Şimdi Ara

Keyf-i Azizimce Kitap Tavsiye Ediyorum... - KONU GÜNCELLENMEYECEKTİR (52. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.221
Cevap
54
Favori
34.065
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
27 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 5051525354
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    öyle bir sokayım ki kalmasın dışarıda hiç
    Hançerimi düşmanın bağrına nagehan

    Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam
    Gümüş ibrik ile destine ab-ı revan

    ****

    Alıntıları Göster
    Cemal Süreyyya başka yav

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    Cemal Süreyyya başka yav

    Alıntıları Göster
    Ben Küçük İskenderin diye biliyordum. Ne kadar cahilmişim. İlluminé ettin beni ey alim-i namdar. Teşekkor mi konem.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ben Küçük İskenderin diye biliyordum. Ne kadar cahilmişim. İlluminé ettin beni ey alim-i namdar. Teşekkor mi konem.

    Alıntıları Göster
    bir zamanlar küçük iskender bana aşıktı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    bir zamanlar küçük iskender bana aşıktı

    Alıntıları Göster
    J'espere que sen de ona aşık değildin.
    Kalbim kaldırmaz böyle bir
    ......................... latifeci ademin mef'ullüğünü.
    Yaraladın yüreğimi bu can acıtıcı sözlerinle
    Şimdi
    ......bir kafede
    ................yalnız başıma
    .............................oturmuş bekliyorum seni
    Önümde bir White Chocolate Mocha, tarçınlı ama...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi E-Nazmi -- 28 Aralık 2018; 13:23:30 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    J'espere que sen de ona aşık değildin.
    Kalbim kaldırmaz böyle bir
    ......................... latifeci ademin mef'ullüğünü.
    Yaraladın yüreğimi bu can acıtıcı sözlerinle
    Şimdi
    ......bir kafede
    ................yalnız başıma
    .............................oturmuş bekliyorum seni
    Önümde bir White Chocolate Mocha, tarçınlı ama...

    Alıntıları Göster
    Toprak olsam üstüme basmayacaksın, hava olsam içine çekmeyeceksin. Öyle düşmansın. Of ulan off




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Artikellere zor diyor herkes zaten. Üniversiteden hocam da Almancayı çok kolay öğrenirsin, Fransızcanın zorluğuyla kıyas kabul etmez demişti.

    Herhalde Cermen dilleri (İng, Alm vs) Latin dillerine göre daha basit yapılı. Latin dilleri daha kompleks gibi geliyor insana böyle bakınca. Ya da belki Cermen dilleri de sonradan kolaylaşmıştır. Çünkü gerek Sakson dönemi İngilizcesi olsun, gerekse Hupogrammos'un Old Norse hakkında söyledikleri olsun, zaman içinde basite doğru gittiğini düşündürüyor.

    Bu arada kitap olayı iyiymiş

    Alıntıları Göster
    Sanırım Latin kökenli dilleri zor kılan cinsiyet ve ona göre olan çekimler. Açıkçası bu konuda Almancanın onlardan geri kalan bir tarafı olduğunu da sanmıyorum, onda hangi ek geliyorsa artikele geliyor, tek fark olarak. Aslında İngilizcede de bu cinsiyet mevzusu var, geçmiş dönemlerde daha fazla etkisi altındaydı sanırım. He, She, his, her falan filan kaldı şimdi. Fazla bilgim yok yine de bu konuda.

    Aynısını bizim Almanca Hocası da dedi ama Fransızca bana çok tanıdık bir dil gibi geliyor ve sadece basit bir altyapım var. Mesela cümleye baktığımda gramerini hatta bazı kelimeler İngilizce ve Türkçede ortak olduğu için onları da anlayabiliyorum ama tabii cümlenin bütünü kelime bilgisi eksikliğimden dolayı yine anlamsız kalıyor. Fransızca her şeyiyle güzel bir dil, latin kökenli olması daha bir çekici kılıyor benim için. Anlatması güç ama öğrenirken her ne kadar farklı olsa da bir bakıma Roma'nın tarihi dokusunu dil aracılığıyla hissediyor gibi oluyorum, özellikle Latinceden geçen birebir özellikleri keşfettiğimde tüylerim diken diken oluyor.
    Telafuzu da sanatsal, German dilleri gibi köylü ağzına sahip değil. Matrix Reloaded'da Merovingian'ın dediği gibi küfür attığında bile ipek mendille mabadını silmek gibi bir şey




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Sanırım Latin kökenli dilleri zor kılan cinsiyet ve ona göre olan çekimler. Açıkçası bu konuda Almancanın onlardan geri kalan bir tarafı olduğunu da sanmıyorum, onda hangi ek geliyorsa artikele geliyor, tek fark olarak. Aslında İngilizcede de bu cinsiyet mevzusu var, geçmiş dönemlerde daha fazla etkisi altındaydı sanırım. He, She, his, her falan filan kaldı şimdi. Fazla bilgim yok yine de bu konuda.

    Aynısını bizim Almanca Hocası da dedi ama Fransızca bana çok tanıdık bir dil gibi geliyor ve sadece basit bir altyapım var. Mesela cümleye baktığımda gramerini hatta bazı kelimeler İngilizce ve Türkçede ortak olduğu için onları da anlayabiliyorum ama tabii cümlenin bütünü kelime bilgisi eksikliğimden dolayı yine anlamsız kalıyor. Fransızca her şeyiyle güzel bir dil, latin kökenli olması daha bir çekici kılıyor benim için. Anlatması güç ama öğrenirken her ne kadar farklı olsa da bir bakıma Roma'nın tarihi dokusunu dil aracılığıyla hissediyor gibi oluyorum, özellikle Latinceden geçen birebir özellikleri keşfettiğimde tüylerim diken diken oluyor.
    Telafuzu da sanatsal, German dilleri gibi köylü ağzına sahip değil. Matrix Reloaded'da Merovingian'ın dediği gibi küfür attığında bile ipek mendille mabadını silmek gibi bir şey

    Alıntıları Göster
    Fransızcada cümlenin bütününü anlayamama genelde kelime eksiğinden değil cümle yapısından kaynaklanıyor. Bunu çok sonra fark ettim ben.

    Genelde tüm kelimeleri bilsen de Fr ne İng ne Türkçe sentaksla alakası olmadığı için anlaması çok güç. Genelde biraz bile komplike olan cümleleri ikinciye okuyamadan anlayamıyorum. Çok fazla yan cümlecik, çok fazla bağlaç. Her yere donc ve dont geliyor, her şeyde on zamiri kullanılıyor vs vs

    Ben şeyi merak ettim geçen. Ulan dedim bu Fransızca Je ile Latince Ergo'nun ne alakası var. Baktım etimolojisine gerçekten de inanması güç ama ergo'dan inmiş je. Fransızca her ne kadar vulgarize Latince olsa da neticede Latince, bütün kudretini hissettiriyor insana, ihtişamını.

    İngilizce için hep derim köylü dilidir diye ama bizim dil bilmeden güya dil bilen tayfa Amerika'ya taptığı için bana küfrediyor genelde.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Sanırım Latin kökenli dilleri zor kılan cinsiyet ve ona göre olan çekimler. Açıkçası bu konuda Almancanın onlardan geri kalan bir tarafı olduğunu da sanmıyorum, onda hangi ek geliyorsa artikele geliyor, tek fark olarak. Aslında İngilizcede de bu cinsiyet mevzusu var, geçmiş dönemlerde daha fazla etkisi altındaydı sanırım. He, She, his, her falan filan kaldı şimdi. Fazla bilgim yok yine de bu konuda.

    Aynısını bizim Almanca Hocası da dedi ama Fransızca bana çok tanıdık bir dil gibi geliyor ve sadece basit bir altyapım var. Mesela cümleye baktığımda gramerini hatta bazı kelimeler İngilizce ve Türkçede ortak olduğu için onları da anlayabiliyorum ama tabii cümlenin bütünü kelime bilgisi eksikliğimden dolayı yine anlamsız kalıyor. Fransızca her şeyiyle güzel bir dil, latin kökenli olması daha bir çekici kılıyor benim için. Anlatması güç ama öğrenirken her ne kadar farklı olsa da bir bakıma Roma'nın tarihi dokusunu dil aracılığıyla hissediyor gibi oluyorum, özellikle Latinceden geçen birebir özellikleri keşfettiğimde tüylerim diken diken oluyor.
    Telafuzu da sanatsal, German dilleri gibi köylü ağzına sahip değil. Matrix Reloaded'da Merovingian'ın dediği gibi küfür attığında bile ipek mendille mabadını silmek gibi bir şey

    Alıntıları Göster
    İlk başladığımda o his bana da oluyordu yav. Çok estetik geliyor, Romalılarla Latince konuşacakmışım gibi hissediyordum falan. Sonra haddinden fazla zorlamaya başlayınca geçti o his. Aslında Almanca o kadar köylü veya kaba değil de Japonca gibi, seni seviyorum derken bile kızıyormuş, bağırıyormuş gibi söylüyorsun. Seni seviyorum ulan! dermiş gibi. Bir Hollandaca gibi değil en azından. Hiç unutmuyorum eski şirketin Hollanda departmanındaki arkadaşlardan sonra da Rosetta Stone'dan öğrenmeye başlamıştım. Arapça'dan daha beter bir gırtlak h'ları var. Onu çıkaracağım diye kendi kendimi boğuyordum az kalsın.

    Yalnız bana göre en estetik ve küfrederken bile şiir okuyormuş havası veren dil, kesinlikle Farsça. Klasik gh vurgusuyla mi konem deyişleri bile ayrı bir estetik yahu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Fransızcada cümlenin bütününü anlayamama genelde kelime eksiğinden değil cümle yapısından kaynaklanıyor. Bunu çok sonra fark ettim ben.

    Genelde tüm kelimeleri bilsen de Fr ne İng ne Türkçe sentaksla alakası olmadığı için anlaması çok güç. Genelde biraz bile komplike olan cümleleri ikinciye okuyamadan anlayamıyorum. Çok fazla yan cümlecik, çok fazla bağlaç. Her yere donc ve dont geliyor, her şeyde on zamiri kullanılıyor vs vs

    Ben şeyi merak ettim geçen. Ulan dedim bu Fransızca Je ile Latince Ergo'nun ne alakası var. Baktım etimolojisine gerçekten de inanması güç ama ergo'dan inmiş je. Fransızca her ne kadar vulgarize Latince olsa da neticede Latince, bütün kudretini hissettiriyor insana, ihtişamını.

    İngilizce için hep derim köylü dilidir diye ama bizim dil bilmeden güya dil bilen tayfa Amerika'ya taptığı için bana küfrediyor genelde.

    Alıntıları Göster
    Roma'nın çöküşünden sonra gelen Anglo-Sakson-Jutes kabileleri İngilizcenin temelini atmış, orijinal Keltik dillerini konuşanlar batıya çekilmiş, Galler'de, İrlanda'da halen bu diller konuşuluyor. Neyse bu Saxonlar yüzlerce yıl boyunca köy toplulukları halinde yaşamış, sonra bildiğiniz üzere Vikingler ve sonrasında da Norman Invasion'ıyla 1066 yılında tekrar medeniyet gelmiş. Yüzlerce yıl boyunca gelişme gösterememiş bir topluluğun oluşturduğu dilden bahsediyoruz hocam. Zaten günlük dilde kullanılan kelimelerin çoğu Fransızcadan veya doğrudan kilise aracılığıyla Latinceden geçmiş. Oysa Latinceyi kuran Roma nereye giderse medeniyet götürmüş. Özellikle Roma zamanındaki şehirlerle sonraki arasındaki farka bakın:

    Keyf-i Azizimce Kitap Tavsiye Ediyorum... - KONU GÜNCELLENMEYECEKTİR
    Keyf-i Azizimce Kitap Tavsiye Ediyorum... - KONU GÜNCELLENMEYECEKTİR

    Resmen avcı-toplayıcı döneme geri dönmüş köylüler

    Üşenmesem Roma tarihini ayrıntılı şekilde öğreneceğim de nedense tembelliğim tutmuş bu aralar. Aslında İngiltere'de saygın bir Üniversitede okuyup Latinist olmak vardı da şartlar ortada.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Roma'nın çöküşünden sonra gelen Anglo-Sakson-Jutes kabileleri İngilizcenin temelini atmış, orijinal Keltik dillerini konuşanlar batıya çekilmiş, Galler'de, İrlanda'da halen bu diller konuşuluyor. Neyse bu Saxonlar yüzlerce yıl boyunca köy toplulukları halinde yaşamış, sonra bildiğiniz üzere Vikingler ve sonrasında da Norman Invasion'ıyla 1066 yılında tekrar medeniyet gelmiş. Yüzlerce yıl boyunca gelişme gösterememiş bir topluluğun oluşturduğu dilden bahsediyoruz hocam. Zaten günlük dilde kullanılan kelimelerin çoğu Fransızcadan veya doğrudan kilise aracılığıyla Latinceden geçmiş. Oysa Latinceyi kuran Roma nereye giderse medeniyet götürmüş. Özellikle Roma zamanındaki şehirlerle sonraki arasındaki farka bakın:




    Resmen avcı-toplayıcı döneme geri dönmüş köylüler

    Üşenmesem Roma tarihini ayrıntılı şekilde öğreneceğim de nedense tembelliğim tutmuş bu aralar. Aslında İngiltere'de saygın bir Üniversitede okuyup Latinist olmak vardı da şartlar ortada.

    Alıntıları Göster
    İnan bana Barbar Krallıklar devrini en iyi atlatan ikinci yer İngiltere, Frankia'dan sonra.

    Gelişme olmadı doğru ama Barbar Krallıklardan Frankia dışında hiç bir yerde gelişme olmadı zaten 11-12. yüzyıla kadar.

    Buna rağmen Vikingleri büyük oranda yendiler. Az savaşçı değillerdi. Sonuçta Vikinglerin akaribi. Vaktim olsa şu İngiliz Kroniklerini toplayacağım da kendi alanım Yakınçağ'dan fırsat mı kalıyor.

    Roma'yı ben de uzun zamandır iyi bir okuyacağım ama şu tezi bir yazayım da bu dönem bakarız ondan sonra artık.




  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Bilmiyorum, Farsçadan hem biraz gıcık alıyorum hem de sempatik geliyor. Sonuçta Kürtçenin türediği bir dilden bahsediyoruz.
    Sonra aklıma Iranlı kızlar geliyor, yumuşuyorum.



    Geceye biraz renk gelsin

    Şaka bir yana bu şarkının konusu ne? Aşk, sevgi falan herhalde


    Japoncanın da farklı bir dokusu var aslında, ilk duyduğumda ben de ne saçma bir dil demiştim de insan öğrendikçe ufku açılıyor. En azından Almanca, Flemenkçe gibi gırtlaktan konuşmuyorlar, ama k sesini biraz fazla kullandıkları konusunda bir şey diyemeyeceğim. Bir de bazen sondan eklenen ek sayısını biraz fazla kaçırıyorlar.




  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    Birileri yine Last Kingdom izlemiş galiba

    Aslında Vikings ardından the Last Kingdom izlemek var, sonraki dönemi anlatan dizi de olsa güzel olurdu. Ama birkaç yarı kıytırık filmi saymazsak Tudors'a kadar pek kayda değer bir şey yok gibi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Birileri yine Last Kingdom izlemiş galiba

    Aslında Vikings ardından the Last Kingdom izlemek var, sonraki dönemi anlatan dizi de olsa güzel olurdu. Ama birkaç yarı kıytırık filmi saymazsak Tudors'a kadar pek kayda değer bir şey yok gibi.
    Yok yav üçüncü sezona bakamadım daha. İlk iki sezonu süperdi. İlk iki kitabını da İngilizceden okudum. Keşke vaktim olsaydı da 10 kitabını da okusaydım ama dizisi daha güzel zaten.

    Şu askerlik muayenem bitsin Ocak'ın ilk haftası ilk yapacağım işlerden, salim kafayla, Last Kingdom izlemek.

    King Alfred kroniğini okuyunca görmüştüm ilk, "e olum bu adamlar boyuna yenilmemiş ki Vikinglere. Yenildikleri kadar yenmişler de" demiştim. Bir onlar yeniyor bir bunlar. Vikingler de öyle anlatıldığı gibi olağanüstü tipler değil.

    Zaten o dönemden tut da Kutsal Ligayla Türkiye'nin savaşına kadar Avrupa'yı kim istila etse Avrupalı için deccal, kıyamet alameti falan. Vikingmiş, Macarmış, Türkmüş, fark etmiyor.




  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    Ben de ilk üç bölümünü uyuklaya uyuklaya izlemiştim. Sonra devam edemedim, gerçeğe ne kadar bağlı kaldıkları konusunda pek bilgim yok. Bizdeki Ertuğrul gibi fazla kurguya kaçmamışlarsa yeniden başlarım ben de.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Bilmiyorum, Farsçadan hem biraz gıcık alıyorum hem de sempatik geliyor. Sonuçta Kürtçenin türediği bir dilden bahsediyoruz.
    Sonra aklıma Iranlı kızlar geliyor, yumuşuyorum.



    Geceye biraz renk gelsin

    Şaka bir yana bu şarkının konusu ne? Aşk, sevgi falan herhalde


    Japoncanın da farklı bir dokusu var aslında, ilk duyduğumda ben de ne saçma bir dil demiştim de insan öğrendikçe ufku açılıyor. En azından Almanca, Flemenkçe gibi gırtlaktan konuşmuyorlar, ama k sesini biraz fazla kullandıkları konusunda bir şey diyemeyeceğim. Bir de bazen sondan eklenen ek sayısını biraz fazla kaçırıyorlar.
    Yalnız bu şarkı Özbekistan, Türkmenistan falan taraflarından büyük ihtimalle Kaldı ki pop falan gibi şeylere gireceksek böyleleri var, artık Arzu kızın mı kanalın mı yoksa şarkının ismi mi bilmiyorum da Arzu'ya düşmez yani.



    Hatta meşhur Hümayun Şeceryan abimizin şu müthiş orkestra (yer yer çok sesli olacağım diye batsa da yine de müthiş) uyarlaması varken böyle hoppidi şeylerin suratına bakılmaz yav, yapma


    Hatta onun babası ve İran'ın efsanesi Muhammed Rıza Şeceryan abimiz varken hiçbirine laf düşmez. Adamın muganla karışık gırtlak çarpmaları beni bitiriyor zaten. Oğlu bu konuda neredeyse bir adım öteye götürdü sayılır. Babadan oğla nesil bunlar yani.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Ben de ilk üç bölümünü uyuklaya uyuklaya izlemiştim. Sonra devam edemedim, gerçeğe ne kadar bağlı kaldıkları konusunda pek bilgim yok. Bizdeki Ertuğrul gibi fazla kurguya kaçmamışlarsa yeniden başlarım ben de.
    Uhtred kurgu, geri kalan çoğu şey gerçeğe müstenit. Zaten Bernard Cornwell de kitaplarının arkasında bu konu hakkında bilgi veriyordu, neyin kurgusu olduğuna dair. Böyle bir bölüm var her kitabın sonunda.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Bilmiyorum, Farsçadan hem biraz gıcık alıyorum hem de sempatik geliyor. Sonuçta Kürtçenin türediği bir dilden bahsediyoruz.
    Sonra aklıma Iranlı kızlar geliyor, yumuşuyorum.



    Geceye biraz renk gelsin

    Şaka bir yana bu şarkının konusu ne? Aşk, sevgi falan herhalde


    Japoncanın da farklı bir dokusu var aslında, ilk duyduğumda ben de ne saçma bir dil demiştim de insan öğrendikçe ufku açılıyor. En azından Almanca, Flemenkçe gibi gırtlaktan konuşmuyorlar, ama k sesini biraz fazla kullandıkları konusunda bir şey diyemeyeceğim. Bir de bazen sondan eklenen ek sayısını biraz fazla kaçırıyorlar.
    Yanlış değilsem Farsi değil bu Dari, yani Towjiki. Zaten tiplerin bazısı da çekik. Tacikler büyük ihtimalle. Bu bir şey anlamayışımda birinci sebep olabilir. İkincisi de her Orta Asya ülkesinde ve İranda ve Ortadoğuda olduğu gibi kulak kanatan ses sistemi. Ne dediğini gram anlamıyorum ki Dari bile olsa biraz anlarsın.

    Bu arada Zagros kaçkınlarının dili ile Farsi arasında uçurum var hacı. İkisini bir tutmak küfür gibi bir şey. Farsi bütün İran dilleri içinde müstesna bir yerde zaten. Dari ya da Pehlevi bile Farsi kadar efemine değil zaten. Konuşurken insan bazen kendini gay gibi hissediyor. Beliiii aga beliiii men hem duset darem toraaaa heyli dorost mi duniiiii inraaaaa





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Yalnız bu şarkı Özbekistan, Türkmenistan falan taraflarından büyük ihtimalle Kaldı ki pop falan gibi şeylere gireceksek böyleleri var, artık Arzu kızın mı kanalın mı yoksa şarkının ismi mi bilmiyorum da Arzu'ya düşmez yani.



    Hatta meşhur Hümayun Şeceryan abimizin şu müthiş orkestra (yer yer çok sesli olacağım diye batsa da yine de müthiş) uyarlaması varken böyle hoppidi şeylerin suratına bakılmaz yav, yapma


    Hatta onun babası ve İran'ın efsanesi Muhammed Rıza Şeceryan abimiz varken hiçbirine laf düşmez. Adamın muganla karışık gırtlak çarpmaları beni bitiriyor zaten. Oğlu bu konuda neredeyse bir adım öteye götürdü sayılır. Babadan oğla nesil bunlar yani.



    Alıntıları Göster
    İran popunun üstüne pop akımı tanımam. Şeceryan falan yaxşıdı ama asıl yaxşı bolgan Farsça poptur. Örnek;











  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Yanlış değilsem Farsi değil bu Dari, yani Towjiki. Zaten tiplerin bazısı da çekik. Tacikler büyük ihtimalle. Bu bir şey anlamayışımda birinci sebep olabilir. İkincisi de her Orta Asya ülkesinde ve İranda ve Ortadoğuda olduğu gibi kulak kanatan ses sistemi. Ne dediğini gram anlamıyorum ki Dari bile olsa biraz anlarsın.

    Bu arada Zagros kaçkınlarının dili ile Farsi arasında uçurum var hacı. İkisini bir tutmak küfür gibi bir şey. Farsi bütün İran dilleri içinde müstesna bir yerde zaten. Dari ya da Pehlevi bile Farsi kadar efemine değil zaten. Konuşurken insan bazen kendini gay gibi hissediyor. Beliiii aga beliiii men hem duset darem toraaaa heyli dorost mi duniiiii inraaaaa



    Alıntıları Göster
    Yok bu Fars da şarkı Özbek şarkısı. Artık çakmış mı uyarlamış mı bilemem. Zaten benim gibi şüphelenen bazıları yoruma da yazmış Özbek şarkısı bu diye.

    Bu arada Allah kahretmesin o pop diye koyduğun şeylere bak Bizim 70 ve 80'lerde yaptığımız gibi dışarıdan çakmışlar işte, ne akımı. Bizim Yahudi halk şarkısına söz uydurup vatan millet sakaryacılık oynamamız gibi.

    Ayrıca hakikaten yav. Kırıtmadan Farsça konuşmak da mümkün değil. Özellikle biz Türkler için hiç mümkün değil. Zaten Türklerin Farsça konuşması cana can katar diye boşuna söylememişler. Gerçi çok meşhur bir alimimiz için söylendi bu söz orası da ayrı bir mevzu.




  • Bu arada ay başında Şeceryan buradaydı. Güzel bir konser pardon yeni tabiriyle dinlence verdi amma ve lakin gidemedik tabii ki.




    Edit: Ben bu forumu boğarım... Demin çalışan dhtüp şimdi çalışmıyor.https://www.youtube.com/watch?v=ryPhsAu_aiU&t=377s



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 29 Aralık 2018; 1:36:54 >




  • 
Sayfa: önceki 5051525354
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.