Arkadaşlar, muhalifler olarak bizim asıl amacımız daha iyi bir hayat sürmek için iktidarı devirip, belli başlı reformları gerçekleştirmek değil mi?

Şimdi bu tanım içerisinde kk'ya veya X kişisine koltuk kazandırmak, chp'yi iktidara getirmek var mı? Yani bunlar amaç değil, yalnızca bir araç

Amacımıza giden yolda, eğer araç çalışmıyorsa, neden aracı tamir etmekle falan zaman kaybediyoruz? Banane abi chp'yi düzeltmekten, chp kodamanları, mutlu azınlık düşünsün. İlçe delegelerinden tut, partinin en üst yönetimine kadar yozlaşmış bir parti. Neden enerjimizi, vaktimizi buna harcayalım? Dededen, babadan milletvekili olan Faik Öztrak'ın torunları da milletvekili olabilsin diye mi?

Neden her seçime 10-0 geride başlamak zorundayız ki? Şimdi diyorlar ki, madem chp'nin ve kk'nın imajı bu kadar kötüydü, çalışsaydınız ikna etseydiniz seçmeni?! Bizim amacımız chp'nin veya X kişisinin yıpranmış imajını düzeltmek değil. Neden bunun için yırtınalım? Biz yine çalışırız çabalarız 10 tane gol atarız ama 10 gol attıktan sonra 10-0 öne geçmek varken neden 10-10 bir skora razı olalım ?

Azıcık bile chp'nin tüzüğünü okuyan, teşkilatlanmasını araştıran biri, bu partinin değişime açık bir parti olmadığını görür. Bir kk gider, başka kk gelir. Bu partiyi değiştirmeye harcayacağınız zaman ve enerji ile en az beş parti kurulur.

Akpyi devirmeye giden yolda ilk adım chpden kurtulmaktır. Çünkü chp, muhalefetin enerjisini soğuran bir kara deliktir. Ne kadar çabalarsak çabalayalım, günün sonunda, gösterdiğimiz çabayı sönümlendirerek seçimi kaybetmemize neden oluyor. Devirmemiz gereken yalnızca akp değil, akp-chp dinamiğidir. Bunlar birbirlerinden beslenerek kendi gemilerini yürüten iki partidir. Onlar hep kazanan tarafta, günün sonunda kaybeden yalnızca bizleriz.

Bu yüzden, tüm muhaliflerin yeni bir arayış içine girmeleri gerektiğini düşünüyorum. X partisine gidin demiyorum, bu sizin kendi araştırmanız ile alacağınız bir karar olmalı, yoksa aynı cendereye tekrar düşeriz. Yeni hareketler başlatın, yeni partiler, dernekler kurun, ne istiyorsanız onu yapın ama ne olur tıpış tıpış kimseye oy vermeyin. Oyunuz aslanın ağzında olmalı.

Asıl hedefinizin ne olduğunu asla unutmayın!

Meseleyi yasal zeminde ele almayacağım, zira böyle bir yetkinliğim de yok. Olayı, millet ittifakının çıkarı açısından bakarak yorumlayacağım.

Diyelim ki, itirazlar sonuç verdi ve Tayyip'in önüne yasal engel konduğu için aday olamadı ve böylece muhalefet kazandı. Böyle bir durumda, cumhur ittifakına oy veren yaklaşık %35'lik kesimin gözünde, seçimin meşruiyeti şaibeli olarak kalacaktır. Tayyip, namağlup bir lider olarak efsaneleşecek, bu mağduriyet sayesinde, ölmek üzere olan siyasal islam, küllerinden geri doğma şansı elde edecektir. Bu seçimi kaybetseler bile, gelecekte geri dönme şansları olacaktır.

"Adamı yenemeyeceklerini bildikleri için hain oyunlar oynandı!", "Tam da ülkeyi şahlandıracakken, Tayyip'e darbe yapıldı" vb gibi söylemleri onlarca yıl boyunca hiç bitmeyecek. Siz, ömrünüzün geri kalanında bunları dinlemek ister misiniz? Ben istemem şahsen.

Tayyip'i ve onun temsil ettiği zihniyeti, nihai ve kesin bir şekilde mağlup etmenin tek bir yolu var: Adil bir seçimde, tartışmasız bir şekilde yenmek. Siyasi adayları, kaç kere yenilip yenilmediğine göre yargılayan, güce-tapar akp seçmenleri bir tek bundan anlar.

Sonuç olarak, Tayyip'in seçimde yenileceği zaten %99 net olduğu ve muhalefetin işine yarayacak çok daha sağlam gündemler (deprem sürecinin yönetimi, ekonomi vb) olduğu halde, halen daha anayasal olarak Tayyipin adaylığının konuşulması, akp'nin ekmeğine yağ sürmekten ve muhalefet korkuyor algısına hizmet etmekten başka

işe yaramaz.

Bedelli mağdurları, bedelli herkesin hakkı diye konu açmışsınız. Bir sürü mağdur var.

Zorunlu askerlik kaldırılsın diyeceğinize, bedelli hakkından bahsediyorsanız hala. Burada ben ne zaman bu, erkeklerin sırtındaki kamburdan bahsetsem, "askerlikten mi korkuyosun" "kadın düşmanı" "incel" vb. diye linç ediyorsunuz. (ne alakası varsa artık; küçükken kafa üstü düşmüşler galiba)

Diğerlerini tenzih ediyorum, ama bu kafaya sahip olanlara müstahak; daha da beter olun.

Erkeklerin aylarca ücretsiz (aylık 100-200 lirayı saymıyorum) kamu hizmeti yapmak zorunda olması hakkında neden sözde eşitlikçi-feminist organizasyonlar ya da şahıslar hiçbir eylem, protesto yapmazlar ya da bildiri yayınlamazlar?

Bu ayrımcılık kadınlara yapılıyor olsa, haftanın her günü, günde 3 defa eylemler yapılırdı. Kampüsler yıkılırdı.

Not: "Kadınlar da şunu yapıyor ama" diyecekler; buradaki anahtar kelime "zorundalık". Dengi olarak belirteceğiniz şeylerin, devlet nezdinde yaptırımı yoksa, dengi değildir.

Akdeniz'de bulabileceğimiz bir doğalgaz kaynağını hangi şirket çıkartabilir? Yerel şirketler var mı bu kapasiteye sahip? Ya da yabancı şirketlerle mi işbirliği yapmamız lazım?