Şimdi Ara

Gen Değişikliği ve Canavar Anne

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
796
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Televizyon ekranlarında, şimdinin meşhur bir şarkıcısı "tuvaletim geldi" dedi diye ne kadar da ayıplanmıştı. Ayıplamayan var mı?

    Gölcük'te meydana gelen vahim olayda ise bir bebek annesinin kendisini bırakıp seyahate çıkması sonucunda ölmüş ve yüreklerimizi yakmıştı. Bu cümleleri yazarken hala daha içimde yangının külleri alevleniyor, bebeğin sesi geliyor kulaklarıma. Anneye kızmayanımız var mı? Nasıl yapar, demeyenimiz var mı?

    Halbuki, o anne yasalara göre suç olmayan, evlilik dışı bir ilişki sonucunda çocuğunu doğurmuştu, kızmak niyeydi peki o zaman?

    Bu milletin yasaları ve kuralları anayasayla sınırlanmaz, sınırlanamaz da. Genlerine işlemiş olan anane ve gelenekleri yasalar üstü bir koruyuculuk yapar aile kurumunda. Toplumun bu refleksine siz tutup da " mahalle baskısı" da diyemezsiniz. Diyemezsiniz çünkü karşılaştırma yaptığınız kuralları ya işine öyle gelen bir diktatör getirmiştir veya bir zaman sonra yine kendilerinin değiştireceği ve zamanı gelince değişecek hükümetler getirmiştir.

    Şimdi birileri çıkıp da yaygarayı koparıyor; "kızlı ve erkekli yaşamın neyi yanlış? diye. Bir zamanların meşhur enkırmeni (anchorman) Reha Muhtar siyasi görüşü ve dünya görüşü belli olan bir insandır. Diyor ki: "İki kızım var, ben onların böyle karma evlerde kalmalarını istemem."

    Binlerce yılın bu kadim millete kazandırmış olduğu müktesebatları değiştirmeye çalışmak ve onu, neyin yanlış, neyin doğru olduğunu deney masalarında bulmaya çalışan bir medeniyete uymaya zorlamak ne kadar akıl karıdır.

    Medeni diye dillendirdiğimiz "Avrupa" bugün aile kurumunu koruyabilmek için akla hayale gelmedik çareler üretmeye çalışıyor ve her gün bir başka yasa çıkarıp, aile olsunlar diye bireylere mali yardım yapıyorlar

    Kişisel görüşlere saygı ve özgür yaşam tarzını seçmek herkesin hakkıdır. Fakat seçerken de toplumun genlerinden şunu çıkarayım veya dna sarmallarına şunu da ekleyeyim demeye kimsenin hakkı yoktur.

    Güzel yaşamayı seçmiş birini takdir ederken, kötü yaşamayı seçmiş ve sersefil yaşayan bir insanı da tekdir etmek ve doğru yola davet etmek insanlığın bir gereğidir. Bugün bu davet gereğince yapılmadığındandır ki bazı anneler evlilik dışı çocuklarını evde veya tuvalette terk edebiliyorlar. Canavar anne diye manşete çekerken aslında onu bu duruma iten bazılarının da bu canavarlıktan nasibi yok mu?

    Ahmet Alp Altay







  • quote:

    Orijinalden alıntı: ahze23

    Bir zamanların meşhur enkırmeni (anchorman) Reha Muhtar siyasi görüşü ve dünya görüşü belli olan bir insandır. Diyor ki: "İki kızım var, ben onların böyle karma evlerde kalmalarını istemem."



    "Bu konuda Reha Muhtar ne demiş?" sorusunun yanıtını kaç kişi önemser bilmiyorum. O ayrı bir konu da...
    Bu yazarın yaptığına pes doğrusu, Reha MUHTAR'ın sözleri ancak bu kadar cımbızlanır... Reha Muhtar sadece bu kadar mı demiş? Devamında ne demiş?

    quote:


    "Kızlarım var...
    Bir babayım...
    Muhtemelen üniversiteye gidecekler...
    İçimden;
    - "Acaba?.." diyorum,
    - "Kızlarım üniversitede okurken, erkeklerle karma düzende aynı evde kalsalar buna gönül rahatlığıyla ‘evet' der miyim, rıza gösterir miyim?.."

    AYNI EVDE YAŞASINLAR İSTEMEM

    Ben eğer Amerika veya Avrupa'da istisnai bir kültürel çevre söz konusu değilse, böyle bir uygulamadan "Rahatsız olurum... Maraza çıkarmaya her an müsait bir duygu dehlizinde kaybolurum..."

    Ne kızlarımın, ne oğlumun "Amerika'da veya Avrupa'da istisnai bir üniversitenin kültürel çerçevesi içinde bulunmuyorlarsa, aynı evde kız erkek beraber kalmalarını" arzulamam...

    Özel bir kişiyle ilişkileri varsa başka bir konu;

    BENİM ENDİŞEMDEN OY TAHVİL EDİLİYOR

    Muhtemeldir ki iktidar da "benim kızlarımla ilgili endişe dolu tercihimden güç almakta" onun üzerinden sempatiye ve oya tahvil edilecek bir süreç başlatmakta...

    Çocuklar konusunda koruyucu ve hassas olan Başbakan; "bu konuda duygusal olarak rahat ve net..."
    Onu anlıyorum...
    Her şeye rağmen ben de bir şeyin bilinmesini istiyorum;
    Çocuklarımın eğitimi, onların insanlığı, adam gibi adam, kadın gibi kadın olmaları, bir ebeveyn olarak benim görevim...

    (...) KİMSE BENİM ÇOCUĞUMU VALİYE ŞİKAYET EDEMEZ

    Ne var ki kimse kusura bakmasın "Ben çocuklarımı valiye şikayet edecek bir sürece ‘evet' diyemeyeceğim..."

    O benim çocuğum...
    O benim kızım...
    Onu sokakta bulmadım ben...
    O benim sorumluluğum...
    Kendi kızımın namusunu "devletle paylaşamam..."

    Hiç arzu etmem ama, onu "aynı evde erkek arkadaşlarıyla kaldı" diye komşu şikayetlerine maruz bırakıp, sorgulatamam...

    18 yaşında kızlarımın namusunu "komşu şikayetlerine meze ettiremem..."




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Navigasyonel -- 9 Kasım 2013; 1:13:23 >




  • Böyle bir olaya Tarkan' ıda karıştırdınız ya Pes!

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Milli Eğitimde öğretmenlik yapan bir bayanın "evlilik dışı/yasa içi" çocuğu
    ile
    bayan-erkek karma öğrenci evleri...

    Ne alâka? Bu nasıl bir zihniyet?
  • Yazıyı okudum art niyet var. Kardeşim sen bu toplumun genlerini nerden biliyorsun o genlerde çocuklarının karma evde kalmasına izin veren aileler neden yok. Böyle mi çıkarılır hem haritası.

    ayrıca kimse kimseye karışamaz iki genç aynı evde kalıyorlar tamam ama o evde molotof kokteyli mi yapıyorlar hayır yolsuzluk mu yapıyorlar hayır e sorun ne o zaman

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ahmet bey bu yazı için bu kadar kasacağına son 10 yılda tecavüz ve taciz olaylarının ne kadar arttığını, ve son 10 yıldan önceki 10 yılda bu oranın kaç olduğunu yazsın.

    Bu ülkede belirli bir görüşü savunuyor diye çocuk yaştaki kızı istismar eden, yakalanınca da nikahıma aldım diyen, Adli Tıp'ta o küçücük kızın ifadesini değiştirtip ''akıl ve ruh sağlığı bozulmamıştır,'' raporu çıkartıp o ahlaksızı tahliye edenler, kayıt dışı evlilikler yapıp bunu ''normal, meşru, ahlaki'' olarak nitelendirenler şimdi çıkmış ''kızlı erkekli kalıyorlar bu da ne oluyor?'' diyor.

    Farkındamısınız bilmiyorum ama hükümet, ülkedeki bütün kızların namusuna dil uzattı. Bu tartışmalardan sonra bir ev tutmak isteyen kız öğrencilere artık ''yollu'' muamelesi yapılacak, önyargılı bakılacak.

    Başbakan çıkıp, ''18 yaşındakilere hakkı olan seçme seçilme hakkı verdik'' diyor ancak 18 yaşını geçmiş insanların kendi hayatlarını nasıl yaşayacaklarına karar veremeyecek zekada olduğunu, devletin buna müdahale etmesi gerektiğini söylüyor. Devletin geleceğini tayin edecek kararı verebilenler, evlerde nasıl yaşayacaklarını bilemez haldeler öyle mi?

    Son yıllarda cemaat yurtlarının ülkedeki artış oranını hesapladınız mı hiç? Peki ya ülkedeki yatılı yurtların artış oranını? Hükümet bilerek yurt inşa etmiyor, bilerek öğrencilerin eve çıkma seçeneklerini yok etmek istiyor. Sonra da öğrenciler ister istemez cemaat evlerinde konaklamak zorunda kalsın diye. Gözetim aldında tutulsunlar diye.

    Yurtkur'un yurtları denetleme yetkisi Başbakanlık'a devredildi. Niye diye hiç sordunuz mu?

    Gezi olaylarının korkusu bacayı sarmış anlaşılan. Öyle ki üniversite öğrencilerini kontrol altında tutmak için binbir takla atıyor hükümet.

    Dün Adana'da ağzına kadar roket başlığı dolu bir Tır yakalandı. Adana Valisi de çıkıp ''Tır görünüşe göre Suriye'ye gidecekmiş. Başarılı ekiplerimiz bunu önledi'' diyor. Ancak ufak bir ayrıntı var. Tır'ın ihbarı içinde uyuşturucu var diye yapılmış. Vali de aha turnayı gözünden vurduk diye bütün basını olay yerine çağırmış. Tır açılınca da başlıklar meydana çıkmış.

    O başlıkların yarısı Konya'da yarısı da Adana'da üretilmiş. Üretim yerlerine ve üreticilerine kadar herkes bulundu basın araştırması ile. Yani Türkiye Cumhuriyeti, Suriye'deki aktif olan terörist El-Kaide'ye silah ve mühimmat yardımı yaptığı ortaya çıktı.

    Üstelik Başbakan'ın biz teröristlere yardım yapmayız bu yalandır deyişinden hemen sonra.

    Yıllarca Amerika'yı eleştirenler, şeytan olarak adlandıranlar şimdi o şeytanın emri ile Müslüman kanı döküyor ve bundan da zevk alıyor. Biz de çıkıp ''kızlı erkekli evler varmış, bu ahlakımıza aykırı'' diyoruz. Çünkü kızlı erkekli kalmak, Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da Müslüman kanı akıtmaktan daha ahlaksızca daha haince.




  • Bi kere yazı tarkanla başladı alakasız bi şekilde gölcükteki olaya getirdi, olayda çocuğun öldürülmesini evlilik dışı ilişkinin hukuken yasak olmamasıyla bağlayıp o zaman niye kızıyoruza getirdi. Vesselam saçma sapan bağlantılarla olayı kendi istediği yere bağladı.

    Birincisi kızlı erkekli diye tabir edilen şu gündem karıştırma olayında yazara kesinlikle katılmıyorum. Yazarın dediği gibi toplumumuzdaki yasalar sadece hukuktan gelmez doğrudur. Örf ve teamüllerimiz vardır. Kendi kızımın veya oğlumun karşı cinsle nikahsız yaşamasını meşru karşılamam izin vermem. Ancak bu benim görevimdir devletin değil. Her aile kendi kültürüne göre çocuğunu yetiştirir. Ülkemizi yönetenlerin aldığı aile kültürüne göre devletin yasa çıkarıp namus bekçiliği yapması doğru değil. Çünkü benim aldığım terbiyeye göre kızla erkeğin beraber yaşaması uygun değilken başka bir aile çocuğumun özgür kararı diyip kendisi izin verebilir. Bu kendi kararlarıdır ne beni ne de devleti bağlar




  • Bizim namus bekcileri yine patronlarini hakli cikarma derdiyle konu ustune konu acmaya baslamislar. Daha once de sormustum, yine tekrar edeyim; elin bacak arasini bu kadar merak ve dert eden kisiler neden arkalarina bakip kendilerine giren kaziklari sorgulamaz? Neden kendi onderlerinin yolsuzluklarini, namussuzluklarini reddetmez? Hele ki cikis noktalari inanclari olunca, daha dogrusu inanc geregi birseylere itiraz ederken hirsizligin da o inanca gore yasak oldugunu gormezden gelirler ve herkesin de bunu yapmasini beklerler?

    Elalemin bacak arasini size muhabbet konusu yapanlar, sizin bacak araniza hergun yeni bir kazik sokuyorlar ama anladigim kadariyla ya yalama oldugu icin ya da zevk verdigi icin umrunuzda degil.
    Bakalim daha kac parti gorevlisi ayni konuyu gundemde tutmak icin konu acacak.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mevzu bahis genlerse dna lar teferruattır
  • Mantık şu mudur

    Çocuk evlilik dışıysa ölse de nolacak gayri meşru sonuçta

    Ama çocuk evlilik süresince olduysa çok ayıp etmiş.

    Tiksindim bu zihniyetten.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Kızlı herifli

    Türkiye’de...

    1 milyon çocuk gelin var.

    *

    Gaziantep’te özel hastanede 18 yaşında birinin kimliğini kullanarak doğum yapan kız çocuğunun, aslında 12 yaşında olduğu ortaya çıktı. Bolu’da imam nikâhıyla yaşayan 11 yaşındaki kız çocuğunun sekiz aylık hamile olduğu anlaşıldı. Adana’da 13 yaşındaki kız çocuğuna düğün yapıldı. Sakarya’da kuzeniyle evlendirilen 15 yaşındaki kız çocuğu, evden kaçıp polise sığındı. Tekirdağ’da bir noterin, 14 yaşındaki kızlarını evlendirmek isteyen anne-babaya muvafakatname verdiği ortaya çıktı. Tokat’ta evlendirilen 12 yaşındaki kız çocuğunun dört aylık hamile olduğu anlaşıldı. Ağrı’da 16 yaşında evlendirilen kız çocuğu, tuvalette eli-kolu bağlanmış halde bulundu. İzmir’de 12 yaşında evlendirilen kız çocuğu sezaryenle doğum yaptı. Adana’da imam nikâhıyla evlendirilen 16 yaşındaki kız çocuğu, trenin önüne atlayarak canına kıydı. Bursa’da 14 yaşında... Şanlıurfa’da 13 yaşında... Erzurum’da 11 yaşında... İstanbul’da 13 yaşında... Samsun’da otomobil çarptı diye koma halinde hastaneye getirilen 14 yaşındaki kız çocuğunun, imam nikâhlı eşi tarafından dövüldüğü, sonra da kaza süsü vermek için motosikletle üzerinden geçildiği ortaya çıktı. Ordu’da 13 yaşında başlık parasıyla evlendirilen, 16 yaşında anne olan kız çocuğu, imam nikâhlı kocasının evi terk etmesi nedeniyle ortada kaldı.

    *

    Antalya’da düzenlenen Korunması Gereken Çocuklar Sempozyumu’nda konuşan yardımcı doçent Ahmet Burhan Çakıcı, yaşadığı hadiseyi şöyle anlattı: “Gümüşhane’de yolda bir kız çocuğunu kucağında bebeğiyle ağlarken gördüm. 16 yaşında evlendirilmiş, anne olmuş. Bebeğinin eli yanmış, ne yapacağını bilmiyor, çocuğuyla birlikte ağlıyor. Aslında orada bir anne ağlamıyor. İki çocuk ağlıyor.”

    *

    Resmi raporlara göre Türkiye’de her üç evlilikten biri, çocuk gelin.

    *

    Türkiye bu utançta...
    Avrupa şampiyonu.
    Kongo, Afganistan, Uganda ve Nijer’in arkasından dünya beşincisi.

    *

    Her 10 çocuk gelinden dördü...
    İkinci eş.

    *

    Kadın sığınma evlerimizde barınanların üçte biri, çocuk gelin.

    *

    Reşit olmuş; kendisi hakkındaki kararları kendisi verebilen pırıl pırıl gençlerimizin yakasından düş...
    Çocukları koynuna alan sapıklara ve o sapıklara utanmadan nikâh kıyan imamlara kafa yor biraz!


    KAYNAK

    Aranızda bu soruna çözüm düşünen var mı?




  • Hiç bir anlam ifade eymese bile
     Gen Değişikliği ve Canavar Anne

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    Ahmet bey bu yazı için bu kadar kasacağına son 10 yılda tecavüz ve taciz olaylarının ne kadar arttığını, ve son 10 yıldan önceki 10 yılda bu oranın kaç olduğunu yazsın.

    Bu ülkede belirli bir görüşü savunuyor diye çocuk yaştaki kızı istismar eden, yakalanınca da nikahıma aldım diyen, Adli Tıp'ta o küçücük kızın ifadesini değiştirtip ''akıl ve ruh sağlığı bozulmamıştır,'' raporu çıkartıp o ahlaksızı tahliye edenler, kayıt dışı evlilikler yapıp bunu ''normal, meşru, ahlaki'' olarak nitelendirenler şimdi çıkmış ''kızlı erkekli kalıyorlar bu da ne oluyor?'' diyor.

    Farkındamısınız bilmiyorum ama hükümet, ülkedeki bütün kızların namusuna dil uzattı. Bu tartışmalardan sonra bir ev tutmak isteyen kız öğrencilere artık ''yollu'' muamelesi yapılacak, önyargılı bakılacak.

    Başbakan çıkıp, ''18 yaşındakilere hakkı olan seçme seçilme hakkı verdik'' diyor ancak 18 yaşını geçmiş insanların kendi hayatlarını nasıl yaşayacaklarına karar veremeyecek zekada olduğunu, devletin buna müdahale etmesi gerektiğini söylüyor. Devletin geleceğini tayin edecek kararı verebilenler, evlerde nasıl yaşayacaklarını bilemez haldeler öyle mi?

    Son yıllarda cemaat yurtlarının ülkedeki artış oranını hesapladınız mı hiç? Peki ya ülkedeki yatılı yurtların artış oranını? Hükümet bilerek yurt inşa etmiyor, bilerek öğrencilerin eve çıkma seçeneklerini yok etmek istiyor. Sonra da öğrenciler ister istemez cemaat evlerinde konaklamak zorunda kalsın diye. Gözetim aldında tutulsunlar diye.

    Yurtkur'un yurtları denetleme yetkisi Başbakanlık'a devredildi. Niye diye hiç sordunuz mu?

    Gezi olaylarının korkusu bacayı sarmış anlaşılan. Öyle ki üniversite öğrencilerini kontrol altında tutmak için binbir takla atıyor hükümet.

    Dün Adana'da ağzına kadar roket başlığı dolu bir Tır yakalandı. Adana Valisi de çıkıp ''Tır görünüşe göre Suriye'ye gidecekmiş. Başarılı ekiplerimiz bunu önledi'' diyor. Ancak ufak bir ayrıntı var. Tır'ın ihbarı içinde uyuşturucu var diye yapılmış. Vali de aha turnayı gözünden vurduk diye bütün basını olay yerine çağırmış. Tır açılınca da başlıklar meydana çıkmış.

    O başlıkların yarısı Konya'da yarısı da Adana'da üretilmiş. Üretim yerlerine ve üreticilerine kadar herkes bulundu basın araştırması ile. Yani Türkiye Cumhuriyeti, Suriye'deki aktif olan terörist El-Kaide'ye silah ve mühimmat yardımı yaptığı ortaya çıktı.

    Üstelik Başbakan'ın biz teröristlere yardım yapmayız bu yalandır deyişinden hemen sonra.

    Yıllarca Amerika'yı eleştirenler, şeytan olarak adlandıranlar şimdi o şeytanın emri ile Müslüman kanı döküyor ve bundan da zevk alıyor. Biz de çıkıp ''kızlı erkekli evler varmış, bu ahlakımıza aykırı'' diyoruz. Çünkü kızlı erkekli kalmak, Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da Müslüman kanı akıtmaktan daha ahlaksızca daha haince.





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.