Şimdi Ara

Orhan Veli Kanık Şiirleri (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
46
Cevap
0
Favori
766
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • AYRILIŞ

    Bakakalırım giden geminin ardından;
    Atamam kendimi denize, dünya güzel;
    Serde erkeklik var, ağlayamam.

    (Aile, Ekim 1949)
  • Aaa bu konuyu hiç görmemişim.

    RESMİ AŞK GEÇİDİ (Bazı yerlerde Aşk Resmi Geçidi yazıyor)
    Adam hayatındaki bütün sevgililerini yazmış. On kıtalık şiir.


    Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
    Şimdi galiba bir tüccar karısı.
    Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
    Ama yine de görmeyi çok isterim,
    Kolay mı? İlk göz ağrısı.

    İkincisi Münevver Abla, benden büyük
    Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
    Gülmekten katılırdı, okudukça.
    Bense bugünmüş gibi utanırım
    O mektupları hatırladıkça.

    .............. çıkar
    .............. dururduk mahallede
    ......................... halde
    ............ yan yana yazılırdı duvarlara
    ................... yangın yerlerinde.

    Dördüncüsü azgın bir kadın,
    Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
    Bir gün de önümde soyunuverdi
    Yıllar geçti aradan, unutamadım,
    Kaç defa rüyama girdi.

    Beşinciyi geçip altıncıya geldim.
    Onun adı da Nurinnisa.
    Ah güzelim
    Ah esmerim
    Ah
    Canımın içi Nurinnisa.

    Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın.
    Ama ben pek varamadım tadına.
    Bütün kibar kadınlar gibi
    Küpe fiyatına, kürk fiyatına.

    Sekizinci de o bokun soyu.
    Elin karısında namus ara,
    Kendinde arandı mı küplere bin.
    Üstelik .......
    Yalanın düzenin bini bir para.

    Ayten\'di dokuzuncunun adı.
    İş başında şunun bunun esiri,
    Ama bardan çıktı mı,
    Kiminle isterse onunla yatar.

    Onuncusu akıllı çıktı
    ....... gitti .........
    Ama haksız da değildi hani.
    Sevişmek zenginlerin harcıymış
    İşsizlerin harcıymış.
    İki gönül bir olunca
    Samanlik seyranmış ama,
    İki çıplak da, olsa olsa,
    Bir hamama yakışırmış.

    İşine bağlı bir kadındı on birinci,
    Hoş, olmasın da ne yapsın,
    Bir zalimin yanında gündelikçi.
    .........leksandra
    Geceleri odama gelir,
    Sabahlara kadar kalır.
    Konyak içer sarhoş olur,
    Sabahı da işbaşı yapardı şafakla.

    Gelelim sonuncuya.
    Hiçbirine bağlanmadım
    Ona bağlandığım kadar.
    Sade kadın değil, insan.
    Ne kibarlık budalası,
    Ne malda mülkte gözü var.
    Hür olsak der,
    Eşit olsak der.
    İnsanları sevmesini bilir
    Yaşamayı sevdiği kadar.


    PAZAR AKŞAMLARI

    Şimdi kılıksızım; fakat
    Borçlarımı ödedikten sonra
    İhtimal bir kat da yeni esvabım olacak
    Ve ihtimal sen
    Yine beni sevmeyeceksin.

    Bununla beraber pazar akşamları
    Sizin mahalleden geçerken,
    Süslenmiş olarak,
    Zannediyor musun ki ben de sana
    Şimdiki kadar kıymet vereceğim?

    LAKIRDILARIM

    1914'de doğdum
    15'de konuştum
    Hâlâ konuşuyorum.

    Lakırdılarım ne oldu,
    Gökyüzüne mi gitti?
    Belki de hepsi geri gelecek
    Tayyare biçimine girip
    1939'da.

    Allah varsa eğer
    Başka bir şey istemem ondan.
    Bununla beraber istemem
    Ne Allahın olmasını,
    Ne de işimin
    Allaha kalmasını.


    Güzel şiirler ama kafiye olmadığı ezberlenmesi zor.

    Konu Yahya Kemal'e de gelmiş. Nazar şiirine bakılmasını öneririm. Şu dizeleri inanılmaz hoşuma gidiyor.

    <Koptu evden acı bir vaveyla.
    Odalar inledi: Leyla, Leyla!>

    Neyse zahmet etmeyin. Onu da atayım :D


    Gece, Leyla’yı ayın on dördü,
    Koyda tenha yıkanırken gördü.
    “Kız vücudun ne güzel böyle açık!
    Kız yakından göreyim sahile çık!”
    Baktı etrafına ürkek, ürkek
    Dedi: “Tenhada bu ses nolsa gerek?”
    “Kız vücudun sarı güller gibi ter!
    Çık sudan kendini üryan göster!”
    Aranırken ayın ölgün sesini,
    Soğuk ay öptü beyaz ensesini.
    Sardı her uzvunu bir ince sızı;
    Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı.
    Soldu, günden güne sessiz, soldu!
    Dediler hep: “Kıza bir hal oldu!”
    Ta içindendi gelen hıçkırığı,
    Kalbinin vardı derin bir kırığı.
    Yattı, bir ses duyuyormuş gibi lal.
    Yattı, aylarca devam etti bu hal.
    Sindi simasına akşam hüznü,
    Böyle, yastıkda görenler yüzünü,
    Avuturlarken uzun sözlerle,
    O susup baktı derin gözlerle.
    Evi rüzgâr gibi bir sır gezdi,
    Herkes endişeli bir şey sezdi.
    Bir sabah söyledi son sözlerini,
    Yumdu dünyaya ela gözlerini:
    Koptu evden acı bir vaveyla,
    Odalar inledi: “Leyla! Leyla!”
    Geldi köy kızları, el bağladılar…
    Diz çöküp ağladılar, ağladılar!


    Nice günler bu şeametli ölüm,
    Oldu çok kimseye bir gizli düğüm:
    Nice günler bakarak dalgalara,
    Dediler: “Uğradı Leyla nazara!”




  • BEDAVA

    Bedava yaşıyoruz, bedava;
    Hava bedava, bulut bedava;
    Dere tepe bedava;
    Yağmur çamur bedava;
    Otomobillerin dışı,
    Sinamaların kapısı,
    Camekânlar bedava;
    Peynir ekmek değil ama
    Acı su bedava;
    Kelle fiyatına hürriyet,
    Esirlik bedava;
    Bedava yaşıyoruz, bedava.

    (Yaprak, 15.4.1949)
  • VATAN İÇİN

    Neler yapmadık şu vatan için!
    Kimimiz öldük;
    Kimimiz nutuk söyledik.

    (Varlık, 1.8.1946)
  • DELİKLİ ŞİİR

    Cep delik, cepken delik,
    Yen delik, kaftan delik,
    Don delik, mintan delik,
    Kevgir misin be kardeşlik!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi suleyman efendi -- 16 Ağustos 2019; 13:47:7 >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.