ACS3 görevinin birincil amacı, dört adet çok ince üçgen levhayı gergin bir şekilde açık tutacak tüp şeklindeki yeni kompozit bomları test etmek olacak. Bu bomlar tıpkı gemilerdeki yelkenleri açık tuttuğu gibi güneş yelkenlerini açık tutacak. NASA, bu bomların tam olarak açılmasının yaklaşık 25 dakika süreceğini söylüyor. Yelkenler tam ölçeğe ulaştığında kaplanan alan hemen hemen bir tenis kortunun yarısı kadar veya 80 metrekare olacak. Bu ölçeğe ise sadece bir mikrodalga büyüklüğündeki küçük bir uydudan ulaşılacak. NASA, yeni bomların önceki teknolojiye göre daha sert ve daha hafif olduğunu da belirtiyor.
ACS3, yaklaşık Dünya’dan 1.000 km (ISS’in iki katı yüksekliğinde) yükseklikte Güneş’le eşzamanlı bir yörüngeye konuşlandırılacak. NASA, ışık koşullarının ideal olması halinde uydunun Dünya’dan görülebileceğini söylüyor. Aktarılanlara göre yansımaya bağlı olarak ACS3 uydusu Sirius yıldızı kadar parlak olabilir. Fırlatma ise 24 Nisan tarihinde Yeni Zelanda'nın Mahia Yarımadası'ndaki fırlatma kompleksinden yapılacak. Fırlatma Rocket Lab’a ait Electron roketiyle gerçekleştirilecek.
Yelkenler uzayda nasıl çalışacak?
Bilindiği üzere Güneş, uzayın her yönüne ışık parçacıkları olan fotonları yayıyor. Bu fotonlar güneş yelkenlerine çaptığında momentumlarını yelkene aktarıyorlar. Bu momentum oldukça az olsa da bunun sürekli olduğunu unutmamak gerek. Dolayısıyla bu tutarlı ve sürekli itki, uzay araçlarının zaman içinde geleneksel roketlerle ulaşılabilecek hızlara çıkmasını sağlayabilir.
LightSail 2'si gibi önceki görevlerde çok daha küçük sistemlerin bu itkiyi kullanabildiği ve yörünge değiştirebildiği kanıtlanmıştı. Ancak ACS3, LightSail'den dört kat daha büyük yapıda ve bazı kritik geliştirmelere sahip. Önceki denemelerde metal bomlar kullanılırken NASA, uzaydaki dramatik sıcaklık değişikliklerinden çok daha az etkilenecek karbon fiber takviyeli polimerden yapılmış daha hafif bomları kullanacak.
üç cisim probleminde denediniz, 7.4 yetmedi mi ? :D
Anti yerçekimi sistemi dışında oluşturulmaya çalışılan uzayda ulaşım sağlamaya yönelik tüm çabaları aptalca ve ilkelce olarak kabul etmekteyim. Bugün bana pek inanacak bir insan bulabileceğim kanısında olmamama rağmen iddia ediyorum ki, anti yerçekimi sistemi temel mantık olarak öyle akıl almaz bir sistem değildir ve hatta gelecekte içeriğini insanlık öğrendiğinde biz bu kadar basit bir şeyi neden akıl edemedik diye kendilerini sorgulayacaklardır. Şu anda işte bu nedenle güneş yelkeni tasarımına harcanacak emeklere acımaktan başka elimden bir şey gelmiyor. Anti yerçekimi sistemi adına her gün düzenli olarak çalışmalarımı yürüttüğümün de bilinmesini isterim. Bugün projem konusunda ne yaptığımı merak edenlere açıklıyorum; anti yerçekimi motorunda artı bir güçle çalışacak iki parçayı üretmeye başladım.
Naçizane düşüncem teoride kabul edilebilir, uygulamada istenileni vermeyebilir.