KÖPEĞİNİZ ACI MI ÇEKİYOR? Acı belirtileri: Hareket ve yürüme isteksizliği Gergin karın kasları Sertleşmiş bir boyun Topallama ya da sızlama Bir bölgeye dokunulduğunda geri çekilmek Hemen veterinerinize başvurun… KÖPEĞİNİZİN NEFES ALMASI DURURSA NE YAPMALISINIZ? Suni Teneffüs Elektrik şoku, zehirlenme, boğulma, zehir teneffüs etmek ya da suda boğulma nefes alışı durdurabilir. Solunum sorunu belirtileri mavi ya da soluk renkli dişetleri, mavi-gri göz zarları, güçlükle nefes alma, genişlemiş gözbebekleri ve bilinçsizliktir. Hava kanallarında bir madde varsa, çok yavaş veya hiç nefes almıyorsa suni teneffüs uygulayın. Bilinçsiz bir köpek iyileşirken agresifleşebilir. Her zaman bir ağızlık takın. Tül bir şerit, kravat veya çorap kullanabilirsiniz. Boynunun iki yanından arkaya doğru çekip, kafasının arkasından bağlayın. Eğer kusmaya başlarsa, çıkarıp bitince tekrar takın. Nasıl Uygulanır: 1. Yan yatırın. Sırtta ve boyunda incinme yoksa, başını ve boynunu ileri doğru çekin. 2. Ağzını açıp boğazını tıkamaması için dilini ileri çekin. Parça varsa parmaklarınızla temizleyin ve ağzını kapatın. Nabzı tekrar dinleyin. 3. Ağzını ve dudaklarını kapatın. Ağızlık takın. 4. Nefes alıp ağzınızı burnunun üstüne hava geçirmez bir şekilde kapatın. Nefes verin. 5. Ağzınızı çekin ve köpeğinizin göğsünün inmesini bekleyin. 6. Dakikada 10-15 kez tekrarlayın. 7. Eğer dişetlerinin rengi iyileşir ve uygulamaya karşı tepki verirse nefes alım gelişiyor demektir. KÖPEĞİNİZ ZEHİRLENİRSE NE YAPMALISINIZ? Köpekler yemekleri konusunda dikkatli değillerdir. Ne kadar kötü tadı olduğuna aldırmaksızın yutarlar. Üstlerine ve ayaklarına bulaşan zehirli maddeleri de yalayabilirler. Bazen bir köpek sahibi yanlış bir ilaç verebilir. Belirtiler, şiddetli kusma, ishal, azgınlık, sarsılma, öksürük ve karın ağrısıdır. Köpeğiniz zehirli bir madde aldığında, doğru prosedür olduğuna emin olana kadar kusmasına neden olmayın. Bazı maddeler, örneğin asitler geri gelirken tekrar yakarlar. Köpeğiniz tamamen bilinçli olmadıkça kusturmaya çalışmayın. Eğer bir zehir tedavileri rehberine göz attıysanız ve kusmanın doğru olduğu bir madde aldığını tespit ettiyseniz, 1 yemekkaşığı ipecac şurubu ya da 1:1 hidrojen peroksit ve su karışımı verin. Ezilmiş bir tablet aktive olmuş mangal/odun kömürü toksinleri emecektir. Veterinerinizi çağırın. Eğer zehri tanımlayamazsanız, köpeğinizi yumurta beyazı, magnezyum sütü ya da süt yutmaya zorlayın. Bazı zehirler içine çekerek ya da deri yoluyla emilerek de alınabilir. Pire tozları köpeklere yararlı olurken köpekleri zehirleyebilir. Gübre, boya kokuları veya arabe egzosu öldürücü olabilir. Köpeğinizin zehirlendiğinden şüphelendiğinizde veterineri arayınız. Onlara tahmin ettiğiniz süreyi, zehirin tipini, ve uyguladığınız ilk yardım adımlarını anlatın. Eğer köpeğiniz şiddetle sarsılıyor veya bilinçsizse ilk yardımı es geçip direk veterinere başvurun. Eğer mümkünse kimyasal yanıklar ve şok ilk yardım adımlarını uygulayın. Eğer nefes almıyorsa suni teneffüs yapın. Eğer kalp durmuşsa CPR uygulayın. Zehirlenmenin önüne geçecek önlemler oluşturmalısınız. Toksik maddeleri ulaşabileceği yerlerden uzak tutun. Veterineriniz tarafından onaylanmamış hiçbir ilacı vermeyin. Böcek öldürücü veya gübre gibi maddelerin potansiyel bir tehlike olduğunun farkında olun. Etiketleri okuma alışkanlığı geliştirin. Bazı maddeler tek başına zararsızken karışımlar öldürücü olabilir. DESTEK İLK YARDIM BİLGİLERİ CPR (kalp ve solunum durduğunda) İnsanlar için uygulanan CPR tekniklerinin benzeri köpekler için de uygulanabilir. Köpeğiniz kendi başına yapana kadar kalp atış ve solunum fonksiyonlarını sizin sağlamanız gerekebilir. Bu problemler, elektrik şoku, zehirlenme, trafik kazası ve tarvma şoku ile meydana gelebilir. Kalp atışı duyulan bir köpeğe asla uygulanmamalıdır. Nefesinde çok zayıflaması ve durması durumunda ancak suni teneffüs uygulayabilirsiniz. Köpeğinizin yan bölgelerinin inip kalkışını izleyin. Kalp atışı durmasının görsel belirtileri arasında tamamen genişlemiş gözbebekleri ve serin, mavi renkte dişetleri sayılabilir. Köpeğinizin normal durumlarda nabız noktalarını bulmaya çalışıp buna alışın. Normal kalp atışının nasıl hissedildiğini bilin bu acil durumlarda işinize yarayacaktır. Eğer nabız ve solunum yoksa, CPR uygulanmalıdır. Elinizle kalbe baskı ve suni teneffüs uygulamasını biribiri ardına uygulayacaksınız. Yan yatırın. Sırtta ve boyunda incinme yoksa, başını ve boynunu ileri doğru çekin. Ağzını açıp boğazını tıkamaması için dilini ileri çekin. Parça varsa parmaklarınızla temizleyin ve ağzını kapatın. Nabzı tekrar dinleyin. Ağzını ve dudaklarını kapatın. Ağızlık takın. Nefes alıp ağzınızı burnunun üstüne hava geçirmez bir şekilde kapatın. Nefes verin. Ağzınızı çekin ve nefesler arası kalp masajı yapın. Elinizin bileğe yakın sert kısmını köpeğinizin göğsüne koyun (dirseğinin arkasında aynı hizaya). Diğer elinizin sert kısmını kendi elinizin üstüne koyun. Dikkatle ve çevik hareketlerle pompalayın. Her vuruşta 2 sayın ve bırakışta 1. (Fazla bastırmanız köpeğinizin kaburgalarını kırabilir dikkat!) Masaja nabız geri gelene kadar devam edin. Suni teneffüse nefes almaya başlayana kadar devam edin. Eğer 15 dakika sonra CPR a cevap vermiyorsa, kendine gelme şansı çok zordur. Burada verilen sağlık bilgisi sadece eğitimsel amaçlar içindir ve bir sağlık çalışanı ile yapılan görüşmelerin yerine geçmesi amaçlanmamaktadır. Hasta bakımı ile ilgili tüm kararlar hastanın kendi özelliklerini de göz önünde bulunduran bir sağlık çalışanı ile birlikte alınmalıdır. Kaynak:showtvnet.com
Beslenme
Beslenmeyi Anlamak Doğru miktarlarda verilen doğru yiyecek, köpeğinizin sağlığı için gerekli olan besin değerlerinin (protein, yağ, vitamin ve mineraller vs.) dengeli bir biçimde alınmasını sağlayacaktır. Köpeğinizin aldığı uygun miktarlardaki besin maddeleri ile diş ve kemik yapısının güçlü ve sağlıklı olarak gelişmesi, tüy ve derinin sağlıklı olması ve buna bağlı olarak da parlak görünmesi sağlanabilir. Tüm organ, kas ve ayrıca bazı hormon ve enzimlerin yapısına katılan proteinin ise köpeğiniz tarafından gerekli miktarlarda alınması hayati önem taşır. Köpeğinizin bu besin değerlerine duyduğu ihtiyaç, yaşam biçimi ve evresine göre değişir. Bu kriterlere göre gerekli beslenme programının bilinmesi ve uygulanmasının sağlık açısından önemi, Temmuz 1996�da Avrupa Veteriner Hekimler Birliği�nin, evde beslenen her dört köpekten birinde, fiziksel görünüm ve sağlığı olumsuz yönde etkileyen fazla kilo problemi olduğunu bildirmesiyle daha da netlik kazanmıştır. Farklı ırk ve büyüklüklerdeki köpeklerin farklı ihtiyaçları vardır. Örneğin, büyük ırk köpeklerde, eklem bozuklukları sık görülür. Bu nedenle besin yoluyla eklemleri güçlendirici bazı mineraller almaları gerekmektedir. Köpeğinizin içinde bulunduğu yaşam evresinin de beslenmesi üzerinde önemli etkisi vardır. Bir gıdanın yüksek miktarda protein ve yağ içermesi o gıdanın daha kaliteli olduğu anlamına gelmez. Asıl önemli olan, besin kaynaklarının kalitesi ve besin maddelerinin doğru oranlarda verilmesidir. Yaşın Önemi Köpekler, yaşamlarının çeşitli evrelerinde, değişen fizyolojilerine bağlı olarak farklı miktar ve nitelikte besinlere ihtiyaç duyarlar. Yavru Köpekler Yavru köpekler, 6 haftalık olana kadar anne sütüyle beslenmelidirler. Bağışıklık sistemlerinin gelişmesi ve özellikle hassas oldukları bu dönemde vitamin ve mineral ihtiyaçlarının karşılanabilmesi açısından anne sütü büyük önem taşır. 6 haftanın sonunda eğer yavru köpek, anne sütü içmeye devam etmek isterse buna bir süre daha izin verilebilir; ancak anneden bağımsız beslenmeye alışabilmesi için yavrunun önüne bir miktar kuru mama (ilk iki hafta ılık su ile ıslatılarak) veya yaş yavru köpek maması konulmalıdır. Yaklaşık iki hafta içinde yavru köpeğiniz, anne sütü içmeyi tamamen bırakarak kendi başına beslenmeye hazır olacaktır. Yetişkin Köpekler 1 Yaş ve üzerindeki köpekler �yetişkin� olarak adlandırılır ve artık verilmesi gereken mama miktarı, köpeğinizin büyüklüğüne, kilosuna, ırkına ve hareketli olup olmamasına göre değişir. Örneğin; hareketli köpekler ihtiyaçları olan fazla enerjinin karşılanabilmesi amacıyla yüksek enerjili mamalardan, az hareket eden köpekler ise normal kilolarını koruyabilmek için düşük enerjili mamalardan yemelidirler. Bunun yanında küçük ırk köpekler, büyük ırklara oranla daha fazla ısı kaybettiklerinden büyük köpeklere kıyasla daha fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar Gebe ve Yavrulu Köpekler Köpekler için, gebelik döneminde beslenme hayati önem taşımaktadır. Bu dönemde, yavru oluşumu ve gelişimine bağlı olarak, verilmesi gereken besinin miktarı ve içeriği artar. Yavruların oluşabilmesi için anne, kendi vücudundan enerji ve mineral harcayacaktır. Bu nedenle hamile köpekler, diğer köpeklere oranla daha fazla miktarda mamaya veya yavru maması gibi yüksek enerjili besinlere ihtiyaç duyarlar. Doğumdan sonra ise anne köpeklerin, kendilerinden başka yavrularını da beslemeleri gerektiği için, günlük yemeleri gereken mama miktarının ortalama 3 katı kadar besine ihtiyaçları vardır. Kısırlaştırılmış Köpekler Kısırlaştırılmış köpeklerin öğünlerinin dikkatli bir şekilde ayarlanması gerekmektedir; çünkü bu tip köpekler eğer hareketli yapıda değiller ise kilo almaya eğilimlidirler. Yaşlı Köpekler Köpekler, ortalama 7 yaşından sonra �yaşlı� olarak nitelendirilirler. Bu yaştan sora artık görme ve duymada zayıflamalar, ağız ve diş problemlerinden kaynaklanan kötü kokulu nefes, deri ve tüy örtüsünün görünümünde değişiklikler gibi yaşlılık belirtileri görülmeye başlar. Bu tip belirtilerin en aza indirgenebilmesi için köpeğinizin hayat boyu dikkatli beslenmesi ve özellikle bu dönemde yiyeceklerinin protein, yağ ve mineral içeriklerinin dikkatli ayarlanması gerekmektedir. Köpeğinize, yaşam evrelerine göre verilmesi gereken mama miktarlarını öğrenmek için bir uzmana başvurunuz. Bunları Biliyor musunuz�? Köpeklerin etobur oldukları ve sürekli et yemeleri gerektiği doğru bir bilgi değildir. Her ne kadar köpeklerin bilimsel olarak etobur oldukları kabul edilse de, sindirim sistemleri hem et hem de otoburlarınki gibi çalışır ve yalnız et ile beslenen köpeklerde böbrek bozuklukluklarına yakalanma riski fazladır. Çiğ et parazit içerebilir ve pişmiş et de yüksek mitarda yağ dengesiz besin maddeleri içerebilir. Çiğ yumurtanın sık tüketimi, köpeklerde biotin adı verilen vitaminin kullanımını engelleyerek; tüy dökülmesi, deri bozuklukları ve büyümede gecikme gibi problemlere neden olur. Süt köpeğiniz için gerekli tüm besin maddelerini içermediği ve suya alternatif olmadığı için sürekli kullanımdan kaçınılmalıdır. Ayrıca sütteki laktozu (süt şekeri) parçalayan laktaz enzimi kimi köpeklerde bulunmadığından, bu tip köpeklerde süt bazı sindirim bozukluklarına yol açabilmektedir. Tavuk ve tavşan kemiği gibi küçük ve yumuşak kemikler, köpeklerin ağızına veya boğazına takılabileceği ya da saplanabileceği için, bu tip kemiklerin kesinlikle yiyecek olarak verilmemesi gerekmektedir. Son olarak katı yiyecekler yeterli miktarda su içermediklerinden; köpeklerin sıvı kaybını karşılayabilmeleri için su kabında her zaman temiz su bulundurulmalıdır.
Kaynak: Patilerim
Bebek Kedi ve Köpeklerin Bakımı
Henüz gözleri açılmamış yavruların özenli bir bakıma ihtiyaçları vardır. Henüz gözleri açılmamış bir kedi yada köpek bulduğunuzda bu onun henüz iki haftadan küçük olduğunu gösterir.İlk olarak yavrulara kuru sakin ve sıcak bir köşe bulmakla işe başlayın. Tercihen bir kutu veya bir sepete bebekleri yerleştirin. Yüksek bir yere koymayın. Düşerek yaralanma ihtimali olabilir. Kutunun içine bol tüylü olmayan eski bir kazak yada hırka koyun. Sıcaksu torbasını bir havluya sararak (günde en az iki kere ) yanlarına koyarsanız annelerinin sıcaklığının yerine geçecek ve üşüyerek hasta olmalarına engel olacaktır. İnek sütü ile beslemenizi bebeklerde ishale ve aşırı gaz sancısına neden olacağı için tavsiye edilmez. Geçici çözüm olarak süte üçte bir oranında su karıştırarak verirseniz en azından ishal olmalarını önlemiş olursunuz. Ancak, ihtiyaçları olan vitamin ve mineralleri sütten alamazlar. Bunun yerine veteriner veya petshoplarda satılan bebek köpekler veya kediler için anne sütüne eş değer tozlardan alıp suyla karıştırarak vermenizi daha dengeli beslenmelerine yardımcı olacaktır. Eğer bu süt tozlarından bulamazsanız geçici bir süre aşağıdaki karışım işe yarayabilir. 1 çay bardağı süt (Laktoz süt tercih edin) Çay kaşıyı ucu ile yumurtarın sarısı 1 çay kaşığı bal bebe bisküvisi Çok küçük bebekler her iki- üç saatte bir beslenmelidir. Kendileri içmekte zorlanıyorlarsa biberonla beslemeniz daha doğru olacaktır. Bu sayede çok daha sağlıklı ve sorunsuz büyüyeceklerdir. Bir aylıktan küçük bebek kedi ve köpeklerin kendi kendilerine tuvaletlerini yapmakta zorlanırlar. Annelerinin yaptığı görevi sizin üstlenerek her yemekten sonra göğüsten başlayıp popoya kadar nemli bir bezle masaj yaparak silmeniz gerekiyor. Bu sayede hem tuvaletlerini yaparlar hemde temiz kalırlar. Temizliklerini pudralarla veya şampuansız hafif nemli bir bezle yapabilirsiniz. Kesinlikle hazır ıslak mendillerden kullanmayın Eğer bebek kedilerin gözleri doğumdan iki hafta geçmesine rağmen açılmamışsa, ılık bir suyla nemlendirilmiş pamukla gözlerini günde bir kaç kere silmeniz gerekir. Bunu yaparken çok nazik olmalısınır. Anne yavrularının gözlerini yalayarak açılmalarına yardımcı olur. Eğer bebeğin gözleri üç hafta geçmesine rağmen açılmamışsa gözde problem olabilir ve gözü kaybede bilirsiniz. Eğer irin yada koyu rek bir akıntı varsa veteriner hekime danışmanız gerekir. Bebekler yaklaşık bir aylıktan itibaren kendi başlarına yemek yemeye başlarlar. Biberonu birden kesmek yerine yavaş yavaş geçiş yapmalısınız. Bu geçisi ilk olarak yaş mamaya su katıp önüne koyarak yapabilirsiniz. Yanlız yaş mama ve ıslatılmış kuru mamaları bebeğin önünde bir günden fazla bırakmayın çünkü çok çabuk bozulurlar ve hastalamasına sebep olabilirler. Bebek köpek veya kedi büyütmek zahmetli gelsede, onların büyümelerini izlemek çok keyiflidir.
Evde köpek muayenesi
Yaşam kalitesini belirleyen, sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesini sağlayan en önemli faktör besinler ve beslenmedir. Siz de bir kaç ipucuyla köpeğinizin iyi beslenip beslenmediğini onu gözlemleyerek söyleyebilirsiniz. Deri ve Tüyler Protein ve faydalı yağ asitlerinin iyi özümsenip özümsenmediğinin belirleyicisidir. Yetersiz Beslenme; Deri; kuru, karışık, kepekli ya da beyaz noktalar görülür. Tüyler;mat renkte ve çok miktarda dökülür.
Tam ve Dengeli Beslenme; Deri; yumuşak, elastik ve düzgün, Tüyler; parlak, ışıltılı, düzgün ve yumuşaktır. Ayrıca deri yeterince su içilip içilmediğinin, vücuttaki toplam kan miktarının göstergesidir. Yetersiz sıvı alımı varsa deride kıvrım yaptıramazsınız. Yeterli ise deri elastikidir. Kasların Yapısı Vitamin, mineral ve iz elementlerin yeterince alınıp alınmadığının göstergesidir. Yetersiz Beslenme; Uzun süreli ya da ağır egzersizlerden sonra kramplar görülür. Tam ve Dengeli Beslenme; zor egzersizlerden sonra bile kramplar görülmez. Göz kapaklarının iç yüzü Alt göz kapağının iç yüzünün rengi Yetersiz Beslenme; soluk ya da beyaz renkte, Tam ve Dengeli Beslenme; pembeden kırmızıya parlak ve canlı renklerde görülür. Ağız dokuları ve diş etleri (renk ve sağlamlık) Vitamin, mineral ve proteinlerin yapı taşları olan aminoasitlerin iyi özümsenip özümsenemediğinin göstergesidir. Yetersiz Beslenme; dişler gevşek, boşluklu, diş etleri kanamalı ve soluk renklerde, beyaz renkte lekeler görülür. Tam ve Dengeli Beslenme; sağlam dişler, diş etlerinde fırçalansa bile kanama görülmez ve koyu renktedir. Enerji Düzeyi Köpeğin sağlıklı yaşaması yeterli enerji almasına bağlıdır. Yetersiz enerji alımında; uyuşuk,keyifsiz ve kolayca yorulur. İleri derecede asabidir. Yeterli besleniyorsa; canlı, Enerjik ve hareketleri uyumludur. Özetle: Köpeklerin besin gereksinimleri insanlarınkinden farklıdır. Evde hazırlanan yemekler ya da yemek artıkları ile onu �tam ve dengeli� beslemek mümkün değildir. Köpeklerin sağlıklı beslenmeleri için aşağıdaki besin bileşenlerinin tam ve dengeli olarak almaları gerekmektedir. Besin bileşenleri; -Protein (yapı taşları olan aminoasitler), -Enerji (Karbonhidrat ve yağlar), -Vitaminler (A, B1, B2, B3, B6, B12 & diğer B grubu vitaminler, D3, E), -Mineral (Kalsiyum, Fosfor vd.), -İz elementler (Magnezyum, Demir Çinko vd.), -Lif -Su. Bu besin bileşenlerini tam ve dengeli olarak köpeğimize sağlayacak, onların tüm besin ihtiyaçlarını karşılayabilecek olan özel hazırlanmış kuru ve yaş mamalardır. Bu ürünlerinde bir takım taşıması gereken kalite kriterleri vardır ancak onlar başka bir makale konusu ayrıca değineceğim. Şimdilik ön bilgi olarak; köpeklerin �tam ve dengeli � beslenmelerine yönelik ürünlerin AAFCO Standartlarında üretilmiş olması gerektiğidir. Yaşamı paylaştığımız can dostlarımızın sağlıklı yaşaması ve sağlıklı hallerini sürdürebilmeleri ancak doğru ürünlerle doğru beslenmeleri halinde sağlanır. Köpeklerde Fizyolojik ve Psikolojik sağlık için beslenme önemlidir ! Gözlemleyin !
İpuçları size çok şey söyleyecek Mama tüketim miktarını belirleyen faktörler : Köpeğinizin yaşı, cinsiyeti, mensup olduğu ırkın standartları. Kısırlaştırılmış olması. Ortam sıcaklığı, mevsimler. Günlük yapılan egzersizin süresi, kat edilen yol. Mamanın lezzeti. Mamanın içerdiği sindirilebilir enerji düzeyi ile doğru orantılıdır. Fazla mama tüketip çok dışkı çıkarıyorsa mamanın enerjisi düşüktür. Az mama tüketip çok dışkı çıkarıyorsa mamanın lif miktarı yüksektir. Az mama tüketip çok su içiyorsa mamanın tuz oranı yüksektir. Mamanın enerji, protein sindirilebilirliği yükseldikçe kalitesi artar.
Kısırlaştırma
Dişi bir köpek kısırlaştırılmazsa 6 yılda, 67.000 köpeğin doğumuna sebep olur. İstenmeden doğan yavruların başına gelebilecek korkunç durumları göz önünde tutarsak, kısırlaştırma, nüfus kontrolü için en insani çözümdür. İdeal bir dünyada, her yavrunun bir evi ve iyi bir velisi olmalıdır. Ne yazık ki, gerçek böyle değildir. Her yıl, evsiz kalan binlerce dostumuz, perişan bir halde ölmektedir. Ne kadar önlem alsanız da, dişi köpeğinizin içgüdüsel hareket ederek, evden kaçma ihtimali çok büyüktür. Erkek köpeklerin de bu dişiyi bulmaları fazla zaman almaz. Sonunda, istenmeyen bir hamilelik ile karşı karşıya kalmak kaçınılmaz olur. Bebekler doğduğu zaman, sayıları 9�a kadar ulaşabilir. Bakım, gıda, sağlık giderleri, iyi aile bulmaları hiç de kolay değildir. Bütün bu sorumlulukları göze almak yerine evinizdeki dosta en iyi hayatı verme sorumluluğunu yüklenin. KısırlaştırmaKısırlaştırmaTerkedilmiş hamile dostlarımız veya onların bebeklerinin bazıları bir aile bulsa bile, büyük bir kısmının çok kısa bir zamanda çok kötü bir son beklemektedir. Dışı köpeğinizin kızgınlığı senede iki defa olmak üzere, yaklaşık birer ay sürer. Bu zaman zarfında, onun kısırlaştırılmamış hiçbir erkek köpekle bir arada olmaması gerekir. Dişi köpeğinizi kızgınlık döneminde bahçenizde tutmaya kalkarsanız, semtinizin dört bir tarafından onunla çiftleşebilmek için gelen olan erkek köpekler yüzünden, onların aileleri ve de komşularınız ile aranız bozulabilir. Kısırlaştırma artık rutin bir ameliyat olmuştur. Genel anestezi altında uygulanır ve 2-3 hafta içinde köpeğiniz tamamen iyileşir. Onun kısırlaştırmadan önce bir kere doğum yapması için hiçbir sebep yoktur. KısırlaştırmaEğer köpeğiniz kısırlaştırılırsa, hem kızgınlık dönemi ve hamilelik sıkıntısı yaşamayacak hem de ileriki yıllarda bazı ölümcül kanser risklerinden uzak olacaktır. Siz de bir çok endişeden kurtulmuş olacaksınız. Kilo almak kısırlaştırma ile ilgili değildir. Yemeklerin ölçülü yenmesi ve yeterince egzersiz yapmak, kiloların sabit kalmasını sağlar. Kısırlaştırılmamış bir erkek köpek dışının kokusunu alır almaz bir fırsatını bulup ona ulaşmaya çalışacaktır. Fakat, otoyollar, tren yolları,dikenli teller.diğer köpekler bir çok engel onun hayatına mal olabilecektir. Romantik maceralar peşinde evden kaçan köpek, bir kazaya kurban gidebileceği gibi, diğer köpeklerle kavgalara da tutuşabilir. Çoğu zamanda bir daha bulunmamak üzere kaybolur. KısırlaştırmaKısırlaştırılmamış köpeğinizi zorla evde tuttuğunuz takdirde güçlü doğal istekleri yüzünden, acı acı havlamaları, sağa sola zarar vermeleri, hırçınlığı, pencerelere atlaması gibi bir çok davranış bozukluğu gösterecektir. Birlikte yaşamak çok zorlaşacaktır. Erkek köpeğin kısırlaştırılması da genel anestezi altında yapılır ve dışınınkine göre daha basit bir operasyondur. Kısırlaştırma onu bir çok hastalıktan koruduğu gibi daha uyumlu ve uysal olmasını sağlar. Kısırlaştırma zannedildiği gibi pahalı bir operasyon değildir. Beklenmeyen bir hamilelik, bebeklerin bakımı ve mecburi sağlık giderlerinden çok daha ucuzdur.Köpeğinizin sağlığı açısından ameliyatın yapılacağı yeri ve veteriner hekiminizi dikkatli seçmeye özen gösterin. Kaynak: Sosyal Sorumluluk Eğitim Derneği Köpekler kısırlaştırılmalı mı ? KısırlaştırmaKöpek sahiplenmek ve onun tüm gereksinimleriyle ilgilenmek büyük bir sorumluluktur, hatta bazen hayatın doğal akışı içerisinde büyük fedakarlıklar gerektireceğinden ağır bir görevde olabilir. Bu nedenle çoğu hayvan sahipleri köpeğindeki muhtemel bir gebelik sonucunda doğacak yavru ya da yavruların sorumluluklarını almak istemediklerinden bu yönde tedbirler alınması için arayış içerisine girerler. Kısırlaştırma, köpek populasyonunun kontrolünde en etkili ve masrafı az olan bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Kısırlaştırılan köpeklerin üreyemeyeceği ve dolayısıyla doğacak olan yavrulara bakım, beslenme, yer bulma gibi sorunlarla karşılaşılmayacağı gerçeğinden yolaçıkan birçok hayvansever köpeklerin koruma altına alınmadıkları sürece bunların kısırlaştırılması gerektiği konusundaki yasaları destekledikleri halde buna karşılık bazı hayvanseverlerde kısırlaştırılan köpeklerin üreme kapasitelerinin ve doğal çiftleşme arzularının tamamıyla ortadan kalktığı gerekçesiyle bu uygulamayı hayvan haklarına tecavüz olarak algılamaktadırlar. Köpekler duygusal yönden insanlardan tamamıyla farklıdırlar. Çünkü doğum yapmış köpekler yavrularına uzun yıllar bakmak, eğitim vermek zorunda değildirler ve onlardan doğacak yavrulara hasret duymazlar. Sadece doğanın vermiş olduğu yetenekle türlerini devam ettirmek amacıyla ürerler.Kısırlaştırıldıktan sonra köpeklerin ağır duygusal bir çöküntü yaşadıkları konusunda da henüz bir kanıt yoktur. Sahipsiz köpeklerin çoğalması tüm dünya ülkelerinde karşılaşılan bir problemdir. Bunların denetim altına alınması ve kısırlaştırılmasının gerekli olduğu düşüncesinin birçok haklı yönleri vardır. Özellikle bu köpekler sahiplendirilirken kısırlaştırılmış olmaları çoğu hayvansever tarafından tercih edilmektedir. Kısırlaştırma (=ovario-histerektomi), genel anestezi altına alınmış bir dişi köpeğin karın boşluğuna girilerek genital organlarından uterus ve ovaryumların cerrahi bir yöntemle alınması şeklinde yapılan bir operasyondur. Bu operasyon dişi köpeklerde belirli avantaj ve dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Kısırlaştırmanın Avantajları: Östrüse bağlı problemleri önler: Hayvan sahipleri tarafından hoş karşılanmayan siklus kanaması, sık idrar yapma nedeniyle köpeğin evi kirletmesi, masturbasyon yapması, bu dönemde iştahsız ve daha sinirli olmaları, evden kaçma çabaları, kızgınlıktaki dişi köpeği yürütürken erkek köpeklerin arzu edilmeyen aşırı ilgisini ortadan kaldırır, aynı zamanda bu esnada oluşabilecek trafik kazalarını azaltır. Planlanmamış gebelikleri önler: Kısırlaştırma sayesinde başıboş köpek populasyonundaki artış, doğacak yavruların bakım, beslenme, onlara yer bulma ve bu işler için yapılan harcamaları ortadan kaldırır. Ayrıca gebelik ve doğum esnasında ortaya çıkabilecek komplikasyonları önler. Pyometra ve diğer bazı jinekolojik hastalıkları önler: Kısırlaştırılmayan dişi köpekler hayatlarında bazı sağlık riskleri taşırlar. Örneğin ovaryum kist ve tümörleri, prolapsus vagina ve uteri, veneral tümör, kronik endometritis keza pyometra v.s gibi jinekolojik sorunlardır. Köpekler ilerleyen yaşlarında pyometraya daha çok duyarlı hale gelirler. Bu durum öncelikle hormonal bozukluklar daha sonra enfeksiyöz etkenlerle ilişkili olduğundan antibiyotik ve benzeri ilaçlar problemi çözmeye yetmemektedir. Genellikle hayat kurtarıcı yegane müdahale operasyondur. Ancak sağlıklı bir dişiyi operasyona almak, toksemili yaşlı, hasta bir köpeği operasyona almaktan çok daha güvenceli olacağından yavru alınması düşünülmeyen köpekleri erken yaşta kısırlaştırmak suretiyle bu problemlerin oluşmasını önlemek mümkündür. Hayali gebeliği önler: Gebe olmayan köpeklerde fizyolojik olarak her östrüsten sonra prolaktin hormonuna bağlı olarak gelişen bir sorundur. Hayali gebelik köpekte bir stres yaratarak sahibinede önemli ölçüde rahatsızlık verir. Hayali gebelik geçiren bir köpekte iştah ve kilo artışı, karnın büyümesi, huzursuzluk, sinirlilik, karanlık yerlere saklanma, analık davranışları, yuva hazırlama, memelerin gelişmesi ve süt sekresyonu şeklinde belirtiler görülür. Tekrarlanan hayali gebelikler meme enfeksiyonları ve meme tümörlerine rastlama sıklığında artışa da neden olmaktadır. Hayali gebelik gösteren köpeklerin sağaltımında kullanılan hormon preparatları pyometra şekillenmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle böyle köpeklerin kısırlaştırılma- sı ile sorun ortadan kalkar. Meme tümörlerinin oluşumunu azaltır: Meme tümörleri bütün yaşlı dişilerde oldukça yaygındır. Her çiftleşme sezonunda hayali gebelik geçiren ve memelerinde süt üreten dişilerde giderek meme tümörü riski daha da artar. İlk östrüsten önce (pubertas öncesi) kısırlaştırılan dişi köpeklerde meme tümörlerine daha az rastlandığı bildirilmiştir. Hormonal nedenlere bağlı davranış bozukluklarını giderir: Köpeğin saldırganlığının, kesin olarak sahibinin veya eğiticisinin denetimi altında bulunması gerekir. Ancak bazı köpekler ne denli iyi eğitilmiş olursa olsun sahiplerine karşı sinirli ve saldırgan davranışlar gösterebilir. Bu durumun giderilmesine yardımcı olmak amacıyla köpeklerin kısırlaştırılması önerilmekte ve kısırlaştırılan köpekler daha iyi huylu ve eğitim almaya istekli olmaktadırlar. Kısırlaştırmanın Dezavantajları: Seksüel siklusun geriye dönüşümsüz olarak yitirilmesi: Kısırlaştırma sırasında uterus ve ovaryumlar total olarak alındığı için dişi fertilitesini yitirmektedir. Bu nedenle kısırlaştırma yöntemi hayvan sahiplerine,�geriye dönüşümü olmayan, kalıcı bir yöntem� olarak tanıtılmalıdır. Kilo artışı: Kısırlaştırmadan kaçınmanın en yaygın nedeni operasyon sonrası köpeğin kilo alacağı kaygısıdır. Kısırlaştırıldıktan sonra köpeğin yedirilen yemeklerden daha fazla faydalanacağı gerçeği doğrudur. Ancak genç ve yaşlı köpeklerin kısırlaştırılmasından sonra meydana gelen kilo artışının farklı olduğu ve yaşlı köpeklerin bu operasyondan sonra genç köpeklere göre daha fazla kilo aldıkları bildirilmektedir. Bu farklılığın nedeni yaşlı köpeklerin enerji tüketimleri az olup ancak enerjiden zengin gıdalarla beslenmeleri sonucu enerji fazlası vücutta yağların çoğalmasına buda şişmanlamaya neden olmaktadır. Bu nedenle kısırlaştırma operas- yonunu takiben köpekler aralıklarla tartılmalı, bol sebzeli gıdalarla beslenmeli ve sportif faaliyetler yaptırılması ile ideal kiloda tutulabilirler. İdrarı tutamama (=üriner incontinens): Kısırlaştırma sonrası köpekte enfeksiyöz ve nörolojik bir sorun olmadığı halde uykuda veya uykunun dışında iken idrarını kaçırma sorununa sıkça rastlanılmaktadır. Bunun nedeni ovario-histerektomi sonrası gelişen üretral sfinkterik yetmezliktir. İsviçrede yapılmış bir çalışmada 412 adet kısırlaştırılmış köpekten 83 (%20.1)�ünde operasyon sonrası idrar kaçırma sorunu ortaya çıkmış ve bu olguların %74.7�si kısırlaştırmadan sonra ilk 3 yıl içerisinde şekillenmiştir. Üriner inkontinens�e 20 kg�ın altındaki köpeklerde rastlama oranı %9.3 ve 20 kg�ın üzerindeki köpeklerde ise %30.9 olarak belirlenmiştir. Ayrıca kısırlaştırılan köpek ırkları içerisinde ençok boxer (%65.0)�lerde bu sorunla karşılaşılmıştır. Bu tip olguların ilaçlarla tedavisinden yüksek oranda başarılı sonuçlar alınmaktadır. Deri ve kıllarda değişiklik: Köpeklerde doğal olarak ilkbahar ve sonbahar aylarında olmak üzere yılda iki kez kıl ve tüyler kendiliğinden dökülür. Kısırlaştırılan köpeklerden özellikle uzun tüylü ırklarda (örneğin; cocker, collie v.s) östrojenik hormon yetersizliğine bağlı olarak deride kuruma, pullanma ve kahverengi lekeler şekillenebilir. Aynı zamanda boyun, kulaklar, perineum, kuyruk ve ekstremite bölgelerindeki kıllarda incelme, kolay kırılma, renklerinde açılma, kıl dökülmesi ve tüylerin uzamasında yavaşlama gibi belirtiler görülebilir. Böyle olguların sağaltımında kısa süre etkili ve düşük dozlarda östrojen preparatları kullanılır. Vit.A, Vit.B kompleks, çinko, kükürt uygulamaları da faydalıdır. Bu bölümün sonucunda diyebiliriz ki,kısırlaştırma köpeklerin aşırı populasyon artışının kontrol altına alınmasına yardımcı olur, sokak köpeklerinin sahiplendirilme şansını artırır. Doç.Dr.İsmail KIRŞAN Arş.Gör.Dr.Kazım Güvenç Kaynak: veterinerhekim.net
Aşı Takvimi
Köpekler ve Bağışıklık Köpekleri çeşitli hastalıklara karşı korumak için aşılamanın önemi yadsınamaz bir gerçektir.Ancak yanlış aşılama programı ya da uygun olmayan aşılar yavrunun kaybına neden olabilir.Bütün aşılar aynı teknik ve bileşimde olmadığından,kimisi yarardan çok zarar verebilir.Bu nedenle veteriner hekimler hayvanın sahip olduğu koşullar gözönünde bulundurularak farklı hayvanlar için değişik aşılama programları kullanabilirler. Aşılar,hastalığa yol açan etkenin hastalık yapamayacak derecede zayıflatılması ya da bağışıklık oluşturabilecek proteinli yapıların ayrılması suretiyle oluşturulan ve antijen duen bir bileşim içerirler.Antijenler hayvanın vücuduna çeşitli yollarla (burun damlası,deri altı,kas içi enjeksiyon)verilerek,hayvanın bununla mücadelesi sağlanır.Mücadele sonunda galip gelen hayvana ardışık olarak (tekrarlı) antijen verilerek bir nevi hayvan asıl mikroba karşı silahlandırılır. Yavru köpeklere yapılan aşıların karnelerine yapıştırılan etiketlerinde DHPLPICR gibi simgeler görürsünüz.Bunlar antijeni verilen hastalığın başharflerinden oluşmaktadır ve antijenin bulunduğunu ifade etmek için kullanılırlar. D - Distemper(Gençlik Hastalığı) H- Viral hepatitis (Karaciğer iltihabı); L – Leptospirosiz (Sarılık yapan mikrop); Pi- Parainfluenza (Üst solunum yolu hastalığı yapan bir virüs) P- Parvovirüs (Kanlı ishal hastalığı) C- Coronovirüs (Viral ishal) R- Rabies (Kuduz) Unutulmaması gereken bir nokta hiç bir aşı ya da aşılama programının 100% garantili olmadığıdır.Çünkü özelikle yavrularda aşılara karşı oluşacağı bağışıklık yanıtını birçok faktör etkileyebilir ve çok karmaşık bir yapıya sahip olan bağışıklık sistemi,henüz tam anlamıyla aydınlatılmış değildir.(Yavru köpeğin aşılanmasında en önemli olgu anneden geçen antikorların varlığıdır.Antikorlar antijen dediğimiz yapılara karşı oluşturulan savunma araçlarıdır.) Yeni doğan yavrular,eğer anneleri daha önce aşılandı ise ya da hastalığı geçirmiş ise,annelerinden plasenta yoluyla ya da süt emme suretiyle antikor denen bağışıklık maddelerini pasif olarak(kendileri üretmeden)alırlar.Böylelikle yeni doğan yavru kendi bağışıklık sistemi mikroplarla mücadele deneyimi ve gücü kazanıncaya kadar geçici bir süre annesinin antikorlarıyla kendisini savunur.Anneden alınan (matarnal)antikorlar annenin bağşıklık durumuna göre değişir ve mikrop türüne özgürdür.Yani her hastalık için seviyeleri eş değer olmayabilir.Örneğin;kanlı ishal hastalığına karşı yeterli iken gençlik hastalığına karşı yeterince koruma sağlamayabilir.Anneya ait antikorlar belirli bir süreden sonra ortadan kalkar iken,yavrunun bağışıklık sistemi gerek mikropla karşılaşma,gerekse aşılanma suretiyle gelişmeye başlar.Hayvanın hastalığa yakalanmadan evvel aşılanması ve bağışıklık elde etmesi arzulanır.Ancak anneden gelen antikorlar hayvanı hastalığa karşı olduğu gibi aşıya karşı da korur.Bu durum aşıların bağışıklık vermemesinin en önemli nedenidir. Maternal (anneye ait) antikorların tükendiği ve yapılan aşının henüz bağışıklık oluşturamadığı dönem “pencere” olarak isimlendirilmektedir.Hayvanın hastalığa karşı bağışıklı olabilmesi için tekrarlı aşılamalar sonucu yeterli antikor seviyesine ulaştırılması ve son aşılamadan 10-12 günlük süre geçmesi gereklidir.Maternal antikorlu köpeklere aşı yapıldığında gençlik hastalığına karşı köpeklerin 95% 12 haftalık korunma sağlayabilmesine karşın,kanlı ishalde ancak 60-70 % oranında köpek aynı sürede korunabilir.Kanlı ishalde 3-4 defa aşılama sonrasındda 18-20. haftalarda yeterli korunma sağlanabilir. Aşının türü,yani zayıflatılmış canlı-virüs yada ölü-virüs aşısı olması da önem taşır.Canlı aşılar daha çabuk ve daha uzun sürekli bağışıklık oluşturmasına karşın,normal hayvanda çoğalabilme riski taşırlar ve yan etkileri çoktur(distemper encephilitisi) gibi.Ölü aşılar daha geç bağışıklık oluşturması,yeterli bağışıklık için tekrar enjeksiyonlar gerektirmesine karşın çok daha güvenlidirler ve daha fazla tercih edilmektedirler. Aşıların soğuk zinciri (4-8 C) bozulmadan korunmasıda bağışıklık oluşumunda önem taşır.Tekrarlı nakiller taşınma koşullarının iyi olmaması (aşırı sarsıntı) gibi nedenler ile aşılarda bozulmalar olabilir.Aşıdaki antijen miktarıda bağışıklık oluşmasında önem taşır.Bir şişe içindeki aşı antibiyotik gibi hayvanın canlı ağırlığına göre bölünerek kullanılmamalıdır. Ayrıca kas içi yapılması gereken bir aşının deri altı verilmesi aşının özelliğini yitirmesine neden olabilir.Bu gibi yanlışlıklara yer vermemek için üretcii firma önerileri dikkate alınmalıdır.Hayvanın ırkının aşının bağışıklık oluşturması ile bir ilgisi yoktur.Doberman,Rotthweiler ve English Springer Spaniel ırkı köpekler kanlı ishal ve gençlik hastalıklarına çok dayanıksız oldukları halde doğru bir aşılama programı ile yeterli korunmaya sahip olabilirler.Ölü virüs aşısının üzerinden 2 hafta geçmeden yapılan canlı virüs aşıları etkili olamaz. Bakteriyel hastalıklar viral hastalıklara oranla daha az görülürler.Bakteriyel hastalıklara karşı hazırlanmış aşılar hem daha az etkili olur,hem bağışıklık süreleri kısadır hemde yan etkileri çoktur. Köpeklerin Leptospirosiz,bordetelloz(çiftlik öksürüğü hastalığı) ve borreliosis (Lyme hastalığı) aşıları ticari olarak bulunmamaktadır. Aşılama takvimi öncesi hayvanın parazitlerden arındırılması gerekir.Ayrıca aşı verilmeden önce olanaklar ölçüsünde kan tahlili yapılması (Hemogram) eğer yapılamıyorsa en azından ateşin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.Zira hastalığın kuluçka döneminde yapılcak aşı daha kötü sonuçlar verir. Aşılamada Yaş Faktörü Yavru köpeklerin ilk aşısı ne zaman yapılmalıdır? Çoğu uzmanların bu konuda ortak olarak buluştuğu nokta aşırı baskılıyıcı T hücreleri,endojen,kortikosteroidler veya maternal antikorların interfesi nedeniyle,ilk aşılamanın en azından 4.haftadan sonra yapılmasıdır.Bu düşüncenin temel esprilerinden biri de modifiye canlı aşıların oluşturduğu ciddi yan etkilerdir.Zayıflatılmamış köpek gençlik hastalığı virüsü aşısı, 3 haftalık küçük yavru köpeklerde ensafalitise (beyin iltihabı),zayıflatılmış köpek gençlik hastalığı virüsü aşısı da kardiyomiyopatilere neden olabilmektedir.Bir araştırmada doğumdan hemen sonra aşılanan bir Labradorun yavrularında,aşılamayı takip eden 22.günde sinirsel belirtilerin görüldüğü ve bu yavrulardan 5 tanesinin öldüğü kaydedilmiştir.Bu araştırmaların sonuçları yavru köpeklerde ensafalitisin geliştiği gözlemlenmiştir.Yine Distemper aşısının yol açtığı komplikasyonlara dikkat çeken bir başka araştırmada yaşları 4 ay ile 8 yıl arasında değişen köpeklerde sinirsel belirtiler ve kısa süreli felç gözlenmiştir.Muayeneler sonucu bu köpeklerde non-supurative meningitis teşhis edilmiştir. Aşılamalar arasındaki aralıklarda oldukça çok tartışılan konulardan biridir.Aşıların 10 günden daha az aralıklarla yapılması,aşının bağışıklık sistemi üzerindeki baskılayıcı etkisi nedeniyle beklenenden daha düşük düzeyli bir bağışıklığın elde edilmesine neden olur.Deneyimli klinisyenler aşılamalar arasında 3 haftalık bir aralığı tercih ederler.Bu 3 haftalık süre maternal antikorlarla başarılı bir mücadele ve bağşıklık sistemi belleğinin de hazırlanması için uygun bir zaman aralığıdır. Aşılama serisindeki son uygulama ne zaman yapılmalıdır? Bu hastalıklara karşı değişiklik göstermektedir.Minimum yaşa göre yapılan bir düzenlemeye göre;aşılar son uygulamaları,Köpek gençlik hastalığı Distemper için 12-14.haftalarda.Bulaşıcı karaciğer hastalığı ” Infekiıous Canine Hepatitis” için 12.haftada,Kanlı ishal “Parvovirüs” aşısı için 16-18.haftalarda yapılmalıdır. Yavru köpeklerin aşılanmsı için rasyonel bir opsiyon yoktur.Ne zaman ve ne kadar sıklıkla aşılamanın gerekli olduğu en çok sorulan sorulardandır.Bu konuda yapılan çalışmaalrın sonuçlarına göre genellikle 14-28 günlük aralıklar önerilmektedir.Ayrıca maternal antikorlarla rekabetten kaçınmak için 6 haftalıktan erken yaşta aşılamanın başlamaması gerektiğine dikkat çekilmektedir.Modifiye canlı ve canlı aşılar,doğal olarak enfeksiyon yapma yeteneği (virülens) ve aşılamadan sonra virulensin yeniden kazanılması gibi yan etkilere sahip olan muhtemel biyolojik kontaminanylardır.Ölü subunit ve rekombinat aşılar daha az ve kısa süreli bağışıklık veren aşılardır,fakat enfeksiyon riskleri bakımından daha güvenlidirler. Özet olarak yavru köpeklerin ilk aşısının 5-7. haftalarada ve bunu takip eden aşıların 21 günlük aralıklarla yapılması en uygundur.İlk karma aşı en az parvovirüs,hepatisiz ve gençlik hastalığına ait suşları içermelidir.Bunu takiben iki karma aşı daha yapılmalı ve bu karma aşılarda ilk karma aşıda bulunan suşlarla birlikte “Leptospirosiz” ve “Parainfluenza” da bulunmalıdır.Son olarak 16-22 haftalarada” Parvovirüse” karşı tek bir aşılama daha yapılmalıdır.Karma aşı programı tamamlandıktan sonra 3-4.aylarda kuduz aşısı yapılmalıdır.Karma ve kuduz aşıları yılda bir kez tekrar edilmelidir.Köpek öksürüğüne karşı yapılacak aşılamaların başlangıcı için,sütten kesme dönemi 6-8.haftalar veya 1.8kg canlı ağırlık esas alınır.Bu aşının 6-12 aylık aralıklarla tekrar edilmesi tavsiye edilmektedir. Kaynak:http://www.kopegim.org/