Şimdi Ara

Şenol Güneş İSTİFA !!! (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
46
Cevap
1
Favori
872
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Şenol Efendinin aylık maaşı 50.000 $ (Ellibin ABD dolarıdır).
    Bilginize.
    Adamın şansına bak ki bombalı saldırılar birtek ona yaradı (o mu yaptırdı ne?) Mesut Yılmazın torpillisidir kendisi. Yardımcısı Ünal karaman abimiz de barizden MHplidir anlayacağınız.
    Futbolcula zaten paragöz kafalar hala 2002 haziranda. Sakatlanmamak için oynamamak moda.
    Federasyon falan filan hepten istifa etmelidir ama nerde o şeref. Adamlar sülük. Ulusoy da yapıştı federasyona Şimdi de AKP den ayarladı yerini. Bu herifler kolay kolay gitmez anlayacağınız.
    Konya kadar bir ülkenin takımını yenemiyorsan ya da yenmeyi beceremiyorsan itttir gidersin.
    Ama nerde o şeref.
    ???
  • he ya milli takim gundemden dustu halukta onun usagi senolda kurtuldu.
  • Şenol istifa falan etmez haluk 'da onu kovmaz çünkü ikisi de hemşehri dayanışmasının çok olduğu bir bölgenin insanıdır. Şenol un futbol bilgisi ikinci lig takımı çalıştırmaya bile yetmez. Bunu kendisi de çok iyi bildiği için sülük gibi yapıştı oraya , ayrılırsa işsiz kalır. Anadolu takımlarının bile avrupa'da çatır çatır maç kazandığı ,tur atladığı bir ortamda , yıldızlar topluluğu Milli Takım köy takımı Letonya'ya eleniyor , bu kolay kolay söküp atamayacağımız bir leke olarak tarihe geçti. Atalarımız çok güzel demiş 'Aptal dostum olacağına akıllı düşmanım olsun.'
  • daha istifa etmedi mi ş.güneş?
  • Spor ve Gerisi
    Haluk ULUSOY SON paragrafta.

    Atletizmde ırkçı ihanet!..
    Cumhuriyet, bu ülkede gerçek spor gazeteciliği yapma geleneğini sürdürüyor.
    Beşer altışar sayfa Fener, Beşiktaş, Galatasaray asparagas sayfaları yapanlara inat.
    Dünya beşincisi, Dünya Kupası Şampiyonu, 2004 Olimpiyatları'nda, atletizmde kürsüye çıkma şansı olan
    iki atletimizden biri Elvan'ın hocası Ertan Hatipoğlu'na on ay ceza verilmiş..

    Çok ustaca ayarlanmış on ay.. Olimpiyatlar bitince bitecek.. Yani Elvan olimpiyatlara hocasız gidecek.. On ay..
    Sormak isterim, son yıllarda kime 10 ay ceza verilmiş?.. Ya da böylesine bir cezayı hem de olimpiyat hazırlık yılında,
    hem de olimpiyat madalya adayı bir atletin hocası olarak hak etmek için Ertan Hatipoğlu ne yapmış?.
    Dünya Atletizm Şampiyonası sırasında bir yığın gazeteci Paris'te idik..

    Burnumuzun dibinde böylesine bir cezayı gerektiren bir rezil suç işleyecek Türk Milli Takımı'nın hocası da,
    kimsenin ruhu duymayacak?.. Olacak şey mi?.. Hele Hürriyet.. Mehmet Aslan ve arkadaşları her gün kampın içindeler..
    Abdül'ün yazısını okuyunca Mehmet'i aradım.. "Yahu ne olmuş Paris'te" diye..
    "Ben de Cumhuriyet'te okudum ağabey" dedi. Sonra araştırmış. Beni aradı.. Efendim kampı izinsiz terk etmiş..
    Bir defa ilaç, bir defa da ayakkabı almak için.. İşte mesele bu.. Yahu bu milli takım kampı mı,
    yoksa Hitler'in Yahudiler'i yok etmek için kurduklarından biri mi?. Bana kimse bu cezanın
    "Disiplin" uğruna verildiğini anlatamaz.. Olimpiyat yılında 10 ay disiplin cezası mı olur?.

    Bu cezanın ardında derin işler yatıyor.. Birileri Elvan'ın başarılarından fena halde rahatsız oluyor.
    Birileri hatta Elvan'ın Atina'da kürsüye çıkmasından, bayrağımızı çektirmesinden, hatta milli marşımızı çaldırıp,
    şovu çalmasından korkuyor olmalılar.. Cüneyt Koryürek yıllardan beri Mehmet Yurdadön'ü "Irkçı" olmakla itham eder.

    "Devşirme" dediği atletlerden nefret ettiğini, onları yok etmek için çalıştığını anlatır.
    Ben de ona kızarım.. "Etme ağabey.. Ben biliyorum. Sırf doğulu ve sırf CHP'li ve solcu olduğu için
    Mehmet'in başına neler geldi, çocuk en parlak yıllarında neler çekti ayrımcılıktan.
    Şimdi kendisi yapar mı" diye.. Ama bugün üzülerek görüyorum ki, Koryürek haklı..
    Yurdadön kendi elleri ile hazırladığı raporla, Hatipoğlu Hocayı ceza heyetine sevk etmiş ve oradan 10 aylık cezayı çıkarmayı başarmış..
    Mehmet Yurdadön, milli takım hocaları arasındaki ayrımcılığı nasıl izah edecek merak ediyorum.

    Süreyya Ayhan'ın hocası Yücel Kop, Sultan.. Bir dediği iki olmayan Sultan.. Bir eli yağda, bir eli balda.
    Elvan'ın hocası Ertan Hatipoğlu köle.. Başı ezilesi Kunta Kinte.. Adeta Elvan yıkılsın, Elvan başarılı olmasın,
    Elvan Atina'da madalya almasın olmasın diye tezgahlar kuruluyor.. Peki Yurdadön bu işleri yaparken,
    Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı, üstelik Başbakan
    Yardımcısı M.Ali Şahin ne yapıyor?.. Hiçbir şey.. Haberleri bile yoktur, olimpiyattan da, Elvan'dan da..

    Onlar şimdilik, uygun adım Haluk Ulusoy'un peşine takılmışlar. Onun korumalığına soyunmuşlar,
    ötesinin farkında bile değiller. Onlar farkında değil, peki medya?.. Olimpiyatta, hem de atletizmde madalya
    adayı bir Türk atletinin yolunu, kimbilir ne hesaplar, ne öfkeler, ne nefretler içindeki Türk federasyonu kesiyor,
    medyamın haberi yok.. Umurunda değil.. Abdülkadir ve Cumhuriyet olmasa..

    Konu, Filemizin Sultanlarına layık görülen Dingonun ahırıdır.
    Köpek bağlasan durmaz, ilkelin beteri, bir ortaokula dahi yakıştırmaktan utanacağım bir rezil barakada,
    Avrupa İkincisi, Dünya Yedincisi bir sporun temsilcileri oynamak zorunda bırakılıyorlar. Gittim.. Utandım..

    Seyirci ilgi gösteriyor, izlemeğe gelmiş, kapıdan dönüyor.. "Yer yok" diye.. Yahu burası dünyanın en önde gelen
    metropollerinden İstanbul değil mi?.. Yahu bu İstanbul, 1993'ten beri olimpiyat adayı değil mi?..
    Yahu bu İstanbul "Ben ille de Avrupalı olacağım" diyen Türkiye'nin sözüm ona en Avrupalı olması
    gereken kenti değil mi?. O zaman bir antrenman sahası dahi olamayacak bu zavallılık içine dünya çapında
    sporcuları nasıl oynatırsınız?.. Yiğit yattığı yerden belli olur..

    Bu dingonun ahırını salon diye layık gördüğünüz
    kızlara siz hangi yüzle "Filenin sultanlarısınız. Milletin gururusunuz. Siz büyük sporcularsınız" der de inandırıcı olursunuz..
    Sayın Başbakan, Siz sporcusunuz. Yani damdan düşenlerden birisiniz çünkü en ilkel koşullarda spor yapmaya zorlandınız..

    Ne dediğimi iyi anlayacaksınız.. Bu işe el koyun.. Filenin sultanlarına iki gün içinde bir spor sarayı bulamazsınız, biliyoruz,
    ama hiç değilse bu mezbeleden kurtarabilirsiniz.. İstanbul bu kadar zavallı bir kent değil..
    Çok daha iyileri var.. Kim kimi susturuyor?.. Bombalar patlamasa işleri bitmişti..
    Medya öyle bir üzerlerine gelmeye hazırlanıyordu ki, bu defa onları hamileri de kurtaramayacaktı..
    <font color='blue'>Ama bombalar patladı.. Hem de tam seçilmiş günde.. Ve de unutkanlıkla malul medyam uykuya dalınca, bitleri kanlandı.
    Bir o gazetelerde.. Bir bu televizyonlarda.. Haluk Ulusoy, atv'de meydanı boş bulup gürlemiş..
    "Beni susturamazlar.." Bayım, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanını kim susturmak istiyor ki?..
    O zaman bu "mazlum ama yürekli" havası vermek için atılan çığlıklar neden?..

    Bu ülkede kimin kimi nasıl susturmak istediğini en iyi bilen kişiyim..
    Kimleri eleştirdiğim için, kimin isteği ve kimin emri ile saldırıya uğradığımı ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz Bay Ulusoy..
    Bu lafı edecek birileri varsa hala tehdit altındaki belli yazarlardır.
    Bu ülkenin yasal istihbarat kuruluşlarına yakın dostlardan son zamanlarda gene ilginç haberler, uyarılar almaya başladık..

    Hala hakem lafı ediyor Bay Ulusoy hiç sıkılmadan.. Türkiye dört maç oynadı..
    İki İngiltere, iki Letonya.. Bu dört maçın birini kazansaydı eğer, geçen hafta çekilen Portekiz final kurasına birinci torbadan,
    seri başı girecektik.. Bizi eleyen, dünya klasmanında, bizi eledikten sonra yükseldiği 69'uncu sırada duran zavallı Letonya,
    son gurubun son takımı olarak kuraya katıldı. Farkı görüyor musunuz?..

    Seri başı gitti, seri sonu final oynayacak.. Senin hocan, Dünya Kupası'nda tek Avrupa takımı ile oynamadan,
    dünya futbolunda adı geçen tek rakibi karşısında bulamayan, buna rağmen Kosta Rica'yı dahi yenmeyi başaramadığı
    Brezilya'nın eli ile gerdeğe giren "Bulunmaz" hocan, ahı gitmiş vahı kalmış İngiltere ile 2,
    vahı bile olmayan Letonya ile gene iki maç oynadı ve bu maçlardan hiçbirini kazanamadığı için elendi..

    Dört maçta bir galibiyet yetecekti Bayım.. O bir tek maçı bile kazanamadı..
    Ne hakemi Bay Ulusoy ne hakemi.. UEFA doğrudan Collina'yı atasa, başta zat-ı aliniz tüm ülke zil takıp oynamaz mıydık?.

    Peki bu UEFA geri zekalı mı ki, Türkiye'ye bayram yaptıracak bir ismi atamak için tertiplere girsin,
    önce birini verip, sonra sakatlanma numarası ile değiştirsin?. Lise tahsili yapamadığınız için
    "Mantık" okumadınız Bay Ulusoy. Mazursunuz. Ama bu ülkede "Herkesi nasıl bilirsin" derler Bayım,
    onu duymuş olmalısınız.. Masaya vurulan yumruklarla Türkiye'de küme düşecek takımların nasıl
    değiştiğini herkes biliyor değil mi?.

    SPORUN VE YAŞAMIN ALTIN SÖZLERİ Hiçbir şey kaçırılmış bir fırsat kadar pahalı değildir. H. Jackson Brown, jr.</font id='blue'>
    Hıncal ULUÇ / Sabah / 04.12.2003





  • < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.