Tavsiyem İspanyolca öğrenmen. Eğer İspanyolcayı iyi derecede öğrenirsen ona çok yakın diller var onlarıda kolaylıkla öğrenebilirsin. Portekizce, İtalyanca gibi. Yerinde olsam tercihim bu yönde olurdu.
Ben olsam Japonca seçerdim çünkü kolay bulunmuyor ve Türkçe'ye gayet yakın bir dil. Misal;
Türkiye = Toruko Türkiye'ye = Toruko e Türkiye'de = Toruko de Türkiye'den = Toruko kara ( normalde biliyorsun İngilizce ve Almancada from Turkey ya da aus der Turkei gibi şeyler söylenir)
.... 'nın .... 'ı = .... no .... (isim tamlaması vb. ancak japonlar baya şey için kullanıyor)
Bunun dışında İngilizce'de 12 tane zaman (tense) Japonca'da 2 tane zaman var. 1-) Geçmiş zaman 2-) Geçmemiş zaman
Kelimelerin hepsi çoğul, tekilleri artikelleri ıvırı zıvırı yok. Kültür olarak da Türk kültürüne yatkın diyebilirim.
Alfabe olarak 3 tane alfabe kullanırlar. Hiragana, Katakana ve Kanji.
Hiragana öz Japonca sözcükleri yazmak için kullanılır. Harfler yuvarlak şekildedir (köşeli değil). Yaklaşık 46 harf içerir. Katakana yabancı sözcükleri yazmak için kullanılır. Misal biz de İngilizceden sözcük alıyoruz ama pat diye geçiriyoruz onlar farklı alfabe ile yazıyor. Köşeli bir alfabe ve hiragana ile nerdeyse aynı miktarda harf içeriyor. Son olarak kanji ise, her kelimenin, olayın birer sembol ile yazıldığı çin kökenli bir alfabe. 30 bin civarı harf içeriyor. Yaklaşık 2 bin tanesi ile gazete okuman mümkün diye biliyorum.
Zor olan sadece birkaç şey var. (Sayma sayıları gibi) Ancak boşver onları daha Japonlar bile sözlüğe bakıyor. Geçen yürüyorum dedi misal Tavşanı hayvan gibi sayıyorsun ama kulağı var o yüzden uzun bir nesneymişcesine de sayabilirsin dediydi. Anime izleyerek bol bol dinleme pratiği yapabilirsin çok zevkli. Ancak dili tam öğretmez aşinalık kazandırır.
Bunun dışında Almanca'yı karşılaştırırsam. Almanca'da her kelime çeşitli zorluklarıyla gelir ve genellikle düzensiz (irregular, unregelmäßig) dediğimiz sınıfta yer alır. Örneğin isim (Nomen) tipinde bir kelimeyi,
Artikeliyle, çoğuluyla varsa özel çekimiyle, kullanımıyla ezberlemeli ve öyle anlamını bilmelisin. Aynı şekilde fiilleri ise, geçmiş zaman halleriyle, kullanıyla, çoğu şeyiyle bilmen lazım.
Misal en basitinden ilk öğrenilen fiil "sein" denilen fiil. Normalde diğer fiiller misal machen, Ich mache, du machst, er/sie/es macht, wir machen, ihr macht, sie/Sie machen olarak giderken. "sein" dediğimiz bu mahlukat, Ich bin, du bist, er/sie/es ist, wir sind, ihr seid, sie/Sie sind olarak gidiyor. Geçmiş zamanında (Prät) diğer fiiller te alırken ( wollen, wollten veya sollen, sollten gibi) bu fiilimiz direk waren oluyor. Ich war, du warst ... Sonracığıma diğer fiiller mastar halini atıp emir kipine geçebilirken bu fiilimiz sei oluyor gibi gibi diyebilirim. Sözcük dizimi İngilizcedeki gibi değil, canı çektiğinde fiil başa gelir sona gider ama her zaman 2. sırada olur gibi. Bazen yanyana 4 tane fiil görüp cümleyi okuduktan sonra hiçbir anlam çıkartamamak gibi şeyler de vardır. Ayrılan fiiller var (aufpassen, Ich passe auf dich auf hazır örnek vermişken sabit ilgeçlerle de kullanılanları var) Yani bir ton yeni şey öğrenmen gerekecek. Almanya'da yaşamadan Almanca öğrenmenin kolay olmadığı kanaatindeyim.
Bu 2 dil hakkında yorum yaptım, Japonca'yı Almanya'dayken öğrenmiştim. Doğal olarak Almanca olarak Japonca öğrettiler. Bu 2 dil birbirine pek de yatkın değil ama Türkçe olarak Japonca öğretseler daha anlaşılır olurdu. Kültürel şeyler benziyor diyebilirim. Son bir örnekle kapatayım konuyu, bizde misal kız düşürmek deyimi vardır. Bir tane animede işte kahramanın "kızı düşürme" görevi oluyordu. Kızı kendine aşık etmeye çalışıyordu, edemiyordu. En sonunda kızı itiyordu, düşürüyordu ve oyunu bitiriyordu. Sonuç olarak alfabesi zor, osu busu zor ancak "İngilizce" var iken eğer Almanya'da yaşamayacak isen Almanca gereksiz diyorum. Çünkü kullanım alanı yok. Anca alman bulursan konuşursun ki İngilizceleri çok iyi ( en son alman kızla konuşurken bana kitap okur musun diye sordu, ben de okurum dedim. Çıkarttı 900 sayfa ejderhalı bir kitap, İngilizce dilinde hem de. Ben de fantastik şeyleri okurum dedi. Ki bu kız, üniversitesinde başarılı olamayıp okuldan atılmış bir kız) Neyse işte demem o ki, bilim yapacaksan en alası İngilizce'de de bulunuyor. Almanca'yı öğren aradan 2-3 sene geçer unutursun. Ancak İng. hayatının her alanında karşına çıktığından sürekli gelişiyor. Ha Japonca da unutulur ama, zor bulunan ve önemli bir dil olarak gördüğümden, üstüne gidersin diye umuyorum. Diğer diller hakkında ise çok tecrübeli değilim yorum yapmıyorum.
Kolaylık açısından soruyorsan en rahat öğreneceğin dil Japonca olur. Kanjiler hariç
bana sorarsan kolaylik ve grammer acisindan ispanyolcadir. 2 yil ispanyolca dersi gordum lisede. grammer olarak turkceye benziyo. mesela beber icmek fiili. yo bebo ben iciyorum demek. tu bebes sen iciyosun demek. turkce gibi anliycagin. iciyorum iciyosun iciyorlar vs. oyle degisiyo tum fiiller ve soylenis olarak da baya kolay bi kac ozel harf disinda nerdeyse tamami turkce gibi okuyosun..
quote:
Orijinalden alıntı: Spyxxx
Ben olsam Japonca seçerdim çünkü kolay bulunmuyor ve Türkçe'ye gayet yakın bir dil. Misal;
Türkiye = Toruko Türkiye'ye = Toruko e Türkiye'de = Toruko de Türkiye'den = Toruko kara ( normalde biliyorsun İngilizce ve Almancada from Turkey ya da aus der Turkei gibi şeyler söylenir)
.... 'nın .... 'ı = .... no .... (isim tamlaması vb. ancak japonlar baya şey için kullanıyor)
Bunun dışında İngilizce'de 12 tane zaman (tense) Japonca'da 2 tane zaman var. 1-) Geçmiş zaman 2-) Geçmemiş zaman
Kelimelerin hepsi çoğul, tekilleri artikelleri ıvırı zıvırı yok. Kültür olarak da Türk kültürüne yatkın diyebilirim.
Alfabe olarak 3 tane alfabe kullanırlar. Hiragana, Katakana ve Kanji.
Hiragana öz Japonca sözcükleri yazmak için kullanılır. Harfler yuvarlak şekildedir (köşeli değil). Yaklaşık 46 harf içerir. Katakana yabancı sözcükleri yazmak için kullanılır. Misal biz de İngilizceden sözcük alıyoruz ama pat diye geçiriyoruz onlar farklı alfabe ile yazıyor. Köşeli bir alfabe ve hiragana ile nerdeyse aynı miktarda harf içeriyor. Son olarak kanji ise, her kelimenin, olayın birer sembol ile yazıldığı çin kökenli bir alfabe. 30 bin civarı harf içeriyor. Yaklaşık 2 bin tanesi ile gazete okuman mümkün diye biliyorum.
Zor olan sadece birkaç şey var. (Sayma sayıları gibi) Ancak boşver onları daha Japonlar bile sözlüğe bakıyor. Geçen yürüyorum dedi misal Tavşanı hayvan gibi sayıyorsun ama kulağı var o yüzden uzun bir nesneymişcesine de sayabilirsin dediydi. Anime izleyerek bol bol dinleme pratiği yapabilirsin çok zevkli. Ancak dili tam öğretmez aşinalık kazandırır.
Bunun dışında Almanca'yı karşılaştırırsam. Almanca'da her kelime çeşitli zorluklarıyla gelir ve genellikle düzensiz (irregular, unregelmäßig) dediğimiz sınıfta yer alır. Örneğin isim (Nomen) tipinde bir kelimeyi,
Artikeliyle, çoğuluyla varsa özel çekimiyle, kullanımıyla ezberlemeli ve öyle anlamını bilmelisin. Aynı şekilde fiilleri ise, geçmiş zaman halleriyle, kullanıyla, çoğu şeyiyle bilmen lazım.
Misal en basitinden ilk öğrenilen fiil "sein" denilen fiil. Normalde diğer fiiller misal machen, Ich mache, du machst, er/sie/es macht, wir machen, ihr macht, sie/Sie machen olarak giderken. "sein" dediğimiz bu mahlukat, Ich bin, du bist, er/sie/es ist, wir sind, ihr seid, sie/Sie sind olarak gidiyor. Geçmiş zamanında (Prät) diğer fiiller te alırken ( wollen, wollten veya sollen, sollten gibi) bu fiilimiz direk waren oluyor. Ich war, du warst ... Sonracığıma diğer fiiller mastar halini atıp emir kipine geçebilirken bu fiilimiz sei oluyor gibi gibi diyebilirim. Sözcük dizimi İngilizcedeki gibi değil, canı çektiğinde fiil başa gelir sona gider ama her zaman 2. sırada olur gibi. Bazen yanyana 4 tane fiil görüp cümleyi okuduktan sonra hiçbir anlam çıkartamamak gibi şeyler de vardır. Ayrılan fiiller var (aufpassen, Ich passe auf dich auf hazır örnek vermişken sabit ilgeçlerle de kullanılanları var) Yani bir ton yeni şey öğrenmen gerekecek. Almanya'da yaşamadan Almanca öğrenmenin kolay olmadığı kanaatindeyim.
Bu 2 dil hakkında yorum yaptım, Japonca'yı Almanya'dayken öğrenmiştim. Doğal olarak Almanca olarak Japonca öğrettiler. Bu 2 dil birbirine pek de yatkın değil ama Türkçe olarak Japonca öğretseler daha anlaşılır olurdu. Kültürel şeyler benziyor diyebilirim. Son bir örnekle kapatayım konuyu, bizde misal kız düşürmek deyimi vardır. Bir tane animede işte kahramanın "kızı düşürme" görevi oluyordu. Kızı kendine aşık etmeye çalışıyordu, edemiyordu. En sonunda kızı itiyordu, düşürüyordu ve oyunu bitiriyordu. Sonuç olarak alfabesi zor, osu busu zor ancak "İngilizce" var iken eğer Almanya'da yaşamayacak isen Almanca gereksiz diyorum. Çünkü kullanım alanı yok. Anca alman bulursan konuşursun ki İngilizceleri çok iyi ( en son alman kızla konuşurken bana kitap okur musun diye sordu, ben de okurum dedim. Çıkarttı 900 sayfa ejderhalı bir kitap, İngilizce dilinde hem de. Ben de fantastik şeyleri okurum dedi. Ki bu kız, üniversitesinde başarılı olamayıp okuldan atılmış bir kız) Neyse işte demem o ki, bilim yapacaksan en alası İngilizce'de de bulunuyor. Almanca'yı öğren aradan 2-3 sene geçer unutursun. Ancak İng. hayatının her alanında karşına çıktığından sürekli gelişiyor. Ha Japonca da unutulur ama, zor bulunan ve önemli bir dil olarak gördüğümden, üstüne gidersin diye umuyorum. Diğer diller hakkında ise çok tecrübeli değilim yorum yapmıyorum.
Baştan sonuna kadar bir çırpıda okudum yazdıklarınız gayet mantıklı ve açıklayıcı olmuş çok teşekkür ederim.Almanca konusunda ise haklısınız dün bir arkadaş da yazmıştı almanca almanya ve bir kaç ülkede konuşuluyor diye.Büyük ihtimal sizinde tavsiyenizin etkisiyle japonca alacağım.En azından herkes tarafından bilinmeyen bir dil ve türkçeye de benziyor.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme