Profil: blogvereklam | DonanımHaber Forum

blogvereklam (Koray Uslu) · SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) altına konu açtı. 9 yıl

Seo Nedir Seo Giriş Makalesi

Madem ki kendi adıma bir bloğum var, o halde kendimi kısıtlamadan kullanabilirim. Dilediğim konuyu ele alıp yorumlayabilirim. Ancak uzman olduğum bir alan var ve bu blok bende soru işaretlerine neden oldu. Uzman olduğum alan Seo bu arada. Yani arama motoru optimizasyonu anlamına geliyor. Search engine optimization şeklinde yazıldığında kelimelerin baş harflerinden kısaltılmış her zamanki gibi.

Her neyse. Benim problemim şu; sitede illa ki paylaştığım şiirler, makaleler vs. var. Ancak kafama ne eserse yazacağıma göre standart konularımın dışında kalan spesifik makalelerde anahtar kelimelerim ne olacak. Bu kadar sıkıcı bir başlangıç yaptığım için üzgünüm, aslında amacım okuduğunuz makaleyi sıkıcı bir hale getirmek değil. Bu yüzden az sonra gelecek olan, görmek istediğiniz bilgilerin evvelinde bahsetmek zorunda kaldığım konular bunlar.

Bizim her ne konuda ve sektörde olursa olsun bir web sitemiz var. Ancak bu web sitemizde belirdeğimiz anahtar kelimeler mevcut. Mesela e ticaret sitesi olan bir petshopta kedi maması arama sonuçlarında ilk sırada çıkmak önemlidir. Benzeri birden fazla anahtar kelime üzerinde çalışmalar yaparak sitenizin trafiğini arttırabilirsiniz. Fakat sektörü ve konusu belli olmayan sitelerde kategori azalsa da kitle artar. Arama sonuçlarında sitenizin ilk sıralarda çıkması zaman alacaktır ki bu her tarz sitede standart olan sistemdir. Paylaşımlar stabil düzende ilerledikçe site kalitesi artacaktır. Bunu sosyal imlemeler, site içi linkler, farklı sitelerde paylaşımarla (forum,blog vb.) desteklerseniz zamanla ciddi bir ilerleyiş kazanabilirsiniz. Tabi bu makale olayın derinini anlayabilmek için yetersiz kalacak çünkü anahtar kelimelerle çalışmak bu kadar da kolay değildir. Basit ve anlaşılır şekilde sıfırdan başlayarak seo ile ilgili bilgilendirme yapacağım. Bu yazılarımı okurken mümkünse bir site üzerin çalışmalar yapın. Makalelerim bittiğinde en az 350 günlük ziyaretçi sayısına ulaşacaksınız.

1 Yanıt

Yanıtla

Favorilere Ekle

0

B

blogvereklam (Koray Uslu) · Diğer Motorlu Araçlar Genel altına konu açtı. 10 yıl

Zeytinyağı

Zeytinyağı, sadece zeytin ağacı meyvelerinden elde edilen, hiçbir kimyasal işlem görmeden doğal hali ile tüketilebilen, oda sıcaklığında sıvı olan bir yağdır. Zeytinyağının elde edilmesi aşamasında da bu üstün niteliklerin korunması gerekir, iyi kaliteli zeytinyağı üretimi, zeytinin yetiştirilmesi, hasadı ve yağın elde edilmesi, muhafazası gibi işleme kademelerinde tekniğin öngördüğü şartlara tam olarak uymakla mümkündür. Yağın elde edilmesinde, en ilkel işleme şeklinde dahi zeytin işleninceye kadar çeşitli aşamalardan geçmektedir ve her aşamanın yağın kalitesine etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle aynı genotipten ve aynı bölgeden alınan zeytinlerin farklı işleme teknikleriyle zeytinyağına işlenmesi bile üretilen yağın kalitatif özelliklerinde önemli varyasyonlara neden olabilmektedir.
Çok eski çağlardan beri sürekli gelişim içinde olan zeytinyağı işleme sistemleri günümüzde halen değişmekte ve gelişmektedir, ama hepsinde ortak olan bir nokta vardır ki, yağın sadece mekanik veya fiziksel yöntemler kullanılarak çıkarılmasıdır. Zeytinyağı natürel olarak tüketilen nadir yağlardandır.
İyi Bir Zeytinyağının Duyusal Özellikleri Nasıl Olmalıdır?
iyi bir zeytinyağı öncelikle taze zeytin meyvesinin tat ve aromasını taşımalıdır. Bu zeytinin çeşidine, bölgesine ve iklim koşullarına bağlı olmakla beraber tattığınızda adeta taze sıkılmış meyve suyu hissini vermelidir. Çünkü sızma zeytinyağı hiçbir ısıl işlem ve ra-finasyon görmeden elde edilen yağdır.
Zeytinyağı sınıflandırılması duyusal değerlerde dikkate alınarak yapılmaktadır. Bu duyusal değerler de ana iki başlık altında değerlendirilmektedir. Birincisi olumlu özellikler diğeri de olumsuz özellikler yani kusurlardır.
Zeytinyağında Beklediğimiz Olumlu Özellikler
Meyvemsilik
Bu özellik taze zeytin meyvesi başta olmak çeşitli meyve ve sebze tat ve aromalarını anımsatması ile tanımlanabilir. Kimi zaman taze kesilmiş çim kokusu da bu olumlu özellikler arasında dikkat çeker.
Acılık
Olumlu özelliklerden acılıkta taze zeytin meyvesinden yağa taşınan özelliklerden biridir. Hoşa giden bir acılıktır, kimi zaman badem acılığı, kimi zaman karabiber acılığı şeklinde tanımlanır. Zeytin meyvesindeki feno-lik bileşenlerin zeytinyağına taşındığının göstergesidir.
Yakıcılık
Olumlu bir özellik olan yakıcılık da yine taze zeytinden yağa taşınan pozitif değerlerdendir. Bu özellikte yine zeytin meyvesinde bulunan fenolik bileşenlerin yağa taşınabildiğinin bir göstergesidir. Ağıza alınan az bir miktar yağ hava sirkülasyonu ile boğaza taşındığında geniz ve boğazda bir ısırıcılık yakıcılık hissedilmelidir.
Zeytinyağında kusurlar
Posa kusuru
Bu kusur çoğu zaman zeytinyağı elde edildikten sonra uzun süre posası ile birlikte depolandığında ortaya çıkar, Zaman içinde zeytin yağı dinlendikçe yağ içinde askıda bulunan az miktarda da olsa zeytin posası dibe çöker ve anaerobik fermantasyon başlar ve fermantasyonda oluşan kötü koku yağa geçer buda tipik posa kusurlu yağ oluşumuna neden olur. Bu kusur ana başlığı altında değerlendirilen diğer bir kusur da kızışma kusurudur. Bunun da nedeni zeytinler sıkılmadan önce uzun süreler yüksek yığınlarda ve çuvallarda bekletilir ve bu nedenle yığın iç sıcaklığı artar. Bu durumda zeytin tane bütünlüğünü hızla kaybeder ve yine anaerobik fermantasyon sonucu tane dokusunda posa kusuruna benzer bir olumsuz tat ve koku oluşur, bu kusur da direk yağa taşınır.
Küflü - Rutubetli
Bu kusur genellikle zeytin yığınlarının nemli ortamlarda, yağmur alabilen noktalarda ve hava sirkülasyonu olmayan ortamlarda depolanması sonucu* yığın yüzeylerinde küf oluşması ve küflü yığının sıkılmasıyla da elde edilen yağda küf kokusunun oluşması şeklinde tanımlanabilir. Bu kusur zeytinde oluşan kusurun yağa taşınmasıyla oluştuğu için hasat edilen zeytinler kötü koku ve nem içermeyen, hava sirkülasyonunun iyi olduğu, yağmur almayan alanlarda ve yaklaşık 20 kg hava geçişine izin verebilen kasalarda kısa sürede işlenmek üzere depolanmalıdır.
Şarabımsı - Sirkemsi
Zeytin işleme marinalarının iyi temizlenmemesi sonucu çeşitli noktalarda kalan hamur parçalarının fermente olması sonucu kimi zaman şarap
kimi zaman sirke tat ve kokusunu anımsatan kusur bileşenlerinin oluşması ve yeni parti ürün işlendiğinde de bu bu bileşenlerin direk yağa

taşınması ile oluşan kusurdur. Bu kusuru engellemenin yolu proseste tüm aşamalarda temizliğe gerekli önemin verilmesidir. Özellikle pres baskı sistemlerde kullanılan hasır plakaların sezonda çok iyi temizlenmesi ve her yeni sezon için yeni hasır plakaların kullanılması gerekmektedir.
Bayat - Okside
Zeytinyağının yoğun hava, ısı ve ışık temasına bağlı bir kusurdur. Ağızda bayat ağırlaşmış bir yağ hissi uyandırır. Zaman zaman yağlı boya kokusu şeklinde tanımlanabilir. Genellikle yanlış depolama sonucu oluşmaktadır. Ağzı açık korumasız, çoğu zaman plastik veya galvanizli sac tanklarda bütün yaz sıcakları boyunca 30-35 derecelerde depolanan yağlarda bu kusur kaçınılmazdır. Bu kusurun oluşumunu engellemek için depolama doğru koşullarda yapılmalıdır. Depo sıcaklığı 18°C'de, azot yastıklaması yapılmış (Oksijenle teması kesilmiş) ışık almayan, paslanmaz çelik tanklarda yapılmalıdır.
Metalik Tat
Bu kusur genelde işleme prosesinde çeşitli akşamlarda paslanmaz çelik dışında metal kullanılması ve bu akşamlarla zeytin hamuru veya zeytinyağının teması sonucu oluşur. Ağızda metal para tadı bırakır. Bu kusurun engellenme yolu ise zeytin hamuru ve zeytinyağının temas edebileceği yüzeylerin mutlaka krom nikel paslanmaz çelik olmasını sağlamaktır.
Bu başlıklar dışında değerlendirilebilen çeşitli kusurlarda vardır. Bunlar panel değerlendirmelerinde "diğerleri” alt başlığında değerlendirilir ve bunlar arasında; salamura tadı, kurtlu, ham, odunumsu gibi kusurlar sayılabilmektedir.

Zeytinyağı Kusursuz Olmalıdır...

1 Yanıt

Yanıtla

Favorilere Ekle

0

B

blogvereklam (Koray Uslu) · Motorlu Araçlar Konu Dışı altına konu açtı. 10 yıl

Motorlu Tırpan Fiyatı

Oleomac Motorlu Tırpan Fiyatı

Bir Oleo-Mac tırpan seçmeden önce her tırpanda olduğu gibi bahçe ölçünüzü ve bahçe tipinizi göz önünde bulundurmanız gereklidir. Bahçeniz küçük ise daha amatör tırpanlar kullanımını tavsiye edebiliriz. Bahçeniz büyük ve çalı, ot vs. fazla ve sık ise daha profesyonelce kullanım için uygun olan modellerimizi tercih edebilirsiniz.

Her isteğe her kullanıma göre tırpanlarımız elektrikli tırpan ve benzinli tırpan olmak üzere ikiye ayrılır. Elektrikli tırpanlar genellikle kullanıma bağlı olarak küçük ve işi daha az olan bahçeler için 500 ile 1500 watt elektrikli tırpanları önerebiliriz.

Daha geniş ve teferruatı daha çok olan tarla, bağ, bahçe gibi arazileriniz için maksimum çalışma olanağı ve farklı güç seçenekleri ile benzinli modeller olan motorlu tırpanlar daha sağlıklı çözümler oluşturacaktır. Hem fiyat hem de güç bakımından size uygun her düzeyde çalışma sunan ideal benzin motorlu tırpanları sitemizde bulabilirsiniz.
Motorlu Tırpan Oleomac Motorlu Tırpan Fiyatı
Marka Seçiniz:
Sadece Stokta Olanlar

%15
Motorlu Tırpan 453 BP ERGO
Oleo-Mac
Motorlu Tırpan 453 BP ERGO
1.763,01 TL
1.498,55 TL KDV DAHİL

%15
Motorlu Tırpan BCF 430
Oleo-Mac
Motorlu Tırpan BCF 430
1.616,09 TL
1.373,67 TL KDV DAHİL

%14
Motorlu Tırpan Sparta 42 BP
Oleo-Mac
Motorlu Tırpan Sparta 42 BP
1.197,26 TL
1.029,65 TL KDV DAHİL

%15
Motorlu Tırpan SPARTA 44
Oleo-Mac
Motorlu Tırpan SPARTA 44
1.123,26 TL
954,77 TL KDV DAHİL

Benzinli Motorlu Tırpan SPARTA 38
Oleo-Mac
Benzinli Motorlu Tırpan SPARTA 38
899,00 TL KDV DAHİL

%15
Motorlu Tırpan SPARTA 250 TR
Oleo-Mac
Motorlu Tırpan SPARTA 250 TR
631,67 TL
536,92 TL KDV DAHİL

%14
Elektirikli Tırpan TR 111 E Oleo-Mac
Oleo-Mac
Elektirikli Tırpan TR 111 E Oleo-Mac
340,94 TL
293,21 TL KDV DAHİL

%14
Elektirikli Tırpan TR 61 E Oleo-Mac
Oleo-Mac
Elektirikli Tırpan TR 61 E Oleo-Mac
277,51 TL
238,66 TL KDV DAHİL

3 Yanıt

Yanıtla

Favorilere Ekle

0

B

blogvereklam (Koray Uslu) · Elektrikli Küçük Ev Aletleri altına konu açtı. 10 yıl

Gübre Makinaları

GÜBRE SERPME MAKİNELERİ
Prof. Dr. İsmail Kavdır
Çanakkale On Sekiz Mart Üniv. Ziraat Fak. Tarım Makineleri Böl.
İlk gübre dağıtma makinaları 19. yüz yılın sonunda kullanılmaya başlamıştır. Kullanılan bu ilk gübre dağıtma makinalarının çoğu tabaktı- titreşimli tip dağıtıcılar olmuştur (Stout ve Cheze, 1999). Bunun yanına, gübre dağıtıcılar denildiğinde günümüzde daha çok döner diskli dağıtıcılar anlaşılmaktadır. 1950’li yıllara kadar bu makinaların kullanımı fazla yaygın olmamıştır. Bunun en büyük nedeni olarak fiziksel özelliklerde, rüzgar ve traktör ilerleme hızındaki belirsizlikler gösterilmektedir (Stout ve Cheze, 1999).
Teknik gelişmelerle birlikte döner diskli gübre dağıtma makinaları günümüzde oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir (Mutaf, 1984). Kullanılan ilk döner diskli gübre dağıtma makinaları tek diskli olurken, çift diskli gübre
dağıtma makinaları 1960’lı yıllardan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bir gübre dağıtma makinasından beklenen özellikler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
-Farklı gübre normu ve ilerleme hızı ayarlarında enlemesine ve uzunlamasına olan yönlerde homojen bir dağılım sağlamalı,
-Deposu yeterli kapasiteye sahip olmalı,
Yüksek ürünler için ayarlanabilir dağıtma yüksekliği olmalı,
-Dağıtılan gübre miktarı kolay ve doğru bir şekilde ayarlanabilmeli,
-Sınır gübrelemesine imkan sağlamalı,
-Korozyona dayanıklı olmalı,
-Kolay temizlenmeli,
-Kapasitesi yüksek olmalıdır (Stout ve Cheze, 1999).
Gübre Dağıtıcı Tipleri
Günümüzde bir çok gübre dağıtıcı kullanılmaktadır. Gübre dağıtıcılar değişken bir iş genişliğine (döner diskli ve salınımlı-borulu) sahip dağıtıcılar ve sabit bir iş genişliğine sahip dağıtıcılar (pnömatik, tabaklı-titreşimli, helezonlu) olarak alt gruplara ayrılabilir. Bunların yanında, sıvı gübre genellikle bir tarla pülvarizatörü tarafından araziye uygulanmakta ve susuz amonyak toprağa bir çizel ayağı ve arkasındaki bir enjeksiyon tüpü ile enjekte edilmektedir (Stout ve Cheze, 1999).
Döner Diskli (Santrifüj) Gübre Dağıtma Makinaları
Döner diskli (santrifüj) gübre dağıtma makinaları (Şekil 1) bir ya da çift dönen diskli olabilir ve bu disklerin üzerinde iki ya da daha fazla sayıda kanatçık bulunur. Gübre dağıtma makinasının genellikle konik ve dağıtıcı disklerin üzerinde yer alan bir deposu vardır. Gübre depodan dağıtıcılara ya yer çekimi sayesinde ya da bir taşıyıcı yardımıyla bir akım şeklinde beslenir. Dağıtıcı disk üzerine gelen gübreyi 15- 50 m/s arasında değişen bir çevre hızı ile fırlatır. Bu hız bazı makinalarda 70 m/s ye kadar çıkabilir. Bu yüksek hızlar geniş etkili çalışma genişlikleri elde etmek için gereklidir (Stout ve Cheze, 1999).
Dağıtıcı disk ile ilgili önemli dizayn parametreleri olarak disk çapı, gübrenin disk üzerine düştüğü çap, kanatçık konum açısı, dağıtıcı diskin koniklik açısı ve kanatçığın şekli gösterilebilir. Disk çapı çoğu dağıtıcı için 0.30 ile 0.45 m arasında değişir. Diskin çevre hızı ise genellikle 540 devir/dak. ile 1000 devir/dak. arasında değişmektedir (Stout ve Cheze, 1999).

Gübre dağıtma makinası

Salınımlı-Borulu Gübre Dağıtma Makinaları
Salınımlı-borulu dağıtıcılar (Şekil 2) gübreyi dağıtmak için salınım yapan bir boruya sahiptirler. Gübre bir karıştırıcı yardımı ile depodan boruya doğru akışa geçer. Gübre boru duvarı boyunca hızlanarak duvara yaptığı birkaç darbe sonucunda boruyu terk eder (Stout ve Cheze, 1999). Her ne kadar boru kolunu hareketlendiren mekanizma bir krank-biyel mekanizmasına benzer olarak çalışsa da boru sadece yatay düzlemde hareket eder.
Dağıtıcı borunun bir tüp şeklindeki kolu giderek daralan ovalimsi bir yapıda olup, cam elyaf ile güçlendirilmiş plastik malzemeden imal edilmektedir. Boru şeklindeki tüpün içerisinde, gübre taneciklerinin tüp duvarı boyunca dairesel bir harekete girmesini önlemek amacı ile iki adet sırt bulunmaktadır. Dağılımın iki pik yerine tek pik ve daha düzgün bir dağılım ile oluşmasını sağlamak için borunun ucuna özel bir parça (bant şeklinde) monte edilir. Borunun en önemli dizayn parametreleri boru açısı ve boru uzunluğudur. Bunların yanında salınım frekansı da gübre dağıtımında önemli bir parametredir. Değiştirilebilir boru tipi ve aparatları ile kısa dağıtma, bant şeklinde dağıtma, sınır gübrelemesi, kireç dağıtma, yol tuzlaması gibi değişik uygulamalar salınımlı-borulu gübre dağıtma makinaları ile yapılabilecek uygulamalardır.
Gübre dağıtma makinesi
Kanatlı (Bum) Gübre Dağıtma Makinaları
Kanatlı (bumlu) gübre dağıtma makinalarını santrifüj ya da salınımlı gübre dağıtıcılarından ayıran en önemli özellik, bu makinaların dağıtım genişliklerinin sabit olmasıdır. Bu makinalarda kendi aralarında makina içerisindeki gübre hareketinin pnömatik ya da mekanik olarak yapılmasına göre farklılıklar gösterir. Santrifüj gübre dağıtıcılarda olduğu gibi pnömatik dağıtıcılarda da tarlada yan yana olan gübreleme geçişlerinde örtme payı (aynı yerin iki komşu gübreleme geçişinde de gübrelenmesi) uygulamasının yapılması gerekir. Ancak, bu tip makinalarda gerçekleştirilen örtme payı santrifüj gübreleme makinalarına göre oldukça küçüktür (Stout ve Cheze, 1999). Mekanik yatay dağıtım sistemlerine sahip solucan tipli-helezonlu kanatlı dağıtıcılar için, dağıtım genişliği etkili çalışma genişliğine karşılık gelmektedir; öyle ki, bu makinalarda örtme payına gerek yoktur. Bu nedenle, kanatlı dağıtıcılarla uniform bir gübre dağılımı için traktörün daha hassas bir şekilde sürülmesi gerekir.
Pnömatik Gübre Dağıtma Makinaları
Pnömatik bir gübre dağıtma makinasında (Şekil 3-4) gübre, ölçüm yapan oluklardan enjektörler yardımı ile hava akımının içerisine gönderilir. Bu ölçüm özelliği olan oluklar, örneğin hidrostatik bir motor tarafından tahrik edilebilir (Stout ve Cheze, 1999). Bu sayede, elektrikli bir uzaktan kumanda yardımı ile çalışma sırasında kademesiz norm ayarlama basit bir şekilde yapılabilir.
Gübre Makinası
Ölçüm yapabilen oluklar bölmelere ayrılmıştır ve bu bölmeler istenildiği şekilde açılıp kapanabilir. Çalışma genişliği bu sayede değişken bir şekilde kısmi genişliklerle (kısmi genişlik kontrolü) ayarlanabilir. Bu sayede örneğin, tarla içerisinde istenilen küçük (alt) alanlara gübre dağıtımı yapılabilir ve tarla kenarlarındaki ve tuhaf şekilli alanların kenar sonlarındaki dağıtım kayıpları da minimum düzeyde tutulabilir (Stout ve Cheze, 1999).
Pnömatik gübre dağıtma makinalarındaki gübre dağıtımı, kanatlara sabitlenmiş olan kanallarla ve hava yardımı ile yapılmaktadır. Kanatlar üzerinde hava kanallarının uçlarında yer alan yansıma plakaları ile sonlandırılmış bükük çıkış ağızları, küçük örtme paylı dağıtım fanları gibi görev yaparak gübreyi tarla üzerinde eşit olarak dağıtırlar. İş genişliğine ve mekanik çalışma prensibine göre, kanatlar üzerindeki gübre çıkış kanalları arasındaki mesafeler 50 ile 100 cm arasında değişir. Makinanın normal gübreleme fonksiyonundan bitkilerin daha uzun olduğu ileriki yetişme dönemlerinde uygulanan başa gübreleme uygulamasına geçiş, yansıma plakalarının gübrenin çarpmadan sonra yukarı doğru sıçrayacak şekilde yönlendirilmesi ile ve gübrenin yukarından azaltılmış bir enerji ile bitkinin içerisine düşmesini sağlayacak şekilde yapılır. Yol konumunda makinanın kanatları deponun her iki yanında yer alacak şekilde katlanır (Stout ve Cheze, 1999).
Pnömatik Gübre Dağıtma Makinası
Helezonlu Gübre Dağıtma Makinaları
Helezonlu gübre dağıtma makinaları (Şekil 5), tozlu gübrelerin yüksek oranlarda uygulanması için tercih edilirler (potas ve öğütülmüş kireç gibi). Bu makinalar, granül yapıdaki azotlu gübrelerin üniform dağıtımı için uygun değildir (Stout ve Cheze, 1999). Bu nedenden dolayı, helezonlu gübre dağıtıcılar çoğu zaman santrifüjlü diskli gübre dağıtma ünitesine de sahip olarak imal edilirler; öyle ki, gerektiğinde toz gübreler için helezonlu ünite ya da granül gübre için santrifüj diskli dağıtma ünitesi kullanılabilir. Böyle bir düzenleme ile (santrifüj diskli gübre dağıtma ünitesi) granül gübre de helezonlu gübre dağıtma makinaları ile istenildiğinde yüksek oranlarda atılabilmektedir. Bunun yanında taban götürücüsü her iki yönlü çalıştırılabilen dağıtıcılar da mevcuttur. Bu tip makinalarda gübre deposunun altında yer alan taban götürücü gerektiğinde öne ya da arkaya doğru çalıştırılabilir. Bu sayede, makina üzerinde her hangi bir dağıtım biriminde değişikliğe gitmeden istenildiğinde toz ürünlerle gübreleme ya da yüksek oranlarda granül ürünlerle gübreleme yapılabilir. Bu makinalarda, dağıtıcı helezon kanat makinanın ön kısmına monte edilirken, çift diskli gübre dağıtım sistemi ise makinanın arkasına monte edilir (Stout ve Cheze, 1999).
Helezonlu Gübre Dağıtma Makinası
Helezonlu gübre dağıtım makinaları genellikle 2-16 ton kapasiteli römorklu ve 6-12 m iş genişliğine sahip olacak şekilde imal edilirler. Gübrenin depodan dağıtıcı ünitelere olan sevkiyatı sıyırıcı taban zincirleri, lastik helezon kayışlar ya da arı peteği şeklindeki taban zincirleri ile yapılmaktadır. Bunun yanında, lastik helezon taban kayışlarının kullanımı dağıtılacak ürün içerisinde olabilecek yabancı materyale karşı daha az duyarlı olmasından dolayı daha çok tercih edilmektedir (Stout ve Cheze, 1999).
Birim alana atılacak gübre miktarının ölçümü gübre çıkış ağızının önündeki ayarlanabilir kızaklı kapaklar ile ve ayarlanabilir taban götürücü hızı ile kontrol edilebilir. Taban götürücü ve dağıtıcı helezon kanatlar kuyruk milinden şaft yardımı ile tahrik edilebilecekleri gibi hidrostatik motorlar yardımı ile de hareketlendirilebilirler. Yere temaslı bir tekerlekten hareket alma durumunda, tabandaki götürücü
kayış yerden hareket alır. Bu durumda, değişken ilerleme hızlarında dağıtım oranı sabit kalır (Stout ve Cheze, 1999).
Sıvı Gübre Dağıtma Makinaları
Sıvı gübreler üç alt gruba ayrılabilirler: susuz amonyak, solüsyonlu gübre ve süspansiyonlu gübre. Sıvı gübre dağıtıcılarının kullanımı diğer gübre dağıtıcılarına oranla daha yakın zamanda başlamıştır. Granül gübrelemeye oranla, teknik çözümler için (depolama ve uygulama) yüksek yatırımlara ihtiyaç vardır. Bunun yanında, uygulama tekniği açısından daha kapsamlı özel bilgi gerektirir (Stout ve Cheze, 1999).
Sıvı gübrelerin avantajları aşağıdaki gibidir;
-Sıvı azot gübresi granül gübreye oranla nispeten daha ucuzdur,
-Gübreleme etkisi toprak ve yapraklar aracılığı ile gerçekleşir ve bu yüzden yağmur ve toprağın üst katmanındaki nemden bağımsızdır,
-Bazı pestisitlerle kombinasyon halinde kullanıma uygundur,
-Pompalar yardımı ile deponun doldurulması daha kolaydır (granül gübrelere göre %10 iş tasarrufu),
-Bitki koruma önlemleri ile püskürtme oranı sıvı gübrenin eklenmesi ile % 30 a kadar azaltılabilir (ilaçlamada).
Sıvı gübrelerin avantajları yanında bazı dezavantajları da vardır;
-Çiftlik ortamında yüksek depolama maliyetleri,
-Sıvı gübrenin yüksek korozyon özelliğine sahip olması,
-Yasal önlem alma zorunlulukları (uyarıcı işaretlerin yapıştırılması vs.),
-Aynı iş genişliğini (24 m ya da daha fazla) sağlayan santrifüj gübre dağıtma makinalarına kıyasla tarla pülverizatörlerinin idaresinin nispeten daha masraflı olması,
-Ürüne zarar verme ve verim kaybı olasılığının daha fazla olması,
-Hava durumuna bağımlılık.
Gübre Dağıtım Makinalarındaki Gelişmeler Çoklu Depo Kullanımı
Ürünlerin spesifik besin ihtiyaçlarını karşılamak için birden fazla depoya sahip gübre dağıtım makinaları da kullanılmaya başlanmıştır. Faklı depolardaki gübreler tamamen kontrol edilebilir oranlarda karıştırılarak bir birinden bağımsız olarak araziye uygulanabilir. Bu uygulamada farklı gübrelerin farklı fiziksel özellikleri göz önüne alınmalıdır. Fiziksel özellikleri birbirine yakın farklı gübrelerin bir arada kullanılmasına dikkat edilmelidir. Aksi takdirde uygulamada sorunlar çıkabilir (hava ile taşınma sırasında bazı gübrelerin hedefe varmadan ayrışması gibi). Alana özel gübre dağıtımı
Çoğu işlenebilir arazi, toprak türü, besin içeriği, su miktarı gibi konularda farklılıklar göstermektedir. Buna rağmen atılan gübre miktarı genellikle tüm araziye aynı oranda uygulanmaktadır. Bir uydu algılama (DPGS) sistemi yardımı ile basit pozisyon belirleme alana özel gereksinimlere göre uygulama yapmayı mümkün kılmaktadır.
Alana özel gübreleme yönetimi bilgi sistemleri yardımı ile bir gübreleme haritasının oluşturulmasını gerektirmektedir. Gübreleme sırasında akıllı sistemler yardımı gübreleme makinasının aynı anda birden fazla faktörü göz önüne alması gerekir. Makinanın aynı anda göz önüne alması gerektiği konular şöyle sıralanabilir;
-Uygulama haritasının hangi alanları dağıtıcıdan etkilenmektedir,
-Hangi ilerleme yönünde ve hızında çalışılmaktadır,
-Uygulama oranının değişimi için hangi sistem sabitleri uygulanabilir.
Elektronikler
Atılacak gübre miktarını ölçen cihazı düzenlemek gibi operasyona bağlı değişken işlemleri tamamen otomatik hale getirmek için sensörlerle ve uyarıcılarla birlikte çalışan işlem bilgisayarları kullanılmaktadır. Çiftçiye/ operatöre bilgi sağlamak ya da yönetim verisinin kaydı ve depolanması için farklı fonksiyonları aynı anda kontrol etmek mümkündür. Bu çoklu olanaklar operasyonun kalitesini arttırırken kullanıcıya da bir konfor sağlamaktadır. Tarlaya uygulanan gübre miktarının düzenlenmesi ve kontrol edilmesi depodan olan akışın kontrol edilmesi anlamına gelir. Depodan olan akış, uygulanan gübre normuna, ilerleme hızına ve etkili iş genişliğine bağlıdır.

Yanıt Yok

Yanıtla

Favorilere Ekle

0

B

blogvereklam (Koray Uslu) · Konu Dışı altına konu açtı. 10 yıl

YEM HAMMADDESİ İTHALATINDA YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

YEM HAMMADDESİ İTHALATINDA YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yem sektöründe yaşanan ithalat sorunu hem fiyatları hem de üreticinin yem bulmasındaki sorunları beraberinde getirdi. Bu araştırma konusunda yem ile ilgili yaşanan ithalat sorununu sosyal toplum kuruluşlarıyla masaya yatırdık.
SETBİR Yönetim kurulu başkanı Murat Yörük, "Ülkemizde son aylarda, Euro ve Dolar paritesinde önemli artışlar, yurt dışından ithal edilen yem hammaddelerinin fiyatlarında artışa sebep olmaktadır. Yılbaşından önce yem fabrikaları yem fiyatlarını arttırmıştır. Aralık ayında süt yemi 690 TL/ tondan 720 TL/ tona, besi yemi ise 680TL/tondan 710 tona yükselmiştir. Ocak ayında kurun artması ile birlikte süt yemi 740 TL/ton, besi yemi ise 730 TL/ton olmuştur.” Şeklinde bilgi verdi.
"Yurt dışından ithal edilen ürünlerin büyük kısmı gdo’dur.”
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, "Ülkemizin mısır ve soya ile bunların yan ürünleri konusunda dışa bağımlılığı devam etmektedir. Ülkemizde 6 milyon ton üretilen mısıra karşın, 1,5 milyon ton mısır ve 750 bin ton civarında da mısır yan ürünü, 180 bin ton soya üretimimize karşın ise 2,2 milyon ton soya ve soya küspesi ithalatı yapmaktayız. İthal ettiğimiz mısırlar hariç, ithal ettiğimiz soyanın neredeyse tamamı ve mısır yan ürünlerinin de büyük bir kısmı GDO’dur.” Dedi.
"Ucuz ürün ithalatına kolaylık sağlanmalıdır.”
Yem katkıları üreticileri ithalatçıları ve dağıtıcıları derneği (TÜYEKAD) Genel Başkanı Cengiz Özkan ise, ithalat ile ilgili çözümleri şöyle sıraladı;”Öncelikle yem bileşenlerinin Hayvan Çiftliğikdv oranları sorunu çözülmeli ve %1’ e indirilmelidir. İthalat vergileri öncelikle AB ülkeleri için kaldırılmalıdır.
Ekonomi Bakanlığının kota uygulaması düzenlenmelidir. GDO mevzuatı düzenlenmeli ve GDO üreticileri ruhsat sahipleri Türkiye’de direkt olarak başvuru yaparak ürünlerini ruhsatlamalıdır.
İhtiyacımız olan yem ve katkı maddelerinin, üretim maliyeti hangi ülkede düşük ise Türkiye’de üretim yerine, ucuz ürün ithalatına kolaylıklar tanınması gereklidir.”
Ülkemiz bitkisel üretimi hayvansal üretimin ihtiyacına yetmediğinden yem sektörünün yem hammaddesi ithalatı yıllar itibariyle artış göstermektedir. Yem sektörü 2013 yılı itibarı ile 6 milyon ton yem maddesini ithal etmiş ve 3 milyar dolar bedel ödemiştir. Yem sektörü 2013 yılında 16 milyon ton karma yem üretimi gerçekleştirmiştir. Bu durum göz önüne alındığında üretilen yemlerimizin %38’inin ithal yem maddeleri ile gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Bitkisel gıda ve yem ithalatının Resmi kontrollerine Dair yönetmelik 17 Aralık 2011 tarihli Resmi gazete’de yayımlanmış ve 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile beraber ithalattaki bürokrasinin azaltılması, ithalatın daha kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. İnternet üzerinden ön bildirim yapma temeline dayandırılan bu sistem ile ithalattaki ağır işleyen evrak trafiği ve bürokrasi bir nebzede olsa azaltılmıştır.
Ancak, bu yönetmeliğe ve yeni uygulamalara rağmen yem hammaddeleri ithalatının oldukça zor koşullar altında yapıldığını da sizlerle paylaşmak isteriz.
Deniz İthalatŞu anda sektörümüzün gündemindeki ithalatla ilgili en önemli sıkıntıların başında GDO’lu veya GDO olması muhtemel yem hammaddelerinin ithalatında yaşanan sorunlar gelmektedir.
Ülkemizin mısır ve soya ile bunların yan ürünleri konusunda dışa bağımlılığı devam etmektedir. Ülkemizde 6 milyon ton üretilen mısıra karşın, 1,5 milyon ton mısır ve 750 bin ton civarında da mısır yan ürünü, 180 bin ton soya üretimimize karşın ise 2,2 milyon ton soya ve soya küspesi ithalatı yapmaktayız. İthal ettiğimiz soyanın neredeyse tamamı ve mısır yan ürünlerinin de büyük bir kısmı GDO’dur. Hal böyle iken ülkemizdeki Biyo güvenlik kanunu ve uygulamalardaki sıkıntılar nedeniyle GDO’ların onay konusunda yeni başvurular yapılamamaktadır. AB de kullanılan ve dünya ticaretine konu olan GDO’ların ülkemize girişi engellenmektedir. Soya ve soya küspesinin dünya ticaretine konu olan GDO’ların ülkemize girişi engellenmektedir. Soya ve soya küspesinin dünya ticaretine konu olan %90’lık kısmı GDO’dur ve bunların GDO olmayan eşdeğerleri bulunamamaktadır. Özellikle kanatlı sektörü soya ve mısır olmadan üretim yapamamaktadır. Ülkemizde GDO onaylarının durması bu ürünlerinin ithalatını da durdurma noktasına getirmektedir.
AB dünya ticaretine konu olan neredeyse tüm GDO’ların yemde ve gıda da kullanımını onaylayarak ticari aksamaları engellemiş vaziyettedir. Bizde ise ülkemizde onaylı olmayıp dünyada onaylı olan GDO’ların ürünlerimize bulaşma olasılığı gün geçtikçe artmaktadır. Nitekim kaynak ülkeden diğer ülkelere yapılan sevkiyatlarda aynı gemiler, limanlar, yükleme-boşaltma ekipmanları kullanılmaktadır. Bu durumda bulaşma olması kaçınılmaz olmaktadır. Bu durumun engellenmesi ve ticari aksaklıkların giderilmesi için Biyogüvenlik Mevzuatımızın AB’deki mevzuatlarla uyumlu hale getirilmesi ve AB’de onaylanan GDO’ların ülkemizde de bir an önce onaylanması gerekmektedir.
Bakanlığımızca yayınlanan talimat ile birlikte GDO olduğu beyan edilen ürünlerde %20, GDO olarak beyan edilmeyen ancak GDO olması muhtemel ürünlerde ise %100 analiz sıklığı uygulaması bulunmaktadır. Bu uygulama ile gemiler analiz sonuçları gelinceye kadar açıkta 15-20 gün bekletilmekte ve ciddi miktarlarda (15 bin US/gün) demuraj bedeli ödenmektedir.
Bunun dışında GDO analiz bedelleri de oldukça yüksek olup yapılan tüm masraflar yem İthalatfiyatlarına oradan da hayvansal gıda fiyatlarına yansımaktadır. Bu durumun önlenmesi için Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan ithal GDO’lar veya GDO olması muhtemel ürünlerde analiz sıklıkları ile ilgili talimatın revize edilerek, Bakanlık tarafından GDO analizi için numune alınan gemilerin analiz sonucu gelene kadar açıkta bekletilmek yerine bu gemilerdeki ürünlerin antrepo veya geçici depoya alınmasına müsaade edilmesi gerekmektedir.
İthalatta yaşanan diğer sıkıntılardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz.
·Bazı ülkelerden yapılan ithalatlarda, ithalatın yapıldığı ülkedeki laboratuarlar uluslar arası alanda akredite olsa bile bu laboratuarlarca verilen analiz sertifikaları Bakanlığımızca kabul edilmemektedir. Bu durumun önlenmesi için bakanlığımızca yurt dışındaki akreditasyon kuruluşlarının ve akredite laboratuarlarının listesinin yayınlanması gerekmektedir.
·Analiz sürelerinin uzun olması, limanlarda ve yük garlarında ürünlerin bekletilmesine ve fazladan bekleme ücreti ödenmesine neden olmaktadır. Bu durumun önlenmesi için ithal ürünlerin analiz sonucu gelinceye kadar
Saman Balyası
ithalatçının deposuna piyasaya arz etmeme şartı koşularak sevkiyatına izin verilmesi, beklemelerin ve fazladan ücret ödemelerinin önüne geçecek bir uygulama olacaktır.
"Parti büyüklüğüne göre analiz ücreti alınmalıdır.”
Küçük partiler halinde yapılan ithalatlarda yine büyük partilerde yapılan ithalatlardaki analiz üvretleri talep edilmektedir. Bu olumsuz durumun daha adil bir hale dönüştürülmesi gerekmektedir. Çözüm olarak, ithal edilmek istenen partinin büyüklüğü 1000 ton üzerinde ise 4 numune alınırken, parti büyüklüğü 1000 tonun altında ise 1 adet numune alınıp analiz edilmesi veya küçük partilere yönelik olarak yapılacak 4 analiz için 1 analiz ücreti talep edilmesi yeterli olabilecektir.
İthalat konusunda bakanlığımızca yayınlanan uygulama talimatların sadece bir kısmı bakanlığımız web sitesinde yayınlanmakta olup, ithalat ve diğer konulardaki tüm uygulama talimatlarının şeffaflık ilkesi gereğince Bakanlığımız web sitesinde yayınlanması gerekmektedir. Bazı durumlarda ithalatçılar ithalatla ilgili yeni yayınlanan uygulama talimatlarını sonradan öğrenerek büyük cezalar ödemeye veya ürünlerini geri çevirmeye maruz kalabilmektedir.
Yem DeposuYem hammaddeleri konusunda %38 oranında dışa bağımlılığımız göz önüne alındığında, ithalattaki sorunların yem ve hayvansal ürün fiyatlarına etki etmemesi mümkün görülmemektedir.
İthal edilmek istenen ürünlerin analiz süreleri uzunluğu nedeniyle limanlarda bekletilmesi, bazen ürün değerini bile aşan yüksek analiz ücretleri, yem hammadde fiyatlarına yansımaktadır. Bunun neticesinde ürettiğimiz karma yemlerin fiyatları da artarak hayvancılığımızı olumsuz yönde etkilemektedir.

Yanıt Yok

Yanıtla

Favorilere Ekle

0