Şimdi Ara

Roma Yıkıldığı Halde Bazı Avrupa Devletlerinin Hükümdarları Neden Sezar Unvanı Almak İstiyordu?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
5
Cevap
0
Favori
189
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Soru başlıktadır.




  • Yanlış bilmiyorsam Sezar, İskender gibi büyük bir "emperyalistti". Yani fethettiği yerlere ait olduğu toplumun kültürünü de yaymış birisiydi, doğal olarak o zamanın diğer Avrupa liderleri Sezar'ı örnek alıyordu.

  • Sezar özellikle de erken dönemde Roma imparatorlarının ünvanı. Aslında bu ismin bizdeki versiyonu tıpkı İngilizcedeki telaffuzu gibi oldukça yanlış ve yerleşik hale gelmiş bir ses dönüşümü, doğrusu ve orijinali Caesar (Kayzar). Klasik Latincede orijinal "c" Latin karakteri Latin temelli Türk alfabesindeki "k" gibi okunuyor, "ae" ise bileşik ses (dipthtong), "ay" sesi veriyor. Akdeniz dünyasına ve Avrupa'ya yayılan Roma Cumhuriyeti amca ve evlat edindiği küçük yeğeni yani Iulii soyunun Kayzar ailesi Gaius Iulius Caesar ile Gaius Iulius Caesar (Octavianus) tarafından diktatoryal - monarşik bir dünya devletine evriltiliyor. Paralara Caesar ismi ve Caesar'ların resimleri basılıyor, Caesar Roma'da bir efsaneye ve ismi de prokonsüler, tribünal ve senato başkanlığı (princeps senatus) yetkilerine karşılık düşen neredeyse mutlak yetkili bir idari makama dönüşüyor. Caesar arka planda duran ve Tanrı tarafından başarılı olmak üzere kutsanmış bir tür güç ve idareci imgesine dönüşüyor. Romalı olmayan veya Roma İmparatorluğu'na sonradan dahil olan herkes de haliyle Roma'nın kudretli idarecisi olarak Caesar'ı biliyor; Perslerden Germenlere kadar herkes. Akdeniz dünyasına hakim Roma imparatorluğunun erken dönemlerinde "bir dünya devleti" olarak Roma'nın idarecisi Akdeniz'i coğrafi arka planı yapan İncil'e de Caesar olarak yansıyor; halklar Hıristiyanlığı öğrendikçe dünyanın ve kutsal toprakların meşru yöneticisi rolündeki kişinin Caesar olduğunu görüyorlar. İncil zaten ilgili Roma propagandasına uyum sağlamış bir metindir (Kayzar'ın hakkı Kayzar'a, Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya!). Haliyle Roma geleneği, damgası ve propagandası Avrupa'yla veya Hıristiyanlıkla etkileşime geçen halkların cihangirlik peşinde ve iddiasındaki hükümdarlarına sirayet ediyor. Ortodoks Ruslar İstanbul (Çargrad, Çar'ın Şehri) merkezli Rum İmparatorluğu'nun düşüşünden sonra hemen "Çar" ünvanına ve "Üçüncü Roma" tezlerine atlıyorlar. Rum Bizans'ı Roma'nın meşru varisi saymayı bir kadın Rum hükümdar olan İrene döneminde kesmeye zor durumdaki Papa III.Leo'nun sponsorluğunda (psikolojik anlamda) cesaret eden Germen Frank hükümdar Carolus Magnus (Şarlman) Roma imparatoru oluyor. Bizans'ın "Yunanlılığıyla" beraber Latin ve Germenlerin gözünde meşruluğu ve Roma geleneği taşıyıcılığı bu şekilde parçalanınca özellikle Otto'lar ve Kızılsakal Friedrich dönemlerinde Roma mirası Avrupalılar (ama esas itibarıyla yeterince güçlenen bu ilgili Alman savaş beyleri) tarafından sahipleniliyor. Bu beyler hiçbir zaman eski Roma veya Rum gibi merkeziyetçi bir devlet kuramadıkları veya koşullar gereği kurma ihtiyacı duymadıkları için feodalite gerçekliğiyle beraber "Kutsal Roma İmparatorluğu" denilen oldukça gevşek bir konfederasyon, bir mevzuatlar ve arabulucu gelenekler birliği ve rekabet alanı ortaya çıkıyor. Kutsal Roma yıkılsa da (ki yıkan Roma Cumhuriyeti özentisi devrimci Fransız cumhuriyetinin kendisini imparator ilan etmiş büyük generali Napolyon Bonapart) Alman devletleri artık bu gelenekselleşmiş ve içselleştirilmiş, içerik olarak Roma bağlamından tamamen çıkıp Almanlaşmış Roma kökenli Kayzer ünvanını kullanmaya devam ediyorlar. Önce Avusturya'da ikamet eden ve zaten Napolyon tarafından lağvedilmeden evvel Kutsal Roma kayzerlik tacına sahip Habsburglar, ardından Prusya Şansölyesi Bismarck'ın hırslı politikaları sonucunda 1871 Almanya'nın birleşmesi hadisesinden sonra Prusya Kralları Hohenzollernler kendi ülkelerinin kayzerleri oluyorlar.


    Türkler bile Müslüman olmalarına rağmen Greko Romen ve Hıristiyan Roma İmparatorluğu'ndan resmen arta kalan tek parça Rum Bizans'ı fethedince Kayzar ünvanına atlıyorlar. Fatih Sultan Mehmet itinayla Kayzer-i Rum titrini alıyor; hem Roma mirasına konup Akdeniz ve Avrupa dünyası üstünde hak edebilmek için hem de dünya hakimiyetine, cihangirliğe vurgu yapmak için.


    İlginç olan daha geç Roma ve Bizans tarihinde Caesar ünvanının geri plana düşmesi ve geç Roma ile Bizans bağlamlarında daha farklı ünvanların önplanda olmasıdır: Augustus, Basileus gibi. Tek başına Caesar geç Roma ve Bizans bağlamında yardımcı veya müşterek imparator demek. Yine de "Augustus Caesar" şeklinde çifte kullanım da klasik Roma tarihi boyunca mevcut. @Dark Crystal

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • soultechuser S kullanıcısına yanıt

    Olaya çok değişik bir açıdan bakmışsınız ve olayı çok basite indirgemişsiniz ama olayı kişinin hareketleri ve davranışları çerçevesinde değil Avrupa'nın tarihsel geçmişi ve Avrupalıların Roma'ya bakışına yoğunlaşmak, bize daha doyurucu bir cevap verebilir bu konuda.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.