Şimdi Ara

Dinsizlerin yaşama amacı (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
84
Cevap
0
Favori
1.338
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yoktur var diyen gaflettedir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Gaye arzusu evrimin ile doğrudan çıkmasada yan ürünü olabilir demiştim. Zira şu cümlen, "Doğal seçilim hayatta kalmayı ve soy devamını ön plana çıkaran rekabet unsurudur. Zihnin zamanla gelişmesi ve diğer canlılara üstünlük kuran bazı canlıların oluşması insan zihnindeki durumu ortaya çıkarmaz." hatalıdır çünkü yan ürün olarak çıkabileceği kısmını atlıyorsun. İnsanları hayata bağlamak adına belki çıkabilir, evrim ile bilimsel anlamda ilgilenen birisine sorabilirsin bu soruyu. Daha güzel bir şekilde cevaplayabilecektir. Ayrıca, yan ürün olarak çıkması da çok da bir şey değiştirmez.Bence zaten argümandaki sorun yan ürün olarak mı çıktığı falan değil. Sorun, bu arzuların Tanrı'ya inanmayı makul kılmaması. Zaten Taslaman da bu arzuların evrimsel açıdan ne şekilde çıktığını problem etmiyor. Eğer bunu Tanrı yapmışsa, öyle ya da böyle ortaya çıkabilir. Doğanın da, görüldüğü kadarıyla, böyle arzuları etkileyecek bir mekanizması yok yani o açıdan da bir şekilde çıkabilir.

    İnsanlar için böyle bir arzu çıkmış, ya da en azından bu arzuyu kazanabilecek duruma gelmiş olabiliriz. Bu arada ben burada olgu-değer hatası da yapmıyorum. Çünkü, böyle arzunun -temelde ya da direkt- evrimsel anlamda ortaya çıktığından hareketle direkt "demek ki arzu Tanrı'yı kanıtlamaz" demiyorum. Vurgu yaptığım şey bu arzunun illa ki Allah'ı gerektirmediği. Bu arzunun evrimden yan ürün olarak çıkabileceğine ya
    da en azından evrimin bu arzuyu ulaştırabilecek bir zihni bizde meydana getirebileceği ortada. Bu zaten doğrudan Tanrı ile çelişmez, daha doğrusu arzu argümanını sarsmaz.

    Asıl sorun odur ki arzunun illa ki Tanrı'nın var olmasını gerektirmesi gerekmez. Çünkü, Tanrı'nın özellikleri "iyi" olan şeylerin hep en üstü. Mutlak kudret, adillik, iyilik vs. gibi özellikler hep çok iyi özellikler. Bizler, Tanrı olmasa bile böyle birtakım arzuları benimseyebilirmişiz gibi geliyor bana. Çünkü insanın -Tanrı olmasa bile- zevkine giden veya güzel karşıladığı şeyler bunlar. Bunlara dair arzuların bizde bulunması illa ki Tanrı'nın var olduğunu, ve hatta Tanrı gibi bir varlığa olan ihtiyacı göstermez. He, belki "olsaydı daha güzel olurdu" denebilir ama "olsaydı daha güzel olurdu" diyeceğimiz o şeyin olması neden gereksin?

    Hatta birtakım kişilerin insanların Tanrı'yı uydurduğuna inanmasının nedeni bu arzulardır. Yani diyeceğim o ki, bu arzular ne Tanrı'nın varlığını ne yokluğunu kanıtlar. Ancak "[Tanrı] olsaydı güzel olurdu" dememizi sağlayabilir. Ama Tanrı'ya inancı daha rasyonel kılmaz. Belki reformcu epistemoloji dahilinde, "bak böyle arzulardan hareketle bir Mümin Tanrı'ya olan inancını temel inançlar arasına alabilir" denebilir, ama argüman Taslaman'ın sunduğu haliyle pek de işe yarar gibi görünmüyor.

    Alıntıları Göster
    argümanın dayandığı nokta doğal arzular ve nesneleri. bu argümanın öncülleri şunlardır.

    1- insanın doğal yani doğuştan gelen ve her insanda bulunan arzuları vardır
    2- her doğal arzunun bir nesnesi vardır

    yani arzunun illa neden tanrı'yı veya ahireti gerektirdiği argümanın 2. maddesinde açıklanıyor. yeme içme hayatta kalma gibi temel ve doğal arzuların nesnesi olmasından hareketle bu sonuca ulaşıyor. buna ulaştıktan sonra da neden natüralist evrim modelinde bu arzuların çıkamayacağını gösteriyor. genel olarak soyut ve madde üstü cevherlerin varlığının evrimsel süreci kabul edenler için bu süreçte bir dış güç tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor.

    arzunun olması illa onu ulaşılabilir kılmaz. ışınlanma veya at kafalı gergedana dönüşmek de bir arzu olabilir ama bunlar doğal arzulardan farklıdır ve doğal arzuların hepsinin bir nesnesinin olmasından hareketle argüman bu sonuca ulaşıyor




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Terry Malloy

    argümanın dayandığı nokta doğal arzular ve nesneleri. bu argümanın öncülleri şunlardır.

    1- insanın doğal yani doğuştan gelen ve her insanda bulunan arzuları vardır
    2- her doğal arzunun bir nesnesi vardır

    yani arzunun illa neden tanrı'yı veya ahireti gerektirdiği argümanın 2. maddesinde açıklanıyor. yeme içme hayatta kalma gibi temel ve doğal arzuların nesnesi olmasından hareketle bu sonuca ulaşıyor. buna ulaştıktan sonra da neden natüralist evrim modelinde bu arzuların çıkamayacağını gösteriyor. genel olarak soyut ve madde üstü cevherlerin varlığının evrimsel süreci kabul edenler için bu süreçte bir dış güç tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor.

    arzunun olması illa onu ulaşılabilir kılmaz. ışınlanma veya at kafalı gergedana dönüşmek de bir arzu olabilir ama bunlar doğal arzulardan farklıdır ve doğal arzuların hepsinin bir nesnesinin olmasından hareketle argüman bu sonuca ulaşıyor

    Alıntıları Göster
    Evrimsel perspektiften bakılınca her arzunun bir objesi olduğu düşünülebilir. Örneğin yemek yeme arzusu, yiyecek bir şey yoksa evrimleşemez. Su içme arzusu varsa, bu arzu gerçekleşmese bile suyun var olduğunu gösterir. Doğal yollardan cinsel arzuya sahipsek, bu durum karşı cinsin gerçekten var olduğunu gösterecektir. Argüman bu gözlemlere dayanarak Tanrıya, ahrete duyulan doğal arzuların da objelerinin olması gerektiğini söyler. Bu objeler de Tanrının bizzat kendisi ve yarattığı ölümden sonra hayat olmalıdır.



    Argümanın sunulduğu makalede de vurgu yapılan bir noktaya değinmek istiyorum. Zira inançsız kişilerin, bu argümanı eleştirirken hataya düşmelerini istemem. Burada doğal arzularla sonradan kazanılan arzuların farkına dikkat çekilmelidir. ‘Bir çocuğun örümcek adam olmaya duyduğu arzu’ elbette örümcek adamın olduğunu göstermez. Masallarda anlatılan dünyalara gitmeye duyulan arzu elbette o dünyaları gerçek yapmaz. Fakat arzu delilinin bu versiyonu için, bahsi geçen bu eleştiri geçerli değildir. Zira argüman doğal arzulardan hareket etmekteyken bahsi geçen bu arzular sonradan kazanılan arzulardır. Fakat mutluluğun devam etmesine dayanan arzu, ölüm korkusunun giderilmesine dayanan arzu sonradan kazanılan arzular değil, doğal arzulardır.



    Yine de bahsi geçen ‘objeye dayanan evrim’ düşüncesinde su götürmez bir hataya düşülür. Zira argümanın bu versiyonunun düştüğü hata, yararlı olmak için objesinin var olmasına muhtaç olan arzularla, dolaylı yoldan yarar sağlayabilecek arzuları karıştırıyor olmasıdır. Cinsel arzuların var olması için karşı cinsin, su içme arzusunun olması için suyun var olması zorunludur. Fakat dolaylı yoldan yarar sağlayan arzular için bu geçerli değildir. Zira Tanrı inancının sosyolojik ve kültürel sebeplerin bir yan ürün olarak evrim geçirmiş olması düşünülebilir. Tanrı inancının, sosyal ve psikolojik süreçlerin bir yan ürünü olarak oluştuğu düşünülürse bu inancın dayandığı Tanrı modeli gerçek olmasa bile evrimleşmesi mümkün olacaktır. Başka bir şeyin yan ürünü olarak ortaya çıkan herhangi bir yeti, dış dünyada gerçekliğe karşılık gelmek zorunda değildir. Aynısı ölümden sonra yaşam arzusu için de söylenilebilir.



    Yemek yeme arzusunun evrimleşmesinin sebebi vücuda enerji depolama ve hammadde ihtiyacını karşılamaktır. Su içme arzusunun evrimleşmesinin sebebi vücudun termal dengesinin korunması için vücudun suya ihtiyaç duymasıdır. Cinsel arzular ise karşı cinse yaklaşmayı kolaylaştırdığı ve neslin devamını sağlamada yardımcı olmak için evrimleşmiştir. Yani bir arzunun nasıl evrimleştiğine bakınca eğer arzunun objesini görüyorsak doğal olarak o arzunun objesinin olduğunu söyleriz. Tanrı inancının ve mutlu kalma, yaşama arzusunun evrimleşme sürecine bakıldığında ise buna benzer bir obje ihtiyacına gerek duymadıkları görülmektedir. O halde bunu anlamamız mümkündür: Kimi arzuların fayda sağlaması için nesnelerinin dış dünyada var olması gereklidir. Kimilerinde ise hedefi olan nesne gerçeklikte var olmasa bile, dolaylı yoldan fayda sağlayabilir. Tanrı inancı da ikinci kategoriye girmektedir.



    Nesnesi olsa da olmasa da avantaj sağlayacak arzularla, ancak nesnesi varsa fayda sağlayabilecek arzular arasındaki ayrım iyi yapılmalıdır. Yukarıda da gösterildiği gibi cinsel arzu gibi arzular ancak ve ancak dış dünyada objesi olunca fayda sağlayabilecek arzularken (karşı bir cins olmadığı zaman cinsel arzunun oluşunun anlamsızlığını düşünün) mutluluk arzusu, Tanrı inancına duyulan arzu, ahlaki arzular dış dünyada bir gerçekliğe karşılık gelse de gelmese de aynı avantajı sağlarlar. Bu sebeple objelerinin olması zorunlu değildir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Evrimsel perspektiften bakılınca her arzunun bir objesi olduğu düşünülebilir. Örneğin yemek yeme arzusu, yiyecek bir şey yoksa evrimleşemez. Su içme arzusu varsa, bu arzu gerçekleşmese bile suyun var olduğunu gösterir. Doğal yollardan cinsel arzuya sahipsek, bu durum karşı cinsin gerçekten var olduğunu gösterecektir. Argüman bu gözlemlere dayanarak Tanrıya, ahrete duyulan doğal arzuların da objelerinin olması gerektiğini söyler. Bu objeler de Tanrının bizzat kendisi ve yarattığı ölümden sonra hayat olmalıdır.



    Argümanın sunulduğu makalede de vurgu yapılan bir noktaya değinmek istiyorum. Zira inançsız kişilerin, bu argümanı eleştirirken hataya düşmelerini istemem. Burada doğal arzularla sonradan kazanılan arzuların farkına dikkat çekilmelidir. ‘Bir çocuğun örümcek adam olmaya duyduğu arzu’ elbette örümcek adamın olduğunu göstermez. Masallarda anlatılan dünyalara gitmeye duyulan arzu elbette o dünyaları gerçek yapmaz. Fakat arzu delilinin bu versiyonu için, bahsi geçen bu eleştiri geçerli değildir. Zira argüman doğal arzulardan hareket etmekteyken bahsi geçen bu arzular sonradan kazanılan arzulardır. Fakat mutluluğun devam etmesine dayanan arzu, ölüm korkusunun giderilmesine dayanan arzu sonradan kazanılan arzular değil, doğal arzulardır.



    Yine de bahsi geçen ‘objeye dayanan evrim’ düşüncesinde su götürmez bir hataya düşülür. Zira argümanın bu versiyonunun düştüğü hata, yararlı olmak için objesinin var olmasına muhtaç olan arzularla, dolaylı yoldan yarar sağlayabilecek arzuları karıştırıyor olmasıdır. Cinsel arzuların var olması için karşı cinsin, su içme arzusunun olması için suyun var olması zorunludur. Fakat dolaylı yoldan yarar sağlayan arzular için bu geçerli değildir. Zira Tanrı inancının sosyolojik ve kültürel sebeplerin bir yan ürün olarak evrim geçirmiş olması düşünülebilir. Tanrı inancının, sosyal ve psikolojik süreçlerin bir yan ürünü olarak oluştuğu düşünülürse bu inancın dayandığı Tanrı modeli gerçek olmasa bile evrimleşmesi mümkün olacaktır. Başka bir şeyin yan ürünü olarak ortaya çıkan herhangi bir yeti, dış dünyada gerçekliğe karşılık gelmek zorunda değildir. Aynısı ölümden sonra yaşam arzusu için de söylenilebilir.



    Yemek yeme arzusunun evrimleşmesinin sebebi vücuda enerji depolama ve hammadde ihtiyacını karşılamaktır. Su içme arzusunun evrimleşmesinin sebebi vücudun termal dengesinin korunması için vücudun suya ihtiyaç duymasıdır. Cinsel arzular ise karşı cinse yaklaşmayı kolaylaştırdığı ve neslin devamını sağlamada yardımcı olmak için evrimleşmiştir. Yani bir arzunun nasıl evrimleştiğine bakınca eğer arzunun objesini görüyorsak doğal olarak o arzunun objesinin olduğunu söyleriz. Tanrı inancının ve mutlu kalma, yaşama arzusunun evrimleşme sürecine bakıldığında ise buna benzer bir obje ihtiyacına gerek duymadıkları görülmektedir. O halde bunu anlamamız mümkündür: Kimi arzuların fayda sağlaması için nesnelerinin dış dünyada var olması gereklidir. Kimilerinde ise hedefi olan nesne gerçeklikte var olmasa bile, dolaylı yoldan fayda sağlayabilir. Tanrı inancı da ikinci kategoriye girmektedir.



    Nesnesi olsa da olmasa da avantaj sağlayacak arzularla, ancak nesnesi varsa fayda sağlayabilecek arzular arasındaki ayrım iyi yapılmalıdır. Yukarıda da gösterildiği gibi cinsel arzu gibi arzular ancak ve ancak dış dünyada objesi olunca fayda sağlayabilecek arzularken (karşı bir cins olmadığı zaman cinsel arzunun oluşunun anlamsızlığını düşünün) mutluluk arzusu, Tanrı inancına duyulan arzu, ahlaki arzular dış dünyada bir gerçekliğe karşılık gelse de gelmese de aynı avantajı sağlarlar. Bu sebeple objelerinin olması zorunlu değildir.

    Alıntıları Göster
    başa döndük. evet tanrı inancı dolaylı yoldan bazı faydalar sağlayabilir ama bu daha önce belirttiğin evrimsel süreçte başka bir şey üzerinden olabileceği ihtimali iddiasının tekrarlanması. ancak daha önce açıkladığım gibi bu arzuların evrimsel süreçte kendiliğinden ortaya çıkması mümkün değildir. burada sorulması gereken bu arzuların neden ortaya çıktığı değil. çünkü argümana göre bunlar allah'ın koyduğu şeylerdir. argümanın kanıtlanması için sorulması gereken nasıl ortaya çıktıklarıdır. eğer natüralist evrim görüşünde bu arzuların ortaya çıkışı beklenmezse argüman geçerli olur. daha önce yazdığım cevabı kopyaladım.


    gaye arzusu bir şeye anlam yüklemenin daha komplike ve gelişmiş hali olabilir. bu mümkün gözüküyor. ancak böyle de olmayabilir. ihtimal dahilinde olan durumlar var ama delilin net olarak bu geçerliliği kazanması için karşı görüşü ya tamamen silecek ya da düşünülmeyecek kadar az bir olasılık durumuna indirecektir. gaye arzusu gelişmiş bir evren parçalarına anlam yükleme olabilir ama bahsedilen gaye arzusunun bununla bir ilişkisi yok. örneğin para kazanmayı veya çok güçlü olmayı otorite kurmayı gaye arzusu delili içinde getirsem ve bunlar insanın içine bilinçli olarak yerleştirilmiştir desem itiraz geçerli olurdu ama bu dünyayı yetersiz görme ve sürekli olanı başka yerde arama insan zihninin durumlarından kaynaklanıyor. insan zihni natüralist evrim görüşüne göre hiç beklenmeyecek şekilde yaşama ve üreme dışında uzun süreli geçmiş ve geleceği düşünme yetisine sahiptir. bu yeti otomatik olarak gaye arzusu sonucunu getiriyor. burada odaklanılması gereken bu zihin durumu natüralist evrim görüşüne göre ortaya çıkabilir mi? doğal seçilim hayatta kalmayı ve soy devamını ön plana çıkaran rekabet unsurudur. zihnin zamanla gelişmesi ve diğer canlılara üstünlük kuran bazı canlıların oluşması insan zihnindeki durumu ortaya çıkarmaz. çünkü buna sahip olan tek canlı insandır. diğer bir deyişle refleksif bilinç-bu uzun süreli geçmiş ve gelecekten düşünme durumu dışında daha başka şeyleri de kapsar- sahibi tek canlı insandır. farkındalık, empati, özgeci olmayan ahlak sahibi olabilme gibi uzun süreli geçmişi ve geleceği düşünme yetisi sadece insana aittir ve bu sonucun doğal seçilim sonucu veya başka şeylere anlam yüklemenin bir adım ötesi olduğunu düşünmemiz için bir sebep yok. hayvanlarda bu özelliklerin hiçbirinin bulunmaması olasılığın imkansızlık derecesinde olduğunu gösterir. bu bahsedilen şeyler ise aynı zamanda genetik ve maddesel olgular değil zihinsel ve soyut oluşumlar olduğu için bunları maddenin veya genlerin değişimine bağlı kılmak da mümkün değil

    gaye veya sürekli yaşam arzusu dolaylı yoldan fayda sağlayabilir ama bunlar sonuçlardır. arzuların ortaya çıkışından sonra gerçekleşen sonuçlardır ve bu arzuların ortaya çıkması için bunların planlı olarak insanlara konulması dışında bir sebep gözükmüyor. eğer gerçekten bunun dışında sebepler olsa bile insanın zihin yapısından kaynaklı olarak doğal seçilimle alaksız bir şekilde oluşan bu arzuların açıklaması olamıyorlar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Terry Malloy

    başa döndük. evet tanrı inancı dolaylı yoldan bazı faydalar sağlayabilir ama bu daha önce belirttiğin evrimsel süreçte başka bir şey üzerinden olabileceği ihtimali iddiasının tekrarlanması. ancak daha önce açıkladığım gibi bu arzuların evrimsel süreçte kendiliğinden ortaya çıkması mümkün değildir. burada sorulması gereken bu arzuların neden ortaya çıktığı değil. çünkü argümana göre bunlar allah'ın koyduğu şeylerdir. argümanın kanıtlanması için sorulması gereken nasıl ortaya çıktıklarıdır. eğer natüralist evrim görüşünde bu arzuların ortaya çıkışı beklenmezse argüman geçerli olur. daha önce yazdığım cevabı kopyaladım.


    gaye arzusu bir şeye anlam yüklemenin daha komplike ve gelişmiş hali olabilir. bu mümkün gözüküyor. ancak böyle de olmayabilir. ihtimal dahilinde olan durumlar var ama delilin net olarak bu geçerliliği kazanması için karşı görüşü ya tamamen silecek ya da düşünülmeyecek kadar az bir olasılık durumuna indirecektir. gaye arzusu gelişmiş bir evren parçalarına anlam yükleme olabilir ama bahsedilen gaye arzusunun bununla bir ilişkisi yok. örneğin para kazanmayı veya çok güçlü olmayı otorite kurmayı gaye arzusu delili içinde getirsem ve bunlar insanın içine bilinçli olarak yerleştirilmiştir desem itiraz geçerli olurdu ama bu dünyayı yetersiz görme ve sürekli olanı başka yerde arama insan zihninin durumlarından kaynaklanıyor. insan zihni natüralist evrim görüşüne göre hiç beklenmeyecek şekilde yaşama ve üreme dışında uzun süreli geçmiş ve geleceği düşünme yetisine sahiptir. bu yeti otomatik olarak gaye arzusu sonucunu getiriyor. burada odaklanılması gereken bu zihin durumu natüralist evrim görüşüne göre ortaya çıkabilir mi? doğal seçilim hayatta kalmayı ve soy devamını ön plana çıkaran rekabet unsurudur. zihnin zamanla gelişmesi ve diğer canlılara üstünlük kuran bazı canlıların oluşması insan zihnindeki durumu ortaya çıkarmaz. çünkü buna sahip olan tek canlı insandır. diğer bir deyişle refleksif bilinç-bu uzun süreli geçmiş ve gelecekten düşünme durumu dışında daha başka şeyleri de kapsar- sahibi tek canlı insandır. farkındalık, empati, özgeci olmayan ahlak sahibi olabilme gibi uzun süreli geçmişi ve geleceği düşünme yetisi sadece insana aittir ve bu sonucun doğal seçilim sonucu veya başka şeylere anlam yüklemenin bir adım ötesi olduğunu düşünmemiz için bir sebep yok. hayvanlarda bu özelliklerin hiçbirinin bulunmaması olasılığın imkansızlık derecesinde olduğunu gösterir. bu bahsedilen şeyler ise aynı zamanda genetik ve maddesel olgular değil zihinsel ve soyut oluşumlar olduğu için bunları maddenin veya genlerin değişimine bağlı kılmak da mümkün değil

    gaye veya sürekli yaşam arzusu dolaylı yoldan fayda sağlayabilir ama bunlar sonuçlardır. arzuların ortaya çıkışından sonra gerçekleşen sonuçlardır ve bu arzuların ortaya çıkması için bunların planlı olarak insanlara konulması dışında bir sebep gözükmüyor. eğer gerçekten bunun dışında sebepler olsa bile insanın zihin yapısından kaynaklı olarak doğal seçilimle alaksız bir şekilde oluşan bu arzuların açıklaması olamıyorlar

    Alıntıları Göster
    Anladım, evrimsel süreçte oluşmayacağı üzerinde duruyorsun nedenini ise şu yazdığına başlıyorsun anladığım kadarıyla, "Gaye veya sürekli yaşam arzusu dolaylı yoldan fayda sağlayabilir ama bunlar sonuçlardır. Arzuların ortaya çıkışından sonra gerçekleşen sonuçlardır ve bu arzuların ortaya çıkması için bunların planlı olarak insanlara konulması dışında bir sebep gözükmüyor. Eğer gerçekten bunun dışında sebepler olsa bile insanın zihin yapısından kaynaklı olarak doğal seçilimle alakasız bir şekilde oluşan bu arzuların açıklaması olamıyorlar." bence buradaki hata doğal için doğal seçilimin tanımına bakmak gerekiyor.



    Doğal seçilim, rastgele evrimsel değişimlerin doğa tarafından tutarlı, düzenli ve rastgele olmayan seçilmesi sürecidir. Buradan çıkarmamız gereken şey bu arzular rastgele oluşup bize fayda sağladığı için doğa tarafından rastgele olmadan seçilmiştir diyebiliriz. Fakat sorun şu ki doğal seçilim sonucu ortaya çıkmayan, yani yan ürün olarak çıktığını söylediğimiz arzular ne olacak diyebilirsin. Yan ürün olarak çıkan bir arzunun faydalı veya faydasız olması önemli değildir zaten bu yüzden plan dahilinde koyulması pek tutarlı değil. Gaye arzusu, olayların amacını düşünme arzusu, evrimsel açıdan natüralist bakış açısıyla bakıldığında da yararlı bir özelliktir. Olaylara amaç atfeden bir canlı olaylar arasında ilişki kuran bir canlıdır. Geçmiş ve gelecekle ilişki kuran canlılar amaç bulma arzusuna sahip olurlar. Amaç bulma arzusu ya gelecekle ilişki kurabilme açısından doğrudan evrimleşmiştir ya da alet yapmanın amaç bulmayı gerektirmesinden ötürü yan ürün olarak evrimleşmiştir. Her iki düşüncede de gaye arzusunun natüralist bağlamda savunulması mümkündür ve teist bakış açısı daha rasyonel değildir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Anladım, evrimsel süreçte oluşmayacağı üzerinde duruyorsun nedenini ise şu yazdığına başlıyorsun anladığım kadarıyla, "Gaye veya sürekli yaşam arzusu dolaylı yoldan fayda sağlayabilir ama bunlar sonuçlardır. Arzuların ortaya çıkışından sonra gerçekleşen sonuçlardır ve bu arzuların ortaya çıkması için bunların planlı olarak insanlara konulması dışında bir sebep gözükmüyor. Eğer gerçekten bunun dışında sebepler olsa bile insanın zihin yapısından kaynaklı olarak doğal seçilimle alakasız bir şekilde oluşan bu arzuların açıklaması olamıyorlar." bence buradaki hata doğal için doğal seçilimin tanımına bakmak gerekiyor.



    Doğal seçilim, rastgele evrimsel değişimlerin doğa tarafından tutarlı, düzenli ve rastgele olmayan seçilmesi sürecidir. Buradan çıkarmamız gereken şey bu arzular rastgele oluşup bize fayda sağladığı için doğa tarafından rastgele olmadan seçilmiştir diyebiliriz. Fakat sorun şu ki doğal seçilim sonucu ortaya çıkmayan, yani yan ürün olarak çıktığını söylediğimiz arzular ne olacak diyebilirsin. Yan ürün olarak çıkan bir arzunun faydalı veya faydasız olması önemli değildir zaten bu yüzden plan dahilinde koyulması pek tutarlı değil. Gaye arzusu, olayların amacını düşünme arzusu, evrimsel açıdan natüralist bakış açısıyla bakıldığında da yararlı bir özelliktir. Olaylara amaç atfeden bir canlı olaylar arasında ilişki kuran bir canlıdır. Geçmiş ve gelecekle ilişki kuran canlılar amaç bulma arzusuna sahip olurlar. Amaç bulma arzusu ya gelecekle ilişki kurabilme açısından doğrudan evrimleşmiştir ya da alet yapmanın amaç bulmayı gerektirmesinden ötürü yan ürün olarak evrimleşmiştir. Her iki düşüncede de gaye arzusunun natüralist bağlamda savunulması mümkündür ve teist bakış açısı daha rasyonel değildir.

    Alıntıları Göster
    Geçmiş ve gelecekle bağlantı kurma natüralist evrim tarafından beklenmez. Çünkü bunu yapan tek canlı insandır. Refleksif bilince sahip tek canlı insandır. Bu tarz komplike ve soyut yapıların yani madde üstü cevherlerin zaten madde içinde bulunması beklenmez. Bunları yazmıştım. Amaç atfetme de aynı şekilde gaye arzusuna yol açamaz. Kısa süreli amaç atfetme normal bir durumdur. Hatta kargalarda yapılan bazı deneylerle bu hayvanların bu özellliğe sahip olduğu görülür. Hatta bütün hayvanlar buna sahiptir. Bahsedilen amaç ise yine daha önce açıkladığım gibi geçmiş ve gelecekle ilişki kurabilme ölüm farkındalığı ve bizzat ayrı bir şey olarak farkındalık, ayrıca süreklilik isteği ve bunları sentezleyebilme yani düşünerek bunlar arasında ilişki kurma ve dünyanın yeterli olmadığını basit olduğunu anlama gerektirir. Bunlar sadece natüralist evrim açısından değil bizzat ateizme karşı öne sürülen bilinç, irade, mantık, akıl ve ahlak delillerinden kimini içerdiği için natüralist evrimde bu arzular ortaya çıkamaz




  • Terry Malloy kullanıcısına yanıt
    Olayların amacını düşünme arzusu, evrimsel açıdan natüralist bakış açısıyla bakıldığında da yararlı bir özelliktir. Olaylara amaç atfeden bir canlı olaylar arasında ilişki kuran bir canlıdır. Geçmiş ve gelecekle ilişki kuran canlılar amaç bulma arzusuna sahip olurlar. Alet yapan bir canlı da geçmişi ve geleceği düşünebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Zira bir aleti yapmak için vazgeçilmez faktör gelecekle ilişki kurmaktır; aletlerin işlevi ancak bu şekilde kavranabilir. Alet yapan canlılar da aletlere amaç yüklerler: tekerleğin amacı ulaşımı sağlamaktır, bıçağın amacı meyveleri kesmektir gibi…

    Esas olay şurada, "Doğal seçilim hayatta kalmayı ve soy devamını ön plana çıkaran rekabet unsurudur. Zihnin zamanla gelişmesi ve diğer canlılara üstünlük kuran bazı canlıların oluşması insan zihnindeki durumu ortaya çıkarmaz. Çünkü buna sahip olan tek canlı insandır. diğer bir deyişle refleksif bilinç-bu uzun süreli geçmiş ve gelecekten düşünme durumu dışında daha başka şeyleri de kapsar- sahibi tek canlı insandır. Farkındalık, empati, özgeci olmayan ahlak sahibi olabilme gibi uzun süreli geçmişi ve geleceği düşünme yetisi sadece insana aittir ve bu sonucun doğal seçilim sonucu veya başka şeylere anlam yüklemenin bir adım ötesi olduğunu düşünmemiz için bir sebep yok. Hayvanlarda bu özelliklerin hiçbirinin bulunmaması olasılığın imkansızlık derecesinde olduğunu gösterir."

    Doğal seçilim hayatta kalma ve soy devamı için çalışan bir mekanizmadır doğru fakat zihnin gelişmesi için bir engeli yok. Evrim ağacından alıntı yapmak gerekirse, "Diyelim ki, o zamanlar daha ilkin atalarımız (günümüzden 5-6 milyon yıl önce yaşayanlar), saldırgan hayvanlara karşı, ellerini kullanma becerileri dahilinde, taş ya da "ellerine ne geçerse" fırlatarak caydırma yoluna girmiştir. Pek çok diğer maymun türünün bugün de bunu yaptığını biliyoruz, hatta insanlara saldırmak için özellikle yeni alınmış maymunların kafeslerinden dışarıya taşlar attığını görebilirsiniz hayvanat bahçelerinde. Ancak bu, el-göz koordinasyonu isteyen bir şeydir. İlk olarak düşmanınızı görerek onun yerini tespit edebilmeli, daha sonra onu hedefleyerek, elinizedeki cismi uygun açı ve hız ile fırlatmanız gerekmektedir. Açıktır ki bunu en iyi başarabilenler Doğal Seçilim tarafından seçileceklerdir, çünkü saldırgan canlıları kendilerinden uzak tutmak için iyi bir yoldur. Ve dediğimiz gibi el-göz koordinasyonu için daha büyük bir beyin gerekmektedir." yani zihnin doğal seçilim ile gelişmesi mümkündür diyebiliriz, buna evrimsel biyolojiyle bilimsel manada ilgilenen birine sormak daha mantıklı olur bence.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 3 Eylül 2018; 10:12:8 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-E57029DB9

    Seks, alkol ve bilimum diğer günahlardır. Ha sorsanız bilime katkı yapmak, filozof olmak gibi cevaplar alırsınız. Yersen.
    sen dinsiz olsan demek ki amaçların bunlar olacak(kişi kendinden bilir işi)

    kaldı ki dinli halinle kayda değer bir yaşama amacın olduğunu da sanmıyorum.
  • Mesela Ateist olan bir iş adamının hayattaki tek amacı spor araba almak olsun.Bu kişi intihar edeceği zaman biz bunu nasıl ikna edeceğiz ? "Hey bekle,spor arabanı aldığın zamanı hayal et,başaracaksın" diye mi



    Dinsizlerin burada üstünü çizdiği nokta amaçların anlamlı olup olmadığı.Kafirin kişisel amacı mal elde etmek ya da başka bir şey olabilir.Fakat bunların hepsi hiçliğe gidiyor.Yani sonuçta yine Nihilizme gelmiş oluyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • eşom21 kullanıcısına yanıt
    Spor araba yerine oraya ailesini koy bakalım o zaman ne oluyor.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Olayların amacını düşünme arzusu, evrimsel açıdan natüralist bakış açısıyla bakıldığında da yararlı bir özelliktir. Olaylara amaç atfeden bir canlı olaylar arasında ilişki kuran bir canlıdır. Geçmiş ve gelecekle ilişki kuran canlılar amaç bulma arzusuna sahip olurlar. Alet yapan bir canlı da geçmişi ve geleceği düşünebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Zira bir aleti yapmak için vazgeçilmez faktör gelecekle ilişki kurmaktır; aletlerin işlevi ancak bu şekilde kavranabilir. Alet yapan canlılar da aletlere amaç yüklerler: tekerleğin amacı ulaşımı sağlamaktır, bıçağın amacı meyveleri kesmektir gibi…

    Esas olay şurada, "Doğal seçilim hayatta kalmayı ve soy devamını ön plana çıkaran rekabet unsurudur. Zihnin zamanla gelişmesi ve diğer canlılara üstünlük kuran bazı canlıların oluşması insan zihnindeki durumu ortaya çıkarmaz. Çünkü buna sahip olan tek canlı insandır. diğer bir deyişle refleksif bilinç-bu uzun süreli geçmiş ve gelecekten düşünme durumu dışında daha başka şeyleri de kapsar- sahibi tek canlı insandır. Farkındalık, empati, özgeci olmayan ahlak sahibi olabilme gibi uzun süreli geçmişi ve geleceği düşünme yetisi sadece insana aittir ve bu sonucun doğal seçilim sonucu veya başka şeylere anlam yüklemenin bir adım ötesi olduğunu düşünmemiz için bir sebep yok. Hayvanlarda bu özelliklerin hiçbirinin bulunmaması olasılığın imkansızlık derecesinde olduğunu gösterir."

    Doğal seçilim hayatta kalma ve soy devamı için çalışan bir mekanizmadır doğru fakat zihnin gelişmesi için bir engeli yok. Evrim ağacından alıntı yapmak gerekirse, "Diyelim ki, o zamanlar daha ilkin atalarımız (günümüzden 5-6 milyon yıl önce yaşayanlar), saldırgan hayvanlara karşı, ellerini kullanma becerileri dahilinde, taş ya da "ellerine ne geçerse" fırlatarak caydırma yoluna girmiştir. Pek çok diğer maymun türünün bugün de bunu yaptığını biliyoruz, hatta insanlara saldırmak için özellikle yeni alınmış maymunların kafeslerinden dışarıya taşlar attığını görebilirsiniz hayvanat bahçelerinde. Ancak bu, el-göz koordinasyonu isteyen bir şeydir. İlk olarak düşmanınızı görerek onun yerini tespit edebilmeli, daha sonra onu hedefleyerek, elinizedeki cismi uygun açı ve hız ile fırlatmanız gerekmektedir. Açıktır ki bunu en iyi başarabilenler Doğal Seçilim tarafından seçileceklerdir, çünkü saldırgan canlıları kendilerinden uzak tutmak için iyi bir yoldur. Ve dediğimiz gibi el-göz koordinasyonu için daha büyük bir beyin gerekmektedir." yani zihnin doğal seçilim ile gelişmesi mümkündür diyebiliriz, buna evrimsel biyolojiyle bilimsel manada ilgilenen birine sormak daha mantıklı olur bence.
    hayvanların neden sonuç ilişkisi kurabildiği malum. benim anlatmak istediğim ise bahsedilen doğal arzuların bunlardan farklı bir kategoride olduğudur. doğal seçilimin getirdiği şartlar ve bu şartlarda hayatta kalmak için bir taşı kullanmak veya kargalar gibi cevizleri yukarıdan uçarken yere atmak amaçla ortaya çıkan şeyler. doğal arzular ise bunların daha gelişmişi veya sonrasında oluşan yapılar değil. doğal arzuların kompleksliği ve başlı başına ontolojik durumu farklıdır. bunun sebepleri uzun süreli geçmiş gelecek ölüm ahlaki davranışlar ve farkındalıklarının sonuçlarıdır. mesela qualia örneğini verirsem. mary'nin hayatı boyunca ışık almayan bir odada durduğunu varsayıp aynı zamanda mary'nin nörolojik sistemle ve duyularla ilgili her şeyi bildiğini sayalım. yani mary hiçbir şey görmüyor ama nöroloji bilgisi olağanüstü olduğu için renkleri tatları ve diğer şeyleri biliyor nasıl hissettirdiğini biliyor. eğer mary'yi odasından çıkarırsak yeni şeyler öğrenir mi? bu mary'nin odası adlı bir deneyden alınma. qualia yani öznellik materyalist görüşe terstir. maddenin böyle bir şeyi içinde bulundurması beklenmez. dediğim gibi doğal arzular ve bunun sebeplerinin de doğal seçilim veya evrimsel süreçte bir kökeninin olduğu beklenmez. hayatta kalma gibi içgüdüsel ve özgeci davranışların bu arzuları ortaya çıkarabileceği beklenmez




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Terry Malloy

    hayvanların neden sonuç ilişkisi kurabildiği malum. benim anlatmak istediğim ise bahsedilen doğal arzuların bunlardan farklı bir kategoride olduğudur. doğal seçilimin getirdiği şartlar ve bu şartlarda hayatta kalmak için bir taşı kullanmak veya kargalar gibi cevizleri yukarıdan uçarken yere atmak amaçla ortaya çıkan şeyler. doğal arzular ise bunların daha gelişmişi veya sonrasında oluşan yapılar değil. doğal arzuların kompleksliği ve başlı başına ontolojik durumu farklıdır. bunun sebepleri uzun süreli geçmiş gelecek ölüm ahlaki davranışlar ve farkındalıklarının sonuçlarıdır. mesela qualia örneğini verirsem. mary'nin hayatı boyunca ışık almayan bir odada durduğunu varsayıp aynı zamanda mary'nin nörolojik sistemle ve duyularla ilgili her şeyi bildiğini sayalım. yani mary hiçbir şey görmüyor ama nöroloji bilgisi olağanüstü olduğu için renkleri tatları ve diğer şeyleri biliyor nasıl hissettirdiğini biliyor. eğer mary'yi odasından çıkarırsak yeni şeyler öğrenir mi? bu mary'nin odası adlı bir deneyden alınma. qualia yani öznellik materyalist görüşe terstir. maddenin böyle bir şeyi içinde bulundurması beklenmez. dediğim gibi doğal arzular ve bunun sebeplerinin de doğal seçilim veya evrimsel süreçte bir kökeninin olduğu beklenmez. hayatta kalma gibi içgüdüsel ve özgeci davranışların bu arzuları ortaya çıkarabileceği beklenmez

    Alıntıları Göster
    Tekrar yazdığın genel kısıma dikkat çekip cevaplamak istiyorum dediğin şey genel olarak şu, "Hayvanların neden sonuç ilişkisi kurabildiği malum. Benim anlatmak istediğim ise bahsedilen doğal arzuların bunlardan farklı bir kategoride olduğudur. Doğal seçilimin getirdiği şartlar ve bu şartlarda hayatta kalmak için bir taşı kullanmak veya kargalar gibi cevizleri yukarıdan uçarken yere atmak amaçla ortaya çıkan şeyler. Doğal arzular ise bunların daha gelişmişi veya sonrasında oluşan yapılar değil. Doğal arzuların kompleksliği ve başlı başına ontolojik durumu farklıdır. "



    Senin dediğine göre bu arzular insanın ilk varoluşundan beri varolmalıdır fakat bunu gözlemlemek mümkün değil. Çünkü arzular, arkalarında fosiller bırakmıyorlar ve doğrudan genlerle analiz edebileceğimiz unsurlar değiller: bireyden bireye, zamandan zamana, mekandan mekana değişebiliyorlar ve çevreyle, kişinin kendi geçmişiyle ve daha nice unsurla çok sıkı bir ilişki içerisindeler. Ortaya çıkan bir arzunun, bundan yüz binlerce ve hatta milyonlarca yıl önceki versiyonlarını görebilmemizin herhangi bir yolu yok. Biz evrimsel süreçte bu arzuların oluşabileceğini görüyorsak -ki görüyoruz- argümanın bir geçerliliği kalmaz. Yukarıda belirttiğim gibi bu arzuların insanın varoluşunsan beri olduğunu bilmemiz mümkün değil, arzuların evrimsel süreçte ortaya çıkabileceğini görebildiğimiz için bu argümanı pek sağlam bulmuyorum. Çünkü konu buradan, "Evrim Tanrı olmadan çalışır mı" soruna kayıyor. Bu da çok ayrı bir felsefi konu ve bana göre evet, çalışır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 10 Eylül 2018; 13:31:59 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir şey değişmez,ek olarak hayattaki amacı ne olacak ?

    Ailesini mutlu etmek mi ?

    İntihar eden kişi zaten kendi benliğinden vazgeçip yok olmak ister yani başka kişiler umrunda bile olmaz.

    Kendini düşündüğü için de eğer hiçliğe gideceğine inanıyorsa intihar etmesi kolay olur ama ahirete inanıyorsa intihar edeceği zaman daha şiddetli azaba uğrayacağı için intihar fikrinden vazgeçip sabreder.



    Ek olarak siz Müslüman mısınız ? Evetse itikadınız nedir?

    Merak ettim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • eşom21 kullanıcısına yanıt
    Hayır, Müslüman değilim. Verdiğim örnek üzerinden devam edeceksek bu kişinin hayattaki amacı ailesini geçindirmek, kadınıyla yaşlanmak, çocuklarını büyütmek olabilir. İntihar için her şeyden vazgeçmesine gerek yok. Mesela bu kişinin iflas ettiğini, beş parasız kalıp inşaat işçiliği yaptığını düşünelim, sırf karın tokluğuna çalışsın buna alışamadığı için bıkıp, hayata küsüp intiharı düşünebilir. Yani intiharın anlamlı olup olmadığı kişiden kişiye değişir. Ben yapılan her intiharı da yanlış bulmuyorum mesela verdiğim örnek ortada ben sırf karın tokluğuna ağır şartlarda çalışacağıma veya kölelik yapacağıma intiharı burada mantıklı bulurum. Tabii ki bir teist bunu mantıklı bulmayabilir çünkü ahiret inancı vardır.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Ben sizi nedense Müslümansınız diye hatırlıyorum.

    İkimizin Tartışmasının mantığı yok o zaman

    iyi günler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • eşom21 kullanıcısına yanıt
    Zaten bu karşıt görüşteki insanlarla tartışman mantıklıdır. Gerçi bu tarz basit argümanları savunmayan teist arkadaşlarım da var. Yani bunları kabul etmeyen teistle bile bu konuyu tartışabilirsin. Seninle aynı düşünen Müslüman biriyle ancak ilahiyat tartışırsın.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Karşıt görüşlü insanla tartışman bir bakıma mantıklı olabilir ama genel olarak Ateistlerle tartışmak saçma.

    Adam zaten kendi kararını vermiş,ne desem duygusal olarak aklında olan şeyi rasyonel etmeye çalışacak.



    Hahaha basit argümanmış sen kendini ne zannediyorsun koçum ? Forumda yaptığın tek şey,Facebook hesabından bir zamanlar insanlardan para isteyen Berat Mutluhan'ın yazılarını kopyala yapıştır yapmak.

    Sen kendini çok yukarıda görüyorsan git hadi Richard Swinburne ile falan tartış o zaman boş yapma.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • eşom21 kullanıcısına yanıt
    Hahaha Beratın tavsiye ettiği kitapları şuraya kopyaladık diye yazdıklarımız da Berata ait oldu. Para istemesinde ne var? Hırsızlık mı yapıyor? Ben kendimi bir şey sanmıyorum şuan yaptığın teist filozofu örnek göstererek teizmi üstün çıkarmak. Bu yaptığın Graham Oppy gibi bir ismi örnek göstererek ateizmi üstün göstermekle eşdeğer. Swinburne sağlam bir filozof ama bu demek değil ki teizm rasyoneldir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 10 Eylül 2018; 17:44:1 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Tekrar yazdığın genel kısıma dikkat çekip cevaplamak istiyorum dediğin şey genel olarak şu, "Hayvanların neden sonuç ilişkisi kurabildiği malum. Benim anlatmak istediğim ise bahsedilen doğal arzuların bunlardan farklı bir kategoride olduğudur. Doğal seçilimin getirdiği şartlar ve bu şartlarda hayatta kalmak için bir taşı kullanmak veya kargalar gibi cevizleri yukarıdan uçarken yere atmak amaçla ortaya çıkan şeyler. Doğal arzular ise bunların daha gelişmişi veya sonrasında oluşan yapılar değil. Doğal arzuların kompleksliği ve başlı başına ontolojik durumu farklıdır. "



    Senin dediğine göre bu arzular insanın ilk varoluşundan beri varolmalıdır fakat bunu gözlemlemek mümkün değil. Çünkü arzular, arkalarında fosiller bırakmıyorlar ve doğrudan genlerle analiz edebileceğimiz unsurlar değiller: bireyden bireye, zamandan zamana, mekandan mekana değişebiliyorlar ve çevreyle, kişinin kendi geçmişiyle ve daha nice unsurla çok sıkı bir ilişki içerisindeler. Ortaya çıkan bir arzunun, bundan yüz binlerce ve hatta milyonlarca yıl önceki versiyonlarını görebilmemizin herhangi bir yolu yok. Biz evrimsel süreçte bu arzuların oluşabileceğini görüyorsak -ki görüyoruz- argümanın bir geçerliliği kalmaz. Yukarıda belirttiğim gibi bu arzuların insanın varoluşunsan beri olduğunu bilmemiz mümkün değil, arzuların evrimsel süreçte ortaya çıkabileceğini görebildiğimiz için bu argümanı pek sağlam bulmuyorum. Çünkü konu buradan, "Evrim Tanrı olmadan çalışır mı" soruna kayıyor. Bu da çok ayrı bir felsefi konu ve bana göre evet, çalışır.

    Alıntıları Göster
    Arzular fosil bırakmadığı için direk insanın oluşumuyla bitlikte varolmamıştır demek hata olur ama ben de bitirecektim zaten. Sen beni ikna edemedin ben de seni edememişim gibi gözüküyor. Her neyse ben zaten Tanrı varlığını kanıtlarken arzu deliline direk atıf yapmam. Onu daha çok güçlendirici bir delil olarak kullanırım. Daha çok kozmolojik ve tasarım argümanlarına dikkat çekerim. Aynı zamanda bazı teistler tarafından bile reddedilmesine rağmen ontolojik delili çok güçlü bir delil olarak görürüm. Leibnizci kozmolojik argüman yazımı okumuşsun galiba. Yazılarımı hutchmichaels.blogspot.com adresinde paylaşıyorum. Deizm ve leibnizci yazılarımı özellikle tavsiye ederim. Kötülük problemiyle ilgili yazı yazmayı planlıyorum

    Ve bence evrim Tanrı olmadan çalışamaz. Bunun sebebini zaten tartıştık baya ama arzular veya soyut olgular dışında canlılığın inanılmaz kompleks yapısını Tanrı sız açıklamak mümkün gözükmüyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Terry Malloy -- 10 Eylül 2018; 20:13:55 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Terry Malloy kullanıcısına yanıt
    Bu arzuların varlığından eminiz fakat sen Allah doğuştan koydu diyorsun, ben ise evrimsel süreçte oluşmuş olabilir diyorum yani bir kesinliği yok o yüzden bu argüman geçerli olmaz. Senin dediğin gibi kozmolojik argümanlar ve hassas ayarlar daha kapsamlı, daha güçlü fakat bunları sağlam bir şekilde kavramak için iyi şekilde fizikte bilmek gerekiyor. Blogunu incelerim ama fizik alanında pek bilgim olmadığı için hassas ayarlar gibi argümanlara çok hakim değilim kendimi geliştirmeye çalışıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 10 Eylül 2018; 21:7:38 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.