Şimdi Ara

GRAFİK TASARIMCI OLMAYA DAİR.

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
69
Cevap
14
Favori
10.669
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Grafik tasarımcı olmak isteyenlerin ve sürekli benzer soruları soranların dikkatle incelemesinde çok fayda var.

    TASARIM NEDİR?
    Farklı niteliklerdeki bileşenlerin birbirleri arasında; biçim, renk ve üslub ilişkileri kurarak; uyumlu, anlamlı, işlevsel ve güzel görünen bir bütün hale getirilmesine tasarım denir.

    GRAFİK TASARIM NEDİR?
    “Bir defa görmek, bin defa duymaktan daha kıymetlidir.”
    (Çin Atasözü)
    “Bir resim bin kelimeye bedeldir.”
    (Napoleon Bonaparte)

    Gözümüz, doğrudan ve en çabuk algılayabilen duyu organımızdır diyebiliriz; sağır, hattâ akılsız bile gördüğünü bir şekilde kavrar ve/veya etkilenir. Bu çerçevede grafik tasarım; verili bir konuyu ve mesajı, görme duyusunun algılama yeteneklerini dikkate alarak daha kıvrak bir şekilde muhatablara aktarma becerisi, görsel iletişim kurma ve meramını anlatma sanatıdır diyebiliriz.

    Kompleks bir olgunun/mevhumun; “kör gözüne parmağım” misali değil de; bilakis, çağrışımlar, görsel îmalar, semboller, metaforlar ve alamet-i farikalar vasıtasıyla veya yerine göre göndermeler yapılarak görsel bir çerçeve içine sığdırılmasından ibarettir.

    Başarılı grafik tasarım çalışmaları da ifşa değil de îma eder aslında, kinâyelidir. Hattâ grafik tasarım için görselliğin mecazı veya şiiri bile denilebilir pekâlâ. Hani bazı karikatürler için; “koca kitaplık konuyu iki çizgiyle özetledi!” denir ya, işte grafik tasarım tam olarak da budur:

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Turhan_Sel%C3%A7uk



    http://adsoftheworld.com/media/print/ddb_homage_to_steve_jobs_sad_face

     GRAFİK TASARIMCI OLMAYA DAİR.








    GRAFİK TASARIMCI KİMDİR / KİM DEĞİLDİR?
    Güzel sanatlar/tasarım fakültelerinden:
    http://www.uzmantv.com/uzman/ressam--egitmen-gokhan-sarpkaya

    veya -bulabiliyorsa- gerçek bir grafik tasarım ustasından grafik tasarım eğitimi almış ve lâyıkı ile öğrenmiş kişidir:

    1971 yılında istanbul’da doğdu. ilk ve orta öğrenim döneminde resim, heykel yarışmalarında, birçok ödül aldı. lise yıllarında (1988-91) mengü ertel’in tasarım ofisinde çalışarak grafik tasarım eğitimine başladı.
    https://eksisozluk.com/yetkin-basarir--2027323

    Bu çerçevede grafik tasarımcı; hayalgücünü, gözünü ve bileğini, belli bir koordinasyon üzere işletebilen ve grafik tasarım prensiblerini tasarım alanında “doğru ve güzel” bir şekilde uygulayabilen; illüstrasyon, fotoğraf, doku ve tipografi gibi tasarım öğeleri arasında; doğru içerik, renk, biçim ve üslub ilişkileri kurabilen kişidir.

    • Corel Draw ve Photoshop operatörü değildir.
    • Web master, coder, yazılımcı ve bilgisayar mühendisi değildir (grafik bölümlerinde programlama dersleri yoktur. Bir tasarımcının, yazılım dillerini öğrenmek zorunda kalmasıyla, mesela bir daireyi grafik programlarında çizmekten vazgeçip kod yazarak oluşturmaya çalışması arasında hiçbir fark yoktur!).
    • Bilgisayar teknik servis elemanı değildir.
    • 3D modelleme uzmanı değildir (tabii kendi tasarlıyorsa ayrı!).
    • Matbaa ustası değildir.
    • Dijital baskı makineleri operatörü değildir.
    • Tabelacı, montaj ve kaynak ustası değildir.
    • Elektronikçi ve led tabelacı değildir.
    • Metin yazarı ve dizgici değildir.
    • Sekreter, muhasebeci, çaycı, ofisboy, şu, bu hiç değildir!

    NEDEN?
    - Çocukluğumdan beri çizmeye meraklıyımdır. Ders kitaplarımın kenarları bile eskizlerle doludur. Hatta yanımda küçük bir eskiz defteri de taşıyorum artık.
    - Tasarımcı idollerim vardır. Nerede iyi bir tasarım görsem kaçırmam; hikayesini araştırır, bulur, arşivime eklerim.
    - Mesela yeni araba modellerini bile tıpkı bir heykelmişcesine inceleyen biriyim eskiden biri; yüzey hareketlerini, akan çizgileri, modelin ayırt edici unsurlarını...
    https://en.wikipedia.org/wiki/Piet%C3%A0_(Michelangelo)
    http://www.la-pieta.org/_page_/gallery/diaporama?PHPSESSID=2ad1026b262a71d885287809f99f61a0
    http://www.carstyling.ru/en/car/2000_ferrari_rossa/
    - İyi sergileri de kaçırmam; bizzat gider tablolardaki renkleri dikkatle inceler, aralarındaki armoninin sebeplerini anlamaya çalışırım.

    ***
    - Muhasebeci mi, satış elemanı mı, grafiker mi; ne olsam çok kararsızım yaa!
    - Yılmazlar Ticaret'in katalogları ile Kardeşler Süpermarket'in insertlerini tasarlamak, kötü çekilmiş 528 fotoğrafın dekupeleriyle uğraşmak harbiden çok zevkli!
    - Bizim amcaolu reklam ve tabela işine girip malı götürdü bilion mu!..
    - Korel hocam korel!

    GRAFİK TASARIM SANATININ KURALLARI VAR MIDIR?

    Hiçbir şey yapmamanın bile, bir "yolu yordamı" vardır.
    (Samuel Beckett)

    Tasarım özgürlüğü, canınızın istediği renk ve biçimleri canınızın istediği gibi yerleştirmek değildir. Tasarım çalışması zaten işin gerektirdiği yüzlerce unsurla sınırlanmıştır. Müşterinin verdiği işle ilgili bilgilerin içinde durmaktadır bu sınırlar. Ve tasarımcı, rakipleriyle aynı sınırlara uyarak, onlardan farklı bir sonuç elde etmeye çalışmaktadır.
    http://www.ortakpayda.com/articles.php?ID=1336

    Her şeyden önce bir uzmanlık konusunu herkesin katıldığı ve uzman olmayanların değerlendirdiği bir yarışmaya dönüştürmek son derece yanlıştı. Daha önce benzer yarışmalarda hasbelkader jüri üyeliği yaptığım için biliyorum, beş bin başvuru arasından beş tane düzgün iş bulabilirseniz şanslısınız demektir. Bu da önemli değil, o beş tane işin yukarıda sözünü ettiğim kriterlere uygun olma ihtimali ise sıfırdır.
    http://selimtuncer.blogspot.com/2012/05/bana-bunun-franklin-gothicini-yapabilir.html

    Font tasarımı yapabilmek, hattâ Türkçeleştirmek için bile grafik eğitimi almak, tasarımcısı olmak gerekir. Fontun bir tasarım amacı vardır. Tasarlayacağımız fontu hangi amaçla nerede kullanacağız. Her fontun kullanım alanı farklıdır. En zoru da metinde kullanılacak olan fontların tasarımıdır.”
    http://www.photoshopmagazin.com/dergi/2007/02/kaligrafiye_ve_fontlara_adanmis_bir_omur_abdullah_tasci.html

    İlk iş bence, iyi temel metin dizgi kurallarını öğrenmek ve sonra da deneysel işlerle başlamak olmalıdır. Biraz saçma geliyor biliyorum ama, bazı şeyleri değiştirmek için heves ve arzu yanında, karşı gelinecek kurallar hakkında da bilgi sahibi olunması gerekir.

    İlk aşamada harf formlarının yapıları hakkında bilgi gerekir. İnsanlar en azından yazı karakterlerinin mödülerliğiyle ya da onları filtrelerden geçirmekle uğraşmaktansa, tırnaklı harf tasarımının çeşitliliğini ve zorluklarını anlasalar, benzer yazı karakterlerinin birçoğu zaten yok olur.

    Eleştirel farkındalık kadar önemli olan bir diğer unsur, kişinin kendi disiplininin ve tarihin içerisinde nerede bulunduğunun bilincidir. Bu üç şey, en azından tipografinin karmaşıklığını anlamak ve yenilikçi olabilecek işler için gerekli olan parametreleri sağlayacaktır.

    Sanki problemin bir bölümü, artık üniversitelerin tipografinin temellerini öğretmeyi unutmuş olmasından kaynaklanıyor. Eğitmenler mi korkuyor, yoksa öğrenciler mi öğrenemeyecek kadar tembel bilmiyorum. Gösterişli tipografiler yapmış ama yanındaki açıklama yazısının dizgisiyle uğraşmamış birçok insanın portfolyosunu gördüm. Bu benim için, bütün işin anlamını yitirmesine sebep oluyor.

    Jonathan Barnbrook (Grafik tasarımcı - Font tasarımcısı)

    Tasarım mezunları, ‘tarihin yazıldığı yazı’ ile doğru bir şekilde ilişki kuramazken, kendi dillerine de yabancılaşmaktalar. Ajans çalışanları müşterinin gözüne girmek, müşteriyi elinden kaçırmamak için ya da bilgi eksikliği başta olmak üzere çeşitli nedenlerle temel tipografik hatalar yapmaktalar. Büyük harf (majüskül) “İ” karakterini, küçük harf (minüskül) ”i” ile yazmak, Türkçe desteği olmayan yazıtiplerine uyumlama ve boyut kuralları gözetilmeyerek eklemeler yapmak bunlardan bazıları. Böylece, endüstrideki birçok tasarımcı; hatalı tipografik tasarımlarla toplumda yanlış bir kullanımı yaygınlaştırıyorlar.
    http://www.turkcetipografitoplulugu.org/yazilar/memleketin-tipografisi/

    Her tasarım dalı, öncelikle ve aynı zamanda birer bilimdir. Bu çerçevede, grafik tasarım sanatının; bütünlük, oran, hiyerarşi, kontrast, denge ve ritim gibi, sallapati yaklaşımları asla kaldırmayan çok önemli kıstasları ve gayet iyi bilinmesi gereken bir “matematiği” vardır:
    www.vimeo.com/46477516#t=1491
    http://tipograf.com/imgs/tipografi-tabletleri-001.jpg
    http://tipograf.com/imgs/tipografi-tabletleri-003.jpg

    Sakın öyle küçük ve basit gibi göründüğüne bakmayın, bir grafik tasarımcının bilmesi gereken her ne varsa, bir kartvizit tasarımı için de hepsi aynen geçerlidir... Leke ve ton değerleri, hiyerarşi, okunaklılık, tipografik dengeler; punto büyüklükleri, majiskül, minüskül, bold, medium/regular, light karakter varyasyonları... Kısacası; küçük alan, büyük bilgi ister:
    http://lemongraphic.deviantart.com/art/Typography-Studio-quick-response-business-card-298108537
    http://logomotive.net/terminology-of-a-letterform/#more-78
    http://logomotive.net/a-closer-look-at-type/

    EĞİTİM ŞART MIDIR?

    (03:50)


    Bu amblem ve logoların, sanki “ilkokuldayken resmi iyi olan” kurum memurlarına yaptırılıyormuş gibi bir havaları vardır. Ve daha da vahimi, bu üretim ortamı o kadar özgür ki, ülkedeki başka hiçbir meslek erbabının bu kadar ilkesiz, kuralsız, kıstassız ve pervasızca “icra-yı faaliyet”te bulunabileceğini sanmam. Hatta “meslek”ten olmayanların da “içeri”ye sızabilecekleri ve bu kadar cüretkar olabilecekleri bir başka “disiplin” herhalde yoktur.
    http://selimtuncer.blogspot.com.tr/2013/02/o-ampul-krlp-yerini-ideografik-bir.html
    http://s22.postimg.org/etxv7fvwv/image.jpg

    “Hiçbir tüketici maruz kaldığı bir ambalaj dizaynını kritize etmez. Dizayn estetiğinin etkisi gayri iradidir ve insan zihnindeki kodlamalardan bağımsız değildir. Bu kodlamaları zihnimize kazıyansa temelde doğadır. Hem dünyaya gelmeden önce doğadır hem de dünyaya geldikten sonra duyularımızla algıladığımız doğadır. Uzmanlığı grafik dizayn olan bir tasarımcı, doğadaki renk ve leke değerlerini, perspektif ve derinlikleri, denge ve oranları beyninde harmanladığı bir iş haline getirmiştir. Başarılı bir tasarımcı için yetenek şarttır, ancak eğitimsiz olmaz. Uzmanlığı bu olmayan ve yaratılmış bir grafik eseri değerlendirme konumunda bulunan kişilerde gayri iradi ve insiyaki etki kaybolur, zihnindeki kodlamalar radyasyona maruz kalmış bir elektronik cihaz gibi sapıtır ve saçmalar. Bu alandaki kantitatif ve kalitatif araştırma sonuçları da bu bakımdan kirlidir. Oluşan parazit etkisinden kendisini ancak uzmanlar koruyabilir. Bu çalışmaları satın alanların çok önemli bir çoğunluğunun uzmanlığı o yönde olmadığı için böyle bir durumda ‘kriter’ de yok demektir.”
    http://selimtuncer.blogspot.com/2006/11/bir-dergi-ve-bir-karnaval-grafik.html

    Grafik tasarım prensipleri, ya bir grafik tasarım ustasından ya da güzel sanatlar fakültelerinin grafik tasarım bölümlerinde tahsil edilerek öğrenilebilir ancak. Bizim milletin ağzına pelesenk olmuş şu yetenek meselesi ise hayli tartışmalı bir konudur aslında. Çoğu kişi “doğuştan verilen özel bir imtiyaz” olarak tanımlarken, işin içinde olanlar -müstesna dahileri bir tarafa koyacak olursak- “herkesin çalışarak belli bir seviyede muhakkak kazanabileceği beceri” olarak niteler ve “denenmeden bilinemez” derler ki bendeniz de biraz böyle düşünüyorum. Nitekim profesyonel tasarımcı ve illüstratörlerin acemilik dönemi çizgileriyle, olgunluk safhası çalışmalarını mukayese ettiğinizde aradaki bariz farkları hemen görebilirsiniz.

    Mesela, Joe Kubert’in iki oğlunun da kendisi gibi çizer olmasını sadece “genetik sebeplere" bağlayamayız herhalde:
    http://www.kubertschool.edu/about/kubert-school-video.html

    8 Şubat 1932’de New York’ta doğdu. Küçük yaşlarda başlayan müzik aşkını, "Babam ve onun arkadaşları müzisyendi. Bir çocuk olarak müziği yetişkinlerden gördüm. Büyük bir ihtimalle sözcükler okumadan önce notaları okuyabiliyordum." sözleri ile anlatmaktadır.
    https://tr.wikipedia.org/wiki/John_Williams

    "KISA YOLU" YOK MU BU İŞİN, ÇILDIRACAĞIM RESMEN!

    Kamil Akdik:
    https://youtu.be/FzfWkulHivY?t=1225
    http://www.ktsv.com.tr/sanatkarlar/110-kamil-akdik

    7. Bir işte en iyi olmak için ne kadar süreye ihtiyaç var?
    Yurt dışında yapılan birkaç araştırmada, kendi alanında çok iyi olan insanların, mesleklerinde bu ustalık seviyesine ulaşmadan önce en az 10.000 saat sırf o işe odaklı yaşadıklarını ortaya çıkarmıştır. Normal mesai saatleriyle yaklaşık beş yılı bulan bir süredir bu.

    8. Yeni bir alanda kariyer yapıyorum, çok şey veriyorum ama geri dönüş alamıyorum. Yanlış yolda mıyım, acele mi ediyorum?
    Yeni bir alanda kariyer yapıyorsanız, hayatınızın yaklaşık 10 yılını gözden çıkarmalısınız. ilk yıl 10 verseniz de, bir alabilirsiniz.

    http://www.muminsekman.com/mumin-sekman-basariyla-ilgili-sorularinizi-cevapladi.html

    "Uzaktan bakıldığında hikayenin sadece ana hatları öyle gözüküyor. Doğal olarak bu çok uzun bir koşu. Önemli olan size sunulan sınavları doğru geçmek için gösterdiğiniz efor. Bana Hollywood’dan teklif gelmeden önce NY’da 3 yıl boyunca Amerika’da yapılmış işlerden oluşan bir portfolyo oluşturabilmek için çok iş kovaladım. Bu 3 yılın ürünleri sonucunda pek çok insanı eleyip öne çıkıyorsunuz. Amerika Mendelin fasülyeleri gibi doğal seleksiyonun çok ağır olduğu bir ortam. Sanırım çok çalışmak ve hiçbir işi baştan savma yapmamak prensibi en önemlisi.

    Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki çevremde hala benim kadar çok çalışan bir tasarımcı daha görmedim. Ofisimde benim için çalışanlar bile bana bunu söylüyor."

    http://www.bakmagazine.com/emrah-yucel/

    -“Ben biriyle tanışacağım ve hayatım değişecek!” Şimdiki jenerasyon böyle düşünüyor. “Beni kurtar!” diyor. Onunla tanışacağım ve hayatım değişecek! Yok öyle şey! Sen değiştireceksin hayatını! Seni senden başka kimse kurtaramaz!
    http://www.hurriyet.com.tr/emrah-yucel-seni-senden-baska-kimse-kurtaramaz-25711379

    "Yine de denemeye devam ediyorum. Resim yapmakta olduğum kırk yılı düşündüğümde, gerçekten sevdiğim sadece on tane resmim olduğunu görüyorum. Diğerleri ya 'olsa da olur, olmasa da olur' dediklerim, ya da hiç yapmamış olmayı dilediklerim... Geçen bunca yıla rağmen bunları düşünüyor olmak üzücü tabii ama, belki de güçlü ve sağlıklı bir ilerleme için doğru olan da bu. İyi bir resim yapmak çok zordur."
    http://www.bakmagazine.com/oleg-stavrowsky

    Selamlar Yarkın,
    Yaşını ve işlerini bilmiyorum o yüzden sana kabaca genel bir fikir verebilirim.
    Yetenek dediğimiz şeye inanıyorum. Tinsel bir şey değil de daha çok içten gelen bir yeti ve algı açıklığı olarak görüyorum. O yüzden yetenek lazım olsa da kendi başına çalışmadan bir şey ifade etmediğini düşünüyorum.
    Buna bağlı olarak da kendini geliştirmenin bir tek yolu var. O da çok çalışmak. Hep söylediğim gibi bu işin bir kısa yolu yok. Çok emek verip çok üretmen gerek. Kendini sürekli eğitim yeni şeyler öğrenmelisin. Bu sayede zamanla ileri taşıman mümkün olacaktır.
    Sürekli çiz. Mümkünse profesyonel eğitim al. Alamıyorsan araştır ve kendini eğit. İnternet elinin altındayken pek bir bahanen kalmış sayılmaz. Her türlü bilgiye ulaşmak artık çok kolay. En önemlisi sabırlı ol.
    kolaylıklar.

    http://mahmudasrar.com/

    What part of designing is most fun and easy, and what is most difficult?
    Designing is never easy, but it’s really fun when you make it look that way. Solving a problem with a picture is the most rewarding part of my job.

    http://cory-loftis-interview.blogspot.com.tr/

    (5:35)
    https://youtu.be/peTYlLpcrj4?t=324



    TASARIM EĞİTİMİ SIRASINDA HANGİ PROGRAMLARI ÖĞRENMEM GEREKİR?
    Görsel / Fotoğraf işleme: Adobe Photoshop, Gimp (ikisi muadil)
    https://www.youtube.com/user/18ceyhun/videos

    Dijital Çizim / Boyama: Adobe Photoshop, Corel Painter
    https://www.youtube.com/user/konseptsanatTV

    Logo Tasarım - Vektörel Grafik: Adobe Illustrator, Corel Draw, Macromedia Freehand (üçü de muadil)
    http://www.videmy.com/Egitimler/C/21/9/Adobe_Illustrator_Baslangic_Egitimi
    https://www.youtube.com/channel/UC7sxCKsUiGfM0asG1rMjH9Q/videos
    https://www.youtube.com/watch?v=wYhSp6Pauxk&list=PLK8wbkvLOBVQ_0Xcbn_WvlRbj4EZh6OTb
    https://www.youtube.com/user/azrail961?feature=watch

    Süreli Yayın - Çok Sayfalı Tasarım: Adobe InDesign, Quark Press (ikisi muadil)
    http://www.vektorelcizim.net/indesignda-calismak-icin-temel-bilgiler
    https://www.youtube.com/watch?v=cozPuMKDio4

    Web - Arayüz Tasarımı: Adobe Photoshop, Adobe Fireworks, Adobe Dreamweaver, Adobe Muse.
    http://www.youtube.com/playlist?list=PLBjQtDL05AWUJkE35Cq-fX1WRoOH1NFOT

    Hareketli (Motion) Grafik - 3D Grafik: Adobe Flash, Adobe After Effects, 3D StudioMax, Cinema 4D (ikisi muadil)
    http://www.yakinkampus.com/Dersler/5/3ds-max-Dersleri-1-genel-tanitim-ve-arayuz
    http://www.barisatiker.com/9078/category/aef/

    GRAFİK PROGRAMLARINI KULLANABİLİYORUM YA İŞTE DAHA NE?



    Şanlı Photoshop yazılımının "otomatik tasarımcısı" yoktur maalesef; fikir bulamaz, kompozisyon kuramaz, çizim yapamaz, renk seçemez, tipografiden anlamaz ve üslub geliştiremez.

    İstisnasız bütün tasarımcılar temelde şu üç aracı kullanırlar:
    1- Beyin
    2- Göz
    3- Bilek.
    Yazılımlar ise tâli araçlardır.

    “Makine… İşte muazzam bir dâva!.. Görüyoruz ki, devrimizde tümen tümen makine hayranı var… Onlar, Garp felsefesinde makinenin yerini bile bilmezler. Ruhçu, (idealist, spiritüalist) bir Garp mütefekkirinin gözünde makine, mankafa bir şeydir. Dünyanın en ahmak adamının tırnağını keserek gösterdiği makine kabiliyetini gösterebilecek bir makine, daha icat edilmemiştir ve edilemez. Çünkü makine düpedüz fikrin, düpedüz bir çizgi üzerinde dondurulmuş, tek veçheli basit faide plânına indirilmiş, kemmiyette galip, keyfiyette mağlûb, asla girifte sarkamıyan ve değişik yönlere sapamıyan, miskin bir timsalidir. Ve nihayet, her keyfiyeti fikre bırakan kemmiyette son derece kuvvetli bir köledir.”
    (Necip Fazıl Kısakürek)

    http://forum.donanimhaber.com/m_97091947/f_//tm.htm#98242055

    YAZILIMCIYIM, ÖYLEYSE TASARIMCI MIYIM?
    Bir yayın kuruluşu olayı toptan çözmüş;

    Corel, Photoshop, İndesign gibi tasarım programlarına hakim
    Web sitesi tasarımı, kurulumu, güncellemesi, içerik yönetimi yapabilecek
    Tercihen E-ticaret konusunda donanımlı

    Bu kadar bilgiye eksiksiz sahip olan biri kendi girişimini çoktan kurmuştur bile herhalde ? Web tasarım uzmanı olup, e-ticaret konusunda bilgi sahibi, site kurulumu ve içerik yönetimi de yapacak. Yani diğer maddeler bir yana editörlük veya içerik geliştirme kendi başına zaten bambaşka bir uzmanlık dalı…

    İşin kötüsü gezindiğim ilanlarda PHP uzmanları, frontend geliştiriciler ve benzeri ilanlar içinde aynı maddelerden bir çoğu geçerliydi. İyi bir PHP yazılımcısının çok iyi derecede grafik bilgisine sahip olması gerekliliği yakında yazacağım yazının asıl konusunu oluşturuyor aslında: Kendini Tasarımcı Sanan Yazılımcılar

    http://www.hasanyalcin.com/is-ilanlarindaki-tutarsizliklar/

    SERBEST EL ÇİZİM YAPMAYI SEVMİYORUM / BİLMİYORUM, TASARIMCI OLABİLİR MİYİM?
    Tüm tasarım disiplinlerinde ilk adım daima çizgiyle atılır... Tasarımcı için; tıpkı “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?” sorunsalında olduğu gibi, "düşünürken çizen, çizerken de düşünen adam"dır da diyebiliriz pekâlâ. Nitekim çizebilmenin, düşünceyi de besleyen bir tarafı vardır ki rastgele çizimler yaparken bile parlak fikirler yakalamak her zaman mümkündür:
    http://forum.donanimhaber.com/m_96220213/tm.htm

    Çizim Dersleri:
    http://forum.donanimhaber.com/fb.asp?m=101420841

    KİTAP OKUMAYI FALAN HİÇ SEVMEM ESKİDEN BERİ, YANİ BENİM GİBİLERDEN TASARIMCI OLUR MU Kİ?
    Tasarımcılık öncelikle bir fikir işi, tasarımcının en önemli aracı da beynidir. Yani “kavramları ve imgeleri”, zihninde hallaç pamuğu gibi savurup didikleyemeyen adama tasarımcı denemez.

    Derinlikli bir fikir yazısına ve mesela bir felsefe kitabının kapağına, okuyup yazmayla arası pek hoş olmayan sözüm ona bir tasarımcının yapacağı görsel yorumları hayal edebiliyor musunuz?.. Hayli güdük ve gülünç olacağından elbette şüphe yoktur.

    Nitekim bir tasarımın; ilim sahibi bir tasarımcının mı yoksa kolpanın tekinin marifeti mi olduğunu ilk bakışta bile hemen anlayabilirsiniz.

    Üstelik; resim, sinema, animasyon, mimarî, endüstriyel tasarım vb. görsel/plastik sanatlar ve tasarım disiplinlerine dair de esaslı bir birikim ve vizyon gerektirir. Nitekim tümü birbirini hem etkilemekte, hem de beslemektedir. Hattâ grafik tasarım; mesela ambalaj tasarımında endüstriyel tasarım ile, stand ve tabela tasarımlarında ise mimarlık disiplinleriyle arkadaştır:
    http://forum.donanimhaber.com/m_97692081/f_//tm.htm#101762031

    "Sanat tarihine bakmıyorum, fikir adamlarını takmıyorum, kitaplardan çakmıyorum!" diyenlerin işi değildir bu. Amele olur, çaycı olur, işportacı, kasiyer, sekreter olur ama cahilden asla tasarımcı olamaz.

    BU MESLEKTEN PARA KAZANABİLİR MİYİM?
    Tek tük istisnaları çıkarsa yine tenzih edelim; dijital baskı atölyesi, tabelacı ve reklamcı denen çöplüklerde, tipik şark kurnazı bir patronun altında "operatör/uygulamacı" olarak 1000 TL civarı maaşa, üstelik kötü çalışma koşullarında iş bulunabilir.

    İmkanlar
    1000 ile 1200 TL arası Maaş
    Yol + Yemek + Sigorta

    http://www.grafikerler.net/acil-grafiker-araniyor-anadolu-yakasi-istanbul-t165369.html

    İzmit Belediyesi’nde görev yapan temizlik işçisinin en düşük maaşı 1400 Lira, şoförlerin maaşı ise 1550 Liradır.
    http://www.ozgurkocaeli.com.tr/gundem/temizlik-iscisi-ayaga-kalkti-h256036.html

    Ancak fikir/tasarım hizmeti veren ciddi ajanslarda tatminkâr maaşlı bir iş bulmak için gerçek bir grafik tasarımcı olmak gerekir. Ancak buraların da bir çoğunda iş kanununun gereklerinin harfiyen uygulandığını zannetmiyorum. Nitekim, çok fazla çalışanı olan ve haliyle sıkı denetimden kaçamayan büyük fabrikalar/işletmeler dışında eleman istismarı ve türlü düzenbazlıklar hep vardır.
    Bkz:http://eksisozluk.com/maasin-yarisini-elden-vermek--4445141

    http://bek.com.tr/
    http://tr.i-amonline.com/ http://yetkinbasarir.com/
    http://imeanit.com/ https://behance.net/orgutcayli
    http://leoburnett.com.tr/ http://adsoftheworld.com/creative/erkan_kaya
    http://rafineri.net/http://saydancelik.com/ https://behance.net/farukterzi
    http://tribalistanbul.com/
    http://tbwa.com.tr/ https://behance.net/huseyinsandik https://behance.net/yigitkaragoz
    http://grey.com/turkey http://adsoftheworld.com/creative/engin_kafadar
    http://alametifarika.com.tr/ https://behance.net/akselceylan
    http://yristanbul.com/ https://behance.net/kadriskop https://behance.net/mehmetmetin
    http://ddb.com.tr/ https://behance.net/suluck
    http://genna.com.tr/ https://behance.net/kayhan
    http://vietnamist.com.tr/ https://behance.net/CANDAGLI
    http://moludsgn.com/
    http://dream-box.tv/ https://behance.net/taygunkurtulus
    http://animaistanbul.com/

    (birkaç senelik bir ilan):
    Ciner Yayın Holding - HaberTürk Grafik Departmanı bünyesinde tam zamanlı calışmak üzere Motion Designer aranıyor.
    -3D Studio MAX, After Effects ve Photoshop programlarına hakim,
    -Tasarım yönü bilgisini ekran dinamikleri ile birleştirebilen.
    -Takım çalışmasına uyumlu.
    * Ücret olarak 4500 TL düşünülmektedir.

    Adayların, Showreel ve Cv'lerini grafik@haberturk.com adresine göndermeleri rica olunur.

    - 50 TL'ye logo yaptırmaya çalışan bilinçsiz ve/veya kötü niyetli müşterilerin yekûnu teşkil etmesi.
    - Tasarımcılara operatörlük veya yazılımcılık yaptırmaya çalışan yine aşırı bilinçsiz ve/veya kötü niyetli sözde işverenlerin giderek artması.
    - Tasarımcı taklidi yaparak yukarıdakileri besleyen ve sektörü tıpkı kendilerine benzeten illet tiplerin neredeyse "walkers"ları bile geçmesi.
    - Yazılım, font ve görsel telif haklarının pahalılığından kaynaklanan yasal gereksinimleri edinmenin zorluğu.
    - Tasarımcıların; tüketiciyi az-çok yanıltan/zarar veren ürünlerin tanıtımına veya ahlâksız reklamlara yardım ve yataklığa mecbur edilmesi,
    tasarımcı olmayı ve freelance çalışmayı düşünen heveslilerin göze alması gereken ciddi handikaplar ve gittikçe kötüye giden kronik problemler olarak önlerinde durmaktadır.

    https://www.facebook.com/freelancemagdurlar/photos_stream

    GDE: İllüstrasyon Türkiye’de çok kötü durumda, şöyle ki; Türkiye’de okullarda illüstrasyon eğitimi verilmiyor. Bu çok önemli. İllüstrasyon eğitimi tercih edilmiyor. İllüstrasyon eğitimi verilmeyen bir kurumda çocuk illustratör olamıyor zaten. Sadece tasarımcı olduğu zaman, illüstrasyon eğitiminden geçmediği için, kültürünü bilmediği için tasarımlarında illüstrasyon kullanmıyor. Kullanmayınca, fotoğraf kullandıkça, illüstrasyona talep olmuyor, talep olmayınca da yeni yetenek doğmuyor. Yurt dışında ise bunun tam tersi. Yarışmalarda ödül alan çalışmalara bakın, %80’inde illüstrasyon kullanılmış. Orada bir illüstrasyon yaparak, bir kişi, bir ay rahat rahat geçinir. Bizde adam çocuk kitabı illüstrasyonları yapıyor, gelmiş 35 yaşına, okuldan mezun olalı yıl olmuş... Ne kadar alıyorsun diyorum, elli milyon alıyorum diyor. 10 tane yapsa, 500 milyon olacak ve bu parayla geçinecek... Beslemediğin sürece bu iş nasıl gelişsin ki?
    http://www.photoshopmagazin.com/dergi/2006/07/dunya_capinda_bir_buyuk_sanatci_gurbuz_dogan.html

    İstanbul’da 20 yıl önce 40-50 illüstratör vardı, şu anda %70‘i işi bıraktı. Bunun nedenini sektör sorgulamalı. Sektörün daha da güçlenmesi ve uluslararası arenada söz sahibi olabilmesi için uluslararası normların bu ülkede de uygulanması gerekir. Çalışma biçiminden, bütçe sorunlarından, uygun olmayan sürelerden, günde 20 saat çalışan insanlardan, Paris’te yaşıyormuş gibi sonuçlar alması beklenemez. Eskiden bir annual hazırlamayı düşündüğümüz illüstratör arkadaşlarımızla artık bir mizah kitabı hazırlamayı düşünüyoruz. Adı da “Müşteri temsilcileriyle kahreden diyaloglar”.
    http://www.bakmagazine.com/gurcan-ozkan/

    Bir "AR-GE" faaliyeti olan tasarım neden bedavaya ve anında yapılamaz?

    AHLÂKÎ VE DÎNÎ ENDİŞELERİ OLAN TASARIMCILARI NE GİBİ RİSKLER BEKLEMEKTEDİR?
    Vur patlasın çal oynasın yaşayanlar ve ölümü unutanlar için "hayat hep güzel",
    ancak:





    Coca Cola ve benzeri ürünlerin reklamlarıyla, hızı, hazı kutsayan pagan bir kültür ve hayat tarzı icat ediyorlar!
    Çağın dini: Yeni-paganizm.
    Tanrıları: Para ve hazcılık, kariyerizm ve egoizm.
    Tapınakları: Bankalar, AVM'ler, stadyumlar ve medyalar.
    Kurbanları: İnsan, Hayat ve Hakikat.

    http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/cocacolanizasyon-yeni-paganizmin-misyoneri-2010632

    Sanayi tipi meyve sularının, içlerindeki meyve oranına göre dört ana çeşidi olduğunu öğrendim. Meyve suyu: Yüzde 100, meyve nektarı: Yüzde 24-99, meyveli içecek: Yüzde 10-24 ve aromalı içecek: Yüzde 0-9 arasında meyve ihtiva ediyor.
    İçinde yüzde 100 meyve olan meyve suyu bile taze meyvelerden hazırlanmadığına, üstüne üstlük pastörize edildiğine göre, varın içlerinde 5-6 çeşit kimyasal katkı maddeleri ve 'eser' miktarda meyve bulunan içeceklerin, ne kadar sağlıklı olduğuna kendiniz karar verin.

    http://ahmetrasimkucukusta.com/

    Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’nin, bir ayda 25 bin dakika konuştuğu “Her yöne sınırsız” tarifeli telefon hattına 7 bin 500 TL’lik fatura gelen ve hattı kapatılan tüketici lehine verdiği “sadece tarife tutarı olan 66.70 lira ödemesi” kararını onadı.
    20 Şubat 2009 tarihinde bir GSM şirketinden aldığı “Her yöne sınırsız” tarifeli hattına, 10 Haziran 2009 son ödeme tarihli 7 bin 576 TL borç bildirisi gelen ve İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’ne “fatura tutarının iptali” davası açan Oktay Karaaslan, mahkemeye sunduğu dilekçesinde, GSM şirketinin sınırsız tarifesinin 66,70 lira olduğunu ve şirkete yüksek miktarda faturanın nedenini sorduğunda kendisine “Tarife 10 bin dakika limitlidir. 25 bin dakika konuştuğunuz için 10 bin dakikadan sonraki konuşma faturaya yansıdı” denildiğini aktararak, “Tarife 10 bin dakikayla sınırlıysa neden ‘her yöne sınırsız’ diyorlar veya neden ben konuştukça kalan miktarı bildirmiyorlar? Şirket bütün reklamlarda ‘konuşmada sınır olmadığı’ şeklinde reklam yapıyor” ifadelerini kullanmıştı.

    http://gundem.milliyet.com.tr/7500-l...64/default.htm

    Türk ekonomisinin de neden bu kadar üretim odaklı, fabrikaperest, fuarsever, hacimlere ve büyüklüklere bu kadar takıntılı olduğunun cevabı bence burada gizlidir. “Soft power” yerine “hard power”, zeka yerine kurnazlık, ikna yerine iddia, iletişim yerine propaganda, birey yerine kitle, insan gibi çalışmak yerine ölümüne çalışmak, pazarlama yerine satış, adil ve serbest rekabet yerine münhasırlık anlaşmaları, eşdüzeyli ilişki yerine tahakküm, özgünlük yerine taklit, soyut yerine somuta neden bu kadar meraklı olduğumuzu da cevaplıyor bu...
    http://selimtuncer.blogspot.com.tr/2009/06/beni-ne-doktorlar-ne-muhendisler-ne.html

    "Zoraki bir şekilde reklamlara muhatap oluşumuz, kulluğa inananlar için kul hakkı, demokrasiye inananlar için insan hakkı ihlâlidir."
    https://twitter.com/derdi_fena



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 17 Ekim 2016; 16:03:10 >







  • PEKİ ÖNDE GELEN PROFESYONEL TASARIMCILAR KİMLERDİR?

    - Her logo tasarımında belli bir "fikir ve uygulama kalitesi"ni tutturanların sayısı bir elin beş parmağını geçmez bu memlekette -

    LOGO TASARIM
    (Yabancı)
    http://logomotive.net/
    http://johnlangdon.net/
    http://dribbble.com/mike-bruner
    https://dribbble.com/jerron-ames
    https://dribbble.com/george-bokhua
    http://dribbble.com/jeffreydevey
    https://dribbble.com/jfletcherdesign
    http://siahdesign.com/
    http://seanheislerdesign.com/

    (Türk)
    http://buyukkeyif.com/konu/sait-maden
    http://bek.com.tr/
    http://yetkinbasarir.com/
    http://mustafakural.com/
    https://logopond.com/members/profile/showcase/9671

    KALİGRAFİ - FONT TASARIMI
    (Yabancı)
    http://barnbrook.net/
    http://johnstevensdesign.com/
    http://borgeslettering.com/
    http://joluvian.com
    http://hoffmann-angelic.com/
    http://boguslav.com/

    (Türk)
    http://savascevik.com/
    http://kaligrafitipografi.anadolu.edu.tr/portfolio/selahattin-ganiz/
    http://kaligrafitipografi.anadolu.edu.tr/portfolio/etem-caliskan-3/
    http://abdullahtasci.com.tr/
    http://ahmetaltuntype.com/
    http://tanerardali.com/
    http://onuryazicigil.com/

    TİPOGRAFİ
    (Yabancı)
    http://brody-associates.com/
    http://davemckean.com/
    http://davidcarsondesign.com/
    http://michaeljhildebrand.com/
    http://aronjancso.com/

    (Türk)
    ...

    AFİŞ - KAPAK TASARIMI
    (Yabancı)
    http://ignitioncreative.net/
    http://bltcommunications.com/
    http://drewstruzan.com/
    http://ollymoss.com/

    (Türk)
    http://emrahyucel.com/
    http://ozankarakoc.com/
    http://alidogramaci.com/http://www.itisred.com/
    http://ethemonur.com/
    http://ermanyilmaz.com/
    https://behance.net/volkan/
    http://orgutcayli.com/
    http://utkulomlu.com/
    http://matistanbul.net/
    http://esenkarol.com/
    https://behance.net/ygozukucuk

    AMBALAJ TASARIMI
    (Yabancı)
    https://behance.net/sweetyandco
    https://behance.net/muchodesign

    (Türk)
    https://behance.net/kayhan
    https://dribbble.com/salihkucukaga

    WEB - ARAYÜZ TASARIMI
    (Yabancı)
    https://dribbble.com/creativemints
    https://dribbble.com/lobanovskiy
    https://dribbble.com/justcreative
    http://ultranoir.com/
    http://neo-pangea.com/
    http://sosfactory.com/

    (Türk)
    http://behance.net/serdar
    https://behance.net/taygunkurtulus
    https://behance.net/gokhun
    https://behance.net/OmerErcan
    https://behance.net/delizade
    https://behance.net/DoganAydemir
    http://emrahkara.info/
    https://dribbble.com/MuratGursoy
    https://dribbble.com/cenkyilmaz
    https://behance.net/mehmetsaygin

    HAREKETLİ GRAFİK
    (Türk)
    http://onursenturk.tv/
    http://mehmetkizilay.tv/
    http://omurozgur.net/
    http://baranbaran.com/
    http://koffanimation.com/

    İLLÜSTRASYON - KONSEPT TASARIM
    (Yabancı)
    http://cryptcrawler.deviantart.com/
    https://artstation.com/artist/sixmorevodka
    https://artstation.com/artist/sparth
    https://artstation.com/artist/krypt
    https://artstation.com/artist/jiangwei
    https://artstation.com/artist/dawnpu
    http://maniakart.com/
    http://jasonseiler.com/
    http://peterdeseve.com/
    http://cartergoodrich.com/
    http://coryloftis.tumblr.com/
    https://behance.net/garykelley
    http://bradholland.net/
    http://pawelkuczynski.com/

    (Türk)
    http://emrahelmasli.com/
    http://volkanyenen.deviantart.com/
    https://artstation.com/artist/tahirtanis
    https://behance.net/serifkarasu
    http://studiomouette.deviantart.com/
    http://mahmudasrar.com/
    http://gurcanozkan.com/
    http://karikaturculerdernegi.com/2010/12/sevket-yalaz/
    http://sanalmuze.aydindoganvakfi.org.tr/karikaturistler/sevket-yalaz-6287
    http://tunabora.com/
    http://sahinkarakoc.com/

    2D ANİMASYON
    (Yabancı)
    http://keaneart.tumblr.com/
    http://livlily.blogspot.com/2010/10/james-baxter.html
    http://thespastudios.com/
    http://jakobhjensen.com/
    http://andreasdeja.blogspot.com/
    http://livlily.blogspot.com/2011/10/kristof-serrand-pencil-tests.html
    http://tombancroft.blogspot.com/
    http://duncanstudio.com/
    http://runebennicke.com/
    http://kouchnerov.com/
    http://broosejohnson.com/
    http://pierreperifel.blogspot.com.tr/

    (Türk)
    http://tahsinozgur.blogspot.com.tr/
    http://ersoz.com/
    https://vimeo.com/ahmettabak
    https://facebook.com/safaktavkul/videos
    http://mustafamuratboyaci.com/
    https://behance.net/mustafagundem

    3D ANİMASYON
    (Yabancı)
    https://www.youtube.com/user/ILMVisualFX
    http://digitaldomain.com/
    http://dneg.com/
    http://moving-picture.com/
    http://wetaworkshop.com/

    (Türk)
    https://vimeo.com/user3043175
    https://vimeo.com/user4093868
    https://vimeo.com/user3535873
    http://tolgaari.com/
    http://erdemtaylan.com/
    http://sanalkurs.net/roportajlar/hollywood-tan-bir-efekt-ustasi-muzaffer-korkut
    http://deluxepaint.net/
    http://ardakoyuncu.com/
    http://tayfunkalafat.com/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 11 Ağustos 2016; 18:18:58 >




  • Elinize sağlık çok güzel konu olmuş..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Scarface007

    Elinize sağlık çok güzel konu olmuş..
    Teşekkürler.

    TABELASINDA GÜZEL SANATLAR VEYA TASARIM YAZAN HER FAKÜLTEDE GRAFİK TASARIM EĞİTİMİ ALABİLİR MİYİM?



    İyi eğitim için dört şey gerekli:
    Öğrenmek isteyen, iyi öğrenciler
    Öğretmek isteyen iyi öğretmenler
    Öğrencilerin öğrenmesini isteyen, iyi okullar.
    Okulların iyi eğitim vermesini isteyen yöneticiler.
    Bunlar zaten olması gereken şeyler diyeceksiniz. Doğru; olması gereken ama her zaman olmayan şeyler. Bazılarının öncelikleri, bu saydıklarımızdan farklı olabilir: Belki de bazı öğrenciler, okula yalnızca diploma almak için geliyorlardır. Bazı öğretmenler, öncelikle kariyerlerinde ilerlemek, bazı okullar, para kazanmak, bazı yöneticiler ise öğrencileri ve öğretmenleri özel okullara ve dershanelere iteleyip, eğitim yükünü devletin sırtından atmak istiyor olabilir.

    http://www.photoshopmagazin.com/paylasim/7011

    Sonra bir gün geldi, tüfek icat oldu ve mertlik bozuldu. Bildiğin üzere devreye bilgisayar girdi. Bilgisayara takla attıran hevesli bir sürü ergen böyle bir mesleğin de olduğunun farkına varmaya başladı ve piyasadaki boşluk yüzünden bir süre sonra kendilerini bu işe bulaşmış buldular.

    Ülkemizde meslek liseleri için şanssız bir anlayış vardır. Ailelerin, üniversite eğitiminden umut kestikleri çocuklarını, bölüm konusunda çok da seçici olmadan “Bari kısa yoldan bir meslek sahibi olsun” zihniyetiyle gönderdikleri bir yerdir. Eskiden Matbaa ile ilgili meslek liselerinden grafiğe yönelenler varken 90’lı yıllarda çok sayıda güzel sanatlar lisesi açıldı ve pek çok çocuk bu liselerin grafik bölümlerine yetenekleri pek gözetilmeden, grafiğin de ne olduğunu bilmeden ailelerinin yönlendirmesiyle gönderildi.

    Günümüzde ise; 100 civarı devlet üniversitesi ile 70 civarı vakıf üniversitesinden hemen hepsinin güzel Sanatlar fakülteleri ile yüksek okulları, bunların da farklı isimlerle de olsa (Grafik, Görsel iletişim tasarımı vs.) grafik bölümleri var.

    Bu Üniversitelerde ne kadar iyi bir grafik eğitimi verildiği ise biraz şüpheli, çoğunun bölüm başkanı ve branş hocaları resim bölümü kökenli… Vakıf üniversiteleri ise tam bir ticarethane… Bu üniversitelerimizin grafik bölümleri var olmasına var da, nedense hemen hepsinin logosu çok kötü… Tabiri caizse kendi söküğünü dikmekten, okullarının ambalajını tasarlamaktan aciz bir görüntüleri var… Anla buralarda verilen eğitimin kalitesini!.

    Üstelik üniversitelerimizde grafik üzerine yüksek lisans tezi veya sanatta yeterlilik tezi veren tıp, hukuk vs. mezunlarının bulunması da mesleğimizin başka bir handikapıdır.

    Bir de tüm bunlara 2 ayda Grafik tasarımcı yetiştirdiğini söyleyen ve yeteneğine bakmadan (parası olmak kaydıyla) neredeyse yoldan geçen herkese sertifika verme meraklısı program kursçularını ilave edersen artık piyasanın nasıl bir kusma noktasında geldiğini daha kolay anlayabilirsin.

    Kısacası bizim mesleğe başladığımız dönemin grafik tasarımcısı mesleği ile ilgili iyi bir donanıma sahipken, günümüzde ise müthiş bir kafa karışıklığı var. Tabi ki her dönemde olduğu gibi bugün de bu işi ilgi, bilgi, sevgiyle yapan, yaptığı işin de hakkını sonuna kadar veren, hatırı sayılır miktarda tasarımcımız var. Ama bahsettiğimiz şekilde, piyasaya pek çok kanaldan o kadar çok kişi pompalanıyor ki, bu mesleği; hakkını vererek yapacakların çoğu, ortamın bulanıklığından ne yazık ki karambole gelebiliyor ve hakettikleri yerde olamıyorlar.

    http://www.tgdd.org.tr/roportajlar/usta-grafik-tasarimci-ali-tekin-cam-ile-meslek-uzerine-soylesi.html

    Nicelerini incelemiş, hatta bizzat ders almış biri olarak söyleyebilirim ki; bazen tek bir gerçek hoca eğitim hayatınızı doldurmaya kâfi gelir, bazen de aysonu cebine girecek üçbeş kuruştan başka bir derdi olmayan onlarca "memur"dan sadra şifa bir şey öğrenemeden diploma sahibi olabilirsiniz...

    Zaman zaman değindiğim ve bir dönem Art Center'da hocalık da yapan Ken Okuyama'nın çapında bir hocaya tüm tasarım fakültelerinde rastlayamazsınız, hatta Elmaslı gibisine:



    Hoş, bazılarının çizip çizemediği bile belli değildir:

    Bir de şunu söylerim hep: Üniversitede hoca olarak kalan bazı insanların, dışarıda başka bir meslek yapacak becerileri olmadığını da düşünürüm. Sırf garanti maaş düşüncesi ile üniversitede ders verenler var. Bu da beni rahatsız ediyor. O titri bir payeymiş gibi insanlara sunmaları da beni rahatsız ediyor: ben koca profesörüm diyor ama ortaya koyduğu şey nedir belli değil. Bana çok komik geliyor bunlar. Tarihe mal olaracak ne yapmış, diye düşünüyorum. Bunlar o dönemde benim canımı sıkmıştı işte.
    ***
    “Biz buraya sanatçı olmak için geldik, burada sanat tarihçisi oluyoruz” dedim. Yani kim ne yapmış, o nasıl boyama yapmış… Bu değil ki bize lazım olan! Usta-çırak ya da üstad-çömez ilişkisi ile olacak bir şey gerekliydi. Ama karşımda üstad yoktu. Çünkü okulda hocalar hep gizli çalışırlar. Hiçbir hocayı elinde fırça ile görmedim ben hayatımda.

    http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=6147

    Mesela bu "hoca", her zaman öğrencilerine yanlış şeyler söylüyormuş meğer:
    http://vimeo.com/48983789#t=180

    Halbuki grafik tasarımı, resim sanatından ayıran mesaj aktarma amaçlı üretilmesidir. Tipografi olmasa da bu böyledir:
    http://adsoftheworld.com/media/print/bold_tomato
    http://adsoftheworld.com/media/print/ariel_rooster
    http://adsoftheworld.com/media/print/mccafe_coffee_bean
    http://adsoftheworld.com/media/print/kitchen_aid_blender_banana
    http://adsoftheworld.com/media/print/diet_pepsi_can
    http://adsoftheworld.com/media/print/atari_tennis
    http://adsoftheworld.com/media/print/clima_bicycle_lock_red
    http://adsoftheworld.com/media/print/soho_high_heels_head_1

    veya bu bir şaka mıdır?
    http://yunus.hacettepe.edu.tr/~incilay/kurums/KUR05.jpg
    http://vimeo.com/46477516 (5:09)
    http://yunus.hacettepe.edu.tr/~incilay/afisler/AFIS20.jpg
    http://yunus.hacettepe.edu.tr/~incilay/

    Ha! "Ben en köklü anlamıyla bir üniversite eğitimi görmek istiyorum" diyen öğrenciler de olabilir...
    Ki alınlarından öperim.
    Sonra onlara derim ki...
    Otur çalış, ilkokuldan beri sana ezberletilenleri unut, ilgilendiğin alandaki akademisyenleri ve özelliklerini öğren, geniş ufuklu hocaların bulunduğu okulları araştır!
    Bulduğunda da, kafanı "mezun olunca ne olacağım?" sorusuna takma, o okula yazıl ve tadını çıkar!
    Dünyayı takip eden, ufku olan, derslerini sohbet kıvamına sokan tek bir hocaya sahip olmak bile üniversite hayatını şenlendirir, zihnini açar, geleceğini en güzel şekilde inşa eder.

    http://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2013/07/15/durust-olalim-iyi-universite-hangisi

    Ders aldığım bazı iyi hocalar:
    https://www.linkedin.com/pub/can-onat/32/916/752
    http://www.oc-w.com/

    http://www.gurbuz-de.com/
    https://www.youtube.com/watch?v=Wjef_2js2wU

    https://www.facebook.com/semailgaztemel

    http://www.moludsgn.com/
    https://www.youtube.com/watch?v=54SuznbEDOw

    http://citrinitas.com/
    http://vimeo.com/52983772



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 29 Ekim 2015; 21:26:14 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    Teşekkürler.

    TABELASINDA GÜZEL SANATLAR VEYA TASARIM YAZAN HER FAKÜLTEDE GRAFİK TASARIM EĞİTİMİ ALABİLİR MİYİM?



    İyi eğitim için dört şey gerekli:
    Öğrenmek isteyen, iyi öğrenciler
    Öğretmek isteyen iyi öğretmenler
    Öğrencilerin öğrenmesini isteyen, iyi okullar.
    Okulların iyi eğitim vermesini isteyen yöneticiler.
    Bunlar zaten olması gereken şeyler diyeceksiniz. Doğru; olması gereken ama her zaman olmayan şeyler. Bazılarının öncelikleri, bu saydıklarımızdan farklı olabilir: Belki de bazı öğrenciler, okula yalnızca diploma almak için geliyorlardır. Bazı öğretmenler, öncelikle kariyerlerinde ilerlemek, bazı okullar, para kazanmak, bazı yöneticiler ise öğrencileri ve öğretmenleri özel okullara ve dershanelere iteleyip, eğitim yükünü devletin sırtından atmak istiyor olabilir.

    http://www.photoshopmagazin.com/paylasim/7011

    Sonra bir gün geldi, tüfek icat oldu ve mertlik bozuldu. Bildiğin üzere devreye bilgisayar girdi. Bilgisayara takla attıran hevesli bir sürü ergen böyle bir mesleğin de olduğunun farkına varmaya başladı ve piyasadaki boşluk yüzünden bir süre sonra kendilerini bu işe bulaşmış buldular.

    Ülkemizde meslek liseleri için şanssız bir anlayış vardır. Ailelerin, üniversite eğitiminden umut kestikleri çocuklarını, bölüm konusunda çok da seçici olmadan “Bari kısa yoldan bir meslek sahibi olsun” zihniyetiyle gönderdikleri bir yerdir. Eskiden Matbaa ile ilgili meslek liselerinden grafiğe yönelenler varken 90’lı yıllarda çok sayıda güzel sanatlar lisesi açıldı ve pek çok çocuk bu liselerin grafik bölümlerine yetenekleri pek gözetilmeden, grafiğin de ne olduğunu bilmeden ailelerinin yönlendirmesiyle gönderildi.

    Günümüzde ise; 100 civarı devlet üniversitesi ile 70 civarı vakıf üniversitesinden hemen hepsinin güzel Sanatlar fakülteleri ile yüksek okulları, bunların da farklı isimlerle de olsa (Grafik, Görsel iletişim tasarımı vs.) grafik bölümleri var.

    Bu Üniversitelerde ne kadar iyi bir grafik eğitimi verildiği ise biraz şüpheli, çoğunun bölüm başkanı ve branş hocaları resim bölümü kökenli… Vakıf üniversiteleri ise tam bir ticarethane… Bu üniversitelerimizin grafik bölümleri var olmasına var da, nedense hemen hepsinin logosu çok kötü… Tabiri caizse kendi söküğünü dikmekten, okullarının ambalajını tasarlamaktan aciz bir görüntüleri var… Anla buralarda verilen eğitimin kalitesini!.

    Üstelik üniversitelerimizde grafik üzerine yüksek lisans tezi veya sanatta yeterlilik tezi veren tıp, hukuk vs. mezunlarının bulunması da mesleğimizin başka bir handikapıdır.

    Bir de tüm bunlara 2 ayda Grafik tasarımcı yetiştirdiğini söyleyen ve yeteneğine bakmadan (parası olmak kaydıyla) neredeyse yoldan geçen herkese sertifika verme meraklısı program kursçularını ilave edersen artık piyasanın nasıl bir kusma noktasında geldiğini daha kolay anlayabilirsin.

    Kısacası bizim mesleğe başladığımız dönemin grafik tasarımcısı mesleği ile ilgili iyi bir donanıma sahipken, günümüzde ise müthiş bir kafa karışıklığı var. Tabi ki her dönemde olduğu gibi bugün de bu işi ilgi, bilgi, sevgiyle yapan, yaptığı işin de hakkını sonuna kadar veren, hatırı sayılır miktarda tasarımcımız var. Ama bahsettiğimiz şekilde, piyasaya pek çok kanaldan o kadar çok kişi pompalanıyor ki, bu mesleği; hakkını vererek yapacakların çoğu, ortamın bulanıklığından ne yazık ki karambole gelebiliyor ve hakettikleri yerde olamıyorlar.

    http://www.tgdd.org.tr/roportajlar/usta-grafik-tasarimci-ali-tekin-cam-ile-meslek-uzerine-soylesi.html

    Nicelerini incelemiş, hatta bizzat ders almış biri olarak söyleyebilirim ki; bazen tek bir gerçek hoca eğitim hayatınızı doldurmaya kâfi gelir, bazen de aysonu cebine girecek üçbeş kuruştan başka bir derdi olmayan onlarca "memur"dan sadra şifa bir şey öğrenemeden diploma sahibi olabilirsiniz...

    Zaman zaman değindiğim ve bir dönem Art Center'da hocalık da yapan Ken Okuyama'nın çapında bir hocaya tüm tasarım fakültelerinde rastlayamazsınız, hatta Elmaslı gibisine:



    Hoş, bazılarının çizip çizemediği bile belli değildir:

    Bir de şunu söylerim hep: Üniversitede hoca olarak kalan bazı insanların, dışarıda başka bir meslek yapacak becerileri olmadığını da düşünürüm. Sırf garanti maaş düşüncesi ile üniversitede ders verenler var. Bu da beni rahatsız ediyor. O titri bir payeymiş gibi insanlara sunmaları da beni rahatsız ediyor: ben koca profesörüm diyor ama ortaya koyduğu şey nedir belli değil. Bana çok komik geliyor bunlar. Tarihe mal olaracak ne yapmış, diye düşünüyorum. Bunlar o dönemde benim canımı sıkmıştı işte.
    ***
    “Biz buraya sanatçı olmak için geldik, burada sanat tarihçisi oluyoruz” dedim. Yani kim ne yapmış, o nasıl boyama yapmış… Bu değil ki bize lazım olan! Usta-çırak ya da üstad-çömez ilişkisi ile olacak bir şey gerekliydi. Ama karşımda üstad yoktu. Çünkü okulda hocalar hep gizli çalışırlar. Hiçbir hocayı elinde fırça ile görmedim ben hayatımda.

    http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=6147

    Mesela bu "hoca", her zaman öğrencilerine yanlış şeyler söylüyormuş meğer:
    http://vimeo.com/48983789#t=180

    Halbuki grafik tasarımı, resim sanatından ayıran mesaj aktarma amaçlı üretilmesidir. Tipografi olmasa da bu böyledir:
    http://adsoftheworld.com/media/print/bold_tomato
    http://adsoftheworld.com/media/print/ariel_rooster
    http://adsoftheworld.com/media/print/mccafe_coffee_bean
    http://adsoftheworld.com/media/print/kitchen_aid_blender_banana
    http://adsoftheworld.com/media/print/diet_pepsi_can
    http://adsoftheworld.com/media/print/atari_tennis
    http://adsoftheworld.com/media/print/clima_bicycle_lock_red
    http://adsoftheworld.com/media/print/soho_high_heels_head_1

    veya bu bir şaka mıdır?
    http://yunus.hacettepe.edu.tr/~incilay/kurums/KUR05.jpg
    http://vimeo.com/46477516 (5:09)
    http://yunus.hacettepe.edu.tr/~incilay/afisler/AFIS20.jpg
    http://yunus.hacettepe.edu.tr/~incilay/

    Ha! "Ben en köklü anlamıyla bir üniversite eğitimi görmek istiyorum" diyen öğrenciler de olabilir...
    Ki alınlarından öperim.
    Sonra onlara derim ki...
    Otur çalış, ilkokuldan beri sana ezberletilenleri unut, ilgilendiğin alandaki akademisyenleri ve özelliklerini öğren, geniş ufuklu hocaların bulunduğu okulları araştır!
    Bulduğunda da, kafanı "mezun olunca ne olacağım?" sorusuna takma, o okula yazıl ve tadını çıkar!
    Dünyayı takip eden, ufku olan, derslerini sohbet kıvamına sokan tek bir hocaya sahip olmak bile üniversite hayatını şenlendirir, zihnini açar, geleceğini en güzel şekilde inşa eder.

    http://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2013/07/15/durust-olalim-iyi-universite-hangisi

    Ders aldığım bazı iyi hocalar:
    https://www.linkedin.com/pub/can-onat/32/916/752
    http://www.oc-w.com/

    http://www.gurbuz-de.com/
    https://www.youtube.com/watch?v=Wjef_2js2wU

    https://www.facebook.com/semailgaztemel

    http://www.moludsgn.com/
    https://www.youtube.com/watch?v=54SuznbEDOw

    http://citrinitas.com/
    http://vimeo.com/52983772

    Alıntıları Göster
    Tasarımcı olmak başka bir iştir.

    Ben bu işi çok iyi biliyorum diyebilmeniz için en çok zaman harcamanız gereken mesleklerden bir tanesidir. Sürekli çalışmalı ve kendinizi geliştirmelisiniz. Pek çok sektöre hitap ettiği için hepsi ile ilgili çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Yaptığınız her tasarım bakış açınızı biraz daha geliştirir. Bu yüzden anlamsızda olsa çalışmalar yapın onları yorumlayın ve eleştirel gözle bakın. Bu konuda uzmanların önerilerini dikkate alın (renk, obje, kompozisyon gibi)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: arekamint

    Tasarımcı olmak başka bir iştir.

    Ben bu işi çok iyi biliyorum diyebilmeniz için en çok zaman harcamanız gereken mesleklerden bir tanesidir. Sürekli çalışmalı ve kendinizi geliştirmelisiniz. Pek çok sektöre hitap ettiği için hepsi ile ilgili çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Yaptığınız her tasarım bakış açınızı biraz daha geliştirir. Bu yüzden anlamsızda olsa çalışmalar yapın onları yorumlayın ve eleştirel gözle bakın. Bu konuda uzmanların önerilerini dikkate alın (renk, obje, kompozisyon gibi)

    Alıntıları Göster
    HANGİ ONLINE KAYNAKLAR ÖĞRETİCİ OLABİLİR?

    Temel Tasarım:
    http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Tasarı%20İlkeleri.pdf
    http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Nokta%20Ve%20Çizgi.pdf
    http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Strüktür.pdf
    http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Açık-%20Koyu%20Ve%20Işık-gölge.pdf
    http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Doku.pdf
    http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Renk.pdf
    http://www.mariaclaudiacortes.com/colors/Colors.html

    Temel Yazı - Tipografi:




    http://www.photoshopmagazin.com/dergi/2006/06/tipografi_yazilari_1.html
    http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Temel%20Yaz%C4%B1.pdf
    http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Tipografik%20D%C3%BCzenlemeler.pdf
    http://www.turkcetipografitoplulugu.org/bakkal/tipografik-anatomi-1/
    https://www.behance.net/gallery/10458973/Typographic-Anatomy-Poster
    http://www.thinkingwithtype.com/contents/letter/#Anatomy
    http://www.logomotive.net/terminology-of-a-letterform/#more-78
    http://mashable.com/2011/12/08/typeface-font-history-infographic/
    https://stocklogos.com/topic/design-fundamentals-so-many-typefaces-so-little-time
    http://editorial.designtaxi.com/news-mensroom0605/big.jpg



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 18 Nisan 2016; 16:51:19 >




  • İLİM, İRFAN, EDEBİYAT (PARÇALAMA) FALAN DİYORSUN DA NASSI YAANİ?

    De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar. (Zümer - 9)

    Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz ve her ilim sahibinin üstünde bir bilen vardır. (Yûsuf - 76)

    (Allah) Hikmet'i dilediğine verir. Kime de Hikmet verilmişse, şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar. (Bakara - 269)

    Bilmiyorsanız, haydi bilgisi olanlara sorun! (Enbiyâ - 7)

    Bilmiyorum demek ilimdendir. (Hz. Peygamber)

    Güzel soru sormak, ilmin yarısıdır. (Hz. Peygamber)

    Akıllıya danışıp onu dinleyen, doğruyu bulur, dinlemeyen pişman olur. (Hz. Peygamber)

    Kim âlimlere övünmek, sefihlerle, cahillerle, aklı noksan olanlarla münakaşa etmek, onları susturmak, insanların teveccühünü kazanmak için ilim öğrenirse, Allahü teâlâ onu Cehenneme atar. (Hz. Peygamber)

    Üç sınıfa merhamet ediniz:
    1.CâhilLer arasında kalan âlime,
    2.Bir kavmin zengini iken fakir düşen kimseye,
    3.Bir kavmin azîzi iken zelîl olan kimseye!
    (Hz. Peygamber)

    Bu ilimleri birbirinden tefrik edemiyorum; ya hepsini biliyorum veyahut hiçbirisini bilmiyorum. (Bediüzzaman)

    İlim bir hucce-i bî sahildir,
    Anda alim geçinen câhildir.
    (Nabi)

    Taç ma’rifet tacıdır, sanma gayrı taç ola,
    Taklit ile tok olan, Hakikate aç ola.
    (Gaybî Sunullah)

    Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi. Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi. (Hz. Ali)

    İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı. (Hz. Ali)

    İnsanlar dört sınıftır:
    Bilen ve bildiğini bilen; o, alimdir. Ondan ilim öğreniniz.
    Bilen ve bildiğinden haberi olmayan; o, uyuyandır. Onu uyandırın.
    Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olan; o, câhildir. Onu bilgilendirin.
    Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olmayan; o, ahmaktır. Ondan sakının."
    (İbnü'l Cevzî)

    Cahil sual sormaz. (Benjamin Disraeli)

    İnsanın cahil olduğunu bilmesi, ilme atılmış ilk adımdır. (Benjamin Franklin)

    Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir. (La Bruyere)

    Cehâlet ile müzâkere, hacer ile mükâleme gibidir [Bir konunun cahilli ile o konuda fikir alış-verişine kalkışmak; taş ile konuşmak gibidir] (?)

    Akıl-özürlüler düşüncenin içeriğinden daha çok kimin aleyhine kimin lehine olduğuna dikkat kesilirler... (İhsan Fazlıoğlu)

    İki insan "her" konuda anlaşıyorsa, düşünen yalnızca bir tanesidir... (L. B. Johnson)

    Yapacağın işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimseye danış! Çünkü o, kendisine pahalıya mal olmuş doğru görüşleri sana bedava verir. (Hazret-i Lokman Hakim)

    Pek az insan başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar akıllıdır. (Voltaire)

    İnsanları cevaplarıyla değil, sorularıyla tanıyınız. (Voltaire)

    Öğrenmek pahalıdır ama cehalet ondan da pahalıdır. (Henry Clausen)

    Kuru gürültü, boş yere vakit harcamaktır. (İmam-ı Gazali)

    İnsan iki küçük et parçasıyla ölçülür: Kalbi ve dili. Öyleyse insanların bu iki değerinden faydalanmaya çalış; gerisi et, kan ve kemiktir. (İmam-ı Gazali)

    Ey oğul!
    Cahil birisini görürsen, "Bu bilmeyerek günah işler, ben ise bile bile günah işlerim, bu benden efdaldir" de.
    (İmam-ı Gazali)

    Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istediği var. Aptal konuşur, zira kendini bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.
    (Plato)

    Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur. (Bediüzzaman)

    Câhil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol. (Mevlânâ)

    Malûmdur ki bir adamın bir günde harab ettiği bir sarayı, yirmi adam yirmi günde yapamaz. (Bediüzzaman)

    Büyük cinayetler ancak büyük câhiller tarafından işlenmiştir. (Voltaire)

    Öğrenmek için gereken sabra sahip değil, çabuk sıkılıyor. Bu yüzden bilmiyor, bilemiyor fakat sürekli malumat biriktiriyor. Odaklanamıyor ama göz gezdiriyor. Düşünmüyor ama durmadan tartışıyor... Çok tanıdık, değil mi?
    (Haşmet Babaoğlu)

    Geçmişine samimi gözlerle bakma cesaretini gösteren her insan, yüzünü kızartacak kimi mahcubiyet durumları ile karşılaşır. Mesela her insanın iki kitap okuyunca hayatın daha önce hiç kimse tarafından keşfedilmemiş sırlarına ulaşayazdığını sandığı bir zihin acemiliği dönemi vardır. Kimileri kısa zamanda atlatır bu adı konmamış ikinci ergenlik dönemini... Kimisi atlatamaz; kurbağalama tekniğiyle ömür boyu sürdürür sığ sularda bu tatlısu bilgeliğini. Yüzmekle çimmek arasındaki farktan zerre kadar haberdar olmamanın getirdiği acınası bir coşkuyla. Öyle ki şaşırırsınız cehaletten nasıl böyle sağır, korunaklı ve kurumsallaşmış bir ego inşa edilebildiğine.

    Çoktur böyleleri, her köşede rastlarsınız. Rastlar ve “bilmediğini bilenler”den olduğunuza şükredersiniz. “Bilenler” tamamen ayrı bir kategoridir; “bilenler”den olmak her yönüyle istisnaî bir durumdur, herkese nasip olmayan, herkesin harcı da olmayan bir şeydir. Bizim gibiler için uygun kategori bilmediğinin bilincinde olmaktır ve bu da az şey değildir aslında. Bizi bir ego palyaçosu olarak ortalıkta dolaşmaktan korur. Bu sayede; “bilenler”in ilminden, hikmetinden, feyzinden tabağımıza birşeyler konur, açlığımız gıdalanır, insanlığımız tatlı tatlı titreşir diye bir “ihtimal” sahibi oluruz. Umutlarını kendi cilalı ve fakat kof olmuşluklarına bağlayanlar için böyle bir ihtimal de yoktur; çünkü bu kapı kapalıdır, sımsıkı sürgülüdür, arkasından dayaklıdır. Güneş girmeyen penceresiz bir oda gibidir onların halleri. Bizim odamız da yeterince aydınlık olmayabilir, ama şükür ki duvarında bir pencere vardır. İşte o pencere bir ihtimaldir, güneş nöbetinde. Güneş gelir birgün, o pencerenin yüzüne bakar. Hem güneşin ihtimali bile bir parça ısıtır ve aydınlatır zifiri karanlığı. Öyle derler eskiler; umut saksısına ekilen her tohum gün gelir çiçek açar.

    http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/gokhanozcan/gunes-olmasa-bile-bir-gunes-ihtimali-31414

    ...En anlayamadığımız, kabuğunu bir türlü kıramadığımız, duvağını asla kaldıramadığımız mefhumlardan birisi de irfân. Şu "kültür" diye anlatmaya çalıştığımız nesne... İrfân, arşın veya okka hesabıyla bir şahsın yüklendiği kuru malûmat değil; sahibinde fikir ve ruh bünyesi hâline gelmiş bilgidir. Gıdanın, döne dolaşa damarlarımızda kan hâline gelişi gibi... Kimse bize, kilerindeki erzakı gösterip o mikyasta kan sahibi olduğunu iddia edemez. Kimse de kamûs ezberlemekle irfân sahibi olamaz. Evet evet; irfân, bilgi sahibi olmaktan ziyâde, bilinen şeyler vasıtasıyla bilme hassasına ermektir. Bilme hassasına eren, bilmediği şeylerin de bir nevî âlimi olur. Nasıl ki parası olan, satın almadığı şeylerin de bir nevî mâliki sayılır. Demek ki, şu veya bu bilgi malından ziyâde, mallar arasında müşterek kıymet vâhidi olan paraya, yâni ruh ve akıl kıvamına irfân demek lâzım... Bütün bilgilerin kaynağı idrak çilesini çekmiş ve gerçek bir dünya görüşüne varmış her insan irfânlıdır. Bunun içindir ki, üniversitelerde ve bilhassa mücerret ilim şubelerinde, talebe, bir şey öğrenmekten ziyâde, nasıl öğrenileceğini öğrenir. Üniversite, öğrenme usulleri öğreten ocak olmak gerek. Bir de bizimkileri düşünün!..
    (Necip Fazıl Kısakürek)

    Bilgisizce bilgiçlikler (I)
    'İlim' kelimesinin Türkçemizde iki karşılığı vardır: masdar anlamıyla 'bilmek', isim anlamıyla 'bilgi'. İlki bir eylemin adı, ikincisi ise bu eylemin mahsulü... Bu bilgi'ye kesin (objektif) ve tanımlanmış (müdevven) olması halinde ise 'bilim' denir. Bu tür bir bilgi (=ilim) sahibine 'bilgin' (=âlim) diyoruz. Bilgin kendisi dışında olanı (obje'yi) bilir; eğer kendini (haddini) de bilir/tanır ise bu sefer ona 'bilgin' değil, 'bilge' (=ârif) deriz. İlim dolaylı bilmenin adı... Çünkü başkasını bilmek demek... Dolayımsız bilme (=marifet) ise Türkçemizde 'tanımak' (=irfan) sözcüğüyle karşılanır. İlim ve irfan sahibi olan insanlar başkasını (objeyi) bilen ve kendisini (suje'yi) tanıyan, yani hem bilgin, hem bilge (âlim ve ârif) olabilmeyi başarabilmiş kimselerdir.

    Peki bilgiç kimdir?

    Bilgin ve bilge olmadığına göre, bilgiç "bilgisiz olan" mı demektir? Elbette hayır! Eğer böyle olsaydı ona sadece 'cahil' (=bilgisiz) demekle yetinirdik. Oysa 'bilgisiz' bir şeyi bilmeyenin, 'bilgiç' ise bilmediğini de bilmeyenin adı... Demek ki bilgisizlik tek katmanlı, bilgiçlik ise iki katmanlı cehalet... Bilgiçlikte bilgisizlik yok, yanlış ve eksik bilgi var; hepsinden önemlisi bilmediğini bilmemek var.

    Özetleyecek olursak 'bilge' sözcüğünü ârifler için, 'bilgin' sözcüğünü âlimler için, 'bilgiç' sözcüğünü ise pekâlâ günümüz aydınları (malumat-füruş takımı) için kullanabiliriz.

    İlim ve irfan sahibi olmayı önemseyen bir millettik bir zamanlar... Öyle ki malumat-füruş olmak önemsenen değil, bilakis tebessümle karşılanan, hafiflik olarak algılanan bir hâl idi. Çünkü amaç malumat toplamak değil, ilim elde etmek ve bu ilmi bizatihi ilim için değil, irfan için elde etmek idi. İrfansız nice ilim sahibi vardı, olması da doğaldı ve fakat makbul değildi. (Nitekim 'ukala' sözcüğü biraz da böyleleri için kullanılırdı.) Şimdiyse ihtiyaç fazlası bilgiçlerimiz var. En basit metinleri bile okuyup anlamaktan uzak olan, ancak üstünkörü haberdar olmayı marifet zanneden, üstelik haberdarlığını tahsiline borçlu olan bilgiçler...

    Ahmed Cevdet Paşa'nın "Miyar-ı Sedad" adlı mantık kitabını sadeleştiren bir akademisyen, "tab'an" (=tabiatı itibariyle) kelimesini sanırım 'tıbaat' ile karıştırdığından olsa gerek ki "basım yoluyla" diye Türkçe'ye aktarmış ve fakat hocaları bile bu ayıbı (!) farketmemişlerdi.

    http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2003/nisan/05/dcundioglu.html

    1. Ya nor­mal li­se­de ya­hut İmam Ha­tip li­se­sin­de ve­ya bir mes­lek li­se­sin­de oku­yor­sun­dur. Aca­ba doğ­ru dü­rüst li­se tah­si­li ve kül­tü­rü el­de ede­bi­li­yor mu­sun? İn­gil­te­re­’nin, Ka­na­da­’nın, Fran­sa ve Al­man­ya­’nın, İs­viç­re­’nin, Avus­tur­ya­’nın, İs­ve­ç’­in, Ja­pon­ya­’nın, Tay­va­n’­ın li­se­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi güç­lü bir ana­dil, onun ya­nın­da iki ya­ban­cı dil, ede­bi­yat, ta­rih, fel­se­fe(psi­ko­lo­ji, man­tık, ah­lak, me­ta­fi­zik, es­te­tik), ik­ti­sa­di ve be­şe­ri coğ­raf­ya, sa­nat ta­ri­hi kül­tü­rü edi­ne­bi­li­yor mu­sun?
    http://www.habervaktim.com/yazar/71290/harcanmaya-aday-musluman-genclere.html

    https://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=JyE6Ok5ximQ#t=473






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 17 Ekim 2016; 16:10:35 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    İLİM, İRFAN, EDEBİYAT (PARÇALAMA) FALAN DİYORSUN DA NASSI YAANİ?

    De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar. (Zümer - 9)

    Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz ve her ilim sahibinin üstünde bir bilen vardır. (Yûsuf - 76)

    (Allah) Hikmet'i dilediğine verir. Kime de Hikmet verilmişse, şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar. (Bakara - 269)

    Bilmiyorsanız, haydi bilgisi olanlara sorun! (Enbiyâ - 7)

    Bilmiyorum demek ilimdendir. (Hz. Peygamber)

    Güzel soru sormak, ilmin yarısıdır. (Hz. Peygamber)

    Akıllıya danışıp onu dinleyen, doğruyu bulur, dinlemeyen pişman olur. (Hz. Peygamber)

    Kim âlimlere övünmek, sefihlerle, cahillerle, aklı noksan olanlarla münakaşa etmek, onları susturmak, insanların teveccühünü kazanmak için ilim öğrenirse, Allahü teâlâ onu Cehenneme atar. (Hz. Peygamber)

    Üç sınıfa merhamet ediniz:
    1.CâhilLer arasında kalan âlime,
    2.Bir kavmin zengini iken fakir düşen kimseye,
    3.Bir kavmin azîzi iken zelîl olan kimseye!
    (Hz. Peygamber)

    Bu ilimleri birbirinden tefrik edemiyorum; ya hepsini biliyorum veyahut hiçbirisini bilmiyorum. (Bediüzzaman)

    İlim bir hucce-i bî sahildir,
    Anda alim geçinen câhildir.
    (Nabi)

    Taç ma’rifet tacıdır, sanma gayrı taç ola,
    Taklit ile tok olan, Hakikate aç ola.
    (Gaybî Sunullah)

    Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi. Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi. (Hz. Ali)

    İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı. (Hz. Ali)

    İnsanlar dört sınıftır:
    Bilen ve bildiğini bilen; o, alimdir. Ondan ilim öğreniniz.
    Bilen ve bildiğinden haberi olmayan; o, uyuyandır. Onu uyandırın.
    Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olan; o, câhildir. Onu bilgilendirin.
    Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olmayan; o, ahmaktır. Ondan sakının."
    (İbnü'l Cevzî)

    Cahil sual sormaz. (Benjamin Disraeli)

    İnsanın cahil olduğunu bilmesi, ilme atılmış ilk adımdır. (Benjamin Franklin)

    Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir. (La Bruyere)

    Cehâlet ile müzâkere, hacer ile mükâleme gibidir [Bir konunun cahilli ile o konuda fikir alış-verişine kalkışmak; taş ile konuşmak gibidir] (?)

    Akıl-özürlüler düşüncenin içeriğinden daha çok kimin aleyhine kimin lehine olduğuna dikkat kesilirler... (İhsan Fazlıoğlu)

    İki insan "her" konuda anlaşıyorsa, düşünen yalnızca bir tanesidir... (L. B. Johnson)

    Yapacağın işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimseye danış! Çünkü o, kendisine pahalıya mal olmuş doğru görüşleri sana bedava verir. (Hazret-i Lokman Hakim)

    Pek az insan başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar akıllıdır. (Voltaire)

    İnsanları cevaplarıyla değil, sorularıyla tanıyınız. (Voltaire)

    Öğrenmek pahalıdır ama cehalet ondan da pahalıdır. (Henry Clausen)

    Kuru gürültü, boş yere vakit harcamaktır. (İmam-ı Gazali)

    İnsan iki küçük et parçasıyla ölçülür: Kalbi ve dili. Öyleyse insanların bu iki değerinden faydalanmaya çalış; gerisi et, kan ve kemiktir. (İmam-ı Gazali)

    Ey oğul!
    Cahil birisini görürsen, "Bu bilmeyerek günah işler, ben ise bile bile günah işlerim, bu benden efdaldir" de.
    (İmam-ı Gazali)

    Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istediği var. Aptal konuşur, zira kendini bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.
    (Plato)

    Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur. (Bediüzzaman)

    Câhil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol. (Mevlânâ)

    Malûmdur ki bir adamın bir günde harab ettiği bir sarayı, yirmi adam yirmi günde yapamaz. (Bediüzzaman)

    Büyük cinayetler ancak büyük câhiller tarafından işlenmiştir. (Voltaire)

    Öğrenmek için gereken sabra sahip değil, çabuk sıkılıyor. Bu yüzden bilmiyor, bilemiyor fakat sürekli malumat biriktiriyor. Odaklanamıyor ama göz gezdiriyor. Düşünmüyor ama durmadan tartışıyor... Çok tanıdık, değil mi?
    (Haşmet Babaoğlu)

    Geçmişine samimi gözlerle bakma cesaretini gösteren her insan, yüzünü kızartacak kimi mahcubiyet durumları ile karşılaşır. Mesela her insanın iki kitap okuyunca hayatın daha önce hiç kimse tarafından keşfedilmemiş sırlarına ulaşayazdığını sandığı bir zihin acemiliği dönemi vardır. Kimileri kısa zamanda atlatır bu adı konmamış ikinci ergenlik dönemini... Kimisi atlatamaz; kurbağalama tekniğiyle ömür boyu sürdürür sığ sularda bu tatlısu bilgeliğini. Yüzmekle çimmek arasındaki farktan zerre kadar haberdar olmamanın getirdiği acınası bir coşkuyla. Öyle ki şaşırırsınız cehaletten nasıl böyle sağır, korunaklı ve kurumsallaşmış bir ego inşa edilebildiğine.

    Çoktur böyleleri, her köşede rastlarsınız. Rastlar ve “bilmediğini bilenler”den olduğunuza şükredersiniz. “Bilenler” tamamen ayrı bir kategoridir; “bilenler”den olmak her yönüyle istisnaî bir durumdur, herkese nasip olmayan, herkesin harcı da olmayan bir şeydir. Bizim gibiler için uygun kategori bilmediğinin bilincinde olmaktır ve bu da az şey değildir aslında. Bizi bir ego palyaçosu olarak ortalıkta dolaşmaktan korur. Bu sayede; “bilenler”in ilminden, hikmetinden, feyzinden tabağımıza birşeyler konur, açlığımız gıdalanır, insanlığımız tatlı tatlı titreşir diye bir “ihtimal” sahibi oluruz. Umutlarını kendi cilalı ve fakat kof olmuşluklarına bağlayanlar için böyle bir ihtimal de yoktur; çünkü bu kapı kapalıdır, sımsıkı sürgülüdür, arkasından dayaklıdır. Güneş girmeyen penceresiz bir oda gibidir onların halleri. Bizim odamız da yeterince aydınlık olmayabilir, ama şükür ki duvarında bir pencere vardır. İşte o pencere bir ihtimaldir, güneş nöbetinde. Güneş gelir birgün, o pencerenin yüzüne bakar. Hem güneşin ihtimali bile bir parça ısıtır ve aydınlatır zifiri karanlığı. Öyle derler eskiler; umut saksısına ekilen her tohum gün gelir çiçek açar.

    http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/gokhanozcan/gunes-olmasa-bile-bir-gunes-ihtimali-31414

    ...En anlayamadığımız, kabuğunu bir türlü kıramadığımız, duvağını asla kaldıramadığımız mefhumlardan birisi de irfân. Şu "kültür" diye anlatmaya çalıştığımız nesne... İrfân, arşın veya okka hesabıyla bir şahsın yüklendiği kuru malûmat değil; sahibinde fikir ve ruh bünyesi hâline gelmiş bilgidir. Gıdanın, döne dolaşa damarlarımızda kan hâline gelişi gibi... Kimse bize, kilerindeki erzakı gösterip o mikyasta kan sahibi olduğunu iddia edemez. Kimse de kamûs ezberlemekle irfân sahibi olamaz. Evet evet; irfân, bilgi sahibi olmaktan ziyâde, bilinen şeyler vasıtasıyla bilme hassasına ermektir. Bilme hassasına eren, bilmediği şeylerin de bir nevî âlimi olur. Nasıl ki parası olan, satın almadığı şeylerin de bir nevî mâliki sayılır. Demek ki, şu veya bu bilgi malından ziyâde, mallar arasında müşterek kıymet vâhidi olan paraya, yâni ruh ve akıl kıvamına irfân demek lâzım... Bütün bilgilerin kaynağı idrak çilesini çekmiş ve gerçek bir dünya görüşüne varmış her insan irfânlıdır. Bunun içindir ki, üniversitelerde ve bilhassa mücerret ilim şubelerinde, talebe, bir şey öğrenmekten ziyâde, nasıl öğrenileceğini öğrenir. Üniversite, öğrenme usulleri öğreten ocak olmak gerek. Bir de bizimkileri düşünün!..
    (Necip Fazıl Kısakürek)

    Bilgisizce bilgiçlikler (I)
    'İlim' kelimesinin Türkçemizde iki karşılığı vardır: masdar anlamıyla 'bilmek', isim anlamıyla 'bilgi'. İlki bir eylemin adı, ikincisi ise bu eylemin mahsulü... Bu bilgi'ye kesin (objektif) ve tanımlanmış (müdevven) olması halinde ise 'bilim' denir. Bu tür bir bilgi (=ilim) sahibine 'bilgin' (=âlim) diyoruz. Bilgin kendisi dışında olanı (obje'yi) bilir; eğer kendini (haddini) de bilir/tanır ise bu sefer ona 'bilgin' değil, 'bilge' (=ârif) deriz. İlim dolaylı bilmenin adı... Çünkü başkasını bilmek demek... Dolayımsız bilme (=marifet) ise Türkçemizde 'tanımak' (=irfan) sözcüğüyle karşılanır. İlim ve irfan sahibi olan insanlar başkasını (objeyi) bilen ve kendisini (suje'yi) tanıyan, yani hem bilgin, hem bilge (âlim ve ârif) olabilmeyi başarabilmiş kimselerdir.

    Peki bilgiç kimdir?

    Bilgin ve bilge olmadığına göre, bilgiç "bilgisiz olan" mı demektir? Elbette hayır! Eğer böyle olsaydı ona sadece 'cahil' (=bilgisiz) demekle yetinirdik. Oysa 'bilgisiz' bir şeyi bilmeyenin, 'bilgiç' ise bilmediğini de bilmeyenin adı... Demek ki bilgisizlik tek katmanlı, bilgiçlik ise iki katmanlı cehalet... Bilgiçlikte bilgisizlik yok, yanlış ve eksik bilgi var; hepsinden önemlisi bilmediğini bilmemek var.

    Özetleyecek olursak 'bilge' sözcüğünü ârifler için, 'bilgin' sözcüğünü âlimler için, 'bilgiç' sözcüğünü ise pekâlâ günümüz aydınları (malumat-füruş takımı) için kullanabiliriz.

    İlim ve irfan sahibi olmayı önemseyen bir millettik bir zamanlar... Öyle ki malumat-füruş olmak önemsenen değil, bilakis tebessümle karşılanan, hafiflik olarak algılanan bir hâl idi. Çünkü amaç malumat toplamak değil, ilim elde etmek ve bu ilmi bizatihi ilim için değil, irfan için elde etmek idi. İrfansız nice ilim sahibi vardı, olması da doğaldı ve fakat makbul değildi. (Nitekim 'ukala' sözcüğü biraz da böyleleri için kullanılırdı.) Şimdiyse ihtiyaç fazlası bilgiçlerimiz var. En basit metinleri bile okuyup anlamaktan uzak olan, ancak üstünkörü haberdar olmayı marifet zanneden, üstelik haberdarlığını tahsiline borçlu olan bilgiçler...

    Ahmed Cevdet Paşa'nın "Miyar-ı Sedad" adlı mantık kitabını sadeleştiren bir akademisyen, "tab'an" (=tabiatı itibariyle) kelimesini sanırım 'tıbaat' ile karıştırdığından olsa gerek ki "basım yoluyla" diye Türkçe'ye aktarmış ve fakat hocaları bile bu ayıbı (!) farketmemişlerdi.

    http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2003/nisan/05/dcundioglu.html

    1. Ya nor­mal li­se­de ya­hut İmam Ha­tip li­se­sin­de ve­ya bir mes­lek li­se­sin­de oku­yor­sun­dur. Aca­ba doğ­ru dü­rüst li­se tah­si­li ve kül­tü­rü el­de ede­bi­li­yor mu­sun? İn­gil­te­re­’nin, Ka­na­da­’nın, Fran­sa ve Al­man­ya­’nın, İs­viç­re­’nin, Avus­tur­ya­’nın, İs­ve­ç’­in, Ja­pon­ya­’nın, Tay­va­n’­ın li­se­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi güç­lü bir ana­dil, onun ya­nın­da iki ya­ban­cı dil, ede­bi­yat, ta­rih, fel­se­fe(psi­ko­lo­ji, man­tık, ah­lak, me­ta­fi­zik, es­te­tik), ik­ti­sa­di ve be­şe­ri coğ­raf­ya, sa­nat ta­ri­hi kül­tü­rü edi­ne­bi­li­yor mu­sun?
    http://www.habervaktim.com/yazar/71290/harcanmaya-aday-musluman-genclere.html

    https://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=JyE6Ok5ximQ#t=473



    İYİ DE HER MÜŞTERİ NİTELİKLİ TASARIMDAN ANLAR MI Kİ?

    (05:49)


    Müslüman bilincinin daha uzun bir süre gözle ve görsellikle ilişkilerinde sorun yaşaması kaçınılmazdır. Görmeyi ve göstermeyi öğrenmek zaman alır. Asırlık alışkanlıklardan sıyrılmak ve/veya yerleşmiş hassalarla hesaplaşıp onları eğitmek pek o kadar kolay değildir.
    http://www.yenisafak.com/yazarlar/ducanecundioglu/resimli-kuran-ve-sanat-ve-edebiyat-20362

    Kötü bir tasarım gördüğünüzde, hatalı bir tipografik uygulama ile karşılaştığınızda rahatsız olmuyorsanız, rahatsız olmayı öğrenemezsiniz. Müzik dinlerken, arka plandaki tınıları kulağınız algılamıyorsa, algılaması için eğitim alamazsınız.
    http://www.arsivfotoritim.com/yazi/ozan-karakoc-ile-roportaj/

    1960’lı yıllarda rahmetli Yusuf Ziya Ortaç yazdığı “Bizim Yokuş” adlı eserinde Babıâli’de tanığı kişileri anlatır. Bu kişilerden birisi İhap Hulûsi Görey’dir. Yusuf Ziya’ya şöyle demiş:

    “Yıllarca devlet daireleri ve kurumlarına afiş çizdim. Her sefer üç, dört taslak yapıp sundum. Hiç yanılmadılar, hep en kötüsünü seçtiler.”

    Başka şikayetleri de vardır İhap Hulusi’nin: “…50 yıllık çalışmalarım sırasında; doğal olarak bazı zorluklarla karşılaştım. Resimden, bunun kompozisyonundan, renkten anlamayan kişilerin sipariş verdiği olmuştur. Bunlar, gereksiz ve anlamsız müdahalelerle yaptığım resimleri bozmuşlardır. Örneğin boş gördükleri yerlere yazılar sıkıştırarak kompozisyonu bozmuşlar, resimdeki renkleri değiştirmişlerdir. Bu şartlar altında çalışmak güç oluyordu. Sanat, yetenek ve zevkimi para kazanmak uğruna feda etmek zorunda kalıyordum. Baskıya da gereken önem verilmediği için afişlerdeki renkler bozuk çıkıyordu. Bu bozukluk en çok piyango biletlerinde görülüyordu. Yaptığım orijinal iş ile basılmış biletin renkler yönünden hiç bir ilgisi kalmıyordu.”

    Bir başka usta Sait Maden ise:

    “İşveren başka açıdan bakar, ben başka açıdan bakarım. Benim bakış açım hem estetik açısı hem işlevsellik açısı. İşverenlerin büyük bir çoğunluğu hiçbir şey bilmez. Onları uğraşa uğraşa yönlendirmeye çalışırım. Bir anı: Çizdiğim tasarımlardan birini çok beğenmiştim. Konuyu o kadar iyi anlatıyordu ki! Ama adam kavrayamıyordu. “Bak, dedim, senden şunu rica ediyorum; eğer bunu Kabul edersen vereceğin paranın yarısını isterim. Yok eğer benim tutmadığım bir şeyi kullanmak istiyorsan onun fiyatı iki misli”. İki misline yaptığım da oldu, yarı yarıya yaptığım da. Ama kitap kapağı gibi şeylerde öyle seçme işi yoktur. Sipariş gelir, konuyu anlatırlar, ben de yapar teslim ederim. İtiraz mümkün değildir.” diyor, bir söyleşisinde. O da sıkıntılı bir süreç yaşamış ama hiç değilse bazı alışkanlıkları tasarımcı lehine esnetebilmiştir…

    Bu konunun çözümü sadece grafikle sınırlı değil. Tek bir şeyin düzelmesi de yeterli değil. Ülke bütününde ilkeler üzerine bir rönesans yaşanması gerekiyor.

    Buna da nasıl ve nereden başlanacağını bilmiyorum açıkçası.

    Belki önce müşteriye “Doğrusunu mu yapayım, yoksa senin istediğini mi?” sorusunu sorabilmenin bir yöntemini bulmak gerekiyor.

    http://www.tgdd.org.tr/roportajlar/usta-grafik-tasarimci-ali-tekin-cam-ile-meslek-uzerine-soylesi.html

    Her şeyden önce, bana göre, insanın özünde renk, grafik denge, oran, leke, perspektif, derinlik, müzik, resim gibi bilgiler ‘a priori’ olarak vardır. Altın oran dediğimiz şeyin ölçüsü nerede sanıyorsunuz? Eğitim, görgü gibi etmenler veya çeşitli deneyimlerle algı kapasitesi ve kalitesi gelişir. Ancak bu deneyimler ilk temel üzerine inşa edilir. Yani çoğu insan bu türden eserleri kritize edemez, ama kendi ortamında ve doğal bir biçimde maruz kaldığında reddetmez, tam tersine eğer kriterlere uygunsa benimser ve bunlardan olumlu yönde etkilenir. (Fokus grup çalışması falan yaparsanız devreler sapıtır ama!)

    ***
    11. Şimdi önemli bir sonuca da ulaşmış olalım ve yazımızı gevezelik kategorisinden çıkaralım. Önce yukarıdaki yargıyı tekrarlayayım: Eğer özel kültürel kodlamaları dışarıda tutacak olursak, doğru tasarlanmış bir grafik eserden, hangi segmentte olursa olsun, herkes bir biçimde, iradi ya da gayri iradi olarak bir estetik algılamaya sahip olur. Ancak zaman zaman şöyle bir argüman kulağınıza gelmiştir: “Abi, reçel ambalajımı güzel yapma, benim müşterilerim anlamaz!” Bu, doğru bir kaygı, ancak yanlış bir sorudur ve tamamen kodlamalarla ilgilidir. Aslında kaygı “güzel” ambalajla değil, “pahalı” algılanan ambalajla ilgilidir ve grafik tasarımcının kodlamaları dikkate alarak çözeceği bir sorundur, ambalajı çirkinleştirerek değil.

    http://selimtuncer.blogspot.com/2006/11/bir-dergi-ve-bir-karnaval-grafik.html

    4.Markanın, hedef kitlenizde meşruiyet algısı sağlaması sadece o hedef kitle tarafından itibar görmesiyle mümkün değildir. Çok daha geniş bir kitlede en azından süfli, aşağı ve pespaye görünmemesi şarttır.

    5.Bilgi akışkandır ve yukarıdan aşağıya doğru akar. Meşruiyet de yukarıdan aşağıya doğru yayılır. Zaten iletişimde zaman zaman tanıklıklar (testimonial) ve şöhretler (celebrity) bu nedenle kullanılır. Markanızı yukarılarda konumlandırmamış olabilirsiniz, hatta satmazsınız da, ama orayı dikkate almanız gerekir. Çünkü orası, bir nevi kanaat önderliği makamıdır.

    http://selimtuncer.blogspot.com/2006/09/kldan-tyden-iler-iin-kendinizi-atee.html

    3. Müşteriler, parlayan renkli şeyleri siyah beyaz şeylere tercih ederler. Müşterilerin "göz alıcılıktan" (renk, jel, gloss, gölgeler ve lens parlaması benzeri efektler) etkilenmeleri büyük talihsizlik, ama ne yazık ki etkileniyorlar. Eğer müşterinize sunacağınız iki taslağınız varsa ve biri MÜKEMMEL bir taslaksa -ilki elinizde kurşun kalemle skeçlediğiniz ve ikincisi vasatsa, ama cilalı, bol bol jel ve gölge efektleriyle dolu renkli bir tasarımsa, müşterinizin hangisini seçeceğini tahmin edebilir misiniz? Her seferinde renkli olanı seçeceklerdir. Kurşun kalemle skeçlenmiş tasarımın ne kadar şık duracağı hakkında en ufak bir fikirleri yoktur. Onlar sadece bir skeç görürler. Yani, eğer müşterinizi dikkate değer olan tasarıma yönlendirmek istiyorsanız, onu satın; renk ekleyin, jel efekti ekleyin, ne olursa. Seçmelerini istediğiniz tasarımın diğerlerinden daha öne çıktığına, daha iyi göründüğüne emin olun.
    http://www.logohikayeleri.com/2012/09/tasariminizi-musterinize-sevdirecek-13.html






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 26 Kasım 2015; 23:41:01 >




  • Şimdi ben konuda hiçbir bilgim yok bu Grafik tasarım içim kurs a mı yoksa üniversiteye gitmek gerekir... ayrıca güzel resim çizmek gerekir mi yaratıcı bir beyin gerekir mi?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kralrep

    Şimdi ben konuda hiçbir bilgim yok bu Grafik tasarım içim kurs a mı yoksa üniversiteye gitmek gerekir... ayrıca güzel resim çizmek gerekir mi yaratıcı bir beyin gerekir mi?

    Bu başlık, bu ve benzeri soruların cevaplarını vermek için açıldı halbuki. Eğer iletiler dikkatle incelenseydi rahatlıkla öğrenilebilirdi:
    http://forum.donanimhaber.com/m_96220213/tm.htm
    http://forum.donanimhaber.com/m_101796018/f_//tm.htm#101798610



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 4 Şubat 2015; 22:34:52 >




  • okuryazarcizer O kullanıcısına yanıt
    iyice baktım hocam ben kagıt kalemle o kadar guzel seyler yapamam cok zor ornekler tasarımlar... yani o kadar olmasa bi kursa gitsem de matbaa gibi yerlerde calısma olanagı var mı?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer
    iyice baktım hocam ben kagıt kalemle o kadar guzel seyler yapamam cok zor ornekler tasarımlar... yani o kadar olmasa bi kursa gitsem de matbaa gibi yerlerde calısma olanagı var mı?


    quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    Sakın öyle küçük ve basit gibi göründüğüne bakmayın, bir grafik tasarımcının bilmesi gereken her ne varsa, bir kartvizit tasarımı için de hepsi aynen geçerlidir... Leke ve ton değerleri, hiyerarşi, okunaklılık, tipografik dengeler; punto büyüklükleri, majiskül, minüskül, bold, medium/regular, light karakter varyasyonları... Kısacası; küçük alan, büyük bilgi ister:
    http://lemongraphic.dev...business-card-298108537
    http://logomotive.net/t...f-a-letterform/#more-78
    http://logomotive.net/a-closer-look-at-type/


    quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer
    BU MESLEKTEN PARA KAZANABİLİR MİYİM?
    Tek tük istisnaları çıkarsa tenzih edelim; dijital baskı atölyesi, tabelacı ve reklamcı denen işletmelerde (yani çöplüklerde), "operatör/uygulamacı" olarak 1000 TL civarı maaşa, üstelik kötü çalışma koşullarında iş bulunabilir. Ancak fikir/tasarım hizmeti veren ciddi ajanslarda tatminkâr maaşlı bir iş bulmak için gerçek bir grafik tasarımcı olmak gerekir:

    http://bek.com.tr/
    http://leoburnett.com.tr/
    http://tbwa.com.tr/
    http://alametifarika.com.tr/
    http://ddb.com.tr/
    http://genna.com.tr/
    http://moludsgn.com/
    http://vietnamist.com.tr/
    http://animaistanbul.com/

    (birkaç senelik bir ilan):
    Ciner Yayın Holding - HaberTürk Grafik Departmanı bünyesinde tam zamanlı calışmak üzere Motion Designer aranıyor.
    -3D Studio MAX, After Effects ve Photoshop programlarına hakim,
    -Tasarım yönü bilgisini ekran dinamikleri ile birleştirebilen.
    -Takım çalışmasına uyumlu.
    * Ücret olarak 4500 TL düşünülmektedir.

    Adayların, Showreel ve Cv'lerini grafik@haberturk.com adresine göndermeleri rica olunur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 30 Nisan 2015; 13:25:45 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer
    iyice baktım hocam ben kagıt kalemle o kadar guzel seyler yapamam cok zor ornekler tasarımlar... yani o kadar olmasa bi kursa gitsem de matbaa gibi yerlerde calısma olanagı var mı?


    quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    Sakın öyle küçük ve basit gibi göründüğüne bakmayın, bir grafik tasarımcının bilmesi gereken her ne varsa, bir kartvizit tasarımı için de hepsi aynen geçerlidir... Leke ve ton değerleri, hiyerarşi, okunaklılık, tipografik dengeler; punto büyüklükleri, majiskül, minüskül, bold, medium/regular, light karakter varyasyonları... Kısacası; küçük alan, büyük bilgi ister:
    http://lemongraphic.dev...business-card-298108537
    http://logomotive.net/t...f-a-letterform/#more-78
    http://logomotive.net/a-closer-look-at-type/


    quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer
    BU MESLEKTEN PARA KAZANABİLİR MİYİM?
    Tek tük istisnaları çıkarsa tenzih edelim; dijital baskı atölyesi, tabelacı ve reklamcı denen işletmelerde (yani çöplüklerde), "operatör/uygulamacı" olarak 1000 TL civarı maaşa, üstelik kötü çalışma koşullarında iş bulunabilir. Ancak fikir/tasarım hizmeti veren ciddi ajanslarda tatminkâr maaşlı bir iş bulmak için gerçek bir grafik tasarımcı olmak gerekir:

    http://bek.com.tr/
    http://leoburnett.com.tr/
    http://tbwa.com.tr/
    http://alametifarika.com.tr/
    http://ddb.com.tr/
    http://genna.com.tr/
    http://moludsgn.com/
    http://vietnamist.com.tr/
    http://animaistanbul.com/

    (birkaç senelik bir ilan):
    Ciner Yayın Holding - HaberTürk Grafik Departmanı bünyesinde tam zamanlı calışmak üzere Motion Designer aranıyor.
    -3D Studio MAX, After Effects ve Photoshop programlarına hakim,
    -Tasarım yönü bilgisini ekran dinamikleri ile birleştirebilen.
    -Takım çalışmasına uyumlu.
    * Ücret olarak 4500 TL düşünülmektedir.

    Adayların, Showreel ve Cv'lerini grafik@haberturk.com adresine göndermeleri rica olunur.
    HANGİ PROGRAMLARI/BELGESELLERİ SEYRETMEM YERİNDE VE BESLEYİCİ OLUR?

    (Güncellenecek)

    http://www.hustwit.com/category/helvetica/
    http://www.imdb.com/title/tt0847817/
    http://unutulmazfilmler.com/helvetica.html#izle

    http://www.davidcarsondesign.com/
    https://www.ted.com/talks/david_carson_on_design?language=tr#t-4954

    http://brody-associates.com/



    http://www.savascevik.com/





    http://www.imdb.com/title/tt0887235/










    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okuryazarcizer -- 22 Kasım 2015; 18:53:23 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer
    Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istediği var. Aptal konuşur, zira kendini bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.
    (Plato)









    Boşuna konuşmuyoruz boşuna!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer
    Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istediği var. Aptal konuşur, zira kendini bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.
    (Plato)









    Boşuna konuşmuyoruz boşuna!

    Alıntıları Göster
    ...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    ...

    Alıntıları Göster
    ...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okuryazarcizer

    ...

    Alıntıları Göster
    ...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kralrep

    Şimdi ben konuda hiçbir bilgim yok bu Grafik tasarım içim kurs a mı yoksa üniversiteye gitmek gerekir... ayrıca güzel resim çizmek gerekir mi yaratıcı bir beyin gerekir mi?

    İlgili bölüme gidip kendini orada geliştirmen gerekir.Kursa para bayılmana gerek yok.Hayal gücünde varsa tamamdır.Ancak creative ajanslar çizim yeteneğine bakabilir.Matbaalar bakmaz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ben Ressam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kralrep

    Şimdi ben konuda hiçbir bilgim yok bu Grafik tasarım içim kurs a mı yoksa üniversiteye gitmek gerekir... ayrıca güzel resim çizmek gerekir mi yaratıcı bir beyin gerekir mi?

    İlgili bölüme gidip kendini orada geliştirmen gerekir.Kursa para bayılmana gerek yok.Hayal gücünde varsa tamamdır.Ancak creative ajanslar çizim yeteneğine bakabilir.Matbaalar bakmaz.

    Alıntıları Göster
    Bir başlık açmayı düşünüyorum ancak önce buraya yazmayı uguy gördüm.

    Web tasarım için photoshop vb. programlar öğrenmeye çalıştım ama kafamdakini yansıtmakta zorlanıyorum. Kayda değer bir sonuca ulaşamadım.

    Çok uzun yazmışsınız okuyamadım. Tasarım bir yetenek işi sanırım. Ancak ben çok çalışmayla web tasarım yapabilmek mümkün mü ?

    Pes etmek yerine yeniden başlayacaksam nereden başlayacağım.

    Yada tasarım yapmak yerine tasarımı tasarımcıya bırakmalıyım. En azından herkesin elinde olmayan biraz daha pahalı şablonlardan mı yararlanmalıyım ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: os_lnx

    Bir başlık açmayı düşünüyorum ancak önce buraya yazmayı uguy gördüm.

    Web tasarım için photoshop vb. programlar öğrenmeye çalıştım ama kafamdakini yansıtmakta zorlanıyorum. Kayda değer bir sonuca ulaşamadım.

    Çok uzun yazmışsınız okuyamadım. Tasarım bir yetenek işi sanırım. Ancak ben çok çalışmayla web tasarım yapabilmek mümkün mü ?

    Pes etmek yerine yeniden başlayacaksam nereden başlayacağım.

    Yada tasarım yapmak yerine tasarımı tasarımcıya bırakmalıyım. En azından herkesin elinde olmayan biraz daha pahalı şablonlardan mı yararlanmalıyım ?

    Alıntıları Göster
    ...




  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.