hayır kurumu iyi niyeti, birer aziz (mübarek insan) ahlakıyla mı çalışıyor? Dünya çapındaki operasyonlarından kaç vatandaşın ne kadar haberi var da Koç Grubuna -haklı olarak- gösterilmeyen güven onlara gösteriliyor?

    Benim demek istediğim bu... A alternatifi ile B alternatifini karşılaştırırsın; bütçene, teknik beklentine, kullanım ihtiyacına, beğenine hangisi daha fazla hitap ediyorsa onu satın alırsın! Yeri gelir Focus’u, yeri gelir Civic’i, yeri gelir başka bir markayı tercih edersin...

    Beş gün önce Focus aldım... Açık söyleyeyim; karar vermeden önce uzun süre “Civic mi, Focus mu?” ikileminde kaldım. Halbuki başlangıçta ne Ford’a özel sempatim ne de Honda’ya özel anti-sempatim vardı... C segmenti bir araç istiyordum ve Megane’dan tutun, C4’e kadar pekçok seçenekten eleye eleye sonuçta ikisi kaldı... Detaya girip araştırdıkça, -en azından Türkiye’de- Honda’nın da Ford kadar falsoya açık bir marka olduğunu tespit ettim. Buna bağlı olarak, sonuçta kararımı etkileyen şey; Honda’nın uyguladığı fiyat politikası ile satış ve servis sürecindeki olumsuz izlenimlerim oldu... Anılan olumsuz tespitlerim olmasa belki de Civic alırdım!

    Kurumsal arka planı bu kadar eleştirilen Fiat, Ford ve Renault markalarına karşı; özellikle Honda ve VW’nin sergilediği fiyatlama ve müşteri ilişkileri tavrı da belli... Çok mu farklılar birbirlerinden?...




    Sonuçta aldığımız şeyler birer ARAÇ, benliğin parçası değil ki? Yukarıdaki bakış açısı çok güzel. ilk arabam renault twingoydu, sonra 6 yaşında bir mazda 323hb, ardından seat leon, skoda octavia, Cr-v ve şu anda da civic elegance ile corolla d4d elegans kullanıyorum... Bana, benim o anki beklentilerime, aradığım özelliklere en uygun aracı, fiyat/performans oranına göre kim sunarsa o aracı alırım. İlk niyetim dizel focustu, ama otomatiği önce sorun çıkardı, sonra üretimden kalktı. megan çok basit bir içe sahipti, mazda distribütör sorunu yaşıyordu, jetta civic ile aynı paraya vsa+sunrooof+25 bg daha düşük sunuyordu.... ikinci elde insanıma güvenemedim, derken 6 yıl garanti vsa sunroof sebebi ile civic aldım. 4 ay sonrada yine 6 yıl garantili, otomatik dizel corollayı, tsi olsa o sırada civic yerine 144 lük tsi alırdım, 170 bg rahat rahat kullanırdım....

    3 yıl sonra o günkü duruma göre belki megana binerim belki kia ya.... Sonuçta herbir aracın bir diğerine karşı + ları ve - leri mevcut.... Honda markası bende çok olumlu, benim tarzıma uyan arabalar üretiyorlar şu anda, dolayısı ile honda kullanıyorum.

    Gruplaşmak saçma marka konusunda, 40k nın üzerinde para verip birde eksilerini görmezden mi geleceğim? Herkes " o anki ihtiyaç / bütçe / beklentilerine" göre en doğru ve en verimli aracı kullanıyor şu anda... kiminde bu sümbül, kiminde civic, kiminde 80 model mercedes kiminde şahin..

    Hiç kimse araç seçiminden dolayı başka birini hor görme/aşağılama veya salak yerine koyma hakkına sahip değil. Allahtan bunu çooook nadir yaşıyoruz burada ama o kadar çok forumda varki bu

    Tabi bu bir markanın "+" ları "-" leri açıkça konuşulup tartışılamaz demek te değil.


    Esmerce, Özbalkesli, yukarıdaki yazılarınızın altına bende imza atmak isterim...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: özbalkesli


    Meseleyi Ford-Honda kapışması veya marka fanatikliği açısından değerlendirmek yerine; Sn. Esmerce’nin vurgulamaya çalıştığını zannettiğim yaklaşımı desteklemek daha doğru olur diye düşünüyorum...

    Aslen benim amacım da bu yönde olup, yazdıklarımdan böyle bir şey anlaşılmıyorsa daha açık ve dikkatli bir şekilde yazmaya gayret edeyim!

    Sn. Esmerce’nin “Öncelikle biz birşeyler bilip söylemezsek alacağımız araba pahalı olur,donanımı kıt olur vs vs ..” görüşü çok önemli ve değerli bir görüş kanımca… Tüketici bilgisi ve bilinci, her piyasada olduğu gibi otomobil piyasasında da kaliteyi belirleyen en önemli faktörlerden biri… Ancak, yine her piyasada olduğu gibi otomobil piyasasında da tüketicinin detay bilgi ve tecrübesine dayanmayan; daha çok önyargı, heves veya imaj gibi subjektif etkenlere dayalı olan genel kabullenmeler, piyasayı bozuyor.

    Ülkemizde Ford’u temsil eden Koç Grubunun; memleketimizin sanayi ve ticaret geçmişindeki yeri hepimizin malumudur... Nice kuşağın; yürüyen çamaşır makinalarıyla, elektrik kaçıran buzdolaplarıyla, emniyet kemeri veya yan dikiz aynası bile bulunmayan otomobilleriyle tanıdığı söz konusu grup, hakettiği (çoğunlukla kötü) şöhretiyle kamuoyuna mal olmuştur. Ne de olsa çoğumuzun ailesinin ilk televizyonu, ilk buzdolabı, ilk videosu Koç Grubunun ürettiği veya pazarladığı ürünlerdir. Hatta bunlar ilk alındıklarında öyle de kıymetlidirler ki; üzerlerine el emeği göz nuru dantel örtüler bile örülmüştür.

    Milyonlarca insan, onlarca yıl boyunca bu grubun ürünlerini kullanageldiği için rahatlıkla -ve çoğunlukla haklı olarak- ahkam kesebiliyor. Çünkü hemen her ailenin, söz konusu grubun ürünleri ile yaşanmış en az bir kötü tecrübesi mevcuttur...

    Otomobil piyasasına da bu şöhretin gölgesi düşmüş durumda... Hemen her markanın hemen her modeli ile ilgili sayısız şikayet veya eleştiri mevcut iken, bunlardan sadece ilgili grubun marka/modellerine ilişkin olanlar aynı zamanda kurumsal bir yön de taşıyor! Evet, zaman zaman Renault veya VW grubu ile ilgili kurumsal eleştirilere de rastlıyoruz ama hiçbiri Koç Grubuna yöneltilenler kadar geleneksel ve güçlü değil...

    İşte burada; tüketici bilgisi ve bilincinin önemi gündeme geliyor! Tüketici, Koç Grubunun gelmişine geçmişine hakim olduğundan; “ürün kalitesi/güvenilirliği/kurumsal güvenilirlik” ilişkisi kafasında hemencecik oluşuveriyor... Söz konusu ilişkiyi olumlu değerlendirmiyorsa yargı belli : Koç’dan mal alınmaz!

    Zaten kimse “İllaki de Koç’dan alacaksın!” demiyor... Ancak, bu yargıya sahip insanların yüzde kaçında; alternatif markaların kurumsal geçmişleri, bu noktaya gelene kadar verdikleri falsolar, çevreye, insan hayatına ve emeğine verdikleri zararlar hakkında somut bilgiler var acaba?... Mesela, bunların hepsi birer hayır kurumu iyi niyeti, birer aziz (mübarek insan) ahlakıyla mı çalışıyor? Dünya çapındaki operasyonlarından kaç vatandaşın ne kadar haberi var da Koç Grubuna -haklı olarak- gösterilmeyen güven onlara gösteriliyor?

    Benim demek istediğim bu... A alternatifi ile B alternatifini karşılaştırırsın; bütçene, teknik beklentine, kullanım ihtiyacına, beğenine hangisi daha fazla hitap ediyorsa onu satın alırsın! Yeri gelir Focus’u, yeri gelir Civic’i, yeri gelir başka bir markayı tercih edersin...

    Beş gün önce Focus aldım... Açık söyleyeyim; karar vermeden önce uzun süre “Civic mi, Focus mu?” ikileminde kaldım. Halbuki başlangıçta ne Ford’a özel sempatim ne de Honda’ya özel anti-sempatim vardı... C segmenti bir araç istiyordum ve Megane’dan tutun, C4’e kadar pekçok seçenekten eleye eleye sonuçta ikisi kaldı... Detaya girip araştırdıkça, -en azından Türkiye’de- Honda’nın da Ford kadar falsoya açık bir marka olduğunu tespit ettim. Buna bağlı olarak, sonuçta kararımı etkileyen şey; Honda’nın uyguladığı fiyat politikası ile satış ve servis sürecindeki olumsuz izlenimlerim oldu... Anılan olumsuz tespitlerim olmasa belki de Civic alırdım!

    Kurumsal arka planı bu kadar eleştirilen Fiat, Ford ve Renault markalarına karşı; özellikle Honda ve VW’nin sergilediği fiyatlama ve müşteri ilişkileri tavrı da belli... Çok mu farklılar birbirlerinden?...






    Teşekkürler özbalkesli...
    bu yazınla ,tek satırda anlattığımı ayrıntılı olarak bu gruba neden karşı olduğumu anlatmışsın
    90lı yıllarda yurdumda ucube araçlar uretilirken çekik gözlüler sayesinde 16v çok noktadan enjeksiyonlu,klimalı 4 teker disk frenli otomobillerle tanışmıştık.bunları alman araçları izlemişti... benim isyanım kendi içimizden?!? yerli bir grubun kendi halkına yıllar boyu attığı kazığadır(hala devam ediyorlar...)

    saygılar...




  • Rivayet odur ki;

    1990’lı yılların başında Mustafa KOÇ, holdingin üst yönetimine GSM sektörüne girmeyi önermiş.

    Ancak, yönetim söz konusu öneriyi beğenmemiş! Hatta içlerinden bazıları Mustafa KOÇ’u küçümser edalarla eleştirmişler... “Cep telefonu cihazları ve kullanım ücretleri ne kadar da pahalı biliyor musun? Bu fiyatlarla Türkiye’de kaç kişinin cep telefonu sahibi olabileceğini düşünüyorsun?” diye sorgulamışlar...

    Mustafa KOÇ, ilgili görüşmeden büyük bir hayal kırıklığı ve kızgınlık ile ayrılmış. Çoğu eski kuşaklardan olan ve eski iş modellerine hakim yönetim kadrosunun; yeni ekonominin gelişme yönünü göremediklerine çok bozulmuş, ancak o günlerde yönetimde sözü fazla geçmediği için bir şey yapamamış.

    Eski kuşağın alıştığı iş yapma biçimi; levha bükmek, kaynak yapmak, devasa tesisler kurup baca tüttürmek falan filanmış... Gelişen teknolojinin getirdiği yeni iş alanlarını ve hizmet sektörünün büyüme potansiyeli taşıyan alanlarını öngörmekten yana sıkıntıları varmış... Henüz yeni gelişmekte olan GSM sektörüne baştan girip, köşe başını tutmanın; bilmemkaçyüzüncü Migros mağazasını açmaktan daha önemli olduğunu kestirmekte zorlanmışlar...

    Böyle olunca, Koç Holding; 2000’li yıllara katma değeri düşük ve yoğun rekabet olan sektörlerle girmiş... Başta GSM (iletişim), finans ve enerji alanlarına gereken ilgiyi zamanında göstermediğinden, sonrasında birden ortaya çıkıveren büyüme ve rekabet ortamında da söz konusu piyasalara girmek zorlaştığından büyük sıkıntı çekmiş... Tüpraş, Opet, internet hizmetleri gibi hamlelerle gecikmeyi telafi etmeye çalışarak, kendini yeni ekonomiye adapte etme uğraşına girmiş...

    Bugün ne Ford Türkiye ne Tofaş/Fiat ne de Arçelik, 1970’lerdekine benzer ekonomik ortamlarda faaliyet gösterebiliyor. Artık mesela; üç genç girişimcinin kurduğu şirket bilişim sektörünü, taşra eşrafı orijinli beş işadamın kurduğu fabrika mobilya sektörünü, bir büro ile bir depodan ibaret dış ticaret şirketi elektronik sektörünü alıp götürüveriyor... Ülkemize, dünyanın her yönünden mal veya hizmet akıyor; en ucuzundan en pahalısına, en kalitelisinden en kalitesiz olanına kadar...

    Bu ortamı, piyasada yıllarca tek tabanca olarak faaliyet gösterip de halkın önüne canının istediğini koyan davranış biçimini yok etmesi açısından son derece olumlu karşılıyorum! Evet, teorik olarak “serbest piyasa rekabeti, rekabet de kaliteyi getirir” diyebiliriz... Ancak, Ülkemiz gibi serbest piyasa altyapısının tam oturmadığı ve tüketicinin bilgi, bilinç, eğitim düzeyinin çok da yüksek olmadığı piyasalarda rekabetin yerini “çoklu tekelcilik” alır...

    Buna bir örnek olarak, otomotivde yapılan ÖTV indirimini verebiliriz. Devlet indirim yaparak tüketim talebinin önünü açar... Bu noktadan sonra özel sektöre düşen ise; hizmet, kalite ve fiyat rekabeti yaratarak, devletin tahrik ettiği tüketici talebini kendisine çekebilmektir.

    Ancak uygulamada böyle olmaz!.. Nasıl olduysa tüm firmalar, üç-beş gün içinde fiyatlarına zam yaparak ÖTV indirimini içselleştirirler... Hem de bu hareketin başını, namı malum eski ve köklü firmalarımız değil de “otomotivin dünya devleri” çeker!

    Emin olunuz ki; söz konusu dünya devleri, bizim geçmiş tecrübelerimiz nedeniyle sevmediğimiz rakiplerini sektörlerinden silip atabilirlerse (veya en azından sektörel hakimiyeti ellerine geçirebilirlerse), bizlere en az o sevmediğimz rakipleri kadar kötü davranacaklardır. İyi-kötü rekabet ortamının olduğu şu günlerde dahi bu niyetleri belirgin değil mi?




  • Sanirim Honda ayni fiyatlarla yola devam ediyor.
    Ana sitelerindeki fiyatlarinda bir guncelleme gorunmuyor.
    Yine de bu fiyatlarin 3-4 bin TL dusmesi gerektigini dusunuyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nagodtumu

    Sanirim Honda ayni fiyatlarla yola devam ediyor.
    Ana sitelerindeki fiyatlarinda bir guncelleme gorunmuyor.
    Yine de bu fiyatlarin 3-4 bin TL dusmesi gerektigini dusunuyorum.



    aynı fiyatlarla devam ediyor derken hangi tarihi baz alıyorsun bilmiyorum ama ötv indiriminden hemen önce civic elegance düz iyi pazarlıkla xenon far park sensörü boya koruma dahil anahtar teslim fiyatı 39 bin e veriliyordu hatta 38,5 bin e alan vardı(eger dogru söylemişlerse) şimdi ötv indirim oldugu halde elegance düz en son kaça verilir bilmiyorum ama bence 42500 den aşagı vermezler.honda ötv indirimini kendi açısından iyiye kullandı.ama şunuda unutmamak lazım ben araba alırken ford ghia tdi,toyota,ve civic arasında kaldım.özelleklerine performnsına kalitesine dayaynıklılıgına ve 2,eli 2-3 yıl sonra hangi seviyede olduguna bakarak hondaya karar verdim.o zaman ford dizel ghia benzinli elegance fiyatına yakındı 2 bin lira daha fazlaydı ama iyiki honda almışım diyorum şimdi.benzinli diye canını sıkma tak lpg(benim 9 bin km önce yaptıgım gibi) dizelle aynı yak.hatta şunu açıkca söyleyeyim dizele basınca lpg ilede gaza bas lpg dizelden daha az yakıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 80honda253


    quote:

    Orijinalden alıntı: nagodtumu

    Sanirim Honda ayni fiyatlarla yola devam ediyor.
    Ana sitelerindeki fiyatlarinda bir guncelleme gorunmuyor.
    Yine de bu fiyatlarin 3-4 bin TL dusmesi gerektigini dusunuyorum.



    aynı fiyatlarla devam ediyor derken hangi tarihi baz alıyorsun bilmiyorum ama ötv indiriminden hemen önce civic elegance düz iyi pazarlıkla xenon far park sensörü boya koruma dahil anahtar teslim fiyatı 39 bin e veriliyordu hatta 38,5 bin e alan vardı(eger dogru söylemişlerse) şimdi ötv indirim oldugu halde elegance düz en son kaça verilir bilmiyorum ama bence 42500 den aşagı vermezler.honda ötv indirimini kendi açısından iyiye kullandı.ama şunuda unutmamak lazım ben araba alırken ford ghia tdi,toyota,ve civic arasında kaldım.özelleklerine performnsına kalitesine dayaynıklılıgına ve 2,eli 2-3 yıl sonra hangi seviyede olduguna bakarak hondaya karar verdim.o zaman ford dizel ghia benzinli elegance fiyatına yakındı 2 bin lira daha fazlaydı ama iyiki honda almışım diyorum şimdi.benzinli diye canını sıkma tak lpg(benim 9 bin km önce yaptıgım gibi) dizelle aynı yak.hatta şunu açıkca söyleyeyim dizele basınca lpg ilede gaza bas lpg dizelden daha az yakıyor.


    Ben arastirmaya OTV indiriminin son aylarinda basladigim icin oncesini bilmiyorum. Ama yazdigin gibi OTV oncesi fiyatlarla aralarinda ucurum var. Honda zaten 2-3 yilda yapmasi gereken zammi pesinen bu OTV arasinda yapmis. Eylul ayi ortalarinda pazarlikla Civic Sedan 1.6 premium otomatigi 42.500'e dusurebilmistim ki bu bile bence cok yuksek bir rakamdi. Siz Elegance'in 39.000 oldugundan bahsediyorsunuz. Aralik -Ocak civarinda Premium Otomatik 'i 39.000'e versinler alirim ama o civarlara dusecegini pek sanmiyorum.

    Aynen sizin arastirmaniz gibi benim icin de butun yollar CIVIC'e cikiyor. Bakalim sonuc ne olacak...




  • belki inanmayacak bazı arkadaşlar ben 40 bin tl verdim park sensörü xenon far boya koruma hediyeli düz vites elegance.otm vites satışı küçük şehirlerde fazla olmuyor o nedenle ben alırken gel sana 39500 e otm ve sana verilen hediyelere ek olarak spolierde verelim dediler illede düz istedim.şimdi keşke otm alsaydım diyorum.hatta bu aralar çok zarar etmeyecek şekilde arabamı satarsam otm vites elegance(premiumda olsa) civic alacagım.arabadan memnunum ama yetkili servislerinden daha memnun olmadım.buna ragmen civic diyorum
  • bugün tam 1 hafta oluyor 2010 cıvıc premıum ov siyah aracımı alalı,ve her yönüyle hondadan çok memnunum... iyiki almışım diyorum
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cıvıcem


    bugün tam 1 hafta oluyor 2010 cıvıc premıum ov siyah aracımı alalı,ve her yönüyle hondadan çok memnunum... iyiki almışım diyorum


    Gule gule kazasiz, belasiz kullanin. Yanitlayabilirseniz birkac sorum olacak.

    Nereden aldiniz?
    Kaca aldiniz?
    Yaninda ekstra olarak neler verdiler? (boya koruma, park sensoru vs.)
    Kredi kullandiniz mi?
    Siyah alirken cok toz olur diye cekinmediniz mi?

    Tesekkurler...
  • Ünv. yıllarında yeni araba alan arkadaşlara takılırdım okuyunca aklıma geldi ;

    "senin ön teker arka tekerden daha mı küçük ne !!?"


    Otosan ın yaptığına kesin inanırım, yerli üretim Escort larda gösterge tablosunda kalmış kara sineği gördükten sonra

    Focus um yerli olsa almazdım zaten,yerliye karşı değilim, malum grubun yerli üretimlerine karşıyım


    quote:

    Orijinalden alıntı: tanerm

    özbalkesli: yazımda grup ismi vermemiştim.2007 yılında sıfır araç alırken civic,corolla ve focus diesel bana aynı fiyata geliyordu(koç ve sabancı indirimlerim var)tercihimi civicten yana kullanmıştım...
    yazdıklarım tamamen kendi bakış açım ve katılıp katılmamanız umurumda değil ama kendi gözlemlerimi aktarayım o zaman:
    ikamet ettiğim yer kocaeli ve mesleğim gereği buradaki otomotiv fabrikalarını görme fırsatım oluyor (honda,hyundai,ford-otosan,adapazarındaki toyota)
    toyotada son kontrolde hatalı araçlar doğrudan prese giderken ford otosanda gemiye yükleme esnasında denize düşen araç üretim bandında ayrıştırılıp bantta arkadan gelen araçlarda tekrar parça olarak kullanılıyor. bu bile benim için referans.
    fanatikler için yeterli değilse: komşumun devam eden mahkemesi; 2000 yılında 0 aldığı focusunu satın aldığı bayiye verip 2007 yılında 0 focus tdci almaya gitmişti.sürekli kendisinin kullandığı kazasız araca ön kaput değişmiş tavan ve sağ iki kapıda komple boya var raporu vermişlerdi. duyduklarına inanamayıp hata olduğu düşüncesiyle birkaç yere daha gösterip aynı sonuca ulaşınca mahkemeye vermşti.bilirkişi isteği üzerine şirket sigorta kayıtları üzerinde nakliye navlununuda sigortada durum ortaya çıkmıştı. taşıma aracı kazaya karışmış ve araba hasarlanmıştı.sigortadan araba onarılıp yetkili galeriden satış yapılmış ama alıcının haberi yok....
    işyerimde titanium tdci alan bir arkadaşımın sağ tarafında titanyum jant sol tarafında stil paket jantları takılıydı... yiğidi öldür hakkını yeme:garantiden durumu düzeltmişlerdi...
    son olarak 5000 connect ingiltereden hatalı üretim sebebi ile iade ediliyor....
    o meşhur grubun çalışma şartları ve çalışana değer verme konusundan dolayı buralardan eleman temin edemediğinden orta anadoludan adam getiriyor 15-20 gün çalışan işçiler soluklarını memleketlerinde alıyor...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi esmerce -- 7 Ekim 2009; 14:18:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nagodtumu


    quote:

    Orijinalden alıntı: cıvıcem


    bugün tam 1 hafta oluyor 2010 cıvıc premıum ov siyah aracımı alalı,ve her yönüyle hondadan çok memnunum... iyiki almışım diyorum


    Gule gule kazasiz, belasiz kullanin. Yanitlayabilirseniz birkac sorum olacak.

    Nereden aldiniz?
    Kaca aldiniz?
    Yaninda ekstra olarak neler verdiler? (boya koruma, park sensoru vs.)
    Kredi kullandiniz mi?
    Siyah alirken cok toz olur diye cekinmediniz mi?

    Tesekkurler...

    dostum sağol güzel dileklerin için...

    aracımı istanbul damla honda'dan aldım,trafik sigortası hariç 40.750 tl maloldu bana ötv indirimi bitemedendi bu rakam tabi...

    yanında ekstra park sensörü ve boya koruma verdiler ama ben kendim ziebartaa boya koruma+iç döşeme korma ve alt ses yalıtım sistemi yaptırdım..

    kredi kullanmadım 2005 opel astra aracımı sattım üzerinide tamamladım...

    aslında ilk istediğim renk beyazdı fakat hiçbiryerde premıum ov beyaz bulamadım... gümüş,füme ve siyah vardı ve son 12 senedir gümüş kullandığımdna ve füme renk pek hoşuma gitmediğinden bu araçta tercihimi siyah olarak kullandım... siyahın bakımı gerçekten zor fakat arabamla ilgilenmeyi seven biri olarak bana zor gelmiyor.... ayrıca siyah aracın asil duruşu bence hiçbir renkte yok....




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 80honda253

    belki inanmayacak bazı arkadaşlar ben 40 bin tl verdim park sensörü xenon far boya koruma hediyeli düz vites elegance.otm vites satışı küçük şehirlerde fazla olmuyor o nedenle ben alırken gel sana 39500 e otm ve sana verilen hediyelere ek olarak spolierde verelim dediler illede düz istedim.şimdi keşke otm alsaydım diyorum.hatta bu aralar çok zarar etmeyecek şekilde arabamı satarsam otm vites elegance(premiumda olsa) civic alacagım.arabadan memnunum ama yetkili servislerinden daha memnun olmadım.buna ragmen civic diyorum


    Otomobil hayatta en çok keyif aldığım şeylerdendir,kullanırken tamamen kontrol bende olmalıdır,zaten trafik derdim de yok.

    Ama arada yaptığım büyük şehir seyahatlerimdeki trafikte ya da sıkıntılı geçen bir iş gününün akşamı yolda ağır ağır gezmek isterken otm. seçeneğini de düşünüyorum ..

    Senin otm. düşünmene neden nedir? Otm. Civic in konforu çok iyi ama bedel olarak manuele göre performansı düşük ne de olsa.




  • 1994 Senedinde babamdada Ford escort vardı Clx modelinden 1.6 benzinli hatcback olanlardan hatta arkada rüzgarlığı bile vardı.Doğan Slx'imizi satıp almıştık

    Velhasıl babam aracını çok severdi ciddi anlamda yakıt tüketiminden ve performansından çok memnundu ara sıra arıza çıkarırdı eyvallah derdi taki her ay ön takım dağılana kadar.Ondan sonra tövbe etti bir daha ford almadı hatta kapısından bile geçmedi.Yukarıda bi abimiz escort yaşadığı sorunları anlatınca benimde aklıma bu geldi.O zamanlarda aracı alırken babamın yakinen tanıdığı bi dostu ford servisinde çalışıyordu hatta şahsuvaroğlu servisinde o demişti bize abi ford alma diye fakat babam arabayı o kadar beğenmiştiki onu bile dinlememişti.Adam servis şefiydi oysaki.1 Senesi dolmadanda satmıştı aracı.Herhalde babadan gelen bişey galiba fakat bende Ford marka otomobillere karşı biraz ön yargılıyım




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.