Şimdi Ara

11 Eylül - Bu kez terörist rolünü ABD oynuyor.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
33
Cevap
0
Favori
2.630
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • 11 Eylül denince aklımıza hemen 2001 yılında yaşanan terör eylemi gelir.
    İkiz kulelerin vurulma anı, camlardan kendini aşağıya bırakan zavallı insanlar gözümüzün önünden gitmez.
    Yaklaşık 3000 insan o gün New York'da hayatını en vahşi şekilde kaybetmiştir.

    Peki 11 Eylül tarihinde ABD'nin, bir başka ülkede 180.000 üzerinde insanın hayatını cehenneme çevirdiğini biliyor muydunuz?
    Şili'nin yine 11 Eylül tarihinde 17 yıl sürecek bir karanlık döneme, ABD yüzünden girdiğini duymuş muydunuz?



    Tarih: 11 Eylül 1973
    Yer: Şili


    * Bu uzunlukta bir yazıyı çok az kişinin okuyacağını biliyorum.
    Ancak yazının sonunu okumanızı ve zamanınız varsa belli kısımlara göz atmanızı tavsiye ederim.

    Ek olarak, yakın siyasi tarihimizde, bizim de bir Pinochet'imizin olduğunu hatırlayınız.

    ** Alıntı değildir.



    Augusto Pinochet'in Kirli Darbesi

    1969 yılında Şili'deki tüm sol güçler 'Salvador Allende' önderliğinde bir olmuşlardı.
    Birliğin adı 'Unidad Popular' (UP) olarak belirlenmişti.

    1970 yılında Şili'de yapılan seçimlerini %36.3 oranında oy alarak Salvador Allende kazanmış, başkan olmuştu.
    İnsanlık tarihinde seçimle ve kansız bir şekilde iktidara gelen ilk sosyalist lider ünvanını da kazanmıştı.

    İlk icraatı, dünyanın en büyük bakır madeni olan Chuquicamata'ya sahip bu ülkede, bakır ve diğer endüstrilerin 'devletleştirilmesi' olmuş; bunun ardından toprak reformu yapmış ve bu gibi uygulamaları zenginlerin büyük tepki göstermesine yol açmıştı.

    Allende'nin ekonomik reformları, ilk yılında çok başarılı olur ve Şili ekonomisi 8.6% büyür.
    Ekonomik başarı diğer yıllarda bu denli büyük olmasada Salvador Allende, 1973 seçimlerinde oy oranını %43'e çıkarıp, iktidarını korur.

    Lakin 22 Ağustos 1973'de Hristiyan demokratlar ile muhafazkarların kontrolündeki Şili Meclisi, ''Şili Demokrasi'sinin kırılmakta olduğunun bildirgesi'' adlı kararı kabul eder.

    Bildirgede ülkede 'demokrasinin yeniden işler' kılınması için 'ordu' göreve çağırılmaktadır.

    Tanıdık geldi mi?

    -------------------------

    Tüm bunlar yaşanırken ABD'de başkanlık görevini 'Richard Nixon' devralmıştır.

    Nixon'a ulusal güvenlik danışmanı ve sonrasında dışişleri bakanlığı yapmış olan Henry Kissinger, özellikle Fidel Castro'nun Şili'ye yaptığı 4 haftalık ziyaret sonrasında çok sert açıklamalar yapar.

    Yine aynı Kissinger, 5 Kasım 1970 tarihli raporunda Allende'nin iktidara gelmesini "bu yarımkürede karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri" olarak tanımlanıyordur.

    Kissinger: 'Amerikan halkının çıkarlarının zedelenmesine izin vermeyeceğiz' dedikten hemen sonra Şili'de ardı ardına bombalar patlamaya başlar.

    Bu karışıklığın sonucunun adı DARBE olacaktır.


    ------------------------------

    Olay bu noktaya gelmeden önce de ABD'nin bu darbenin hazırlanması için yoğun çalışmaları olmuştur.

    Darbeden 25 yıl sonra 11 Eylül 1998 yılında Amerikan 'Ulusal Güvenlik Arşivi', 16.000 ve 7.000 sayfalık iki ayrı arşiv yayınlamıştır konuyla ilgili.

    Bunca yıl geçmesine rağmen halen 'hassasiyetini koruyan' bazı bölümler ise karartılmıştır.

    Bu arşivlerden edindiğimiz bilgiye göre ABD, Allende muhaliflerine 1 milyon dolar ve darbe ortamı hazırlanması için 350 bin dolar maddi yardım yapmıştır.

    Allende öncesinde yapılan 1 milyar dolarlık yardımlar da kesilmiştir.

    Allende hükümetini siyasi olarak düşürmek için 'Track 1' dedikleri bir operasyon başlatılmış.
    Başarısız olan bu girişim sonrasında, bu kez Allende'yi bir 'darbe' ile yok etmek için 'Track 2' hayata geçirilmiştir.

    Tüm bu çalışmaların genel ismine 'Project FUBELT' de denir.

    --------------------------------

    DARBE

    11 Eylül 1973 sabahı saat 7:00'da ordu T.V. ve radyo bağlantılarını kesmiş yahut kontrol altına almıştır.
    Saat 8:00'da hükümet görevlilerine sabotajlar gerçekleştirilmiştir.

    Genelkurmay başkanı Augusto Pinochet ve Hava kuvvetleri komutanı Gustavo Leigh, Allende'nin telefonlarına cevap vermemişlerdir.

    Saat 9:00 olduğunda ordu, Allende'ye teslim olmasını emreder.
    Yanındakiler ise ona yakınlardaki bir endüstri merkezine kaçması tavsiyesinde bulunurlar.

    Allende, başkanlık konutu olan La Moneda'da kalmayı seçer.
    Ulusa, ordunun bir darbe gerçekleştirdiğini ve yılmayacaklarını söyleyen bir 'veda' konuşması yapar.

    O sırada uçaklar havalanmıştır...

    Öğlene doğru İngiliz yapımı 'Hawker Hunter' modeli uçaklar sarayı bombalarlar.
    Ancak Allende ölmemiştir.

    Augusto Pinochet'in emriyle saldıran tanklara karşı çıkıp, girdiği çatışmada öldüğü söylenir Allende'nin.
    Yine bir başka senaryo ise Fidel Castro'nun ona armağan ettiği bir AK-47 ile kendini vurduğudur.

    ----------------------------------------

    Darbeden hemen sonra 40.000 insan Ulusal Stadyum'da toplatıldı. Aralarında büyük müzisyen Victor Jara'da vardı...

    Victor Jara, gitar çalmayı durdurmadığı için önce kolları kırıldı.
    Yine ısrar edince sanatçının elleri kesildi. Ardından kurşuna dizildi.

    Üç yıl içerisinde 130.000 insan tutuklandı.

    Ölüm karavanı dedikleri insanlık dışı uygulama sonuçunda 70 kadar insan 'avlandı'.
    Bu ölüm karavanı turları sırasında komutanlar şehir şehir geziyor, gittikleri yerlerde insanları avlıyorlardı.
    Şilililer buna 'Caravana de la Muerte' diyorlardı.

    Yine darbe sırasında bunlardan ayrı olarak tam 3.000 insan öldürülmüştür.
    İnfazların çoğunluğu kurşuna dizme şeklinde cereyan etmiştir.

    Yüzlerce insan işkenceye maruz kalmıştır.

    ------------------------------------

    Bu karanlık dönem 1988 yılında yapılan referandumla sona ermiştir.
    Halkın %55'i devleti yeniden Pinochet'in yönetmesine karşı çıkmıştır.
    1993 yılında bazı subaylar 'darbe' suçuyla yargılanabilmiştir.
    Pinochet, İngiltere'de yakalansa da bir müddet sonra 'sağlık' sorunları nedeniyle serbest bırakılmıştır.

    -------------------------------------

    Tüm bu vahşete sebep olan Augusto Pinochet, yargılansa da mahkum edilemedi.
    Henry Kissinger ise pek çokları için hala birer 'kahramandır'...


    Son olarak Kissinger'ın bir sözünü hatırlatmak isterim.

    Henry Kissinger: "Yerimizde oturup bir ülkenin komünist olmasını neden seyretmemiz gerektiğini anlamıyorum. Bu konu Şilili seçmenlerin karar veremeyeceği kadar önemli bir konudur"

    Tarih elbet yargılayacaktır...

    * Bu yazıyı daha önce, 11 Eylül 2008'de, yine bu forumda paylaşmıştım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yazat -- 11 Eylül 2010; 11:05:34 >







  • Nedense darbe nedenleri ve darbe sonrası birbirine benzer.

  • 12.10.2010
    Askeri darbe gidecek, sivil darbe gelecek.

    Oleeey benim darbecim sen çok yaşaaaa...
  • Bakır Kartelinin darbe için dağıttığı rüşvetlerde ilave edilmeliydi bence.
    Ve darbeye zemin hazırlayan Kamyoncuların grevi, Türkiyede de Ecevit Hükümetine karşıda esnaf eylemleri olmuştu o zamanlar!
    Kissinger in Askeri Yönetimin haydutluk ve işkencelerininden şikayet eden kendi ülkesinin, ABD'nin Elçisini " sen kendi işine bak " diye fırçalaması da olmalıydı.
    Bütün Güney Amerika ülkeleri benzer şeyler yaşadılar, Brezilya, El salvador, Nikaragua hemen hemen hepsi. Güneydoğu Asyadan afrikaya hemen heryerde Askeri Darbeler oldu o zamanlarda.
    Türkiye yi saymıyorum, burada hala "ne olmuşki " havasında olanlar var ülkemizde.
    Kimsede darbecilerde aramasın tüm suçu! Bizim ülkemizin büyük eksikliği darbeciye karşı gereğince duramayan siyasetçilerdir, bir Allende'miz hiç olmadı!
    Darbe yapma şartları kalmadığından darbecilere saldıranları Allende saymıyorum kuşkusuz.




  • Türkiye'de ne değişti arkadaşlar? Şimdi çok daha mı özgürüz ya da daha mı zengin?
  • bu ülkede yanlış adına ne varsa önce ABD sonra İSRAİL o da olmasa dış mihraklar deyip başka ulusları suçlamak kolay. gerçeklerle yüzleşin bir avuç elit iktidarı elinde tutmak adına darbe yaptı yapar ve biz gerçekleri görmeyi reddetiğimiz müddeçe de yapacak.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hakanto

    bir avuç elit iktidarı elinde tutmak adına darbe yaptı



    ABD ve İsrail için Türkiye, bir avuç elitin eline bırakılmayacak kadar değerlidir. Bu ülkede uzun yıllardır bir toplum mühendisliği uygulanmakta. Sizin bu düşünceleriniz de bu mühendisliğin ürünü. İzliyorsunuz, görüyorsunuz ama; ABD'nin istediği sonuçları çıkarıyorsunuz.

    "Dış güçler" diye komplo teorisi sandığımız güçler, koskoca dünyayı ele gerçirmenin hesaplarını yaptılar ele geçiriyorlar. Pasta bu kadar büyük olunca da, oynanan oyunlar da büyük oluyor. İnsan hayatının önemi de kalmıyor çoğu zaman... Bahsedilen 10 bin 30 bin 50 binlik insanlar, dünyayı ele geçirme gayesi yanında çerezdir sadece. Halklar hiç bir zaman güç sahiplerinin bu kadar güce sahip olduklarını düşünmediler, dünyayı ve ülkeleri birilerinin yönetebileceği akıllarına gelmedi. Ama kanıtlar gösteriyor ki, durum bu.

    Ve böyle olayları ne kadar bilirsek bilelim, güç sahiplerinin istediği sonucu çıkartacak "çoğunluk". Planlarına göre, böyle olmalı. Ülkemiz de hiç bir zaman planlara son yıllarda oturduğu kadar kusursuz oturmamıştı.




  • "Bizim Pinochet", yani Kenan Evren de bir eylül sabahı, TRT stüdyolarından birinde o meşhur ulusa seslenişini yaptığı an tekerrür etti tarih; yine ABD destekli bir darbe -üstelik yine bir eylül sabahı-. İlk iş olarak sokağa çıkma yasakları ile 12 eylül sabahına kadar siyasi faliyetlerde bulunmuş herkes(?) yavaş yavaş tutuklanmaya başlandı. "Hükümeti kuramamak" ile suçlanan meclis dağıtıldı, siyasi partiler, dernekler kapatıldı, sakıncalı görünen süreli yayınlar durduruldu, kitaplar toplatıldı, sahipleri cezalandırıldı. "Bir sağdan bir soldan" teorisi uygulama alanına kavuşmuştu. Ülke geçmişteki "kaos ortamı"ndan yavaş yavaş kurtuluyor, "güneşli günler" yeniden doğuyordu.

    Türkiye'de bunlar olurken dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı Paul Henze, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'a "Bizim çocuklar başardı" diyerek müjdeyi veriyordu. Sevinçliydi, zira öyle olması gerekirdi; ABD emperyalizmine karşı yürütülen politikalar "hedefin kendisi tarafından" sabote edilmişti. Soğuk Savaş boyunca Asyalı komünistlere karşı bir tampon bölge görevi gören Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir üssü haline gelebilirdi artık. Amma velakin öncelikle ülke içindeki anti-emperyalist, sosyalizan hava söndürülmeli, bunun yanına liberalizm ile şişirilmiş siyasal islam balonu semaya yükseltilmeliydi. Bunun için gerekli olan isim "The Özal" idi. Özal, 1977 seçimlerinde Millî Selamet Partisi'nden İzmir milletvekili adayı oldu, ama seçilemedi. 80 darbesi sonrası 12 Eylül'ün mimarlarından -Deniz Kuvvetleri Komutanı- Bülend Ulusu hükümetinde "ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı" oldu. 24 Ocak Kararları'nı inşa etti ve yürüttü. 6 Kasım 1983'te Anavatan Partisi genel başkanı sıfatı ile tek başına iktidar oldu. Artık 80 darbesinin siyasi kanadı Özal idi. Üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getiren "The Özal" 1989 yılında yapılan ve Sosyaldemokrat Halkçı Parti ile Doğru Yol Partisi'nin katılmayarak boykot ettiği meclis seçiminde oyların çoğunluğunu elde ederek cumhurbaşkanı oldu. Politikaları siyasal islamın gelişmesinde büyük rol oynadı. "Türk-İslam Sentezi" de yine bu dönemde güçlenmiştir.

    Daha sonra, birileri çıktı ve dedi ki "Bizler darbeye karşıyız ve sorumluları bizce cezalandırılmalıdır". Bunlar, "13 ilde sıkıyönetim yürürlüğe girdi. Huzura susamış milletimiz yürekten sesleniyor: Merhaba Asker” makalesini yazabilecek ayarda neo-liberal(yada başka bir deyişle kendine liberal) kimselerdi. Kimdi bunlar? Bunlar "Bizim çocuklar" idi. Bu bizim çocuklar ağladılar, sızladılar, "12 Eylül anayasasını kaldıralım" dediler, halkın çoğunluğunun verdiği onayı "halkın iradesi" olarak addederek işe girdiler. Peki ne yapacaklar dersiniz? Gerçekten samimilerse 12 Eylül'ün maşalarına değil, önce 12 Eylül'ün mimarlarına, okyanus ötesindeki müsebbiblerine başkaldırırlar. Peki bu olabilir mi? Asla. Nedeni ise çok basit; çünkü ABD'nin "Bizim Çocuklar"ı birbirlerini severler, birbirlerini korurlar, birbirlerini incitmezler. Çünkü babalarına sadakatleri, demokrasiye duydukları aşktan daha büyüktür onlar için.




  • VENCEREMOS*

    Fırtına yırtıyor sessizliği
    Ufuktan bir güneş doğuyor
    Gecekondulardan geliyor halk
    Tüm Şili şarkılar söylüyor

    Venceremos venceremos
    Kıralım zincirlerimizi
    Venceremos venceremos
    Zulme ve yoksulluğa paydos

    Şili'de halk bugün savaşıyor
    Cesaret ve aklın gücüyle
    Kahrolsun halkın katili cunta
    Yaşasın United Popular

    Venceremos venceremos
    Kıralım zincirlerimizi
    Venceremos venceremos
    Zulme ve yoksulluğa paydos

    Geçmişe ağlamak fayda vermez
    Gelecek mutlak sosyalizm
    Yarını bugünden kuracaksın
    O senin tarihin olacak

    Venceremos venceremos
    Kıralım zincirlerimizi
    Venceremos venceremos
    Zulme ve yoksulluğa paydos

    *
    : Türkçe'de "kazanacağız" olarak karşılık bulan kelime.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SVGA -- 29 Eylül 2010; 20:36:11 >




  • Ne olursa olsun hiç bir insanın başka bir tarafından yasama hakkının sonlandirilmasina karşıyım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fetih

    Nedense darbe nedenleri ve darbe sonrası birbirine benzer.





    komedi filmi, nedense akp trtyi aldıktan sonra trt bu tür yaınlara başladı.

    bu ülkede ilk amerikaya giden devlet adam kim ?

    Menderes

    bu ülkeye ilk amerikan başkanını getiren, türk halkına sokakta amerikan bayrakları sallatan kim ?

    Menderes

    Menderes ile İsmet Paşanın arasını yapan kim ?

    Amerika

    İncirlik üssünü açan kim ?

    Menderes

    Amerika başkanı geldikten sonra, ortadoğu anlaşması ile ; ortadoğı politikasında türkiyenin yerinin İngiltere Krallığı değilde , Amerika yanında olduğunu beyan eden ve ortadoğuyu amerikaya bırakan kim ?

    Menderes !


    ne gariptir ki MEndereste, TAyyip gibi zorluklar yaşamış ama kendisine zorluklar çıkaranlar tarafından af edilmiştir (2000 yılında tayyibin yasaklarının kalkması gibi CHP DSP MHP ve RP imzaları ile ) , ne gariptirki iki liderde türkiyenin yaşadığı ağır ekonomik kriz sonrası bazı çevrelerce "kurtarıcı" olarak sahneye sürülmüş.

    ne gariptir ki ! menderes ortadoğu anlaşmasna imza atarken , tayyipte büyük ortadoğu ve kuzey afrika (daha kapsamlı halde ) projesine imza atmıştır.

    bunları yaptırtan amerika ve şimdi dinciler bana gladyöden söz ederek ORduyu kötüleyecekler. ee gladyö eğer bu yaptıklarınıaz karşıydı ise , o zaman vatan haini olan gladyö müydü acaba diyerek insan kendine soruyor ...

     11 Eylül - Bu kez terörist rolünü ABD oynuyor.


    işte yapılmak istenen bu amerika tarafından. boşuna davos ve gemi krizlerini yaşamyıoruz. halk din kemilesini duyunca aptal yapıyor kendini ...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bluedevil86

    (...)ne gariptirki iki liderde türkiyenin yaşadığı ağır ekonomik kriz sonrası bazı çevrelerce "kurtarıcı" olarak sahneye sürülmüş.(...)

    Yirminci yüzyıl siyasal tarihi incelediğimizde yaptığınız saptamanın yerindeliği bir kez daha farkedilebilir. Şöyle ki, her halk baş etmeye çalıştığı malî krizlerde bir kahraman arayışında olmuştur. Bu duruma verilebilecek en basit örnek Almanya'da 1929 Ekonomik Buhranı'nın yarattığı tepki ortamının Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi'ni yükseltmesi örneğidir. Halka yaşanan malî krizden kurtuluş vaadeden, çözüm yolunun da Yahudi girişimcilerin tekelinde bulunan sermayenin arî Cermen girişimcilere devredilmesinden geçtiğini iddia eden parti tutumlarını milliyetçilik ve anti-semitizim ile pekiştirirken anti-komünist fikir ve eylemleri sayesinde de Alman fabrika patronlarından yüklü miktarda parasal yardım alıyordu.

    Bizim buralarda işler çok farklı dönmüyor aslında. TÜSİAD'ın karşısında MÜSİAD'ın güç kazanması mevcut dönemin sağladığı "kendine neo-liberal" ortam sayesinde gerçekleşmiştir kuşkusuz. MÜSİAD'a karşı TÜSİAD'ı da savunacak değiliz, lakin ülkede meydana gelen "yeşil sermaye" yükselişi akıllara sadece malum partinin icraatlerini getiriyor sebep olarak. TÜSİAD'a, "Bîtaraf olan bertaraf olur" şeklinde yöneltilen "sert eleştiriler(?)" açık bir destek beklentisiyle sarfedilmiş gibiydi. Filistin Barışı hususunda üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getiren(?) sorumlular, MOSSAD ve İsrail hükümeti tarafından Filistin Solu'nun ortadan kaldırılması amacıyla desteklenen ve güçlendirilen İslamcı unsurların günümüzdeki siyasi ve askeri bir kanadı olan HAMAS'ı desteklediler. İsrail menşeili kökten dinci HAMAS'ı Filistin bağımsızlık davasının baş aktörü olarak lanse etmeye çalıştılar, 'Hamas terörist değildir' dediler. Yani kısacası basit demagojik söylevleriyle işi daha da içinden çıkılamayacak bir duruma soktular.




  • eğer filistinde sol bittiyse sola itibar etmeyen filistin halkı bitirmiş olması daha mantıklı bir yaklaşım olur kanımca. savunma mekanizmalarından YANSITMA metodu ile ne kadar suç ve hata varsa bu YANSITMA ile abd ve israile yıkabilirsiniz. bence mehmet ağanın eşşeğini de abd kaçırdı sırf köyün huzuru kaçsın diye :)
  • Yazat,

    Yaz-at

    nikde hayır yok yazıyor atıyor bu adamı ciddiye almayınız, ancak atar,

    arkadan ama
  • quote:

    Orijinalden alıntı: YarımAda

    Yazat,

    Yaz-at

    nikde hayır yok yazıyor atıyor bu adamı ciddiye almayınız, ancak atar,

    arkadan ama


    Bu arkadaş, bu mesajı yüzünden uzaklaştırıldıysa üzülürüm.
    Kurallar nedir, ne değildir bilemem ama yönetim, eğer etkisi olacak, lütfen bu cezayı kaldırın.
    İlk cümledeki varsayımı doğru kabul ederek, bu ricada bulunuyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hakanto

    eğer filistinde sol bittiyse sola itibar etmeyen filistin halkı bitirmiş olması daha mantıklı bir yaklaşım olur kanımca. savunma mekanizmalarından YANSITMA metodu ile ne kadar suç ve hata varsa bu YANSITMA ile abd ve israile yıkabilirsiniz. bence mehmet ağanın eşşeğini de abd kaçırdı sırf köyün huzuru kaçsın diye :)


    Bir kişiye istediğini yaptırmanın en etkili yolu, senin istediğin şeyin onun istediği şey olduğunu zannettirmektir.

    Eğer ABD toplumların altından eşşeklerini çaktırmadan almasaydı imparatorluk olamazdı. Her şeyin görünür olmasını istiyorsunuz, her şey gün gibi ortada olacak. Yeni dünyada işler böyle değil, kılıçlar kalktı artık. Uydu yönetimler var.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PaiMei -- 4 Ekim 2010; 17:29:49 >
  • Birileri kanıtlar ve belgeler ile konuşurken birileri neden cahil maskaralığı ve şaklabanlığıyla konuyu sulandırmaya çalışıyorlar, açıkçası anlam veremedim bu duruma. Yazılan komik yazılar bana, evi soyulan Nasreddin Hoca'nın "Neden kapıyı kilitlemedin?", "Neden önlemini almadın?", "Neden dikkat etmedin?" diyen komşularına hitaben "Yahu dediğinizi anladık da, hırsızın hiç mi suçu yok?" deyişini anımsattı. Gerçi bu arkadaşlar işi biraz daha genişletmişler, soyguna uğrayan ev sahibinde suç bulmanın yanı sıra hırsızı da haklı görüyorlar. Evet, doğru sayın arkadaşlar. Yukarıda yazılanları biz uydurduk, haklısınız ki zaten dünya nüfusunun üçte biri içinden çıkılabilmesi mümkün olmayan bir şizofreni ile boğuşuyor ve biz de onlardan sadece birkaçıyız. Bir siz duyarlısınız, bir siz haklısız, bir siz âlimsiniz. Ne mutlu size...
  • bugün jandarma eski kuvvet komutanı eşref bitlis'in ölümü de ABD ye ihale edildi gözümüz aydın. neymiş efendim süleyman demirel paşayı ABD ye şikayet etmiş. yani abd işe girdi ve suikast oldu. yeter artık iğrenç derecede çamur atılıyor. insanlar ne kadar iğrençlik varsa başka başka milletlere yamamak istiyor kesinlikle yanlış buluyorum. hataları yapan biz, hatalarla yüzleşmesi gereken biz. başkalarının üstüne atarak o hatalarla yüzleşmemiş oluyoruz. belki ABD yi suçlamaktan vazgeçsek gerçeklerle yüzleşeceğiz. yani darbe yapan kurum ve kişiler bunun bedelini ödeyecek ama biz suçluyu dışarda arıyarak devamlı o kurumun darbe potansiyelini koruyoruz farkında değiliz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-058B8D3E6 -- 5 Ekim 2010; 17:41:25 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hakanto

    bugün jandarma eski kuvvet komutanı eşref bitlis'in ölümü de ABD ye ihale edildi gözümüz aydın. neymiş efendim süleyman demirel paşayı ABD ye şikayet etmiş. yani abd işe girdi ve suikast oldu. yeter artık iğrenç derecede çamur atılıyor. insanlar ne kadar iğrençlik varsa başka başka milletlere yamamak istiyor kesinlikle yanlış buluyorum. hataları yapan biz, hatalarla yüzleşmesi gereken biz. başkalarının üstüne atarak o hatalarla yüzleşmemiş oluyoruz. belki ABD yi suçlamaktan vazgeçsek gerçeklerle yüzleşeceğiz. yani darbe yapan kurum ve kişiler bunun bedelini ödeyecek ama biz suçluyu dışarda arıyarak devamlı o kurumun darbe potansiyelini koruyoruz farkında değiliz.



    Eşref Paşa sağlam kemalist ve milliyetçi paşaydı ! Malum partinin yapmak istediği belirli kesimede şirin gözükmek.

    Eşref Paşa incirliğie giden bir tırda eski nato mühimmadlarının, kuzey ırakta paraşütle pkk kamplarına bırakıldığını ortaya çıkarmıştı. Bu hamlesiyle eşref paşa zaten dinci kesim tarafından orduda olduğu için sevilmediği gibi ordu içinde ki amerikancılar tarafından da sevilmedi.

    Uzun lafın kısası Eşref Paşanın ölümünde, bu ülkeyi natoya sokan Adnan Menderesinde fiilen olmasada suçu olmuştur.




  • bence çok yanlış diyorsunuz. biz eğer natoya girmeseydik. stalin bize girmişti bile belki sscb yılıkana kadar bizi de uydusu yapmıştı. bildiğin gibi stalin bize göz koydu abd bize destek verip natoya alarak sscb den kurtardı. menderes bu ülkeye bir çok vatanseverden daha çok hizmet etmiş biridir.
    şu org. eşref bitlis'e gelince bu ülkede , onun bulunduğu makama kim çıkarsa çıksın onun kadar milliyetçi ve onun kadar yeteneklidir. bence bir kazaya kurban gitmesi komplo teorisi arıyanlara iyi fırsat yarattı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-058B8D3E6 -- 5 Ekim 2010; 22:27:04 >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.