Kabul ediyor değilim yahu. Hep söylediğim şey bu benim. İlk defa söylemiyorum ki. Ha imparatorluk devrinde haklı sebepleri vardı. Zira senin de tahmin edeceğin üzere bazı durumlarda kafasına vurulmadığı takdirde en fazla sıkıntıyı yine Türkler çıkarmış ve çıkarmaya meyillidir. Türkiye Selçukluları üzerine bir çalışma yaptım yakınlarda. Okurken ben illallah ettim, hesap et. Cumhuriyet döneminde ise farklı sebepleri olsa da oralardan kalma bir alışkanlık olarak görmeye başladım ben artık bu durumu. Haklıdır haksızdır o kısma girmeden söylüyorum bunu.
Bu arada konuyla alakasız ama, Avrupa tarihine neden meraklı olduğunu galiba anlıyorum yavaştan. Roma çalışıyorum bu aralar. İçinde boğuldum resmen. Sınavlarından 90 100 ala ala gitsem de kafam beynim döndü resmen yahu. Birbirine giren aileler, yönetim habire çalkantılı, ordu, toplum vs. kendine özgü ap ayrı teamülleri var. Her şey kayıt altında. Ben yine sıkılıyorum, o ayrı.
Kraven
kullanıcısına yanıt
Aynı şeyi söyledik. Tek farkımız; sen imparatorluk teorilerinden birini, ben ise fazla detaya girmeden bir diğerini söyledim.
Bu arada yukarıda cahilin teki de Avrupa'nın hizmetleri diye saçmalamış. Biri şu bilgisiz herife hatırlatsın ki Avrupa'da 1000 küsür senedir yerleşik bir nizam var. Sanayi devrimiyle adam falan olmadılar, bari buna alet etmeyin olayı. Yeri de belli zamanı da belli.
quote:
Orijinalden alıntı: Kraven
Kabul ediyor değilim yahu. Hep söylediğim şey bu benim. İlk defa söylemiyorum ki. Ha imparatorluk devrinde haklı sebepleri vardı. Zira senin de tahmin edeceğin üzere bazı durumlarda kafasına vurulmadığı takdirde en fazla sıkıntıyı yine Türkler çıkarmış ve çıkarmaya meyillidir. Türkiye Selçukluları üzerine bir çalışma yaptım yakınlarda. Okurken ben illallah ettim, hesap et. Cumhuriyet döneminde ise farklı sebepleri olsa da oralardan kalma bir alışkanlık olarak görmeye başladım ben artık bu durumu. Haklıdır haksızdır o kısma girmeden söylüyorum bunu.
Bu arada konuyla alakasız ama, Avrupa tarihine neden meraklı olduğunu galiba anlıyorum yavaştan. Roma çalışıyorum bu aralar. İçinde boğuldum resmen. Sınavlarından 90 100 ala ala gitsem de kafam beynim döndü resmen yahu. Birbirine giren aileler, yönetim habire çalkantılı, ordu, toplum vs. kendine özgü ap ayrı teamülleri var. Her şey kayıt altında. Ben yine sıkılıyorum, o ayrı.
Alıntı yapamayabilirim o yüzden şöyle de yapayım; @Kraven
En çok sıkıntıyı çıkaran Türkler ama geçen twitter'da yazan birisinde gördüğüm gibi; "Türkiye'de insanı yaşatmak yoktur, retoriği vardır". Bu konuda çok konuşurum da zaten son zamanlarda bu ve buna benzer mevzular yüzünden arkadaşlarımdan birisi bana kırıldı küstü o yüzden pek konuşmak istemiyorum bu gibi konuları bu aralar. Zira ben de konuştukça içim kararıyor acayip.
Avrupa tarihi gerçekten de bir derya. Roma döneminden bile kalan muazzam sayıda eser var. Evet belki bizim Osmanlı arşivi gibi milyonla evrak yok ama bir Titus Livius var mesela bizim Aşıkpaşazade'yi falan cebinden çıkarır. Buna benzemez daha neler var. Şu an önümde okunmayı bekleyen üç konu var; 1-milliyetçilik 2-antropoloji 3-roma. İlkini okuyacağım yaz boyu. Yaz bitiminde ikincisine başlayacağım. Roma gene yılbaşına doğru kaldı maalesef, oysa bir sene önce okuyacaktım Roma üzerine. Ama neyse her işte bir hayır vardır. Roma cidden bir İmparatorluğun nasıl olması gerektiğinin cevabı. Her faninin Roma'dan alacağı çok dersler var.
quote:
Orijinalden alıntı: E-Nazmi
Alıntı yapamayabilirim o yüzden şöyle de yapayım; @Kraven
En çok sıkıntıyı çıkaran Türkler ama geçen twitter'da yazan birisinde gördüğüm gibi; "Türkiye'de insanı yaşatmak yoktur, retoriği vardır". Bu konuda çok konuşurum da zaten son zamanlarda bu ve buna benzer mevzular yüzünden arkadaşlarımdan birisi bana kırıldı küstü o yüzden pek konuşmak istemiyorum bu gibi konuları bu aralar. Zira ben de konuştukça içim kararıyor acayip.
Avrupa tarihi gerçekten de bir derya. Roma döneminden bile kalan muazzam sayıda eser var. Evet belki bizim Osmanlı arşivi gibi milyonla evrak yok ama bir Titus Livius var mesela bizim Aşıkpaşazade'yi falan cebinden çıkarır. Buna benzemez daha neler var. Şu an önümde okunmayı bekleyen üç konu var; 1-milliyetçilik 2-antropoloji 3-roma. İlkini okuyacağım yaz boyu. Yaz bitiminde ikincisine başlayacağım. Roma gene yılbaşına doğru kaldı maalesef, oysa bir sene önce okuyacaktım Roma üzerine. Ama neyse her işte bir hayır vardır. Roma cidden bir İmparatorluğun nasıl olması gerektiğinin cevabı. Her faninin Roma'dan alacağı çok dersler var.
Alıntıları Göster
Alıntı çalışmazsa diye ben de etiketliyorum artık.
Retorik olduğu konusuna katılırım da sadece retoriğe katılır mıyım, pek sanmıyorum. Çok net şekilde beyaz veya siyah denecek bir konu değil. Müsait bir zamanda uzun uzadıya konuşuruz.
Roma konusunda okumadıysan Neil Faulkner, Kartalların İmparatorluğu'nu tavsiye ederim. Dili bazen kafa karıştırıcı olacak seviyede garipleşse de çok iyi anlatıyor. Sebep ve sonuçlarıyla, neyin neden olduğunu anlamanı sağlıyor. O açıdan hakikaten çok hoşuma gitti. Ben de 2 gün içinde bunu bitirmeyi düşünüyorum. Sonra da hayırlısıyla Abbasiler'i kurup, Moğollar'a işgal ettirirsem rahatlıyorum. Sonra kafamdaki asıl plan için zemin etüt çalışmalarına girişmeye başlayabilirim. Bizim literatürde 1-2 tebliğde kısaca değinilen bir konuyu çalışmak gibi bir planım var tez için. Altından kalkıp kalkamayacağımı bilmiyorum, ciddi anlamda da korkuyorum. Çünkü benim tarayabildiğim ve soruşturduğumda da 1 İngilizce yazılmış makale dışında hiçbir şey göremedim. Dışarıda ise hiçbir şey bulamadım buna yönelik. Son yıllarda bahsedilen ama doğru düzgün çalışılmayan bir konu. O yüzden şimdiden hoca hoca, okul okul dolaşıp soruşturup görüş toplamaya başladım. Yazın seferi gibi dolaşacağım herhalde. Bir de şimdilik hipotez bile deyip dememekte kararsız olduğum ve araştırmak istediğim konu var. Antropoloji, piskoloji, sosyoloji, çok sağlam kaynak taraması gibi şeyler gerekiyor ki doktoraya bile ağır gelebilir diye hiç bulaşmıyorum.
Benim çok büyük bir dezavantajım var bu arada yahu, onu ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Şimdiye kadar elimden iyi kötü kitap, kaynak vs. geçti. Ama akademik hiçbir gayem veya kaygım olmadığı için çok dikkatimi çeken şeyler dışında not almadım okuyup öğrendiklerimi. O yüzden bütün yaz sanıyorum ki en baştan başlayacağım kaynaklara. İnanılmaz zaman kaybettirecek bu bana diye tahmin ediyorum şimdilik. Ben bunu şurada veya burada okumuştum desek olmuyor mu.
quote:
Orijinalden alıntı: Kraven
Alıntı çalışmazsa diye ben de etiketliyorum artık.
Retorik olduğu konusuna katılırım da sadece retoriğe katılır mıyım, pek sanmıyorum. Çok net şekilde beyaz veya siyah denecek bir konu değil. Müsait bir zamanda uzun uzadıya konuşuruz.
Roma konusunda okumadıysan Neil Faulkner, Kartalların İmparatorluğu'nu tavsiye ederim. Dili bazen kafa karıştırıcı olacak seviyede garipleşse de çok iyi anlatıyor. Sebep ve sonuçlarıyla, neyin neden olduğunu anlamanı sağlıyor. O açıdan hakikaten çok hoşuma gitti. Ben de 2 gün içinde bunu bitirmeyi düşünüyorum. Sonra da hayırlısıyla Abbasiler'i kurup, Moğollar'a işgal ettirirsem rahatlıyorum. Sonra kafamdaki asıl plan için zemin etüt çalışmalarına girişmeye başlayabilirim. Bizim literatürde 1-2 tebliğde kısaca değinilen bir konuyu çalışmak gibi bir planım var tez için. Altından kalkıp kalkamayacağımı bilmiyorum, ciddi anlamda da korkuyorum. Çünkü benim tarayabildiğim ve soruşturduğumda da 1 İngilizce yazılmış makale dışında hiçbir şey göremedim. Dışarıda ise hiçbir şey bulamadım buna yönelik. Son yıllarda bahsedilen ama doğru düzgün çalışılmayan bir konu. O yüzden şimdiden hoca hoca, okul okul dolaşıp soruşturup görüş toplamaya başladım. Yazın seferi gibi dolaşacağım herhalde. Bir de şimdilik hipotez bile deyip dememekte kararsız olduğum ve araştırmak istediğim konu var. Antropoloji, piskoloji, sosyoloji, çok sağlam kaynak taraması gibi şeyler gerekiyor ki doktoraya bile ağır gelebilir diye hiç bulaşmıyorum.
Benim çok büyük bir dezavantajım var bu arada yahu, onu ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Şimdiye kadar elimden iyi kötü kitap, kaynak vs. geçti. Ama akademik hiçbir gayem veya kaygım olmadığı için çok dikkatimi çeken şeyler dışında not almadım okuyup öğrendiklerimi. O yüzden bütün yaz sanıyorum ki en baştan başlayacağım kaynaklara. İnanılmaz zaman kaybettirecek bu bana diye tahmin ediyorum şimdilik. Ben bunu şurada veya burada okumuştum desek olmuyor mu.
Alıntıları Göster
Valla ben 6-7 seneye inşallah Doçentliği alınca şöyle yapacağım; "falanca eserinde falancanın dediğine göre...." sonra isteyen gitsin biraz uğraşsın bulsun. Hiç uğraşamam dipnotla falan. Dipnot kadar saçma bir akademik gelenek olamaz. Hani çok elzemdir verirsin falan anlarım ama adam sayfanın yarısını dipnotla dolduruyor. Bazı kitaplarda bazı sayfalarda iki satır yazı oluyor, gerisi dipnot. Ne manası varsa.
O yüzden en sevdiğim tarihçilerden birisi de Reşat Ekrem Koçu'dur. Adam hiç kaygı duymamış kaynak belirtmeye. Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri kitabı var, adam o kadar enteresan bilgiler sıralıyor ama bir iki yerde "Enderunlu'nun dediği gibi" demek dışında tek bir kaynak zikretmiyor. Hayalimdeki çalışma tarzı valla
Dipnot zorunluluğu akademik faşizmdir. Bu kadar net.
@Kraven
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme