Şimdi Ara

Sevda Sözleri - Cemal Süreyya (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
58
Cevap
1
Favori
1.783
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • HÜR HAMAMLAR DENİZİ

    Kadınlar hamamında Güzin
    Bacağının birini suya uzattı
    Erkekler hamamında Süleyman
    Uzandı bu bacağı bir güzel öptü
    Öpsün bakalım

    Kadın kısmı napar Güzin onu yapacak
    Bacağını azıcık yukarı çekti
    Süleyman yutar mı kaçın kurrası
    Bu sefer biraz aşağıdan öptü
    Hadi bakalım

    Az daha biraz daha derken sonunda
    O güzelim bacak sudan çıkacak
    Bacakla beraber bir mesele önemli
    Acap şimdi Süleyman nerden öpecek
    Dur bakalım

    Erkekler hamamında Süleyma
    Az namussuz adam değilmiş hani
    Kalkıp dosdoğru Eskişehire gitti
    Geçirdiği gibi başına şapkasını
    Enflasyon parasıyla otuz lira
  • NEHİRLER BOYUNCA KADINLAR GÖRDÜM

    Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
    Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
    Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda
    Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
    Verdi mi adama her şeylerini verirler
    Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
    Porsuk nehrinin geçtiği

    Kızılırmak parça parça olasın
    Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
    Taş toprak arasında türküler arasında
    Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
    Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
    Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

    Dicle kıyılarına tiren varınca
    Büyük bir gökyüzü git allahım git
    Genel olarak önce kaşları görünür
    Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
    Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
    Gül kurusu

    Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
    Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
    Ödevleri yenilmek olan hep
    Bıçakla kemik arasında
    Susmakla ağlamak arasında
    Yenilmek
    Kadınlar




  • AFRİKA

    Afrika dediğin bir garip kıta
    El bilir âlem bilir
    Ki şekli bozulmasın diye Akdeniz'in
    Hâlâ eskisi gibi çizilir
    Haritalarda
  • ONLARIN YANİ SİZİN

    Onların, yani sizin hayatınıza
    Şarkılar girmiş, şarkısız edemiyorsunuz
    Şarkılar, yani barış, yani gökyüzü
    Yani bazen burun buruna geldiğini köşebaşlarında
    Sonra usul usul, yavaş yavaş kaybettiğiniz
    Yani dos geldi gelecek, sevgili sevdi sevecek
    Yani yaşamak adına güzel düştüğü olan
    Şarkılar, yani yanıldığımız...

    Sizin, yani onların hayatlarına
    Allahlar girmiş, Allahlardan kurtulamıyorlar
    Alahlar, yani çarşıda, pazarda, yani evde
    Yani arabalarına taş koydukları caddelerde
    Bir dilim jandarma ekmeği kürekte, kürek denizde
    Yani sızlayageldiği şey öbür taraflarının
    Yani gölgesinden ölümü görmüş gibi korkulan
    Allahlar, yani yine yanıldııkları...
  • T K

    Atlarla. Uzun bacaklı evrensel atlar
    Bunlarla gelişiyor sevdamız anlatılmaz
    Çocuklarla, kuşlarla, ağaçlarla.
    Büyüyen, uçan, dal budak salan.
    Yalnız aşkta rastlanan o seçkin nokta.

    Sen kadınsın ya büsbütün soyunuyorsun
    Sana vergi, atılacak her şeyi kolayca çıkarıp atmak
    Öptüğün gibi dünyanın bütün adamlarını bu arada beni
    Uzanıp öpüyorsun ya atları çırılçıplak
    Ne oluyorsa işte o zaman oluyor.

    Sen ağzını ilave edince atlara
    Birdenbire oluyor bu, şaşırıyoruz
    Korkunç bir güzellik halkların havasında
    Birden ötesine geçiyoruz varmak istediğimizin
    Ayır ayırabilirsen hangimiz kadın, hangimiz erkek.
  • BUN

    Elim geçiyor aptaldan
    Kapital
    Elim mi çiçek mi bilmiyorum
    Bir elim bir çiçek mi açılan
    Çekingen mahzun açılan bunu bilmiyorum
    Ama üst üste yenildiğime göre
    İskambil oynuyorum garanti
    Max Jacob papazı ablasından

    Ablasını o saat meryemsiyorum
    Çünkü her kadını meryemsiyorum
    Gözleri göz değil gözstan
    O müthiş korku saatlerinde
    Başını omuzuma koymasa olmazdı
    Başını omuzuma koyunca da
    Kurtarmasa olmazdı beni olmaktan
    İçtiği şaraba ait bir adam

    Gözleri göz değil gözistan
    Bir odadan bir odaya geçiyor
    Kapının birini açıp birini kapıyor
    Adı Meryem değil sade Dorothy Lucy
    Renklerinden dolayı okulsuz bırakılan
    Zenciler zenciler iki okka zencefil
    İntihar süsü verilerek
    Güneşin linç edildiği bir akşam




  • ÜVERCİNKA

    Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
    En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
    kesmemeye
    Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
    Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
    Yatakta yatmayı bildiğin kadar
    Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
    Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
    Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
    Bütün kara parçaları için
    Afrika dahil

    Senin bir havan var beni asıl saran o
    Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
    Sabahları acıktığı için haklı
    Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
    Birçok çiçek adları gibi güzel
    En tanınmış kırmızılarla açan
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
    Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
    değerlendiremez
    Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
    diziyorlar
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
    Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
    Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
    Aklıma kadeh tutuşların geliyor
    Çiçek Pasajında akşamüstleri
    Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika hariç değil




  • BALZAMİN

    Sen el kadar bir kadınsındır
    Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
    Bazı ağaçlara kapı komşu
    Bazı çiçeklerin andırdığı
    İş bu kadarla bitse iyi
    Bir insan edinmişsindir kendine
    Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
    Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
    Saçlarınla beraber penceredeyken
    Besbelli arandığından haberli
    Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
    Sevgili
  • SÜREK AVI


    Çarşı lafını ilk ve en çok karşılayan hayvan
    Hayvan mı değil mi orası pek belli değil
    Ama çarşılarda boynuz azıcık ya da tüy hindistan
    Gözlerime uyku yerine olağanüstü bir tavşan
    Güzel canından bir parça sergileyip silahıma
    tatlı canından bir parça ve kan halinde
    Her seferinde kaçmanın bir kolayını bulan
    Bütün tavşanlar dişidir sülalesinden

    Bir denizkızı da denebilir ya da bir mısra güzeli
    Ya da en iyisi bal gibi bir Prudhon sosyalisti
    Çarşılara girdim ki adamlar galiba müslüman
    Dilimizdeki çarşı lafını hayvanla ot arasında
    Doğudaki sultan celayir süreyya hazreti akşam
    Kıtlıklar kırımlar başkaldırmalar uzakdoğudaki
    En sessiz kelimeleri biriktiren dilimizdeki
    Bütün tavşanlar antikadır sülalesinden

    Ah efendimli bir yağmurlu inceden kızkulesi
    Bir ben miydim allasen çarşılarla uğraşan
    Çarşı lafını en iyi karşılayan hayvan
    Hayvan mıdır kimbilir belki de hayvandır
    Ben hayalet miyim kimbilir belki de öyleyimdir
    Yani kilyos açıklarında ıssız bir adam
    Peki nasıl yapıyorlar da onca çoğalıyorlar
    Bütün tavşanlar homoseksüeldir sülalesinden




  • GAZEL

    Ben nice gözle nice denizle nice gazelle
    Rimle gördüm rümle bildim rimle yaşadım seni

    Sen ne iyiydin güzeldiysen de çirkindiysen de
    Kocan ne iydi sonra Niyde ilinde gökyüzüleri

    Sonra ilk çağlar savaşlarında para ve Babil
    Dilber derebeyleri haraca bağlayan aşkımızı ekmeğimizi

    Sonra bulunmaz hint kumaşı lafbilirliğindi
    Beni yüzyıllık kümesine dadandıran tilki

    Tüy aldım ki evrende kalkıp gitmeleri özetliyorsun
    Seni bilmek ne uzun kelime ne acaip ilgi

    Ama ben nice gözle nice denizle nice gazel
    Lerimle gördümlerimle bildim lerimle becerdim o işi.
  • YAZMAM DAHA AŞK ŞİİRİ

    Oydu bir bakışta tanıdım onu
    Kuşlar bakımından uçarı
    Çocuk tutumuyla beklenmedik
    Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
    Nerden uzatmışsa tenha boynunu

    Dünyanın en güzel kadını oydu
    Saçlarını tarasa baştan başa rumeli
    Otursa ama hiç oturmaz ki
    Kan kadını rüzgardı atların
    Hep andım ne yaşanır olduğunu

    En çok neresi mi ağzıydı elbet
    Bütün duyarlıklara ayarlı
    Öpüşlerin türlüsünden elhamra
    Sınırsız denizinde çarşafların
    Bir gider bir gelirdi işlek ağzı

    Ah şimdi benim gözlerim
    Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
    Bir kadın gömleği üstümde
    Günün maviliği ondan
    Gecenin horozu ondan
  • BİR PARK KONUŞKANI ÜSTÜNE

    Güvercin kuşkusu cırlak güneş
    En dar sokağı İstanbul'un
    Ve limanı fenikeleştiren
    Balkona astığı çamaşır

    Örümcek öpüşlü kardeş
    Ufak sineması sevginin
    Yer ve gök imececisi
    Arttıran dışa döndüren

    Bir kelebek konsa ağzına
    Ürküsü taşıran damla
    Şeyin taşıranı her şeyin
    Olunç duvarı odada

    Mutu yaşayan mutsuzluğaysa
    En yakıştıran kadın kendini
    Beter bir park konuşkanı
    Soruları çubuk gibi
  • ÜLKE

    Saat Çini vurdu birden: pirinççç
    Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
    Kasketimi eğip üstüne acılarımın
    Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
    Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
    Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
    Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
    Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
    Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa

    Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
    Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
    Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
    Kardeşim olan gözlerini unutamadım
    Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
    Dostum olan ellerini unutamadım
    Karım olan karnını ve önlerini
    Orospum olan yanlarını ve arkalarını
    İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
    Nasıl unuturum hiç unutamadım
    Kibrit çak masmavi yanardı sesin
    Ormanlara ormanlara yüzünün sesi
    En gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
    Şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın
    Soluğu kesen ağulayan ormanlarında
    Yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı
    Ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında
    Karadeniz'e karışırdı ordan Akdeniz'e
    Ordan da daha büyük sulara

    Geceyse ay hemen tazeler minareleri
    Kur'an sayfaları satılan sokaklardan
    Ölüm bir çeşit sevgiyle uçar
    Ölüm uçar çocuk yüzlere
    Ben o sokaklardan ne kadar geçtim
    Damağımda dilinin yosunlu tadı
    Önce buğulu sonra cam gibi parlak sonra buğulu yine
    Bir takım tavşanları andıran bir takım su hayvanlarını
    Pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini
    Yani salı çarşamba perşembe cuma cumartesi

    Bir başak ufak ufak bildirir Konya'yı
    O başakta o Konya'da seni ararım
    Ben şimdilerde herşeyi sana bağlıyorum iyi mi
    Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
    Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i
    Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini
    Antalya'nın denizini o denizin dibini
    Beş türlü yengeç yaşıyan sularında
    Çağanoz adi pavurya çingene pavuryası ayı pavuryası bir de çalpara
    Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
    Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
    Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
    Yokluğun gayri şurdan şuraya geldi
    Bir günler şölenlerle egemen ülkende
    Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor
    N'olur ağzından başlıyarak soyunmaya
    Bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme
    Çık gel bir kez daha yıkıntılardan
    Çık gel bir kez daha bozguna uğrat




  • ÖĞLE ÜSTÜ

    babası ip yerine yılana çekilmiş
    bir çocuğun çifte korkusu öyledir
    boynundan yavaşça çözülerek
    atkısı bir tambur sesine uzanır

    gökte bir süre kayar gözleri
    öpüşü hançerlenmiş bir kadının
    tutunacak yer bulamayınca
    gider bir ırmakta karar kılar

    ve kururken gözyaşları
    gürültüsüz bir platini
    usul usul indirir
    celladının damarlarına

    ey sevgili yalnızlık
    senin günübirlik sokaklarında
    dopdolu bir öğle
    bir kuş serpintisini, ölümün
    canevine sürgün götürüyor

    bir şehir söyle bana birşey anlatmasın
    kuzeye çıkmanın coşkusundan başka
  • KARS

    Öyle güzel ki ölürüm artık
    Beyaz uykusuz uzakta
    Kars çocukların da Kars’ı
    Ölüleri yağan karda
    Donmuş gözlerimin arası

    Sen küçüğüm sımsıcak
    Ne derler ona – bu kızakta
    Boyuna türküler yakıyorsun ya
    Sanki her türküden sonra
    Hohlasan gök buğulanacak

    Anla ki her durakta
    Yok sınırları aşkın
    O iyi yüzlü Tanrı
    Beklesin dursun bizi
    Kurduğumuz rahat tuzakta

    Nasıl olsa yine bir gün
    Döneriz bu yollardan geri
    Senin bir elinde bir mendil
    Öbüründe kuş sesleri
  • TERAZİ TÜRKÜSÜ

    dostum elif. harput kasabı. güzin.
    günde beş vakit harput ve hüzün
    doldur doldur allahı seversen
    anası satılsın burjuvazinin

    dostum necla. sıhhat berberi. dizin.
    seni anmak sonu açın yalnızın
    doldur doldur allahı seversen
    anası satılsın burjuvazinin

    dostum mahmut. gül çayevi. yazın.
    akılda kalmıyor adresin uzun
    doldur doldur allahı seversen
    anası satılsın burjuvazinin
  • Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli

    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri




  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Grey

    Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli

    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

    https://www.facebook.com/photo.php?v=228786113972856&set=vb.224730751045059&type=2&theater




  • Güzelsin sevgilim,
    Ama çok yakından!
  • Sesinde ne var biliyor musun
    Bir bahçenin ortası var
    Mavi ipek kış çiçeği
    Sigara içmek için
    Üst kata çıkıyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Uykusuz Türkçe var
    İşinden memnun değilsin
    Bu kenti sevmiyorsun
    Bir adam gazetesini katlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Eski öpüşler var
    Banyonun buzlu camı
    Birkaç gün görünmedin
    Okul şarkıları var

    Sesinde ne var biliyor musun
    Ev dağınıklığı var
    İki de bir elini başına götürüp
    Rüzgarda dağılan yalnızlığını
    Düzeltiyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söylemediğin sözcükler var
    Küçücük şeyler belki
    Ama günün bu saatinde
    Anıt gibi dururlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söyleyemediğin sözcükler var




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.