Şimdi Ara

ülkemizin en birinci çözüm üretmesi gereken sorunu nedir? (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir - 4 Masaüstü
5 sn
181
Cevap
0
Favori
4.655
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kant

    Nitelikli insanların artırılması ve beyin göçünün önüne geçilmesiyle.

    Şu anda Türkiye'de yaşam şartlarını beğenmeyip Amerika'ya, İngiltere'ye giden yüzlerce dâhi oralarda çok büyük çalışmalar yapıyor ve o ülkeye getiri sağlıyor.

    En önemli misal Mehmet Öz. Adam Türkçe konuşmayı bile unuttu şu anda ama...


    Dr. Mehmet Oz Amerika'da, Amerikan vatandasi bir Turk anne-babanin cocugu olarak dogmus, Amerika'da yetismis ve tum egitimini Amerika'da tamamlamistir. Beyin gocune verilebilecek bir ornek degildir kisacasi...
  • Eğitim...
    Eğitimsizliğin tüm sorunların tabanında bulunduğunu düşünüyorum.
  • En birinci(!) olmasa da problemlerden birisi de kentlileşememek. Tabii bunun altında bir çok sebep var.
    Anadolu'nun kendine has bir aristokrasiyi yerleştirememiş olması. Sanırım bu bir kısır döngü. Bunların oluşabilmesi için gereken şey eğitim, eğitimi etkin ve sürekli bir kültür haline getirecek olan da aristokrasi.

    EDIT: Yanlış anlaşılmasın, yönetim, kıdem, soyluluk olarak aristokrasiden bahsetmiyorum. Akıl ve bilgi bakımından aristokrasi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi redstorm -- 31 Temmuz 2007; 13:33:56 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm

    En birinci(!) olmasa da problemlerden birisi de kentlileşememek. Tabii bunun altında bir çok sebep var.
    Anadolu'nun kendine has bir aristokrasiyi yerleştirememiş olması. Sanırım bu bir kısır döngü. Bunların oluşabilmesi için gereken şey eğitim, eğitimi etkin ve sürekli bir kültür haline getirecek olan da aristokrasi.

    EDIT: Yanlış anlaşılmasın, yönetim, kıdem, soyluluk olarak aristokrasiden bahsetmiyorum. Akıl ve bilgi bakımından aristokrasi.


    Haklısın. Bugün kentlerimiz aslında kent görünümlü koca koca köylerden oluşuyor. Normalde bu dönüşüm bir süreç işidir ama bizdeki sürecin ne kadar sağlıklı olduğu galiba tartışmalı.

    Aslında bu kısır döngüden kurtulmanın yolu eğitimden önce, bir şekilde kendisini bu kısır döngüden kurtarabilecek öncü beyinlerin yetişmesinden geçiyor.
    "Öncü olarak kimleri tanımlayabiliriz?" sorusuna cevap olarakta, "birşeylerin yanlış olduğunun farkına varan insanlar" cevabı verilebilir. Yani sanırım öncelikle bir farkındalık sorunu var.

    Bir toplum, ne kadar eğitimsiz olsa da o toplum içinde, bir şeylerin yanlış gittiğini düşünenlerin yani birşeylerin farkına varanların her daim varolduğunu düşünüyorum. Mesele bundan sonra başlıyor. Diğer toplumların buldukları çıkış yollarından istifade etmekle yetinilmeyip, içinde yaşadığı toplumun zihinsel yapısı, kültürel dokusu çok iyi analiz edildiğinde ve buna göre bir çıkış yolu arandığında sonuç alınabilir. Aslında analiz etmekten öte bunu dikkate almak, buna göre birşeyler inşa etmek konusu daha da bir ön plana çıkıyor. Yani bu gerçekten isteniyor mu, istenmiyor mu!

    Bu ülkede de "farkına varan" insanlar her zaman mevcuttu. Farklı dünya görüşlerine sahip insanların çok farklı çözüm yolları denendi, fakat inşa etmek istedikleri şeylerde başarısız oldular. Bu noktada kolaycılığa kaçıp top millete atılarak işin içinden çıkılmak istendi.
    Devletin kurumları aracılığıyla bir dönem Opera, Bale, Klasik Batı Müziği gibi sanatların topluma kabul ettirilmeye çalışılması bunun oldukça klişeleşmiş bir örneğidir sanırım.




  • dündük dolaştık yine eğitime

    eğitim şart
  • quote:

    Orjinalden alıntı: OğuzhanAhan

    dündük dolaştık yine eğitime

    eğitim şart


    Ama neyin üstüne kurulu bir eğitim?
    Mevcut eğitimin, topluma bir hedef gösterdiğini iddia edebilir misiniz?
    Kentleşmekte ciddi sorunlar yaşayan "kentli" görünümlü köylüleri -zihniyet bağlamında köylülüğü kastediyorum- sadece okullarda bir kıvama sokabildik mi?
    İstanbulda yaşıyorsanız, etrafınıza baktığınızda şimdi okullu olan bizlerin kentli olduğumuzu iddia edebilir misiniz?
    redstorm'un vurgu yaptığı kentlileşme, bu konuda somut bir parametredir bence.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof
    ...
    Mevcut eğitimin, topluma bir hedef gösterdiğini iddia edebilir misiniz?
    ...


    TÜRK MİLLÎ EĞİTİMİNİN GENEL AMAÇLARI


    1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’na göre Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçları:

    1. Genel Amaçlar

    Madde 2.
    Türk Millî Eğitiminin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini;

    1. Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik; lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;

    2. Beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;

    3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek, gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;
    Böylece, bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan millî birlik ve bütünlük içinde iktisadî, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı seçkin bir ortağı yapmaktır.




  • Herhalde bu gidişle su olacak. Balıkesirdeyim. 2 gündür su yok bahçelievlerde .
  • quote:

    Orjinalden alıntı: firkete

    devlet dinle barışmadığı sürece hangi konu olursa olsun çözümsüz kalmaya mahkumdur.

    yolsuzluk deniliyor. kaynağı zaten Allah korkusu olmaması

    Eğitim deniliyor. Ülkeyi başkalarınınn dediklerini yapmaya zorlayan dahası bunu bir erdem olarak gören ve gösteren bir rejimden böyle bir şey nasıl beklenir. olacak şey değil.

    Devlet dinle, geçmişiyle ve halkıyla barıştığı zaman eminim 5 yıla kalmaz dünyada adı en sık geçen ülke olur.





    katılmıyorum devlet dinle haşır neşir olamaz laikliğe aykırı.bilakis milletler dinin getirdiği bağnaz ve doğmatik düşüncelerden kurtulduğu zaman parlak dönem yaşadılar.(rönesans,reform).islam alemi ortaçağ karanlığındadır.devlet dinden kopuk olmalıdır.


    ülkemizin en birinci sorunu EĞİTİM dir.Eğitim sistemi kökten değişmelidir.işsizlikten bile önemli bir sorun.tamamen ezberci kalitesiz temeli bozuk bir eğtim sistemi.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: fogoh
    katılmıyorum devlet dinle haşır neşir olamaz laikliğe aykırı.bilakis milletler dinin getirdiği bağnaz ve doğmatik düşüncelerden kurtulduğu zaman parlak dönem yaşadılar.(rönesans,reform).islam alemi ortaçağ karanlığındadır.devlet dinden kopuk olmalıdır.





  • quote:

    Orjinalden alıntı: UnNecessary77


    quote:

    Orjinalden alıntı: fogoh
    katılmıyorum devlet dinle haşır neşir olamaz laikliğe aykırı.bilakis milletler dinin getirdiği bağnaz ve doğmatik düşüncelerden kurtulduğu zaman parlak dönem yaşadılar.(rönesans,reform).islam alemi ortaçağ karanlığındadır.devlet dinden kopuk olmalıdır.




    Zaten devletin dini olmaz.
    Vatandaşların dini olur.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ömer


    quote:

    Orjinalden alıntı: UnNecessary77


    quote:

    Orjinalden alıntı: fogoh
    katılmıyorum devlet dinle haşır neşir olamaz laikliğe aykırı.bilakis milletler dinin getirdiği bağnaz ve doğmatik düşüncelerden kurtulduğu zaman parlak dönem yaşadılar.(rönesans,reform).islam alemi ortaçağ karanlığındadır.devlet dinden kopuk olmalıdır.




    Zaten devletin dini olmaz.
    Vatandaşların dini olur.


    Vatandaşların "dini" değil "inanışı" olabilir dersek daha doğru bir yaklaşım olur.
    Deism'i veya Ateism'i tercih etmiş kişilerin de vatandaş olduklarını unutmamak gerekir...




  • kesinlikle eğitim
  • Bence Ülkemizin, Milletimizin En Önemli Sorunu YOZLAŞMAKTIRBiz Özümüze Döndüğümüz Zaman Bu Ülkede Rüşvet,Adam Kayırma,Adaletsizlik Minimum Düzeyde Olur.Unutmayalım Arkadaşlar Eskiden Türklerin En Önemli Özelliği Dürüstlükleri Ve Adaleti Olmalarıymış.Dünyaca Tanınan Bilim Adamları Yetiştirilmiş Bu Topraklardan...Ne Zaman Ki Bazı Padişahlar Zevki Sefa Yaptı,Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın Psikolojisine Girildi ,Eğitime, Bilim Adamlarına Verilen Destek Azaldı İşte O Zaman Osmanlı Kan Kaybetmeye Başladı...Kısaca Özümüze Dönelim Yeter...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: eR_HaN355

    Ne Zaman Ki Bazı Padişahlar Zevki Sefa Yaptı,Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın Psikolojisine Girildi ,Eğitime, Bilim Adamlarına Verilen Destek Azaldı İşte O Zaman Osmanlı Kan Kaybetmeye Başladı...Kısaca Özümüze Dönelim Yeter...



    Aslında Osmanlı döneminin en canlı, en aktif, gelişimin/değişimin en zirvede olduğu dönem, bizlere duraklama ve gerileme olarak öğretilen dönemler. Ne zamanki devletin bürokratik yapısında köklü reformlara gidilse hep bir çıngar çıkarılmış. 17. asrın başından, devletin çöküşünün önlenemez hale geldiği 19. asrın ortalarına kadar yaşananların özeti bu gibi -geliyor bana-...
    Belki de o çöküşe neden olarak gösterilen reformlar yapılmasa, korkunç bir hızla gelişen Batı sömürgeciliğinin İstanbul kapılarına dayanması 17. asrın sonlarını bile bulmayacaktı. Dünyada, bizden başka 20. yüzyıla kadar bu sömürgeci fırtınanın karşısında dayanabilen devlet yoktur. (Doğrudan hedef alınan ülkeler arasında yoktur diyelim)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi feylesof -- 8 Ağustos 2007; 0:57:18 >




  • Daha önce de bu forumda yazmıştım bu konuyla ilgili, kendimi tekrarlamış olabilirim: bence herşeyden önce kendimize, kültürümüze ve dilimize güvenmeliyiz. Bu akşam bir arkadaşımla konuşurken Ankara'da özellikle lüks semtler olarak tabir edilen yerlerdeki bazı kreşlerde Türkçe'nin ikinci plana atıldığı hatta Türkçe konuşmanın yasaklandığı sınıflar mevcutmuş. Buradaki gerekçe bu semtlerde yaşayan yabancı ülke vatandaşlarının çocuklarının da bu hizmetten yararlanmasını sağlamakmış. Halbuki "bu yasaklı" kreşlerdeki çocukların büyük kısmının anne babalarının anadili Türkçe. Durumun bu kadar vahim olduğunu bilmiyordum.

    Ülkede çok şiddetli bir kültür emperyalizmi ve bunun sonucunda ciddi bir kültür erozyonu yaşanıyor. İşin daha da vahimi birçok "eğitimli" ebeveynin bu kültür erozyonunu gönüllü olarak kabullenmesi. Anadili doğru dürüst öğrenmeden yabancı bir dili öğrenmenin bir pedagojik gerekçesi olduğunu hiç sanmıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mfiz -- 7 Ağustos 2007; 23:55:36 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz

    Daha önce de bu forumda yazmıştım bu konuyla ilgili, kendimi tekrarlamış olabilirim: bence herşeyden önce kendimize, kültürümüze ve dilimize güvenmeliyiz. Bu akşam bir arkadaşımla konuşurken Ankara'da özellikle lüks semtler olarak tabir edilen yerlerdeki bazı kreşlerde Türkçe'nin ikinci plana atıldığı hatta Türkçe konuşmanın yasaklandığı sınıflar mevcutmuş. Buradaki gerekçe bu semtlerde yaşayan yabancı ülke vatandaşlarının çocuklarının da bu hizmetten yararlanmasını sağlamakmış. Halbuki "bu yasaklı" kreşlerdeki çocukların büyük kısmının anne babalarının anadili Türkçe. Durumun bu kadar vahim olduğunu bilmiyordum.

    Ülkede çok şiddetli bir kültür emperyalizmi ve bunun sonucunda ciddi bir kültür erozyonu yaşanıyor. İşin daha da vahimi birçok "eğitimli" ebeveynin bu kültür erozyonunu gönüllü olarak kabullenmesi. Anadili doğru dürüst öğrenmeden yabancı bir dili öğrenmenin bir pedagojik gerekçesi olduğunu hiç sanmıyorum.


    Böyle bir durumun varlığından şimdi haberdar oluyorum.
    Dilin küçük yaşlarda öğrenilmesi güzel ve gerekli bir şey ama anadilin yasaklanması aşırılıktan başka birşey değil.
    Böyle giderse ileride, bir dönem başbakanlık yapan bir büyüğümüz gibi İngilizce düşünenler ortaya çıkacak




  • @mfiz
    Sözüne ettiğin duruma bizzat yaşadığım iki olayla katkı yapmak istiyorum.

    1)Karşı apartmanımızdaki komşumuzun ,daha bilemediniz 4-5 yaşında, çocuğuna ingilizce kelimeleri bağıra çağıra öğretmeye çalışması çok ilginç geldi bana...

    2)Parkta 4-5 yaşında bir kız çocuğunun annesine "I love you" demesine, annesinin "my sweety" diyerek karşılık vermesi, bunun üzerine içimden "Allah Allah ne kadarda Türklere benziyorlar?Kara kaş kara göz... Acaba hangi ülkeden? " bunlar diye düşünürken anne ve kızın türkçe konuşmaya başlaması...

    I love you.
    Me too yenge.

    Sevgimizi de İngilizceyle anlatacaksak vah ki vah!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof


    quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz

    Daha önce de bu forumda yazmıştım bu konuyla ilgili, kendimi tekrarlamış olabilirim: bence herşeyden önce kendimize, kültürümüze ve dilimize güvenmeliyiz. Bu akşam bir arkadaşımla konuşurken Ankara'da özellikle lüks semtler olarak tabir edilen yerlerdeki bazı kreşlerde Türkçe'nin ikinci plana atıldığı hatta Türkçe konuşmanın yasaklandığı sınıflar mevcutmuş. Buradaki gerekçe bu semtlerde yaşayan yabancı ülke vatandaşlarının çocuklarının da bu hizmetten yararlanmasını sağlamakmış. Halbuki "bu yasaklı" kreşlerdeki çocukların büyük kısmının anne babalarının anadili Türkçe. Durumun bu kadar vahim olduğunu bilmiyordum.

    Ülkede çok şiddetli bir kültür emperyalizmi ve bunun sonucunda ciddi bir kültür erozyonu yaşanıyor. İşin daha da vahimi birçok "eğitimli" ebeveynin bu kültür erozyonunu gönüllü olarak kabullenmesi. Anadili doğru dürüst öğrenmeden yabancı bir dili öğrenmenin bir pedagojik gerekçesi olduğunu hiç sanmıyorum.


    Böyle bir durumun varlığından şimdi haberdar oluyorum.
    Dilin küçük yaşlarda öğrenilmesi güzel ve gerekli bir şey ama anadilin yasaklanması aşırılıktan başka birşey değil.
    Böyle giderse ileride, bir dönem başbakanlık yapan bir büyüğümüz gibi İngilizce düşünenler ortaya çıkacak




    Bu noktada dil öğretim yöntem ve teknikleri ön plana çıkıyor.
    Hak verirsiniz ki dil öğrenmek sadece sözlüğe ve gramere hâkim olmak değildir.

    Bu sebeplerden ötürü zihinsel şekillenme önemlidir.
    Öğrenilen dil ne ise o dilin sahibi düşünmek gerekiyor.

    Tahminimce bu nedenle Türkçe konuşmalarına mani olunmaktadır. Çünkü Türkçe konuşan bir kişi Türkçe düşünür. İç ses ve zihinsel algılama vs. diyebiliriz.




  • Benim oğlum da kreşe gitti ve İngilizce eğitim aldı. Haftada 1 saat! Hem de MEB okullarından birinin kreşiydi. 3 yaştan sonra verilen bu eğitimin amacının, kendi dilinden başka dillerin de varlığının kavratılması ve bu dillere, kulaklarının ve dillerinin alıştırılması diye düşünüyorum. Ancak, @mfiz'in bahsettiği okulları ben de duyuyorum ve ebeveynlerinin gözlerindeki gururu dehşetle izliyorum.
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.