Şimdi Ara

Gelecekte bizi neler bekliyor? (Fütürizm) (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
34
Cevap
1
Favori
776
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • uçan arabalar geçmişteki futuristlerin en büyük sıçışlarından biridir gelişim verimliliğin artışı ile sağlanır maalesef uçan arabalar verimli değildir.

    gelecekte bizi bekleyen şey yapay zekanın şekillendirdiği bir dünya ve otonom sistemler olacak.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnsanoğlu 2050'de ölümsüzlüğe ulaşacak

    Ünlü fütürist Dr.Ian Pearson İngiliz basınına verdiği bir demeçte insanoğlunun ölümsüzlüğe ulaşacağı tarihi açıkladı.


    İnsanoğlunun tarih boyunca en büyük hayali olan ölümsüzlük önümüzde 32 yıl içinde yani 2050 yılına geldiğimizde gerçek olacak.

    Bu iddianın sahibi ünlü fütürist Dr Ian Pearson. İngiliz basınına konuşan Pearson 1970'den sonra doğacak çoğu kişinin ölümü tatmayacağını öne sürdü.

    Genetik mühendislik alanında ciddi ilerlemeler olduğunun altını çizen Pearson, 2050 yılına geldiğimizde gelişen yapay zeka, robotik bendenler ve genetik mühendisliğindeki ilerlemeler sayesinde insanoğlunun doğduğu bedene ihtiyacı kalmayacağı iddiasında.

    İnsanoğlunun bilincinin makinelere yüklenebileceğini savunan Pearson, bilincin korunması sayesinde vücudun ölmesi durumunda bile kişinin başka bir bedende yaşayacağını öne sürdü.

    Benzer bir iddia geçtiğimiz yıllarda Teknoloji devi Google’ın baş fütüristi Ray Kurzweil'dan da gelmişti.

    ‘’2029 yılında tıbbi teknolojiler, kalan ömrümüze her yıl bir yıl daha katacak evreye gelecek’’ diyen Kurzweil, beynimizin bir bulut sistemine bağlanacağını ve nano teknolojili tıbbi cihazların bağışıklık sistemimizin yerini alarak kanser, dolaşım sistemi hastalıkları gibi sağlık sorunlarının üstesinden geleceğini öngörüyor.

    Tıpkı 2 milyon yıl önce insan beynindeki ‘frontal korteks’in evrim geçirerek zekileşmesi gibi bir değişim geçireceğimizi belirten Kurzweil, bu evre geldiğinde bilişsel faaliyetlerin, duyguların, iletişimin çok daha yoğun olacağını ifade etti.

    ‘’İnsanlar arasında daha karmaşık iletişim formları kurulacak, duyguları daha derinden etkileyecek müzik eserleri icra edilecek, mizah anlayışımız için daha komik şakalar yapılacak ve daha duygusal aşklar yaşanacak’’ diyerek giderek mükemmelleşecek bir insan zekasını tarif etti.

    Kurzweil ölümsüzlük öngörüsünü 2 temel gerekçeye dayandırmıştı. Bunlardan birincisi, gelecekte teknolojinin daha güçlü, daha küçük boyutlu ve daha ucuz olacağı gerçeği.

    Kurzweil buna örnek olarak, şu anki Android işletim sistemli cep telefonunun 1960’larda MIT’de kullanılan 11 milyon dolar değerindeki o dönemin süper bilgisayarlarıyla benzer işlevleri yerine getirebilmesini gösterdi.

    Fütürist ikinci gerekçesini ise, ABD’nin Connecticut eyaletindeki bir tıbbi araştırmalar merkezinin çalışmalarına dayandırıyor. Buna göre, diabetle mücadele araştırmaları merkezi Joslin Diabetes Center, hayvanların daha çok yemek verilmesine rağmen şişmanlamamasını sağlamayı başardı. Kandaki şekeri algılayarak şişmanlamaya neden olan reseptör genin pasif hale getirilmesiyle, hayvanların yaşam sürelerinin uzadığı görüldü. Kurzweil, buna benzer araştırmalar sonucunda üretilecek teknolojiyle insanların sonsuza kadar yaşayacaklarını düşünüyor.

    Alıntı:

    1970'den sonra doğmuş çoğu kişi ölümü tatmayacakmış. kıl payı yırtıcam galiba




  • Communist kullanıcısına yanıt
    Zaten kendinde buna inanmıyorsun.
    Ruh ölümsüz. Beden ise ölümlüdür.

    Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.
    Ankebût Suresi 57. Ayet

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Communist kullanıcısına yanıt
    Sen nasıl komunistsin?
    Diyalektiğin ilk kurallarından biri her şey doğar büyür ve ölür.

    Saçma sapan konular açıp sosyalistleride buralarda rezil ediyorsun.

    Komünizmi çoluk çocuk oyuncağı yaptınız.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mummery

    Sen nasıl komunistsin?
    Diyalektiğin ilk kurallarından biri her şey doğar büyür ve ölür.

    Saçma sapan konular açıp sosyalistleride buralarda rezil ediyorsun.

    Komünizmi çoluk çocuk oyuncağı yaptınız.
    Komünizmle ölümsüzlüğün ne ilgisi var? 2050 olmasada gelecekte bunun olacağına inanıyorum gerektiğinde kurallar değişir, değişmeyen yok olur gider çoluk çocuk kardeşim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Communist -- 17 Mayıs 2019; 1:35:58 >
  • Communist kullanıcısına yanıt
    Komünizm temeli Marks ve Engels ve Lenine dayanır.
    Diyalektik düşünce bilimsel bir felsefedirde.

    Senin proleter amblemi "Communist" nikini alarak komünizmi aşağılama düşüncesinde birisi olma ihtimalide var.

    Biraz daha açayım "Evrenin oluşumu ve diyalektik materyalizm" açısından komünizmin bel kemiğini oluşturur.

    Engels Doğanın Diyalektiğinde konuyu açıklamıştır.

    Bu nedenle bilmediğin konularda saçmalamayı bırak özentili çocuk.
    Komünizm senin sandığın kadar basit bir dünya görüşü değil.
    Senin karşında komünizmin teorisinden yasalarına kadar hem pratiğini yapmış,hemde özümsemiş biri var.
    Doğada herşey doğar büyür ve ölür. bir dahada dirilmez. Bu diyalektik materyalizmin bir yasasıdır.
    Ha ölümsüzlüğü tahayyül edebilirsin,Ama olmaz.
    Teorik olarakta olmaz pratik olarakta olmaz.İnsanın DNA sı buna izin vermez.

    Bu düşünce allah buyurdu diye metafizikde değildir.
    Materyalist felsefenin temel fikridir.
    Biz geberip gidecezki yeni nesillere yer açılsın.
    Ölümden korkuyorsan komünist maskeni çıkar çocuk.Deden yaşındayım.




  • quote:

    @Mediha Abdulhay. 12 Eylül 2014.

    Evreni yüzyıllardır sorguluyoruz, araştırıyoruz. Nasıl oluştuğuna dair sürekli akıl yürütüyoruz. İlk çağ filozoflarından bu yana da hep sorgulanmış. Hep bilim adamlarından dinledik, şimdi de filozoflarımızın açısından bakalım. Birçoğu diyalektik materyalizm adı verilen bir olguyla, evrenin oluşumunu bağdaştırmış.

    Eytişimsel özdekçilik ve eytişimsel maddecilik olarak da bilinen diyalektik materyalizm, Milat Öncesine kadar dayanan bir kavramdır. Peki nedir bu kavram? Neyi açıklar?

    Öncelikle, diyalektik kelimesinin kökeninden başlamak istiyorum anlatmaya. Kelime kökeniyle diyalektik, eski Yunanca’da “karşılıklı konuşma”dır ve batı dilinde tartışma sanatı, münazara, tez-antitezle akıl yürütme anlamında kullanılmıştır. Materyalizm ise maddecilik anlamındadır.

    Diyalektik, bir düşünme, araştırma, değerlendirme yoludur ve yöntem olarak karşıt kavramların, zıtların birliği esasına dayanır. Bu zıtlar nedir? büyük-küçük, dişi-erkek, aydınlık-karanlık, az-çok, alt-üst, hızlı-yavaş ve daha nice örnek verilebilir bu konuda. Doğa zıtlıklar ile doludur. Her şeyin bir zıttı vardır. Öyleyse diyalektik ile her şeyi açıklamak mümkün.

    Karşıtların birliğini ifade eden bu yasa, oluşu, dolayısıyla da aynı zamanda varlığı anlamanın yasasıydı. Diyalektik materyalizm, doğadaki gelişim ve değişim sürecinin diyalektik temelde biçimlenmesi anlamında, en basitten en karmaşık yapıya, inorganik düzeyden organik düzeye doğru evrimleştiğinin, farklılaşma ve çoğalmayla birlikte nicel olandan nitel olana doğru bir dönüşümle birlikte karmaşık yapıların ve canlı varlıkların oluştuğunu vurgulamaktadır.

    Diyalektik yöntemi benimseyenler, yorumlarını bu zıt kavramlar arasındaki çelişkileri irdeleyerek oluştururlar. Ne zaman başladığına bakacak olursak: Diyalektik, ilk çağ filozoflarından bu yana süregelen bir olgu. Ancak M.Ö 535-475 yılları arasında yaşayan Heraklitos diyalektiğin babası sayılır. Karşıtların savaşı, oluşun zorunlu ve tek şartıdır. Herakleitos şöyle der; eğer karşıtlıklar arasındaki savaş olmasaydı hiçbir şey olmazdı. Kozmos karşıtlıkların savaşının meydana getirdiği bir uyumdur:

    “Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. Her şey çatışma sonucunda meydana gelir.”

    Varlıkların meydana gelişi ancak birbirlerine zıt olan ve bundan ötürü birbirlerini devam ettiren zıtların çatışmasına bağlıdır. Heraklitos, savaşın her şeyin babası ve kralı olduğunu; kimini tanrı, kimini insan olarak ortaya çıkardığını; kimini köle, kimini özgür kıldığını söyler. Heraklitos, tanrılarda, insanlarda yok olsun o kavga diyen ozanı kınıyor. Çünkü pes ve tiz sesler olmazsa uyum olmazmış, birbirine karşıt erkek ve dişi olmazsa canlı varlıklar olmazmış.

    Evren zıt unsurlardan meydana gelmiştir. Bu zıtlıklar arkasında ise bir olan hep durmakta olup, tanrı adıyla anılır. Bu ayrılıklı birliği filozof çeşitli simgelerde ve şekillerde görüyor.İnen ve çıkan yolun aynı olduğunu, iyi ile kötünün aynı olduğunu, çemberin çevresinde başlangıç ve sonun ortak olduğunu, yazının yolunun düz ve eğri olduğunu, soğuğun ısınıp, sıcağın soğuduğunu; nemlinin kuruyup kurunun nemlendiğini söylüyor. Bütün bu zıtlıklar, ikililiklerine rağmen aynı şey olup bir’in ayrı ayrı yanlarıdır.

    Fragmentlerinde sıkça belirtiyor:

    “Bağlanışlar; bütünler ve bütün olmayanlar, bir arada duran ve ayrı duran, birlikte söylenen ve ayrı söylenen. Her şeyden bir, bir’den her şey.”

    “Yayın adı yaşamdır, işi ise ölüm.”

    “Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamını ölür.”

    Bu üstteki cümleler Heraklitos’un diyalektik materyalizm hakkındaki görüşleri. Söz konusu Heraklitos’a gelmişken çoğu kişi tarafından da bilinen, benim ise Heraklitos’u bu kadar çok sevmeme neden olan felsefesine de değinmek istiyorum.

    Heraklitos’a göre her şey akar, sürekli değişir. Heraklitos’a göre ana madde ateştir. Ateş bir an bile hareketsiz kalmayan bir maddedir. Bu büyük filozofun akış öğretisini anlatan cümlesi şudur:

    “Aynı ırmaklara girenlerin üzerinden farklı sular akar”

    “Aynı ırmaklara gireriz ve girmeyiz. Hem varız hem yokuz.”

    Heraklitos’un evren anlayışı ise şöyledir; Ona göre tüm evren ateşten var olmuştur ve bir süre sonra yine ateşe dönecektir. Evrenin var oluşu ve yok oluşu olayı, periyodik olarak sonsuz kere yinelenecektir. Evren, belirli dönemlerde var olan ve yine belirli bir dönemde yok olan bir olgudur. Heraklitos’ta yeni olan taraf; evrenin birden bire bir oluş ve yok oluş olgusu olarak görülmesidir. Milet okuluna göre evren özü somut olan bir şeyden; sudan ya da havadan yapılmıştır, her şeyin özünde bu maddeler bulunur. Heraklitos ise ateşi ana madde yapmakla, varlıkların özde bir madde değil, bir olgu olduğuna dikkat çekmiştir.

    Gelelim diyalektiğin diğer filozoflar tarafından nasıl incelendiğine? Platon’a göre doğru bilgiye ulaşmanın en doğru düşünce yoludur diyalektik.

    Aristotales’e göre ise, diyalektiğin babası Elealı Zenon’dur. Zenon’un diyalektiği bir tür özdeşlik düşüncesine dayanır. Zenon, diyalektik yöntemi kullanarak hareketin olanaksızlığını gösterir. Ona göre evrende görünenler yanıltıcıdır, bir dizi paradoksla çokluk ve çeşitliliğin hayali olduğunu öne sürer. Elealı Zenon bir mantık ustası ve diyalektik düşüncelerin önemli geliştiricilerindendir. Zenon diğer diyalektik ile ilgili görüşlerin tersine, hareketin ve değişimin olanaksız olduğunu, bunların bir yanılsama olduğunu ve temelde varlığın değişmeyen bir halde bulunduğunu öne sürer.

    İlk çağ filozoflarının diyalektik yöntemi, Kant’a gelinceye kadar batı düşüncesinde olumsuz algılanmıştır. Kant, diyalektiği çelişkilerle açıklayarak her oluşta, her durumda çelişkiler olduğunu ortaya koyarak Herakleitos’un diyalektik anlayışını yeniden canlandırmış ve Hegel’e zemin hazırlamıştır.

    Hegel’e göre diyalektik, tez-antitez-sentez üçlüsüne dayanır. Gerçekleri oluşturan kavramların her biri karşıtını kendi içinde taşır. Düşünce, bir kavramdan (tez) onun içindeki karşıtına (antitez) bundan da yeniden karşıtına (yani ilk kavrama) dönmekle, diyalektik hareket içinde, iki kavramın birliğini oluşturan üçüncü kavrama (sentez) ulaşır. Bu süreç, düşüncenin kendisini kavramasını sağlayan bilinç içeriğini artırır. Hegel’e göre diyalektik, varlığı belirleyen düşüncenin kendi süreci olduğu gibi dünya tarihinin de oluşum ilkesidir.

    Marx ve Engels, maddenin hareketinin diyalektik iç çelişkilerinin ürünü olduğunu ileri sürer ve Hegel’in diyalektiğini tersine çevirerek diyalektik idealizm yerine diyalektik materyalizmin temelini atarlar. “Diyalektik, ‘dış dünyada ve insan düşüncesindeki hareketin genel yasalarını inceleyen bilimdir’ tanımı ile diyalektiği bilimle açıklayarak ve bilime dayandırarak günümüzde kullanılan diyalektik yöntem tarifini oluştururlar.

    “Benim diyalektik yöntemim, Hegelci yöntemden yalnızca farklı değil, onun tam karşıtıdır da. Hegel için insan beyninin yaşam-süreci, yani düşünme süreci —Hegel bunu “Fikir” (“Idea”) adı altında bağımsız bir özneye dönüştürür— gerçek dünyanın yaratıcısı ve mimarı olup, gerçek dünya, yalnızca “Fikir”in dışsal ve görüngüsel (Phenomenal) biçimidir. Benim için ise tersine, fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir.” (Das Kapital, Almanca İkinci Baskıya Önsöz)

    Marx, kendi teorisini “Mekanist materyalizm”den farklılaştırmaya özen gösteriyor, evrimin önemine ve toplumdaki kıpırtılara dikkat çekiyordu. Mekanist modeldeki tekrar eden ve geriye dönen fiziksel tepki anlayışına da karşı çıkıyordu.

    Her bilim, gerçeğin farklı alanlardaki gelişimini ancak o alanlarda geçerli olan özel yasalara bağlar, diyalektik materyalizm ise, bizzat gelişme olgusunu genel yasalara bağlar. Bu genel yasalar, kurgusal varsayımlar değil; bizzat doğanın, toplumun ve bilincin işleyişinden çıkarılmış ve onlara uygulanarak denetlenmiş ve doğrulukları saptanmış bilimsel yasalardır.

    Bu yasalar:

    Karşıtların birliği ve savaşı yasası
    Nicelikten niteliğe ve nitelikten niceliğe geçiş yasası
    Olumsuzlanmanın olumsuzlanması yasası adlarıyla anılırlar

    Bu yasalar, evrende var olan her şeyin bizzat nasıl devinip geliştiğinin, süreklilikte kesintinin ve karşıtlıkların birdenbire dönüşümlerle nasıl aşıldığının, eskinin yıkılıp yeninin nasıl oluştuğunun anahtarını verir.

    Diyalektik materyalizm, hem bilme ve hem de yapmanın öğretisi olmakla, teori ile pratiğin bağımlılığını da ortaya koymuştur. Teorisiz pratik, pratiksiz teori olmaz. Pratik teori ile başarılı olabildiği gibi, teori de pratikten yansır. Son cümlemi yine Herakleitos’un başka bir sözü ile daha fazla bilgi yığmadan bitiriyorum “En kötü sanat, bilgiyi yığmaktır”.




  • Fütürizm
    Savaşı, tehlikeyi, makine çağını, faşizm teorisini benimseyen bir sanat okulu olarak İtalya’da gelişti. Radikal bir dönüşümü ifade eden akım, geçmişin köhneleşmiş birikimine karşı yeni bir toplumsal dinamizmin heyecanını üstleniyordu. Evrenin dinamizmine işaret eden ve kendi içinde anarşist ögeler de barındıran akım, gücü yüceltmesi nedeniyle bir anlamda otorite ve egemenlik ideolojilerinin yandaşı olarak algılanmasına neden oldu. Akım daha sonra Rusya’da Velemir Hlebniikov ve Mayakovski sayesinde etki alanını genişletmiştir.
  • Fütürizm hakkında kısaca bilgiler de verelim.
    Önce çok basitçe anlatalım.
    “Ferrari 125S modeli Mikelanj’ın heykellerinden daha güzel bir sanat eseridir.”

    Hah şimdi ayrıntıya girelim. “Eskinin sanatı uyuşuktur, uyuşukluğu durağanlığı över. Eskide kalmanın bir anlamı yoktur, zaten günümüzle de uyumsuzdur. Kütüphaneler ve müzeler yıkılmalı ve yeni dinamik akımlar desteklenmeli” der fütüristler.

    Gelecekte neler olacağına dair çalışmaları en çok Amerikalılar yapıyor. Ben doksanlarda kimsede cep telefonu yokken ev içinde aile içi cep telefonuyla konuşulacak diyen rapor okumuştum. Ortada o makine bile yoktu sayılır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mummery

    Fütürizm
    Savaşı, tehlikeyi, makine çağını, faşizm teorisini benimseyen bir sanat okulu olarak İtalya’da gelişti. Radikal bir dönüşümü ifade eden akım, geçmişin köhneleşmiş birikimine karşı yeni bir toplumsal dinamizmin heyecanını üstleniyordu. Evrenin dinamizmine işaret eden ve kendi içinde anarşist ögeler de barındıran akım, gücü yüceltmesi nedeniyle bir anlamda otorite ve egemenlik ideolojilerinin yandaşı olarak algılanmasına neden oldu. Akım daha sonra Rusya’da Velemir Hlebniikov ve Mayakovski sayesinde etki alanını genişletmiştir.
    Bence sen komünizmi gericilikle ilişkilendiriyorsun muhtemelen ordan burdan okuduğuna sorgulamadan inanıyorsun fütürizm adı üzerinde gelecekçilik.
    quote:

    Fütürizm: Savaşı, tehlikeyi, makine çağını, faşizm teorisini benimseyen bir sanat okulu olarak İtalya’da gelişti.

    İnsanoğlu var oldukça gelişecek geliştikçe komünizme bir adım daha yaklaşacak yada tam tersini uygulayıp gelişimi hızlandırabiliriz. gelişmekle savaşın ne ilgisi var? makine çağı gelecek doğrudur ama bu komünizmin lehine olacak telaş yapma.

    quote:

    Biz geberip gidecezki yeni nesillere yer açılsın.

    Bu cümlen planlı eskitmeyi hatırlattı bana, kapitalizm senin iliklerine kadar işlemiş

    quote:

    Ölümden korkuyorsan komünist maskeni çıkar çocuk.Deden yaşındayım.

    1970 öncesimi doğdun yoksa? sen öleceksin diye herkesmi ölsün



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Communist -- 17 Mayıs 2019; 18:31:41 >




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.