Erdoğan, dün Erzurum'da gerçekleştirdiği ziyarette, Bilim Erzurum'da düzenlenen "Gençlerle Buluşma" programına katıldı.
Erzurumlu merhum sanatçı İbrahim Erkal'ın "Sen Aldırma" şarkısıyla başlayan programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erkal için gençlerle beraber Fatiha suresini okudu.
Her fırsatta bir araya gelmeye çalıştığı gençlerle her bir araya gelişlerinde, gençlerin enerjisiyle, coşkusuyla, umuduyla gençleştiklerini dile getiren Erdoğan, Necip Fazıl'ın "Gençlik yaş işi değil, ruh işidir." sözünü hatırlattı.
Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet Han 21 yaşında İstanbul'u fethederken hangi inanç ve azme sahipse, hükümdarlığının 46'ncı yılında 73 yaşında çıktığı seferde hayata gözlerini yuman Kanuni'nin de aynı hissiyatla hareket ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben de burada Fatih'in yolundan giden bir gençlik, Kanuni'yi, Yavuz'u takip eden bir nesil görüyorum. Gençlerine güvenmeyen bir millet, geleceğinden umudunu kesmiş demektir. Biz siyasette, bürokraside, ticarette, sivil toplum faaliyetlerinde, hayatın her alanında gençlerimize güvendik, inandık, hep onların önünü açtık." diye konuştu.
Türk siyasetinde gençlere ve kadınlara, il ve ilçe teşkilatları ile genel merkez düzeyinde en üst seviyede temsil imkanı sağladıklarını ifade eden Erdoğan, bunu yaparken eski dönemlerin taassuplarının eseri direnişlerle, tepkilerle de karşılaştıklarını, hiçbirine kulak asmadıklarını ve doğru bildikleri yolda kararlılıkla yürüdüklerini söyledi.
Uzun bir mücadelenin ardından gençlerin ve kadınların dinamizmini ülkeye kazandırmayı da başardıklarını vurgulayan Erdoğan, partinin gençlik kollarını, gençleri geleceğe hazırlayan okul olarak kabul ettiklerini belirtti.
"Gençlerimizi arka bahçemiz değil, asli yol ve mesai arkadaşlarımız olarak gördük. Sizler de bizi mahcup etmediniz." diyen Erdoğan, her platformda Türkiye'ye eşsiz hizmetler sunan gençlerle gurur duyduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seviyeye gelmenin kolay olmadığına işaret ederek, "Biz bir şeyin daha idraki içerisindeyiz. Gençliğine güvenmeyen, kusura bakmayın, nal toplar." dedi. Erdoğan, bundan sonraki süreçte özellikle gençlere süratle daha farklı imkanlar vermek için eğitimden sağlığa, spordan teknolojiye ihtiyaç duydukları tüm alanlarda gereken altyapıyı sağlamaya devam edeceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsinden önemlisi gençlerimize biz bu özgüveni kazandırdık. Daha düne kadar gençlerimizin en büyük hayali okulunu bitirdikten sonra KPSS'de iyi bir puan alarak memuriyete girmekti. Şimdi aynı gençlerimiz ülkemiz sınırlarını aşıp dünyayı kucaklayan bir vizyonla Teknofest ruhuna hayat veriyor. Türkiye Yüzyılı'nı işte bu gençlerimizle birlikte inşa ediyoruz. İstanbul'un fethinin 600. yılı olan 2053 vizyonumuzu işte bu gençlerimiz şekillendirecek, ilmek ilmek örecek." ifadesini kullandı.
"Her birinizin hayaline, birikimine, becerisine ihtiyacımız var"
Malazgirt Zaferi'nin bininci yılında, Türkiye'yi diplomasiden ekonomiye, güvenlikten temel hizmet alanlarına kadar her alanda dünyada ilk sıralara gençlerin ve sonraki nesillerin çıkartacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençler siz bakmayın birilerinin ülkesini beğenmeyip yurt dışı güzellemesi yaptığına. 'Ben varım' diyeceksiniz. Sosyal medyada art niyetli olarak dolaşıma sokulan 'Türkiye bir doktor, mühendis, sanatçı kaybetti, falanca ülke şunu kazandı' görüntülerinin devamı hiç de öyle söylendiği gibi olmuyor. Bu ülkenin, devletin kendilerine sağladığı imkanlarla eğitim hayatlarını tamamlayıp, iş tecrübesi edinip sonra yurt dışına gidenlerin çoğu hayal kırıklığıyla geri dönmenin ne yazık ki yollarını arıyor. Oralarda kalanların bir bölümünün de geri dönmeyi kendilerine yediremedikleri için yaşadıkları sıkıntılara özellikle göğüs gerdiklerini biliyoruz.
Her ne şekilde olursa olsun teröre bulaşmamış, bu şartla bu ülkenin kapıları da milletimizin gönlü de tüm evlatlarına sonuna kadar açıktır. Bizim keyfi yere feda edecek tek bir insanımız, tek bir gencimiz yoktur. Hepinize her birinizin hayaline, birikimine, becerisine bizim ihtiyacımız var. Unutmayınız, 'yalan, bire kırk veren zehirli bir tohum gibidir.' Halbuki biz, bire yüz veren bilginin, bilimin, hakikatin peşindeyiz. Gençlerimizden beklentimiz zeka ve kabiliyetleriyle işte bu bereketli hasadı milletimize kazandırmalarıdır. Dadaşlar diyarının gençlerinin bu kutlu yürüyüşte en önde yer alacaklarından şüphe duymuyorum. Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık etsin diyorum."
Programda, gençlerin Erdoğan'la ilgili düşüncelerini ifade ettiği sokak röportajlarının yer aldığı video klip izletildi.
Video klipte, Erdoğan'ın Erzurum'a gelmesinden dolayı gurur duyduklarını ve heyecanlı olduklarını belirten gençler, Erdoğan'ı cağ kebabı ve kadayıf dolması yemeye davet etti.
Soru üzerine gençler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çayı kahveden daha çok sevdiğini düşündüklerini söyledi. Cumhurbaşkanını tek bir kelime ile ifade etmesi istenen gençler, "Reis", "Dünya Lideri" gibi nitelemelerde bulundu.
Erdoğan, "Çayı mı daha çok seviyorsunuz yoksa kahveyi mi?" sorusuna, "Bir Rizeli olarak 'Çayı sevmiyorum' dersem olur mu? Hele hele kıtlamayla içilen çay, o da ayrı bir zevk. Onun yeri de burası." yanıtını verdi.
AA
Son dakika... Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
Kızı İnstagram'da doğruladı... Allah Rahmet eylesin...
https://www.instagram.com/reel/DDlxKSwMOaD/?utm_source=ig_web_copy_link&igsh=MzRlODBiNWFlZA==
İstiklal Caddesi'nde yağmurun etkisini gösterdiği sıralarda şemsiyesi ve elinde poşeti ile yolda yürüyen bir kadın suç makinesi çocuğun hedefi oldu.
Caddede yürüyen turist kadının arkasından yaklaşan çocuk kadının cebinden telefonunu aldı. Olayı fark eden Güven Timleri çocuğun elinden telefonu alarak sahibine teslim etti.
10 yaşındaki çocuğun 361 suç kaydı olduğu öğrenildi.
10 yaşındaki çocuğun sevk edildiği makamlar tarafından serbest bırakıldığı öğrenildi.
İHA
Romanya ve Bulgaristan, Avrupa Komisyonu'nun her iki ülkeyi de katılmaya hazır ilan ettiği 2011 yılına kadar uzanan bir süreci tamamlayarak, 1 Ocak 2025 itibarıyla Schengen Alanı'na tam zamanlı üye olacak.
Romanya ve Bulgaristan'ın üye ülkeler arasında pasaportsuz seyahate imkan tanıyan Schengen Bölgesi'ne katılmak için çıktıkları ortak yolculuk, Avrupa Birliği (AB) içişleri bakanlarının zorlu adaylık mücadelesine son onaylarını vermeleriyle Perşembe sabahı sona erdi.
Bu önemli karar, en ateşli muhalif olan Avusturya'nın geçen ay Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de yapılan bir toplantıda vetosunu kaldırmasıyla mümkün oldu.
Schengen'in tamamlanmasını temel bir öncelik haline getiren AB Konseyi'nin dönem başkanı Macaristan söz konusu gelişmeyi, "Bulgaristan, Romanya ve tüm Avrupa için büyük bir zafer" olarak nitelendirdi.
Sonuç olarak, iki ülke de 1 Ocak 2025 itibariyle Schengen'e tam üye sıfatıyla katılacak ve Avrupa Komisyonu'nun katılım için hazır olduklarını ilk kez belirlediği 2011 yılında başlayan faslı kapatacak.
O dönemde aralarında Almanya ve Fransa'nın da bulunduğu pek çok ülke ortak adaylığa karşı çıkmıştı. Zaman içinde siyasi muhalefet giderek azaldı ve katılıma giden uzun yolda son engel olarak Hollanda ve nihayetinde Avusturya kaldı.
Ancak katılım, kutlamaları bir şekilde sekteye uğratacak önemli bir uyarıyı da beraberinde getirdi: Budapeşte'de varılan anlaşma, Macaristan ile Romanya ve Romanya ile Bulgaristan arasındaki kara sınırlarında "kamu politikası ve iç güvenliğe yönelik ciddi tehditleri önlemek" amacıyla "en az" altı ay süreyle kontroller yapılmasını öngörüyor.
"En azından" ifadesi bu sürenin daha da uzatılabileceğini ima ediyor.
Bu taviz, Viyana'nın ikiz teklifi engellemek için defalarca dile getirdiği düzensiz göçle ilgili ısrarlı endişelerini yatıştırmayı amaçlıyordu.
Bu da perşembe günkü onayın en büyük başarısı olan kara sınırlarında pasaport kontrollerinin kalıcı olarak kaldırılmasının tamamen gerçekleşmeyeceği ve sınırdan geçen vatandaşların hala bazı kuyruklar ve gecikmelerle karşılaşma riskini taşıyacağı anlamına geliyor.
Göç akınlarını engellemek için sınır kontrollerinin kullanılması blok genelinde giderek daha popüler hale geldi. Almanya, Fransa ve Hollanda, etkinliği tartışmalı olsa da son aylarda bu tedbire başvuranlar arasında yer alıyor.
Finlandiya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde (FIIA) kıdemli bir araştırmacı olan Saila Heinikoski, sınır kontrollerinin yeniden uygulanmasının politikacılar için "iç kamuoyuna bir şeyler yaptığımızı söylemek" için bir "araç" görevi görebileceğini belirtiyor.
Heinikoski, "İç sınır kontrolleri aslında o kadar da istilacı olmayabilir, sadece sınırda rastgele kontroller olabilir," dedi.
Avrupa entegrasyonunun en somut başarılarından biri olan Schengen Bölgesi, şu anda 29 ülkeyi ve 450 milyondan fazla kişiyi kapsıyor.
Euronews
Birleşik Metal-İş Sendikası'nın "sefalet teklifi" diyerek Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na karşı mücadele kararı almasının ve grevi büyütmeye başlamasının ardından grev, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla "milli güvenliği bozucu nitelikte" olduğu iddiasıyla 60 gün yasaklandı.
Resmi Gazete'de yayımlanan kararda grev kararı alınan iş yerleri de sıralandı.
9231 sayılı kararda "Ekli listede belirtilen Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından alınmış olan grev kararlarının milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden altmış gün süreyle ertelenmesine, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 63 üncü maddesi gereğince karar verilmiştir" denildi.
NE OLMUŞTU?
Hitachi Energy fabrikasında çalışan metal işçilerinin grevi, büyüyerek devam ediyordu. Birleşik Metal-İş’te örgütlü işçilerin sefalet ücreti dayatmalarına karşı aldığı grev kararında ikinci aşama 13 Aralık'ta başlamıştı. Sendika, TİS döneminde masaya “sefalet teklifi” ile oturan işveren örgütü Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na (MESS) karşı mücadele kararı almıştı. 5 işletme ve 11 fabrikada çalışan 2 bin işçi, MESS’e karşı çıkacakları kademeli grevlerini 4 Aralık’ta Hitachi Energy’nin Kartal, Tuzla, Dilovası ve Dudullu'daki fabrikalarında başlattı.
MESS’in, yüzde 40 olan zam teklifinin değişmemesi üzerine sendika, grevin ikinci aşamasını başlatma kararı almıştı. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, Schneider Elektrik'in Kocaeli ve Manisa'daki fabrikalarında, GE Grid Solutions'un ise Kocaeli'deki fabrikasında greve çıkmaya hazırlanıyordu. MESS teklifinde henüz bir değişiklik olmazken işçiler de kararlı olduklarını vurgulamıştı. İnsanca yaşayacak ücret teklifi masaya gelene kadar işçiler, kademeli olarak greve çıkacaktı ve 25 Aralık’ta grevdeki işçi sayısı 2 bine ulaşacaktı.
BirGün
Konya’da bir imam hatip ortaokulunda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olan R.U (31), yaşları 13 olan 2 erkek öğrencisine cinsel istismarda bulundu. Evli ve 2 çocuk annesi olan R.U hakkında savcılık 106 yıla kadar hapis cezası istedi. Öte yandan okulun müdürü Ö.Ö, hakkında ise, delil karartma ve öğretmenlere baskı uyguladığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu.
R.U., derslerine girdiği 13 yaşındaki iki erkek öğrencisiyle sosyal medyadan takipleşmeye başladı.
ÖĞRENCİYE TACİZ İÇEREN MESAJLAR GÖNDERDİ
İddiaya göre; R.U., ilk olarak 13 yaşındaki bir öğrencisiyle, “bugün biri yanımdan hızlıca geçip gitti ne selam vardı ne sabah" şeklinde mesaj göndererek yakınlaşmaya başladı. Daha sonra öğrenci ve öğretmen R.U., arasında duygusal bir ilişki yaşanmaya başladı. R.U., öğrencisine farklı zamanlarda kendisine ait fotoğraflar ve "bebeğim, aşkım, sevgilim, seni çok seviyorum, birlikte uyuyalım" şeklinde taciz içeren mesajlar gönderdi.
ARACIN İÇERİSİNDE ÇOCUĞU TACİZ ETMİŞ
R.U., yine farklı zamanlarda birçok kez kendisine ait sayılı araç ile öğrencisini bir AVM’nin kapalı otopark kısmına ve yine Selçuklu Seyir Tepesi civarına götürerek araç içerisinde çocuğu taciz etti, kendisine sarılarak öpmesini istedi. R.U.’nun isteği üzerine 13 yaşındaki çocuk da kendisine sarıldı ve yanak kısımlarından öptü. Yine bu dönemde tam olarak tespit edilemeyen bir zamanda R.U’nun öğrencisine ‘Benim rahmim yarım, rahim normal kadınlarınkinin yarısı yani öyle düşün o yüzden dar biraz hiç hareket etmezler’ şeklinde mesaj gönderdiği de tespit edildi.
BAŞKA BİR ÖĞRENCİSİYLE DE İLİŞKİ YAŞADI
Daha sonra öğrencisiyle sebebi bilinmeyen bir nedenle arası bozulan R.U, bu kez aynı okulda eğitim gören bir başka öğrencisiyle yakınlaşmaya başladı. R.U, bu öğrencisine de yine farklı zamanlarda ve birçok kez başörtüsünün olmadığı fotoğraflar ve videolar gönderdi. Ayrıca, R.U bu öğrencisine de farklı zamanlarda birçok kez "aşkım, sevgilim, canım, bitaneceğim, balım. Hormonlarımı kontrol edemiyorum. Seni çok istiyorum" şeklinde taciz içeren mesajlar gönderdi.
R.U’nun farklı zamanlarda birçok kez kendisine ait araç ile bu öğrencisini de bir AVM’nin kapalı otopark kısmında da öğrencisini taciz etti.
ÖĞRETMENİN MESAJLARINI GÖREN VELİLER SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Öğrenci velilerinin öğretmen R.U’nun mesajlarını çocuklarının telefonunda görmesi üzerine emniyete giderek şikâyetçi oldu. Çocukların Çocuk Şube Büro Amirliğinde alınan ifadelerini ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Çocuklar ayrıca öğretmen R.U.’nun kendilerine gönderdiği mesaj ve fotoğrafları CD içerisinde savcılığa sundu.
İDDİALARI REDETTİ
Öğretmen R.U., savcılığa verdiği ifadede iddiaları reddetti. CD yer alan fotoğrafların kendisine ait olduğunu, öğrencilere taciz içeren mesajlar göndermediğini ve çocuklara dokunmadığını belirtti. Ancak savcılık öğrencilerin telefonu üzerinde yapılan incelemelerin ardından mesaj ve fotoğrafları öğretmen R.U’nun gönderdiğini belirledi.
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNDEN İSTİFA ETTİ
Evli ve 2 çocuk annesi olan öğretmen R.U., hakkında başlatılan soruşturmanın ardından öğretmenlik mesleğinden istifa etti.
OKUL MÜDÜRÜ HAKKINDA DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Öte yandan çocukların eğitim gördüğü okulun müdürü Ö.Ö’nün de olayı öğrendikten sonra çocukların telefonunu alarak öğretmenle olan mesajları sildiği iddia edildi. Öğrenci velileri, okul müdürü Ö.Ö hakkında da suçu bildirmeme, delil karartma ve öğretmenlere baskı ve mobbing uyguladığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
106 HAPİS CEZA İSTENDİ ANCAK SERBEST
Çocukların Avukatı Cahit Cem Taşpınar, savcılığın iddianameyi hazırladığını ve Konya Ağır Ceza Mahkemesine sunduğunu belirtti. Savcılığın öğretmen R.U., hakkında toplamda 106 yıl hapis cezası talep etmesine rağmen serbest yargılanmasına tepki gösterdi.
Öğretmenin 3 farklı suçtan yargılandığını ifade eden Avukat Taşpınar, “Savcılık öğretmen hakkında iddianameyi bitirdi ve 3. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Mahkeme iddianameyi kabul etti ve yargı süreci başladı. Öğretmenin gönderdiği fotoğraf ve mesajlar da dosyada yer alıyor. Davanın ilk duruşması mart ayında i görülecek. Savcılık her iki çocuk için "Çocuğun Cinsel Taciz İstismarı, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma ve Çocuğa Karşı Cinsel Taciz" suçlarından toplamda 106 yıl hapis cezası istemesine rağmen sanığın olayın başından beri tutuksuz yargılanması biz hukukçular için ciddi bir soru işareti. Çünkü kaçma şüphesi ve delilleri karatma şüphesi var. Zaten okulun müdürü müvekkilimin telefonunu alarak mesajları silme yoluna gitmiştir. Buna istinaden okul müdürü hakkında da suç duyurusunda bulunuldu” dedi.
Sözcü
Bursa Adliyesi'nde silahlı saldırı - Dailymotion Video
Nilüfer ilçesi Odunluk Mahallesi'ndeki bir alışveriş merkezinin eğlence yerinde 23 Eylül 2023'te çıkan, 3 kişinin yaralandığı silahlı kavgayla ilgili Mertcan A. ve babası Köksal A'nın tutuklu yargılandığı davanın ikinci duruşması, Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı.
Bursa Adalet Sarayı'ndaki duruşmada sanık avukatının beyanları alınırken, geçen yıl yaşanan kavgada yaralanan ve olayın ardından tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren Tolga E'nin (21) bulunduğu taraftan sanıklara doğru silahla ateş açıldı.
Duruşma salonunda büyük panik yaşanırken, jandarma ve polis ekipleri saldırgana müdahale etti. İhbarla adliye binasına çok sayıda ambulans ve takviye ekip sevk edilirken, adliye binası boşaltıldı.
İKİ KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Tolga E'nin babası Kemal E. tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen saldırıda iki kişi öldü, iki kişi yaralandı.
SİLAH İÇERİ NASIL SOKULDU?
Zanlı Kemal E. güvenlik güçlerince gözaltına alındı. Silahın, tekerlekli sandalyeyle duruşma salonuna sokulmuş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
DHA
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, deprem bölgesi ziyaretleri kapsamında Malatya’da partisinin Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nda konuştu. Bugüne kadar siyaseti memleket için yaptıklarını belirten Dervişoğlu, İYİ Parti’nin kuruluş sürecini anlattı.
İsim vermeden MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter ve diğer MHP yöneticilerin kendisi ve partisine yönelik açıklamalarına tepki gösteren Dervişoğlu, "Şimdi hakkımızda konuşuyor. Bazı yerlerde bazı toplantılar yapıyorlar. Onu temsilen bizi tanıyan tanımayan birileri de aleyhimizde, partimizin aleyhinde bazı beyanlarda bulunuyorlar. Buradan onlara da söylüyorum; herkes geçmişine baksın. Milliyetçiliğimin zekatını versem 7 sülalenize 40 sene yeter” dedi.
Dervişoğlu, şunları söyledi:
“Bundan 8-9 ay öncesine götüreyim sizleri. Hangi televizyon programını açsanız İYİ Parti’nin siyasi ömrüne vade biçen televizyon yorumcularına rastlıyordunuz doğru mu? Hangi gazetenin sayfalarını karıştırırsanız köşe yazarlarının İYİ Parti’nin ne zaman Türk siyasetinden tasfiye olacağına dair kehanetleri okuyordunuz doğru mu? 8-9 ay önce böyleydi. Anketler yapıyorlardı, anketlerde İYİ Parti’yi dibin dibinde gösteriyorlardı. Yeni siyasi partilerin önünü açabilecek yol haritaları tanzimine uğraşıyorlardı. Bugün hiçbir televizyonda artık İYİ Parti’nin siyasi ömrüne vade biçen televizyon yorumcusuna ya da herhangi bir gazetede İYİ Parti’nin akıbetiyle ilgili olumsuz ahkâm kesen bir köşe yazarına rastlamıyorsunuz. Bu sizin gayretlerinizle oldu.”
"İmralı’daki canibaşını Meclis’te kürsüye davet etmekle bu sorunlar çözülemez"
Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a çağrısına ilişkin “Türkiye’nin aşmak zorunda olduğu birtakım problemlerle de karşı karşıya bulunduğumuzun şuuru ve idraki içerisinde olmak mecburiyetindeyiz. Doğru çözümler önermeliyiz örneğin. Birilerinin dediği gibi bir sorunu çözmek için İmralı’daki canibaşını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kürsüye davet etmekle bu sorunlar çözülemez. Önümüzde bölünmüş Irak örneği varken Suriye'de yaşanan stratejik hataların bu ülkenin başına yeni belalar getirme ihtimalini nazarı itibara almadan bu sorunları çözemezsiniz” diye konuştu.
“82 Halep, 83 bilmem neresi...Siz bu hayalleri kurarken aklınızı başınıza alın”
Suriye’deki son gelişmeleri değerlendiren Dervişoğlu, “Halep fethedildi falan gibi tartışmalar var işte kimileri de yazıyor işte. 81 vilayetimiz var ya 82 Halep, 83 bilmem ne 84 neresi… Siz bu hayalleri kurarken aklınızı başınıza alın. Siz 83’ten, 84’ten bahsederken Türkiye'nin geleceği üzerine tuzak kuranlar ve oyun planlayanlar 81’i 80, 80’i 79, 79’78, 78’i 77’ye düşürmenin peşinde. Türk milleti bu tuzağa izin vermemelidir ve vermeyecektir” dedi.
"Milli Göç Doktrinimizi onlarla paylaşmaya hazırız"
Sığınmacıların geri dönüşüyle ilgili hükümeti acil hareket etmeye davet eden Dervişoğlu, “2 konuda hükümeti acil hareket etmeye ve doğru davranmaya davet ediyorum. Aksi Türkiye'nin gerçek bekasını tehdit edebilmesi muhtemel sonuçları da beraberinde getirir. Hükümet bu söylediklerimizi tartışsın, ellerinde herhangi bir eylem planı yoksa Milli Göç Doktrinimizi onlarla paylaşmaya hazır olduğumu buradan ifade etmek istiyorum. Doğru bir eylem planlarının olmadığını ben biliyorum ama bizim partimizin var. Çünkü başka partilerde olmayan bir başkanlık bizde var; Millî Göç Doktrini ve Millî Güvenlik Başkanlığı var İYİ Parti’de.’’
"Türkiye'de merkez siyaseti tasviye etti"
MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi eleştiren Dervişoğlu, şöyle devam etti:
“1999 akşamı; ‘DYP ve Fazilet dinlensin’ dedi. Millet şaşkın şaşkın bakarken Türkiye'de merkez siyaseti tasfiye etti. 2002 yılında erken seçim kararı alınması gerektiğini söyleyerek milleti şaşırttı. Sonunda bu büyük milletin geleceğine zarar veren bir iktidar yapısının oluşmasına vesile oldu. 2015 yılında Türkiye seçime girdi. Birinci seçimden tek başına iktidar çıkmayınca Meclis’te iktidar arayışından vazgeçti, ikinci bir seçimi gündeme getirerek milleti şaşırttı. Bu iktidarın tekrar tek başına iktidara gelmesinin önünü açtı. 2007 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimi yüzünden erken seçim kararı alınmıştı. Hiç kimseyle konuşmadan 2007 seçimlerinden sonra Meclis’e gireceğini söyledi, yine milleti şaşırttı. Bu iktidarın Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yapmasının önünü açtı.”
ANKA
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan için "Kefenli liderin kefenli askerleriyiz" diyen Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklandı.
Now Haber’den Alican Uludağ’ın haberine göre Canpolat hakkındaki dolandırıcılık soruşturması, İzmirli bir iş insanının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı şikayet üzerine açıldı.
13 Milyon TL'lik vurgun iddiası
İş insanı, Kadir Canpolat’ın kendisini Milli Emlak’a ait hazine arazilerini satma veya kiralama vaadiyle yaklaşık 13 milyon TL dolandırdığını öne sürdü.
Sahtecilik ve Dolandırıcılık Soruşturma Bürosu Savcılığı’nın talimatıyla Canpolat’ın da aralarında olduğu 7 şüpheli gözaltına alındı. Sulh ceza hakimliği Canpolat ile birlikte 4 kişi hakkında "13 milyon lira dolandırdıkları” suçlamasıyla tutuklama kararı verdi.
Tutuklama kararında Canpolat'ın banka hareketleri ve buna ilişkin dekont ile HTS kayıtları da delil olarak gösterildi.
T24
Alıntı
metni:Yıldız Teknik Üniversitesi'nde yılbaşı ağacını protesto etmek isteyen bir grup öğrenci, ağacın önünde namaz kıldı.
Son Giriş: 1 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: 14 sa.
Mesaj Sayısı: 17
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 1.588
İkinci El Bölümü Mesajları: 0
Konularının görüntülenme sayısı: 297.976 (Bu ay: 18.582)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 2.164 (Bu hafta: 1)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic