Overwatch (Blizzard & PS4 Anakonu)

Overwatch'a duyulan ilgi ve takip edenlerin sayısı yabancı forumlara kıyasla bu forumda oldukça düşük. Bu nedenle hem merak edenlere oyunu açıklamak hem de konudaki önyargı ile yapılmış yanıltıcı yorumları açıklığa kavuşturmak için kısaca oyunla ilgili tecrübe ve fikirlerimi paylaşmak istedim. Öncelikle şunu söylemek isterim ki burada yazmış olduklarım benim şahsi görüşlerim olmakla birlikte, kendi edindiğim tecrübeye dayalıdır.

Genel konuşarak başlayacağım. Öncelikle piyasadaki benzer (ya da benzer sayılan) oyunlar üzerinden kıyaslama yaparak bir giriş yapacağım. Çoğunuzun bildigi üzere PC platformunda casual veya hardcore kitlelerin ikisi tarafından da benimsenmiş ve ciddi anlamda altyapısı bulunan MOBA (multiplayer online battle arena) adı verilen oyun türü son derece yaygın bir hal aldı, e-league denilen ucunda milyon dolarların bulunduğu turnuvalarda boy göstermeye başladı. Öyle bir kitle oluştu ki artık insanlar sadece bu turnuvalardaki maçları izleyebilmek için para ödemeye başladılar. Bu tür oyunlardan örnek vermek gerekirse; DOTA, League of Legends, Heroes of the Storm bu sınıfın öncüleri arasında. Bu oyunların standart online oyunlardan farkı sahip olduğu sınıf sistemine ve bu sınıfların oyun içerisindeki denge ve etkileşimine neredeyse tamamen bağlı olması. İşte MOBA tarzının arkasındaki kitleyi gören uyanık yapımcılar mevcut nesilde bu kitleye bir şekilde konsolda da oyun sattırmak istediler, potansiyel parayı gördüler ve sonuç olarak karşımıza konsollarda çeşitli oyunlarla geldiler Smite, Paragon, Battleborn ve Overwatch gibi.

Benim genel kültür olarak MOBA bilgim buraya kadar Ben MOBA seven biri olmadım, turnuvalarını da takip etmedim sadece eden arkadaşlarımdan duydum. Steam'de saatlerce oynadıklarını gördüm, şans vermek adına DOTA 2 oynamayı denedim ancak çeşitli nedenlerle MOBA olayıyla uyuşamadım. Bunu söylememdeki neden Overwatch'ı bir MOBA sever olarak, veya bir MOBA oyunu olduğunu düşündüğüm için almamış olduğumu belirtmekti. Evet sanılanın aksine Overwatch bir MOBA oyunu değil. İçerisinde MOBA tarzından öğeler içeren görev amaçlı bir online shooter oyunu Overwatch. Yine fikir vermesi açısından PS4'deki bu tarz oyunları kıyaslamak istersek Smite > Paragon >> Battleborn >>>>>>>>>> Overwatch diyebiliriz. Bu oyunlardan Smite ve Paragon ciddi anlamda bir MOBA, tek farklı özelliği TPS olmaları ki bu da oyun türünü konsola uyarlamak için tercih edilmiş birşey. Geriye Battleborn ve Overwatch kalıyor. İtiraf etmek gerekirse bu oyunlar duyurulduğunda ilk başta ilgimi çekmemişlerdi ve iki oyunu da sık sık birbiri ile karıştırırdım. Daha önce bahsettiğim oyunların aksine Battleborn da Overwatch da FPS türünde ancak aralarında ciddi bir fark mevcut o da Battleborn'un tamamen MOBA tarzı üzerinde kurulmuş olması. Overwatch ise MOBA tarzından sadece karakter sınıfları konusunda yardım almış. Yani diğer oyunları artık bir tarafa bırakacak olursak Overwatch sınıf tabanlı online shooter oyunudur.

İlk olarak oyunun grafikleri çok tatlı geldi, detaylı inceleyince karakter tasarımları da çok hoşuma gitti ve bu nedenle betayı da deneyip son derece keyif alınca ben de oyunu anında pre-orderladım. Şimdiye kadar yazdıklarım MOBA kültürüne aşina olan kişiler için bildiği şeyleri tekrarlamak gibi olduysa da, MOBA sevmeyen ya da hakkında pek bir bilgisi bulunmayan insanların Overwatch'a karşı önyargılı yaklaşmamaları için umarım açıklayıcı olmuştur. Ancak buradan da MOBA severlerin Overwatch'ı sevmeyeceği anlamı da çıkmasın, burada vurgulamak istediğim MOBA sevmeyen insanların oyunu MOBA sanıp uzak durmasının eksik bilgi ve bunun yol açtığı önyargıdan ibaret olmasıdır. MOBA tarzını seven kişiler de bu oyunda elbette kendilerinden bir şeyler bulacaktır.

Artık Overwatch'a geldiğimize göre oyun hakkında daha spesifik olarak konuşabilirim.

Oynanılan maçlarda her iki tarafın da kendi görevi var. Modlara göre incelersek,

Escort: Attackerlar payload denilen bir aracı haritanın başından sonunda götürmeye çalışırken defenderların payload'ı koruyup karşı takımı engellemeye çalıştığı bir noktada battlefield'daki rush modunun daha hareketli geçen bir benzeri diyebiliriz.

Assault: Attackerlar belirtilen noktaları sırayla ele geçirip ilerlemeye çalışırken defenderların bunu engellemeye çalıştığı bir mod. Escort ile benzerlik gösteriyor.

Hybrid: Assault şeklinde başlayıπ ilk nokta ele geçirildikten sonra escort şekilde payload'u belirtilen noktaya ulaştırınca biten yukarıdaki iki modun karışımı bir mod.

Control: Her iki takımın da haritanın ortasındaki noktayı ele geçirip belli bir süre elinde tutmaya çalıştığı ve round usulu gerçekleşen karşılaşma. 2 round alan maçın kazananı oluyor.

Her mod için toplamda 12 adet harita ve 4 sınıftan oluşan toplam 21 karakter bulunmakta. Görevlere ve haritalara göre bazı karakterleri kullanmak taktiksel olarak daha avantajlı olabiliyor ancak bu durum takımınızın mevcut yapısına yani diğer oyuncuların hangi karakterleri aldığına göre değişiklik gösterebiliyor. Oyun temelde shooter oyunu olmasına rağmen karakter seçimi ve takım içi etkileşim/iş birliği büyük bir öneme sahip. Tek tabanca takılan çok kişi varsa takımda, karşı taraf oyunu domine edebiliyor. Ancak dediğim gibi bu her zaman böyle olmak zorunda da değil, çok iyi oynayıp bireysel hareket eden kişiler de oyunu çevirebiliyor. Karakter şeçim ekranının yanında team tips denilen takıma ipucu veren bir sistem mevcut. Yeri geliyor hiç support almamışsınız diye uyarıyor, yeri geliyor ofansif gücünüz düşük ya da çok fazla sniper karakteri alınmış diye uyarı çıkıyor. Bu durumu dikkate almak zorunda değilsiniz ancak genel anlamda takımın daha dengeli olmasını sağlıyor bu durum ve genellikle oyuncular bu uyarıları dikkate alıyor. Bencil ve tek başına hareket edenler takımın bütünlüğüne dahil olamıyor ve o şekilde 1-2 maç devam etse bile oyuncular yenilenerek dengeli bir takımda buluyorsunuz kendinizi kısa sürede. Arkadaşlarınızla oynadığınızda zaten böyle bir sorun söz konusu olmuyor takımı iletişim kurarak kurup en güzel sonucu almanız mümkün oluyor. Oyundaki ipuçları ve yönlendirmeler bir yana, takım içi sesli iletişim ve kısa komutlar da yine oldukça yardımcı oluyor. Tek başına oynarken takımdaki insanlarla sesli iletişim kurabiliyorsunuz, karşı tarafta mikrofon olmasa bile genellikle sizi dinliyorlar. Kaldı ki tek başıma oynarken birçok kişi ile tanışıp birlikte oynamaya başladık, ayrıca arkadaşlarınız ile oynarken oyun ciddi anlamda ekstra puan veriyor. Bu açıdan bakarsak birlikte oynayacak bir grubunuz varsa zaten kafanız rahat olsun ancak yoksa da çok sinir bozucu bir durum yok ortada. Bununla birlikte önümüzdeki ay matchmaking sistemi ile ilgili büyük bir güncelleme yayınlayacakmış Blizzard, tecrübeli ve bu konuda benzer kişileri daha başarılı bir şekilde bir araya getirecek bir sistem gelecekmiş okuduğum kadarı ile.

Level atladıkça oyun size birer tane loot box veriyor, bunları açınca da karakterler için kısa replikler, animasyonlar, spreyler, skinler veya profiliniz için avatar çıkıyor. Bu çıkan item'lar da kendi içinde farklı değerlere ve sınıflara sahip (common/rare gibi) Dilerseniz kendiniz PSN'den loot box satın alabilirsiniz ancak bu biraz Blizzard'ın çakallığı, çünkü level atlarken 1 loot box'ınız oluyor oysa PSN'de 10lu 20li paket şeklinde satılıyor. Her karakter için de 50 küsür açılabilir item olduğu düşünülürse, spesifik olarak açmak istediğiniz item için bolca loot box açmak gerekiyor pek şanslı değilseniz. Şanslıysanız ilk açtığınız kutudan bir karaktere en güzel skin de çıkabilir tabi.

Teknik olarak konuşmak gerekirse, grafiksel ve ses açısından inanılmaz tatlı bir oyun olmuş ve son derece başarılı. Oynarken yer yer etrafa bakıyor insan sanki bir pixar animasyonunun içine düşmüşçesine Sesler her karakterin kendine has repliği, bölüme başlarken karakterlerin kendileri arasında atışmaları çok güzel detaylar olmuş yine. 5.1 sistemde, oyundaki ses teknolojisini de oldukça tatmin edici buldum. Oyuncu sayısı oldukça fazla, daha önce yazılanların aksine oyun arama süresi nadiren 30 saniyeyi geçiyor. Hatta bugün en son oynadığım oyuna abartmıyorum quickplay dedikten tam 1 saniye sonra buldu ve girdi. Lag problemi de yaşamadım.

Sonuç olarak Overwatch benim öncelikle grafiksel tarzı ve karakterleri tasarımı sayesinde dikkatimi çekti. Betasını oynadıktan sonra oldukça keyif aldım, MOBA oyunu olmadığı için ve arkasında Blizzard olduğu için oyunu almaya karar verdim. Şimdiye kadar pişman değilim, oldukça keyif veren bir oyun. Tek başıma oynadığımda da, grup olarak oyuna girdiğimde de oldukça eğlendim. Oyunu oynadıkça, farklı karakterleri de keşfettikçe oyunun tadını daha çok çıkarmaya başlıyorsunuz.

Atladığım bir kısım olmuşsa sonrada ekleme yaparım tekrardan. Eğer özellikle bahsettiğim diğer oyunlar konusunda yanlış veya eksik bir bilgilendirmede bulunmuşsam uyarırsanız düzeltmeleri yaparım. Yardımcı olabilmişimdir umarım herkese

Son olarak birkaç oyun içi fotoğraf: