Üretilmiyordan kastım, bize sıfır 2006 model araç veremeyecekleri eşit düzey anlamında dedim. Temyiz süreçleri nasıl istismar ediliyor ilgilenilmeme açısından mı ?? Artık internetten süreç takip edilebiliyor.
Volvo Türkiyeye en başında gel kardeşim aracın kusurlu aracını alıyoruz üzerine şu kadar ver. Yenisini verelimede yanaşmadığından ötürü bunlar oldu ya. Şimdi işi yokuşa sürdükçe sürüyorlar. Dosya kapatmamı yaptılar.
Sen Koskoca Volvo sun ama maalesef sadece lafta varlar. İcraat yok zaten bu bizim son Volvo araç alışımız. Bir daha mı tövbe.
2006 modeli yoksa 2012 verecekler demektir. hatta 2006da ödediğiniz bedeli yasal faziyle birlikte isteyebilirsiniz zira o tarihte volvo fiyatları çok daha yüksekti
avukatlar istismar ediyor derken, olumsuz sonuçlanacağı belli olmasına rağmen vekalet ücretini arttırmak amacıyla müvekkillerini temyize teşvik edebiliyorlar.
Dolayısı ile üst mahkemenin işi gereksiz yere artıyor zaten uzun mahkeme sürecine bir de 1-1.5 yıl temyiz bekleniyor.
Volvo Türkiye büyük bir firma olsa zaten uzatmaz hem kaybediyor davayı. Hemde duruşmalı temyiz istiyor. Dediğiniz gibi olayı 1-1,5 yıl uzatmak için sonuçta ne oluyor gene bizler mağduruz. Ajda Pekkana bedavana S60 veriyor ama müşterisinin daha defolu aracını değiştirmemek için 40 takla atan bir frima var önümüzde. İsveç Ticaret Odasına İstanbuldaki yerinede gideceğim. Şu otomobil dergileri bir bilsede şu bizim konuyu manşelere taşısa. Bakalım neler oluyordu.
quote:
Orijinalden alıntı: porovoye12
quote:
Orijinalden alıntı: zamazingo77
Dava açsanızda çözüm olmayacak hiç bir şekilde sahip çıkmıyorlar araçlarına... Borcu bitince satın kurtulun...
Arkadaşın yukarıdaki cevabına katılmıyorum. 2010 model s40 start stop dizel aracım vardı araç aynı start stop arızasından bir kaç sefer servise girdi ve en sonunda aracımı yenisi ile değiştirdiler. Ben volvo kadar aracına sahip çıkan bir firma görmedim. Nedeni de şu geçen sıfır bir mercedes aldık tamponun da boya hatası çıktı ve 200 euro verelim bizi ilgilendirmez dediler. Dolayısıyla bence çok güzel bir araç almışsınız. Zira 1.6 dizellerdeki en güçlü ve torklu bir araç hiç canınızı sıkmayın güle güle kullanın.
Fiat Bravo 1.6 Multijet 300 NM tork ve 120 hp güç üretmektedir.
Hyundai de 1.6 dizel motordan 128 hp güç alabilmektedir.
Bilgilerinizi tazelemenizi öneririm.
quote:
Orijinalden alıntı: emr256
quote:
Orijinalden alıntı: porovoye12
quote:
Orijinalden alıntı: zamazingo77
Dava açsanızda çözüm olmayacak hiç bir şekilde sahip çıkmıyorlar araçlarına... Borcu bitince satın kurtulun...
Arkadaşın yukarıdaki cevabına katılmıyorum. 2010 model s40 start stop dizel aracım vardı araç aynı start stop arızasından bir kaç sefer servise girdi ve en sonunda aracımı yenisi ile değiştirdiler. Ben volvo kadar aracına sahip çıkan bir firma görmedim. Nedeni de şu geçen sıfır bir mercedes aldık tamponun da boya hatası çıktı ve 200 euro verelim bizi ilgilendirmez dediler. Dolayısıyla bence çok güzel bir araç almışsınız. Zira 1.6 dizellerdeki en güçlü ve torklu bir araç hiç canınızı sıkmayın güle güle kullanın.
Fiat Bravo 1.6 Multijet 300 NM tork ve 120 hp güç üretmektedir.
Hyundai de 1.6 dizel motordan 128 hp güç alabilmektedir.
Bilgilerinizi tazelemenizi öneririm.
Haklısınız :))
Birşeyler daha yazmam gerektiğine kanaat getirdim;
Öncelikle arabayı satmayı falan düşünmüyorum, o yönde tavsiler gelmiş. Ben bu aracı +10 sene kullanmak için aldım. Arıza yaşamış olmam, bir talihsizlik diye düşünüyorum.
Volvo son derece kaliteli, üst sınıf araçlar üretiyor. Distirübitor firma ile yaşanan sorunlarla aracı birbirinden ayrımak gerek. Benim bu başlığı açmamdaki esas sebep ve kızdığım nokta servis yerinde meydana gelen hasarı üstlenmeyişleri oldu. Ben olaydan sonra aracı, hasarın konumunu (tamponun oldukça alt kısmında bir aracın park sırasında vurması ile olması mümkün değil) ve araç ile gittiğim, park ettiğim yerleri inceledim. Zaten elimdeki teslim alma belgesinde de araç üzerinde herhangi bir hasar olmadığı tesçilli. E niye gidip uğraşmadın dersen attığım taş ürküttğüm kurba meselesi...Kasko ücretsiz king yaparız dedi, bende düşmedim üstüne.
Araçta değişen "yakıt dağıtım kütüğü" arızalımıydı, üretim hatasımıydı yoksa aldığım mazottamı sorun var açıkçası bilmiyorum. Ama İstanbulun göbeğinde de hergün tonla mazot satan bir istasyonda yanlış olmaz diye düşünüyorum. Bu meselede binde 1 olacak hadise bize denk geldi. Firma'da arızalı parçayı uzatmadan garantiden değiştirdi. Bu anlamda bir sorun yok, dediğim gibi benim esas meselem arabayı çarpıp sonrada 3 maymunu oynamaları oldu. Kazayı yanlışlığı her insan yapabilir, önemli olan arkasında durup hatanı düzeltmek.
Birde üstte bir arkadaş "komik" araba markalarının (ilk arabası kuş serisinden olan kendide 10 sene o markadan araç kullanmış birisiyim) kağıt üstü değerleriyle birşeyler kıyaslamak istemiş. Şimdi en başta şunu söyleyim kağıtta yazanla otobanda yaşanan birbirini tutmaz. Hele hele dizel araçlarda HP değeri ile hiçbirşey anlaşılmaz. Ben bu arabanın torkunu görünce "oha" dedim. Vites küçültüp gaza yüklendiğimde araba adeta asvaltı kazıyarak hızlanıyor. Ben babamın 1.8 dizel passatında da sonradan aldığı 1.6 benzinli Jettada da böyle birşey görmedim. Annemin 1.6 Astrası var ondan da yok böyle bir performans. İş yerine ait meganı (ki o megan 2.0) buraya yazmak bile bana göre komik. Ha belirttilen araçları hiç kullanmadım ama böyle bir motor performansı vereceklerini düşünmek bana olası gelmiyor. Ankara-İstanbul yolunda rampa çıkışı içinde 5 kişinin olduğu araba 6. viteste 160-170km hızla giderken 2800-2900 devir yapıyorsa o 1.6 motor üstüne daha konuşulmaz. Saygı ile önünde şapka çıkarılır :)
Kısaca arıza yaşamış olsamda ben arabadan memnnunun benim sorunum servisle oldu. Arıza tekrar ederse araç tedğişimi talep ederim. Vermezlersede mahkeme yoluna giderim. Ha o saaten sonra ne olur bilemem. Nede olsa şeriatın kestiği parmak acımaz...
Bende size oo saatten sonraki çileleri çekmemiz için yazdım. :) Deneyimli olduk bu konuda sayelerinde. :) Sora iş o kadar uzuyorki araçtan kurtulamıyorsunuz.
Geçmiş olsun. Maalesef Volvo'da sürpriz arıza ve beklenmedik sorunların çıkması ve masraf çıkartarak baş ağrıtması pek çok kişinin başına geliyor. Bu durum Volvo'yu gözden düşürüyor. Ayrıca S40 hak etmediği kadar pahalı bir araç ülkemizde.
quote:
Orijinalden alıntı: Yilmaz07
Geçmiş olsun. Maalesef Volvo'da sürpriz arıza ve beklenmedik sorunların çıkması ve masraf çıkartarak baş ağrıtması pek çok kişinin başına geliyor. Bu durum Volvo'yu gözden düşürüyor. Ayrıca S40 hak etmediği kadar pahalı bir araç ülkemizde.
Ne kadar olması gerekiyor sizce? tamamen merakımdan soruyorum.
Türkiye'deki distrübütörlerin mümkün olduğu kadar uzak durmalarının sebebi araç fabrika çıkışlı arızalı bile olsa ücretini üretici firma değil dağıtıcı firmanın karşılıyor olması. Bu durum Volvo'ya özgü değil. Diğer markalarda da böyle. (Not: bazılarınız aman ne de bilmiş dediği için ekleyeyim. Taa liseden sıra arkadaşım lüks bir otomobil firmasının hukuk müşaviri)
Aşağıda Tüketiciyi Koruma Kanunu kapsamında kimi haklarınız ve bunların mahkemelerce uygulanmasına rastlayacaksınız.
Fabrika çıkışlı üretim hatalarından ötürü aracın geri verilmesi karşılığında bedelinin faiziyle iadesi (üstelik kullanım bedeli diye bir kesinti de yapılamıyor) veya yenisiyle değiştirilmesini isteyebileceğinize dair 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddeleri ve bu maddelere işlerlik kazandıran Yargıtay İçtihatları’ndan bir kısmı aşağıda listelenmiştir.
Garanti süresi dolsa bile gizli/sonradan ortaya çıkan ayıp nedeniyle yine aracın iadesi ve ücretinin geri alınması mümkün. Yine, eğer araç kredi ile alınmışsa, kanun gereği, kredi veren banka da dava edilebilir. Banka da tıpkı satıcı gibi sorumlu.
I. İlgili kanun maddeleri:
Madde 13- Garanti Belgesi İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir. Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür. Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır. Bakanlık, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilânla görevlidir.
Madde 4- Ayıplı Mal Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. Ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz. Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir. Güvenli olmayan mallar, piyasaya özürlüdür etiketiyle dahi arz edilemez. Bu ürünlere, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümleri uygulanır. Bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır II. İlgili Yargıtay kararları 1. 13. Hukuk Dairesi 2006/6251 E., 2006/11865 K. AYIPLI MALIN MİSLİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ ÖZET: SOMUT OLAYDA DAVACI, DAVALIDAN SATIN ALDIĞI ARACIN AYIPLI OLDUĞUNU BELİRTEREK, ARACIN AYIPSIZ OLAN MİSLİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ İÇİN DAVA AÇMIŞTIR. MAHKEMECE FATURA BEDELİNİN TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN, DAVACININ ARAÇTAN YARARLANMA BEDELİNİN MAHSUP EDİLEREK KARAR VERİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR. İçtihat Metni: Taraflar arasındaki ayıplı malın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu Saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalıdan satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğunu öne sürerek, aracın yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, aracın davalıya iadesi şartıyla 36.000 YTL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulun mamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, aracın ayıpsız olan misliyle değiştirilmesi için işbu davayı açmıştır. Bilirkişi raporunda, aracın ayıplı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece araç için ödenen bedelden, yararlanma bedeli mahsup edilerek, 36.000 YTL'nin tahsiline, aracın davalıya iadesine karar verilmiştir. Gerek 4077 sayılı Kanunun ilk şeklinde, gerek 4822 sayılı Kanunla değiştirilmiş halinde, kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme yer verilmemiştir. Yargıtay HGK'nun 2005/4-309, 2005/391 karar sayılı kararında da, bu husus açıkça belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece fatura bedeli olan 42.123.592.000 liranın tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının araçtan yararlanma bedelinin mahsup edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Sonuç: Birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına (BOZULMASINA), 1.456,00 YTL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine 18.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2. 13. Hukuk Dairesi 2004/5405 E., 2004/16730 K. GİZLİ AYIP ÖZET: DAVALI, SATICI OLARAK SATILANDAN YARARLANMAYI ORTADAN KALDIRAN AYIPTAN, AYIBIN MEYDANA GELMESİNDE KUSURU OLMASA BİLE ALICIYA KARSI SORUMLUDUR. SATILANIN AYIPLI OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI ÜZERİNE, ALICI SATILANI İADEYE HAZIR OLDUĞUNU BEYANLA SATIMIN FESHİNİ, SATILANI MUHAFAZA İLE SATIŞ BEDELİNİN İNDİRİLMESİNİ VEYA SATILANIN AYIPTAN ARİ MİSLİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTEYEBİLİR. İçtihat Metni: Taraflar arasındaki aracın değiştirilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, 2.7.1999 tarihinde davalıdan 1999 model 1.6 Şahin araç aldığını, ticari taksi olarak çalıştırmaktayken, araçta ortaya çıkan arıza nedeniyle satıcı firmaya başvurduğunu, arıza sebebinin kendisine söylenmediğini, yanan hararet müşirü değiştirildiğini, iki kez şansıman indirildiğini, debriyaj balatasının değiştirilip, orjinalinden büyük radyatör takıldığını, bunların bedellerinin kendisinden alındığını, bunca tamirata rağmen araçtaki arızalar devam ettiğinden 6.10.1999 tarihinde şikayetlerini yazılı olarak bildirdiğini ve netice alamadığını, mahkeme kanalı ile 1999/589-573 D.İş sayılı dosyası ile araçta bilirkişi incelemesi yaptırılıp 9.11.1999 tarihli raporla arızalar tespit edilip, güvenlik açısından araçtaki arızaların tehlike arzettiğinin belirlendiğini, 12.11.1999 tarihli ihtarla aracın yenisiyle değiştirilmesini istediklerini, davacının talebiyle aracı 19.11.1999 da servise götürdüklerini, ancak sonuç alamadıklarını, 30.11.1999 tarihli ihtarla aracın değiştirilmesini tekrar istediğini davalının cevap vermediğini bildirip aracın yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı şikayetlerinden garanti kapsamındakiler ücretsiz giderildiğini, ekstra olarak yaptırdığı işler için ücret alındığını 25.11.1999 tarihinde serviste yapılan incelemede aracın normal olduğunun tespit edildiğini, davacının tercihini tamirden yana kullandığını ve talebinin yerine getirildiğini, tekrar değiştirilme yönünde talebini genişletemeyeceğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 9.10.2002 tarihli rapor ve ek rapordan aracın LPG kontrol ünitesinin değiştirilmesi île arızanın giderildiği, normal çalışır hale geldiğinden aracın yenisi ile değiştirilmesi şartları kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu aracın, davacıya davalı tarafından 2.7.1999 tarihinde satılıp teslim edildiği ve davacı adına ticari araç olarak tescil edildiği ihtilafsızdır. Satıma konu aracın davacı tarafından teslim alınıp kullanılması sırasında pek çok arızanın meydana çıktığı ve bunların giderilmesi için davacı tarafından aracın , davalıya ait servise 13.7.1999 tarihinden itibaren bir çok defalar götürüldüğü, ancak bir çok parça değişim ve tamirlere rağmen araçtaki arızaların giderilemediği ,İzmir Altıncı Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/589-573 D. İş sayılı dosyasındaki 9.11.1999 tarihli bilirkişi raporu ile araçtaki arızaların giderilemediği belirlenmiş ve davacı 12.11.1999 ve 30.11.1999 tarihli ihtarlar ile davalıdan aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini isteyip, daha sonra da 13.12.1999 tarihinde bu davayı açmıştır. Yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu verilen raporlardan araçtaki arızaların devam etmekte olduğu ve ancak 23.9.2000 tarihinde aracın su pompasının, 23.9.2002 tarihinde de LPG kontrol ünitesinin değiştirilmesi ile araçtaki arızanın giderildiği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından aracın ayıplı olarak davacıya satılıp teslim edildiği, dosyadaki servis iş kabul kayıtları ve bilirkişi raporlarından araçtaki ayıbında gizli ayıp olduğu, hiçbir tereddüdü de yer vermeyecek şekilde belirgindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın BK.194 ve devamı maddelerine göre çözümlenmesi gerekir. Davalı, satıcı olarak satılandan yararlanmayı ortadan kaldıran ayıptan, ayıbın meydana gelmesinde kusuru olmasa bile alıcıya karşı sorumludur. Öncelikle davacı alıcının BK. 198. maddesinde belirtilen satılanı muayene ve bulduğu ayıpları gecikmeksizin derhal satıcıya ihbar edip etmediğinin irdelenmesi gerekir. Davacı arızalar meydana çıkmaya başladığında, 13.7.1999 tarihinden itibaren davalı satıcıya ait servise kısa aralıklarla gittiği, arızaları bildirdiği, aracın muhtelif parçalarının değiştirilerek arızaların davalı servisince giderilmesine çalışıldığı, ancak arızaların giderilememesi üzerine önce 6.10.1999 tarihinde yazılı olarak davalıya bildirdiği, yine arızalar giderilemediğinde araçtaki ayıbın devam ettiğini 9.11.1999 tarihli raporla tesbit ettirip, hemen 12.11.1999 tarihli ihbarla ayıbı davalıya ihbar edip, aratan değiştirilmesini istemiştir. Dosyadaki bu belirlemelerden davacının satılandaki gizli ayıbı öğrendiğinden itibaren hemen davalıya ait servise götürerek ve ayrıca gizli ayıbın giderilemediğinin tesbiti üzerine de ihtarla ayıbı davalıya BK 198. maddesine uygun bir şekilde bildirdiğinin kabulü gerekir. Satılanın ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine alıcının BK. 202. maddesine göre alıcı satılanı iadeye hazır olduğunu beyanla satımın feshini, veya satılanı muhafaza ile satış bedelinin indirilmesini isteyebileceği gibi, BK. 203. maddesine göre satılan muayyen misli şeylerden ise, satılanın ayıptan ari misli ile değiştirilmesini isteyebilir. Dava konusu olan araç miktarı belli ve misli ile temini mümkündür. Davacı tercih hakkını ayıptan ari yenisiyle değiştirilmesi yününde kullanmıştır. Her dava açıldığı tarihteki mevcut olan koşullara göre değerlendirilip sonuçlandırılması gerekir. Daha sonra dava devam etmekteyken araçtaki arızaların giderilmesi, davanın açıldığı tarihte, aracın gizli ayıplı olduğundan değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermez. Yargılama devam etmekteyken BK. 204. maddesindeki sınırlamalarında olayımız da gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykin olup, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 22.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. 3. 13. Hukuk Dairesi 2005/13380 E., 2006/473 K. GİZLİ AYIP ÖZET: ARAÇTA KULLANICI HATASINA BAĞLI OLMAYAN, ÜRETİMDEN KAYNAKLANAN GİZLİ AYIP MEVCUT OLUP, DAVACI SÜRESİNDE SATICI DAVALILARA ARACIN DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİYLE BAŞVURMUŞTUR. BU DURUMDA 4077 SAYILI YASA'NIN 4/2 MADDESİ HÜKMÜ GEREĞİ DAVALILAR, DAVACININ ŞARTLARI OLUŞAN DEĞİŞTİRME TALEBİNİ KABUL ETMEK ZORUNDADIR. İçtihat Metni: Taraflar arasındaki ayıpiı ürün davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, 30.07.2004 tarihinde davalılardan O... Oto Pazarlama San. A.Ş.den 0 km Opel Vectra araç satın aldığını, 11.09.2004 tarihinde aracın vites kutusundan ses geldiğini, servisin hiçbir işlem yapmadığını, 29.09.2004 tarihinde motor arıza lambasının yandığını, servisin bu lambayı söndürüp teslim ettiğini, şikâyetlerinin halen devam etmesine rağmen davalıların değişim talebini kabul etmediğini iddia ederek davaya konu aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini istemiştir.
Davalılar, aracın ayıplı olmadığını basit arızaların giderilerek aracın davacıya teslim edildiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının davalılar tarafından üretilip satılan Opel Vectra marka otomobili 30.07.2004 tarihinde satın aldığı, 11.09.2004 ve 29.09.2004 tarihlerinde vites, kolundan ses gelmesi, motor arıza lambasının sürekli yanması nedeniyle servise başvurduğu ancak servisin "fabrikadan bilgi bekleniyor" denilerek aracı davacıya teslim ettiği, bunun üzerine davacının aracın değiştirilmesi talebi ile davalı O... A.Ş.ne başvurduğu anlaşılmıştır. Mahkemece araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, rapora göre araçta şanzımanından kaynaklanan gizli ayıp bulunduğu, bu ayıbın meydana gelmesinde sürücü kusuru ya da yetersizliği bulunmadığı, şanzıman ünitesinin komple değiştirilmesi suretiyle arızanın giderilmesinin mümkün olacağı yani imalat hatası bulunduğu bildirilmiş, ayrıca aracın hali hazırda faal olarak hizmet vermeyi sürdürdüğü, araçtan yararlanamama koşulunun oluşmadığı, bu nedenle davacının değişim talebinin yasal koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir. Mahkemece de araçtaki gizli ayıbın yenisi ile değiştirilmesini gerektirecek esaslı ayıp olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Oysaki araçta kullanıcı hatasına bağlı olmayan üretimden kaynaklanan gizli ayıp olduğuna, davacı süresinde 11.10.2004 tarihinde satıcı davalı O... A.Ş. ye aracın değiştirilmesi talebiyle başvurduğuna göre, 4077 sayılı Yasa'nın 4/2. maddesi hükmü gereği davalılar davacının şartlan oluşan değiştirme talebini kabul etmek zorundadırlar. Davacının servise iki kez başvurmasına rağmen "fabrikadan bilgi bekleniyor" denilerek, üretim hatası bulunan aracın davacıya iade edilmesi daha sonrada araçtan yararlanmamak süreklilik arz etmiyor denmesi MK. 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykın olup bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına (BOZULMASINA), 24.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi 4. 13. Hukuk Dairesi 2006/11331 E., 2006/15280 K. AYIPLI MAL KREDİ VERENİN SORUMLULUĞU ÖZET : BELLİ BİR MALIN SATIN ALINMASINA BAĞLI OLARAK TÜKETİCİ KREDİSİ VEREN BANKA, MALIN AYIPLI ÇIKMASINDAN, SATICI VEYA SAĞLAYICI İLE BİRLİKTE MÜTESELSİLEN SORUMLUDUR. İçtihat Metni: Taraflar arasındaki ayıba karşı tekeffül davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalı Ş... Otomotiv A.Ş.'den 2004 model Citroen marka araç satın aldığını, bunun için diğer davalı A...'dan kredi aldığını ve diğer davalı B... Otomotiv A.Ş.'nin de ithalatçı firma olduğunu öne sürerek, ayıplı aracın yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı A... hakkındaki davanın reddine, aracın yenisiyle değiştirilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı, davalılardan Ş... Otomotiv A.Ş. ve B... Otomotiv A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-4822 sayılı Kanunla Değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde, bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi, bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." Ayrıca aynı Kanun'un 10. maddesinin 5. fıkrası "Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç veya zamanında teslim edilmemesi halinde, kredi veren, tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olur." hükümleri kredi verenin sorumluluğunu düzenlemiştir. Somut olayda davalı banka, verdiği krediyi 17.11.2003 tarihli proforma faturaya bağlı olarak vermiş olup, proforma faturada kredi ile alınan aracın 2004 model Citroen C3 1.4 HDI 16V marka ve modelli olduğu açıkça anlaşılmasına göre, bağlı kredi kullandıran davalı bankanın da sorumlu tutulması gerekirken, bu davalı hakkında mahkemece yanlış değerlendirme sonucu red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, 22.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi
5. 13. Hukuk Dairesi 2006/9885 E., 2006/13695 K. ARAÇ BEDELİ AYIPLI MAL İçtihat Metni: Davacı, davalı S... Otomotiv Ltd. Şti.'den satın aldığı Citroen marka aracın birçok kez arızalandığını, araçtan sürekli ses gelmesi nedeniyle birçok parçanın değiştirildiğini, yine de ses gelmeye devam ettiğini, Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurduğunu, bedel iadesine karar verildiğini, bu kararla başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu araçta ayıp bulunmadığını, aracın kullanıldığı yolların bozuk ve kasisli olması nedeniyle araçtan ses geldiğini, davacının şikayetleri üzerine memnun olmasını sağlamak için aracın amortisörlerini, direksiyon kutusunu, hava yastığını değiştirdiklerini ve ayarlarını yaptıklarını, bedel iadesi isteminin şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayıplı aracın geri alınarak bedelinin iadesi istemli takibe yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Davacının 13.06.2003 tarihinde davalı şirketten satın aldığı aracın garanti süresi içinde birçok kez arızalanarak servise götürüldüğü, araçtan sürekli ses geldiği ve dosyada bulunan iş emirlerine göre 16.10.2003 tarihinde tavandan ve ön takımdan gelen seslerin giderildiği, 27.12.2003 tarihindeki iş emrinde ise, aracın daha önce direksiyon göbeğinin iki kez sökülüp takıldığı, arıza tekrar ettiğinden direksiyon kutusunun değişimine karar verildiği, arkadan ve tavandan gelen ses nedeniyle genel kontrol istendiği, tarihsiz iş emrinde ise, hava yastığının ve direksiyon kutusunun değiştirildiği, sol ön direkteki ve arkadaki davlumbazdaki seslerin giderildiği belirtilmiştir. Mahkemece, aracın garanti süresi içerisinde farklı nedenlerle üç kez arızalandığı, davacının ücretsiz onarım hakkını seçtiği, araçtan yarar-lanamamanın süreklilik arz etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı servise başvurularında kendisine birçok kez servis fişi verilmediğini iddia etmiş olup, yukarıda açıklanan 27.12.2003 tarihli servis fişi içeriği de davacının bu iddiasını doğrulamaktadır. Davacının araçtan gelen sesler nedeniyle sürekli servise başvurduğu anlaşılmaktadır. Dosyada alınan bilirkişi raporunda aracın direksiyon kutusunda, döşemelerinde ve amortisörlerinde gizli ayıp olduğu belirlenmiştir. Her ne kadar keşif günü itibariyle araçta herhangi bir arıza bulunmadığı belirtilmiş ise de, Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde belirtildiği şekilde, aynı arızanın ikiden fazla ve farklı arızanın dörtten fazla meydana geldiği, bu arızaların aracın tesliminden itibaren bir yıllık süre içinde ve garanti süresi içinde meydana geldiği dosyadaki delillerden anlaşıldığına göre, araçtan faydalanamamanın süreklilik arz ettiğinin kabulü zorunludur. Böyle olunca, davacı ilk tercih hakkını onarım yönünde kullanmış olsa bile, aracın bedelinin iadesini isteme hakkı doğmuştur. Şu halde Mahkemece, davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), 17.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme