Şimdi Ara

Kaçıyordu...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
674
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Konunun kapatılmasını rica ediyorum...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rahatlık -- 6 Mart 2012; 16:04:13 >



  • Güzel.


    Linkler çalışmıyor bu arada.
  • evet fark ettim düzelttim şimdi. direk bloğun adresini koydum bütün yazılarım orada. beğendiğine sevindim
  • Sürükleyici bir yapısı var beğendim
  • Zor beğenen biriyimdir ama sende cevher var gibi, gelgelelim işlemen gerek. Kaçıyordu... ve devamını okudum, izin verirsen birkaç öneride bulunmak isterim. Öncelikle can alıcı bir nokta: imla. Birçok imla hatası var ve bunlar yazının akıcılığını yer yer sekteye uğratıyor, virgül kullanımı ve 'de' bağlacı ilk aklıma gelenler. Yazı yazmak için dili iyi bilmek ve kullanmak gerekir. Hikayedeki cümlelerde hep -di'li geçmiş zaman kullanman bir süre sonra yavanlık getiriyor bunu engellemek için arada başka şeylere değinen kısımlar serpiştirmek iyi olur, örneğin karakterin geçmişinden bir kesiti -miş kipinde anlatmak gibi. Böyle düşünürken bölüm 2'de birkaç paragrafta buna benzer birkaç girişim gördüm, geniş zamana geçişin güzel ama kullanımı başarılı değil maalesef, birden tekrar eski anlatıma dönünce pek güzel durmamış. Bunlar işin çalışılarak, okuyarak giderilebilecek yanları, önemli olan yazının özünde bir özel şeyin olması ki ben bunu gördüm sende. Ama bence bölüm 2 gerçekten gereksiz, çünkü ilk bölümün çarpıcılığını bilindik bir romantik olaylar silsilesi haline getirmiş. Bölüm 2'yi okurken daha önce izlediğim bir romantik filmi izliyormuş gibi hissettim, çocukla kızın aynı semtte yaşamaları, fırıncı karakteri ve ortak ama habersiz kullanılan fırın mekanı mesela. Oysa ki ilk bölümde ne olacağını merak ederek okudum ve olayların gelişmesi ilgimi daha da yoğunlaştırdı çünkü orada yazdıkların senin kendi keşfettiğin vurucu noktalardı -otobüste geçenler mesela- bölüm 2'nin gelişimi için bunu söyleyemeyeceğim. Bölüm 1'de başarılı durum tasvirleri varken 2'de olaya ağırlık vermişsin ki bu bir kısa öykü için handikaptır, sanki bir diziye geçiş yapmışsın ama bence ilk öyküyü bir diziye kurban etme. Ayrıca daha önce varlığından haberdar olmadığımız anlatıcının birden kendini göstermesi de akıcılığı baltalamış bence.
    Bunun yanında blogun çok güzel olmuş, yazılarla uyumlu falan




  • DonCorleone beğendiğine sevindim

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Tambourine Man

    Zor beğenen biriyimdir ama sende cevher var gibi, gelgelelim işlemen gerek. Kaçıyordu... ve devamını okudum, izin verirsen birkaç öneride bulunmak isterim. Öncelikle can alıcı bir nokta: imla. Birçok imla hatası var ve bunlar yazının akıcılığını yer yer sekteye uğratıyor, virgül kullanımı ve 'de' bağlacı ilk aklıma gelenler. Yazı yazmak için dili iyi bilmek ve kullanmak gerekir. Hikayedeki cümlelerde hep -di'li geçmiş zaman kullanman bir süre sonra yavanlık getiriyor bunu engellemek için arada başka şeylere değinen kısımlar serpiştirmek iyi olur, örneğin karakterin geçmişinden bir kesiti -miş kipinde anlatmak gibi. Böyle düşünürken bölüm 2'de birkaç paragrafta buna benzer birkaç girişim gördüm, geniş zamana geçişin güzel ama kullanımı başarılı değil maalesef, birden tekrar eski anlatıma dönünce pek güzel durmamış. Bunlar işin çalışılarak, okuyarak giderilebilecek yanları, önemli olan yazının özünde bir özel şeyin olması ki ben bunu gördüm sende. Ama bence bölüm 2 gerçekten gereksiz, çünkü ilk bölümün çarpıcılığını bilindik bir romantik olaylar silsilesi haline getirmiş. Bölüm 2'yi okurken daha önce izlediğim bir romantik filmi izliyormuş gibi hissettim, çocukla kızın aynı semtte yaşamaları, fırıncı karakteri ve ortak ama habersiz kullanılan fırın mekanı mesela. Oysa ki ilk bölümde ne olacağını merak ederek okudum ve olayların gelişmesi ilgimi daha da yoğunlaştırdı çünkü orada yazdıkların senin kendi keşfettiğin vurucu noktalardı -otobüste geçenler mesela- bölüm 2'nin gelişimi için bunu söyleyemeyeceğim. Bölüm 1'de başarılı durum tasvirleri varken 2'de olaya ağırlık vermişsin ki bu bir kısa öykü için handikaptır, sanki bir diziye geçiş yapmışsın ama bence ilk öyküyü bir diziye kurban etme. Ayrıca daha önce varlığından haberdar olmadığımız anlatıcının birden kendini göstermesi de akıcılığı baltalamış bence.
    Bunun yanında blogun çok güzel olmuş, yazılarla uyumlu falan

    Öncelikle yorumun için çok teşekkür ederim. Tam aradığım, yararlanabileceğim bir yorum olmuş. Bahane vermek için söylemiyorum. Sadece durumu anlatmak için bahsedeceğim. Yazı yazmaya başlayalı sanırım 1 veya 1.5 yıl oldu. Onun öncesinde tecrübem yok denebilir. Kitap okumayı severdim ve vakit buldukça okurdum. Ara sıra da bazı şiir denemelerim olurdu. Yazarken bazen yazdıklarım hoşuma gidiyor bazen ise rahatsız eden bir şeyler oluyordu. Ama tam çözemiyordum. Sizin yorumlarınız kafamdaki bazı açıkları kapattı. Uyarılarınızdan sonra özellikle dikkat edeceğim bu konulara.
    Doğruyu söylemek gerekirse ben bu hikayeyi sadece ilk bölüm olarak yazmıştım. Devam ettirmek gibi bir niyetim yoktu. Ama blog da ve arkadaşlarım arasında paylaştığım zaman insanlar devamını sordular. Sonradan fikir değiştirdim ve en azından yazmayı denemek istedim. Yazdım ve paylaştım. İlk bölümden farklı olarak yazma amacıyla oturup yazdım. Oysa ilk bölüm kendiliğinden oluşmuştu. Şimdi ise hikayenin ilerleyen bölümleri için aklımda güzel fikirler var, fakat ilk bölümdeki merakı ve ilgi çekiciliği sanırım yakalayamadım ikinci bölümde. Ama ilk öyküyü diziye kurban etme cümlen kafamı karıştırdı yazıya devam etme konusunda.
    Anlatıcı kısmı ise tamamen içimden geldi. Biraz heyecanlandım heveslendim. Başka deyişle gaza geldim.
    Dil ve anlatım konusunda öğrenmem gereken çok nokta olduğuna inanıyorum. Burada şöyle bir sıkıntım var. Forumlarda paylaşarak yorum isteme sebebimde bu oluyor. Beni eleştrip uyarabilecek bir çevreye sahip değilim. Çevremdeki insanlar iyi veya kötü yorumlarında bulunabiliyorlar, fakat neden iyi neden kötü olduğunu açıklayamıyorlar. Dediklerinizi dikkate alıcam ve size bir sorum olacak. Nerede yaşadığınızı bilmiyorum. Eğer İstanbul da iseniz bana gidebileceğim bir yer, bir kurs veya benzeri bir ortam önerebilirmisiniz? Yüzüklerin Efendisi'nin yazarı J. R. R. Tolkien'in ve birçok iyi yazarın kendi aralarında oluşturdukları Inklings topluluğu gibi bir topluluk var mı diye merak etmişimdir hep. Yaklaşık 30 yıl boyunca her hafta aynı kafelerde buluşarak tartışan, birbirlerinden fikir alan bir grup. Onlara fazlasıyla özeniyorum. Onlara ve J. R. R. Tolkien'e.
    Birde kitap önerilerinizi merak ediyorum. Vaktim çok az olduğu için elimden geldiğince iyi değerlendirmek istiyorum. Bir yandan okul ve bir yandan yarı zamanlı çalışınca oldukça az vakit kalıyor.
    Blogda da belirttiğim gibi şu an için yazı konusunda hiç bir iddiam yok. Sadece bir şeyleri görebildiğimi hissediyorum. Emin olmasanızda bir cevher görmüş olmanız benim için büyük iltifat. Anlatmak istediğim çok şey var. Nasıl anlatabileceğimi iyi bilmiyorum. Bildiğim şey ileride gerçekten iyi bir yazar olmak istediğim.

    Son olarak sizinde yazılarınız varsa eğer okumak isterim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rahatlık -- 19 Kasım 2011; 2:42:54 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rahatlık

    DonCorleone beğendiğine sevindim

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Tambourine Man

    Zor beğenen biriyimdir ama sende cevher var gibi, gelgelelim işlemen gerek. Kaçıyordu... ve devamını okudum, izin verirsen birkaç öneride bulunmak isterim. Öncelikle can alıcı bir nokta: imla. Birçok imla hatası var ve bunlar yazının akıcılığını yer yer sekteye uğratıyor, virgül kullanımı ve 'de' bağlacı ilk aklıma gelenler. Yazı yazmak için dili iyi bilmek ve kullanmak gerekir. Hikayedeki cümlelerde hep -di'li geçmiş zaman kullanman bir süre sonra yavanlık getiriyor bunu engellemek için arada başka şeylere değinen kısımlar serpiştirmek iyi olur, örneğin karakterin geçmişinden bir kesiti -miş kipinde anlatmak gibi. Böyle düşünürken bölüm 2'de birkaç paragrafta buna benzer birkaç girişim gördüm, geniş zamana geçişin güzel ama kullanımı başarılı değil maalesef, birden tekrar eski anlatıma dönünce pek güzel durmamış. Bunlar işin çalışılarak, okuyarak giderilebilecek yanları, önemli olan yazının özünde bir özel şeyin olması ki ben bunu gördüm sende. Ama bence bölüm 2 gerçekten gereksiz, çünkü ilk bölümün çarpıcılığını bilindik bir romantik olaylar silsilesi haline getirmiş. Bölüm 2'yi okurken daha önce izlediğim bir romantik filmi izliyormuş gibi hissettim, çocukla kızın aynı semtte yaşamaları, fırıncı karakteri ve ortak ama habersiz kullanılan fırın mekanı mesela. Oysa ki ilk bölümde ne olacağını merak ederek okudum ve olayların gelişmesi ilgimi daha da yoğunlaştırdı çünkü orada yazdıkların senin kendi keşfettiğin vurucu noktalardı -otobüste geçenler mesela- bölüm 2'nin gelişimi için bunu söyleyemeyeceğim. Bölüm 1'de başarılı durum tasvirleri varken 2'de olaya ağırlık vermişsin ki bu bir kısa öykü için handikaptır, sanki bir diziye geçiş yapmışsın ama bence ilk öyküyü bir diziye kurban etme. Ayrıca daha önce varlığından haberdar olmadığımız anlatıcının birden kendini göstermesi de akıcılığı baltalamış bence.
    Bunun yanında blogun çok güzel olmuş, yazılarla uyumlu falan

    Öncelikle yorumun için çok teşekkür ederim. Tam aradığım, yararlanabileceğim bir yorum olmuş. Bahane vermek için söylemiyorum. Sadece durumu anlatmak için bahsedeceğim. Yazı yazmaya başlayalı sanırım 1 veya 1.5 yıl oldu. Onun öncesinde tecrübem yok denebilir. Kitap okumayı severdim ve vakit buldukça okurdum. Ara sıra da bazı şiir denemelerim olurdu. Yazarken bazen yazdıklarım hoşuma gidiyor bazen ise rahatsız eden bir şeyler oluyordu. Ama tam çözemiyordum. Sizin yorumlarınız kafamdaki bazı açıkları kapattı. Uyarılarınızdan sonra özellikle dikkat edeceğim bu konulara.
    Doğruyu söylemek gerekirse ben bu hikayeyi sadece ilk bölüm olarak yazmıştım. Devam ettirmek gibi bir niyetim yoktu. Ama blog da ve arkadaşlarım arasında paylaştığım zaman insanlar devamını sordular. Sonradan fikir değiştirdim ve en azından yazmayı denemek istedim. Yazdım ve paylaştım. İlk bölümden farklı olarak yazma amacıyla oturup yazdım. Oysa ilk bölüm kendiliğinden oluşmuştu. Şimdi ise hikayenin ilerleyen bölümleri için aklımda güzel fikirler var, fakat ilk bölümdeki merakı ve ilgi çekiciliği sanırım yakalayamadım ikinci bölümde. Ama ilk öyküyü diziye kurban etme cümlen kafamı karıştırdı yazıya devam etme konusunda.
    Anlatıcı kısmı ise tamamen içimden geldi. Biraz heyecanlandım heveslendim. Başka deyişle gaza geldim.
    Dil ve anlatım konusunda öğrenmem gereken çok nokta olduğuna inanıyorum. Burada şöyle bir sıkıntım var. Forumlarda paylaşarak yorum isteme sebebimde bu oluyor. Beni eleştrip uyarabilecek bir çevreye sahip değilim. Çevremdeki insanlar iyi veya kötü yorumlarında bulunabiliyorlar, fakat neden iyi neden kötü olduğunu açıklayamıyorlar. Dediklerinizi dikkate alıcam ve size bir sorum olacak. Nerede yaşadığınızı bilmiyorum. Eğer İstanbul da iseniz bana gidebileceğim bir yer, bir kurs veya benzeri bir ortam önerebilirmisiniz? Yüzüklerin Efendisi'nin yazarı J. R. R. Tolkien'in ve birçok iyi yazarın kendi aralarında oluşturdukları Inklings topluluğu gibi bir topluluk var mı diye merak etmişimdir hep. Yaklaşık 30 yıl boyunca her hafta aynı kafelerde buluşarak tartışan, birbirlerinden fikir alan bir grup. Onlara fazlasıyla özeniyorum. Onlara ve J. R. R. Tolkien'e.
    Birde kitap önerilerinizi merak ediyorum. Vaktim çok az olduğu için elimden geldiğince iyi değerlendirmek istiyorum. Bir yandan okul ve bir yandan yarı zamanlı çalışınca oldukça az vakit kalıyor.
    Blogda da belirttiğim gibi şu an için yazı konusunda hiç bir iddiam yok. Sadece bir şeyleri görebildiğimi hissediyorum. Emin olmasanızda bir cevher görmüş olmanız benim için büyük iltifat. Anlatmak istediğim çok şey var. Nasıl anlatabileceğimi iyi bilmiyorum. Bildiğim şey ileride gerçekten iyi bir yazar olmak istediğim.

    Son olarak sizinde yazılarınız varsa eğer okumak isterim.


    İstanbul'dayım da maalesef benim de öyle bir çevrem yok. Bu tip şeylerle gerçekten ilgilenen insan sayısı çok az olduğu için hayatta karşımıza çıkmaları da düşük bir ihtimal, bunun getirdiği düşünsel yalnızlığı çekiyorum ben de. Ama İstanbul gibi bir şehirde dediğin gibi bir oluşum mutlaka vardır. Ama nerededir, nasıl bulunur bilmem. Gerçi senin dediğin gibi bir oluşum da ender rastlanır bir şey olur hani, günümüzde o kadar niteliklisi olacağını da sanmam. Orada burada gözüme çarpar ünlü yazar ve şairlerin edebiyat toplantıları yaptıkları ama onlar genelde en az elli yıl öncesinden bahseder. Sanki o zamanlar bir ayrıymış gerçekten de... Yazmaya gelince, benim için yazmak değerli bir şey fakat hayatımda önceliği daha üstün tuttuğum şeyler var, yani bir yazar olma isteğim yok. Bir filmde 'sen yazar mısın?' sorusuna 'kim ara sıra yazmaz ki?' diye bir cevap gelmişti, güzel bir bakış açısı. Ama bence insan yine de ya çok iyi yazmalı ya da yazmamalı, çok iyi yazmak için de iyi bir mesai gerekli ve benim buna ayıracak zaman ve emeğim yok. Hem zaten okumak yeterince tatmin ediyor beni, yazılmış o kadar iyi eser var ki...




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Rüyamda köpek saldırdı
    geçen ay açıldı
    Vurup Kaçma
    10 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Zamanla belki o kadar iyi olmasa da öyle bir ortam bulurum. En azından ümit ediyorum. Zaman konusunda oldukça sıkıntı çekiyorum. Yinede uğraşmaya devam edeceğim. Yazdıkça paylaşımlarıma devam ederim.
    Yorumlar ve öneriler için tekrardan teşekkürler...
  • Bölüm 2 ve bölüm 3 yayımlanmıştır.
  • Hocam kesinlikle devam etmelisin. Bölüm 3 de bırakmışsın, merakta bırakma bizi. Gayet güzel olmuş, ellerine sağlık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnitabLake

    Hocam kesinlikle devam etmelisin. Bölüm 3 de bırakmışsın, merakta bırakma bizi. Gayet güzel olmuş, ellerine sağlık.

    Beğendiğine sevindim. İleriki bölümleri yazdım fakat şu an yapılan yorumlar doğrultusunda en baştan bir düzeltme aşamasına girdim. Bir süre sonra paylaşıma devam edeceğim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rahatlık

    quote:

    Orijinalden alıntı: AnitabLake

    Hocam kesinlikle devam etmelisin. Bölüm 3 de bırakmışsın, merakta bırakma bizi. Gayet güzel olmuş, ellerine sağlık.

    Beğendiğine sevindim. İleriki bölümleri yazdım fakat şu an yapılan yorumlar doğrultusunda en baştan bir düzeltme aşamasına girdim. Bir süre sonra paylaşıma devam edeceğim.

    Yazmayı bırakmayın da, sonunu merak etmemek elde değil. Devamını en kısa zamanda bekliyorum.




  • devamını bekliyoruz
  • Konunun kapatılmasını rica ediyorum.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.