Şimdi Ara

Dualarımızın Faydası ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
0
Favori
1.062
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Eğer sonsuz güce sahip bir Allah olsa idi böyle birşey mümkün olabilir miydi acaba?. Dua edildikten sonra elbette Allah bir enerji gönderip kapıyı kapatmayacak. Bu durumda olaylara direkt müdahele etmiş oluyor böyle birşey olayların daha da karışmasına sebep olur, kelebek etkisi yüzünden tüm kader değişir. Ama zamandan ve mekandan bağımsız olarak her şeye müdahele edebilen bir varlık zamanın o kısmını yeniden kurgulayabilir. Ama zamanın ve mekanın sadece bir kısmına kurgu yaparsa bu diğer kısımları da dolaylı olarak etkileyeceği için kader yine değişecek. Tek çare tüm evreni yeniden kurgulamaktır. peki ya evren başka evrenlerle etkileşim halinde ise? Bunun için de sonsuzdan daha büyük bir hesaplama ve yaratma gücüne sahip olması gerekir. O zaman Allahın gücünün sonsuzdan daha büyük olması lazım. Biz sonsuz diye bir kelime kullanırız kestirip atarız.
    Unlü düşünür ve matemetikçi Blaise Pascal diyor ki: "Sonsuzluğu aklınız kavrayabildi mi?" Eğer ben Sonsuzluk kavramını birazcık ucundan kavrayabildi isem böyle birşeyin asla mümkün olamayacağını kanaatine varırım.
    İŞİN GÜCÜN SAÇMALAMAK....DİĞER TOPİKLERİNDEDE BELLİKİ ALLAHI İNKAR EDİYORSUN....EVET KAPI AÇIK OLABİLİRDİ DUA ETMESİNE RAĞMEN AMA ALLAH HERŞEYE KADİR OLDUĞU İÇİN ORADAN 1000 HIRSIZDA GEÇSE ALLAH O AÇIK OLAN KAPILI DÜKKANA HİÇBİR ZARAR VERDİRMEZDİ....
    AYRICA ALLAHI İNKAR EDİYORSUN,ÇOK BENCİL DAVRANIYORSUN.KURANDA ŞÖYLE BİRŞEY YAZIYOR,TOPRAKDAN GELDİK TOPRAĞA GİDECEĞİZ...SÖYLE BAKALIM SEN ÖLDÜĞÜNDE SENİ GÖKYÜZÜNEMİ GÖMECEKLER YADA ÇÖPTENEKESİNEMİ ATACAKLAR?MADEM ALLAHA İNANMIYORSUN OZAMAN ŞİMDİDEN BİR VASİYET HAZIRLA VE;BEN ÖLDÜĞÜMDE CENAZE NAMAZIMI KILMAYIN-BENİ TOPRAĞA GÖMMEYİN,ÇÜNKÜ ALLAHIN GÖNDERMİŞ OLDUĞU KTAPTA ÖYLE YAZIYOR.....ÖZÜR DİLERİM AMA BUKADAR SALAKLIK OLABİLİRMİ?NİÇİN HİÇ DÜŞÜNMÜYORSUN?




  • erkanbuyukkaya1986
    Sanırım bu platforma ilk defa girdin.Epey heyecanlı olduğun belli,baya bir konuya cevap yazmışsın,yeni başlıklar açmışsın ama heyecanlanmana gerek yok kardeş.Burada her görüşten insan var.Böyle kabul etmen lazım .Çünkü burada herkes kendi inancına göre birşeyler aktarıyor bunu değiştirmenin mümkünatı yok.Ne kimse senin inancını değiştirebilir ne de sen kimsenin inancını değiştirebilirsin.
    Biraz daha sakin olmaya çalış bence
  • feylesof, ben alıştım artık, takmıyorum
  • Dua okumak bencede çok faydalıdır.Çünki bizi yaratan isteki vereyim diyor dua etmeklede hem dileklerimizi diliyoruz hemde Allahı zikrediyoruz ama tabi ne söylediğimizi bilmek kaydı ile ( Duaların manasını) yoksa aşşagıda ki yazarın yazdığı gibi olur.

    HAZİNEYİ "OKU"MAK

    Adam tarlasını kazarken toprağın altında naylona sarılı bir şey bulmuş... Hemen açmış... Başlığında kendi lisanıyla, “BUNU okuyan hazineyi bulur!” yazılıymış...

    Ancak yazının alt tarafı ise okuyamadığı bir lisanmış..

    Hemen yazıyı almış köyün imamına koşmuş... Köyün imamı ona göre büyük adam; belki de zamanın gavsı ya da müceddidi!.

    İmam efendi Kurân kursunu bitirmiş... Kur'ân okumasını biliyor...

    Hemen almış kağıdı eline ve bakar bakmaz konuşmuş:

    "—Bunu “okuyan hazineyi bulur!” yazıyor... Altında da Arapça bir dua var!... Hemen bunu çoğaltalım!.. Ve herkes okusun!" demiş...

    Mübarek elleriyle, bulunan yazıdakileri kopyalamışlar ve tüm köy halkına dağıtmışlar!..

    Herkes okumaya başlamış imam efendinin kendi dillerinin harfleriyle yazdığı onbeş satırlık yazıyı... Aradan bir zaman geçmiş...

    Derken biri köy kahvesinde demiş:

    "—Efendiler bu böyle günde bir kere okunmakla olmayacak sabah akşam okuyalım şunu... Elbette bir kerameti vardır!"

    Birkaç gün daha geçmiş, günde kırk defa okumaya karar vermişler!.

    Derken günde yüz defa!..

    Bazıları bakmış, "hazine bulunmuyor" demişler:

    "Bu safsata!.. Bizi umutlandırmak için böyle bir masal uydurmuş birisi!."

    Kimi de inançla ve ısrarla devam etmiş okumaya..

    Aradan aylar geçmiş ama ne çare ki hazineyi bulan yok!..

    Derken günün birinde bir gezgin uğramış köye... Camide yatsıyı kıldıktan sonra bakmış bir dua yapıyor insanlar birlikte, hiç duyulmamış o güne kadar öyle birşey!

    Demiş camiden çıkarken imama, "bana da öğretsenize bunu"...

    Hemen yazılısını vermiş ona da imam...

    Adamı misafir etmişler misafirhanede...

    El etek çekilip insanlar uyuduktan sonra adam kalkmış mumu yakmış kağıttaki Arapça dua(!)yı okumaya başlamış!!!

    Misafirhaneden çıkmış elinde mum ve kâğıt, köyün ortasındaki ulu çınarın altına gelmiş... Gene kâğıttaki duayı okumuş; çınardan köyün kuzey çıkışındaki dere boyuna doğru yürümüş.. Sonra Arapça dua(!)yı okumuş gene, dere yatağından uzanan salkım söğütün yanına varmış. Dua(!)da yazılı olduğu üzere söğüt ağacının yanından yüzünü köye dönüp yirmibir adım atmış ve oradaki koca kayanın dibini kazmaya başlamış...

    Bulmuş orada bir tahta kutu ve içinde çil çil altınlar!. Alıp yoluna devam etmiş!.

    Köylünün her gün okuduğu dua(!) doğruyu yazıyormuş meğer inanmayanların aksine!

    “OKU”muş duayı köylülerin okumasından farklı olarak; anlamış anlamını yazılanların ve gereğini de uygulayarak; hazineyi bulmuş!.

    Köylülerse hâlâ devam ediyormuş sabah akşam anlamını bilmedikleri imam efendinin kendi lisanlarında yazıp ellerine verdiği Arapça duayı okumaya!!!

    Okuyorlar...

    Tıpkı imamın köylüsü gibi okuyorlar gün be gün okumak olsun diye... Yahut okumaya çalışıyorlar... Ya da okuyamıyorlar...




  • Duaların faydası olmaz olurmu hiç? Eğer faydası olmasaydı, 1000 kişilik Çeçen ordusu, 500.000 kişilik Rus ordusuna kök söktürebilirmiydi??

    Dua olmadan olmaz...;)
  • Yüce Allah tan bişey istemekten korkmayalım arkadaşlar .Hem çalışalım hem de dua mızı edelim.
  • quote:

    kaotika
    Yüzbaşı




    Mesaj: 281



    31 Temmuz 2005, 20:29:03


    --------------------------------------------------------------------------------

    feylesof, ben alıştım artık, takmıyorum

    _____________________________
    allah aşkına beni tak be,ne olur yazdıklarımı oku.....Be kardeş illaki sana yalvarmamı gerek takmassan takma,eğer ben seni zerre kadar takıyorsam............yım...........sadece yazdıkların cevaplara burnumla gülüyorum
  • KURAN'A GÖRE DUA

    "Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek" anlamlarına gelen dua, Kuran'a göre "kulun bütün benliğiyle Allah'a yönelmesi" ya da "gücü sınırlı ve sonlu bir varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz bir kudret karşısında acizliğini kabul ederek yardım dilemesi" şeklinde tanımlanmaktadır.

    Allah inancı olan her insanın çeşitli şekillerde dua ettiği bir gerçektir. Ancak insanların oldukça büyük bir kısmı duayı, sadece darlık ve sıkıntı anında elden gelen tüm ihtimaller denendikten sonra Allah’ı hatırlamak şeklinde anlamaktadırlar. Bu insanlar üzerlerindeki sıkıntı geçince bir sonraki darlık ve sıkıntı anına kadar Allah’ı unutur ve ondan bir şey talep etmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler.

    İnsanların başka bir bölümünde de son derece hatalı bir dua anlayışı hüküm sürmektedir. Bu insanlar için dua, küçük yaşlardan itibaren ailenin yaşlı bir ferdi tarafından öğretilen anlaşılmaz bazı sözlerdir. İnsanların bu tür dualarında Allah’ın varlığı, birliği, büyüklüğü, kudreti, insanları sürekli olarak görüp-işittiği, dualara icabet edeceği fazla düşünülmez. Önceden ezberlenmiş olan dua kalıpları tekrarlanır, durur. Oysa kitabımızın da konusu olan, Allah’ın Kuran aracılığıyla insanlara duyurduğu dua çok farklıdır.

    Kuran’a göre dua etmek, Allah’a ulaşabilmenin en kolay yoludur. Şimdi Allah’ın sıfatlarını bir düşünelim. O, insana şah damarından daha yakın olan, herşeyi bilen, işitendir... İnsanın içinden geçirdiği tek bir düşünce bile Allah’tan gizli kalmaz. O halde samimi olarak Allah’tan bir istekte bulunmak için insanın sadece düşünmesi bile yetmektedir. İşte Allah’a ulaşmak bu denli kolaydır.

    İnsan kulluk bilincinde olduğu sürece Allah Katında bir değer kazanabilir. Bu yüzden insanın Allah’a yönelmesi, hataları konusunda Allah’a itirafta bulunması ve sadece Allah’tan yardım dilemesi gerekmektedir. Bunun dışında bir davranış tarzı Allah’a karşı büyüklenmektir ki, Kuran’da bunun cezasının sonsuz cehennem olduğu bildirilir.

    Günümüz toplumlarında dikkat çeken bir gerçek, diğer birçok ibadet gibi duanın da terk edilmiş bir gelenek olarak düşünüldüğüdür. Aslında bu düşüncenin gelişmesinin perde arkasında “Allah’tan bağımsız, kendi kendisine işleyen bir dünya” olabileceği telkini yatmaktadır. İnsanların büyük bir kısmı ister istemez yaşantılarının başlangıcından sonuna kadar tüm olayların kendilerinin ve çevrelerindeki insanların kontrolünde cereyan eden olaylar olduğunu düşünürler. Bu yüzden de ölümle burun buruna gelmeden ya da çok büyük bir felaketle karşılaşmadan Allah’a dua etme ihtiyacı duymazlar. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Bu yanılgıda öyle bir noktaya gelenler olur ki, bunlar duayı adeta geçmiş zamanlardan günümüze kadar ulaşmış bir sihir tekniği olarak algılarlar. Halbuki dua, yaşamın geneline yayılacak başlıbaşına bir ibadettir.

    İnsanların tamamı duaya muhtaçtır. Fakir ve zor şartlar altında yaşayan birinin zengin bir insana göre duaya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmek, dua konusunu temelinden yanlış anlamak demektir. Maddi durumu iyi olan, hayatta tüm istediklerine kavuştuğunu düşünen bir insanın duaya ihtiyacı olmadığını düşünmek son derece hatalıdır. Çünkü bu durumda dua etmenin tek sebebinin dünyevi arzuların tatmini olduğu anlamı çıkmaktadır. Oysa müminler hem dünya hayatları için, hem de ahiretleri için dua ederler. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah’ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah’a dayandığını bilmek, tüm işleri ona havale etmek ve sadece ona dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.

    Allah yeryüzünde meydana gelen tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır. Dünyadaki ve evrendeki herşey Allah'ın koyduğu kanun ve kurallara göre işler. Allah, sözlü duanın yanında insanların çabalarıyla dualarının gerçekleşmesini ne kadar arzuladıklarını göstermelerini beklemektedir. Bu da "fiili dua"dır.

    Fiili dua, kişinin herhangi bir arzusuna ulaşmak için elinden gelen herşeyi tamamen yapmasını ifade eder.

    Bir insanın üniversite imtihanına girmek için form doldurması, dershaneye gitmesi, ders çalışması bir duadır. Bununla birlikte tüm bu işleri yaparken Allah'ın kendisine başarı vermesi için istekte bulunması da bir duadır.

    Fiili dua, sözlü dua ile birlikte yapılması gereken temel bir ibadettir. Fiili ve sözlü duayı açıklayan bir başka örnek, tevbedir. İnsanın işlediği bir günaha karşılık tevbe etmesi ve bağışlanma dilemesi sözlü bir duadır. Ancak insanın sorumluluğu bununla bitmemektedir. Kendisini kötülükten koruması için Allah'a dua eden insanın, bu konuda bir çaba göstermesi, tercih yapması gereken durumlarda iradesine hakim olarak doğru olan yolu tercih etmesi gerekmektedir. Yani tevbe edip vazgeçtiği kötü davranışına bir daha geri dönmemelidir. Bunlar ise onun fiili duasıdır.

    Bir işin gerçekleşmesi için dua edip oturan insanın yapmış olduğu hareket ne kadar yanlış ise, tüm çalışmaları ve tedbirleri aldıktan, yani fiili duasını tamamladıktan sonra "bu işi ben tamamladım" diyerek sözlü dua etmeyenin yapmış olduğu davranış da o derece yanlıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi armagedon2001 -- 31 Temmuz 2005, 15:14:16 >




  • ÖSS de çok işe yarıyo walla. 40 puan artırdım
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.