SSD Kayboldu
S22'den 15 Pro'ya geçiş sonrası hayal kırıklığım
Hayatım boyunca Samsung kullanmış birisi olarak en sonunda merak, değişiklik ihtiyacı ve toplum baskısı sebebiyle iPhone'a geçmeye karar verdim. S22'den 15 Pro'ya geçtim. Güncel TR market değeri birisinin 20 bin TL birisinin 70 bin TL.
Yazılımsal açıdan değerlendirdiğimizde İOS beni sadece kanser etti. Aklıma ilk gelen sadece bir kaç şeyi sayıyorum.
- Alarm ve zil seslerinin düzeylerinin birbirinden farklı ayarlanamaması. Birinin düşük birinin yüksek olması ihtiyacını benden başka duyan yok mu?
- Sistemin scroll hızı çok yavaş, her hızlıca scroll yapmaya çalıştığımda telefon bir an 30hz'e düşüyor gibi hissettiriyor kendini.
- Ayarlar çok karışık, aradığım hiçbir şeyi kendim bulamıyorum. Devamlı Google'dan İOS'da bu nasıl yapılıyor diye aramam gerekiyor. Mesela telefonun 60hz-120hz ekran ayarı ekran ayarlarında değil erişilebirlik - haraket sekmesinde. İngilizce'de asıl adı olan ProMotion'dan kaynaklı olduğunu anlıyabiliyorum da Türkçe'de ekran kare hızının haraket kelimesiyle hiç alakası yok.
- Varsayılan uygulamalar olarak takvim, hesap makinesi, rehber vs... hepsi Samsung ve Google uygulamalarından çok geride. Beni en çok etkileyen şey arama uygulamasında rakamlara ait 3 harfli karakterlerle kişi araması yapılamaması oldu. 2-6-6-3 tuşlayarak Anne yazıp annemi aramak istiyorum mesela, ama yok. Samsung'ta sadece 2'ye basmamla annemin numarası çıkıyor hemen. Birini aramak için Samsung'ta hep tuşlarla isim araken İOS'da kişiler kısmına geçip oradan bulmak ekstra zahmet.
- Always on display'de hiçbir kişiselleştirme yapamıyorsun. Bildirim geldiği zaman sadece sembol olarak gözükmesi yeter diyemiyorum, hep büyük büyük gözükmesini istiyor İOS. Ayrıca Spotify'dan bir kere müzik açtıysam, o müzik şu an kapalı da olsa o uygulamayı komple öldürmeden AOD'dan silemiyorum. Müzik çalmasa bile ekranın 1/3'ünü devamlı kaplıyor spotify.
- Bildirimleri veya denetim merkezini açmak için parmağı en yukarı götürüp baya aşağıya kadar sürüklemek gerekmesi. Samsung'ta ana ekranda herhangi bir yerden yukarıdan aşağıya doğru hafifçe sürüklediğinizde bunlara ulaşabiliyorken iPhone'da zahmet çekiyoruz. Özellikle tek el kullanımı çok etkiliyor bu.
- Whatsapp'da resim göndermek istediğinde direk alttan açılan ekrandan aynı anda bir kaç resim seçemiyorsun. Galeriye gitmen lazım.
- Geri tuşunun yokluğu ve klavyenin kapanmasının bir challange olması. En çok kullandığım instagram uygulamasında klavyenin kapanması bir dert. Aşağı sürükleme veya boş bir yere basma durumları klavyeyi kapatmıyor. Ayrıca her uygulamada geri dönme de aynı değil. Kendimi souls oyununda boss pattern'i öğrenir gibi hissediyorum ya resmen. Birinde soldan sağa çekiyorsun, birinde yukarıdan aşağıya indiriyorsun, birinde hiçbirisi yok en sol yukarıdan geri demen gerekiyor. Telefonu tek el kullanırken bu durum işkence.
- Klavye tam bir felaket. Samsung'ta Microsoft Swiftkey sayesinde imla hatasız paragraf yazabilirim dakikada. iPhone'da ise bir kelime yazmak bile bazen işkence. Kelime tahminlerinin işleyişi tam bir kargaşa. Sadece benim sorunum mu bu acaba diye bakıyorum diğer iPhone kullanıcılarına, onlarında yavaş ve devamlı hatalı yazdığını görüyorum.
- İnstagram yükleme kalitesi aynı, vallaha aynı. Senelerdir iPhone vs Android tartışmalarının kemiğini oluşturan argümanlardan birisi olan yükleme kalitesi, aynı. iPhone'dan çektiğim çeşitli resim ve videoları orijinal dosya biçimleriyle S22'ime atıp ikisinden de hikaye ve gönderi yüklemeleri yaptım veeee yükleme kaliteleri aynı abi. Hani birisi kristal temizliğinde birisi çamurlu yüklüyordu?
Yukarıda saydıklarım gibi eksik gördüğüm çok fazla özellik var. Bunlar size anlamsız veya küçük gelebilir ama benim için çığ misali hepsi birbirine ekleniyor ve sonucunda hangi telefonun bir upgrade olduğunu sorguluyorum. Peki bu iPhone'un hiç mi artısı yok? Performans açısından değerlendirirsek evet daha hızlı ve daha stabil bir kullanımı var ama aradaki performans farkı ne 50 bin TL'ye değer ne de kaybedilen basit özellikleri ve kişisileştirmeleri. Kamera olarak da S22'ten fark ettiği iki nokta, portre ve 4k 60fps video çekimleri. Diğer fotoğraf ve video çekimlerinde arada kalitesel olarak fark görmek zor.
iPhone'un, aslında İOS'un kısıtlamalarının ve Apple fanlarının her nefesinde bu cihazları kusursuz mükemmel cihazlar olarak övmesi sonucunda, hayal kırıklığı olduğunu gördüm. 15 Pro bile fiyatını hak edecek belirgin yükseltmeler sunamazken S22 yerine iPhone 11 seçen insanlara çok üzülüyorum.
soundizayn'dan Ps5 almayın!
İthalat garantili diye sattıkları ürünlerin hiçbir fatura veya garantisi yok. Kutuda hiçbir bandrol, etiket, bant vs çıkmıyor. 3 haftadır kendilerine ne telefonla ne maille ulaşamadım. Yarın Ps5'e bir şey olsa elimde kalacak resmen. Arasıra çok ucuza Ps5 satıyorlar diye cezbetmesin sizi, az daha para verin garantisi olan ürün alın.
İlk defa iPhone kullandım; buyurun tecrübelerim
|
Globalde $100 ucuzlayan 12 ve 13'ün Tr'de bana nasıl 5000 Tl zamlandığını açıklasanıza bi. Apple zaten son zam yaptığında dolar 16 liraydı. Ekonomi, vergi, dolar falan hikaye. Ne bu dolandırıcılık, Ne bu şark kurnazlığı???
2021
2022
Bölüm ve üniversite fark etmeksizin, genel olarak herkesin okuması gereken bir yazı yazacağım. Gerek dersleriniz, sosyal ortamlarınız, iş hayatınız için yararlı olacak bilgiler bunlar.
- Derslerine düzenli çalış.
Tıp veya hukuk olmasına gerek yok, genel olarak üniversite dersleri öyle son hafta çalışılıp geçilecek dersler olmaz. Derslerine her hafta çalış; kendince özetler, notlar çıkart. Ezberleri hemen yapmana gerek yok ama sınav zamanı nerelere nasıl çalışman gerektiğini önden bilmen gerekir. Bu sayede sınav haftası çok rahat edersin.
Derslere düzenli katılamıyorsan derslere düzenli katılan insanları arkadaş edin. Sınavdan önce, düzenli tutulmuş defter NFT gibidir. Hiç kimse, kimseyle paylaşmak istemez. Özellikle ön sıralarda oturan sıska başörtülü kızlar olur, onlar her hafta gelmiş; hocanın her söylediğini yazmıştır. Onlarla çok iyi arkadaş ol ki, defterlerinin resmini çekmesine izin versinler.
Ders notlarına ulaşabilmenin diğer yolu da çevredeki kırtasiyeleri kontrol etmektir. Okulun içindeki ve çevresindeki kırtasiyelerde öğrenci notları olur. Ders seçimleri yaptığın hafta bu kırtasiyelere gidip bütün derslerinin notlarını al. Senin bölümün olmasına da gerek yok, ortak derslerin konusu da aynı olur. Bu notlar aracılığıyla dersleri takip edip, önceki senelere oranla ne kadar paralel gidildiğini görebilirsin. Sınavdan önceki hafta da bu kırtasiyelere gidip yeni notlar bırakılıp bırakılmadığını kontrol et. Ders notlarına ulaşabilmenin diğer yolu da internettir. "(Dersin adı) + ders notu" yazarak envai çeşit not bulabilirsin. Bu notlar başka üniversitelere aitse müfredat dışı da bir ton bilgi olabilir. Dikkatli yaklaşman gerekir bunlara.
2. Asosyal çocuk olma.
Çevrendeki insanları kendinden düşük görme. Bunlarla arkadaş olsam ne olur ki deme. En arkada oturup kimseyle konuşmayan asosyal çocuk olma. Çevreni geniş tut. Sosyal ve ders için gerekli ortamlara her zaman sahip ol. Sınıf arkadaşlarınla her zaman sohbet başlat, nerede grup görürsen dahil ol. Kimin sana ne kadar yararı olacağını hiçbir zaman bilemezsin. Bir şeye çok ihtiyacın olduğu anda o boş beleş dediğin tip sana yardım edebilir.
Tüm kulüplere katıl. Alakalı alakasız, ilgini çekmiyor bile olsa tüm kulüplere katıl. Farklı bölümlerden, farklı senelerden arkadaş edinmek için harika fırsattır kulüpler. Kız arkadaş edinmek için de bire birdir. Tavsiyem kız arkadaşı sınıfızdan değil başka sınıflardan edinin. Ayrıldıktan sonra daha rahat edersiniz ve beraberken konuşacak daha çok şeyiniz olur.
3- Üst sınıfından insanları tanı.
Üst sınıfınızdakiler sayesinde hocaların ders işleyişleri, ders notları ve sınavları hakkında çok yararlı bilgileri edinebilirsiniz. Ayrıca kullanmadıkları için eski kitaplarını da size vermeye meyilli olabilirler. Hocalar her sene farklı sınav hazırlamazlar. Daha önce aynı sınavlara girmiş olan üst sınıflar sayesinde sınav hakkında bilgi almanız sınav sonucunuz için çok yararlı olur.
Üst sınıflarla tanışabilmenin iki yolu vardır. Biri, kulüpler sayesindedir. Diğeri, derslerine katılmaktır. Bazı hocalar o dersin o seneki öğrencisi değilseniz derse katılmamanızı isteyebilirler, bazı hocalar kıldır çünkü.
4- Mezun olunca ne yapacağını şimdiden belirle.
Abi ben okuyom yhaa, diyerek mezuniyetinizi savsaklamayın. İş hayatınız üzerinde en etkili olacak senelerden geçiyorsunuz. Özellikle özel sektör hedefleyen arkadaşların cv'lerini doldurabilecek kararları alması, bu sayede işsiz diğer milyon yeni mezundan kendini ayırabilmesi gerekir. Bu doldurmayı 3 şeyle yapabilirsin.
- Yüksek not ortalaması. 2- Staj tecrübesi 3- Etkinlik tecrübesi.
Mezun olduktan sonra gireceğin iş mülakatında kendinden dolu dolu bahsedebilmek için bu üçüne ihtiyacın var.
1- Derslerine düzenli çalış, not ortalamanı yüksek tut. Özellikle dereceyle mezun olanlar hayata bir adım önde başlarlar.
2- Staj tecrübesi için şimdiden hangi kurumlarda ne yapabilirsin araştırmaya başla. Okulunun bir staj programı olmayabilir, bu durumda cv'ni hazırlayıp firmaların insan kaynaklarına kendin başvuru yapabilirsin. İleride bu sektörde çalışacağını ve tecrübe kazanmak istediğini söylersin. Staj sayesinde kendine referanslar edinebilirsin. Hatta firma seni beğenirse mezun olunca işin hazır bile olabilir.
3- Gördüğün tüm kulüplere katıl dememin asıl sebebi de etkinlik tecrübesi kazanabilmekten geliyor. İş mülakatlarında hangi gruplarla hangi faaliyetleri yaptığını, bu faaliyetler sırasında hangi görev ve sorumlulukları üstlendiğini, ne gibi kazanımları elde ettiğini anlatabilirsin.
İş mülakatının 3dk dakikada olumsuz sonlanması ile sadece sohbet edip işi kazanmak tamamen senin elinde. Mülakat sırasında komisyon, adayın kendini anlatabilmesini ister. Eğer üniversiteyi manda gibi yatarak geçirdiyseniz kendiniz hakkında anlatabilecek hiçbir şeyiniz olmaz. Kaç yılında doğdun, annen baban ne iş yapar anlatır susarsın. Tüm mülakatlar "kendini anlatır mısın" sorusuyla başlar. Ve bu soruya vereceğin cevap ile komisyonun senin hakkındaki yargısının %70'ini oluşturursun. Bu yüzden önemle altını çiziyorum, mezun olmadan cv'nizi doldurmaya başlayın.
Yani özet olarak: spor yap dil öğren kitap oku ders çalış su iç.
iPhone alalım dedik, dolandırıldık.
iPhone arayışında olana arkadaşım letgo uygulamasında iPhone 11 128gb modeli 8400Tlye buluyor. Normal fiyatından yaklaşık 3-4 bin tl ucuz. Adam araba kazası yaptığını acil paraya ihtiyacı olduğunu, kendisinin uzman çavuş olduğunu iddia ediyor. Faturayı ve kimliği bile atarak güvence veriyor.
Arkadaşım teslim işini sorunca kendisi gün içinde meşgul olduğunu, diğer 2.el satış sitelerinden birinde ödeme onay sistemli uzaktan satış işlemi yapabiliriz diyor. Arkadaşım uzun zamandır kullandığı dolap uygulamasının sistemini kullanmak istiyor, adam tamam diyip arkadaşıma "ilanın linkini" atıyor.
Linkin gerçek dolap uygulaması değil, dolaponlineal.com adlı yan yalan bir site olduğunu fark etmiyor. Arkadaş resmi siteden ön ödemeyi yapıyorum sanarken adamın hesabına havale yapmış oldu direkt.
Savcılığa gitti, şikayetçi oldu. Kimlik sahte, hesap sahte kimlikle açılmış, telefon numarası sahte kimlikle açılmış. O kadar uğraşıp biriktirdiği parası bir anda buhar oldu. Savcının nitelikli dolandırıcılıktan olayın üstüne binmesi gerekirken olayı hiç takmıyor bile.
Abinizden size İİBF tavsiyesi...
Sınav sonuçları açıklanmış, gençleri bölüm ve üniversite telaşı sarmış. Benden size abi tavsiyesi gelsin. Öncelikle ben kimim? 2019'da Gazi İktisat'tan mezun oldum. O dönem 80k yapıp girmiştim, sonra okul Hacı Bayram olunca sıralamalar 2-3 kat geriledi diye duydum,güncel durumu bilmiyorum. Mezun olduktan sonra p48 alanında sınavlara girmeye başladım, kpss puanım olmadığı için (kamu kurumları son 2 senede alınmış kpss p48 puanı istiyor) banka sınavlarına girmeye başladım. Girdiğim 3. banka sınavını kazandım, mülakat sonrası yedeğe kaldım ve 3 ay sonra aranıp işe alındım. İstanbul tazminatı, dil tazminatı, yemek, 3 ayda bir alınan çift maaş, senelik alınan temettüler (bu sene 3 maaştı) derken aylık ortalama 14 bin lira net kazancım var şu an. Seneye uzmanlığımı aldığımda %20 zam olacak.
Size açık ve net konuşayım mı? Ülkede doğru düzgün eğitim veren üniversite kalmadı, ne okuduğunuzun çokta önemi yok artık. Tamamen sizin piyasaya ne kadar uyum sağladığınıza bağlı kariyeriniz. Ve bir iibf'li için şu an gözüken en net ve kazançlı yol p48'den geçiyor. p48 bir sınav türü, bu sınav sayesinde kamuda ve bankalarda uzman, iç kontrolör, müfettiş hatta kaymakam ve idari yargı hakimi olabiliyorsunuz. p48 için bölüm fark etmiyor, tm veya ea'dan girilmesi de fark etmiyor. İibf'li olmak bu sınava girmeye hak kazanmanızı sağlıyor, bu sınavlardan her sene binlerce yeni mezun alınıyor. Hiçbir torpile, referansa, dolu bir cv'ye, tecrübeye ihtiyaç duymadan sadece sınavdaki başarınız (+mülakat tabii ki ama gözünüz korkmasın) ile hayata bir kariyer mesleğinden başlayabiliyorsunuz.
Eğer erasmus, yükseklisans veya özel sektör düşünmüyorsanız (düşünmeyin zaten) okul notlarınızın hiçbir değeri yok, 2.6/4'le bitirdim ben okulu. Önemli olan p48 derslerine olan hakimiyetiniz. İktisat, hukuk, muhasebe ve maliye. Okul hayatınız boyunca en çok önemi bu derslere verin. Eğer bu derslerden alamadığınız olursa yine de okulun kırtasiyesinden falan ders notlarını edinip göz aşinalığı edinin. Ayrıca Türkçe'nin dilbilgisi ve Matematik'in problemlerle aranızı hiçbir zaman açmayın çünkü özellikle banka sınavları için çok önemli bu konular. Özel bankalar giriş pozisyonlarına (gişe,banka...) sadece Türkçe ve Matematik ölçerek alabiliyor. İngilizcenizi mezun olana kadar Yds'den en az 70 alabilecek seviyeye getirin. Çok iyi alanı olmasına rağmen Matematikten veya İngilizceden elenen arkadaşlarım oldu. Daha geçenki Vakıfbank Müfettişlik sınavından 3 arkadaşım Matematik, 2 arkadaşım İngilizce barajı yüzünden kaldı, oysaki alan netleri çok iyidi.
Bir iibf'li mezun olunca ne yapabilir?
1-Kamuda düz memur. Maaş: 9 bin lira. Sınav türü P3. Türkiye'deki en rahat meslektir. Özel sektörde daha çok maaş alanların bile kafam rahat olsun düşüncesiyle hayal edebildiği meslektir. Sadece genel kültür (türkçe, matematik) ve genel yetenek (tarih,coğrafya,vatandaşlık) çalışarak düz memur olabilirsiniz. Düz memur olabilmek için çift senelerde kpss lisans sınavından p3 türünde en az 80-85 almanız gerekir. Tek senelerin puanıyla atama olmaz, tek senelerde aldığınız p1,2,3 puanları hiçbir işe yaramaz. Aldığınız p3 puanı ile sene içerisinde tercih yaparsınız ve merkezi atama olur. Mülakat falan uğraşmazsınız. Puanınız 2 sene geçerlidir ve sene içerisinde genelde 2-3 kere tercih açılır.
2-Bankalarda giriş seviyesi personel. Maaş: aylık maaş memurun altında olur ancak sene içinde alacağınız çift maaşlar ve temettü ile ortalamada memurun üstüne çıkarsınız. Özel bankaların gişe/banka görevlisi dediğine kamu bankaları servis görevlisi diyor. Kpss puanına ihtiyaç duymazsınız çünkü bankalar direkt kendi sınavlarını yaparlar. Giriş poziyonları için genelde Türkçe Matematik ağırlıklı olan sınavlara girersiniz. Bazı bankalar alan bilgisi de sorabilir birazcık.
3- Kariyer meslek olarak adlandırılan A kadro meslekler. Küçükten büyüğe sırayla: Uzman < İç kontrolör < müffetiş < idari yargı hakimi < kaymakam. Bunlar için p48 çalışmanız gerekir. Kamu kurumları kpss'de p48 türünde 70-80 puan ister (Bazı kurumlar 70 yds'de ister), bu puanınızla kurumların sınavlarına girmeye hak kazanırsınız. A kadro mesleklerde merkezi atama yoktur, her zaman kurum sınavı + mülakat vardır. Mülakat olması hemen torpil düşüncesiyle sizi yıldırmasın; ben, birçok arkadaşım ve tanıdığım insanlar tamamen kendi gayretleriyle bu mesleklere yerleştiler.
Bankalar, hakimlik ve kaymakamlık direkt kendi sınavlarını yapar. Kpss puanına ihtiyaç duymazsınız. Bu mesleklerde diğer 2 seçeneğe ve özel sektörde çalışacak diğer bölüm mezunlarına göre çok daha iyi koşullarda daha iyi maaşlara çalışırsınız. Her sınav aynı olmasa da aynı p48 çevresinde şekillenir. İktisat, hukuk, muhasebe ve maliye. Mesela hakimlik ve kaymakamlık muhasebe ve maliye sormaz, hukuktan ağırlık verir. Bankalar ise bankacılık hukukuna ve muhasebesine ağırlık verir.
Bunlar dışında özel sektörde de çok sayıda seçeneğiniz var ama onların, üsttekiler kadar çerçevesi kesin değildir. Her şey de olabilirsiniz, hiçbir şey de...
Kamu mu özel mi? Kamu daha nettir. Maaşınızla, iş saatlerinizle, iş tanımızla... Sabah 9-Akşam 5 çalışırsın. Senden 1 dakika bile mesai yapmanı isteyen olmaz, senelik 20-30 gün iznin var, senelik izne çıkıyorum dediğinde olmaz diyen çıkmaz.Bunlar yüzünden ülkemizde memurluk çok reva görür.
Peki özel sektör? Çok çalışırsın, it gibi çalışırsın ama daha fazla yan hakkın olur. Özellikle bankalarda harika sağlık sigortaları, çift emeklilik maaşı, primler, temettüler, yemek kartları vb. olur. Ama iş yükün sebebiyle de sürekli bunlara değer mi diye sorgularsın. Özel sektörde genelde 09-18/19 arası çalışılır. Özellikle yoğun dönemlerde akşam ve haftasonu mesaileri yapmanı isteyebilirler. Yıllık iznini rahat rahat kullanamazsın, iş yerinle koordine etmen gerekir.
2001 krizi sonrası kamu bankaları çalışanları memur statüsünü kaybetti (yatmasınlar diye). Kamu bankasına gireyim memur olayım yatayım düşüncesi olmasın aklınızda. Kamu bankası çalışanları 657 sayılını kanuna tabi memur değil, 4857 sayılı İş Kanununa tabi ve işçi statüsünde çalışırlar.
Memur maaşına %41.7 zam geldi!
En azında maaş veriyor, zam yapıyor, enflasyon telafi ediliyor. Biz memurun, emeklinin maaşını alamadığı günleri de iyi hatırlıyoruz…
Faizlerin düşüşü -> Döviz kuru artışı -> Maliyet enflasyonu artışı -> Asgari ücret artışı.
Asgari ücret arttı diye enflasyon artmıyacak, enflasyon arttığı için asgari ücret artıyor. İnternette üç gram ekonomi bilgisiyle ücret arttı ekmek 10 lira olacak diyen insanları anlamıyorum. Asgari ücret 6 aydır sabitti, enflasyon düşmüş müydü? Asgari ücret artmasa sonraki 6 ay enflasyon düşüşte mi olacaktı? Ülkede bir kişinin aylık açlık sınırı 6300 lira olmuş adamlar 5500 lirayı çok buluyor, ekonomiyi çökerteceğini sanıyor.
Son Giriş: 3 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: 3 gün
Mesaj Sayısı: 2.190
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 3.506
İkinci El Bölümü Mesajları: 32
Konularının görüntülenme sayısı: 1.165.364 (Bu ay: 3.553)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 7.938 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Sıcak Fırsatlar