Şimdi Ara

mide kanseri (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
30
Cevap
0
Favori
36.542
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • ekin94 E kullanıcısına yanıt
    kardeş ölüm korkusu sarmasın.allahtan geldik allaha döneceğiz er veya geç.ama dün memleketim adanada tatildeydim yeni birşeyle tanıştım.ve doktorların bunu geri götürün umut yok tedavi yapamayız dediği hasta 3ay içinde iyileşti.ve bi kişiye daha şahit oldum.yani kanseri 3 ay içinde yenebilirsiniz.hemde her türlü kanseri yenebilirsiniz.6 ay önce dayımın oğlu anlatmıştıda inanmamıştım.şimdi aynı ilacı arkadaşımın annesi kanser onda deniyeceğim inşallah.tabi kabul ederlerse bakalım 2 3 ay içinde ne olacak.bence garanti iyileşir.05339530585
  • kardeş ölüm korkusu sarmasın.allahtan geldik allaha döneceğiz er veya geç.ama dün memleketim adanada tatildeydim yeni birşeyle tanıştım.ve doktorların bunu geri götürün umut yok tedavi yapamayız dediği hasta 3ay içinde iyileşti.ve bi kişiye daha şahit oldum.yani kanseri 3 ay içinde yenebilirsiniz.hemde her türlü kanseri yenebilirsiniz.6 ay önce dayımın oğlu anlatmıştıda inanmamıştım.şimdi aynı ilacı arkadaşımın annesi kanser onda deniyeceğim inşallah.tabi kabul ederlerse bakalım 2 3 ay içinde ne olacak.bence garanti iyileşir.05339530485
  • Maleseff mide kanseri çok çabuk yayılan bir kanser türü.Allah şifa versin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • http://www.yenicaggazetesi.com.tr/kansere-careyi-trabzonlu-omer-ozdogan-buldu-12861yy.htm

    quote:

    Trabzonlu Ömer Özdoğan, bir yıl önce, telefonla arıyor ve “Kansere çare buldum, ya beni kendi programınızı çıkarın ya da Uğur Dündar’ın telefonunu verin” diyordu. Önceleri pek ciddiye almamıştım ama ısrar üzerine Dündar’ın telefonunu bulup kendisine verdim.
    Sonra bir yakınımın kanser olduğu ve iki aylık ömrü kaldığı ortaya çıktı. Öyle ki doktorlar kemoterapi bile uygulayamıyor, vücudun bu ağır ilaçlara direnemeyeceğini ve hastanın hemen öleceğini söylüyordu.
    ***
    Hastamızın midesi bir yıl önce tamamen alınmıştı. Hastalık daha sonra midenin üstünde 12 parmak bağırsağından yemek borusuna ve oradan da artık bütün vücuda yayılmaya başladı.
    Yapacak başka bir şey kalmadığından Ömer’i aradım ve bahsettiği ilâcı göndermesini istedim.
    Ömer’in gönderdiği bal, arı sütü ve polenden oluşan macunu ve arı sakızını hastaya verdim, Bir hafta içinde kendi çabasıyla ayağa kalkmaya, yürümeye başladı. Bacağındaki 20 cm. uzunluğunda ve dört-beş cm. enindeki yara da hızla iyileşmeye başladı. Belden aşağısı davul gibi şişiyor, su topluyor ve bacağındaki yaradan şırıl şırıl su akıyordu. Bu arada iyileşmeye başlayıp evin içinde dolaşırken ayağı bir mindere takılıp düştü, kalçasını kırdı, ameliyat edildi, ameliyat yaraları da üç ay içinde hızla kapandı. Bir deri bir kemik kalmışken, kilo aldı, kendisini iyi hissetmeye başladı, genel karakteri olan karamsarlığı bile kayboldu, sağlıklı düşünmeye başladı. Şimdi hastamızın kan tahlilleri de tamamen temiz çıkıyor.
    Bütün bunlar 200 gram arı reçinesi, 1.5 kilo bal macunu ve doktorun reçeteyle verdiği, hastamızın her gün kullandığı vitamin yüklü mamalar ile oldu.
    ***
    Anladığım kadarı ile arı reçinesi, (propolis), vücuttaki kanserli hücreleri yok ediyor. Bunu yapmak için önce kanı temizliyor. Temiz kan, sadece hasta hücreleri yok ederken, iyi beslenme ile yeni üretilen sağlıklı hücreler onların yerini alıyor.
    Fakat propolis, her türlü kanserde etkili olur mu bilmiyorum. Yine de yöntem kesinlikle denemeye değer, çünkü hiçbir yan etkisi yok, kanı temizlediği için faydası kesin.
    Kemoterapi, kanserli hücrelerle birlikte sağlıklı hücreleri de yok ettiğinden hastanın iyileşmesi, çok dirençli bir vücuda sahip olmasına bağlıdır.
    Böyle bir bilgi elde ederek hastamızın iyileştiğini görünce, vicdanen rahatsız oldum ve birkaç ay önce “kansere çare var” diye bir yazı yazdım ve bizim gibi tamamen çaresiz kalanlar uygulasın istedim. Yazmasam, böyle bir çareyi sadece kendi yakınlarım için saklamış olurdum.
    ***
    Arı, kış dönemi öncesi, kovanın girişini kapatmak ve kovanı dezenfekte etmek için arı reçinesini üretir. Yalnız bu maddenin hepsi alınırsa bütün arılar, mikroptan ve soğuktan ölür. Arıya da bırakmak gerekir. Bir kovandan ne kadar alınabileceğini arıcılar bilir. Son yıllarda görülen toplu arı ölümlerinin sebebi, kovanlarından aşırı miktarda arı reçinesi alınması olabilir.
    Hasta, bu sakızdan normal sakız kadar bir parça keserek veya kopararak ağzında eritip un-ufak edene kadar çiğneyip yutacak. Bunu günde üç-beş defa tekrarlayacak.
    Macun ise hakiki bala, arı poleni ve çok az miktarda arı sütü karıştırılarak elde edilir. Sabahları, kavanozdaki macun iyice karıştırıldıktan sonra hastaya bir kaşık verilir. Arı sütünün fazlası tehlikeli olabilir, doping etkisi vardır. 15.04.2010 Yençağ Gazetesi


    Propolis dışında kanser hastalarına alkali dyetler tavsye edilmekte . Bol bol karbonat içmek kan asitliğin düşürüyor ve kanser gelişimi yavaşlıyor .Kanser hastalarında vücut normalde alkali kalması gerekirken asidiktir.
    Bunun yanında karbonatı kanser tedavisinde öneren doktorlara göre ( Batılı doktorlardan kastım ) kanser hastalarında "candida albicans" türü mantarlar patlama yapmakta , bu organzmalar vücuttaki faydalı bakteriler tarafından normalde baskı altında tutulduğu halde verlen antibiyotikler nedeniyle faydalı bakteriler de öldüğü için fungal enfeksiyon kanser tedavilerinin çoğunui şe yaramaz hale sokuyor. Karbonat "candida albicans" mantarı üremesini önleyen etkisiyle daha başarılı kanser tedavisi olarak sunuluyor bu yüzden.

    Bunun dışında br başka konuda aktarmıştım :

    Şöyle bir tıbbi makale var : " A patient with scirrhous stomach cancer treated with combination of hyperthermotherapy and 5-aminolevulinic acid (ALA).

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23780986
    Seta Clinic Group, Chiyoda-ku, Tokyo, Japan. m-saito@toushikai.com

    Abstract

    A 35-year-old female with scirrhous stomach cancer (stage IV) was treated with a combination of 5-aminolevulinic acid (ALA), sodium dichloroacetate (DCA), hyperthermotherapy, and immunotherapy as terminal care. The patient survived for one year and seven months, during which her quality of life was markedly improved and she returned to work. The patient was diagnosed with poorly-differentiated adenocarcinoma and progressive signet-ring cell carcinoma, accompanied by left ovarian metastasis, peritoneal dissemination, and right hydronephrosis stage IV, and treated with combination chemotherapy with tegafur-gimeracil-oteracil potassium (TS-1) and docetaxel. Oral ALA and DCA were concomitantly administered at 50 mg each three times a day (150 mg/day, respectively). In addition, hyperthermotherapy using thermotron was concomitantly performed at 2- to 3-week intervals. Cellular immunotherapy with αβ T- and immature dendritic cells was also performed. The disease did not progress for 11 months, her quality of life was markedly improved, and she was able to return to work. However, the signs of enlargement of the ovarian metastatic lesion were noted later, for which chemotherapy with four cycles of second-line paclitaxel and a half dose of irinotecan and cisplatin as third-line treatment were performed. Combination of ALA/DCA, hyperthermotherapy, and cellular immunotherapy may be a low-invasive palliative therapy superior in maintaining quality of life of tumor-bearing terminally ill individuals. "

    DCA ( diklorasetat ) lisans süresi geçmiş ve herkes tarafından üretilebilir olduğu için kimya devleri tarafından artık piyasalanmayan bir ilaç maddesidir ve mitokondrial tedavide kullanılır . Halen Kanada Alberta Üniversitesi kanser tedavisi ve DCA üstüne klinik deneylere devam etmektedir. son derece ucuz olduğu için piyasaya verilmemektedir.

    Tedaviniz yapan doktorla görüşün , makaleden de bir çıktı alıp inceletin.

    Bir de şöyle bir araştırma mevcut : "Selective Induction of Apoptosis with Proton Pump Inhibitors in Gastric Cancer Cells " CLINICAL CANCER RESEARCH vol 10, 8687-8696 DECEMBER 15 , 2004 , author : Marie Yeo
    Omeprazole Proton Pump Inhibitor 40 mg per day should be seriously considered as another approach for gastric cancer cells treatment.

    doktorunuzu tedavi araştırmaya zorlayın, standart tedaviler yerine.
    onun dışında bütün kanser hastaları için genel geçer olan bir başka konu var : asitli yiyecek ve içeceklerden uzak durun. her türlü gazlı asitli kola gazoz türevini kesin bir şekilde terkedin. şekeri mümkün mertebe az kullanın. sertlik derecesi 7.5 tan az içme suyu kullanmayın /( 7 nötr - <7 asitli , >7 alkali sulardır )
    alkali beslenme üstüne biraz araştırmanızda fayda var.
    kanser hastalarında kan asitliği yükselir , vücut normalde alkali kalmaya programlıdır.

    kızartmadan uzak durun , haşlanmış veya buharda pişmiş az yağlı yiyecekleri tercih edin. işlenmiş et ürünlerini tamamen kesin . sucuk pastırma salam sosis vb ürünler muhafaza için nitrat tuzları kullanılan ürünlerdir , nitrat tuzları kanseri azdırır.

    sızma zeytinyağı ve taze tereyağı kullanın.

    kanser bir sebep değil sonuçtur.
    doğru bir tedaviyle elbette yenebilirsiniz.
    geçmiş olsun.

    Not : DCA sadece kimyasal madde ve hayvan ilacı olarak satıştadır . ABD üzerinden alınabilir . BuyDCA sitesi satıyor bu arada internetten. Ucuz bir maddedir.
    DCA karaciğerine kanser sıçramış hastalarda kullanılamaz. Doktora danışmadan kullanmayınız. !

    Propolisi arı / bal üretimi yapan üreticilerden alablirsiniz.
    Karbonat zaten bilinen bir madde.
    Ve hastanız tedav alternatiflerini blsn ve kendisi seçim yapsın.
    Kemoterapi son derece zor br tedavi. Ne bıraksın denebilir ne devam etsin.
    Tedavi hastayı rehabilite edip bir müddet daha yaşamasını mı sağlayacak yoksa ya ölür-ya kalır türü bir tedavi midir doktorunuz mutlaka cevaplasın.
    Neticede hasta belki tedavi olmamayı da tercih edebilir.




  • Kanserle Yaşam ve Savaş

    Herkese Merhaba,

    Kanser hastalığı ile tanışmamız ve bu yolda ilerlerken araştırmalarımızın sonucun da edindiğimiz tecrübeleri anlatmak istedik. Çünkü kanser hastaları ve yakınları son derece yalnız, çaresiz, umutsuz durumda. Çoğu kimseden net bilgi alınamıyor. Yada alın gidin yapacak bir şey yok deniliyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kanseri en iyi çeken ile yakınları çok iyi bilir. Umut tacirleri paranızı aldığı gibi bırakın tedavi olmayı paranızla hem rezil rüsva oluyorsunuz hem hastanız daha da kötüye gidiyor hemde duygularınız ile oynanıyor. İşin ehli insanları bulmak çok zor, bulsanız bile ya küstürülmüş yada başlarına ummadık şeyler gelmiş. Kısacası bu hastalığa yakalanan işi gerçekten çok zor. Allah kimsenin başına vermesin. Bu sebeple en küçük bilgi bile büyük önem taşıyor olabiliyor. İnşallah tüm kanser hastalarımız en kısa zaman da iyileşir.

    Kanserle ilk tanışmamız 1985 yılında dedemle başladı. Cilt kanseri olup uzun bir tedavinin sonucun da 1989 yılında hakkın rahmetine kavuştu.
    İkinci kanser vakamız Canım Babam. 2001 yılında Akciğer kanserine yakalandı. Bir yıl süren ilaç ve kemoterapi tedavisi sonucu 2002 yılında o da hakkın rahmetine kavuştu. 2003 yılında Amcam cilt kanserine yakalandı.Belki de bu bizim için araştırma adına bir başlangıç oldu.İncir meyvesi ile hazırlanan bir karışımla amcam bu illetten kurtuldu. 2007 yılında annem rahim kanserine yakalandı. 2008 Ocak ayında ameliyat olarak rahim, yumurtalık ve tüpler alındı. Kontrollerimizi yaparak 2013 Temmuz ayına kadar sorunsuz geldik. Yendiğimizi düşündük derken Temmuz ayında çekilen Pet BT de Karaciğer de metastaz(yayılım) geliştiği vurgulandı acilen ameliyat ve kemoterapi tedavisi yapılması gerektiği vurgulandı.Biz karadenizliyiz. Aslında aklımıza çernobil gelmedi değil ama artık her yer çernobil, eksoz dumanları, genetiği oynanmış gıdalar, sahte ürünler, doğal olmayan yiyecek içecekler vs. vs. bu şartlarda normal insan bile belli bir zaman sonra sağlığını kaybetmeye başlıyor. Kanser hastasının zaten şansı yok gibi bir şey. Uzmanlarda zaten bu doğrultuda bilgi veriyor. Bakanlıklar devamlı sahte ürünleri açıklıyor ama ya açıklanmayanlar! Heleki büyük şehirlerde doğal ürün bulmak neredeyse imkansız.

    Anne biliyorsunuz insanın en önemli varlıklarından biri. Ailemde herkes kanserden öldü hayatta kalan bir tek annem. 2013 Temmuzda karaciğer metastazı olarak yayıldığını Pet BT ile öğrenmiş olduğumuzda kafamızdan aşağı kaynar sular döküldü zannettik. Tam yendiğimizi düşünürken. O an içimizdeki acıyı size tarif edemem sudan çıkmış balık gibi oluyorsun. Ne yediğimizi ne içtiğimizi anladık, ayaklarım sanki yere basmıyor zannettim. Aslında düşündüğünde mesleğim icabı kendimi çok güçlü sanırdım ama insanın başına gelince anlıyor. Ne desem boş, çaresizlik. Ailecek perişan olduk. Yapılan tahliller çekilen emarlar neticesinde karaciğerde yaygın metastaz ve safra kesesinde taş olduğu tespit edildi. Ne diyeceğimizi ne yapacağımızı şaşırdık. Çok yere gittik farklı konuşuldu biri ameliyat diğeri olmaz geç kalınmış yayılmış diğeri kemoterapi falan filan kafamız çok karıştı. Yer demir gök bakır bunu anlatamam yaşayan bilir herhâlde ne desem boş. Sonra annemle radikal bir karar alıp ne ameliyat olduk nede kemoterapi gördük. Doktor kontrollerimizi düzenli yaptırıp bitkisel gıda kürlerimizi kullanmaya başladık. Aynı zamanda bio-enerji-rezonans da almaya başladık. Köylerden doğal ürünlerle beslenmesine çok dikkat ettik. İstanbul gibi bir yerde doğal ürün bulmak ve getirtmek maalesef biraz maliyetli oluyor. Annemin durumu bizim irkilmemize ve ciddi boyutta araştırmaya itti. Türkiye de hatta yurt dışında bile bir çok konu da araştırma ve analiz yaptık. Kanseri değişik yollarla yenen çok insan olduğunu gördük. Bizde bu yöntemleri denemeye başladık. Maddi manevi ailecek seferber olduk. Allaha şükürler olsun çok iyi sonuçlar almaya başladık. Her sabah ve her akşam anamı evde yaşıyor görmek bana canım oğlum demesi dünyalara bedel. Allahın da izniyle inşallah uzun yıllar yaşayacak. Şu anda her şey çok güzel ve yolunda.

    Araştırmalarımızda ve edindiğimiz tecrübelerde şunları önemle vurgulamak istedik.

    1. Beslenme son derece önemli. ( Kanser de Önemi çok büyük )
    2. Moral ve Motivasyon
    3. Doğru Tedavi

    Beslenme neredeyse kanserle savaşta en önemli yapı taşı niteliğinde.
    Öyleki yediğiniz içtiğiniz le kanser hücrelerini besliyor olabilirsiniz.
    Beslenmede asıl önemli olan yediğiniz ve içtiğinizin doğal olması.
    Beyaz ekmek yerine tam buğday unlu ekmek tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
    Şeker tüketiminden kaçınılmalıdır. Hazmı zor yiyecekler ve içecekler tüketilmemelidir. Uzmanlar Sebze ağırlıklı beslenmeyi vurgulamaktadırlar.

    Beslenmede en önemli kaynaklardan bir tanesi zeytin yağı. Zeytin yağı içerisindeki squalene maddesi sadece zeytin yağı ve köpek balığı kıkırdağı içerisinde var. Günde en az 100 gr tüketilmesi kanserle savaşta size katkı sağlayacaktır.

    C vitamini kanserle savaşta yine katkısı küçümsenemeyecek şekilde. Kanser hastası en günde 3 kez olmak üzere duruma göre 3-10 gr arası kullanması gerekiyor. Fazla alım da çok da önemli değil sadece ishal yapıyor. Zaten büyük boşaltımımızın(dışkılama) günde en az 2 defa olması gerekiyor. Kabızlık varsa büyük sorun var demektir.

    Keten Tohumu yağı yoğurtla beraber tüketildiğinde ortaya bir protein çıkıyor. Bu protein kanserle savaşta etkin bir rol üsleniyor.

    Bio-enerji de kanserle savaşta etkin rol alıyor(rezonans). Baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik(frekans) ile kanser tedavi edileceği bilgisini internet ortamında bulabilirsiniz.

    Kanser hastaları zaman içinde kanser hücrelerinden dolayı kansız kalabiliyorlar. Carvacrol maddesi vücutta antibiyotik etkisi yarattığı gibi kan hücreleri sayısını hatırı sayılır derece de arttırmaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Kanserle savaş ta önemli rol üstlendiği vurgulanmaktadır. Ayrıca saça sürüldüğünde yağlanmayı durdurduğu ve dökülmeye önleme de katkısı olduğu söylenmektedir. Yabancı sitelerde kanser üzerine Carvacrol ilgili bir çok yazı bulabilir inceleyebilirsiniz.

    Vücuda kimyasal olarak ağır sanayide işlenmiş ürünler kullanmamalıyız. Örnek olarak şampuan yerine saf ve doğal zeytin yağı sabunu kullanmalıyız. Kıl deliklerinden bütün kimyasallar vücuda emilmektedir. Daha doğrusu vücudumuza girenlerin doğal olmasına dikkat etmeliyiz. Bahsettiğimiz bu konularda kullanılanların doğal ve güvenilir olması çok önemli. Vücudumuzu kandırmamalıyız. Sonra üzülen hüsrana uğrayan yine biz oluruz.

    Kanser hastalarının ve sağlıklı insanların kesinlikle kabız olmamaları gerekmektedir. Kabız olunduğu durum da boşaltım sorunu var demektir. Dolayısıyla toksinler ve atıklar vücudumuz da beklemekte anlamına gelmektedir. Dolayısıyla vücudun asidik hale geldiği vurgulanmaktadır. Asidik ortam kanser hücrelerinin çoğalması ve gelişmesi için zemin hazırlamaktadır. Bu sebeple vücudumuz bazik yani alkali olmasına özen göstermeliyiz. Vücudu Alkali yapmak için Karbonat ta kullanabilirsiniz. Fazla karbonat kullanımı yine ishal yapmaktadır. İnternette kullanımı ile ilgili olarak bilgiler bulabilirsiniz. Günde en az 2 defa büyük boşaltım işleminin yapılabiliniyor olması gerektiğini vurguluyor uzmanlar. Keza en az 5 ve üzeri idrarınızı da yapmanız gerektiği vurgulanıyor.

    Annemin kanı HGB 5 kadar düştü ve kansızlık oluştu.Yaklaşık bir ay gibi bir sürede Carvacrol sayesinde kan 14.56 seviyesine yükseldi.Biz ailecek ve bilhassa annem bahsettiklerimizi harfiyen kullanmaktayız. Kemoterapiyi kendi kararımızla kullanmadık. Annemin bütün tetkik ve tahlillerinin önceki ve sonraki hallerinin raporları elimizde mevcut. İsteyen olursa paylaşabiliriz. Çoktan ölmesi gerekirken sıkıntılarımız var ama hala çok şükür yaşıyor. Kanser şu anda durmuş durumda.İnşallah bu şekilde savaşarak vücut kendi nasıl üretmişse yine aynı şekilde vücut tarafından yok olacaktır.

    Maalesef büyük şehirlerde doğal ve sahte olmayan ürün bulmak neredeyse samanlıkta iğne aramakla eş değer. Annemin bu hastalığı sebebiyle Allahın da yardımıyla aradıklarımızı çok şükür saf ve doğal olarak bulabilmekteyiz.

    Anne tarafım İzmir/Ödemiş li olmamızdan dolayı yaklaşık 8 köyden doğal zeytin yağı bulabilmekteyiz. Keten Tohumu yağını soğuk pres yöntemiyle ısıl işlem görmeden elde eden kooperatif mevcut. Aynı şekilde Carvacrol ve C vitamini doğal ve güvenilir yerlerden temin edebiliyoruz. Zeytin yağı sabunu da yeteri derece de köylerde mevcuttur.

    Bahsettiğimiz Zeytin Yağı, Keten Tohumu Yağı, C Vitamini ve Carvacrol un temininde arkadaş çevremize yardımcı olabilecek duruma geldik. Bir çok arkadaşımıza ve yakınlarına temin ettik ve tecrübelerimizi aktardık. Faydalarını fazlasıyla gördüler.

    Bizde bilhassa kanser hastalarına yakınlarına yardımcı olabilmek ve sağlıklı yaşamak adına bu Allahın şifa mucizelerini temin edebilecek ve devamını sağlayacak duruma geldik. Bizlere yardımcı olanlardan Allah razı olsun. Allahın izniyle gücümüz yettikçe bizde bu illetle savaşanlara yardımcı olacağız.

    Bu anlattıklarımız sizde bir çağrışım yaptıysa ve araştırmacı yapınız varsa zaten araştırır ne demek istediğimizi anlarsınız. Bahsettiğimiz konularla ilgili internette çok bilgi olduğunu görürsünüz.Bir örnek verecek olursak;
    (http://www.geocities.ws/kansertedavisi/)

    Yorumlarınız, istekleriniz ve yardım için mustafalar61@gmail.com adresine iletebilirsiniz. Mailiniz de telefonunuzu mutlaka belirtiniz. 0 553 564 71 09 den de ulaşabilirsiniz. Kullandığımız Alternatif Tedavileri ilerleyen zamanda paylaşacağım. Paylaştıklarım kanserle savaşta yardımı hatırı sayılır kullanan herkese yine önemli katkısı olmuş Allahın doğal mucizeleridir. Çevremizde bu şekilde çok örnek vardır. En yakın örnek annemdir. Biz inat ettik bu illetle Allahın izniyle savaşıyoruz.

    Ayrıca sizlerin de araştırdığınız ve tecrübe ettikleriniz varsa lütfen insanlık adına bu gibi forumlarda paylaşalım. İllaki herkesin duygularının istismar edilmesine, parasıyla rezil rüsva olmasına, umut tacirlerinin eline düşmenine gerek yok. Allah rızası için lütfen paylaşın ve paylaşılmasında yardımcı olun.

    Bütün kanser hastalarımızı Allah şifa versin , sağlıklı insanlarımızında sağlığını daim etsin.




  • Oncelikle hepimize gecmis olsun diyorum.yakinlarini kaybedenlerede baslari sagolsun.babam 4yil once yakalandi mide kanserine.erken teshis oldugu icin total gastrektomi yapildi sicramamasi icin.midesi tamamen alindi.o zamandan beri tabiyki kilo kaybi cok.90kilodan 64 kiloya dustu.su an icin sikinti olan sey ogunleri cok sik gunde 6-7 defa ve az az yiyor.yedigine ictigine sikkat eder.yemeklerden 1saat once yada sonra sivi tuketir.bunlara ragmen ozellikle yemek yedikten sonra surekli bir tuvalete cikma ihtiyaci hissediyor.vucutta tutulmuyo besinler yedigi gibi gidiyor anlayacaginiz.bizim gibi durumu olanlar varmi acaba?ne yapabiliriz?pet cekiliyor zaten her sene .bir sikinti yok!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ekin94 Babam suan sizin yazdıklarinizla bire bir ayni durumu ysdiyor.Bu durum daha nekadar surecek bilmiyoruz dr Umitsiz konusuyor.😞siz bu formu 2012 de yazmissiniz sorum sizi uzmesinden korkuyorum ... Çaresizlik ne kadar zor bizi anca bu çaresizlikle mücadele vermiş kişiler anlar..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ekin94 Babam suan sizin yazdıklarinizla bire bir ayni durumu ysdiyor.Bu durum daha nekadar surecek bilmiyoruz dr Umitsiz konusuyor.😞siz bu formu 2012 de yazmissiniz sorum sizi uzmesinden korkuyorum ... Çaresizlik ne kadar zor bizi anca bu çaresizlikle mücadele vermiş kişiler anlar..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Allah şifasını versin.Unutmayın bizlerde birgün öleceğiz bunlar sadece birer neden oluyor.
  • ssda2 S kullanıcısına yanıt
    Geçmiş olsun , ekin94 3 yildir girmiyomus foruma
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.