iklim bahane edilerek neleri kaybedeceğiz açık bir örnek ... ![]() |
Her adımı vergilendirmenin kanunu (İKLİM YASASI) geliyor ... (31. sayfa)

-
-
CHP'de, İklim Kanunu'nu desteklediğini beyan etti. ŞAŞIRMADIK! Söylediğimiz gibi; Ortada bir muhalefet yok! İktidarla kayakçı kavgası yaparak milleti narkozluyorlar. Söz konusu küresel uygulamalar olunca hepsi aynı safta!
-
TBMM Komisyonunda "İklim Kanunu" görüşmeleri yapılırken, kamuoyunun dikkatini İmamoğlu'nun diplomasına çekerek milleti oyaladılar.
İklim Kanunu'nu Genel kurulda tepki çekmeden oylamak için ikinci gündemleri de hazır! Terörist başı Öcalan'a çağrı yaptırmak..
-
nakit özgürlüktür ...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi axelfoly -- 2 Mart 2025; 11:34:5 > -
-
söz konusu iklim kanunu ise ne sağ nede sol hepsi ortak harekette ...
-
x.com linkine ek olarak biraz bilgi de yazsanız? bizi her bir gönderide "FORUMDAN AYRILIYORSUNUZ..." gibi bir sayfada buton tıklayıp, milyon tane reklam, Google metrics, banner, analytics, profiler'dan geçmemizi mi istiyorsunuz yoksa ?
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
vakit buldukca konuyu güncel tutma ve insanları olan bitenden haberdar olması için çabalıyorum elimden geldiğince önemli konuların içeriğini paylaşıp linkini ekliyorum ,
KUZEY KORE KANUNLARI GELİYOR BU HAFTA
İklim Kanunu
Siber Güvenlik Kanunu TBMM'de.
İklim Kanunu ile tüm hareketlerin KARBON bahanesiyle kısıtlanacak.
Siber güvenlik kanunu ile hükümete muhalif her vatandaşın evine DEZENFORMASYON iftirasıyla mahkeme kararı olmada POLİS GİRİP
bilgisayarına telefonuna el koyabilecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki milletvekillerine sesleniyorum: Bu kanunlar yarın size de
dokunacak! Kanun çıkartırken anayasaya uygun olup olmadığına, Türk milletinin temel hak ve özgürlüklerini koruyup kurmadığına
BAKIN! Ülkenin Faşizme gitmesine sebep oluyorsunuz!
özellikle bu 2 tag geleceğimiz ve özgürlüklerimiz için desteklenmeli
https://x.com/ErkanTrukten/status/1896500395570053554
-
Siber güvenlik kanunu için yüzlerce memur işe alındı. O memurlar Tayyip'i begenmeseler bile de facto olarak Tayyipçiler.
Sözkonusu siber güvenlik kanununu çok incelemedim fakat siber suçu (onu da kaç kişi işliyorsa) Adalet Bakanlığı zaten bakıyor, Adaletin üstünde C.başkanına bağlı bir kuruluş oluşturulması bile manidar.
Siber suç bahanesiyle birinin bilgisayar ve telefona el konulması, kişisel verilerin korunması kanununun hiçe sayılması demek.
Mahkeme kararı olmadan birinin evine girilebilmesi tüm adalet ve yasalara karşı bir eylem olarak görünüyor.
Bunlar olurken Özgür Özel ne yapıyor ?
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: Alaattin_Delon
Siber güvenlik kanunu için yüzlerce memur işe alındı. O memurlar Tayyip'i begenmeseler bile de facto olarak Tayyipçiler.
Sözkonusu siber güvenlik kanununu çok incelemedim fakat siber suçu (onu da kaç kişi işliyorsa) Adalet Bakanlığı zaten bakıyor, Adaletin üstünde C.başkanına bağlı bir kuruluş oluşturulması bile manidar.
Siber suç bahanesiyle birinin bilgisayar ve telefona el konulması, kişisel verilerin korunması kanununun hiçe sayılması demek.
Mahkeme kararı olmadan birinin evine girilebilmesi tüm adalet ve yasalara karşı bir eylem olarak görünüyor.
Bunlar olurken Özgür Özel ne yapıyor ?dijital para ve sosyal kredi sistemi aslında ne , mutlaka izleyin
Erkan Trüktenyoutube
Donunuza Kadar Karışacaklar!https://www.youtube.com/watch?v=Rbq3JKsC9X8&ab_channel=ErkanTr%C3%BCkten
-
Bu hafta TBMM gündeminde iki konu var.
İklim Kanunu
Siber Güvenlik
İklim Kanunu, vatandaşı köleleştirme projesi
Siber güvenlik ise, mahkeme kararı olmadan istedikleri kişilerin telefonuna, bilgisayarına, kişisel verilerine el koyma yetkisinin alınması. Sonuç olarak, yasalaşması beklenen her iki başlık ta milletin aleyhine..
Milletin meclisinde, milletin vergileriyle maaş alanlar, milletin kuyusunu kazmak için ellerinden geleni yapıyor!
Sahi bu meclis bizi temsil etmediğine göre, hangi milleti temsil ediyor?
-
İKLİM KANUNU DEDİKLERİ VATANA VE MİLLETE İHANET KANUNUDUR! BU "KANUN" TÜM ÜLKEYİ KOCA BİR AÇIK HAVA HAPİSHANESİ HALİNE GETİRMEK ÜZERE TASARLANMIŞTIR VE MECLİSTEN ASLA GEÇMEMELİDİR!
Bu "kanun"un yürürlüğe girmesi demek ülkenin sanayi, tarım ve hayvancılığına ve ülke insanının tüm temel hak ve özgürlüklerine "karbon salınım kotası", "karbon vergisi", "karbon ayak izi takibi" adı altında, insan ve tüm canlılığın düşmanlarının dayattığı tam kölelik prangalarının vurulması demektir! Bugün her bir T.C. vatandaşının biricik gündemi yürürlüğe sokulmak istenen bu "İhanet Kanunu" olmalıdır! Eylül 2023 tarihinde bu "kanun"u meclise taşımak isteyenlere ve aslında tüm "iklim değişikliği" propaganda çevresine yönelik 7 maddelik bir bilimsel reddiye hazırlamıştım ve bunu e-dilekçe olarak da TBMM'ye sunmuştuk.
O yazı dizisini tekrar paylaşmak istiyorum. Herkes okumalı ve bu "kanun"un arka planında bilimin değil tamamen canlılık düşmanı bir ideolojinin yer aldığını anlamalı. Görebilmeli, bu "kanun"un esasta kimlerin dayatması olduğunu... Kendisi için değilse bile çocukların(ın) bir geleceği olmasını isteyen her insan bu ihanete karşı gelebilmeli, DUR diyebilmeli! Bu millet akla hayale gelebilecek her konuda ayrıştırıldı, bu yönde artık birlik olmayı bilmeli! ...
İklim Kanununu yürürlüğe sokmak isteyen tüm siyasilere sesleniyoruz; İKLİM KANUNUNUZ HİÇBİR ŞEKİLDE BİLİMSEL KANITLARA DAYANMIYOR. BİLİM YOKSA, İDEOLOJİ VARDIR! CO2/YAŞAM DÜŞMANI İDEOLOJİNİN ÜRÜNÜ OLAN İKLİM KANUNUNU TÜRK MİLLETİ ASLA ONAYLAMIYOR!
1) CO2'nin tüm atmosferdeki gazlara oranı %0,04'tür. %0.04 oranındaki CO2'nin insana atfedilen oranı ise %3.225'dir. Yani insan kaynaklı CO2'nin tüm atmosfere oranı %0,00132'dir. Bu eser miktarın, iklim değişikliğine sebep olduğunun bilimsel hiçbir kanıtı yoktur!
2) Bugün tüm dünyadaki bağımsız fizikçilerin, kimyagerlerin ve klimatologların ısrarla deklare ettiği şey şudur: CO2 moleküler düzeyde de yeterli ısı tutamaz. CO2'nin iklimi etkileyecek düzeyde ısıya neden olabileceğine dair bilimsel hiçbir kanıtı yoktur!
3) CO2 bitkilerin, alglerin besinidir. Bitkiler güneş ışığında CO2 ile beslenir ve geriye oksijen açığa çıkarırlar. Bu, insan ve diğer tüm canlılık için gerekli bir işlemdir. Daha az CO2 demek, daha az oksijen çıktısı demektir. CO2 belli bir seviyede tutulmalı diyorsunuz. Bu seviyeyi kim/ne belirliyor? Optimum seviyeyi belirleyen hiçbir bilimsel çalışma yapılmamıştır. CO2'nin azaltılmasının canlılık için olumlu olduğu düşüncesinin bilimsel hiçbir kanıtı sunulmamıştır!
4) CO2 konsantrasyonu x ppm'den, y ppm'ye kadar arttı diyorsunuz. Fakat bu artışın şehirlerde, sanayi bölgelerinde olup olmadığını belirtmiyorsunuz. Türkiye’de 300’e yakın meteoroloji istasyonu şehirlerde, yerleşim birimlerinde ve havalimanlarında konumlanmış vaziyettedir. Bu istasyonlardan gelen hiçbir verinin geçerliliği olamaz. Ne ısı ölçümü için ne de CO2 ölçümü için... Çünkü şehirlerdeki beton ısısı ölçümleri ve egzozlardan kaynaklı yoğunlaşmış CO2 ölçümleri mutlaka verileri etkileyecektir. Bu istasyonlar sonuçları etkileyen “kirli” veriler üretmektedir. Halbuki sadece yerleşim birimlerinden uzak, kırsal kesimlerdeki istasyonlar kullanılmalıydı. Ayrıca hangi istasyondan hangi verilerin geldiği şeffaf bir şekilde insanlara gösterilmeliydi. Türkiye ile alakalı bir kaynağa hâlâ ulaşılamıyor. Yine aynı şekilde dünyanın pek çok ülkesindeki meteoroloji istasyonları Türkiye’de olduğu gibi şehirlerde yerleşim birimlerinde ve havalimanlarında konumlanmıştır. Yani aslında hiçbir ülkenin elinde CO2’nin tüm atmosferde artış gösterdiğini bildiren şeffaf veriler mevcut değildir. Netice olarak Co2 konsantrasyonunun tüm atmosferde artış gösterdiğinin bilimsel hiçbir kanıtı yoktur!
5) CO2 artışı ve atmosferik ısınma arasında her zaman doğrusal bir oran olduğunu gösteren bilimsel hiçbir kanıt yoktur! Aksine, tarihi tüm bilimsel kayıtlar, CO2 ile ısı arasında zaman zaman zıt istikamette hareketler göstermektedir. Dolayısıyla CO2, atmosferdeki olabilecek herhangi bir ısı artışının sebebi olamaz. Aksi olsaydı, BÜTÜN tarihi bilimsel kayıtlarda bunu görmemiz gerekirdi. Böyle bir durum yok.
6) CO2'nin atmosferde ısınmaya neden olacak kadar moleküler düzeyde yeterli ısı tuttuğunun, atmosferdeki oranı da hesaba katılarak, bugün deneyleyerek gösterilmiş hiçbir bilimsel kanıtı yoktur! Aksine CO2’nin yeterli seviyede ısıya neden olamayacağını gösteren deney sonuçları vardır.
7) CO2’nin atmosferdeki ısıyı kontrol edebilecek düzeyde ısı yansıttığını, atmosferdeki oranını da hesaba katarak gösterilebilmiş hiçbir bilimsel kanıt yoktur! Bugün hiçbir Türk iklim bilim adamı yukarıda saydıklarımıza yönelik bilimsel çalışma sunamamıştır. Aksine Türkiye’de meteorolojinin sunduğu bütün veriler şaibelidir. Bu hayati ve atmosferdeki eser miktardaki gazın, azaltılmasının ve hatta sıfırlanmasının talep edilmesi için, ne bilimsel, ne mantık, ne akıl yönünden tek bir geçerlilik yoktur! Sizler CO2 ile atmosferik ısı ilişkisi üzerinden bilimsel kanıt sunamadan, CO2'nin iklimi değiştirdiği sanki bilimsel bir gerçeklikmiş gibi bu meseleyi mevzuata bağlamayı talep ediyorsunuz. Türk Milletinin iradesini hiçe sayarak, "kotalı karbon kullanımı, karbon ayak izi takibi, karbon vergisi vs." gibi T.C. Devletinin tüm organlarını felce uğratacak, her bir T.C. vatandaşının başta temel hak ve özgürlüklerini hiçe sayacak yaptırımlara sonuna kadar kapı aralayacak olan İklim Kanununu TBMM’den geçirmek istiyorsunuz. Milyonda bir ihtimal üzerinden gerçek dünyayla hiçbir ilişkisi olmayan teori olarak bile sınıflandırılamayacak iklim modelleri üzerinden, milyonlarca insanın hayatı tayin edilmektedir. BU KASITLIDIR!
Temelde hiçbir bilimsel, hukuki, ahlaki ve vicdani dayanağı olmayan bu kanun, hiçbir şekilde Türk Milletinin Meclisinden geçmemelidir! Bu kanuna Türk Milletinin hiçbir surette izni ve onayı yoktur!
T.C. DEVLETİNE KÜRESELCİ EMPERYALİST OLİGARŞİNİN DAYATTIĞI HİÇBİR YIKIM POLİTİKASINA TÜRK MİLLETİNİN ONAYI YOKTUR VE OLMAYACAKTIR! Sizlere rica etmiyoruz. Sizlere yalvarmıyoruz. Size emrediyoruz!
O kanun TBMM'den geçmemeli!
Aksini düşünmeyin. Uyarıyoruz!
TÜRK MİLLETİNİ KARŞINIZA ALMA HATASINA DÜŞMEYİN!
-
Giydiğiniz Kıyafette, yediğiniz Gıdada, kullandığınız enerjide, su ve seyahatte yasaklar dönemi geliyor!. İklim Kanunu demek İklim demek değil. İklim üzerinden karantinalar, yasaklar, cezalar demektir. İklim bir kılıf olarak kullanılıyor. Covid tarikatı ne ise, İklim tarikatı da o. Dün sesini çıkarmadın, dün bunları önemsemedin bugün ise, seyretme. #TehlikeGeliyor
-
Numan Kurtulmuş: Sivil Toplum'dan Beklentimiz..
Önümüzdeki dönemde yeni bir dünya düzeninin kurulabilmesi,
TEK DÜNYA DEVLETİ!...
Yeni küresel bir mimarinin oluşabilmesi, KÖLELİK SİSTEMİ
Yeni küresel ekonomik, finansal mimarinin oluşabilmesi için el birliğiyle çalışmalarınızı sürdürünüz.
NAKİTSİZ TOPLUM
ADIM ADIM SİYONİZM!
-
-
Yapay zekâ, akıllı evler, akıllı sayaçlar, evcil hayvanlara zorunlu çip uygulamaları, dijital kimlikler, nakitsiz topluma geçiş süreci ve 15 dakikalık akıllı şehirler… Tüm bu fiyasko, insan hayatını kolaylaştırmak adı altında sunuluyor gibi gözüken yapay bir işgal sürecinin basamaklarıdır. Kolaylık adı altında örtük olan asıl niyet, küresel bir gözetim sisteminin (gözetim toplumu Panoptikon’un) inşa edilmesi sürecidir.
İklim Kanunu ile, karbon ayak izi takip/ölçüm sistemleri ile, ödül ve ceza mekânizmalarının geliştirilmesine/hayata geçirilmesine neden olunması söz konusudur. İnsanları kontrol altına almayı hedefleyen bu puanlama sistemleri şimdi sessizce devreye giriyor. Suni gündemler ile Türk halkı uyutulurken, arka planda küresel plan ve stratejilere teslim olan bir teslimilli anlayış hâkim. Alışverişten seyahate, ulaşımdan bankacılığa, barınmadan ısınmaya kadar her alanda bu kısıtlama uygulamaları ile karşı karşıya kalacağız. Akıllı sayaçlar ile ısınmaya limit getirilecek. Nakitsiz topluma geçişle tüketim davranışları üzerinden online bankacılık sistemleri ile karbon ayak izi ölçümüne göre kredi/banka kartlarına sınırlandırmalar getirilecek. Şehirlerarası ve yurtdışı seyahatlerinize karbon emisyonu bahanesi ile kısıtlamalar getirilecek. Uygulamalar pilot ülke Çin’de çoktan başladı. İşte tam da bu noktada Türkiye’de de Meclis’e getirilen İklim Kanunu gibi yasalar, bireysel özgürlükleri kısıtlayan, insanları sistemin kıskacına alan adımlar hâline dönüşüyor. Siber Güvenlik Yasası ise bu kısıtlama sürecine karşı çıkanları susturmak adına getiriliyor.
Türkiye’de oluşturulan suni gündemler ile gerçek gündem örtülüyor
Bugün İklim Kanunu ile Siber Güvenlik Yasası aynı anda mecliste görüşülüyor. Ancak kamuoyu, bilinçli şekilde farklı gündemlere yönlendiriliyor/çekiliyor. ‘PKK’lı seçmenlerin/DEM milletvekillerinin devşirilmesi stratejisi’ kapsamında terörist elebaşı bebek katili Abdullah Öcalan’ın çağrısı kamuoyunda/televizyon ekranlarında okutulup/tartışılırken, asıl meselelerin üzeri örtülüyor. Siber güvenlik adı altında getirilecek denetim mekanizmalarının, aslında bireylerin bu küresel kontrol düzenine itiraz hakkını elinden alacak bir sansür aracı olduğu fark edilemiyor. İklim Kanunu adı altında getirilecek karbon ayak izi ölçüm uygulamalarının bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlama planı olduğu fark edilemiyor.
Bu noktada şu iki soruyu sormak lazımdır:
- Bebek katili terörist elebaşının çağrısı televizyon ekranlarında günlerce okunup/tartışılırken, yıllarca bedel ödeyen, vatanı uğruna can veren şehitlerimiz adı aynı televizyon ekranlarında kaç saniye anıldı?
- Tam da bu esnada Siyonist katil İsrail Ordusu (IDF), Türkiye’de 5. kol faaliyetleri yürüttüğünü alay edercesine açtığı Türkçe X hesabından Türkçe yayınladığı bir video ile ilan ederken, bu hesaplara erişim engeli hâlâ neden getirilmedi/kapatılmadı?
Mossad’ı, IDF’yi kapatınca ne olacak? Diplomatik kriz mi çıkacak? Siber güvenlik yasası ile bireylere engel, Mossad’a/IDF’ye 5. kol faaliyeti serbest! Öyle mi?
Halk uyandı: Sözde iklim krizi oyunu çöktü!
Bütün oyun ortaya çıktı! Küresel sistem, iklim krizini bahane ederek insanları kısıtlamaya/canlıları azaltmaya çalışırken aslında kendi ürettikleri yapay zekâ sistemlerinin-veri depolama tesislerinin bu canlılardan ve insanlardan daha fazla su ve enerji tüketimine yol açtığı bilimsel birçok çalışma ile tespit edildi. Ancak küresel sistem sözde iklim krizi yalanıyla suçu canlılara yüklemeye çalışıyor/bu süreci bir kontrol mekânizmasına dönüştürmeye çalışıyor (karbon ayak izi tuzağıyla!).
Özgürlüğümüzü korumak için “Hayır!” diyoruz:
- İklim Kanunu’na
- Siber Güvenlik Yasası’na
- Çin tipi sosyal kredi sistemine
- Karbon ayak izi bahanesiyle insanları kısıtlayan dayatmalara
- Terör örgütleriyle müzakere (yeni bir s/açılım) sürecine
- Küresel sermayenin dayattığı Panoptikon Toplumu’na
Önce vatan! Türkiye’miz küresel sermayenin, küresel kontrol mekânizmalarının bir parçası olmamalı. Uyan Türkiye’m! Tehlike geliyor…
https://www.mirathaber.com/tehlike-geliyor-kuresel-kontrol-cagina-karsi-uyanis-sart/
-
Uzun süredir üzerinde araştırma yaptığım bir konuyu siz değerli bağlantılarım ile paylaşmak istiyorum. Türkiye'de yapılacak Anayasa değişikliğinin yurtiçi gündemlerle ilgili olmadığını Yeni Dünya Düzeni kapsamında ele alındığını ve Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerin Anayasal güvenceye alınmadığı sürece de uygulanabilir olmadığını, yeni gelecek hükümetin alınan bu kararları iptal edeceği gibi bu kararı alanları ve uygulayanları da hakim karşına çıkarabileceğini her platformda dile getirdik. Maalesef süreç yine bizi haklı çıkarmıştır. Malumunuz üzere İklim ve Siber Güvenlik Kanunu meclis gündemine gelmiştir. Bu kanunların Türkiye'nin hür iradesine bağlı olarak değil Paris İklim Antlaşması kapsamında uygulamaya alındığını paylaşmak isterim. İklim Anayasacılığı adı altında 150 ülke 2020-2025 tarihleri arasında iklim ve siber güvenlik konularında Anayasa değişikliğine gitmiştir. İngiltere merkezli düşünce kuruluşu olan Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı çalışma ve açıklamalara göre iklim ile ilgili 11 ana madde Anayasaya işlenmelidir diyor. Dönüp bakıyoruz ortaya koyduğu bu Anayasa değişikliği maddeleri bugün ülkemizde kanunlaşmayı bekleyen kanunlar ve Anayasaya işlenecek maddelerdir. Ne kadar büyük bir tesadüf değil mi? Peki bu kuruluşun en büyük finansörü kim? Tabi yine, Bill ve Melinda Gates Vakfı Bezos (Jef Bezos) Dünya Fonu Bir çok Vakıf ve İngiltere hükümeti. (Tüm görseller aşağıdadır.)
Kuruluş Diyor ki;
Gözden geçirilen anayasaların hiçbiri, kendi başına istikrarlı bir iklim hakkını veya Paris Anlaşması'nin sıcaklık hedeflerini veya
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin raporlarını tanımıyor.
İklim değişikliğinin Anayasalar içinde yaygınlaştırılması, önceki nesil çevresel anayasacılığın bir uzantısından daha fazlası olarak düşünülmelidir.
Kısaca diyor ki Anayasaya işlemediğiniz bu anlaşmaları uygulayamazsınız, iptali kolay olur, başınız belaya girer ve yargılanırsınız
Neden ısrarla Anayasayı değiştirmek istiyorlar umarım anlamışsınızdır. Anayasamızı Yeni Dünya Düzeni dedikleri şeytani sisteme uyumlu hale getirmek istemektedirler. Bu vesileyle;
Chrislam Anlayışının (Üç Dinin Ortak Dini ve Merkezleri) Anayasaya İşlenmesi,
Paris İklim Antlaşması Maddelerinin Uygulanması İçin Anayasaya İşlenmesi,
Karbon ve Metangazı Salınımı, Karbon Ayakizi ve Karbon Vergilerinin Güvenceye Alınması İçin Anayasaya İşlenmesi,
Yapay Gıdaların Mevzuatının Oluşturulması ve Yaygınlaştırılması İçin Anaysaya İşlenmesi,
Dünya Sağlık Örgütünün Sağlık Tüzüğünün (Salgın Anayasasının) Anayasaya İşlenmesi,
Dijitalleşmenin Hayata Geçirilmesi İçin Anayasaya İşlenmesi,
Siber Güvenlik Kanununun Uygulanabilmesi İçin Anayasaya İşlenmesi
Sosyal Kredi Sisteminin (Vatandaşlık Puanı) Yasal Zemine Oturması (Mülkiyetsizleştirme, Nakitsiz Toplum) Anayasaya İşlenmesi,
Transhümanizm Teknolojik Tekillik, Neorolink, Nesnelerin İnterneti ve Nöronlara Bağlanabilen Nanoteknolojiler Gibi Kavramların
Anayasaya İşlenmesi
Zorunlu Aşılamaların Anayasal Güvence Altına Alınması,
LGBT Örgütlerinin (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) Eşcinsel Evlilikler ve Çocuk Edinmenin Anayasal Hakka Kavuşturulması,
Çocuk Hakları Stratejisi Eylem Belgesinin Anayasal Güvenceye Alınması. gibi birçok konu maalesef Küresel Yıkım Projeleridir ve
Anayasal Güvence Altına alınmak istenmektedir. Yarın çok geç, bugünden itibaren hem Anayasa değişikliğine hem de İklim ve Siber
Güvenlik Kanunlarına sesinizi yükseltin. Bu bir Milli Güvenlik ve Beka sorunudur.
-
SİBER REİS geliyor. Ne yapacak "siber reis"? Evinizi, işlerinizi basacak; cep telefonu ve bilgisayarlarınıza el koyacak Suçunuz olması bile dilediği süre vermeyecek. #siberkıyımadurde Hakimin savcının yetkileri ile donatılmış memurlar hayatınızı kabusa çevirebilecek.
-
BM 2030 Planını Anlaman lazım
1.Mülksüzleştirme ve Tam kontrol (Rezerv alan)
2.Karbon Kotası (Seyahatiniz Kısıtlanacak)
3.Vatandaşlık Puanı ve Sosyal Kredi Sistemi
4.Sisteme Uygun Davranmayanların Akıllı Sayaçlarla Suyu,Elektriği,Doğalgazı Kesilecek
-
Uzun süredir üzerinde araştırma yaptığım bir konuyu siz değerli bağlantılarım ile paylaşmak istiyorum. Türkiye'de yapılacak Anayasa değişikliğinin yurtiçi gündemlerle ilgili olmadığını Yeni Dünya Düzeni kapsamında ele alındığını ve Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerin Anayasal güvenceye alınmadığı sürece de uygulanabilir olmadığını, yeni gelecek hükümetin alınan bu kararları iptal edeceği gibi bu kararı alanları ve uygulayanları da hakim karşına çıkarabileceğini her platformda dile getirdik. Maalesef süreç yine bizi haklı çıkarmıştır. Malumunuz üzere İklim ve Siber Güvenlik Kanunu meclis gündemine gelmiştir. Bu kanunların Türkiye'nin hür iradesine bağlı olarak değil Paris İklim Antlaşması kapsamında uygulamaya alındığını paylaşmak isterim. İklim Anayasacılığı adı altında 150 ülke 2020-2025 tarihleri arasında iklim ve siber güvenlik konularında Anayasa değişikliğine gitmiştir. İngiltere merkezli düşünce kuruluşu olan Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı çalışma ve açıklamalara göre iklim ile ilgili 11 ana madde Anayasaya işlenmelidir diyor. Dönüp bakıyoruz ortaya koyduğu bu Anayasa değişikliği maddeleri bugün ülkemizde kanunlaşmayı bekleyen kanunlar ve Anayasaya işlenecek maddelerdir. Ne kadar büyük bir tesadüf değil mi? Peki bu kuruluşun en büyük finansörü kim? Tabi yine, Bill ve Melinda Gates Vakfı Bezos (Jef Bezos) Dünya Fonu Bir çok Vakıf ve İngiltere hükümeti. (Tüm görseller aşağıdadır.) Kuruluş Diyor ki;
Gözden geçirilen anayasaların hiçbiri, kendi başına istikrarlı bir iklim hakkını veya Paris Anlaşması'nin sıcaklık hedeflerini veya Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin raporlarını tanımıyor.
İklim değişikliğinin Anayasalar içinde yaygınlaştırılması, önceki nesil çevresel anayasacılığın bir uzantısından daha fazlası olarak düşünülmelidir.
Kısaca diyor ki Anayasaya işlemediğiniz bu anlaşmaları uygulayamazsınız, iptali kolay olur, başınız belaya girer ve yargılanırsınız Neden ısrarla Anayasayı değiştirmek istiyorlar umarım anlamışsınızdır. Anayasamızı Yeni Dünya Düzeni dedikleri şeytani sisteme uyumlu hale getirmek istemektedirler. Bu vesileyle;
Chrislam Anlayışının (Üç Dinin Ortak Dini ve Merkezleri) Anayasaya İşlenmesi,
Paris İklim Antlaşması Maddelerinin Uygulanması İçin Anayasaya İşlenmesi,
Karbon ve Metangazı Salınımı, Karbon Ayakizi ve Karbon Vergilerinin Güvenceye Alınması İçin Anayasaya İşlenmesi,
Yapay Gıdaların Mevzuatının Oluşturulması ve Yaygınlaştırılması İçin Anaysaya İşlenmesi,
Dünya Sağlık Örgütünün Sağlık Tüzüğünün (Salgın Anayasasının) Anayasaya İşlenmesi,
Dijitalleşmenin Hayata Geçirilmesi İçin Anayasaya İşlenmesi,
Siber Güvenlik Kanununun Uygulanabilmesi İçin Anayasaya İşlenmesi
Sosyal Kredi Sisteminin (Vatandaşlık Puanı) Yasal Zemine Oturması (Mülkiyetsizleştirme, Nakitsiz Toplum) Anayasaya İşlenmesi,
Transhümanizm Teknolojik Tekillik, Neorolink, Nesnelerin İnterneti ve Nöronlara Bağlanabilen Nanoteknolojiler Gibi Kavramların
Anayasaya İşlenmesi
Zorunlu Aşılamaların Anayasal Güvence Altına Alınması,
LGBT Örgütlerinin (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) Eşcinsel Evlilikler ve Çocuk Edinmenin Anayasal Hakka Kavuşturulması,
Çocuk Hakları Stratejisi Eylem Belgesinin Anayasal Güvenceye Alınması. gibi birçok konu maalesef Küresel Yıkım Projeleridir ve
Anayasal Güvence Altına alınmak istenmektedir. Yarın çok geç, bugünden itibaren hem Anayasa değişikliğine hem de İklim ve Siber
Güvenlik Kanunlarına sesinizi yükseltin. Bu bir Milli Güvenlik ve Beka sorunudur.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X