İnsanlar çoğu zaman işlerine geleni severler.Kişiye bir yığın şey söylesen o bir yığın içinde sürekli haksız olduğunu anlatsan ancak sadece tek bir sözcükte işine gelen veyahutta kendince haklı olduğu bir sözcük söylesen sen susunca o yine sana o sözcüğü söyler. Egemen Kurbetli
Hayatımızda birçok insanın yeri var,hepsinin farklı farklı,demekki bizim yerimizde,var ama yok olan yeri seçmiş. Egemen Kurbetli
Dağlar ayağa kalkanda Önünden kaçasım gelir. Toprağa umut akanda Göğsümü açasım gelir. Ateş mevsimi bürüsün Sobada iklim çürüsün Kardeşler bensiz yürüsün Kendimden geçesim gelir. Umutlar bir bir devrildi Memleket yandı kavruldu Namlular bana çevrildi Toprağa göçesim gelir. Çocuklar barut yutan da Geceler şafak atanda Ellerim namlu tutanda Kurşunu içesim gelir. Reaktörler işleyende Ay kendini eşleyen de Dostlar beni fişleyen de Başka yüz seçesim gelir. Göğsüme yara düşende Yüreğim dara düşende Bayrağım yere düşende Altına uçasım gelir. Mesut İlkay YANIK
Kalp derki Sen bana bu acıkları cektırmek zorundamısın herzaman Karşılıgıda su olur sen kendı zevkını yasıyorsun ben sadece senın emırlerını yerıne getırıyorum o kadar
Yaşam tünelinin aydınlık yolcularıyız biz.. Bilekleri boydan boya insanlığa kesik, Kalp damar hastalıkları mevcut yufka yürekli bünyeler.. Huzur pek yakışmıyor üzerimize. Doğuştan giydirilmiş bazı çıkmazlarımız var çünkü. Kendi bedeninin derdine düşmekten kurtulup.. Hayatını başka hayatlar için sığınak yapabilmek gibi. ** Atakan Korkmaz
Öğretilen hiç bir şey yaşanan dan daha öğretici değildir, Mesela; Bir erkek için hiç bir öğretmenin, ihanet eden bir kadından daha öğretici olmadığı gibi, Bir kadın için de hiç bir öğretmen, ihanet eden bir erkekden daha öğretici değildir ** Atakan Korkmaz
Haksızlık karşısında yoksulun korkaklığını maruz görebilirim, ama zenginin korkaklığı onursuzluktur ve midemi bulandırır ** Atakan Korkmaz
Menfaat ipini herkes kendine çeker çünkü ; Aç olmayan kimse yoktur bu dünya da herkes bir şeyler ister, Aç gözlü olmayan ise Aşık olandır, O da sevdiğinden sevgi ister ** Atakan Korkmaz
Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
Konuya uygun mu bilmiyorum fakat hoşuma gittiği için yazıyorum.!
Gecenin gölgesi hayallerime karışmış Vuruyor ta uzaktaki duvarlara kararsızca Yeşerirken içimde çığlık çığlık yankılar Göçük altında sevdam hala tek başına ıssızca...
KOCAELİSİN SEN BİZİM CANIMIZ-feat. Tom Waits-
Yıkıldık. Yıkıldıkça kanatlarımız Kanatlarımız morardı gökleri gördük. Kalemizde Erhan vardı, görkleri gördük. Orta saha canavardı, götleri gördük. Gördük kıyamet mormuş imam vaazından İşte amcam bir kirişi öpmüş ağzından ‘Ve insan buna ne oluyor dediği zaman;
’U must say good-bai 2 me. Inh! Inh!
Çürüdük. Çürüdükçe babalarımız Babalarımız koktu toprağa döktük Toprak koktu toprağı Allah’a döktük Allah çoktu cehennemi cennete döktük. Döktük gitti aklımız al pasiflora iç! Ali gelme okul çökmüş seni şanslı piç! Göklerdeki babamız geç kalmazdı hiç?
U must say good-bai 2 me. Inh! Inh!
Uyandık. Uyandıkça sakallarımız Sakallarımız vardı dervişe kestik Devlet aciz, rahmet olduk yolları kestik Mecbur kaldık cesetlerden kolları kestik. Kestik, boş tabuta bari bir uzuv girsin Bitsin bu azap burda, dünyada bitsin Bağırmayan taraftar siktirsin gitsin
U must say good-bai 2 me. Inh! Inh!
Ah Muhsin Ünlü
Efsane şiir 16 ağustos 2014 tarihinde Ali ATAY tarafından bestelendi,çok da güzel oldu
Şehir anlatır. İnsan unutur. Şehir hatırlatır. Baksana, Şimdi bu eller benim mi? Bu ince, minik parmaklar? Bu ses, bu yüz, bu düş? Ben kimim? Hangi gerçek, gerçek benim? Hangi tartar, doğru tartar? Hangi değer, senden daha mühim? Bu ben, Ben miyim gerçekten? Şu sen, Ah şu bendeki sen. Gerçek misin gerçekten sen? Yabancılaşmışım iyice. Değişmişim yıllar yılı. Sende bir başkayım ama, Kanatlanır çocukça düşler. Şehir gibi her gülüşün. Gözlerin, duygusuz ve heybetli Gözlerim, yorgun ve şehvetli Acıma yok sende, sen yalansın. Tanrı'dan bile daha yamansın. Duygusuz ve yorgun düşüş, Biliyorum kıracaksın. Düşler, zaman hırsızı. Uyku dilenir ellerim. İnce, uzun parmaklarım. Sesim, yüzüm, tüm düşlerim. Uykudan önce son düş; Sessizlik ve koskoca bir sen. Sessiz bir hiç olsam keşke. Bacaklarının arasında saklansam. Kuşlar uçsa boş kalbimde. Sen unutsan. Bense sussam. İkimiz kalmasak keşke. Bir hiç olsak beraberce.
youngocs
Hayat iyi kartlara sahip olmak değil,bazen kötü bir eli iyi oynama meselesidir.-Jack London Çatıları,duvarları yık bütün odaları aynı anda gör.-Jim Morrison
Jazz İsmet Özel
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam bu işi bitiremezsem şehirden beni kovarlar izin kağıdım yanar konuşacak olursam bu senet bankalar kapanmadan ruhumun rengini kapatmayacak olursa ölür kuyuya düşen çocuk çocuğun mercan saati çatlar mutlaka koşup haber vermeliyim yetkili memura bahar geliyor, ilerliyor yeminler alnımı kapıp getirmeliyim denizi karşılamaya kırlangıcın kanadındaki kezzap leylakta sıkışan buhar için nabzımı bulmalıyım nerede bulacaksam nabzımı çünkü ben kasadan fiş alarak yağmuru, selvileri zor durumda bıraktım benim yongalarımdan yapıldı bu çelenkler ben papatyaları şımartmadım diye oldu Mata Hari'ler casus, Al Capone'lar gangster inmem gerek gözbebeklerimin altına beynimin ortasına büzülmeliyim gevşeyip kımıldayabilirim oradan sonra dum di dum duridum dubida kendi kalbimle zamanım arasındaki sarkaç püskürtüyor beni dünyaya bırakıyorum zerreciklerime kadar emsin beni Atlantik ve Pasifik ve beş kıta koşmam gerek yetişmem gerek yazgıma tutmam gerek, sormam gerek, bilmem gerek esenlemem, kargışlamam, irkitmem gerek niçin niçin, niçin, niçin kuyuya düşen çocuk niçin ölmesin
1981
Günlerce yağmurda, günlerce, günlerce rüzgar esti Erzurum'da, Zara'da. Bir sıcak sen kaldın içimde.
O gün bu gün dünya bir yana sen bir yana
Dünyalar senden yana...
Bir kiremit parçasıyım ben Yoksul bir evden Bir çoban türküsüyüm
Bir kiremit parçasıyım kırılan düşen Poyrazda yoksul bir evcden
Bir çoban türküsüyüm ben Poyraza karşı söylenen
Ulu düşün çatısı çatılırken Bir kiremit parçası bir çoban türküsüyüm Gözyaşından alınterinden
Bir kiremit sesiyim ben
Arif Damar
O kadar güzel güldü ki bana Öyle güzel baktı ki gözlerime,
Sevmeden geçemedim..
OZAN AĞRI
Zor değildik aslında. Sarılabilseydik, sığabilirdik bizde bir aşka..
Ozan Ağrı / Zor değildik
Yan yana gelince iki kişi olmak değil de.. Yan yanayken bir çift olabilmek bütün mesele..
Ozan Ağrı / İki Kişi..
GÜL OLMAK KÜLLEŞMEYE HAZIRLIKTIR Firak çakmaktaşından doğan kıvılcım, Değdiğinde sevdanın kavına... Fesleğen yerine gül bitebilir, Gül yerine fesleğen de... Sevda okunun keskin ucu, Saplandığında yüreğe, yani avına Ateş renkli bir gül kesilirdi; Ateş en iyi kavuşturucudur... Halbuki, sükûn idi O?nun yoldaşı Itır, onu saran bir bulut... Deryâ ise derinliğinde berdevâm, Of çocuk neden uzaklaştın sen? Fakat, işte, şimdi hemen söyle neden? Füsun ve hüsün, onun çağrışımlarıydı Gül olmak, külleşmeye hazırlıktır Külleşmek, acıların dinişi.