Şimdi Ara

PDR-HUKUK KAPIŞMASI (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
33
Cevap
1
Favori
1.946
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Hocam öncelikle o sıralamaya ankara hukuka gidebilirdin ama diğer tarafta boğaziçi bence marmardan sonra hukuka gidilmez oncesinde gidilebilir. Şimdi şeyini sallasan hukukçuya değiyor hepsinin de hayali hakim savcı olmak. Bence mantıklı bi seçim yapmışsın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Gençler hukuk öğrenimi sadece avukat,hakim,savcı üçgenine indirgerseniz çok hata edersiniz.Devlette farklı mevkilerde birçok alanda iş bulabiliyorlar.Hukuk müşaviri,Kaymakam,vali,noter,müfettiş,akademisyen,icra müdürü olma imkanı var.Ayrıca bunun özel sektörü var(bankalar şirketler vs).Hatta yabancı dilini geliştirenler için dışişleri bakanlığında bile hukukçular için bir çok kadro var.Ben mit'in personel alımı ilanında bile hukukçuları kabul ettiğini gördüm isteyen araştırabilir.Yani iktisat,işletme,kamu yönetimi,siyasal,uluslararası ilişkiler gibi bölümlerin de alanlarını kısmen kapsayan bir bölüm hukuk.Meclisin yarısının da hukukçu olduğunu ayrıca hatırlatırım siyaset için de en uygun bölümdür bana göre.Layıkıyla yapılan her mesleğe saygımız vardır pdr de güzel bölüm seven insan için ancak olanaklar açısında tarafsız bakarsak hukukun çok önde olduğunu görebiliriz.İnsanlar sınavda iyi derece yaptı diye hukuk yazmak zorunda değildir bu da yanlış bir yaklaşım ancak büyükler de gelecek kaygısıyla söylüyor onları kırmadan anlayışlı olmak lazım.

    edit:flood yapmamak için düzenliyorum üstte bir arkadaş hakimlik sorumluluğu alamayacağından bahsetmiş,hakimlik idari-adli olmak üzere 2ye ayrılır ve idari yargı kişi devlet arasındaki anlaşmazlıkları inceler sen sadece mevzuatı ve kanunları uygularsın.İnsanların kafasında beliren adliyedeki ''klasik'' hakimlikten farklıdır.Burada da çok vicdanı yük olan davalara bakılmıyor insan ilgi alanına göre meslek seçebilir hukuk okuyunca

    http://www.hukuksokagi.com/egitim/hukuk-fakultesi-mezunu-olarak-turkiyede-yapilabilecek-10-meslek/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi radamelfalcao -- 10 Ağustos 2013; 15:04:48 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: terminatorXxX

    quote:

    Orijinalden alıntı: onurbaba1994

    quote:

    Orijinalden alıntı: sekosekoseko

    İkisi de Türkiye şartlarında beş para etmez. Çok sıyrılman lazım hukukta. Anca sevdan varsa okuk hukuku. Pdr'de de devlet memuru olacaksın başka bir şey yok. Sıkıcı hayat olsun tok tutsun diyorsan ikisini de seçebilirsin. Yıpratıcı olabilir hukuk üstelik

    kardeşim bana göre yanlış düşünüyorsun boğaziçi mezunlarını bir araştır bnce ingilizce devlette çalışmak için öğrenmiyorlar herhalde çoğu yabancı şirketlerin danışma merkezlerine ya da yüksek lisansla psikolog oluyor .

    O kadar da abartma bence.. Her boğaziçi mezunu dediğin gibi olmuyor .. farklı bir üniversite mezunu boğaziçindeki adamın konumuna gelemiyor mu yani ? Bence boğaziçi pdr ye gideceğine boğaziçi psikolojiye gitsen daha mantıklıydı.Zaten MEB rehber öğretmenliği kursu açtı sosyoloji ve felsefe mezunları da rehber öğretmeni olabiliyor artık

    ben de her boğaziçi mezunu öle oluyor demedim ki tanıtım günlerine gitti arkadaş 72 kişiden sadece 3 4 ü mebten çalışıyor yani sen o inglizceyi mebte çalışmak için öğrenmiyorsun




  • onurbaba1994 O kullanıcısına yanıt
    sen rahat ol, okulun ve bölümün keyfini çıkarmaya bak onurbaba1994. insanlar bu bölümü yatış bölümü olarak görüyor amaan mebe atanırım boş boş otururum sadece kendi dalgama bakarım kafasıyla seçiyor kimsenin iki insana, öğrenciye faydam dokunsun dediği yok. Boğaziçi pdr mezunlarına kapsamlı bir araştırmayla ulaşabilirsin önemli bir kısmı çeşitli şirketlerde insan kaynakları olarak çalışıyor. azimli bir insan olursan ve sadece öss puanının yüksek olmasıyla rehavete kapılmaz iyi bir yabancı dile sahip olur seçmeli ders olarak boğaziçindeki insan kaynaklarında işine yarayabilecek derslerden alırsan güzel bir yerlere girme şansın da olur. hem bakarsın okuduğun yıllarda eğitimini aldığın öğrenci ve danışmanlık psikolojisine yönelirsin kim bilir.
  • Öncelikle yukarıdaki arkadaşların da bahsettiği gibi insan neyi seviyorsa yahut neye ilgisi varsa o alanda eğitim almalı. Ama burda da şöyle bir durum ortaya çıkıyor; liseden yeni mezun bir insanın PDR, Hukuk, İşletme, İktisat etc gibi bölümlerden hangisini kendisi için doğru olduğunu anlaması maalesef ki pek mümkün değil. Nispeten daha fazla matematik seviyorum üstüne bir de TM'ciyim diyen insanların iktisatta yok olduklarını, ezberim kuvvetli üstelik ağzım da laf yapar diyen insanların da hukukta yok oldukları gördük. İnsan hayatındaki belki de en önemli dönemeçlerden birinde bir çok kişi gayet doğal olan bu bilgisizlikten kaynaklı çok ama çok yanlış tercihler yaptı. Ailesinde akademisyen olanlar ya da konu hakkında detaylı bilgi alabilenler nitekim daha şanslı olanlarımız. Türkiye'de bir çok üniversite öğrencisi bölüm seçerken 4 yıl içerisinde okuyacakları derslerin ne olduğuna ve bunların içeriklerine bakmadan tercih yapıyor ama mezun olduklarında ne kadar para kazanabileceklerini öğrenmek için can atıyor. Elbette bu bizim suçumuz değil. Bu bağlamda öğrenciye bölümünü tanıma ve sonrasında değiştirme şansı veren tek okul bildiğim kadarıyla Sabancı. Yeni yeni başlayan bu sistem ileri ki yıllarda umuyorum ki daha da yaygınlaşır. Çift anadal- yandal yaparım yok efendim geçiş yaparım gibi düşüncelerle binlerce öğrenci istemedikleri bölümlere gitti üstüne ne çift anadal ne yan dal ne de geçiş yapabildiler. Zaten bir yılda bir üniversitede çiftanadal yapan hatta bunu bitirenlerin sayısı 30'u geçmez.

    Şimdi hukuk olayına gelince 2008-2009 yılında üniversite sınavına girmiş ve konuyu açan arkadaşın da bahsettiği baskılara sürüsüyle karşılaşmış, hukuk fakültesinde okuyan bir sürü arkadaşı olan biri olarak söyleyebilirim ki Türkiye'de son 5 yılda Hukuk kadar şişirilmiş başka bir bölüm daha yoktur. Türkiye'de her yıl Ankara-ist-Marmara hukuk fakülteleri özellikle açılan ikinci öğretim programlarıyla da birlikte yılda ortalama 3500-4000 mezun verir. İşin içine Gazi, Vakıf üniversiteleri, Hacettepe, 9 eylül gibi okulları da katarsak sonuç hayli vahim. Şimdi diyebilirsiniz ama İşletme- İktisat da her okulda var; burda da ortaya şu hesaplama çıkıyor ; Türkiye'de ciddiye alınan işletme-İktsat okulları bi elin parmaklarını geçmez (Devlet; ODTÜ,Boğaziçi Vakıf; Bilkent, Koç, Sabancı) ve bu öğrenciler yabancı dilde eğitim dolayısıyla dünyanın her yerinde çalışabilme potansiyeline sahip yıllık ortalama mezun olan 300-400 kişidirler. Burdaki önemli fark elbetteki sayı azlığı ve uluslarası çalışabilme potansiyelidir. Oysa yukarda bahsettiğim okullardan mezun olmuş bir hukukçunun uluslarası alanda çalışması pek mümkün değildir çünkü Türk hukuk sistemi eğitimi almakla beraber yabancı dil eksikleri vardır. Yabancı dilden kastım sokakta konuşulan dil değil akademik çalışma yapabilecek ve bu alanda akademik eğitim alabilecek bir dil seviyesidir. Ve bu öğrencilerin bir çoğunun Hukuk gibi kendilerinin de zorluğunu anlata anlata bitiremedikleri bir bölümde dil seviyelerini bahsettiğim seviyeye çekmeleri oldukça zordur. Bunun olması durumunda economics and law, EU law gibi daha spesific alanlarda master degree alıp kariyerlerine uluslarası bir boyut katabilirler ancak.

    İş imkanlarına baktığımızda da diğer bölümlere nazaran öyle anlatıla anlatıla bitirilemeyen bir potansiyeli yoktur. Herhangi bir İİBF öğrencisi de devlet kurumlarında avukat ve savcılık dışında bir hukukçunun yaptığı bütün işleri yapar. Bilen arkadaşlar bilir İİBF bölümü mezunları da idari hakim olabilir. Hatta ve hatta Türkiye'de bugün örneği bizzat mevcuttur ki Anayasa Mahkemesi başkanı bile olabilirler :) Bunun yanı sıra yukardaki arkadaşları tenzi ediyorum ama bir hukukçu iktisatçının yaptığı her işi yapar vay efendim onlarda iktisat görürler olayı külliyen yalandır. Bugün iş dünyasında vergi ve hukuk departmanları hariç hukukçular çalışamaz. Kesin kanaat getirmemek adına söylüyorum belki vardır ama ben ne gördüm ne de duydum. Finans dünyasında, yönetim danışmanlığında, ekonomik çalışmalarda, satışta, pazarlamada ve İİBF bölümlerini alakadar eden daha bir çok çalışma alanında hukukçulara rastlamanız mümkün değildir ki olması gereken de budur zaten. Aynı şekilde bir iktisatçı ya da işletmeci de hukukla ilgili işleri özel sektörde yapamaz (vergi hariç diyelim).

    Peki neden son 5 yılda sürekli bir hukuk fakültesi kontenjan artırımı (Özellikle ikinci öğretimler) ve puan yükselmesi var diye sorarsanız eğer benim düşüncem şu şekilde;

    1)Bilinçsiz rehber öğretmenler. (Önlerine puan tablosunu alıp, biz hukuka öğrenci gönderdik demek adına öğrencileri yanlış yönlendirmeleri)
    2)Toplum baskısı (Vay efendim hukuk oku hakim savcı olursun olmadı avukat olur tek davadan milyonlar götürürsün -ki yine bilenler bilir hakim ya da savcı olmak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir, bahsedilen milyonları da 3 5 kişi ya görür ya görmez.)
    3)Türkiye'deki bütün üniversitelerde gereksiz ve ihtiyaç olmadığı halde açılan İİBF'ler (Evet kesinlikle doğrudur bu durum insanlarda "yav bizim komşunun oğlu 5 sene hazırlandı o da işletme okuyor o da aynı diplomayı alacak" imajı yarattı. Ayrıca vasat altı bir eğitim alan bu bölümlerin öğrencileri yıllarca işsiz kaldı).
    4)Hukuk mezunu olunca, 6 ay stajdan sonra avukat olunabiliyor olması. (İnsanlar etiketi severler, ve mezun olduklarında bir etiketle mezun olabiliyor olmaları tercih edilme oranını arttırıyor yani iktisat mezunu olunca ekonomistim diyemediği halde hukuk mezunu olunca avukatım diyebilmek önemlidir inssanlar için.)
    5) Türkiye'de temel bilimlere karşı olan saygısızlık (Mesela matematik için de insanlar "nolcan şimdi öğretmen olucan" derler ama bilmezler ki var olan neredeyse bütün bilimler bir hiçtir matematik olmadan. Sosyal bilim olarak bakarsak İktisat bir bilimdir. Ama insanlar " ya iktisat mezunu olunca ne olucan" derler. Halbuki onlar da bilmezler ki iktisat bir mesleğe işçi istihdam etmez, iktisat bir sosyal bilimdir aynı sosyoloji, psikoloji, politika gibi.)
    6)Üniversite mantığının tamamen yanlış anlaşılması. (Lisans eğitimi temelde bilginin bir kuşaktan ötekine aktarımıdır yani temel görevi piyasaya işçi istihdam etmek değildir. Burda söylemeye çalıştığım üniversite mezunlarının piyasa çalışması yanlıştır değil ama bir çok kişi bilir ki üniversitede öğretilenlerin çoğu eğer ki o alanda çalışmıyorsanız işinize yaramaz. Dolayısıyla da bu "benim işime yarasın ihtiyacı" insanları ünvan kazanabilecekleri bölümlere itmiştir.

    Benim genel düşüncelerim bu şekilde. Umarım öyle anlaşılmamıştır ama ben yine de belirtmek isterim ki burda hukuk fakültesi kötüdür aman siz İİBF'de kalın demeye çalışmadım. Aksine başta da belirttiğim gibi sevdiğiniz, ilginiz olan alanı seçmek en doğrusudur diye vurguladım. Ama benim gördüğüm genel durum bu şekilde. Temelde baktığımızda bu kaygıları hissetmek ya da doğru seçim yapmamış olmak ya da meslekler ve üniversite eğitim hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak bizim suçumuz değildir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 1METU9 -- 10 Ağustos 2013; 18:05:30 >




  • 1METU9 1 kullanıcısına yanıt
    nereden mezunsun?hedeflerine ulaşabildin mi?bir de mezun olduktan sonra ruh halinde nasıl bir değişim oldu,diğerlerinin bahsettiği gibi mezun olunca insan kendini bir boşluk içinde buluyor mu?
  • Ben sene başında yola Boğaziçi iktisat hedefiyle çıktım fakat sınavlar beklediğim gibi geçmeyince hayal oldu.ODTÜ iktisat tutuyodu ama ailem de Ankaraya göndermedi.Ben de İstanbuldaki özellere gidipte sırf parası olup da oraya gelen 200-300k daki adamlarla sıralamama yazık olacağını düşündüğümden iktisattan vazgeçtim.
    Yine sene başında Boün/İkt. olmazsa ikinci planda hukuku tutmuştum.Tercih döneminde ben de sizin gibi çevremdekilerin-özellikle rehber hocalar-konuşmaları nedeniyle pdr/hukuk arasında gelgit yaşadım fakat ilerisi için pek de hedeflerime uymadığı için pdr yi eledim ve hukuku seçtim.Geleceğe yönelik planların,kişisel özelliklerin ve gittiğin bölümün bunlara uygunluğu önemli.İnşallah eğitim dönemi başladıktan sonra bu tatlı çelişkileri unutur,okulumuzda ve ilerisinde başarılı ve mutlu oluruz
    Üstlerdeki yorumlarda yer alan lise öğrencilerinin girecekleri üniversite ortamı ve bölümler hakkında yeterince bilgilendirilmediği yorumuna %100 katılıyorum.Özel liseleri bilmiyorum ama devlet liselerinde-ki ben iyi bir and.lisesi mezunuyum-böyle hiçbir çalışma yok.Oysa ki gençlerin geleceğine büyük yön verecek bu dönemde iyi bir bilgilendirme şart.Ancak okullarda bulunan çoğu rehber öğretmenin bu konuyla ilgili zerre çalışması yok




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 1METU9

    Öncelikle yukarıdaki arkadaşların da bahsettiği gibi insan neyi seviyorsa yahut neye ilgisi varsa o alanda eğitim almalı. Ama burda da şöyle bir durum ortaya çıkıyor; liseden yeni mezun bir insanın PDR, Hukuk, İşletme, İktisat etc gibi bölümlerden hangisini kendisi için doğru olduğunu anlaması maalesef ki pek mümkün değil. Nispeten daha fazla matematik seviyorum üstüne bir de TM'ciyim diyen insanların iktisatta yok olduklarını, ezberim kuvvetli üstelik ağzım da laf yapar diyen insanların da hukukta yok oldukları gördük. İnsan hayatındaki belki de en önemli dönemeçlerden birinde bir çok kişi gayet doğal olan bu bilgisizlikten kaynaklı çok ama çok yanlış tercihler yaptı. Ailesinde akademisyen olanlar ya da konu hakkında detaylı bilgi alabilenler nitekim daha şanslı olanlarımız. Türkiye'de bir çok üniversite öğrencisi bölüm seçerken 4 yıl içerisinde okuyacakları derslerin ne olduğuna ve bunların içeriklerine bakmadan tercih yapıyor ama mezun olduklarında ne kadar para kazanabileceklerini öğrenmek için can atıyor. Elbette bu bizim suçumuz değil. Bu bağlamda öğrenciye bölümünü tanıma ve sonrasında değiştirme şansı veren tek okul bildiğim kadarıyla Sabancı. Yeni yeni başlayan bu sistem ileri ki yıllarda umuyorum ki daha da yaygınlaşır. Çift anadal- yandal yaparım yok efendim geçiş yaparım gibi düşüncelerle binlerce öğrenci istemedikleri bölümlere gitti üstüne ne çift anadal ne yan dal ne de geçiş yapabildiler. Zaten bir yılda bir üniversitede çiftanadal yapan hatta bunu bitirenlerin sayısı 30'u geçmez.

    Şimdi hukuk olayına gelince 2008-2009 yılında üniversite sınavına girmiş ve konuyu açan arkadaşın da bahsettiği baskılara sürüsüyle karşılaşmış, hukuk fakültesinde okuyan bir sürü arkadaşı olan biri olarak söyleyebilirim ki Türkiye'de son 5 yılda Hukuk kadar şişirilmiş başka bir bölüm daha yoktur. Türkiye'de her yıl Ankara-ist-Marmara hukuk fakülteleri özellikle açılan ikinci öğretim programlarıyla da birlikte yılda ortalama 3500-4000 mezun verir. İşin içine Gazi, Vakıf üniversiteleri, Hacettepe, 9 eylül gibi okulları da katarsak sonuç hayli vahim. Şimdi diyebilirsiniz ama İşletme- İktisat da her okulda var; burda da ortaya şu hesaplama çıkıyor ; Türkiye'de ciddiye alınan işletme-İktsat okulları bi elin parmaklarını geçmez (Devlet; ODTÜ,Boğaziçi Vakıf; Bilkent, Koç, Sabancı) ve bu öğrenciler yabancı dilde eğitim dolayısıyla dünyanın her yerinde çalışabilme potansiyeline sahip yıllık ortalama mezun olan 300-400 kişidirler. Burdaki önemli fark elbetteki sayı azlığı ve uluslarası çalışabilme potansiyelidir. Oysa yukarda bahsettiğim okullardan mezun olmuş bir hukukçunun uluslarası alanda çalışması pek mümkün değildir çünkü Türk hukuk sistemi eğitimi almakla beraber yabancı dil eksikleri vardır. Yabancı dilden kastım sokakta konuşulan dil değil akademik çalışma yapabilecek ve bu alanda akademik eğitim alabilecek bir dil seviyesidir. Ve bu öğrencilerin bir çoğunun Hukuk gibi kendilerinin de zorluğunu anlata anlata bitiremedikleri bir bölümde dil seviyelerini bahsettiğim seviyeye çekmeleri oldukça zordur. Bunun olması durumunda economics and law, EU law gibi daha spesific alanlarda master degree alıp kariyerlerine uluslarası bir boyut katabilirler ancak.

    İş imkanlarına baktığımızda da diğer bölümlere nazaran öyle anlatıla anlatıla bitirilemeyen bir potansiyeli yoktur. Herhangi bir İİBF öğrencisi de devlet kurumlarında avukat ve savcılık dışında bir hukukçunun yaptığı bütün işleri yapar. Bilen arkadaşlar bilir İİBF bölümü mezunları da idari hakim olabilir. Hatta ve hatta Türkiye'de bugün örneği bizzat mevcuttur ki Anayasa Mahkemesi başkanı bile olabilirler :) Bunun yanı sıra yukardaki arkadaşları tenzi ediyorum ama bir hukukçu iktisatçının yaptığı her işi yapar vay efendim onlarda iktisat görürler olayı külliyen yalandır. Bugün iş dünyasında vergi ve hukuk departmanları hariç hukukçular çalışamaz. Kesin kanaat getirmemek adına söylüyorum belki vardır ama ben ne gördüm ne de duydum. Finans dünyasında, yönetim danışmanlığında, ekonomik çalışmalarda, satışta, pazarlamada ve İİBF bölümlerini alakadar eden daha bir çok çalışma alanında hukukçulara rastlamanız mümkün değildir ki olması gereken de budur zaten. Aynı şekilde bir iktisatçı ya da işletmeci de hukukla ilgili işleri özel sektörde yapamaz (vergi hariç diyelim).

    Peki neden son 5 yılda sürekli bir hukuk fakültesi kontenjan artırımı (Özellikle ikinci öğretimler) ve puan yükselmesi var diye sorarsanız eğer benim düşüncem şu şekilde;

    1)Bilinçsiz rehber öğretmenler. (Önlerine puan tablosunu alıp, biz hukuka öğrenci gönderdik demek adına öğrencileri yanlış yönlendirmeleri)
    2)Toplum baskısı (Vay efendim hukuk oku hakim savcı olursun olmadı avukat olur tek davadan milyonlar götürürsün -ki yine bilenler bilir hakim ya da savcı olmak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir, bahsedilen milyonları da 3 5 kişi ya görür ya görmez.)
    3)Türkiye'deki bütün üniversitelerde gereksiz ve ihtiyaç olmadığı halde açılan İİBF'ler (Evet kesinlikle doğrudur bu durum insanlarda "yav bizim komşunun oğlu 5 sene hazırlandı o da işletme okuyor o da aynı diplomayı alacak" imajı yarattı. Ayrıca vasat altı bir eğitim alan bu bölümlerin öğrencileri yıllarca işsiz kaldı).
    4)Hukuk mezunu olunca, 6 ay stajdan sonra avukat olunabiliyor olması. (İnsanlar etiketi severler, ve mezun olduklarında bir etiketle mezun olabiliyor olmaları tercih edilme oranını arttırıyor yani iktisat mezunu olunca ekonomistim diyemediği halde hukuk mezunu olunca avukatım diyebilmek önemlidir inssanlar için.)
    5) Türkiye'de temel bilimlere karşı olan saygısızlık (Mesela matematik için de insanlar "nolcan şimdi öğretmen olucan" derler ama bilmezler ki var olan neredeyse bütün bilimler bir hiçtir matematik olmadan. Sosyal bilim olarak bakarsak İktisat bir bilimdir. Ama insanlar " ya iktisat mezunu olunca ne olucan" derler. Halbuki onlar da bilmezler ki iktisat bir mesleğe işçi istihdam etmez, iktisat bir sosyal bilimdir aynı sosyoloji, psikoloji, politika gibi.)
    6)Üniversite mantığının tamamen yanlış anlaşılması. (Lisans eğitimi temelde bilginin bir kuşaktan ötekine aktarımıdır yani temel görevi piyasaya işçi istihdam etmek değildir. Burda söylemeye çalıştığım üniversite mezunlarının piyasa çalışması yanlıştır değil ama bir çok kişi bilir ki üniversitede öğretilenlerin çoğu eğer ki o alanda çalışmıyorsanız işinize yaramaz. Dolayısıyla da bu "benim işime yarasın ihtiyacı" insanları ünvan kazanabilecekleri bölümlere itmiştir.

    Benim genel düşüncelerim bu şekilde. Umarım öyle anlaşılmamıştır ama ben yine de belirtmek isterim ki burda hukuk fakültesi kötüdür aman siz İİBF'de kalın demeye çalışmadım. Aksine başta da belirttiğim gibi sevdiğiniz, ilginiz olan alanı seçmek en doğrusudur diye vurguladım. Ama benim gördüğüm genel durum bu şekilde. Temelde baktığımızda bu kaygıları hissetmek ya da doğru seçim yapmamış olmak ya da meslekler ve üniversite eğitim hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak bizim suçumuz değildir.





  • Pdrciler psikoloji yüksek lisansı yapınca psikolog olabiliyorlar mı? o halde psikoloji okumanın esprisi ne? psikoloji mezunlarının da sanırım kendi yerlerini açmaları için yüksek lisans yapmaları lazım.

    Ben yanlış mı biliyorum acaba,biri aydınlatırsa sevinirim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rue des Etoiles

    Pdrciler psikoloji yüksek lisansı yapınca psikolog olabiliyorlar mı? o halde psikoloji okumanın esprisi ne? psikoloji mezunlarının da sanırım kendi yerlerini açmaları için yüksek lisans yapmaları lazım.

    Ben yanlış mı biliyorum acaba,biri aydınlatırsa sevinirim

    bu yıl pdr kazandım araştırmıştım biraz. klinik açabilmek için klinik psikolojide yüksek lisans yapmak gerekiyor. pdr öğrencileri de klinik psikolojiden yüksek lisans yapabiliyor ama mezun olan ve okuyanların bana söylediklerine göre pdr öğrencilerinin girmesi daha zor oluyor devlette 1-2 kişi anca alınıyormuş. diğer yüksek lisanslarda durum ne onu pek bilmiyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: canınıyerim

    quote:

    Orijinalden alıntı: Rue des Etoiles

    Pdrciler psikoloji yüksek lisansı yapınca psikolog olabiliyorlar mı? o halde psikoloji okumanın esprisi ne? psikoloji mezunlarının da sanırım kendi yerlerini açmaları için yüksek lisans yapmaları lazım.

    Ben yanlış mı biliyorum acaba,biri aydınlatırsa sevinirim

    bu yıl pdr kazandım araştırmıştım biraz. klinik açabilmek için klinik psikolojide yüksek lisans yapmak gerekiyor. pdr öğrencileri de klinik psikolojiden yüksek lisans yapabiliyor ama mezun olan ve okuyanların bana söylediklerine göre pdr öğrencilerinin girmesi daha zor oluyor devlette 1-2 kişi anca alınıyormuş. diğer yüksek lisanslarda durum ne onu pek bilmiyorum.

    Ben de tekrar girmeyi düşünüyordum sınava sırf psikoloji için ama pdrcilerin de psikolog olabileceğini görünce şaşırdım.Teşekkür ederim cevabınız için.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Anlamıyorum zaten şu çevreyi. Ben hukuk istiyordum. Bana da Ankara Hukuk diye baskı yapmışlardı. Ya aga, bıraksanıza bizi kendi halimize ya. Bence en iyisini yapmışsın. Gönlünden PDR geçiyorsa yorum yapmak düşmez hiç kimseye...

    Meslek kıyaslamak ya da kapıştırmak, kendi fikrime göre, hoş değil. Çünkü; sağlıklı bürokrasisi ve düzgün sistemi olan bir devlette her meslek grubunun, diğer meslek gruplarına ihtiyacı vardır.

    Umarım mutlu olursun. Hayatında başarılar..:)
  • yorumlarınız için teşekkürler klinik psikoloji dalında yüksek lisansla psikolog ünvanı alabiliyor ayrıca 1metu9 yorumların gerçekten hoş.
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.