ürperir yalnızlığı sokakların dökülür mayıs karanlığı biteviye bir çığlıkta bölünür orta yerinden ilkyaz bu hüzün ne? bu tutsaklık niye?...
kim vuruyor sessizliğin kapılarını ? sanki bin kişinin soluğu var içimde.. kağıtlarda bulanık belli belirsiz bu yağmur ne? bu korku niye?...
her gece aynı anda gelip de geçen tren o uzun gülüşlerin ansızın çiğnenişi kim yakarır ellerime kaçak ve yorgun ne diye?...
PARÇALAR
dalgaların kırıp ufaladığı taşlar gibi habire yonttunuz birbirinizi.. böylece benzeştiniz ya da öyle sandınız bir bütün olma çabasıydı bu parçanızı tanımadan..
BİRŞEYİN KOPMASI
benden sonrasını biliyorsun o kadar zor değil... hergün nasıl yaşıyorsan öyle yaşa güvercinleri doyur benim gibi ya da bir taş at suya, izi kalmasa da.
bir çiçeği kokla dünyaya yeni gelmişçesine adı şebboy olsun mesela rengi beyaz yahut sarı kadifeleri bilirsin o Hintli çiçeği nasıl sevdiğimi birşeyler yaz defterine ama içten olsun bir şarkı dinle şöyle eskilerden yasla sırtını İstanbul’a yasla...
an gelir dal bırakır çiçeğini çiçek mi yoksa? işte bir şeyin kopması, düşmesidir bu.
benden sonrasını biliyorsun o kadar zor değil... hergün nasıl yaşıyorsan öyle yaşa...
[Deleted by Admins]
bu ne lA
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme