Şimdi Ara

Çok çalışan mı, çok dua eden mi? (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
71
Cevap
0
Favori
2.847
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • zaten bilimin temelinde Yaratıcının eşsiz sanatını kavramak yatar
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Massaimassai

    Eminim siz bu dünya da olan veya olagelen herşeyin en iyisini bilensiniz.Öyle ya!yazılarınız hep yargı içeriyor.Elinizde veri var mı?yok!Bilimin elinde istatistiki veri var mı ?Var!Az veya çok!Elinde bilgi ve belgesi olmayan, kaynak belirtmeden konuşan o kadar çok ki!!!


    Siz bana göre hırsızsınız!Buyrun ispatlayın olmadığınızı...

    Bilim ne hırsızsınız der!Ne değilsiniz.Bilim araştırır, bulur uygular doğru veya yanlış.Gerçekleri arar!Doğru veya yanlış.Bulur bulamaz.Ama bulduklarından yararlanmak herkese farz dır:)

    Saygılarımla,


    Arkadaşım ben hırsız değilim evim tuzlada ve bu gün tersanede 4 kişi daha öldü al sana kaynak 4 can verildi ne için daha çok kazanma hırsı olanlar için. Önemli değil elbette teknoloji ilerlesinde gerisi önemli değil. Evet evim tuzlada camımı açtığımda bütün anadolu yakasının pisliğini temizlemek için yapılmış teknolojik bir arıtma ünitesinden yayılan leş gibi havayı solumak zorunda kalıyorum. Bunlara ne için katlanıyoruz tekrar soruyorum bunlar gerçek kaynağa ihtiyacı yok o bilim evet istatistik tutuyor sorun bakalım bu teknoloji savaşları ve hırsları için kaç can verilmiş dünyada bende merak ettim doğrusu. Olanı biteni göremiyorsanız siz başka bir dünyada yaşıyorsunuz yada kafanızda yarattığınız dünyada bana kaynak sorduğunuza göre.




  • tabiki çalışmak. ama çalıştıkdan sonrada gerisi Allaha kalan durumlarda dua etmeye birşey deniliyordu unuttum. ancak ben çalışmak diyorum
  • quote:

    Çalışma ile dua karşılaştırması hakkında bir istatistik var mı?bilmiyorum ama!Dua ile yol alınsaydı her bir yere bereket yağardı!

    Çalışıp, tevekkül beklemek ; bazıları için beklenti olabilir.Tevekkül ün ne olduğu muallak!!!Kimi için bu dünya da azap çekmek!Kimi için mükafatlandırmak!Her bir durumda! iyi veya kötü yaşayacağınız herşey betimlenmiştir.Hayır veya şer Allahtan dır.Hayır ve Şer nedir?Belirsiz!Hiç bir şeye açıklama getiremeyenler;herşeye açıklama getirdiklerine iananırlar.Yaşanılan veya yaşanmakta olan iyi veya kötü yü Yaratan'a izafi etmek !? bize ne kazandırır?hiç bir şey!Oysa bilim; şuan yaşadığımız veya gelecekte yaşayacağımız her bir olguyu açıklama görevini üstlenmiştir.

    İnançları gereği , dinlerinin Allah 'ın kelamı olduğuna inananlar ise; bilimin açıkladığının 1000 de 1 ni dahi açılayamaz.Kutsal kitaplar atomdan bahsetmez, nötrino dan da!Dinazorları es geçer...Süpernovaları hiç bilmezler!Karadelikler mi?Ya ay?Ay'a inmiş bir peygamber gördünüz mü hiç?Oraya da insan ayağı deydi?Yaz,yaz,yaz...Yazmakla bitmez...

    Saygılarımla,


    bazen sizin Kuran ı kerimin bilimsel mucizelerini bilmediğinizi ve araştırmadan konuştuğunuzu düşünüyorum.


    DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI
    Kuran'ın evreni tanıtan ayetlerinde kullanılan ifadeler oldukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örter" olarak tercüme edilen Arapça kelime "yukevviru"dir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı, "yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözlüklerde "başa sarık sarma" gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır.) Ayette, gecenin ve gündüzün birbirlerinin üzerlerini sarıp-örtmeleri (tekvir etmeleri) konusunda verilen bilgi, aynı zamanda Dünya'nın biçimi konusunda kesin bir bilgi içermektedir. Ancak ve ancak Dünya'nın yuvarlak olması durumunda bu ayette ifade edilen fiil gerçekleşebilir. Yani 7. yüzyılda indirilen Kuran'da Dünya'nın yuvarlak olduğuna işaret edilmiştir.

    Unutmamak gerekir ki, o dönemdeki astronomi anlayışında Dünya daha farklı algılanıyordu. O dönemde Dünya'nın düz bir satıh olduğu düşünülüyordu ve tüm bilimsel hesap ve açıklamalar da buna göre yapılıyordu. Ancak Kuran Allah'ın sözü olduğu için, evreni tarif ederken olabilecek en tanımlayıcı kelimeler kullanılmıştır. Kuran ayetlerinde ise bize henüz yakın yüzyılda öğrendiğimiz bu bilgileri 1400 sene öncesinden haber verilmektedir.

    GÖKYÜZÜNÜN KATMANLARI

    Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 29)

    Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi... Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti... (Fussilet Suresi, 11-12)

    "Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)

    O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır... (Mülk Suresi, 3)

    DEPREM

    YERYÜZÜNÜN AĞIRLIKLARINI DIŞA ATMASI


    Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı, yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; o gün (yer), haberlerini anlatacaktır. (Zilzal Suresi, 1-4)

    Arapça'da "zilzal" kelimesi deprem, sarsıntı; "eskaleha" kelimesi ise "ağırlıklarını, ağır yüklerini" anlamlarına gelmektedir. Yukarıdaki ayetler ilk anlamlarıyla düşünüldüğünde, depremle ilgili önemli bir bilimsel gerçeğe dikkat çekildiği görülmektedir.

    Zilzal Suresi'nin 2. ayetinde, depremle ilgili olarak yerin ağırlıklarını atmasından bahsedilmektedir. Nitekim son yüzyıllarda yapılan araştırmalar sonucunda yerin merkezinde ağır metaller olduğu ve bunların yeryüzündeki hareketlenmeler sonucunda ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Jeologların tespitlerine göre, Dünya soğudukça, ağır ve yoğun olan maddeler Dünya'nın merkezine doğru çökerken, daha hafif olanlar dış yüzeye doğru yükseldi. Bu nedenle, yer kabuğu en hafif maddelerden (bazalt ve granit kayalardan) oluşurken, çekirdekte ağır metaller (nikel ve demir) bulunur. Sonuç olarak erimiş metallerden oluşan yer altı, yer üstünden çok daha ağır ve yoğun bir malzemeden oluşmuştur.

    Deprem zamanlarında ise yer altındaki ağır maddeler yer üstüne çıkma imkanı bulur; böylece ayetlerde tarif edildiği gibi yeryüzü ağırlıklarını dışa atmış olur. Ayrıca metal rezervlerinin yoğun olarak bulunduğu yerler, deprem ve volkan hareketlerinin daha çok gerçekleştiği bölgelerdir. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, yakın geçmişte ortaya çıkan bu bilimsel bulgular, Allah'ın Kuran'da işaret ettiği bilimsel gerçeklerden sadece biridir.

    DAĞLARIN HAREKET ETMESİ

    DAĞLARIN HAREKET ETMESİ

    Bir ayette dağların göründükleri gibi sabit olmadıkları, sürekli hareket halinde bulundukları şöyle bildirilmektedir:

    Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler... (Neml Suresi, 88)

    Dağların bu hareketi, üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır. Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası üzerinde adeta yüzer gibi hareket etmektedir. İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların Dünya'nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.



    Ancak jeologlar, Wegener'in haklı olduğunu onun ölümünden 50 yıl sonra yani 1980'li yıllarda anlayabildiler. Wegener'in, 1915 yılında yayınlanan bir makalesinde belirtmiş olduğu gibi; yeryüzündeki kara parçaları yaklaşık 500 milyon yıl önce birbirlerine bağlılardı ve Pangaea ismi verilen bu büyük kara parçası Güney Kutbu'nda bulunuyordu. Yaklaşık 180 milyon yıl önce Pangaea ikiye ayrıldı. Farklı yönlere sürüklenen bu iki dev kıtadan birincisi Afrika, Avustralya, Antarktika ve Hindistan'ı kapsayan Gondwana idi. İkincisi ise, Avrupa, Kuzey Amerika ve Hindistansız Asya'dan oluşan Laurasia idi. Bu bölünmeyi izleyen yaklaşık 150 milyon yıl içindeki çeşitli zamanlarda Gondwana ve Laurasia daha küçük parçalara ayrıldılar.

    İşte Pangaea'nın parçalanmasıyla ortaya çıkan bu kıtalar sürekli olarak kara ve deniz arasındaki dağılımı değiştirerek, yılda birkaç santimetrelik hızlarla Dünya yüzeyinde sürüklenmektedirler.



    20. yüzyılın başlarında yapılan jeolojik araştırmalar sonucunda keşfedilen yer kabuğunun bu hareketi bilimsel kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır:

    Yer kabuğu ve üst mantodan oluşan 100 km kalınlığındaki Dünya yüzeyi "tabaka" adı verilen parçalardan oluşmuştur. Dünya yüzeyini oluşturan altı büyük tabaka ve sayısız küçük tabaka vardır. "Tabaka tektoniği" adı verilen teoriye göre bu tabakalar kıtaları ve okyanus tabanını da beraberinde taşıyarak Dünya üzerinde hareket ederler... Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm civarında olduğu hesaplanmıştır. Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasında değişiklikler meydana gelir. Örneğin, Atlantik Okyanusu her sene biraz daha genişlemektedir.32

    Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Allah dağların hareketini ayette "sürüklenme" olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları İngilizce terim de "continental drift" yani "kıtasal sürüklenme"dir.33

    Kıtaların kayması Kuran'ın indirildiği dönemde gözlemlenemeyecek bir bilgidir ve Allah ayette geçen "dağları görürsün de, donmuş sanırsın" ifadesiyle insanların bu konuyu ne şekilde değerlendireceklerini önceden bildirmiştir. Ancak bunun ardından bir gerçeği açıklamış ve dağların bulutların sürüklendikleri gibi sürüklendiklerini haber vermiştir. Görüldüğü gibi ayette dağların bulunduğu tabakanın hareketliliğine açıkça dikkat çekilmiştir.

    Bilimin çok yeni keşfettiği bu bilimsel gerçeğin, evren ve doğa hakkındaki görüşlerin, hurafe, batıl inanç ve efsanelere dayandığı 7. yüzyılda, Kuran'da haber veriliyor olması şüphesiz büyük bir mucizedir. Ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun çok önemli bir delilidir.


    ancak yenilerde yapılan araştırmalarda gökyüzünün 7 katmandan oluştuğu anlaşılmıştır.


    bence bunlar önyargısız biri için Kuranın Allahn kelamı olduğuna en iyi ispatlardan birkaçıdr.




  • Kutsal kitaplar atomdan bahsetmez, nötrino dan da
    ATOM ENERJİSİ VE NÜKLEER FİZYON

    Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? (Enam Suresi, 95)

    Enam Suresi'nin 95. ayetinde "tane" (elhabbi) ve "çekirdek" (enneva) ifadeleriyle atomun yarılması, parçalanması ile ilgili bir duruma işaret ediliyor olabilir. Nitekim "enneva" kelimesinin sözlük anlamları arasında, çekirdek, merkez, atom çekirdeği yer almaktadır. Ayrıca ayette tarif edilen dirinin ölüden çıkarılması, ölü olan enerjiden Allah'ın maddeyi yaratması şeklinde yorumlanabilir. Ölünün diriden çıkması ise, maddenin atomu hareketli olduğu için (diri), maddeden enerjinin (ölü) çıkması olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Çünkü diri olarak çevrilen "elhayye" canlı anlamının yanı sıra aktif, enerjik anlamlarına da gelmektedir. Ölü olarak çevrilen "elmeyyiti" ifadesinin de cansız anlamı taşımasıyla, enerjiyi ifade ediyor olması muhtemeldir.


    Günümüzde füzyon yöntemi ile atom çekkirdeği yarılarak parçalara ayrılabilmeltedir.

    Enerji, bilim adamları tarafından iş yapma kapasitesi şeklinde tanımlanmaktadır. Madde ise yeryüzünde ve evrenin içinde nesneleri oluşturan malzemedir ve elektron mikroskobu altında görülebilen hareket halindeki atom ve moleküllerden oluşur. Albert Einstein 20. yüzyılın başında enerji ve maddenin atom seviyesinde birbirleriyle bağlantılı olduğunu öne sürerek, maddenin enerjiye dönüştürülmesinin mümkün olabileceğini belirtmiştir.206 Bu durum yukarıda tarif ettiğimiz, diriden ölünün çıkması yani atom düzeyinde hareketli maddeden enerjinin elde edilmesi olabilir. Ayrıca "çıkarır" olarak çevrilen "yuhricu" kelimesi, dışarı çıkarmak, saçmak, dışa doğru çıkarmak, yaymak (örneğin elektrik dalgalarını) anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla ayette geçen kelimeler atomdan elde edilen enerji şeklini tarif ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)

    Bilindiği gibi günümüzde atomun çekirdeği yarılarak parçalara ayrılabilmektedir. Einstein'ın teorilerinden yola çıkan bilim adamları, 1940'larda nükleer fizyon yoluyla maddeden enerji elde edebilmeyi başarmıştır. Atomların parçalanması veya yarılması ile gerçekleşen bu işleme "nükleer fizyon" denilmektedir. Enam Suresi'nin 95. ayetinde "faliku" kelimesi ile ifade edilen "yarma" fiili de, fizyon kelimesinin sözlük anlamı olan (atom çekirdeğini) yarıp ayırma işlemini tarif ediyor olabilir. Bu işlem gerçekleştirildiğinde olağanüstü miktarda enerji açığa çıkar.

    Enam Suresi'nin 95. ayetindeki kelimeler taşıdıkları anlamlar itibariyle son derece hikmetlidir. Bu ayette tarif edilen olaylar, atom enerjisinin elde edilme şekli olan, atom çekirdeğini parçalama işlemine son derece benzerdir. Dolayısıyla bu ayette, 20. yüzyılın teknolojisiyle mümkün olan nükleer fizyon yöntemine işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)




  • quote:

    Orjinalden alıntı: mmengi


    quote:

    Orjinalden alıntı: Massaimassai

    Eminim siz bu dünya da olan veya olagelen herşeyin en iyisini bilensiniz.Öyle ya!yazılarınız hep yargı içeriyor.Elinizde veri var mı?yok!Bilimin elinde istatistiki veri var mı ?Var!Az veya çok!Elinde bilgi ve belgesi olmayan, kaynak belirtmeden konuşan o kadar çok ki!!!


    Siz bana göre hırsızsınız!Buyrun ispatlayın olmadığınızı...

    Bilim ne hırsızsınız der!Ne değilsiniz.Bilim araştırır, bulur uygular doğru veya yanlış.Gerçekleri arar!Doğru veya yanlış.Bulur bulamaz.Ama bulduklarından yararlanmak herkese farz dır:)

    Saygılarımla,


    Arkadaşım ben hırsız değilim evim tuzlada ve bu gün tersanede 4 kişi daha öldü al sana kaynak 4 can verildi ne için daha çok kazanma hırsı olanlar için. Önemli değil elbette teknoloji ilerlesinde gerisi önemli değil. Evet evim tuzlada camımı açtığımda bütün anadolu yakasının pisliğini temizlemek için yapılmış teknolojik bir arıtma ünitesinden yayılan leş gibi havayı solumak zorunda kalıyorum. Bunlara ne için katlanıyoruz tekrar soruyorum bunlar gerçek kaynağa ihtiyacı yok o bilim evet istatistik tutuyor sorun bakalım bu teknoloji savaşları ve hırsları için kaç can verilmiş dünyada bende merak ettim doğrusu. Olanı biteni göremiyorsanız siz başka bir dünyada yaşıyorsunuz yada kafanızda yarattığınız dünyada bana kaynak sorduğunuza göre.


    Hırsız örneğim, alınmanız için değildi!hakılılığınız gösterme şekliniz ile ilgili idi.Anlatamadıysam özür dilerim.

    Teknoloji avantajları ile dezavantajları nedir?Karşılaştırabilirmisiniz?İkisini de terazinin kefesine koydunuz!sizce hangisi ağır basar?Götürdükleri mi?Getirdikleri mi?Ki götürdüklerinin üzerine giden yine müspet bilimdir diye düşünüyorum.Siz ne istiyorsunuz onu anlamak istiyorum.Bilim ve bilimin açılımı teknoloji olsun mu olmasın mı?Ya da ne ne kadar olsun ?neye göre belirleyeceğiz?Buna kim karar vermeli?


    Saygılarımla,




  • @massaimassai

    bir önceki mesajda sizden alıntı yaptım. cevabınız var mı?
  • Sayın @feath kutsal kitapta elektron dan bahsedilmiş mi?ya!anti parçacıklardan?Onların yükünden?Dünya ile ay arasındaki mesafe nedir?Kütle ile ağırlık arasındaki fark?Pi sayısı?Öklit bağıntısı?Pisagor bağıntısı?Kuduzun çaresi?Veremin çaresi?Tifo nun çaresi?Kolera?Kalp nakli?Karaciğer nakli?Hepatit a b c? kutsal kitapta nasıl tanımlanıyor?AYa giden insandan bahsedilmiş mi?Astronotun karşılığı nedir?YA!Dinazorun?Geçtim onları Balina dan bahsedilir mi?Ya!bunca böcek çeşidin den?Kaç tanesinin adı var?Yaratan yarattı!İnan geç...Tifo dan öl!Veremden öl!Tatanos dan öl!Kuduz dan öl!Böbrek yetmezliğinden öl!KAlp yetmezliğinden öl!Elektro şokla hayata dönme öl!vs vs vs.Kader...Eğer iyi okursan bunların hepsinin açıklaması var kutsal kitapta!Bi de bilim demeden!!!; okuyabilen olsa!O zaman ne hacet? ilim e irfan 'a oku bul...

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 12 Ağustos 2008; 0:25:28 >
  • son mesajıma bakmadınız heralde

    illa sizin dediklerinizi mi anlatmak zorunda. diğer örnekler sırf ay ile dünya arasında ki fark Kuranda geçmio diye asılsız mı oluyor?sadece gökyüzünün 7 katlı olduğunu açıkladığı için Allahın kelamı olduğunun kanıtıdr. az önce başka bir üyeye dediğiniz gibi teferruata takılmayıp konunun özüne bakmak lazım. hz.Muhammed "ilim çinde de olsa bulup geitirin" demedimi. sırf Ondan sonra gelen yobazlar bilimi kötüledi diye bu bir dinin gerici olduğuna kanıt sayılabilri mi? buna mantıklı bi açıklama getiremeyeceğiniz için yorulmayın bence.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: feath

    son mesajıma bakmadınız heralde

    illa sizin dediklerinizi mi anlatmak zorunda. diğer örnekler sırf ay ile dünya arasında ki fark Kuranda geçmio diye asılsız mı oluyor?sadece gökyüzünün 7 katlı olduğunu açıkladığı için Allahın kelamı olduğunun kanıtıdr. az önce başka bir üyeye dediğiniz gibi teferruata takılmayıp konunun özüne bakmak lazım. hz.Muhammed "ilim çinde de olsa bulup geitirin" demedimi. sırf Ondan sonra gelen yobazlar bilimi kötüledi diye bu bir dinin gerici olduğuna kanıt sayılabilri mi? buna mantıklı bi açıklama getiremeyeceğiniz için yorulmayın bence.



    Ay ile dünya arasındaki mesafe Kur'an-ı Kerim'i haksız çıkarmaz.ama haklı da çıkarmaz.Kur'an-ı Kerim'in Gökyüzünün 7 katlı olduğunu açıklaması?Allah'ın kelamı olduğunu nasıl kanıtlar?açıklarmısınız?Teferruat dediğiniz , günümüz hastalıklarının çaresi olan mikro biyoloji alanına girer...sizin teferruat diye görmezden geldiğiniz!? belki kader belki tesadüf ???!!!ömrünüzü uzatır...Hz.Muhammedin ilim Çin de de olsa bulun getirin demesi, ilericilik midir?İlim i bulmanın zorluğu Peygamberce ifade edilmişken!İslam ülkelerinin geri kalmışlığını nasıl açıklarsınız?Ben sizin daha fazla yorulduğunuzu düşünüyorum.

    saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 12 Ağustos 2008; 1:03:04 >




  • @: Konu NOKTA vasfını almış. Bu nedenle açılış amacında söylenecekler bitmiş olmalı ki buraya gelmiş O halde NOKTA dan devam edelim.

    İyi Günler.
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.