Şimdi Ara

GENELKURMAY BAŞKANI VE KUVVET KOMUTANLARI İSTİFA ETTİ (15. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
290
Cevap
0
Favori
6.081
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1112131415
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Ben gördüğüm hatayı düzelttim. Hukuken imza da belge de gerçek!
    (Gerisiyle ilgilenmedim, çünkü gerisi bana göre yalan, hukuka göre hepten yalan. Darbecinin vatanseveri mi olur?)

    Sonuçta o belge de gerçek, o imza da... Dursun Çiçek uzun bir aradan sonra o suça katılanların yani emri verenlerin de adlarını verdi.

    Yaptıkları hukuki olarak suç. En alâsından suç hem de...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: plareen


    quote:

    Orijinalden alıntı: Salinas


    quote:

    Orijinalden alıntı: El Fuego

    Tebrik ederim. Diğer korkakların yapamadıklarını yaptılar.

    Darısı bop çu yüzsüzlerin başına!


    istifa bir çözüm değildir, sorumluluktan kaçmaktan farkı yoktur bence.


    Buradaki istifa imgesel bir eylem. Sisteme karşı verilen bir mesaj. Bu adamlar emekli maaşlarını alamayacaklar, sence sorumluluktan kaçmaya değer mi hayatlarını devam ettirmek pahasına kazandıkları paralar? Onlar ülkeleri için yaptılar ne yaptılarsa, fakat ne yazık ki mevcut iktidar başta olduğu sürece bu mesaj ülkenin büyük kesimine yanlış iletildi. Ne ekonomi, ne siyaset dünyası bununla ilgilenmedi.

    Doğru ya, şike var Amy Winehouse var, kim ilgilenir askerle?

    Onca şehit verdik, onca suçsuz subay hapse girdi, kim umursadı? Ordunun da saygınlığını kaybettirdiler, ama biz, hala gözümü kapatıp ayaklarımızı uzatıp keyfimize bakıyor ve saçmasapan sözler savurabiliyoruz. Konuşmadan önce düşünelim.


    Yazdığınız yanlış.
    Emekli maaşları dahil tüm özlük haklarından yararlanıyorlar. Çünkü emekli oldular.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: uohk061_TS


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    Albay Çiçek mahkemede itiraf etti

    ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ davası kapsamında mahkemede konuşan Albay Dursun Çiçek, “İnternet andıcı gerçek bir belgedir. Altında imzalar ve paraflar vardır” dedi.

    hürriyet

    -------------------------------------------------

    Hani bazılarının tabu gibi gördüğü ordumuz içindeki yanlışlar hakkında bir eleştiri yazdığımızda kötü niyetli, yıpratma amacı ile yazan insanlar oluyoruz ya, bakalım bu itiraf karşısında bazıları ne yorum yapacak.
    Bu sitelerin amacı neydi ? Bu faaliyet ordumuzun görev tanımı içerisinde nereye oturuyor ?

    Bir şeyi eleştirdiğimiz zaman asla o kurumun genelini kasdetmiyorum. Bu tür yanlışlar Türk ordusunun kıymetinden, asaletinden zerre parça koparmaz. Ama çok sayıda insanın bulunduğu her toplulukta olduğu gibi ordumuzda da yanlış yapanlar vardır. O zaman bu yanlış yapanları otomatik bir refleksle korumayacaksın, hatalı olanlar da bedelini ödeyecek.


    Haberin tamamını koysaydınız keşke.Islak imzayı reddederek "bizi bir kağıt parçasına bakarak haksız yere içeride tutuyorlar" da dedi kendisi.


    Darbeci diye içeri atılan askerler bu ülkeyi seven askerler.Sizin düşündüğünüz gibi din düşmanı falan değiller.Asıl dinimizi koruyan onlar.RTE: "nato Libya'ya girmeli" dedi. Libya'daki müslüman kardeşlerimize ne oluyor şimdi?Okullar, hastaneler bombalanıyor nerede RTE nerede dini koruma?RTE:"Amerika'nın da istediği BOP'un eş başkanıyız"diyor.Amerikanın bizim çıkarlarımızı savunduğu nerede görülmüş?Yabancılara 4 yılda(2003-2007) 10 milyar dolar değerinde toprak satılıyor hala aynı yoldasınız.


    Yabancıların mülk edinimi 2003 yıllarında yeniden gündeme gelmiş, Köy Kanunu ve Tapu Kanununda tekrar değişikliğe gidilmiştir. Bu değişiklikleri gerekçesi bu kez 23 Haziran 2003 tarih ve 2003/5930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı‘nda açık bir şekilde görülmektedir. "AB Müktesebatının Üstlenilmesine Dair Ulusal Program"da Sermayenin Serbest Dolaşımı başlıklı 4 üncü maddesinde "..Türkiye‘deki bütün sektörlerde AB menşeli yatırımların önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılması, AB vatandaşları ve tüzel kişilerin gayrimenkul ediniminin önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılması..." hükümlerine bu kararda yer verilmiştir.

    http://www.hkmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=4284&tipi=5&sube=0

    Yazık ediyorsunuz harbiden.10 yıl içinde olan olacak sonra pişman olacaksınız.


    Keşke siz de işinize geldiği gibi sunmasaydınız.

    Size kalsa zanlı olarak içeri alınanlara "beyefendi şu suçu işlediniz mi ?" diye sorulmalı ve işlemedim derse hemen dosya kapanıp masum olduğu kabul edilmeli.
    Çiçek'in imza bana ait değil demesi hiç bir şeyi ifade etmez. Yargı görevini yerine getirir ve suç olup olmadığına karar verir.
    Nitekim; birden fazla kuruluşdan yapılan incelemede (adli tıp üst kurulu ve Jandarma Kriminal Laboratuvarı dahil) imzanın ona ait olduğu ortaya çıktı.

    Körü körüne savunmakla, yanlışlara yanlış diyememekle siz yazık ediyorsunuz.




  • Bakalım bundan sonra hükümet ve destekçileri terörün bitmemesinin mazeretini nerede arayacaklar...
    bugüne kadar hep silahlı kuvvetlere yükleniyorlardı...
    Bundan sonra hükümet mazeret üretebilecek mi acaba..
    TSK üzerinde denetim sağladıklarına göre, öyle değil mi....
    yoksa yine ipe un mu serecekler, zaman ne gösterecek bakalım...
    biliyorsunuz seçimden önce pkk ya giden mesajlar doğrultusunda teröre ara verdi pkk...
    akp ye seçim kazandırtıldıktan sonra kaldığı yerden devam ediyor...
    halk nasıl bir tepki verecek!, seçim sandığı ortada yok!!
    acaba anayasa değişiklik sürecindede benzer aldatmacalar olabilir mi...
    pkk ya terörün hızı ayarlattırılarak anayasa değişikliklerine etki edebilirler mi...
    federasyona yada özerkliğe göz kırparsanız terör bitecek mesajını halka vermek isteyebilirler mi..
    pkk kuzey ırakta amerikanın kontrolunda değil mi..
    ABD bu tür oyunlar içinde olabilir mi, yoksa komplo teorisi mi üretiyorum kafamda..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra


    quote:

    Orijinalden alıntı: uohk061_TS


    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    Albay Çiçek mahkemede itiraf etti

    ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ davası kapsamında mahkemede konuşan Albay Dursun Çiçek, “İnternet andıcı gerçek bir belgedir. Altında imzalar ve paraflar vardır” dedi.

    hürriyet

    -------------------------------------------------

    Hani bazılarının tabu gibi gördüğü ordumuz içindeki yanlışlar hakkında bir eleştiri yazdığımızda kötü niyetli, yıpratma amacı ile yazan insanlar oluyoruz ya, bakalım bu itiraf karşısında bazıları ne yorum yapacak.
    Bu sitelerin amacı neydi ? Bu faaliyet ordumuzun görev tanımı içerisinde nereye oturuyor ?

    Bir şeyi eleştirdiğimiz zaman asla o kurumun genelini kasdetmiyorum. Bu tür yanlışlar Türk ordusunun kıymetinden, asaletinden zerre parça koparmaz. Ama çok sayıda insanın bulunduğu her toplulukta olduğu gibi ordumuzda da yanlış yapanlar vardır. O zaman bu yanlış yapanları otomatik bir refleksle korumayacaksın, hatalı olanlar da bedelini ödeyecek.


    Haberin tamamını koysaydınız keşke.Islak imzayı reddederek "bizi bir kağıt parçasına bakarak haksız yere içeride tutuyorlar" da dedi kendisi.


    Darbeci diye içeri atılan askerler bu ülkeyi seven askerler.Sizin düşündüğünüz gibi din düşmanı falan değiller.Asıl dinimizi koruyan onlar.RTE: "nato Libya'ya girmeli" dedi. Libya'daki müslüman kardeşlerimize ne oluyor şimdi?Okullar, hastaneler bombalanıyor nerede RTE nerede dini koruma?RTE:"Amerika'nın da istediği BOP'un eş başkanıyız"diyor.Amerikanın bizim çıkarlarımızı savunduğu nerede görülmüş?Yabancılara 4 yılda(2003-2007) 10 milyar dolar değerinde toprak satılıyor hala aynı yoldasınız.


    Yabancıların mülk edinimi 2003 yıllarında yeniden gündeme gelmiş, Köy Kanunu ve Tapu Kanununda tekrar değişikliğe gidilmiştir. Bu değişiklikleri gerekçesi bu kez 23 Haziran 2003 tarih ve 2003/5930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı‘nda açık bir şekilde görülmektedir. "AB Müktesebatının Üstlenilmesine Dair Ulusal Program"da Sermayenin Serbest Dolaşımı başlıklı 4 üncü maddesinde "..Türkiye‘deki bütün sektörlerde AB menşeli yatırımların önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılması, AB vatandaşları ve tüzel kişilerin gayrimenkul ediniminin önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılması..." hükümlerine bu kararda yer verilmiştir.

    http://www.hkmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=4284&tipi=5&sube=0

    Yazık ediyorsunuz harbiden.10 yıl içinde olan olacak sonra pişman olacaksınız.


    Keşke siz de işinize geldiği gibi sunmasaydınız.

    Size kalsa zanlı olarak içeri alınanlara "beyefendi şu suçu işlediniz mi ?" diye sorulmalı ve işlemedim derse hemen dosya kapanıp masum olduğu kabul edilmeli.
    Çiçek'in imza bana ait değil demesi hiç bir şeyi ifade etmez. Yargı görevini yerine getirir ve suç olup olmadığına karar verir.
    Nitekim; birden fazla kuruluşdan yapılan incelemede (adli tıp üst kurulu ve Jandarma Kriminal Laboratuvarı dahil) imzanın ona ait olduğu ortaya çıktı.

    Körü körüne savunmakla, yanlışlara yanlış diyememekle siz yazık ediyorsunuz.


    Tamam yargıya saygımız sonsuz.RTE gibi müdahale etmeye kalkmayız haddimize de değil zaten merak etmeyin.Siz mesajın diğer kısımlarına cevap verin verebiliyorsanız.




  • 'Cumhuriyet'e atmam için polisler bomba verdi'


    Serpil KIRKESER/İSTANBUL (DHA)4 Ağustos 2011


    Birinci “Ergenekon” davası ile birleştirilen Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Bedrettin Şinal, “El bombasını Cumhuriyet gazetesine atacaktım ama patladığı zaman yaşanacakları düşündüm ve bomba atmaktan vazgeçip molotofkokteyli hazırladım” dedi.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi bitişiğinde salonda yapılan duruşmaya, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Hayrettin Ertekin ise duruşmaya katılmadı. Duruşmaya ayrıca tutuksuz sanıklardan gazeteci Güler Kömürcü de hazır bulundu.


    "BUGÜN GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKACAĞINA İNANIYORUM"

    Cumhuriyet Gazetesi’ne molotofkokteyli atılması olayına ilişkin dava’nın, Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin ardından duruşmada ilk kez ifade veren Bedirhan Şinal gerçekleri ilk kez açıklayacağını belirterek sözlerine başladı. "Doğruları söyleyeceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim" diyen Şinal, anne ve babasını küçük yaşta kaybettiğini, anneannesiyle yaşadığını, kendisinin cezaevine girmesinin ardından da anneannesinin hayatını kaybetttiğini söyledi. Emniyette ve savcılıkta verdiği ifadeleri kesinlikle kabul etmediğini belirten Şinal, "Onlar benim ağzımdan çıkmış kelimeler değil. Bu ifadeleri reddediyorum. Ben bugün gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Bugüne kadar davanın diğer sanıkları hakkında haksız suçlamalarda bulundum. 2007 yılında Organize Şube’ye bağlı ekipler beni baskı altına aldılar ve bazı olaylarda beni kullanmaya başladılar ve bazı olayları üstlenmemi istediler" dedi.

    Doğum tarihinin aslında 1992’i olduğunu söyleyen Şinal, yaşının büyütüldüğünü ve kimlikte 1988 yazdırıldığını da iddia etti.


    "POLİSLER HERŞEYİ PLANLAMIŞTI SADECE DOSYADA BİR OYUNCU EKSİKTİ"

    Organize polislerinin, kendisinin cezaevine girmesi için bazı planlar yaptıklarını iddia eden Şinal, şunları söyledi:

    "Yaşım büyütüldükten sonra cezaevine girmem gerekiyordu. Organize Şube tarafından bana bir silah verildi. Ben bu silah ile Haydarpaşa Garı’nda yakalandım. 16 yaşındayken tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildim. Daha sonra tahliye edildim. Polisler herşeyi planlamıştı, sadece dosyada bir oyuncu eksikti. Oyuncu olarak da ben seçildim. Tahliye olduktan sonra irtibatlı olduğum polisler benimle irtibata geçerek tehditler ederek Bayrampaşa’daki bir bombalama olayını üstlenmemi istediler. Olayı üstlendim, polisler bana olayın detaylarını anlattılar. Ancak soruşturmaya bakan savcı olay yerini tespit etmemi istedi. Ancak ben olay yerini tespit edemediğim için savcı ’Sen bu olayın içinde değilsin’ diyerek beni serbest bıraktı. O olayda öylece kapanmış oldu."


    ''POLİSLER, CUMHURİYET GAZETESİNE ATMAM İÇİN BANA BOMBA VERDİ''

    Daha sonra Cumhuriyet gazetesine bomba atması için kendisine baskı yapıldığını, sivil polisler tarafından kendisine el bombası verildiğini belirten Şinal, "Daha sonradan düşündüm ve bomba atarsam oradaki insanlara ne olacağını düşünerek böyle bir işi yapamayacağımı söyledim. Bunun üzerine tekrar plan yapıldı ve molotofkokteyli atmamı söylediler" diye konuştu.

    "TEM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ'NDE EZİYET VE İŞKENCE GÖRDÜM"

    Olay günü mahalleden 13-14 yaşında olan iki çocuğu da yanına alarak Cumhuriyet Gazetesi’ne gittiğini anlatan Şinal, "Cumhuriyet Gazetesi’ne molotofkokteyli attım. Evime gidip yattım. 5 saat sonra polisler tarafından gözaltına alındım. Emniyette avukatımla görüşmeme izin vermediler. TEM Şube Müdürlüğü’nde bana öğrettikleri şekilde olayı üstlenmemi istediler. Bana para yardımları da geliyordu. TEM Şube’de çok eziyet ve işkence gördüm" diye konuştu.

    "İLHAN SELÇUK’U TANIMAM"

    Şinal 'İlhan Selçuk'a tehdit olayı ile ilgili olarak "Ben İlhan Selçuk’u tanımam. İlhan Selçuk’a tehdit mektubunu bana yazdıranlar bu komployu bana kurduranlardır" dedi. Sanık Şinal, cezaevinde polislerin, Nuri Ergin ile tanıştığını söylemesi yönünde kendisine baskı yaptıklarını öne sürdü. Şinal, "Veli Küçük, Muzaffer Tekinleri işin içine sokmamı istediler. Ben birkaç defa polisle yaptığım anlaşmadan caymak istedim. Bundan endişe ettiler. Ben biliyorum. Nuri Ergin’e, Veli Küçük ile ilgili beyanda bulunması için para veriyorlar" iddiasında bulundu.

    "Suçum yetim olmak" diyen Şinal, "Davanın sanıklarının burada olmasının nedeni Türkiye Cumhuriyeti emniyeti içinde örgütlenmiş çetenin üretimidir" dedi. Emniyette ve Savcılıkta davanın sanıkları aleyhinde beyanlarda bulunduğunu söyleyen Şinal, o ifadelerin doğru olmadığını söyledi.


    ŞİNAL GÖĞSÜNDEKİ DERİN YARA İZLERİNİ MAHKEME HEYETİNE GÖSTERDİ

    Cezaevinde çok sıkıntılı günler geçirdiğini belirten Şinal, "İnançlı bir insanım. İnançlı bir insanın kendisine zarar vermeyeceğini de çok iyi biliyorum. Cezaevinde bileklerimi kestim. Cumhuriyet Savcısı beni çağırıp 'Bedirhan sen neden kollarını kestin?' diye sormadı. Cezaevinde idare yönetimi beni kaç kez ipten aldı. Ama kimse bana 'Bedirhan sen neden bunu yapıyorsun?' demedi. Ben size gerçekleri anlattıktan sonra benim can güvenliğimin de olmayacağını biliyorum" diye konuştu.

    "Kendimi kestim" diyen sanık Bedirhan Şinal gömleğinin düğmelerini açarak göğsündeki derin yara izlerini mahkeme heyetine gösterdi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rascon -- 4 Ağustos 2011; 16:19:56 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rascon

    'Cumhuriyet'e atmam için polisler bomba verdi'


    Serpil KIRKESER/İSTANBUL (DHA)4 Ağustos 2011


    Birinci “Ergenekon” davası ile birleştirilen Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Bedrettin Şinal, “El bombasını Cumhuriyet gazetesine atacaktım ama patladığı zaman yaşanacakları düşündüm ve bomba atmaktan vazgeçip molotofkokteyli hazırladım” dedi.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi bitişiğinde salonda yapılan duruşmaya, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Hayrettin Ertekin ise duruşmaya katılmadı. Duruşmaya ayrıca tutuksuz sanıklardan gazeteci Güler Kömürcü de hazır bulundu.


    "BUGÜN GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKACAĞINA İNANIYORUM"

    Cumhuriyet Gazetesi’ne molotofkokteyli atılması olayına ilişkin dava’nın, Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin ardından duruşmada ilk kez ifade veren Bedirhan Şinal gerçekleri ilk kez açıklayacağını belirterek sözlerine başladı. "Doğruları söyleyeceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim" diyen Şinal, anne ve babasını küçük yaşta kaybettiğini, anneannesiyle yaşadığını, kendisinin cezaevine girmesinin ardından da anneannesinin hayatını kaybetttiğini söyledi. Emniyette ve savcılıkta verdiği ifadeleri kesinlikle kabul etmediğini belirten Şinal, "Onlar benim ağzımdan çıkmış kelimeler değil. Bu ifadeleri reddediyorum. Ben bugün gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Bugüne kadar davanın diğer sanıkları hakkında haksız suçlamalarda bulundum. 2007 yılında Organize Şube’ye bağlı ekipler beni baskı altına aldılar ve bazı olaylarda beni kullanmaya başladılar ve bazı olayları üstlenmemi istediler" dedi.

    Doğum tarihinin aslında 1992’i olduğunu söyleyen Şinal, yaşının büyütüldüğünü ve kimlikte 1988 yazdırıldığını da iddia etti.


    "POLİSLER HERŞEYİ PLANLAMIŞTI SADECE DOSYADA BİR OYUNCU EKSİKTİ"

    Organize polislerinin, kendisinin cezaevine girmesi için bazı planlar yaptıklarını iddia eden Şinal, şunları söyledi:

    "Yaşım büyütüldükten sonra cezaevine girmem gerekiyordu. Organize Şube tarafından bana bir silah verildi. Ben bu silah ile Haydarpaşa Garı’nda yakalandım. 16 yaşındayken tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildim. Daha sonra tahliye edildim. Polisler herşeyi planlamıştı, sadece dosyada bir oyuncu eksikti. Oyuncu olarak da ben seçildim. Tahliye olduktan sonra irtibatlı olduğum polisler benimle irtibata geçerek tehditler ederek Bayrampaşa’daki bir bombalama olayını üstlenmemi istediler. Olayı üstlendim, polisler bana olayın detaylarını anlattılar. Ancak soruşturmaya bakan savcı olay yerini tespit etmemi istedi. Ancak ben olay yerini tespit edemediğim için savcı ’Sen bu olayın içinde değilsin’ diyerek beni serbest bıraktı. O olayda öylece kapanmış oldu."


    ''POLİSLER, CUMHURİYET GAZETESİNE ATMAM İÇİN BANA BOMBA VERDİ''

    Daha sonra Cumhuriyet gazetesine bomba atması için kendisine baskı yapıldığını, sivil polisler tarafından kendisine el bombası verildiğini belirten Şinal, "Daha sonradan düşündüm ve bomba atarsam oradaki insanlara ne olacağını düşünerek böyle bir işi yapamayacağımı söyledim. Bunun üzerine tekrar plan yapıldı ve molotofkokteyli atmamı söylediler" diye konuştu.

    "TEM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ'NDE EZİYET VE İŞKENCE GÖRDÜM"

    Olay günü mahalleden 13-14 yaşında olan iki çocuğu da yanına alarak Cumhuriyet Gazetesi’ne gittiğini anlatan Şinal, "Cumhuriyet Gazetesi’ne molotofkokteyli attım. Evime gidip yattım. 5 saat sonra polisler tarafından gözaltına alındım. Emniyette avukatımla görüşmeme izin vermediler. TEM Şube Müdürlüğü’nde bana öğrettikleri şekilde olayı üstlenmemi istediler. Bana para yardımları da geliyordu. TEM Şube’de çok eziyet ve işkence gördüm" diye konuştu.

    "İLHAN SELÇUK’U TANIMAM"

    Şinal 'İlhan Selçuk'a tehdit olayı ile ilgili olarak "Ben İlhan Selçuk’u tanımam. İlhan Selçuk’a tehdit mektubunu bana yazdıranlar bu komployu bana kurduranlardır" dedi. Sanık Şinal, cezaevinde polislerin, Nuri Ergin ile tanıştığını söylemesi yönünde kendisine baskı yaptıklarını öne sürdü. Şinal, "Veli Küçük, Muzaffer Tekinleri işin içine sokmamı istediler. Ben birkaç defa polisle yaptığım anlaşmadan caymak istedim. Bundan endişe ettiler. Ben biliyorum. Nuri Ergin’e, Veli Küçük ile ilgili beyanda bulunması için para veriyorlar" iddiasında bulundu.

    "Suçum yetim olmak" diyen Şinal, "Davanın sanıklarının burada olmasının nedeni Türkiye Cumhuriyeti emniyeti içinde örgütlenmiş çetenin üretimidir" dedi. Emniyette ve Savcılıkta davanın sanıkları aleyhinde beyanlarda bulunduğunu söyleyen Şinal, o ifadelerin doğru olmadığını söyledi.


    ŞİNAL GÖĞSÜNDEKİ DERİN YARA İZLERİNİ MAHKEME HEYETİNE GÖSTERDİ

    Cezaevinde çok sıkıntılı günler geçirdiğini belirten Şinal, "İnançlı bir insanım. İnançlı bir insanın kendisine zarar vermeyeceğini de çok iyi biliyorum. Cezaevinde bileklerimi kestim. Cumhuriyet Savcısı beni çağırıp 'Bedirhan sen neden kollarını kestin?' diye sormadı. Cezaevinde idare yönetimi beni kaç kez ipten aldı. Ama kimse bana 'Bedirhan sen neden bunu yapıyorsun?' demedi. Ben size gerçekleri anlattıktan sonra benim can güvenliğimin de olmayacağını biliyorum" diye konuştu.

    "Kendimi kestim" diyen sanık Bedirhan Şinal gömleğinin düğmelerini açarak göğsündeki derin yara izlerini mahkeme heyetine gösterdi.



    Bu teğmeni hatırladınız mı??? Olanlar çoktan unutldu bile...
    Sahi ne oldu o polislere haklarında işlem başlatıldı mı acaba???



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ürüng ayıg toyon -- 4 Ağustos 2011; 17:25:41 >




  • her ne kadar tayyip ten ve partisinden hazzetmesemde söyle birşey vardır ki dünya da ki gelişmiş ülkelerin hiç birinde ordu hükümetin üstünde değildir olamaz.bence biz bu duruma çok alışmışız ve değiştirmekten korkuyoruz.
  • Cumhuriyet bombacısı polislerin isimlerini verdi


    Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA)5 Ağustos 2011




    Dünkü duruşmada Cumhuriyet gazatesine moloflu saldırının polislerin yönlendirmesiyle gerçekleştiğini iddia eden Bedirhan Şinal bugün de suçladığı polislerin isimlerini açıkladı.

    Birinci Ergenekon Davası’nda 27’si tutuklu 108 sanığın yargılandığı davanın 192. duruşmasının görülmesine devam ediliyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi bitişiğinde salonda yapılan duruşmaya, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Sevgi Erenerol ise duruşmaya katılmadı. Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof kokteyli atılması olayına ilişkin davanın, Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin ardından dün ilk kez ifade veren Bedirhan Şinal, davanın diğer sanıklarını suçladığı ifadelerinin hepsini reddettiğini, o ifadeleri polislerin zoruyla verdiğini söylemişti. Bu gün taleplerin alındığı sırada söz alan Şinal, emniyetin içinde örgütlenmiş bir çete olduğunu tekrarladı. Şinal, organize suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Sedat Peker’in adamlarına komplo kurarak, bu davada sanık olmalarına neden olduğunu iddia ettiği şube müdürleri ve başkomiserlerin adını açıkladı.


    ŞİNAL POLİSLERİN İSİMLERİNİ AÇIKLADI

    Şinal, "Dün isim istemiştiniz. Açıklayacağım isimler bahsetmiş olduğum örgütün elemanlardır. Emniyet Müdürü H.I.’nın olay tarihinde hakkımızda düzenlenen evraklara imzası var. Bu şahıs, bize Edirne F Tipi Cezaevi’ne bu senaryoyu yazdırmaya Başkomiser S. G.’yi yollayan kişidir. Senaryonun yazıcısı ise polis E. G.’dir. Başkomiser S.A.’nın da bütün evraklarda imzası var. İsim istediniz verdim. Bunlar hakkında gereğini yapın. İşlem yapılırsa, isimlerin devamını açıklayacağım" ifadelerini kullandı. "Mahkemeden adalet talep ediyorum" diyen Şinal, "Gerçekler ortaya çıksın 40 yıl yatmaya hazırım" dedi.

    ALPARSLAN ARSLAN KAHKAHA ATTI

    Şinal’ın polislerin isimlerini açıklamasının ardından duruşma salonunda kahkaha atan Danıştay Saldırısı Davası’nın sanığı Alparslan Arslan mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese’den söz istedi. Alpaslan Arslan laik ve hukuk devletinin kanunlarına bağlı olduğunu belirterek, "Danıştay Saldırısı’yla ve diğer terör olaylarıyla benim bir ilgim yok. Devletimi ve hükümetimi seviyorum. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

    İLK İFADESİNDE SANIKLARI SUÇLAMIŞTI

    İlkokul mezunu olan 23 yaşındaki Bedirhan Şinal, Beşiktaş Adliyesi’nde 1 Temmuz 2009 tarihinde verdiği ilk ifadesinde Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof atılması olayını davanın diğer tutuklu sanıkları Murat Aplak, Fatih Derdiyok ve Boğaç Kaan Murathan tarafından yaptırıldığını söylemişti. 2010 yılının temmuz ayında mahkemeye mektup gönderen Şinal, "Diğer sanıkların molotoflu saldırıyla alakasının olmadığını sanıkların suçsuz olduğunu" ifade etmişti. Ancak 9 Kasım 2010 tarihinde ’kapalı oturumda’ 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarılan Şinal yine sanıkları suçlamıştı. Şişli’deki Cumhuriyet Gazetesi’nin bahçesine 29 Mart 2008 tarihinde molotofkokteyli atılmıştı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rascon -- 5 Ağustos 2011; 16:09:28 >




  • Konu nereden nerelere gelmiş. Bu konu amacını çoktan aştı diye düşünüyorum.
  • 
Sayfa: önceki 1112131415
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.