Şimdi Ara

İngilizce niçin yazıldığı gibi okunmaz? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
40
Cevap
1
Favori
13.869
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: YalnızEnes


    quote:

    Orijinalden alıntı: S A H


    quote:

    Orijinalden alıntı: kazuya58


    quote:

    Orijinalden alıntı: ::cc::

    Konuyla tam alakası yok ama türkçe de tamamen yazıldığı gibi okunmaz. Örneğin sağol/saol, geleceğim/geliceğim-gelicem, ...


    yanlış
    türkçe yazıldıgı gibi okunur ve bu "türkçenin temel özelliklerinden birisidir"

    örneğin;
    geleceğim -geleceğim diye okunur
    sağol-sağol diye okunur

    gelicem-geliyom-geliyorum-geliceğim
    bunlar okunuş degil sadece şive-söyleniş tir ve hiçbirisi türkçe kurallarına uygun degildir

    Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.

    Bunu neye dayanarak söylediğiniz merak ettim doğrusu.Biraz bilgi verinde bizde öğrenelim neyin ne olduğunu...

    Liseden kalma notlar var bunun hakkında ama şimdi onları buraya yazmaktansa google a Konuşma ve Yazı Dili yazıp okumanızı istesem?




  • Türkçe yazıldığı gibi okunmaz. Ama yazıldığı gibi okunmayan sözcük sayısı çok çok azdır.
    En belirgin olanı, gelecek zaman.
    Geleceğim, geleceğim diye okunmaz, geliceğm diye okunur. Oradaki e çok az uzatılır. Ama gelecem diye de okunmaz. Geliyom gibi kullanımlar da kural dışıdır.
    Ancak, okumakta zorlandığımız her sözcük de sık kullanıldığı gibi okunur diye bir durum yok. Örneğin, yapmıyorsun, yapmıyorsun diye okunur. Yapmıyosun kural dışıdır.
    Türkçenin söyleniminde en zor kısım da ikinci tekil-çoğul şahısların şimdiki zaman kipidir. Yazmıyorsun, yazmıyorsunuz gibi sözcükler kolay gibi görünse de aslında okunmaları zordur. Yor'un sonundaki r söylenimi gerçekten çok ince bir ayar ister, ancak toplumda çok fazla önem görmediği için hep unutulup gitmiştir bu. Ses sanatçılarına dikkat edin, neredeyse her biri bu kısmı azıcık farklı söyler. Ama genel olarak ses sanatçılarımız çok iyiler.

    Bunların dışında, Türkçede açık ve kapalı e durumu var. Bir harf iki sesi temsil ediyor, bu da yazıldığı gibi okunma durumunu bozar. Geldim'deki e ile tekil sözcüğündeki e farklı okunur.

    İngilizce de yazıldığı gibi okunan bir dil değil. Ancak bu da Türkçedeki gibi istisnalardan kaynaklanıyor. Yani aslında yazılışından çok farklı bir dil değil İngilizce. Yalnızca okunma kuralları farklı. Yine de karşılaştırma yaparsak, istisna içermesi bakımından Türkçeden yukarıdadır.

    İngilizce okunuşunu anlamak için öncelikle diphtong denilen iki ya da daha çok sesin yan yana gelme durumunu bilmek gerek. T ve h tek başlarına Türkçedeki gibi okunmalarına rağmen, yanyana geldiklerinde, iki farklı sese tekabül eder. Ve bu iki ses de Türkçede yoktur. İkisi de peltek t'dir. Ancak biri d'ye benzer, diğeri t'ye...

    Örnek: Their sözcüğünde, th peltek t'dir ve d'ye benzer, thief sözcüğünde ise th yine peltek t'dir ancak t'ye benzer. (t ile s arası bir sestir.)

    Ayrıca, İngilizcede farklı sözcükler aynı okunabilmekte: Their ve there aynı şekilde telaffuz edilir. İkisi de deeğ gibi söylenir. (yumuşak g olmadan da okuyabilirsiniz, zencilerin konuştuğu gibi olur. :))

    İngilizce tahmin edebileceğinizden çok daha fazla aksana sahip ve okunuş kuralları bu aksanlar içerisinde deli gibi değişebiliyor. Ancak bana sorarsanız, duyduğum en güzel aksan, İngiliz Aksanı (yani British Accent) ki biz böyle biliyoruz. Aslında gerçek adı Royal British Accent'tir. Çünkü o küçücük Britanya adası içerisinde bile bir sürü aksan var. (Gerçek rakamı bilmiyorum ama en az bir 10-15 farklı dinledim. Ki bana bunu anlatan İngiliz bayan, kendisinin de bilmediği daha bir sürü olduğunu söyledi.)

    Bu aksan biraz Fransızcayı andırır ama gerçekten kulağa hoş gelir. R'ler çok az okunur (%95 yutulur) ve Türkçe okumaya biraz daha benzer diğer aksanlara göre.
    Örnek: mate sözcüğünü Türkçede mate diye okuruz, ABD'de meyt diye okunur, British Accent'ta ise mait diye okunur. (Aslında tam a değil ama a'ya çok yakın bir ses)
    Örneğin those, ABD'de doğz diye, British Accent'ta ise, döğz diye okunur.




  • Türkçe fonetik bir dildir ve yazıldığı gibi okunur, daha doğrusu okunduğu gibi yazılır. Bu tür dillere fonetik diller denir. Türkçe'de sınırlı sayıda istisna dışında (mesela: oynayacağım = oynıyacağım vb.) tüm kelimelerin/harflerin fonetiği vardır.

    Türkçemizin övünç konularından biri işte bu fonetik olma özelliğidir.

    Lise notlarına dikkatli bak, yanlış hatırlıyorsun hocam.

    Bu da bir kaynak:
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fal_dil_i%C5%9Fleme

    Meraklısı için internette onlarca kaynak var bu konuda, biraz araştırma çabası gerçeği bulmaya yeterdi; iki klayye vuruşu, bir kaç fare tıklaması... Hepsi Bu!..


    quote:

    Orijinalden alıntı: S A H


    quote:

    Orijinalden alıntı: YalnızEnes


    quote:

    Orijinalden alıntı: S A H


    quote:

    Orijinalden alıntı: kazuya58


    quote:

    Orijinalden alıntı: ::cc::

    Konuyla tam alakası yok ama türkçe de tamamen yazıldığı gibi okunmaz. Örneğin sağol/saol, geleceğim/geliceğim-gelicem, ...


    yanlış
    türkçe yazıldıgı gibi okunur ve bu "türkçenin temel özelliklerinden birisidir"

    örneğin;
    geleceğim -geleceğim diye okunur
    sağol-sağol diye okunur

    gelicem-geliyom-geliyorum-geliceğim
    bunlar okunuş degil sadece şive-söyleniş tir ve hiçbirisi türkçe kurallarına uygun degildir

    Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.

    Bunu neye dayanarak söylediğiniz merak ettim doğrusu.Biraz bilgi verinde bizde öğrenelim neyin ne olduğunu...

    Liseden kalma notlar var bunun hakkında ama şimdi onları buraya yazmaktansa google a Konuşma ve Yazı Dili yazıp okumanızı istesem?




  • İyi de fonetik istisna kabul etmez.
    Bu yüzden yazdığım yazıya dikkat, Türkçe yazıldığı gibi okunmaz ama yazıldığı gibi okunmayan sözcük sayısı çok azdır.
    Ayrıca ekledim, açık ve kapalı e durumu var. Bir harf iki sesi temsil ediyor. Bu da fonetikte kabul edilemez.

    Ayrıca fonetikte diphtong vardır, Türkçede diphtong yoktur.

    Yani pratikte Türkçeyi yazıldığı gibi okunur kabul etmek sorun yaratmaz. Almanca bile yazıldığı gibi okunur diye geçer. Ancak ille de detay çalışmak istiyorsanız, iki dil de yazıldığı gibi okunmuyor.
  • 3-5 tane kelime olabilir normaldir.türkçede farklı kurallara uymayan kelimelerde var ama bu 2-3 istisna kuralları bozmuyor

    -------------------
    Üniversite 1.sınıfta zorunlu olan td ve ed dersinde türk dilinin temel özellikleri giriş konusuydu
    hocamız prof.
    söyledigi temel özelliklerinden birisi
    "yazıldıgı gibi okunur" idi
    ------------------
  • 50 yıl önceki edebiyata aşina olmayan gençliğimiz dilimizi yazdığı gibi okuduğunu düşünüyor galiba.
  • yazı dilimiz zırt pırt değiştirildiğinden 50-100-1000 yıldan bahsedersek hepsinde birbirinden farklı sonuçlar çıkar

    biz günümüzden ve "genel özellikler" den bahsediyoruz.istisnaları 50yılı 100yılı 1000 yılı bir arada hesaplamak dilimiz için imkansızdır
    konuya biraz aşinalık lütfen



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kazuya58 -- 4 Ekim 2009; 9:34:32 >
  • İngilizcedeki harfleri kodlama ihtiyacı da yazıldığı gibi okunmamasından kaynaklanır. Yanyana olan iki harfin birbirinden tamamen farklı okunuşu vardır. Örneğin "ch" kelime başında "ç" diyede okunur "ş" diye okunur.

    Ekleme:http://turkoloji.bilgicik.com/yazi/prof-dr-efrasiyap-gemalmaz-hayati/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Shady -- 4 Ekim 2009; 11:04:44 >
  • ingilize göre ingilizce yazıldığı gibi okunur türkçe yazıldığı gibi okunmaz türke görede ingilizce yazıldığı gibi okunmaz türkçe yazıldığı gibi okunur ingilizler yazdıklarını farklımı okuyor bize öyle geliyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: alikuşcu

    ingilize göre ingilizce yazıldığı gibi okunur türkçe yazıldığı gibi okunmaz türke görede ingilizce yazıldığı gibi okunmaz türkçe yazıldığı gibi okunur ingilizler yazdıklarını farklımı okuyor bize öyle geliyor



    Hayır ingilizce ingilize göre de yazıldığı gibi okunmaz. Onlarda bizim gibi bunu rahatlıkla anlıyorlar. Bir diğer mesajımda da söylediğim gibi "harfleri kodlarmısınız" ihtiyacı ondan doğuyor.
  • Fonetik istisna kabul etmiyorsa gramer nasıl kabul ediyor? İstisnaları kural bozar saysaydık, ortada "dilbilgisi" diye bir şey olmazdı. Kaldı ki o istisnalar sonradan oluşmuş/oluşturulmuş istisnalardır ve hiç kullanmasanız da olur. "Saymayacağım" yerine "saymıyacağım" yazsanz ne olur, ne değişir? İkisi de birbirinin yerine rahatlıkla kullanılabilir. Yani, istisanaları bile ortadan kaldırmak mümkün. Zaten bu istisnalar, İstanbul lehçesinin baskın lehçe olmasıyla ortaya çıkmışlardır, dilin esasına değil, yaygın şiveye özgü olarak ortaya çıkmışlardır, mukadderat değildirler. Ayrıca dünyanın en fonetik dilinde dahi mutlaka bir-iki istisna olacaktır. Diller kusursuz matematik yapılar değildirler. bir kaç yüz istisnaya bakılarak, geriye kalan yüz küsur bin kelimenin fonetik olduğu inkar edilemez.

    Burda atlanılan husus dil ile alfabe arasındaki farktır. Türk alfabesi 1929 yılında dildeki seslere birebir karşılık gelecek harfler üretilerek ve seçilerek yani baştan fonetik yapı kurgulanarak oluşturulmuştur. Dil başka şey, harf başka şey. Harf dediğimiz şey nihayetinde bir sese karşılık gelecek şekilde üretilmiş sembollerden başka bir şey değildir. İngilizcenin açmazı da burada, dillerindeki tüm seslere karşılık gelecek sayıda harfleri yok alfabelerinde...

    Türkçenin fonetik bir dil olmadığına, okuma yazma denkliğinin kurulamamış olduğuna dair iddialara karşı sahiplerinin kanıt göstermelerini beklerim çünkü bana okulda tersini öğrettiler: "Türkçe okunduğu gibi yazılan bir dildir." İşte benden buna bir kanıt:

    http://wapedia.mobi/tr/Sesbilim

    Yukarıdaki linkten yaptığım alıntı da aşağıda:
    "Türkçe yazımı daha yeni adapte edilmiştir(1928). dolayısıyla herhalde günümüzde türkçe dünya üzerindeki en fonetik dillerden birisidir"

    Bazı arkadaşların ise ilginç (!) bir iddiası var: Herkese kendi dili fonetik geliyormuş!..

    Yok öyle bir şey, "Now" kelimesindeki "N" alfabelerinde varken ve "En" olarak okunuyorken "knife" kelimesindeki "KN" sesine karşılık gelen bir harf alfabelerinde olmadığı için 2 harf yan yana getirilerek gösterilmektedir. Keza İngilizcede "Ö" harfi olmadığı için alfebelerinde "yu" olarak okunan "u" harfi de kullanılarak "burglar" kelimesinde ancak bir grup harf ile "ö" sesi elde edilebilmektedir. Örnekler onbinlerce... İngilizce bu yüzden fonetik değildir çünkü İngilizcede ses sayısı hayli fazladır ve tüm bu sesleri alfabede temsil etmek pratik değildir. Türkçede ise ses sayısı sınırlıdır çünkü Türkçe'de genizden gelen seslere hemen hiç yer yoktur ve bu yüzden de Türkçenin sınırlı sesleri alfabesinde gösterilebilmektedir.

    Not: İstisnalar kuralı bozmaz, Türkçe fonetik bir dildir, tüm eğitim sistemimizde kaynaklar bu yöndedir, aksini söyleyenden haklı olarak kaynak rica ediyorum.

    Edit: İmla.

    quote:

    Orijinalden alıntı: M

    İyi de fonetik istisna kabul etmez.
    Bu yüzden yazdığım yazıya dikkat, Türkçe yazıldığı gibi okunmaz ama yazıldığı gibi okunmayan sözcük sayısı çok azdır.
    Ayrıca ekledim, açık ve kapalı e durumu var. Bir harf iki sesi temsil ediyor. Bu da fonetikte kabul edilemez.

    Ayrıca fonetikte diphtong vardır, Türkçede diphtong yoktur.

    Yani pratikte Türkçeyi yazıldığı gibi okunur kabul etmek sorun yaratmaz. Almanca bile yazıldığı gibi okunur diye geçer. Ancak ille de detay çalışmak istiyorsanız, iki dil de yazıldığı gibi okunmuyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tralles -- 4 Ekim 2009; 12:13:46 >




  • tralles, gramer istisna kabul edebilir. Ama fonetik istisnaların olmadığı bir bilimdir.
    Çünkü fonetik alfabesine bakarsanız, dünya üzerindeki her ama her sesin bir karşılığı var. Seslerdeki en küçük farklılığa bile bir karşılık var.

    Ayrıca yazmışım bakın, pratikte Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dildir derseniz hiçbir sorun çıkartmaz. Zaten bu yüzden her yerde böyle geçer.
    %99 uyar çünkü buna. Ancak dediğim gibi, istisnalar fonetiği bozar.

    Bir de, saymayacağım yerine saymıyacağım yazamazsınız. Türkçe kurallarına uygun olan saymayacağım'dır. Ancak okunuşu bu şekilde değildir.
    İsterseniz bir ayrıntı daha vereyim, eylemsi olan saymayacağım yazıldığı gibi okunursa kural dışı olmaz. Ancak eylem durumunda saymicağm şeklinde okunur.
  • Saymayacağım - saymıyacağım farkının konuyla alakası olduğunu düşünmüyorum. Bu yazı ve konuşma dilinin farklılığıdır. "A" harfinin "I" harfini temsil etmesi gibi bir durum söz konusu olamaz.

    "E" harfinin kapalı ve açık okunması ise Türkçedeki istisnalara güzel bir örnektir. Almancadaki "Ä" harfini telaffuz etmemize rağmen farklı yazmıyoruz.

    İnceltme, uzatma işaretinin kullanılması durumunda bunun dışında pek istisna olduğunu sanmıyorum.

    Daha yeni bir alfabemiz olduğu için daha fonetik olması gayet normal. Ancak eksiklikler de yok değil. Özellikle Arapçadan veya Farsçadan gelen bazı kelimelerdeki seslerin alfabede karşılığı olmadığı için o sesleri yitirmişiz. Kelimeler de doğal olarak değişime uğramış. Örneğin Azeri alfabesi bu bakımdan Türk alfabesinden daha zengindir.
  • Türkçe nin yazıldığı gibi okunmadığı yaygındır.

    Döneceğim diye yazılanı dönecem diye okumak doğrusudur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kazuya58

    yazı dilimiz zırt pırt değiştirildiğinden 50-100-1000 yıldan bahsedersek hepsinde birbirinden farklı sonuçlar çıkar

    biz günümüzden ve "genel özellikler" den bahsediyoruz.istisnaları 50yılı 100yılı 1000 yılı bir arada hesaplamak dilimiz için imkansızdır
    konuya biraz aşinalık lütfen


    Osmanlı Türkçesi öncesi dilimizin fonetik olduğundan şüphem yok. Ama İslamiyetten sonraki devirde dilimizin maalesef bu özelliğini kaybettiği ortadadır. 13. yüzyıldan günümüze kadar fonetik olma özelliği dilimizde yoktur.
  • neverlate, doğru diyorsun. Burada o ayrımı yapmak gerekiyor. Yapacağım dediğimizde harfler farklı sesleri temsil etmiyor. Ama kural olarak doğru okunuş, yapıcağm'dır.

    Taner, yanlış bilgiler vermeyelim. Dönecem diye okunmaz, dönüceğm diye okunur.

    döküntü, alakası yok. Türkçenin Osmanlıca dönemi için bu söylediğin belki kabul edilebilir. Ancak Cumhuriyet dönemi Türkçesi için bunu söyleyemeyiz.
  • Evet hocam şimdi mutabıkız. Aşağıda yazdıklarına aynen katılıyorum ve bu konuda bilgili olduğuna da ikna olmuş durumdayım. Sonuçta o istisnalara rağmen Türkçe hala fonetik bir dildir. Kaldı ki o istisnaların çoğu yaygın kullanımına rağmen kural olmuş değildirler. Ve fakat doğrudur, 60'ların, 70'lerin yerli filmlerindeki Türkçe bugün bize garip geliyor ama şu da unutulmasın dilimizde artık düzenleyici bir organ olarak TDK faaliyet gösteriyor ve TDK'ya rağmen hiç bir şey kural olamaz.Dolayısıyla okunuşu-yazılışı farklı kelimelerin çoğu yanlış okunan kelimeler kategorisindedir hala. Türkçenin fonetik yapısını tehdit eden en önemli unsur, fonetik olmayan dillerden dilimize giren sözcüklerdir (mesela "CD", nasıl okuyacağız şimdi bunu?). Ama bu kelimelerin halktaki karşılığına bakın, Türkçenin fonetikliğini hemen görürsünüz. Örnek: "playstation"" yazılırken "pireysteyşın" oluyor, yani sokaktaki insan nasıl telaffuz ediyorsa öyle yazıyor...

    Başka söze gerek var mı?

    quote:

    Orijinalden alıntı: M

    neverlate, doğru diyorsun. Burada o ayrımı yapmak gerekiyor. Yapacağım dediğimizde harfler farklı sesleri temsil etmiyor. Ama kural olarak doğru okunuş, yapıcağm'dır.

    Taner, yanlış bilgiler vermeyelim. Dönecem diye okunmaz, dönüceğm diye okunur.

    döküntü, alakası yok. Türkçenin Osmanlıca dönemi için bu söylediğin belki kabul edilebilir. Ancak Cumhuriyet dönemi Türkçesi için bunu söyleyemeyiz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mega Therion

    Bununla ilgili çok uzun zaman önce araştırma yapmıştım sorularıma büyük ölçüde yanıt almıştım.O yazıyı internetten tekrar bulup sizinle paylaşıyorum.

    İngilzce'nin kökeni Cermen dil ailesine mensup olan Anglo-Saxon dilidir. Anglo-Saxonca yazılırdı ve yazılırken her harfin temsil ettiği bir fonetik değeri vardı yani konuşulduğu gibi yazılırdı. Fakat 1066 yılından sonra her şey altüst oldu. Tıpkı Osmanlıca gibi İngilizce bir kaç yabancı dilden etkilenerek çok hızlı ve köklü değişimlerine uğradı. 1066 yılında Fransızca konuşan Normanlar adadaki Anglo-Saxon krallıklarını fethederek yeni bir birleşmiş devlet kurmuşlar. Aynı zamanda Fransızca resmi dil oldu, fakat halk Anglo-Saxon dilini konuşmaya devam etti. Bür kaç yüzyılldan sonra bu iki dil kaynaşarak yeni bir dil olmuştu. Bu yeni dil, asıl yapısı ve temel kelime haznesi Cermen olan fakat artık Fransızca'dan çok sözcuk alan bildiğimiz İngilizce. Bu süreç esnasında Anglo-Saxon kökenli kelimeler o dilin kendi imla kurallarına göre yazılmaya devam edilirken Fransızca'dan ödünç alınan kelimeler Fransızca'da olmuş gibi yazılmaya devam ettiler. Yani artık bir harfın temsil ettiği ses sözcüğün köküne göre değişiyor. Bu esnansda İngilizce'nin sesli harfler büyük bir değişime uğradı. Bu değişimin sonucunda ortaya çıkan yeni sesli harfler ki bunun çoğu diftong oldu hecenin sonuna "e" harfını ekleyerek gösterilmeye başlandı: "hat-hate" "bit-bite" gibi. Sonra, ortaçağından bu yana İngilizce çok büyük miktar hukuki ve feni terimler Latince ve Yunanca'dan ödünç aldı. Daha önce Fransızca'dan gelen sözcukler gibi bu yeni sözcükler aldıkları dillerde İngilizce'nin kendi imla kurallarına uyarlamaya çalışılmadan yazıldığı gibi İngilizce'ye benimsenmişler. Sonra bunların telaffuzların da zamanla halk dilinde değişimlere uğradı ama yine aynı şekilde yazılmaya devam edildi. Ve artık bügünlere geldik ve İngilizce'nin yazılışı tam bir kaos oldu. Aslında bir kelimenin alındığı dili biliyorsak niçin böyle yazıldığını anlamak için yardımıcı olur. Örneğin "philosophy"de Yunanca kökenli olduğu için "f" yerine "ph" yazılır. Veya bazen dilin uğradığı ses değişimleri bilmemiz gerekir. "Light" kelimesi çok eskiden bugün Almanca'da olduğu gibi "Licht" olarak okundu yani "gh"nin fonetik değeri sürekli sert damak sesiydi. Sonra bu kelime fonetik değişime uğrayarak "gh"nin tesmsil ettiği ünsüzü tamamen düştü ve kelimenin ünlüsü diftong oldu. Fakat kelime eskisi gibi yazılmaya devam eder.

    Eyvallah güzel bir açıklama olmuş

    Türkçede yazıldığı gibi okunmaz diyen çok bilmişler yazıldığı gibi okunmayan sözcükleri yanlış kullandığınız için bu düşüncedesiniz her sözcüğün doğru seslendirilişi yazıldığı gibidir. ok kib by gibi şeylerde zaten sizin uydurduğunuz elementler Türkçe değil. Geliyom gelecem ne ya Doğrusu geliyorum geleceğim. Akşam kanalları gezdirirken dizinin tekinde lise öğrencileri geliyom gidiyom gibi saçma salak şeyler söylüyordu gıcık oldum televizyonu kapattım. Türkçe bal gibi de yazıldığı gibi okunuyor gözünü seveyim canım Türkçemin.




  • genelde konu turkcenin yazildigi gibi okundugu veya okundugu gibi yazildigi konusu tartisilmis.

    aslinda bunu anlamanin cok basit bir yolu var.

    turklere rastgele daha onceden gorulmemis kurallara uygun bir kelime gosterin. eger insanlar bunu ilk kez gormesine ragmen ayni sekilde telaffuz ediyorsa turkce yazildigi gibi okunan bir dildir. mesela bunu ingilizce icin test etiginizde neredeyse her kisi farkli telaffuz eder.
  • Cok basit bir standart alfabe ile yazildigi donem cok eski oldugu icin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.