Zamanı say,tempo tut, Runik bir tempo olsun, Tintintin sesleri müzik gibi yükselsin Çanlardan,çanlardan,çanlardan, Çan...çan...çan... Çanların çınlayan sesini dinle... O cesur çanlar! Titreşimleri ne müşiş bir korku masalı anlatıyor! Ah, çanlar,çanlar! Korkuları nasıl bir masal anlatıyor...
EDGAR ALLAN POE
Açık konuşucam şiirler berbat
quote:
Orjinalden alıntı: nicer
Açık konuşucam şiirler berbat
hiç olmazsa okuyuyorsun, teşekkürler. beğendiğin şiirlerden örnekler verirsen sevinirim.
Eskilerde kalma bir dostu yine aynı konuyla özellike bu forumda görmek çok güzel bir duygu...
Hoşgeldin @keloğlan
Burada son zamanlarda biraz seviye ve yaş düşüklüğü olduğu için seni anlayan oranı biraz düşük olacaktır ama emin ol ben özellikle takip edeceğim...
serseri
Yağmur yağıyordu Benim saçlarımda kırağılar vardı omuz omuza konmuş bir gül Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul Yüzünde daha da eski bir hikaye Geldim dedi, geldim işte Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim Bir kaç gömlek bir pijama attı Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi Gökyüzüne verdiğim dualarımı Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim Döndüm dedi,döndüm işte İçeri girdi aksıyordu bir ayağı Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda Bir ceylan gibi nasıl da koşardı Ayağım dedi,derin bir nefes aldı İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım Kurban olsun ikimizinki de memlekete Oturduk,uzun uzun baktık kendimize Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya Ben başımı onun omuzuna yaslardım O taleal okurdu kulağıma Ben bazı geceler oturup ağlardım O dua ederdi hepimiz adına Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına Korkuyla evlerine koşuyordu Düdükler çalıyordu,sirenler çalıyordu,şehri kimler çalıyordu? Oysa biz onunla yüreğimizi koymuştuk ortaya Arkasından baktım,elinde tahta bir bavul,cebinde ikimizin yüreği Şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk Şen olasın mahpusluk Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki? Bana mektup yaz,bir de menekşe resmi yap Ve bir gül gönder anama Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki? Ve yürüdü Yusuf Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine Ben onüç yıl bekleyecektim onüç yıl kavuşmak için Çebinde rehin götürdü yüreğimi
İbrahim SADRİ
quote:
Orjinalden alıntı: serseri
Yağmur yağıyordu Benim saçlarımda kırağılar vardı omuz omuza konmuş bir gül Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul Yüzünde daha da eski bir hikaye Geldim dedi, geldim işte Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim Bir kaç gömlek bir pijama attı Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi Gökyüzüne verdiğim dualarımı Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim Döndüm dedi,döndüm işte İçeri girdi aksıyordu bir ayağı Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda Bir ceylan gibi nasıl da koşardı Ayağım dedi,derin bir nefes aldı İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım Kurban olsun ikimizinki de memlekete Oturduk,uzun uzun baktık kendimize Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya Ben başımı onun omuzuna yaslardım O taleal okurdu kulağıma Ben bazı geceler oturup ağlardım O dua ederdi hepimiz adına Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına Korkuyla evlerine koşuyordu Düdükler çalıyordu,sirenler çalıyordu,şehri kimler çalıyordu? Oysa biz onunla yüreğimizi koymuştuk ortaya Arkasından baktım,elinde tahta bir bavul,cebinde ikimizin yüreği Şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk Şen olasın mahpusluk Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki? Bana mektup yaz,bir de menekşe resmi yap Ve bir gül gönder anama Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki? Ve yürüdü Yusuf Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine Ben onüç yıl bekleyecektim onüç yıl kavuşmak için Çebinde rehin götürdü yüreğimi
İbrahim SADRİ
ooo kadim dost tekrar merhaba, izleyen bir kişi de olsa aktarmak boynumun borcu. genç arkadaşlarımızdan da heveslenen olursa ne mutlu bizlere.
ŞARAP
Saat onikiden sonra, Bütün içkiler Şaraptır
CEMAL SÜREYA
Elde Var Hüzün
söyleşir evvelce biz bu tenhalarda ziyade gülüşürdük pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının ne meseller söylerdi mercan köz nargileler zamanlar değişti ayrılık girdi araya hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz sahilde savruluşları başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller elde var hüzün
o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması sırılsıklam âşık incesaz kadehlerin mehtaba kaldırılması adeta düğün hayat zamanda iz bırakmaz bir boşluğa düşersin bir boşluktan birikip yeniden sıçramak için elde var hüzün
ATTİLA İLHAN
Nokta
Bana yalanlar söylese yetinecektim. Ama yalan söyledi.
Özdemir Asaf
Anahtar
Konuşmak susmanın kokusudur. Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma. Yalan korkaklığın tortusudur. Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.
Özdemir Asaf
Helecanlar-
yazın mavi akşamlarıyla ineceğim patikalara buğdaylarla bezeli ufak otları çiğneyerek: ayaklarımda o tazelik, aklım bir karış havada bırak yıkasın çıplak başımı rüzgar diyerek
konuşmayacağım, düşünmeyeceğim bir an bile: lakin tırmanacak içimde bitmekbilmez aşk ve ben uzağa, uzaklara gideceğim derbedercesine doğayla, ve mutlu, sanki bir kadınlaymışçasına
arthur rimbaud, sensations, çeviren: reha yunluel
Aşk Meşk Vesaire
Kalbini yerinden çıkaracak gibi Kimlerden gizli yaşanacak gibi Seni herkesten kaçıracak gibi Yaşadığın AŞK olsa gerek
Gözlerin yağmurda saçak gibi Sevdiğin senden kaçak gibi Kalbin yanar ocak gibi Yaşadığın MEŞK olmasa gerek
Sevdiğin çölde serap gibi Elinde kaldı bak kum gibi Hatırlarsın dün gibi Yaşadığına VESAİRE demek gerek.
Öncel İpekçi
Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum...
Nazım Hikmet Ran
İnsan
Ya hayrandır sana ya düşman Ya hiç yokmuş gibi unutulursun Ya da bir dakka bile çıkmazsın akıldan
Nazım Hikmet Ran
YAŞIYORUM DEMEK
Çok merak ediyorum kendimi Başıma birşey mi geldi Öldüm mü kaldım mı Hiçbir haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım Kapıyı açan kendim Bir süre kendime baktım Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah Bugün de yaşıyorum demek Benden başka yok kimsem Beni merak edecek.
AZİZ NESİN
şiirler için teşekkürler
SEN SÖYLEMEDEN DE BİLİYORUM
Seziyorum ki kaçacaksın.. Yalvaramam koşamam Ama sesini bırak bende Biliyorum ki kopacaksın Tutamam saçlarından Ama kokunu bırak bende Anlıyorum ki ayrılacaksın Çok yıkkınım yıkılamam Ama rengini bırak bende Duyumsuyorum ki yiteceksin En büyük acım olacak Ama ısını bırak bende Ayrımsıyorum ki unutacaksın Acı kurşun bir okyanus Ama tadını bırak bende Nasıl olsa gideceksin Hakkım yok durdurmaya Ama kendini bırak bende.
AZİZ NESİN
quote:
Orjinalden alıntı: keloğlan
BİR YAPRAK GÖNDER Bir yaprak gönder bana, bir koruluktan koparılmış olsun, hiç değilse evinden yarım saat öteden. Sen oraya dek yürür güçlenirsin, bense kalkar teşekkür ederim sana o güzel yaprak için.
BERTOLT BRECHT
Başlığa bak yaa, adam sarhoş olsa başka bişi dicekk
bu konu mokoko + comolokkoo yani papicilooo olmuş yaw