Şimdi Ara

islam hakkında sorularım (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
52
Cevap
0
Favori
1.206
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: White Eagle 26


    quote:

    Orijinalden alıntı: ghostt15


    quote:

    Orijinalden alıntı: White Eagle 26


    quote:

    Orijinalden alıntı: ghostt15


    quote:

    Orijinalden alıntı: White Eagle 26


    quote:

    Orijinalden alıntı: ghostt15

    merhaba arkadaşlar ben 2-3 senedir deistim. islam hakkinda sorular sormak istiyorum. lütfen bunlari kuranı okumuş etmiş kişilerin cevaplamasini istiyorum.
    1- Kuranda neden aynı şeyler tekrarlanıyor. Tanrınin kitabi mükemmel olmali değilmi
    2- Neden tanri israillogullarini ustun kildim diyor. tum yarattigi insanlar neden eşit değil
    3- Neden ahzab suresinde peygamberin cinsel hayatı ve eşleriyle ilgili bu kadar ayrinti var. bi ayette şey diyordu. peygamber istemedikce evine gitmeyin gibi bir şeydi. bir de zeydin eşi meselesi var.
    4- bazi konularda neden ikilik var. ornegin bir ayette musluman olmayanların cennete gidemeyecegini soylerken bir ayette musluman, hristiyan ve yahudinin. cennete girebilecegini kastediyor.
    5- Kuran evrensel bir kitap peki neden sadece arap yarimadasindaki hayvan, bitki ve yer isimleri var
    6-Kuran arapca ve biliyorsunuz ki bir dil bir dile tam olarak cevrilemez illa anlam kaybi cikacaktir ve bu yüzden de farkli mealleri goruyoruz zaten. biz tam anlayamazken arap ise hic caba gostermeden okuyabiliyor ve anlayabiliyor. tanri neden araba verdigi imkanlari diger milletlere vermiyor.
    7- insanin dunyaya gelme hikayesi var bir de şeytan Allah'a karşı geliyor. ha bir de yasak elma olayi felan var. biliyorsunuz devamini. bu bana bir mit gibi geliyor. alemleri yaratan tanridan söz ediyoruz.

    aklima gelen olursa yazarim.


    Ey arayış içinde olan kardeşim o kadar fazla soru sormuşsunki hepsini cevaplayamam ve şimdilik sırasıyla bir kaçtanesini cevaplayacağım ve biz müslumanlara göre TANRI kelimesi hiç bir anlam ifade etmediği için ALLAH kelimesini kullanacağım :

    1:Allah Kuran'ı Kerimde bazı önemli konuları bir çok ayetlnde tekrarlar bu Kuran'ı Kerimin mükemmel olmamasını değil mükemmel olmasını gösterir

    2:Allah peypamberleri öldürecek kadar gözü dönmüş israiloğullarını üstün kılmaz bilakis lanetler

    hocam arayış içinde degilim. deistim

    Arayış içinde olmasaydınız bu soruları sormazdınız

    kardeşim saygi cercevesinde sordugum icin arayış icinde oldugumu mu soyluyorsun. illa masal olduklarinimi soyleyim

    Size göre masal ama biz müslumanlar olarak İSLAM ve ŞERİAT adımız gibi gerçektir ben size çok şaşırıyorum ve üzülüyorum hergün o kadar ölenleri görüyorsunuz ama hala aklınız başınıza gelmiyor

    asıl ben şaşırıyorum hergun ölenleri asil siz gormuyorsunuz açlıktan susuzluktan savaştan cocuklar bebekler oluyor bu nasil adalet.

    asagida yazdiklarimi okumanizi tavsiye ederim ayetlerdeki tutarsizliklari gorebilirsiniz. ayet ayet yazdim.


    Dindar bir ailede yetiştim ben de lise yıllarıma kadar çok dindar bir insandım. Peki ne oldu ?

    Aşağıda hepsini ayet ayet yazmadan önce kısa bi özet geçeyim.

    Dünyanın yaşı yaklaşık 4.5 milyar yıl modern insanın ise bilinen yaşı 300 bin yıl. Ve ortaya çıkmış olan tüm dinler ise bu 300 bin yılın sadece son 3-4 bin yılında var.

    Dinlere bakıldığında çoğunun benzer yapıda olduğu, aynı mitleri içerdiği görülüyor (nuh tufanı, adem havva yasak elma olayı gibi). Sümerlilere kadar gidildiğinde bile bu mitlerin varlığı kaynaklardan görülebilir. Yani islam olsun hristiyanlık olsun musevilik olsun sanıldığı gibi bir anda ortaya çıkmış olgular değil. İbadetler, tanrıların isimleri, kutsal varlıkların isimlerine bakıldığında o milletlerin geçmişinden izler görülebilir. Örnek verecek olursam islamın tanrısı olan Allah : Biliyorsunuz Allah ismi kuran dışında başka bir kitapta geçmiyor. Ama peygamberin babasının adı Abdullah yani Allahın kulu anlamına geliyor. Burada anlatmak istediğim şey şu Arap mitolojisinde olan bir tanrının adıdır aslında Allah. Yani islamla pat diye gelen bir şey değil. İbadetler de öyle. Milletlerin kültürleriyle harmanlarıp geçmişten geleceğe üstüne katarak gelmiş şeyler.

    Tüm dinlerin belirli bir bölgede egemen olmuş kişiler tarafından azgın halklarına belirli kurallar koymak için koydukları yasalar tarafından ortaya çıktığını düşünüyorum. Zaten peygamber dediğimiz kişilere baktığımızda çoğu soylu aileden gelme ve hükümdar. Bu sadece islam değil. Budizm, hristiyanlık, musevilik, şintoizm, hinduizm.. ve adını sayamadığım birçok başka din. Hepsinin tek bir amacı var : çevredeki topluma tekdüzelik getirmek.



    Ben sadece bir tanrının var olduğuna ve onun evrene müdahale etmedğini düşünüyorum.



    Şimdi gelin neden kuranın tanrı tarafından gönderilmiş bir kitap olmadığını düşündüğüm noktalara bakalım.




    1- KURANDA KADIN - ERKEK EŞİTLİĞİ YOK VE KÖLELİK VAR AYRICA ALLAH KENDİ YARATTIĞI BAZI CANLILARI AŞAĞILIYOR



    KÖLELİK YASAKLANMIYOR VE DEVAM EDİYOR *****oysa o zamanlarda Türkleri örnek verecek olursam Türklerde kölelik diye bu kadar insanı aşağılayıcı bir şey yoktu bile.*******

    (BAKARA 177)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/177.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.


    (BAKARA 221)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/221.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü’min bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.


    (NİSA 24)

    http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/24.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    (NİSA 25)

    http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/25.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


    (NİSA 36)http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/36.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere (köleye, cariyeye, işçilere) iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.


    (NİSA 92)http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/92.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkân bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ard arda oruç tutması gerekir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    (MAİDE 89)http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/89.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.


    (TEVBE 60)http://www.kuranmeali.org/9/tevbe_suresi/60.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    (NAHL 71)http://www.kuranmeali.org/16/nahl_suresi/71.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar?


    (NAHL 75)http://www.kuranmeali.org/16/nahl_suresi/75.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.


    (MUMİNUN 6)http://www.kuranmeali.org/23/muminun_suresi/6.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.


    (NUR 33)http://www.kuranmeali.org/24/nur_suresi/33.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.


    (NUR 58)http://www.kuranmeali.org/24/nur_suresi/58.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    (AHZAB 50)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/50.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.


    (AHZAB 52)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/52.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir.


    (AHZAB 55)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/55.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mü’min kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla şahittir.


    (MUCADELE 3)http://www.kuranmeali.org/58/mucadele_suresi/3.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.


    (MEARİC 30)http://www.kuranmeali.org/70/mearic_suresi/29.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.


    (RUM 28)http://www.kuranmeali.org/30/rum_suresi/28.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah, size kendinizden şöyle bir örnek getirdi: Kölelerinizden, verdiğimiz rızıklarda sizinle eşit haklara sahip olan ve birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz ortaklarınız var mı? Düşünen bir topluluk için âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.




    KÖLEYLE NORMAL İNSANI BİR TUTMUYOR.

    (NAHL 75)http://www.kuranmeali.org/16/nahl_suresi/75.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.




    KADININ GEREKTİĞİNDE DÖVÜLEBİLECEĞİNİ EMREDİYOR *******yine m.ö 600 yılında yaşamış olan Türk hükümdarı Tomris Hatunu buraya yazmak istiyorum. Kuran madem evrensel bir kitap neden sadece arapların sorunlarıyla uğraşıyor. Halbuki diğer milletlerde tamamen farklı sorunlar vardı.******

    (NİSA 34)http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/34.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.




    KADIN VE ERKEĞİN ŞAHİTLİĞİ BİR TUTULMUYOR.

    (BAKARA 228)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/228.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    (BAKARA 282) http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/282.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.




    MİRASTA KADIN VE ERKEK EŞİTLİĞİ YOK

    (NİSA 11-12)http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/11.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)




    KURANDA ERKEKLERE BOLCA HİTAP EDİLİRKEN KADINLARA EDİLMİYOR. AYRICA CENNETTE ERKEKLERE EŞLER VS. VAAD EDİLİRKEN KADINLARA BİR ŞEY VAAD EDİLMİYOR







    BOŞANMA KONUSU **bunu size bırakıyorum **

    (BAKARA 230) http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/230.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. (Bu koca da) onu boşadığı takdirde, onlar (kadın ile ilk kocası) Allah’ın koyduğu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah’ın, anlayan bir toplum için açıkladığı ölçüleridir



    KADINLARDAN TARLA OLARAK BAHSEDİLİYOR

    (BAKARA 223)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/223.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Kadınlarınız çocuk yetiştiren ekin tarlanızdır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendileriniz için ileriye hazırlık yapın. Önceden iyi ameller gönderin. Allah’tan korkun ve bilin ki onun huzuruna varacaksınız ve mü’minleri müjdele.




    ALLAH YARATTIĞI HAYVANLARI AŞAĞILAMA AMAÇLI SÖZ OLARAK KULLANIYOR *****peki tanrı bir kitap yazıp insanlığa gönderse neden kendi yarattığı varlığı aşağılar ? yani domuz neden aşağılık maymun neden aşağılık ne suçları var. **-*****

    (BAKARA 65 )

    http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/65.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar olun” demiştik.


    (MAİDE 60)

    http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/60.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”







    2- BİLİMLE BAĞDAŞMAYAN ŞEYLER VAR



    BEYİN KELİMESİ GEÇMİYOR ONUN YERİNE KALP DÜŞÜNME ORGANI OLARAK ANLATILIYOR ÇÜNKÜ O DÖNEMDE KALBİN BEYN FONKSİYONLARINI YERİNE GETİRİLDİĞİ DÜŞÜNÜLÜYORDU

    (MUHAMMED 24) http://www.kuranmeali.org/47/muhammed_suresi/24.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?


    (ARAF 179), http://www.kuranmeali.org/7/araf_suresi/179.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.


    (HACC 46),http://www.kuranmeali.org/22/hacc_suresi/46.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.


    (ALİ İMRAN 119)http://www.kuranmeali.org/3/ali_imran_suresi/119.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz; onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz hâlde, sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir





    SPERMİN TESTİSTE OLUŞTUĞU BİLİNMİYOR

    (TARIK 7)http://www.kuranmeali.org/86/tarik_suresi/7.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx



    (O su) Sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar.







    HERCANLIYI CİNSİYET OLARAK ÇİFT YARATTIK DİYOR AMA BAKTERİ GİBİ BASİT CANLILAR CİNSİYETSİZDİR

    (ZARİYAT 49)http://www.kuranmeali.org/51/zariyat_suresi/49.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.







    UZAYA ÇIKMAYI İMKANSIZ GÖRÜYOR

    (RAHMAN 33) http://www.kuranmeali.org/55/rahman_suresi/33.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız).




    TATLI SUDA İNCİ VE MERCAN YETİŞEBİLECEĞİNİ ANLATIYOR

    (RAHMAN 19-22)

    Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.

    O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.




    Göğün yere düşmemesi için tutulduğu yazıyor oysa gezegenler arası çekim kuvvetinden ve fiziğe dair hiçbirşeyden söz etmiyor

    (HACC 65)

    Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.





    DÜNYAYI DÜZ OLARAK TASVİR EDİYOR

    (RAD 3)http://www.kuranmeali.org/13/rad_suresi/3.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.


    (KAF 7) http://www.kuranmeali.org/50/kaf_suresi/7.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik.


    (GAŞİYE 20)http://www.kuranmeali.org/88/gasiye_suresi/20.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!


    (ŞEMS 6)http://www.kuranmeali.org/91/sems_suresi/6.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,





    GÜNEŞİN ÇAMURA BATTIĞINI SÖYLÜYOR

    KEHF 86http://www.kuranmeali.org/18/kehf_suresi/86.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.




    YILDIZLAR ŞEYTANIN ATIŞ TANESİ DİYOR

    (MULK 5)http://www.kuranmeali.org/67/mulk_suresi/5.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    And olsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.





    KUTUPLARDA GECE GÜNDÜZ OLAYI OLMADIĞI GİBİ ORADAKİ ORUÇLA İLGİLİ DE HERHANGİ BİR BİLGİ VERİLMİYOR

    (BAKARA 187)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/187.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.






    ****************Görüldüğü gibi Tanrının insanlığa gönderdiği bir kitap ama bilimselliğe dair içinde neden hiçbir şey yok ?????????????????????????????????************
















    3- EVRENSEL DEĞİL





    MEKKE VE CEVRESİ İCİN İNDİRDİK DİYOR

    (ENAM 92) http://www.kuranmeali.org/6/enam_suresi/92.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Bu (Kur’ân-ı Kerim), elleri arasındakini tasdik eden ve ahirete ve ona inanan, şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun etrafında olan kimseleri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Onlar, namazlarını muhafaza ederler (devam ederler)




    SADECE ARAP KAVMİ İÇİN YAZILDIĞI ANLAŞILIYOR

    (FUSSİLET 44)http://www.kuranmeali.org/41/fussilet_suresi/44.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ve eğer O’nu (Kitab’ı), yabancı dil bir Kur’ân kılsaydık, mutlaka: “O’nun âyetleri açıklanmalı değil miydi?” derlerdi. Araba yabancı dil mi? De ki: “O, âmenû olanlar için hidayet ve şifadır. Ve mü’min olmayanların kulaklarında vakra vardır. O (Kur’ân), onlara karşı körlüktür (şifa ve hidayet değildir). İşte onlara uzak bir yerden seslenilir.”


    (YUSUF 2) http://www.kuranmeali.org/12/yusuf_suresi/2.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik.


    (ŞUARA 198-199)http://www.kuranmeali.org/26/suara_suresi/198.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı.



    (ENAM 92)http://www.kuranmeali.org/6/enam_suresi/92.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Bu (Kur’ân-ı Kerim), elleri arasındakini tasdik eden ve ahirete ve ona inanan, şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun etrafında olan kimseleri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Onlar, namazlarını muhafaza ederler (devam ederler).




    MİLYONLARCA YIL HÜKÜM SÜREN DİNOZORLAR YOK SADECE ARAP YARIM ADASINDA YAŞAYAN DEVEDEN BAHSEDİLİYOR

    (GAŞİYE 17) http://www.kuranmeali.org/88/gasiye_suresi/17.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!







    ***********Peki bir arap kuranı tamı tamına anlarken diğer milletler anlayamıyor. Nasıl anlayacak ki. Biliyorsunuz bir dil bir dile asla aynı anlamla çevrilemez. Bu yüzdendir ki onlarca tesfir ve meal farklılıkları var. Tanrı insanlığa bir kitap gönderecek ve tanrının sözleri karşısında insanlar arasında ikililiğe düşülecek ?????????**********************








    4 - HZ MUHAMMED TANRILAŞTIRILIYOR



    MUHAMMED TANRILAŞTIRILIYOR (ALLAHIN ONA SALAVAT ETTİĞİ SÖYLENİYOR)

    (AHZAB 56)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/56.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin



    peygamberler arasında fark olmadığını söyleyen ayet ve muhammed'in en değerli peygamber olduğunu söyleyen başka bir ayet var.
















    5 - ÇELİŞKİLER VAR


    AYETLERDE KONUŞANIN KİM OLDUĞU BELLİ DEĞİL . (3 ayrı özne var; ben (muhammed), o (allah), biz. )

    (HUD 2)http://www.kuranmeali.org/11/hud_suresi/2.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”


    (ZARİYAT 51)http://www.kuranmeali.org/51/zariyat_suresi/51.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.


    (ENAM 114)http://www.kuranmeali.org/6/enam_suresi/114.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    “Size Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indiren O iken ben Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım?” (de). Kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde, sakın şüphecilerden olma


    (HİCR 9)http://www.kuranmeali.org/15/hicr_suresi/9.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.


    (TEKVİR 19-21)http://www.kuranmeali.org/81/tekvir_suresi/19.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.


    (AHZAB 56)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/56.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.






    İLK MÜSLÜMANIN MUHAMMED, MUSA VE İBRAHİM OLDUĞUNA DAİR FARKLI AYETLER VAR

    (ARAF143) http://www.kuranmeali.org/7/araf_suresi/143.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.


    (ENAM 163)http://www.kuranmeali.org/6/enam_suresi/163.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.”


    (ALİ İMRAN 67)http://www.kuranmeali.org/3/ali_imran_suresi/67.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi.





    Tarihi bir olay anlatırken meryem'leri karıştırıyor. kur’an’da “ey harun’un kız kardeşi” diye hitap etmişlerdir. halbuki bu iki meryem birbirinden tamamen bağımsızdır. isa’nın annesi olan meryem’in harun isminde bir kardeşi olmadığı gibi, bu iki meryem’den ilki, diğerinden yaklaşık 1700 yıl önce yaşamıştır.

    (MERYEM 28)

    http://www.kuranmeali.org/19/meryem_suresi/28.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi




    DÜNYADA HARAM ETTİĞİ ZİNA VE İÇKİYİ AHİRETTE ÖDÜL OLARAK VERİYOR

    bakara: 219),

    (maide: 90-91),

    (yunus: 4),

    (nahl: 67),

    (bakara: 25),

    (ali imran: 15)

    , (duhan: 54),

    (tur: 20),

    (rahman: 72)

    , (vakıa: 23),

    (nebe: 33-34)





    GAYRİMÜSLİMLERİN CENNETE GİREBİLECEĞİ SOYLENİRKEN BAŞKA BİR AYETTE GİREMEYECEĞİ SÖYLENİYOR

    bakara: 62),

    (maide: 69),

    (nur: 39),

    hu: 15-16)

    ,(tevbe: 17)




    İÇKİ KONUSUNDA ÖNCE OLUMLU SONRA OLUMSUZ AYET GELİYOR

    (NAHL 67)http://www.kuranmeali.org/16/nahl_suresi/67.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır.


    (BAKARA 219)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/219.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahirî) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.” Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” Allah, size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.









    ****************Bu çelişkiler sadece bunlardan ibaret değil eğer kuranı tam olarak okursanız bir çok çelişki görebilirsiniz. İnsan yazgısı olduğunu anlayabilirsiniz. 23 yılda yazılmış olması da ayrı bir konu.**************






    6- PEYGAMBERE DİĞER İNSANLARDAN DAHA FAZLA CİNSEL HAKLAR VERİLİYOR



    (AHZAB 51)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/51.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)



    MÜMİNLERE 4 KADIN HAKKI VERİLİRKEN PEYGAMBERE SINIR YOK

    (ahzab: 50)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/50.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.




    PEYGAMBERİN EVLATLIĞI ZEYDİN KARISIYLA EVLENMESİ HELAL KILINIYOR

    (AHZAB 37)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/37.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx
    Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.






    **********Tanrının insanlara gönderdiği bu kadar kutsal bir kitapta neden peygamberin cinsel hayatı bu kadar yer tutuyor ? daha mühim konular yokmuydu ? örneğin evlatlıklarının karısıyla evlenilmesi bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ?***********






    7- CANİCE CEZA YÖNTEMLERİ VAR AYRICA ALLAH KENDİ YARATTIĞI KULUNA BEDDUA EDİYOR

    EL AYAK KESME VE SOPAYLA DÖVME GİBİ AKIL ALMAZ CEZALAR VAR

    (MAİDE 33)http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/33.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.


    (MAİDE 38)http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/38.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.




    KELLE KESMEYİ EMREDİYOR

    (MUHAMMED 4)http://www.kuranmeali.org/47/muhammed_suresi/4.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.




    NEREDE BULURSANIZ ÖLDÜRÜN DİYOR

    (BAKARA 191)http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/191.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.




    SAVAŞA TEŞVİK EDEN AYETLER VAR

    (bakara: 190-193-216-244),

    (ali imran: 166),

    (nisa: 71-72-76-84),

    (enfal: 17-39-65),

    (tevbe: 14-15-46-111-123)

    (hac: 39), (ahzab: 18-19),

    (muhammed: 20),

    (fetih: 11-16)




    YAHUDİ VE HRİSTİYANLARI DOST EDİNMEMEYİ EMREDİYOR

    (MAİDE 51)http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/51.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.





    TANRI PEYGAMBERİN AMCASINA HAKARET VE BEDDUA EDİYOR ÜSTELİK BU NAMAZDA OKUNAN BİR SURE

    (TEBBET 1-5)http://www.namazsitesi.com/sureler/tebbet-suresi.html

    1- Ebu Leheb'in iki eline yuh oldu, kendine de yuh
    2- Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
    3- O, bir alevli ateşe yaslanacak.
    4- Karısı da odun hamalı olacak!
    5- Gerdanında fitillisinden bir ip olduğu halde.




    PEYGAMBERİN EVİNE GELEN KOMŞULAR

    (AHZAB 53)http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/53.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.





    Allah pek çok ayette beddua ediyor, hatta bazılarında kendi kendine "allah onları kahretsin" diyor.

    (MUNAFİKUN 4)http://www.kuranmeali.org/63/munafikun_suresi/4.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!


    (TEVBE 30)http://www.kuranmeali.org/9/tevbe_suresi/30.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Yahudiler, “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!











    ***************EĞER KURANI TAM ANLAMIYLA OKURSANIZ TEHDİTİN VE KORKUNUN HAKİM OLDUĞUNU GÖRÜRSÜNÜZ ? TANRI NEDEN BU KADAR ACIMASIZ,??*****************



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ghostt15 -- 14 Mart 2018; 0:42:9 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • daha sonra yazarım dedin yazmadın ayet istedim cevap vermedin öğrenme amaçlı değil daha çok yamultma amaçlı sorular soruyormuşsun ama ne benim sorularıma cevap gedi ne yazarım dediğini yazdın demek ki az bir bilenle karşılaşınca yamulan siz oluyorsunuz

    not white arkadaşa verdiğiniz cevaba binaen yazıldı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    daha sonra yazarım dedin yazmadın ayet istedim cevap vermedin öğrenme amaçlı değil daha çok yamultma amaçlı sorular soruyormuşsun ama ne benim sorularıma cevap gedi ne yazarım dediğini yazdın demek ki az bir bilenle karşılaşınca yamulan siz oluyorsunuz

    not white arkadaşa verdiğiniz cevaba binaen yazıldı

    sana gülüyorum sadece yamulan biz oluyormuşuz. şu son yazdigim seylerin icinde bulabilirsin hangi ayetler oldugunu

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    zamanla teker teker hepsini cevaplayacağım ama ilk cevaptaki başlangıç notunu iyi oku
    KURAN İLK ŞART OLARAK İMAN GÖZLÜĞÜNÜ TAKMANI SÖYLÜYOR YOKSA HERŞEYE ŞAŞI BAKAR ŞAŞIRIRSIN
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    zamanla teker teker hepsini cevaplayacağım ama ilk cevaptaki başlangıç notunu iyi oku
    KURAN İLK ŞART OLARAK İMAN GÖZLÜĞÜNÜ TAKMANI SÖYLÜYOR YOKSA HERŞEYE ŞAŞI BAKAR ŞAŞIRIRSIN


    kardeşim ben objektif bakarak buralara geldim siz at gözlüğüyle baktığınız icin kuranda gecen kölelik, kadin dovme, kadini hor gorme konularına bile katiliyorsunuz.

    ayrica cevaplanacak bisey yok acik acik hersey ortada iste. ha buna birseyler uydurup kendini tatmin edeceksen buyur

    siz kurani yine kurandan ispat etmeye calisiyorsunuz kuranin kendini yalanlayacak hali yok ya.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ghostt15 -- 14 Mart 2018; 9:8:30 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    önyargılarla objektiflik bir arada olmaz ya osundur ya da o acele etme
    iman nediri iyi bi anla tam 13 sene peygamberine sadece imanı anlatan bir yaratıcının gönderdiği son mesajı şak diye çözemezsiniz
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    Dünyanın yaşı yaklaşık 4.5 milyar yıl modern insanın ise bilinen yaşı 300 bin yıl. Ve ortaya çıkmış olan tüm dinler ise bu 300 bin yılın sadece son 3-4 bin yılında var.

    baştan yanlış başladın o dediğin rakamnlar bile meçhul dinlerin 3-4 binde olduğunu nereden biliyorsun ya vardı da sen onu öğrenecek bilgiye ulaşamadıysan

    Dinlere bakıldığında çoğunun benzer yapıda olduğu,
    bu da işte herşeyin tek elden çıktığının kanıtı hayatın başlangıcından itibaren din var ve ilah tek
    ALLAH başka kitapta yok ama arap mitolojisine girmiş bak basit bir araştırma

    Hatta bazı alimlere göre Allah, beşeriyet tarihinde her dönemdeki insanlara bu adı ilham ederek onların bu ismi kullanmalarına imkan vermiştir. (bk. Topaloğlu, Bekir, İslam Ansiklopedisi “Allah” maddesi)
    çoğu peygamber hükümdar
    muhammed yetim, musa köle sığınma yusuf esir

    açıklama olarak verilenlerden sonra ayetlere geçeceğim ama parça parça




  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    kölelik

    İslâm dini her şeyden önce köleliği yalnız savaş esirlerine münhasır kılmış, diğer kaynaklara izin vermemiştir. Bunun yanında Allah rızâsına kavuşmak isteyen müslümanların samimiyetle benimsedikleri gönüllü köle âzat etme alışkanlığını yerleştirmek, ayrıca bazı günahların kefâreti olarak köle âzadını şart koşmak suretiyle köleler için hürriyete kavuşma yollarını çoğaltmıştır. (Mâide, 5/89; Mücâdele, 58/3)

    Yalnız İslâm hukukunda görülen bir uygulama olarak da devlet, gelirlerinin belirli bir bölümünü köle âzadına tahsis etmiştir.(Tevbe, 9/60)

    Bu arada İslâmiyet kölelere birçok noktada hürlere yakın bir hukukî statü vermiş ve bunu sosyal hayatta uygulamaya koyarak onlara hürriyetlerine kavuşuncaya kadar insanca yaşama imkânı sağlamıştır. Köle ve câriyelerle evlenmenin teşvik edilmesi (Bakara 2/221; Nisâ 4/25), kölelere karşı kötü muamelenin yasaklanıp onlara iyi davranmanın dinî ve hukukî bir sorumluluk haline getirilmesi (Nisâ 4/36; Müsned, I, 78; IV, 35-36; Buhârî, “Îmân”, 22; Müslim, “Eymân”, 29-42) bunun örnekleridir.

    Bunların ne ölçüde ileri ve insanî bir anlayışı yansıttığını anlamak için İslâm toplumundaki kölelerle diğer toplumlarda -özellikle yakın zamana kadar Amerikan toplumunda- yer alan kölelerin yaşayışlarının karşılaştırılması yeterli olacaktır.

    Bu kısa girişten sonra soruların cevaplarını vermeye çalışalım:

    Cevap 1:

    Köle ve cariye hür bir insanın malı olan, kendilerine ait hakları yok denecek kadar kısıtlı bulunan kadın (cariye) ve erkek (abd) insanlardır.. Kölelik ve cariyelik İslam'dan çok önceki devirlerden beri vardır. İnsanların köle ve cariyelere bakışı, onlara tanıdıkları haklar ve muamele biçimleri de değişik olmuştur. İslam geldiğinde dünyada ve Arabistan'da kölelik çok yaygın bulunuyordu. Köleliğin birden kaldırılması sosyal ve ekonomik birçok probleme yol açacaktı; çünkü köle sahiplerinin ekonomik ve sosyal hayatları kölelerin varlığı üzerine kurulmuştu. Hayatlarında hürriyeti tanımamış ve tatmamış olan köleler de birden serbest bırakıldıklarında ne yapacaklarını şaşıracak, belki eski efendilerine başvurarak köle olmayı isteyeceklerdi. Bu yüzden İslam, köleliği birden kaldırmak yerine önce kölelerin durumunu ıslah etmeyi, onlara -kendi iradeleriyle çalışıp bedellerini ödeyerek hür olmak dahil- bir takım haklar tanımayı tercih etti. Zaman içinde köleliğin tamamen ortadan kalkması için de tedbirler aldı, kurallar koydu.

    Kölelerin durumlarını ıslah için alınan tedbirlere bazı örnekler vermek gerekirse:

    Kölelere hakaret ve işkence etmek yasaklanmış, sahipleri ne yiyor ve giyiyorlarsa onlara da onların yedirilip giydirilmesi istenmiş, güçlerinin yetmediği veya zorlanacak işlere koşulmamaları, koşulurlarsa sahiplerinin onlara yardım etmeleri emredilmiştir. Bu haklar o kadar geniş tutulmuştur ki Cevdet Paşa bu yüzden şu vecize cümleyi ifade etmek durumunda kalmıştır: "İslam'da köle almak, köle olmak demektir."

    Zaman içinde köleliğin tamamen ortadan kalkmasına yönelik tedbirler içinden şu kadarını hatırlatalım:

    a) Bir köle bedelini ödeyerek hür olmak isterse -kölenin durumu müsait olduğu takdirde- sahibi bu teklifi kabul edecek ve ona bazı günler bu maksatla çalışması için izin verecektir.

    b) Kölelerin bedelleri ödenerek azat edilmeleri için zekat bütçesine ödenek konmuştur.

    c) Sahibi, -şer'î akit gereği- kadın köle ile karı koca hayatı yaşar da cariye çocuk doğurursa bu çocuk hür olduğu gibi anasının da statüsü değişmekte, "ümmü'l-veled" adını alan cariye artık alınıp satılır olmaktan çıkmakta, kocası ölünce de tam manasıyla hür olmaktadır.

    d) Devamlı köleleştirmenin kaynakları ortadan kaldırılmış, geçici olarak ve daha ziyade misilleme zorunluluğu yüzünden savaş esirlerinin köle olarak gazilere dağıtılması uygun görülmüştür. Bunun dışında hür bir insanı köleleştirmek şiddetle yasaklanmış, Hz. Peygamber (asm) "Bunu yapanlar kıyamette karşılarında dâvacı olarak beni bulacaklar." buyurmuştur. Harp esirlerine yapılacak muamele hakkında karar vermek devletin yöneticilerine bırakıldığı için yöneticilerin "karşılıksız salma, bedel ile serbest bırakma, Müslüman esirler ile değişme" gibi bir karar vermeleri halinde köleliğin hiçbir meşru kaynağı kalmamış olacaktır.

    e) Yemin edip vazgeçme, Ramazan orucu tutarken cinsel temas yaparak oruç bozma, kaza yoluyla adam öldürme gibi birçok durumda kölesi olana köle azat etme mecburiyeti getirilmiştir. Böyle bir mecburiyet olmadığı halde köle azat edenlere büyük mükâfatlar vadedilmiştir....

    Bütün bunlara rağmen İslam tarihinde köleliğin devam etmesi ve bu insanlık ayıbını başka milletlerin, oldukça geç de olsa Müslümanlardan önce kaldırmaya teşebbüs etmeleri bazı Müslümanların kendi kusurudur; dinlerini iyi anlamamaları, Allah ve Resulü'nün maksadını gerçekleştirme konusunda titiz davranmamaları, dünya menfaatini ahiretinkine tercih etmeleri yüzünden bu böyle olmuştur. (Hayrettin Karaman, Kölelik Meselesi)

    İslâmiyet neden köleliği birden bire ortadan kaldırmadı?

    Neden İslâm hukuku, bu tür müesseselerle köleliği tedricen kaldırmayı gaye edindiği halde, birden bire köleliği lağvetmedi? sorusuna Hz. Peygamber (asm), sosyo-ekonomik açıdan çok önem arz eden bir cevap vermektedir: Bilindiği gibi âyette mükâtebe akdi "Eğer onlar hakkında hayırlı olduğunu biliyorsanız" şartına bağlanmıştır. Bu hayırlı olmayı, Hz. Peygamber (asm) şu ifadeleri ile açıklamaktadır:

    "Yani bir san'at sahibi olup da kendi geçimlerini temin edecek durumda iseler ve hayatı tek başına yürütebilecek güç kendilerinde var ise akid yapınız. Aksi takdirde onları insanların üzerine yırtıcı köpekler gibi salıvermeyiniz."

    Yani ister mükâtebe akdiyle veya isterse başka yollarla köleleri hürriyetlerine kavuşturarak âzâd etmek de her zaman hayırlı değildir. Düşünün ki, cemiyeti teşkil eden fertlerin yüzde ellisi köledir. Bir anda bunları hürriyetlerine kavuşturup sokaklara başıboş salıverdiğinizi tasavvur ediniz. Cemiyet hayatı felç olacaktır. Yıllarca belki asırlarca başkalarının yanında çalışmaya alışmış ve müstakil hayatı hiç denememiş insanları birden sokağa salıverirseniz, hem sosyal açıdan ve hem de ekonomik açıdan bu insanları felâkete sürüklemek manası taşıyacaktır. Köleliğin tedricî olarak kaldırılmasının en önemli hikmetlerinden birisi de budur.(1)

    İslamiyet, köleliği yasaklayarak neden tamamen ortadan kaldırmadı?

    İslâmiyet köleliği, eski medeniyetlerde ve çağdaşı güçlü devletlerde yerleşmiş ve tabii kabul edilmiş bir konumda bulduğundan, onu tek taraflı ve kesin bir kararla kaldırma yönüne gitmeyip zaman içinde ortadan kalkmasına imkân verecek bir zemin oluşturma yolunu seçti. Bunun başlıca üç sebebi olduğu söylenebilir:

    1. Köleliğin en önemli ve devamlı kaynağını savaş esirleri teşkil eder. Savaş esirlerinin tasfiyesi konusunda takip edilen belli başlı yolların birincisi onların öldürülmesidir. Her devirde çok sık başvurulan ve günümüzde de uygulanmasından vazgeçilmeyen bu yol, vicdanları daima rahatsız ettiği gibi galiplere intikam hislerinin tatmininden başka bir fayda da sağlamamıştır. İkincisi, savaş esirlerinin kurtuluş akçesi (fidye-i necât) veya esir mübâdelesi yoluyla serbest bırakılmasıdır.

    Fakat mağlûbun kurtuluş akçesi veremediği yahut mübâdele edecek esire sahip olmadığı veya galibin, mağlûp tarafı askerî bakımdan kuvvetlendirme sonucunu doğuracak olan böyle bir yola yanaşmadığı durumlarda bu çözüm şekli de tıkanmaktadır. Savaş esirlerinin karşılıksız olarak serbest bırakılması ise son derece insanî bir hareket olmakla birlikte özellikle geçmiş dönemlerde çok az uygulanmıştır.

    Esirleri tasfiye etmenin üçüncü yolu onları hür insanlardan ayrı bir statüyle muhafaza etmek, yani köle olarak kullanmaktır.

    Şu halde savaş esirlerinin karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılması mümkün olmadığı zaman geriye iki yoldan biri kalmaktadır: Öldürülmek veya köle olarak yaşamak.

    Buna göre kölelik ölümün alternatifi olarak ortaya çıkar. Nitekim köleliğin yasaklanmış olduğu günümüzde savaş esirlerinin serbest bırakılmadığı durumlarda onları bekleyen âkıbet, çok defa tek tek veya toplama kamplarında topluca öldürülmekten ibaret olmuştur. Savaş esirlerine yapılacak muameleyle ilgili bugün uluslararası hukukta geliştirilen esaslar (bk. ESİR) uygulamaya her zaman aynı ölçüde yansımamaktadır. İslâmiyet bundan dolayı köleliği tamamen kaldırmamış, uygulamada genellikle ölümün alternatifi olduğu için onun kapısını aralık bırakmıştır. Bununla birlikte İslâm hukukunda savaş esirlerinin mutlaka köle statüsüne geçirilmesine dair bir kural yoktur; şartlara göre karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılabilirler. İslâm dinine göre insan için aslolan esaret değil hürriyettir.(2)

    2. Ele geçirilecek savaş esirlerinden köle olarak faydalanılacağını bilmek savaş esnasında gereksiz kan dökme işini belirli ölçüde önlemekte, ayrıca bu durum savaşın sona ermesinden sonraki esir katliamına da mani olmaktadır. Çünkü galip askerin bu sırada esir öldürmesi hissesine düşecek ganimet payını azaltmaktan başka bir sonuç doğurmaz.

    3. Köleliği tek taraflı bir kararla kaldırmanın o dönemde müslüman toplumun aleyhine bir durum ortaya çıkaracağı açıktır. Zira gayri müslim devletler köleliği uygulayıp ele geçirdikleri müslüman esirleri devamlı köleleştirirken İslâm devletinin elindeki esirleri serbest bırakması onun zayıflaması neticesini doğuracaktır.

    İslâmiyet bu sebeplerle köleliği ortadan kaldırmamış, ancak getirmiş olduğu çeşitli tedbirlerle kaynaklarını en aza indirme, mevcut köleleri tedrîcî bir surette azaltma, köle oldukları süre içinde insanca muamele edilmesini sağlama ve sonunda onları hür olarak yeniden insanlığa kazandırma yolunda başarılı adımlar atmıştır.

    İslâmiyet kölelikle ilgili yeni olarak ne getirmiştir? Diğer sistemlerden farklı olan yönleri nelerdir?

    İslâmiyet, daha önceki hukuk sistemlerinde bulunan kölelik müessessini iki açıdan medenî bir kalıba sokmuştur:

    Birincisi: Köleliğin sebeplerini hafifleştirmiştir. Daha önce ve Özellikle Roma ve benzeri hukuk sistemlerinden dokuz ona çıkan kölelik sebeplerini ikiye indirmiştir. Ayrıca insanlığın fıtratına ters olan bu müesseseyi ortadan kaldırmak için çeşitli tedbirler almıştır. Köle âzâd etmenin manen teşvik edilmesi; kölelere imkân tanınarak bedelini ödemek şartıyla âzâd olabilme imkânının verilmesi (mükâtebe); kölelerin bu durumdan kurtarılması için onlara zekât verilmesinin tavsiye edilmesi ve zıhâr, yemin bozma ve benzeri bazı suçlardan dolayı dinî bir müeyyide olarak konulan keffâretlerin birinci alternatifi olarak köle âzâd etmeyi şart koşması bunlara misâl olarak verilebilir.

    İkincisi: Köleliğin medeni hale sokulmaya çalışılmasının ikinci yolu da mevcu kölelelere meşru dairede iyi mu'âmele edilmesini ısrarla tavsiye etmesidir. Bugün bile bir kısım Müslümanlar sırf Müslüman oldukları için medeniyim diyen insanlar tarafından öldürülürken ve onlara temel hak ve hürriyetleri dahi çok görülürken; İslâmiyet, köleri, bulundukları ailenin fertleri gibi kabul etmiş ve korumuştur. Hatta Osmanlı arşivlerinde bulunan mahkeme kararlarında Hıristiyan kölelerin yemin ederken dinî inançlarına uygun tarzda yemin etmesi ve mesela "İncil'i Hz. İsa'ya indiren Allah'a yemin ederim ki ..." demesi, bu zikrettiklerimize en müşahhas delilidir.

    O halde İslâm hukukundaki kölelik müessesesini, esirlik ve kölelikten hürriyete geçiş safhası olarak vasıflandırabiliriz. Bunun nasıl yürüdüğünü biraz sonra tafsilatıyla nlatacağız. İslâm Dini geldiğinde, kölelik, bütün dehşetiyle devam eden sosyal ve bir vakıaydı. İslâm Hukuku, yukarıda izah ettiğimiz şekilde tedbirler alarak, köleliği istisna bir müessese haline getirdi.

    Toplumun yarıya yakınının köle olduğu bir durumda, kölelik müessesesini birden ilga etmek, hem köle sahipleri ve hem de daima bir efendi'nin yanına sığınmış olan köleler için, sosyal ve ekonomik açıdan mümkün değildi. Hedefi insanları küfürden kurtarmak olan bir Peygamber'in, senelerce toplum fertlerinin ülfet ettiği, ahlaken ve hayat itibariyle imtizaç ettikleri bu müesseseyi, birden bire ilga etmesi irşadın ruhuna da aykırıdır. İşte bu sebeple İslâmiyet kölelik müessesesini hemen ilga etmemiştir. Fakat olduğu gibi de bırakmamıştır. Tedricen ortadan kaldırmak için, önce köleliğin menbaını kurutmaya, izlerini azaltmaya ve o günlerde câri olan hükümlere aykırı olarak kölelere de normal insan gibi nazar etmeye insanları teşvik etmiştir. Burada Gustav Lebon'un şu tesbitlerini aktarmak yerinde olur kanaatindeyim:

    "Rık yani kölelik kelimesi, otuz sene önce kaleme alınan Amerikan romanlarını okumaya alışan bir Avrupalının önünde telaffuz olunursa, derhal hatırına, ayaklarına ağır zincirler, ellerine demir kelepçeler takılan, sopalarla dövülerek hayvan sürüleri gibi bir yerden bir yere sevk edilen, bedbaht ve yeterli ekmeğe bile kavuşamayan, karanlık bir taşdan başka evi ve barınağı olmayan o Amerikan köleleri gelir. Ben burada bu durumu isbât etmek üzere ayrıntılara girecek değilim. Fakat gerçek şudur ki, İslâmiyet'teki kölelik Hristiyanların anladığı manadaki kölelik müessesesine tamamen aykırıdır."

    Yani bu ikinci nokta ile söylemek istediğimiz şudur: İslâmiyetteki kölelik ve cariyelik müessesesi, Hıristiyan âleminde bilinen köleliğe benzememektedir ve İslâmı bilmeyen insanların anlattıkları gibi değildir.(3)

    Cevap 2:

    Her şeyi kendi döneminde değerlendirmek gerekir. Çok şey vardır ki, daha önce iyi olarak karşılanırken, daha sonra kötü olarak değerlendirilmiştir. Bunun tersi de olabilir. Bu sebeple, İslam’dan binler sene öncesinden gelen kölelik kurumu, İslam’da asla bir insanlık suçu olarak algılanmıyordu. Bir hizmetçi, bir ücretli gibi algılanıyordu. Ancak, İslam öncesi devirlerde bu kurum vicdansız insanlarca çok aşağılanmış, adeta insanlık dışı bir tavırla insanlığın dışına itilmiştir.

    İslam, bu kuruma insanca davranmış, onu insanlık ailesi içerisinde, insanca yaşayabilecek bir konuma kavuşturmuştur.

    O güne kadar hiç görülmemiş bu yeni statüye göre;

    - Hiçbir efendi Allah katında -fazilet ve takvanın dışında- kölesinden daha değerli değildir. Bilakis, Allah katında, daha takvalı, daha faziletli olan köle, efendisinden daha değerlidir.

    - Hz. Peygamber (a.s.m)’in azatlı kölesi Hz. Zeyd’i ve onun oğlu Hz. Üsame’yi sahabelerinin başına komutan tayin etmesi, bu kurumun –İslam sayesinde- nerden nereye geldiğinin göstergesidir.

    - Her fırsatta köle azat etmeyi teşvik eden, yapılan yanlışlıkların kefareti olarak onları hürriyetlerine kavuşturmayı ön gören İslam dininin bu pozitif uygulaması gerçekten alkışlanmaya değerdir.

    - Hz. Muhammed (a.s.m)’in tavsiyeleri doğrultusunda, Müslüman efendilerin, köleleriyle beraber yemek yemeleri, giydiklerinden onlara giydirmeleri, yiyip içtiklerinden onlara da yedirip içirmeleri, güçlerinin üstünde onlardan bir hizmet beklememeleri, beşer tarihinde görülmemiş yeniliklerdir.

    - Eğer bugün, patronların -çok az bir ücretle- işçi çalıştırmaları, bir memurun kendi âmirinin emrinin dışına çıkamaması, bir insanlık suçu ise, o gün de ona insanlık suçu diyebiliriz. Yanlış anlamayın, bunları kölelerle aynı kefeye koymuyoruz. Maksadımız, aradan bu kadar yıllar geçmesine rağmen, hala ona yakın bir statünün algılanmaya bağlı olarak öyle değerlendirilebilir olduğuna dikkat çekmektir. Şimdi sendikalar yeni yeni meydana çıkmıştır. Şimdiye kadar –fert veya kurum olan- patronlar istedikleri gibi kıt kanaat bir geçim için bir şeyler veriyorlardı ve işçi-memurun hiçbir itiraz hakkı da yoktu. Ama buna kimse insanlık suçu demiyordu. O da öyle...

    "Herhangi bir köle efendilerinden kaçarsa, onlara tekrar dönünceye kadar küfre girmiş olur.”(Müslim, İman, 122).

    Bu gibi hadisler, toplum düzenini korumaya yönelik ifadelerdir. Bu gün, işçiler, memurlar, görevlerini yapmadıkları zaman devlet, toplum nasıl bir anarşi içine girecek duruma gelebileceği gibi, o günde bir nevi farklı bir statüdeki işçi-memur görevini yapan kölelerin işi bırakıp kaçmalarına meydan vermemek için belli bazı zecrî tedbirlerin alınması gerekir.

    Fakat, bu ve benzeri hadislerdeki bu gibi yerlerde kullanılan küfür kavramı bir kaç şekilde yorumlanmıştır:

    - Böyle yapan cahiliye insanlarının ve kâfirlerin yaptığı işler gibi iş yapmış olur.

    Böyle yapan, nimetini gördüğü velinimetine karşı nankörlük anlamındaki küfran-ı nimet yapmış olur.

    - “Her günah içerisinde küfre giden bir yol var” olduğuna dikkat çekmeye yönelik bir ifadedir (krş. Nevevî, ilgili hadisin şerhi).

    Cevap 3:

    Kölelik statüsünde kölenin kendisi efendisinin malı-mülküdür. Dolayısıyla bütün kazancı da efendisinin hanesine yazılır. Bu gün mevcut olmayan bu kurumu değil, modern kölelik kurumlarını konuşmak daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. İslam’ın kölelik kurumuna kazandırdığı müspet konumlar gibi güzelliklerden başka, bu kurumun çalışmasını devam ettirmeye yönelik hiçbir katkısı olmamıştır.




  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    kadın-erkek eşitliği yok nerede var hiçbir yerde kuran onun için evrensel tüm insanların uygulayabileceği şeyi söylemiş hayatın ve toplumun düzenini koruyacak olan ailenin temel sorununu çözmüş niye rahatsız oluyorsun ki
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    kendi yarattığı canlıları aşağılıyor cümlesini netleştirmen gerekiyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    kendi yarattığı canlıları aşağılıyor cümlesini netleştirmen gerekiyor

    gayet net ayeti okusana

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    kadın-erkek eşitliği yok nerede var hiçbir yerde kuran onun için evrensel tüm insanların uygulayabileceği şeyi söylemiş hayatın ve toplumun düzenini koruyacak olan ailenin temel sorununu çözmüş niye rahatsız oluyorsun ki

    eski Türklerde kadının yerine bakmani oneririm. gorursun o zaman esitlik var mi yok mu. herkesi araplar gibi sanma

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    hangi ayet netleştirelim derken bir sürü ayet paylaşmışsın bir başlık altında
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    dünya eski türklerden ibaret di mi amazonda da kadınlar erkekleri köle yapmış ne olacak tüm insanları kapsamalı dedim dikkat edersen
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    dünya eski türklerden ibaret di mi amazonda da kadınlar erkekleri köle yapmış ne olacak tüm insanları kapsamalı dedim dikkat edersen

    ben sadece ornek verdim her milletin sorunlari farkli nereai evrensel kuranin sadece arabın problemleri var

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    hangi ayet netleştirelim derken bir sürü ayet paylaşmışsın bir başlık altında

    hemen o aciklamanin altinda ayetler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ghostt15 G kullanıcısına yanıt
    bırak şu muğlaklığı kopyala yapıştır bi tanesini
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    bırak şu muğlaklığı kopyala yapıştır bi tanesini


    (BAKARA 65 )

    http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/65.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar olun” demiştik.


    (MAİDE 60)

    http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/60.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ghostt15 -- 15 Mart 2018; 9:25:15 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • maymunu neden aşağılık insanlara benzetiyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yaşar Nuri Öztürk,

    İhsan Eliaçık oku,

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.