Şimdi Ara

Uefa Kupamız nerede ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
1
Favori
844
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar kazandığımız Uefa Kupası (Orjinali) nerede ? Müzede mi ?




  • Hayır en son alan takımda. Müzemizdeki kulüp tarafından yaptırılan örneği. Bir soylentiye göre de suan uefa kupasını orjinalinin aslen kırık olması. Zamanında kırmışız

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: aaksu

    Hayır en son alan takımda. Müzemizdeki kulüp tarafından yaptırılan örneği. Bir soylentiye göre de suan uefa kupasını orjinalinin aslen kırık olması. Zamanında kırmışız

  • hocam kırık olduğu rivayetini bende duymuştum doğrumu ? kırıldığı içinde bize bağışlamışlar
  • Bizim evde , kahve fincanlarının arasında.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 1905_fanatik

    hocam kırık olduğu rivayetini bende duymuştum doğrumu ? kırıldığı içinde bize bağışlamışlar

    Doğru diye biliyorum. Gümüşçünün birine tamir ettirip iade etmişiz kırık olduğu bilinmiyor. En azından okuduğum yazıda bu bilgiler vardi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Avrupa Kupalarının orjinali (CL, UEFA vs.) kulüpte 1 sene durur sonra geri verilir. UEFA da kulübe orjinal kupanın 3/4 büyüklüğündeki bir kopyasını verir.

    Orjinal kupanın kulüpte kalması için o kupayı üst üste 3 kez ya da toplamda 5 kez kazanmak gereklidir.

    GS'nin kupayı kırması olayı da doğrudur, bizzat A.Albayrak anlatmıştı: Özel bir maça bu kupayla gitmişler, dönüşte kupa uçaktayken kırılmış. Olay dönemin başkanı Faruk Süren'den bile gizlenmiş. Kapalıçarşıdaki bir gümüşçüde tamir edilmiş. İnternette araştırıp olayın detaylarını öğrenebilirsiniz.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Fener bu sene şampiyon olacak..
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Bu kupa kırılması ve klüple ilgili daha bir çok ilginç hikayeyi ''Galata sarayı Efendileri'' adlı kitapta okuyabilirsiniz tavsiye ederim..
  • kırık mıırık bir fenerli olarak o kupayı bize getirdikleri için teşekkur ediyorum galatasaraya
  • galatasaray 2000 yılında uefa kupası'nı kazanmıştı. kurallara göre kupa, şampiyon takımın müzesinde bir yıl kalır, bir yıl sonra da uefa kupası finalinde maçın oynanacağı kente getirilir ve yeni sahibine verilirdi. kupa her yıl böyle dolaşır giderdi.

    galatasaray'ın kupayı kazanmasının üzerinden henüz bir kaç ay geçmişti. fatih terim takımdan ayrılmış, hakan şükür, emre ve okan gibi futbolcular intei'e gitmişti. galatasaray'ın başına ise romanya'dan mircea lucescu getirilmişti.

    o tarihî gümüş kupa ise oradan oraya gezdiriliyordu. aynı yıl şampiyonlar ligi kupası'nı ispanya'nın ünlü real madrid takımı kazanmıştı. ve ne tesadüftür ki hem galatasaray'ın, hem de real madrid'in formalarının ve tüm malzemelerinin sponsoru adidas'dı.

    adidas önemli bir reklam fırsatı yakalamıştı. iki takım da avrupa'nın en büyüğüydü. 2000 yazında hem real madrid, hem de galatasaray almanya'nın münih kentinde düzenlenen bir turnuvaya davet edildi. adidas şirketi bu fırsatı kaçırmadı ve her iki kulübün almanya'ya aldıkları kupalarla gelmelerini istedi. adidas şirketi kupalarla bir şov yapmayı planlıyordu.

    galatasaray kulübü almanya'ya türk hava yolları ile gitti, gümüş kupayı da yanlarına almışlardı. kupanın uzunluğu bir metreye yakındı ama girişte türk yetkililer hiçbir sorun çıkarmadı. turnuvanın ardından dönüş yolunda işgüzar alman yetkililer kupanın uçağın içine alınmasını sakıncalı buldular. galatasaray kafilesinde yer alan yöneticiler tüm ısrarlarına rağmen almanlara diş geçiremedi. bunun üzerine türk hava yolları yetkililerinden uçaklarda kullanılan beyaz yolcu yastıklarından birkaç tane aldılar. daha sonra da karton bir paket bulup, kupayı içine yerleştirdiler. çevresine de bu yastıkları koydular. kutuyu kapattıktan sonra üstüne kırmızı kalemle hem ingilizce, hem de türkçe "dikkat kırılacak madde" diye yazdılar. paketi kendilerini istanbul'a götüre cek olan uçağın kargosuna verdiler.

    yolculuk boyunca hiç kimse kupayı düşünmedi. kupanın rahatı yerindeydi. zaten yanında da yastıklar vardı. hiçbir şey olmazdı.

    kafile istanbul'a geldi. bagaj bandından bavullar alındı. kupanın içinde olduğu karton kutu ise alınıp bir kenara konuldu. daha sonra kapak açıldı ama açılmasıyla kapanması bir oldu.

    kutuyu açan yöneticiler önce free-shopların önünde bir süre oturup kendilerine gelmeye çalıştılar. pakete bir daha baktılar. hayır doğru görmüşlerdi. koskoca uefa kupası ikiye bölünmüştü. kupa hemen florya'ya götürüldü. olay başkan faruk süren'den uzun süre saklandı. herkes bir çare düşünüyordu. eğer kupa bu haliyle uefa yetkililerine geri verirlerse, bütün avrupa'ya rezil olurlardı. bunu hepsi biliyordu. yönetim kurulu masasında kupa kırılmış yatarken tamir fikri ortaya atıldı.

    kupa ertesi gün kapalıçarşı'ya götürüldü. kapı kapı dolaşıldı. tüm kuyumculara tek tek uğranıldıktan sonra bu tamiri gümüşçülerin yapabileceği öğrenildi. iyi bir gümüşçü bulundu. kupayı görünce gümüşçü "bu ne?" diye sordu. adam onun uefa kupası olduğunu hiç düşünmemişti. zaten kupa yol boyunca kimse anlamasın diye paketlenmişti. ayrıca paketi zaten eski gümüşçü olan okkeş polat kapalı-çarşı'ya götürmüştü. gümüşçü tamir etmeyi kabul etti ve birkaç gün sonra gelip almalarını söyledi. çaresiz görevliler kupayı gümüşçüde bıraktılar.

    gümüş kupa üç günde tamir edildi. bir sonraki yönetim kurulu toplantısına kupa geri gelmişti. herkes kupayı teker teker inceledi. ancak kırılıp yeniden yapıldığı hiç belli değildi. ardından o gün toplantıda bulunan yönetici celal gürcan espriyi patlattı.

    "vallahi eskisinden daha güzel oldu."

    olay böylece kapandı. kupanın kırıldığından hiç kimseye söz edilmedi.

    kupanın galatasaray'daki devri kapanmıştı. bir sonraki yıl kupanın finalini ingiltere'den liverpool ile ispanya'dan alaves takımları oynuyorlardı. bütün yöneticiler de televizyonlarının başında maçı izliyordu. galatasaray'ın geri gönderdiği, tamirden geçmiş kupa da orada güzel bir kürsüde yeni sahibini bekliyordu.

    maç bitti kupayı liverpool kazandı. sıra kupa törenine geldi. ingilizler kupa töreninde sürekli zıplıyorlardı. kupa elden ele dolaşırken galatasaraylı yöneticilerin tümü ekranların başında dua ediyorlardı.

    "allahım ne olur şimdi kırılma!"

    o sarsıntıda bile kupa kırıldığı yerden kopmadı. törenler bitince herkes rahatladı. ya kupa töreni sırasında kupa kırıldığı yerden ikiye bölünseydı?

    kupa hâlâ her yıl yeni sahibine veriliyor. yani o kırık ve hasarlı kupa ülke ülke dolaşıp duruyor. kim bilir belki o haliyle yeniden türkiye'ye gelir.




  • Ne yani şimdi bizim uefa kupamız yok mu
  • quote:

    Orijinalden alıntı: aaksu

    Hayır en son alan takımda. Müzemizdeki kulüp tarafından yaptırılan örneği. Bir soylentiye göre de suan uefa kupasını orjinalinin aslen kırık olması. Zamanında kırmışız

    Hakan Ünsal bizim okula gelmişti geçen sene orda anlattı kupa gerçekten de kırılmış ve hala aynı kupaysa kırık kupa dolaşıyor ortalıkta
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BatuhanK.

    quote:

    Orijinalden alıntı: aaksu

    Hayır en son alan takımda. Müzemizdeki kulüp tarafından yaptırılan örneği. Bir soylentiye göre de suan uefa kupasını orjinalinin aslen kırık olması. Zamanında kırmışız

    Hakan Ünsal bizim okula gelmişti geçen sene orda anlattı kupa gerçekten de kırılmış ve hala aynı kupaysa kırık kupa dolaşıyor ortalıkta

    Mutlaka değişmiştir, en basitinden 2009 yılında UEFA Kupası kalktı, yerine UEFA Avrupa Ligi geldi o sıra bir yenileme yapmışlardır.

    Konuyla ilgili bir anektod da Fatih Terim'den:


    ''Ertesi yıl Fiorentina'da görev yapıyorum. o yılın UEFA finali de Dortmund'da oynanacak. Kupayı, oranın belediye başkanlığına teslim etmemiz gerekiyormuş. Sayın Şenes Erzik beni aradı, ''Hocam beraber götürelim kupayı.'' diye.
    Almanya'da uçaktan indik:

    - Aman sayın Erzik, bir an evvel teslim edelim kupayı. Kırılır, mırılır?! Başımıza iş açılmasın.
    + Olur mu hocam ya, kupa nasıl kırılsın?!
    - Kırmışlar! Kaidesi zarar görmüş. Bizimkiler (Ökkeş Polat) götürüp tamir ettirmişler.''




  • quote:

    Orijinalden alıntı: esenlik

    galatasaray 2000 yılında uefa kupası'nı kazanmıştı. kurallara göre kupa, şampiyon takımın müzesinde bir yıl kalır, bir yıl sonra da uefa kupası finalinde maçın oynanacağı kente getirilir ve yeni sahibine verilirdi. kupa her yıl böyle dolaşır giderdi.

    galatasaray'ın kupayı kazanmasının üzerinden henüz bir kaç ay geçmişti. fatih terim takımdan ayrılmış, hakan şükür, emre ve okan gibi futbolcular intei'e gitmişti. galatasaray'ın başına ise romanya'dan mircea lucescu getirilmişti.

    o tarihî gümüş kupa ise oradan oraya gezdiriliyordu. aynı yıl şampiyonlar ligi kupası'nı ispanya'nın ünlü real madrid takımı kazanmıştı. ve ne tesadüftür ki hem galatasaray'ın, hem de real madrid'in formalarının ve tüm malzemelerinin sponsoru adidas'dı.

    adidas önemli bir reklam fırsatı yakalamıştı. iki takım da avrupa'nın en büyüğüydü. 2000 yazında hem real madrid, hem de galatasaray almanya'nın münih kentinde düzenlenen bir turnuvaya davet edildi. adidas şirketi bu fırsatı kaçırmadı ve her iki kulübün almanya'ya aldıkları kupalarla gelmelerini istedi. adidas şirketi kupalarla bir şov yapmayı planlıyordu.

    galatasaray kulübü almanya'ya türk hava yolları ile gitti, gümüş kupayı da yanlarına almışlardı. kupanın uzunluğu bir metreye yakındı ama girişte türk yetkililer hiçbir sorun çıkarmadı. turnuvanın ardından dönüş yolunda işgüzar alman yetkililer kupanın uçağın içine alınmasını sakıncalı buldular. galatasaray kafilesinde yer alan yöneticiler tüm ısrarlarına rağmen almanlara diş geçiremedi. bunun üzerine türk hava yolları yetkililerinden uçaklarda kullanılan beyaz yolcu yastıklarından birkaç tane aldılar. daha sonra da karton bir paket bulup, kupayı içine yerleştirdiler. çevresine de bu yastıkları koydular. kutuyu kapattıktan sonra üstüne kırmızı kalemle hem ingilizce, hem de türkçe "dikkat kırılacak madde" diye yazdılar. paketi kendilerini istanbul'a götüre cek olan uçağın kargosuna verdiler.

    yolculuk boyunca hiç kimse kupayı düşünmedi. kupanın rahatı yerindeydi. zaten yanında da yastıklar vardı. hiçbir şey olmazdı.

    kafile istanbul'a geldi. bagaj bandından bavullar alındı. kupanın içinde olduğu karton kutu ise alınıp bir kenara konuldu. daha sonra kapak açıldı ama açılmasıyla kapanması bir oldu.

    kutuyu açan yöneticiler önce free-shopların önünde bir süre oturup kendilerine gelmeye çalıştılar. pakete bir daha baktılar. hayır doğru görmüşlerdi. koskoca uefa kupası ikiye bölünmüştü. kupa hemen florya'ya götürüldü. olay başkan faruk süren'den uzun süre saklandı. herkes bir çare düşünüyordu. eğer kupa bu haliyle uefa yetkililerine geri verirlerse, bütün avrupa'ya rezil olurlardı. bunu hepsi biliyordu. yönetim kurulu masasında kupa kırılmış yatarken tamir fikri ortaya atıldı.

    kupa ertesi gün kapalıçarşı'ya götürüldü. kapı kapı dolaşıldı. tüm kuyumculara tek tek uğranıldıktan sonra bu tamiri gümüşçülerin yapabileceği öğrenildi. iyi bir gümüşçü bulundu. kupayı görünce gümüşçü "bu ne?" diye sordu. adam onun uefa kupası olduğunu hiç düşünmemişti. zaten kupa yol boyunca kimse anlamasın diye paketlenmişti. ayrıca paketi zaten eski gümüşçü olan okkeş polat kapalı-çarşı'ya götürmüştü. gümüşçü tamir etmeyi kabul etti ve birkaç gün sonra gelip almalarını söyledi. çaresiz görevliler kupayı gümüşçüde bıraktılar.

    gümüş kupa üç günde tamir edildi. bir sonraki yönetim kurulu toplantısına kupa geri gelmişti. herkes kupayı teker teker inceledi. ancak kırılıp yeniden yapıldığı hiç belli değildi. ardından o gün toplantıda bulunan yönetici celal gürcan espriyi patlattı.

    "vallahi eskisinden daha güzel oldu."

    olay böylece kapandı. kupanın kırıldığından hiç kimseye söz edilmedi.

    kupanın galatasaray'daki devri kapanmıştı. bir sonraki yıl kupanın finalini ingiltere'den liverpool ile ispanya'dan alaves takımları oynuyorlardı. bütün yöneticiler de televizyonlarının başında maçı izliyordu. galatasaray'ın geri gönderdiği, tamirden geçmiş kupa da orada güzel bir kürsüde yeni sahibini bekliyordu.

    maç bitti kupayı liverpool kazandı. sıra kupa törenine geldi. ingilizler kupa töreninde sürekli zıplıyorlardı. kupa elden ele dolaşırken galatasaraylı yöneticilerin tümü ekranların başında dua ediyorlardı.

    "allahım ne olur şimdi kırılma!"

    o sarsıntıda bile kupa kırıldığı yerden kopmadı. törenler bitince herkes rahatladı. ya kupa töreni sırasında kupa kırıldığı yerden ikiye bölünseydı?

    kupa hâlâ her yıl yeni sahibine veriliyor. yani o kırık ve hasarlı kupa ülke ülke dolaşıp duruyor. kim bilir belki o haliyle yeniden türkiye'ye gelir.


    Yazı çok iyi ya




  • quote:

    Orijinalden alıntı: esenlik

    galatasaray 2000 yılında uefa kupası'nı kazanmıştı. kurallara göre kupa, şampiyon takımın müzesinde bir yıl kalır, bir yıl sonra da uefa kupası finalinde maçın oynanacağı kente getirilir ve yeni sahibine verilirdi. kupa her yıl böyle dolaşır giderdi.

    galatasaray'ın kupayı kazanmasının üzerinden henüz bir kaç ay geçmişti. fatih terim takımdan ayrılmış, hakan şükür, emre ve okan gibi futbolcular intei'e gitmişti. galatasaray'ın başına ise romanya'dan mircea lucescu getirilmişti.

    o tarihî gümüş kupa ise oradan oraya gezdiriliyordu. aynı yıl şampiyonlar ligi kupası'nı ispanya'nın ünlü real madrid takımı kazanmıştı. ve ne tesadüftür ki hem galatasaray'ın, hem de real madrid'in formalarının ve tüm malzemelerinin sponsoru adidas'dı.

    adidas önemli bir reklam fırsatı yakalamıştı. iki takım da avrupa'nın en büyüğüydü. 2000 yazında hem real madrid, hem de galatasaray almanya'nın münih kentinde düzenlenen bir turnuvaya davet edildi. adidas şirketi bu fırsatı kaçırmadı ve her iki kulübün almanya'ya aldıkları kupalarla gelmelerini istedi. adidas şirketi kupalarla bir şov yapmayı planlıyordu.

    galatasaray kulübü almanya'ya türk hava yolları ile gitti, gümüş kupayı da yanlarına almışlardı. kupanın uzunluğu bir metreye yakındı ama girişte türk yetkililer hiçbir sorun çıkarmadı. turnuvanın ardından dönüş yolunda işgüzar alman yetkililer kupanın uçağın içine alınmasını sakıncalı buldular. galatasaray kafilesinde yer alan yöneticiler tüm ısrarlarına rağmen almanlara diş geçiremedi. bunun üzerine türk hava yolları yetkililerinden uçaklarda kullanılan beyaz yolcu yastıklarından birkaç tane aldılar. daha sonra da karton bir paket bulup, kupayı içine yerleştirdiler. çevresine de bu yastıkları koydular. kutuyu kapattıktan sonra üstüne kırmızı kalemle hem ingilizce, hem de türkçe "dikkat kırılacak madde" diye yazdılar. paketi kendilerini istanbul'a götüre cek olan uçağın kargosuna verdiler.

    yolculuk boyunca hiç kimse kupayı düşünmedi. kupanın rahatı yerindeydi. zaten yanında da yastıklar vardı. hiçbir şey olmazdı.

    kafile istanbul'a geldi. bagaj bandından bavullar alındı. kupanın içinde olduğu karton kutu ise alınıp bir kenara konuldu. daha sonra kapak açıldı ama açılmasıyla kapanması bir oldu.

    kutuyu açan yöneticiler önce free-shopların önünde bir süre oturup kendilerine gelmeye çalıştılar. pakete bir daha baktılar. hayır doğru görmüşlerdi. koskoca uefa kupası ikiye bölünmüştü. kupa hemen florya'ya götürüldü. olay başkan faruk süren'den uzun süre saklandı. herkes bir çare düşünüyordu. eğer kupa bu haliyle uefa yetkililerine geri verirlerse, bütün avrupa'ya rezil olurlardı. bunu hepsi biliyordu. yönetim kurulu masasında kupa kırılmış yatarken tamir fikri ortaya atıldı.

    kupa ertesi gün kapalıçarşı'ya götürüldü. kapı kapı dolaşıldı. tüm kuyumculara tek tek uğranıldıktan sonra bu tamiri gümüşçülerin yapabileceği öğrenildi. iyi bir gümüşçü bulundu. kupayı görünce gümüşçü "bu ne?" diye sordu. adam onun uefa kupası olduğunu hiç düşünmemişti. zaten kupa yol boyunca kimse anlamasın diye paketlenmişti. ayrıca paketi zaten eski gümüşçü olan okkeş polat kapalı-çarşı'ya götürmüştü. gümüşçü tamir etmeyi kabul etti ve birkaç gün sonra gelip almalarını söyledi. çaresiz görevliler kupayı gümüşçüde bıraktılar.

    gümüş kupa üç günde tamir edildi. bir sonraki yönetim kurulu toplantısına kupa geri gelmişti. herkes kupayı teker teker inceledi. ancak kırılıp yeniden yapıldığı hiç belli değildi. ardından o gün toplantıda bulunan yönetici celal gürcan espriyi patlattı.

    "vallahi eskisinden daha güzel oldu."

    olay böylece kapandı. kupanın kırıldığından hiç kimseye söz edilmedi.

    kupanın galatasaray'daki devri kapanmıştı. bir sonraki yıl kupanın finalini ingiltere'den liverpool ile ispanya'dan alaves takımları oynuyorlardı. bütün yöneticiler de televizyonlarının başında maçı izliyordu. galatasaray'ın geri gönderdiği, tamirden geçmiş kupa da orada güzel bir kürsüde yeni sahibini bekliyordu.

    maç bitti kupayı liverpool kazandı. sıra kupa törenine geldi. ingilizler kupa töreninde sürekli zıplıyorlardı. kupa elden ele dolaşırken galatasaraylı yöneticilerin tümü ekranların başında dua ediyorlardı.

    "allahım ne olur şimdi kırılma!"

    o sarsıntıda bile kupa kırıldığı yerden kopmadı. törenler bitince herkes rahatladı. ya kupa töreni sırasında kupa kırıldığı yerden ikiye bölünseydı?

    kupa hâlâ her yıl yeni sahibine veriliyor. yani o kırık ve hasarlı kupa ülke ülke dolaşıp duruyor. kim bilir belki o haliyle yeniden türkiye'ye gelir.


    vallahi eskisinden daha güzel oldu




  • quote:

    Orijinalden alıntı: esenlik

    galatasaray 2000 yılında uefa kupası'nı kazanmıştı. kurallara göre kupa, şampiyon takımın müzesinde bir yıl kalır, bir yıl sonra da uefa kupası finalinde maçın oynanacağı kente getirilir ve yeni sahibine verilirdi. kupa her yıl böyle dolaşır giderdi.

    galatasaray'ın kupayı kazanmasının üzerinden henüz bir kaç ay geçmişti. fatih terim takımdan ayrılmış, hakan şükür, emre ve okan gibi futbolcular intei'e gitmişti. galatasaray'ın başına ise romanya'dan mircea lucescu getirilmişti.

    o tarihî gümüş kupa ise oradan oraya gezdiriliyordu. aynı yıl şampiyonlar ligi kupası'nı ispanya'nın ünlü real madrid takımı kazanmıştı. ve ne tesadüftür ki hem galatasaray'ın, hem de real madrid'in formalarının ve tüm malzemelerinin sponsoru adidas'dı.

    adidas önemli bir reklam fırsatı yakalamıştı. iki takım da avrupa'nın en büyüğüydü. 2000 yazında hem real madrid, hem de galatasaray almanya'nın münih kentinde düzenlenen bir turnuvaya davet edildi. adidas şirketi bu fırsatı kaçırmadı ve her iki kulübün almanya'ya aldıkları kupalarla gelmelerini istedi. adidas şirketi kupalarla bir şov yapmayı planlıyordu.

    galatasaray kulübü almanya'ya türk hava yolları ile gitti, gümüş kupayı da yanlarına almışlardı. kupanın uzunluğu bir metreye yakındı ama girişte türk yetkililer hiçbir sorun çıkarmadı. turnuvanın ardından dönüş yolunda işgüzar alman yetkililer kupanın uçağın içine alınmasını sakıncalı buldular. galatasaray kafilesinde yer alan yöneticiler tüm ısrarlarına rağmen almanlara diş geçiremedi. bunun üzerine türk hava yolları yetkililerinden uçaklarda kullanılan beyaz yolcu yastıklarından birkaç tane aldılar. daha sonra da karton bir paket bulup, kupayı içine yerleştirdiler. çevresine de bu yastıkları koydular. kutuyu kapattıktan sonra üstüne kırmızı kalemle hem ingilizce, hem de türkçe "dikkat kırılacak madde" diye yazdılar. paketi kendilerini istanbul'a götüre cek olan uçağın kargosuna verdiler.

    yolculuk boyunca hiç kimse kupayı düşünmedi. kupanın rahatı yerindeydi. zaten yanında da yastıklar vardı. hiçbir şey olmazdı.

    kafile istanbul'a geldi. bagaj bandından bavullar alındı. kupanın içinde olduğu karton kutu ise alınıp bir kenara konuldu. daha sonra kapak açıldı ama açılmasıyla kapanması bir oldu.

    kutuyu açan yöneticiler önce free-shopların önünde bir süre oturup kendilerine gelmeye çalıştılar. pakete bir daha baktılar. hayır doğru görmüşlerdi. koskoca uefa kupası ikiye bölünmüştü. kupa hemen florya'ya götürüldü. olay başkan faruk süren'den uzun süre saklandı. herkes bir çare düşünüyordu. eğer kupa bu haliyle uefa yetkililerine geri verirlerse, bütün avrupa'ya rezil olurlardı. bunu hepsi biliyordu. yönetim kurulu masasında kupa kırılmış yatarken tamir fikri ortaya atıldı.

    kupa ertesi gün kapalıçarşı'ya götürüldü. kapı kapı dolaşıldı. tüm kuyumculara tek tek uğranıldıktan sonra bu tamiri gümüşçülerin yapabileceği öğrenildi. iyi bir gümüşçü bulundu. kupayı görünce gümüşçü "bu ne?" diye sordu. adam onun uefa kupası olduğunu hiç düşünmemişti. zaten kupa yol boyunca kimse anlamasın diye paketlenmişti. ayrıca paketi zaten eski gümüşçü olan okkeş polat kapalı-çarşı'ya götürmüştü. gümüşçü tamir etmeyi kabul etti ve birkaç gün sonra gelip almalarını söyledi. çaresiz görevliler kupayı gümüşçüde bıraktılar.

    gümüş kupa üç günde tamir edildi. bir sonraki yönetim kurulu toplantısına kupa geri gelmişti. herkes kupayı teker teker inceledi. ancak kırılıp yeniden yapıldığı hiç belli değildi. ardından o gün toplantıda bulunan yönetici celal gürcan espriyi patlattı.

    "vallahi eskisinden daha güzel oldu."

    olay böylece kapandı. kupanın kırıldığından hiç kimseye söz edilmedi.

    kupanın galatasaray'daki devri kapanmıştı. bir sonraki yıl kupanın finalini ingiltere'den liverpool ile ispanya'dan alaves takımları oynuyorlardı. bütün yöneticiler de televizyonlarının başında maçı izliyordu. galatasaray'ın geri gönderdiği, tamirden geçmiş kupa da orada güzel bir kürsüde yeni sahibini bekliyordu.

    maç bitti kupayı liverpool kazandı. sıra kupa törenine geldi. ingilizler kupa töreninde sürekli zıplıyorlardı. kupa elden ele dolaşırken galatasaraylı yöneticilerin tümü ekranların başında dua ediyorlardı.

    "allahım ne olur şimdi kırılma!"

    o sarsıntıda bile kupa kırıldığı yerden kopmadı. törenler bitince herkes rahatladı. ya kupa töreni sırasında kupa kırıldığı yerden ikiye bölünseydı?

    kupa hâlâ her yıl yeni sahibine veriliyor. yani o kırık ve hasarlı kupa ülke ülke dolaşıp duruyor. kim bilir belki o haliyle yeniden türkiye'ye gelir.


    Biz Türkler gerçekten ilginç bir milletiz




  • quote:

    Orijinalden alıntı: esenlik

    galatasaray 2000 yılında uefa kupası'nı kazanmıştı. kurallara göre kupa, şampiyon takımın müzesinde bir yıl kalır, bir yıl sonra da uefa kupası finalinde maçın oynanacağı kente getirilir ve yeni sahibine verilirdi. kupa her yıl böyle dolaşır giderdi.

    galatasaray'ın kupayı kazanmasının üzerinden henüz bir kaç ay geçmişti. fatih terim takımdan ayrılmış, hakan şükür, emre ve okan gibi futbolcular intei'e gitmişti. galatasaray'ın başına ise romanya'dan mircea lucescu getirilmişti.

    o tarihî gümüş kupa ise oradan oraya gezdiriliyordu. aynı yıl şampiyonlar ligi kupası'nı ispanya'nın ünlü real madrid takımı kazanmıştı. ve ne tesadüftür ki hem galatasaray'ın, hem de real madrid'in formalarının ve tüm malzemelerinin sponsoru adidas'dı.

    adidas önemli bir reklam fırsatı yakalamıştı. iki takım da avrupa'nın en büyüğüydü. 2000 yazında hem real madrid, hem de galatasaray almanya'nın münih kentinde düzenlenen bir turnuvaya davet edildi. adidas şirketi bu fırsatı kaçırmadı ve her iki kulübün almanya'ya aldıkları kupalarla gelmelerini istedi. adidas şirketi kupalarla bir şov yapmayı planlıyordu.

    galatasaray kulübü almanya'ya türk hava yolları ile gitti, gümüş kupayı da yanlarına almışlardı. kupanın uzunluğu bir metreye yakındı ama girişte türk yetkililer hiçbir sorun çıkarmadı. turnuvanın ardından dönüş yolunda işgüzar alman yetkililer kupanın uçağın içine alınmasını sakıncalı buldular. galatasaray kafilesinde yer alan yöneticiler tüm ısrarlarına rağmen almanlara diş geçiremedi. bunun üzerine türk hava yolları yetkililerinden uçaklarda kullanılan beyaz yolcu yastıklarından birkaç tane aldılar. daha sonra da karton bir paket bulup, kupayı içine yerleştirdiler. çevresine de bu yastıkları koydular. kutuyu kapattıktan sonra üstüne kırmızı kalemle hem ingilizce, hem de türkçe "dikkat kırılacak madde" diye yazdılar. paketi kendilerini istanbul'a götüre cek olan uçağın kargosuna verdiler.

    yolculuk boyunca hiç kimse kupayı düşünmedi. kupanın rahatı yerindeydi. zaten yanında da yastıklar vardı. hiçbir şey olmazdı.

    kafile istanbul'a geldi. bagaj bandından bavullar alındı. kupanın içinde olduğu karton kutu ise alınıp bir kenara konuldu. daha sonra kapak açıldı ama açılmasıyla kapanması bir oldu.

    kutuyu açan yöneticiler önce free-shopların önünde bir süre oturup kendilerine gelmeye çalıştılar. pakete bir daha baktılar. hayır doğru görmüşlerdi. koskoca uefa kupası ikiye bölünmüştü. kupa hemen florya'ya götürüldü. olay başkan faruk süren'den uzun süre saklandı. herkes bir çare düşünüyordu. eğer kupa bu haliyle uefa yetkililerine geri verirlerse, bütün avrupa'ya rezil olurlardı. bunu hepsi biliyordu. yönetim kurulu masasında kupa kırılmış yatarken tamir fikri ortaya atıldı.

    kupa ertesi gün kapalıçarşı'ya götürüldü. kapı kapı dolaşıldı. tüm kuyumculara tek tek uğranıldıktan sonra bu tamiri gümüşçülerin yapabileceği öğrenildi. iyi bir gümüşçü bulundu. kupayı görünce gümüşçü "bu ne?" diye sordu. adam onun uefa kupası olduğunu hiç düşünmemişti. zaten kupa yol boyunca kimse anlamasın diye paketlenmişti. ayrıca paketi zaten eski gümüşçü olan okkeş polat kapalı-çarşı'ya götürmüştü. gümüşçü tamir etmeyi kabul etti ve birkaç gün sonra gelip almalarını söyledi. çaresiz görevliler kupayı gümüşçüde bıraktılar.

    gümüş kupa üç günde tamir edildi. bir sonraki yönetim kurulu toplantısına kupa geri gelmişti. herkes kupayı teker teker inceledi. ancak kırılıp yeniden yapıldığı hiç belli değildi. ardından o gün toplantıda bulunan yönetici celal gürcan espriyi patlattı.

    "vallahi eskisinden daha güzel oldu."

    olay böylece kapandı. kupanın kırıldığından hiç kimseye söz edilmedi.

    kupanın galatasaray'daki devri kapanmıştı. bir sonraki yıl kupanın finalini ingiltere'den liverpool ile ispanya'dan alaves takımları oynuyorlardı. bütün yöneticiler de televizyonlarının başında maçı izliyordu. galatasaray'ın geri gönderdiği, tamirden geçmiş kupa da orada güzel bir kürsüde yeni sahibini bekliyordu.

    maç bitti kupayı liverpool kazandı. sıra kupa törenine geldi. ingilizler kupa töreninde sürekli zıplıyorlardı. kupa elden ele dolaşırken galatasaraylı yöneticilerin tümü ekranların başında dua ediyorlardı.

    "allahım ne olur şimdi kırılma!"

    o sarsıntıda bile kupa kırıldığı yerden kopmadı. törenler bitince herkes rahatladı. ya kupa töreni sırasında kupa kırıldığı yerden ikiye bölünseydı?

    kupa hâlâ her yıl yeni sahibine veriliyor. yani o kırık ve hasarlı kupa ülke ülke dolaşıp duruyor. kim bilir belki o haliyle yeniden türkiye'ye gelir.


    Cok begendim yaziyi . Hic sikilmadan hikaye gibi okudum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.