Şimdi Ara

İlk aşık olduğunuz kızın adı [İfşa var beyler] (10. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
278
Cevap
7
Favori
10.108
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 89101112
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Caglaydi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • benim ilk aşık olduğum kızın ismi çimrn di çok güzel bi kız dı hala unutamıyorum kendisini
  • ilk aşık olduğum kızın adı çimen di çok güzel bi kızdı hala unutamıyorum onu
  • önce leyla. sonra merve . sonra demet. baskada yok
  • lucie
  • Ecem .
  • Aslı teyze ben kıza değil teyzeye aşık olmuştum lan benden büyüktü 28 yaşlarında taş gibi hatundu şimdi pörsümüştür ama
  • Simge

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Besi , nasıl bir isim böyle

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Angela
  • Benim ki cerendi :D

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yasemin
  • İlk kız arkadaşımın adı Demet'di.
    Ama ilk aşkı sorarsan SERPİL derim yaram kanar...
  • melissa patronumun kızıydı. ona olan hıncımı kızından çıkartırdım
  • Büşra
  • senanur yücebaş anne baba ayrılmış annesi ve üvey babasıyla yaşıyo esmer düz saçlı aslan burcu 5 yıldır seviyorum 2 yıldır benimle tek kelime konuşmadı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Takumi

    quote:

    Orijinalden alıntı: r0ket

    müge'yi sevdim. yada öyle sandım. her ne kadar beni küçük görüp reddetmiş olsa da ona karşı hep bir karşı konulamazlık hissi vardı içimde. belki hala da var. e madem gerçekleri anlatıyorum evet küllense de, külleri savrulmuş olsa da onu görünce kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor yalan yok. peki bunun sebebi nedir?

    ***

    ebru'yu ilk defa sanırım 13 veya 14 yaşlarında okul bahçesinde 8.sınıftayken görmüştüm. bir an gördüğüm en güzel şey diye düşünmüştüm onun için. öyle tatlı ve masum bir bakışı vardı ki... aradan yıllar yıllar geçti ve bir gün bayram ziyaretine komşuya gittiğimizde evde başkalarınında olduğunu fark ettim içeri girerken. artık liseye geçtiğim için anneyle komşu ziyareti fazlasıyla gudik geliyordu bana. normalde o günde gitmezdim ama kaderimizin kimlerle kesişebileceğini bilmek pek mümkün değil. ayakkabımı çıkardım, oturma odasına geldim, içeri girdim. karşı koltukta ebru oturuyor.

    ***

    lise geçen yıl bitmişti. hayatımın en nefret ettiğim dönemi lisedir, bir soğandan nefret etmişliğim var şu dünyada bir de liseden. hatırlamak bile istemem o günleri, o derece. nedenini hatırlamıyorum ama 3 ocak 2005 günü öğle vakti arkadaşım appuşun dükkanındaydım. onun dükkanı da lisenin en fazla 15-20 metre solundaydı. yanlış hatırlamıyorsam öğlen vakti için öğrenciler dağılmaya başladı. lise bitirmiş ergenler olarak biz tabiki hemen kapı önünde bitiverdik. rastgele kızlara bakıp "oo bak bu iyi" bu da manken olm laa" gibi geyiklerken birden hoplaya zıplaya yürüyen, yerinde duramayan sağa sola sataşan bildiğin tinerci tipli, 5 numaraya vurulmuş saçıyla müge karşıdan geliyordu. tabi ben o sıra bilmiyorum müge kim. hakkında bir şeyler düşünmeye çalışsam da tek hissettiğim kalbimin dahada hızlandığıydı.

    ***

    "cesaretin var mı aşka" şarkısını tek olarak cd ye çekip kıza verdiğim, üstüne de bir kaç hafta görüştüğüm bir kız daha oldu. tamamen kendimi soyutlamak ve taptaze bir başlangıç yapmak adına giriştiğim bu son sevgili olayından çıkışımda gayet kolay ve hızlı oldu. amacım hayatıma gerçekten dokunabilmiş olanları unutmaya çalışmaktı elbette. ayrıldık bu son adını bile hatırlayamadığım kızla ancak 3 ay kadar sonra telefonum çaldı ve kayıtlı olmayan bir numara idi. telefondaki ses bana "eski kız arkadaşın beni aradı ve anneme babama seninle çıktığımızı söyleyecekmiş ne olur engel ol" diye ağladı. önce bir tanıyamadım ve sorma gafletine düştüm kimsiniz diye buda kendini tanıttı salya sümkürük. ben bir kez daha gaflet ve hatta delalet içinde asıl bomba soruyu sordum ona " hangisi aradı seni?" bir güzel kalaylayıp kapattı elbette telefonu. üstüne aklıma gelen tek isimi aradım. ebru.

    ***

    galiba müge den hoşlanmamın en temel nedeni ebru'dur. zira müge nin dış görünümü tamamen ebruyu daha doğrusu ilk ebruyu andırır benim için. belkide mügeye aşık olmamın bilinç altımdaki sebebi ebrudur. kanaatim bu yönde her ne kadar ikisi başka başka kişiler desem de biliyorum ki ebru olmasaydı mügede olmazdı muhtemelen. tabi bunu düşününce kendimi şunu sormaktan alıkoyamıyorum: müge olmasaydı sadece ebru olurmuydu?

    ***

    her ne kadar ben doğru şekillerde karşılık verememiş olsam da sanırım ebru beni sevmişti. diğer yandan ebru bana fırsat hatta fırsatlar bile vermişti ama az biraz odun olduğum için değerlendiremedim. daha derinlere inmek gerekirse benim sert yapılı bir oduna dönüşmemin sorumlusu kesinlikle müge. neden? çünkü aşık olduğum ama reddedildiğim mügenin kendisine karşı içimde sevgi yerine anlatılmaz bir boşluk oluşturması ve buna müteakiben sevgi gösterisinin anlamını çözememiş olmamdır. bir diğer deyişle aşk hayatımın berbat oluşunun başlıca nedeni mügeyi tercih etmemdir.

    ***

    ebruyu aradım ve uzun zamandır görüşmemiş olmamıza ve aramızda herhangi bir iletişim kalmamış olmasına rağmen neden son çıktığım kızı arayıp tehdit ettiğini sordum. "ben yapmadım, neden yapayım ki" gibi cevaplar vermesine rağmen gel senle bi yüzyüze konuşalım dedi. gayri ihtiyari de olsa buluştum ve o sokak senin bu cadde benim gezdik dolandık. bu arada ebrudan hoşlanmıyor değilim. erkekler tüm güzel kızlardan hoşlanır, aşık olur ancak sadece 1 kişiyi sever olayı ebruya karşı içimde istemsiz bir yeniden başlangıç hissiyatı doğurdu. bilinçaltıma söz geçirmek kolaymı?

    ***

    mügeyi ilk kez okuldan 8-10 bina ilerdeki daracık bir sokak arasında öptüm. volkan patlamış gibi oldu içimde aynı hızlada geri söndü elbette zaruriyetle. neden diye sormama mahal bırakmadan babam görse vs vs gibi zırvalıklara girişti. ayrıntısı hoş olmayan daha ağır içerikli bir tür hakaret bile etti ama ben neyim? aşığım ya güya diğer bir deyişle gerizekalıyım ya! amaaann boşver gel bi daha öpüşelim muhabbetine girdim. bikaç gün sonra ise o siktiriboktan final ile bir mevsimin daha sonuna geldim. soğuk ve yapayalnız.

    ***

    ebru en yakın arkadaşım ve dostum olan kuzenimle beni kıskandırmaya çalıştı. bir anlamda kuzenimi kullanmaya çalıştı bana karşı ama bilmediği şey benim zaten kuzenimin attığı her adımdan haberdar olduğumdu. tam emin olmamakla birlikte kuzenimi bana karşı yada beni kuzenime karşı kullanıp ikimizi birden çatışmaya zorlamaktı asıl isteği. ki buradan kendisinin eski türk filmlerinde kötü kadın rolünü rahatlıkla algılayabilmiştik. her ne kadar ben odun gibi görünsem de zaman zaman ebruya karşı sonuçta ebru bana kendini bir fahişe gibi göstermişti.

    ***

    çok peşinden koştum, şiiirler yazdım, şarkılarla ulaşmayı denedim evinin önüne en sevdiği misbondan bıraktım ama yinede kendisine bir daha hiç ulaşamadım mügenin. günler günleri kovaladı bir an için olsa bile mügeyi aradı gözlerim. şanslı olduumu sandığım zamanlarda birkaç kez gördüm mügeyi mutluda oldum. hatta bir gün onun dershane sonrası benim okul çıkışı keşisti ve aynı otobüste karşılaştık. elbette arkadaş çevresi ile birlikte dalga konusu oldum. "bakın bu bana aşık!"

    ***

    bir pastanede, uzun uzun yollarda, okul duvarında bizim evde, komşunun evinde... düşünüyorumda ebru ile ne kadar çok bir araya gelmişiz. insan düşünmeden edemiyor yanlış mı yaptım diye? ebru dan vazgeçmeseydim, ebru ile devam edebilseydim şimdi yüreğim bu kadar katı bu kadar reddeden olurmuydu diye? bugün bir kadına gidip tanışabilirmiyiz diyemiyorsam bunun tek nedeni ebrudan gördüğüm korkunçluklarmı yoksa bir araya gelip gelip peşi sıra ayrılışlarmı bilmiyorum ama her ne kadar bir başkasına aşık olduğumu ait olduğumu flan zannetsem de ebru içimdeki sevgi yoluna açılan kapıdan geçebilecek biriydi. e sonuçta bende sütten çıkmış ak kaşık değilim bende can yaktım insan kendine benzeyen birini arar nede olsa.

    ***

    "aklın zamanla açılan penceresi"... mügeye

    ***

    "sana aşığım elbette ama seni gerçekten sevmemi de istiyorsan buna zaman tanımalı ve izin vermelisin"... ebruya

    ***

    mügeyi son kez gördüğümde üstünden yaklaşık 5 yıl geçmişti. tamamen rastlantısal olarak arkadaşlarla çıktığımız gece gezisinin son bulduğu cafedeki garson olarak gördüm kendisini. bir zamanların havalı zengin kızı beni görünce siparişe diğer garsonu yolladı. üstüme alınmadım tabi ama onu o halde görmüş olmak içimi burktu dersem de yalan söylemiş olurum doğrusu başkalarını küçük görenlerin ilerde ne hale gelebileceğinin en gerçek kanıtıydı sonuçta...

    ***

    sıkış tıkış bir otobüs içinde ayakta yolculuk yapmaya çalışırken 3lü ön koltukta oturanlardan birini ebruya benzettim ancak kadın en az 40lı yaşlarda olduğundan ebru yaşlansa bu hale gelecek demekki flan diye geçirdim aklımdan. ve ne olduysa o sırada oldu otobüs durdu önümde dikilen kazma indi otobüsten ve 3lü ön koltuktaki diğer kişiyi gördüm. herhalde o an aklımdan geçenin ebru olmasıyla karşımda gördüğüm kişinin ebru olması ihtimalinin aynı anda gerçekleşmesi benim uranüse ziyarete gitmem kadar olanaksız bir şeydi. ancak gerçekti ve ebru anı göz önüne aldığımızda son kez karşımdaydı. 22 yaşın verdiği muhteşemlikle birkaç dakika içinde olsa seyir zevki açısından ve geçmişe uzanan bir kısa film tadındaki yolculuktan sonra ikimizde aynı durakta indik ben arka kapıdan o ön kapıdan indi o inerken ben önünden geçip gittim muhtemelen oda beni gördü. ben konuşmak istedim ama herşey için çok geç olduğunu ve eskisi gibi olmanın mümkün olamayacağını düşündüm ve tanımadığım bir insan gibi yanında geçip gittim...

    ***

    ***

    okudum çok iyiydi

    önceden yazmıştım bunu da. konuyu görünce gider dedim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bela50

    Sag elim




    Saka bir yanada Tuğçeydi ismi çok güzel isim ama

    hangi şehirdesin la benimkinin adı da tuğçeydi aynı kız değildir inşallah




  • İyi konu olmuş. Up!
  • Gülay. İlkokuldu.. Sıranın üzerine çıkıp kıza evlenme bile teklif etmiştim. Sırıtırdı hep.
  • 
Sayfa: önceki 89101112
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.