Şimdi Ara

CEM YILMAZ ve ÇOCUKLUĞU (Kendi Ağzından)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
304
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Verildiyse özür diliyorum..Mail olarak geldi paylaşıyım dedim..

    CEM YILMAZ ve ÇOCUKLUĞU (Kendi Ağzından)

    Ben çocukken çok salaktım. Edip Akbayramın ismini Edi zannederdim.
    Yani o, benim için Edi Pakbayramdı. Ablama, Nasıl olup da koca
    bir günü canın sıkılmadan evde oturarak geçiriyorsun? demiştim.
    Büyüyünce insanın canı sokakta oynamak istemez ki cevabını
    vermişti. Uzunca bir süre büyüyüp büyümediğimi anlamak için
    kendime, Canın sokakta oynamayı istiyor mu? diye sormuştum.

    Sabahları kalktığımda aklımın hala yerinde olup olmadığını anlamak
    için 2+2, 3+4 gibi toplama işlemleri yapardım. Sonuçlar doğru
    olunca da çok sevinirdim. Dedemle parka gittiğimiz bir gün
    TRTciler çekim için oradaydı. Beni oynarken çektiler. Yayın günü
    bizim aile jeneriğinde gözüktüğüm çocuk programını izlemek için
    televizyon başına geçti. Kendimi ekranda görünce, Beni niye parkta
    unuttunuz? diye gözyaşlarına boğulmuştum.

    Geri vites kavramım yoktu. Şoför, kolunu koltuğa atıp arkaya
    doğru bakınca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.
    Benden büyük kuzenlerim dondurmacıların dondurma külahlarının sivri
    kısmıyla kulaklarını karıştırdığını söylemişti. İnanmıştım. Hala da
    külahların sivri kısımlarını yemem. Çöpe atarım.

    Abimle Karaoğlancılık oynardık. O Karaoğlan olurdu, beni de Bizans
    askeri yapardı. Sonra evire çevire döverdi. Çok mühim bir şey
    yaptığımı sandığım için canım yansa bile hiç sesimi çıkarmazdım.
    Yeşil ve siyah zeytinin ayrı ağaçlarda yetiştiğini sanırdım.
    Bulmacalardaki, Annenin erkek kardeşi kısmına dayımın beş harfli
    ismini sığdırmaya çalışırdım.

    Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma
    gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmıştım. Ancak
    sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi
    yapıştırmamla son bulmuştu. Hem gönlünü almak hem de el koyduğu
    patateslerime kavuşmak için dahiyane bir fikirle öğretmenimin
    yanına gittim. Annem yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve
    gelerek soyundum. Renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her
    tarafına bastım. Sonra da annemin karşısına geçtim. Beni o halde
    görünce ağlamaya başlamıştı.

    Madonna ile Maradonayı kardeş zannederdim. Kendi kendime,
    Bunların babası ne şanslı be. Bir çocuğu futbolun kralı, biri
    müziğin kraliçesi derdim. Birinden özür dilediğim zaman Allahın
    bana bir özür vereceğini sanırdım. Sakat olacağımı düşünüp hemen
    dilediğim özrü geri alırdım.

    Kurban Bayramında toplanan derilerden uçak yapıldığını sanırdım.
    Uçakların dış yüzeyi bu derilerle kaplandığı için Türk Hava
    Kurumunun topladığını düşünüyordum. Uçak kaçırma filmlerinde
    silahla ateş edildiğinde ya da a patladığında, Ayyy! Deri
    delindi! derdim.

    Gil diye konuşanları fakir zannederdim. Annem banyodan çıktıktan
    sonra babamın söylediği, Sıhhatler olsun lafını Saatler oldu
    diye anlardım. Bunun da, Banyoda amma çok kaldın gibi bir şey
    demek olduğunu sanıp babamın anneme kızdığını düşünürdüm. Annemin
    buna karşın niye sadece, Sağol dediğini merak ederdim. Ne kibar
    kadın, derdim







  • Bazı yerler abartı olsada güzel
  • quote:

    Orijinalden alıntı: MirAge42

    Bazı yerler abartı olsada güzel

    Gerçek olmasalar bile insan yakıştırıyor ya..
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.