Şimdi Ara

Yazılarımın Bir Kısmı - Bağdat Kafe

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
232
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yazılarımın bir kaçtanesini paylaşayım sizinle dedim. fikirlerinizi belirtirmisiniz. ona göre yazarım biraz daha.


    Yara bandı takmıştım parmağıma, kanıyordu epeydir. Yeni şarkılar türküler keşfettim geçen zamanda epey arsızlaştım aslında evet kabul ediyorum. Uçsan uçulmaz kaçsan kaçılmaz bir depresyon hayal etmiştim. Başıma geldi, ancak kurtuldum . adım adım doruğa, çalgılar çalar, dostlar güler eğlenirde. Eyvallah..
    -------
    Hala..

    Bu ilk kez başıma geliyordu, Günün gündüzünde acı şırıngası hazırlanmış ve ayrılık haberiyle damardan enjekte edilmişti.. İşte sabahlayacak olan sürecin başlangıcıydı.. Gece olmaya yakın bir saatte , ki bu ilkindinin sonları, sonun başlangıcıydı.. Son sözümüz " İyi Geceler " olmuş, ve telefon kapanmıştı.
    Nasıl geçtiği anlaşılmayan ücra bir saatte, boğazımdan akıp giden nefes yarı yolda geri çekildi.
    İçimde bir karatı, ve o karartıda bir ışık arayışı.. Sebebi her şekilde belliydi ki geri adım atmak yok. Ayrılacaktım.. Boş geçirdiğim 1-2 saatimi daha s*ktikten sonra ben, hava almaya kana susamış bir vampir edasıyla çatıya çıktım. Ölü ağacın arkasında yıldızlarla parlayan geceyi hüzünle izlerken, sessizde olmasına rağmen edepsizce çaldı telefonum.. Numara veya isim yoktu ekranda, yazan tek şey, " Özel Numara "...
    Açtım, ses yok. duyduğum tek şey, kesik kesik gelen nefes alışverişleriydi.. Kimsin ?
    Alaymı ediyon bilader ? tarzı sığır soruların ardından esen rüzgar beni kendime getirdi, bu oydu !
    Kapattım telefonu. Emin olmayı arzuladığım için mesaj attım ona :" Sensin değil mi ? " .
    Gelen cevap utanç ifadesiydi. Geçen onca zamana rağmen. Hala yalan söyleyemiyordu...
    Ard arda süren aramalar. sessizlik, ağlıyordu birileri. Ölmeyi ilk kez o gece istedim. Gözlerim doldu,
    Gökyüzüne baktım. Olamaz, Hala yaşıyordum..

    -İsmail abi gibi olsaydık ya, laaaağğğppss diye içine atan..
    -------
    Mendilin Melodisi
    Anladım çok kesinsin tiz dantel gökyüzüne bakarak ağlamaktır niyetim. Yok gene sevgin
    sen yoksun var şüpheli şarkının şairi.. Hayalle yaşarım çocuk, yağmur damlasında yüzerim.
    Demir şehrin çaresi çeşme başı akar. Sihir saat kahve falında üşüyerek uçar. kendi içinde yetim, öksüz , ıssız, başsız.. Çoğu şey Myriad'dı. Eksilecek , eşsiz dostsuz...

    ---

    Sen Olucaksın
    Kimisi unutacağımı düşünür seni fakat, ummasızca atan kalbimin ritminde sen olduğunu bilselerdi eğer
    kağıtla sevişiğim zamanlara bir anlam, bir değer biçebilirlerdi.. Ayrılacağımız güne, seni hayal etmeye başlayacağım güne kadar umut dolu hayallerim, kısık gözle bir araya gelmiş dünya bana teselli verecekte,
    Ya sonra ? sen gittiğinde ne olacak? Ben yaşlı terastan, bunamış ağaca ve ölmeyen tarlaya mahkummu olacağım ? Işığı kapatan bulutlar gece benim kadar işsiz, kederli kalınca yıldızlar ne yapacak ?
    Mavi siyahlıkta parıldayan nur dolu Ay'a selam ! aydınlat hüznümü ay dede.. Hayalperest aşık karşında, yükseklerden kuş seslerine kulak veren.. Nostaljik renkler karnavalında eğlenceler, fırtına..
    Genç kedi damın üstündeki suyu içiyor. İhtiyaç var, duman yok. Mecnun var leylası yok.. Gideceğin güne kadar, unutabilirsem şayet. Yeni bir aşk yok ortalıkta. Bir çığlık :
    Gönlüm !

    ---

    Akşam Üstü Rüyası
    Proto, elinde yeni aldığı makinesi ile ısınma turlarına başlamıştı çoktan. Bütün dönem yaz tatilini beklemiş, Dayısı gile gideceği günü iple çekmişti.. Doğduğu günden beri farklı olduğunu hissettiren, damarlarındaki kanın bile akışının farklı olduğunu düşündüren hayalleri vardı. Yaşama farklı gözlerden bakıp, herşeyle empatiye geçen yüreği , Adeta doğayla birleşiyordu karşısında. Daima içinde çaldığını hissettiği müzikler, görüş açısını tetikliyordu onun. Karıncaların yürüyüşündeki zerafetinden, kuşların heybetli süzülüşlerine kadar herşeyden ilham alan birisiydi o. Babasının arabasıyla geçtiği yolları kollarını dayayarak baktığı pencereden izlerken sürekli düşler kuruyordu. Gördüğü manzaraları, insanlara kendi gözünden gördüğü gibi aktarmanın tek yolu buydu.
    Anı yakalayıp fotoğraflamak ! Bunamış çınardan rüzgarın etkisiyle düşen sararmış yaprakların havada kavisler çizerek süzülmesi ona okadar çok haz veriyordu ki..
    Gördükleri kadar, rüyalarıda bir okadar ihtişam doluydu..
    .....
    Birbirine geçmiş rengarenk ışık demetleri karşıladı onları dayısı gile yaklaştıkça, Bulundukları bölge hasebiyle arttıkça artan neşe , Proto'nun yüreğindeki heyecanı körüklüyordu iyice.. Eve yaklaşıpta arabadan indiklerinde, onları karşılayan yengesi,dayısı ve kuzenlerine koşarak gitti Proto, kucaklarına zıplayıp doyasıya sarıldı.. Dayısının yanağından öpüp, "Dayıcım sözünü unutmadın değil mi ?"
    diye sorduğunda , "Unuturmuyum yeğen, biraz dinlenin çıkıp gideriz.."
    Bu cevaptan dolayı , ne kadar mutlu oldu bilemez kimse.. Ertesi gün, çıkıpta dayısının, kuzeni Enes ile birlikte onu masmavi , bemberrak bir denize bakan, üstü ormanlık dağ olan çok güzel bir koya götürdü.. Her anı, her dakikayı fotoğraflamak hoşuna gitmişti.. Denize attığı taşların çıpır çıpır ettiği sudan yukarı fışkıran suyu daha havadayken tarihe kazımak böyle bir duyguydu işte.. Ağaç deşen kuşların her bir gaga hamlesini görebilmenin verdiği keyif.. İşte buydu hayat, yaşamak..
    Yaşadığını gelecek kuşaklarada aktarabilip, Senden haberdar etmek..
    Olanlardan, ve olabilecek herşeyden..

    ----
    kum yolcusu

    Devesinin boynu eğile kalka adım atarken, matarasında kalmış olan bir kaç damla suyu yudumluyordu Hüseyin.. Tüm günün yorgunluğuna karşılık, ay ışığının yaşlı kumlara yansıttığı ışığı eşlik ediyordu ona. Dengesiz hava şartları sabahın sıcaklığı ve gecenin serinliği bir dinginlik getirmişti , çantasından haritasını çıkarıp son kez bir göz gezdirdi yoluna.. Arkeoloji aşkıyla yanıp tutuşan yüreğine bir su gibi ferahlık veriyordu serüvenleri.. Yalnız olduğunu düşündükçe, sadık devesi Ahter kafasını bir sağa bir sola uyuşuk bir biçimde sallayarak kendine getiriyordu onu. Bunu fark etmesinin kısa sürmesine karşılık , gülümsüyordu Hüseyin. Sessiz çölde devesine bağladığı udunu çıkardı ve Hicazdan, Osmanlıyı anımsatan bir ezgi tıngırdatmaya başladı.. Çok küçükken , Konaklarının uşağı İbrahim amcası öğretmişti ona ud çalmasını. O zamanlar beceremez, eliyle tellere vurur ve çıkan seslere kahkaha atardı. Babası Osman Bey onları izler ve gülümserdi.. Eşek sıpası demekten alı koyamazdı kimi zaman kendini..
    Dersi bittikten sonra annesinin en sevdiği böreği yaptığını duyar, ve sevinçle yemek odasına koşardı.. Ufacık yaşına rağmen gizlice türk kahvesi içerdi..
    Neyseki geçen günleri hatırlamayı sürdüren kafası, Müzikle iyice hafiflemişti.
    Yaslana bildiği kadar yaslandı Ahterin hörgücüne , ve iki elini kafasının arkasında birleştirip yıldızları izlemeye başladı.. Tüm galaksileri seçebilecekken ruhu,
    Yorgunluğun hasetinden derin bir uykuya daldı,
    Deve başını eğe kalka ilerlerken..

    ---

    Hamle Terapi
    Adım atmışım hiç fark etmeden, nasıl geçeceğimi düşünürken tezekli yoldan..
    Bir sonraki tuzaklara kadar böyle geçecek ayaklarım. Ustalaşmış zaten eğilmekten
    yorulan başım, ağaç dallarına takıla takıla, bildiği halde dikenlere tutunan ellerim.
    Çok bilmiş haller var üzerimde sanki, ayılmam gerek birşeyler içmeliyim..
    Belki uyanmak için beyaz tavşanı takip etmeliyim.. Ettiğim hakaretlerin alınanı belli Ra. Uyuk notalarda hiçe sayılamaz anahtar deliği, içinden geçilemedikçe.
    Kurallar engeldir, kimisi hariç. Bizim için koyulanlar ise tam bir piçlik.
    Argo kullanmayın*, Topluma yararlı olun, işe gidin, evlenin, çocuk yapın,
    faturaları ödeyin, televizyon izleyin, Rutin olarak misafirliğe gidip sosyal olun.
    İzleri takip edip kendinize yol çizmeyin..
    Bak ne diyeceğim , boşversene. Bak gerçekten boşver, S*ktr et şu engelleri.
    Senin kötülüğün için bunlar. Bana güven ve şu kumandayı sakince duvara fırlat.
    Senin yapmanı istemedikleri herşeyi yap, aldığın keyif herşeye değer.
    Seninle konuşan er kişiye kulak ver, birşeyler çiz. Dinleme onları. Müzik dinle, daha faydalı. Yok yok, hayır. Bir yanlışlık var. Bunları kendin keşfedebilirsin.
    Bana ihtiyacın yok çekirge, zıplamana karışmasın hiç kimse. Unutma, 3'den fazlasıda var bu yolda..

    -------
    Alfa Direktif
    Burnunu çekmeyi bırak ve kalk proto.. Kalk ve geçmişini hatırla, yaşananları ve yaşanmışlıkları hatırla . Geleceği görmek için henüz çok erken, görmek isteyeceğinide sanmam zaten..
    .....
    Derin bir nefes al ve Charles Bukowski'yi ziyarete git, ah şu küfürbaz sokak adamı.. Dediklerinden anlam çıkartanların sayısı az olmamalıydı. Git ve bir kaç kadeh içki koy ona , biraz laflayabilirsinde mesela. Kafa adamdır kendisi..
    Sonra sızıp kalmış Charles'i uyandırmayacak şekilde kapıyı kapat
    ve Charlie Chaplin'in setine uğra, biraz izle. Bir insan hiç konuşmadan insanları nasıl eğlendirir öğren. Nesillere adını kazıyacak bu adamla elinde baston bir yolculuğa çık. Şapkasını kafana tak ve Bir çukurun başına git, Türkiyede bir çukurun başına.. İçinde bir adam olması lazım, sakın yardım etme. Olacakları değiştiremezsin proto.. O adam oradan çıkacak, ve bir efsane olacak. Selam ver ve yoluna devam et sen.. Biraz geriye doğru git, şu camla uğraşan adam var ya, git onun alnından öp ve asla pes etmemesini söyle . Ne olursa olsun pes etmeyeceğine dair söz al ondan, lakin Onunda adı tarih kitaplarına geçecek.. Tesla adında bir adamın yanına git ardından, ona fikirlerinin ne kadar muhteşem ve kusursuz olduğunu söyle.. Ona haklı olduğunu söyle, isterse bunların her birini başarabileceğini söyle ona.. Hayalperest bir insana geldi sıra şimdi,
    Jules Verne .. Hayallerinin insanlığa ilham olacağını söyle, bir gün ay turizminin başlayacağınıda söyle.. Ve çoğu insan senin hayranın olacak de. Senin hayallerindeki gerçekliği bulacağını söyle. Yüzüne gülümse ve çıkarken nereye gidiyorsun sorusuna şu cevabı ver ; "Dünyanın Merkezine.." .. Ve Deli bir ihtiyarla randevun başlıyor. Deli fakat yaşayan en zeki deli .. Sakın ola ki neden çorap giymediğini sorayım deme. Onunla uzun muhabbetlere dal.. İzafiyetten bahsetmesini söyle, ışığın hızından bahsedecektir. Onu onayla. Nasıl olsa onun sayesinde konuşuyorsun onunla. Daha sonra biraz daha geriye .. İstanbula git.
    Galata kulesinin en tepesinde bir adam olacak.. İnanmış bir adam. Kanatlarındaki çözülmüş ipi bağla ve, "Selametle .." de. Bir gezgin olacak o dönemlerde bir yerde, Adı Çelebi.. Seyahatnamesinde senden söz etmemesini iste ve onunla bir geziye çık.. Yıldızlara bakarak uyuduğunuzda yanına armağan olarak güzel bir defter bırak.. Yüksekçe bir yere çık ardından dostum.. Aşağıdaki herife bak..
    Parapsikoloji delisi şu herife.. Kutsal sandığı aramayı hala sürdürüyor anlaşılan.
    Yanına gidip elini sık. Ardından en güçlü yumruğunu onun suratının tam ortasına patlat proto.. Fakat ardından tabanları yağlasan iyi edersin, 3. Dünya savaşına neden olmak istemezsin, öyle değil mi ? Hitler bulaşılacak birisi değil. Emin ol, bunu kanıtlayacak.. Peşisıra gelişen olayların ardından , uyan proto.. Uyan artık şu güzel uykudan dostum.. Elinde okurken uyuduğun kitabın sayfasına bak, Hitlerin gözü mormu yoksa orada ? ...

    ----


    Beta Paranoya
    Bak şimdi, ben silahımı çekicem sonra sen çekicen.. Ama benden sonra tamammı ? ben dikşıın dediğimde ise yere yatıp ölü taklidi yapıcan ?.
    -Tamam.
    -Dıkşıınn !
    - Hıhğpğ
    -Ses versene lan
    -Öldüm ya lan
    -Ölmemişsin daha , Dıkşığuun
    -...
    Şizofrene bak ya, aynanın karşısına geçmiş kovboyculuk oynuyor, duvardan atlayan kızıl derililileri görse ne yapardı acaba ?
    ....
    Uyandığımda aklım başımda değildi emin ol proto, neler hissettiğimi bilemiyorum.
    O an çok şey gördüğümü biliyorum sadece, gölgeler ve diyaloglar. Havada uçan anahtarlar , ve birde muştalar. Alkol diyeceğim fakat sütle kafa bulacağımı düşünmüyorum. anı defterimde sakladığım küfürler gelmedi aklıma, kuruttuğum büyük ağaç yapraklarına açtığım kaş göz ve ağız delikleri kadar büyük görünüyordu bana karıncalar, ve sende öyle proto. Küçük beynini gerçekten büyütüyorum bilincimde. Başucumda okunan hikayelerin hangi birini hatırlıyorum?
    Hiç birini, Benim başucumda hikaye felan okunduğu yoktu lan. Charles Bukowski gibi bir adamın tarzını özümseyebilirim aslında.. Evet, rahat bir dilde konuşursam beni kimse dinlemez sanırım. Shakespeare'de olabilirim aslında.
    "Olmak Yada Olmamak" , bazı sözleri her sivri zekalı arkadaş anlayamıyor.
    Ben söylersem kim anlayacak ? Sesim kısılana dek şiir okuyupta bir çukura düşüp ölmeyide yeğlemem gerçi. Neyse ben başıma fesimi geçirip yatmaya gidiyorum, Fesler fiyakalıdır, İyi geceler !

    ----

    İndigonun Kırıntıları
    Hala yapılır mı ki bilemem, hala pazar gününün akşamı banyo eder mi çocuklar ?
    Hala bonibon yerler mi ? bayram harçlıklarını boncuklu tabancaya, çatapata yatırırlar mı ? Akşam ebesi ! deyip koşuştururlar mı ? Cilli oynarlar mı ?
    Televizyon izlemeye akrabalarına giderler mi ? Bir film ile büyürler mi ?
    ...
    Yapardık biz eskiden.. Çatlayana kadar saklambaç oynayıp üstümüz kirlenince dayak yerdik annemizden. Şimdi ne böyle küçük heyecanlarımız kaldı, nede bonibon ! küçük renkli çikolata hapları.. Keş havası yaratan leblebi tozları..
    Dayanılır mı teknolojinin getirdiği acıya.. Fiziksel değilde, duygusal acıya..
    Hala kulağımda olduğunu hissettiğim tekerlemeler, ve Kutu kutu pense..
    Şu anten düzeltmeler yokmuydu hele,
    " Geldimiii ?? "
    -"Yook hala karıncalı"
    "Şimdii ?"
    -"Hayııır gene gelmedii"
    ..
    Hmm.. Sanırım 2000 yılından sonrada insanlar doğuyor.. Ve onlar bunları göremeyecek, tadamayacak bu harikaları.. Nostalji terimi kalırmı acaba çocuklarımızın çocuklarında, ve onlarında çocuklarında.. Olurmu ki onlarında böyle şeyleri .. bir dakika.. Ben 10, Generator Rex.. hiç sanmıyorum,
    Ne Tom & Jerry'nin tadını alabileceğiz Nede ßugs ßunny'nin ..
    Her neyse işte, kendimi şanslı sayıyorum. Ve gelecek nesillere acıyorum,
    Bir ateri oynayamadıkları için...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Beraber Bağıralım -- 28 Mayıs 2013; 14:35:56 >







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.