Şimdi Ara

Yaşamak ve düşünmek üzerine (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
26
Cevap
1
Favori
1.030
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LePortaBim

    Güzel yorumun için teşekkürler
    Rica ederim. İyi akşamlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • düşünmenin ilk şartı bilgi sahibi olmaktan geçiyor. peki bilgi sahibi olmakla öğrenmek aynı şey midir? öğrenmeyi bilginin hayata aktarılması şeklinde yapılan bir tanım var. işte bu noktada öğrenme - düşünme - yaşama aktarma bağlamında sizin demek istediğnizle örtüşüyor
  • Beyindeki signler bir aşamada dönüp durmaya başlar buna da darboğaz denir.Tabi bu iş humeun bahsettiği aynılaştırma problematiğine geldiği için(hegelin sisteminin saf düşünceyle yabancılaşma olmaksızın geliştirilen versiyonunu düşünün(evet bu kant)) buhranlara sebebiyet verir.Tabi gayriihtiyari diyebileceğimiz bir anda bu signler iç içe geçerek paradigm atlamalarına sebep olunca çeşitli öğretilerde yüce görülen o tanımsız şeyle(tao,ilahi aşk vesarie) sonsuzluk(ki sonsuz da önceden dehşete düşülenin varsayılan biçimde aynılaştırılmasıydı) özdeşlik kazanır.Ancak ondan sonra söylediğin gibi artsüremli şeyler incelenip gerekçelendirme metoduyla temel kazanabilir.Bu bilen öznenin hümanizmasının çökmesi anlamına geliyor.Çünkü aşılagelinen akıl çizgisinin dışına çıkarak söylemi insan üzerinden değil lakin neliği bulunmasına ihtiyaç olunmayan 'rastlantılar' üzerinden kuruluyor

    Bu dışarıdan alınan deneyim ve bilgiler nesne midir yoksa özne mi ? Nesneyse öznesi kimdir özneyse bunun sujesi nerededir.Tabi düşünce çok kıt ve saçma bir kelime olduğu için tam olarak neyi kastettiğini anlamadım

    Tam tersi.Sadece düşünceyle bedeni aynı anda yürütenler tam olabilir.Düşüncesi baskın olanın atil kalacağına pratiği baskın olanınsa simulakr olduğu kanaatimdeyim.Oysa kant tıpkı kamu aklıyla özel akıl antinomisi gibi söz konusu olan kutbun diğerine saygı duymasına imkan tanıyarak büyüklük yapmasına rağmen makası genişleterek hangisi sorusunu kemirerek hakikati geçersizleştiriyor.Böylece nesiller sonra bir tarafın adamları diğer tarafın adamlarının olaylara karşı tavrını ve genel durumlarını değerlendirirken bir soyut kendilik tuzağına düşerek gene kantın insan üzerine felsefesinin temeli olan koşulsuzluğun büyüklüğünü yok edecektir.Çünkü eskimeyen şey de ahlak zaten olmaz.Ve parantez içinde baskın olanın baskınlığı gidecektir çünkü içindeki az miktar pratiği de kaybedecektir.Diğer pratik tarafta onlarla karşılaşınca basitçe görmezden gelebilir belki de ona bir çeşit bitki muamelesi yaparlardı

    Pratik hayat düşünülmemiş ilkelerle belirlenmez.Düşünülmemiş demek hakikate sahip demektir.Düşünülmeyenlerden geriye kalan uğultular hakikattir.Kanatları aynı zamanda siyah tırpana dönüşebilen periyi düşünmemiştiniz.Ama sonradan onu çok sevseniz dahi size sağlayabileceği en fazla şey pişmanlıktır.Oysa adına gelenek denilen metrik oyunlar bütünü daha önce düşünülmüş olan şeylerin kırılmasının bir belirtisi olduğundan ama biçimsel olarak devam ediyor gibi gözüktüğünden bu simulakrtır(herhangi bir metafizik işe yaramaz ister insanın kendisini hatırlatma suretiyle değiştirten platon gelsin isterse monistleri kendi içlerinde değiştirten kabaca platon+descrates toplamı olan leibniz gelsin fark etmez)

    Eski kafada olsaydım bu jean jacques russonun bağlarından kopup gelen üzümü redderdim ve onun şarabını içmezdim.Ama küçük yaştakiler zaten soyut düşünemiyorlar o nedenden dolayı daha da açmak gerekirse zorlamayla yapılan kötü şeylerin içeriğinin gerçekten bir fark teşkil etmemesinden ötürü şarabı içerim

    Yaşayışın sabit ilkelere ihtiyaç duymasından ziyade ona ek diyelim.Ve bir ana kavrama uzun bir iple düğün atıp bütün diğer kavramların etrafından dolandırabileceğini de unutmamak lazım.Yani bir özle bir tavrı ayırmak lazım.Hakikaten o kavramın yerine başka bir şey koyamayacağın bir ana unsurun yüzü olabilir kimlik anca

    Düşünce değişiminden bahsederken anladığım kadarıyla gene kanttan gitmişsin.Kanta göre bir buyruk anca insan olduğun sürece olanaklar çevresinde kalırsa geçerlidir(leibniz güldü :d).Hume problemini kavramsal ve sağduyu yönünden tekrar anmak istiyorum.Bir hafıza kaybı sonucu yaşadığın değişiklikle düşüncelerini yanlışlayıp genişlettiğin değişimle aynı mıdır ?

    Ve eğer pratik yaşayışın bir görünüşünü değilde bir başat varlık olarak kabul ediyorsan etkilenmeme olayı mümkün değil.Çünkü bir objektivite uzayına sahip olan insan çeşitli etkileşimlerle kurumları dönüştürür




  • Evet mesele zaten bu kadar basit, sivrilmeyi merkeze alıp sivrilmek yerine toplumun hakikat düzlemini kabul edip onu nazar'ın alanıyla sürekli karşı karşıya getirmeye kasmamak. Tüm üstatlarımız da bunu böyle söyler.

    -._._.-



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gerçekTOm -- 25 Ekim 2018; 11:57:00 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: gerçekTOm

    Evet mesele zaten bu kadar basit, sivrilmeyi merkeze alıp sivrilmek yerine toplumun hakikat düzlemini kabul edip onu nazar'ın alanıyla sürekli karşı karşıya getirmeye kasmamak. Tüm üstatlarımız da bunu böyle söyler.

    -._._.-
    Hurafeleri metası alınırsa bu dediğin olabilir lakin bu sadece görünüşte toplumun hakikatı olacaktır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 25 Ekim 2018; 18:1:39 >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.