Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Kasım 2002 seçimlerinden önce ve sonra Bekir Coşkun'un Hürriyet'te yazdığı yazıları köşesine taşıdı. "1 Kasım 2002'de, tarihi seçime sadece iki gün kala “Söz Sizin” başlığıyla şunu yazmıştı. ★ Artık neredeyse son saatler, bir daha ne zaman söz size düşer, ne zaman ülke yönetimini size sorarlar bilemem. İyi düşünmelisiniz. Son pişmanlık fayda etmiyor. Pazar günü sandık başına gittiğinizde, elinizde tuttuğunuz oy pusulasına bir kez daha bakıp, onun anlamını ve değerini bilmelisiniz. O iradenizdir. Aklınız, vicdanınız, mantığınız, sözünüz, diliniz, beyniniz, kişiliğinizdir o. O pusula sizsiniz. Bu yüzden ‘‘her toplum layık olduğu yönetimi bulur'' diyorlar. Diyelim ki yalancılara-hırsızlara oy verip, sonra ‘‘hırsız var!'' diye bağırmaya hakkınız yok. Olamaz… Çünkü siz onayladınız. Bile bile, göre göre, “hırsız'' dediklerinizin tümünün, bir zamanlar sizin oylarınızla gelip hırsızlık yaptıklarını gördünüz. Önce sizi çaldılar. Çünkü hırsız kimlik sormaz. Gözlerinizi açmalısınız. Ne istediğinizi bilmelisiniz… Çağdaş bir ülke, çağdaş bir toplum içinde, çağdaş bir insan gibi yaşamak mı? Gericilere oy verip ‘‘geri gittik'' demeye hakkınız yok. Yöneticileri karanlık, ama kendisi aydınlık bir ülke yok, hiç de olmadı. Olamaz. Çağdaş olmayan insanların peşine takılıp, çağdaşlığa nasıl varılır? Neredeyse saatler kaldı… İyi düşünmelisiniz. ★ 2 Kasım 2002'de, tarihi seçime sadece bir gün kala “İyi Düşünün” başlığıyla şunu yazmıştı. ★ Bu, cumhuriyet tarihinin en önemli üçüncü seçimi. Birinci önemli seçim; çok partili yaşama geçtiğimiz, DP'yi iktidara getiren 1950 seçimleriydi. İkincisi; Özal'ı iktidara getiren 1983 seçimleri. Ve bu üçüncüsü, yarın. Tarih 2002. 1950'deki birinci önemli seçimler, siyaseti cami avlusuna taşıyan, halk yerine ayrıcalıklı bireylerin, devlet yerine parti ocaklarının öne çıktığı siyasi değişimdi. 1983'teki ikinci önemli seçimler, orta sınıfı ortadan kaldıran, sadece yoksullar ile zenginlerin var olduğu, serbest piyasa sisteminin ekonomik değişimi. Ya bu üçüncü önemli seçimler? Siyasi İslam'ın muhtemel iktidarı. Tersine devrim. 1950 ile 1983'ün küllerinden doğan… Gücünü 1950 ile 1983 anlayışlarının hukuksuzluk ve yoksulluğundan alan… 1950 ile 1983'te ekilen tohumların filizlenmesiyle ortaya çıkan, laik cumhuriyet düşmanlarının muhtemel zaferi. Üçüncü önemli seçimler yarın. Ne yazık ki; yoksulluğu-hukuksuzluğu elli senedir oylarıyla destekleyen çoğunluk, onlara kızınca bu sefer de onların bir yan ürününü, laik cumhuriyet düşmanlarını iktidara getiriyor. Hazin… Ama gerçek. Yarın üçüncü önemli seçim var. Bazı seçimlerin sonuçları bir seçim döneminin, üç-beş yılın çok ötesine uzanıp gider. Bu öyle bir seçim. Diyelim ki Hitler'e oy vermiş olan Almanlar, hâlâ ondan kurtulmuş değiller. Bugün çoğumuzun isyanına neden olan yoksulluk ve hukuksuzluğun da geçmişte yapılan yanlış tercihlerimizin sonucu olduğunu unutmamalısınız. Bence bu yarınki seçimlerin sonuçları bir seçim döneminin çok ötelerine uzanacak kadar önemli. İyi düşünmelisiniz. Çağdışı ve karanlık ideolojilerle, ne zenginliğe, ne hukuka, ne demokrasiye, ne aydınlık günlere varılabilir. Karanlığa düşmemeli Türkiye. Bu cennet kadar güzel ülke bunu hak etmedi. Yazıktır. ★ Ve, seçimden sadece bir gün sonra, seçimden sonraki ilk yazısında “Müstahak” başlığıyla şunu yazmıştı. ★ Sizleri kutlarım. Sizleri birçok şey için kutlarım. Akp'yi tek başına iktidar yaparak, Türkiye'nin çağdaş dünyada gerçek yerini almasında, bu inanılmaz tercihi yaptığınız için, kutlarım. Kim ne derse desin, kim daha seçim sabahından başlayarak yalakalık yapmaya, yeni iktidara hoş görünmek için bahaneler-teoriler uydurmaya başlarsa başlasın… Bu, dinci siyasetin iktidarıdır. Ve, onu tek başına iktidar yaptınız. Bizler burada yırtındık, siyasi İslam'ı tek başına Türkiye'nin başına getirdiniz, kutlarım. Yanılıp, bu yazı için sizden özür dilemeyi çok isterim. Sizler ise bundan böyle politikacılardan yakınmaktan, onları şikayet etmekten vazgeçmelisiniz. Siz seçtiniz. Elbette Mustafa Kemal'in aydınlık çocukları ayrı. Onlar gözyaşlarını silsinler. Hayırlı olsun size Akp. Kutlarım. ★ Bir yıl önce aramızdan ayrılan Bekir Coşkun, benim için işte buydu. ★ Testi kırılmadan önce uyarandı. ★ Öngörüleri, cesareti ve satmadığı kalemiyle, mükemmel bir Cumhuriyet aydınıydı. ★ 2022'nin kasım ayında muhtemelen seçim olacak. Bu yazıların üzerinden tam 20 yıl geçmiş olacak. “Yanılıp, bu yazı için sizden özür dilemeyi çok isterim” demişti… Türk milleti sandık başına gittiğinde, 20 yıl sonra da olsa, bu 20 yılın her saniyesinde haklı çıkan Bekir Coşkun'dan özür dileme erdemini gösterebilmeli." www.gercekgundem.com 20 yıl önce Hürriyet'te yayımlanan yazı gündeme düştü: '1 Kasım 2002 seçimlerinden iki gün önce...' https://www.gercekgundem.com/medya/307198/20-yil-once-hurriyette-yayimlanan-yazi-gundeme-dustu-1-kasim-2002-secimlerinden-iki-gun-once |
20 yıl önce yazılan 20 yılı anlatan yazı
-
-
bir konuyu cahil insana ne kadar anlatırsan anlat anlamaz; illa yaşayacak da deneyimleyecek de... anca öyle anlar
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lazer__ -- 20 Ekim 2021; 10:36:48 > -
Boş bir yazı olmuş. İçinde bir tane ekonomi ile alakalı unsur yok. Diyor ki orta sınıf yok edildi. Asgari ücretin 100 dolar olduğu, memurların 200 250 dolara çalıştığı yerde orta sınıf zaten olamaz. Onlar fakir zaten. Hayır öyle lanse ediliyor ki chp gibi laik sol partiler zamanı uçuyorduk. 1000 dolar asgari ücret alıyorduk. Geldi islamcılar bunu düşürdü. Akp 20 senedir iktidar da ise en büyük sebebi ekonomi. Mesela 2009 da global kriz olduğunda akp nin oyları baya düşmüştü.
Yazı hep siyasal islam üzerine. Şimdi bakıyoruz chp hep ekonomi üzerine siyaset yapıyor. %30 luk sol kesimi iktidar edecek sistem yok ülkede. Ya nüfusunu arttır veya güzel ortaklıklar ile en azından söz sahibi ol. -
Sen hangi zaman araligindan bahsediyorsun, 80 oncesi farkli, 80 sonrasi farkli, hangi donem ?
Diger bir konu, hangi iktidar akp kadar uzun sure ulke yonetiminde tek basina iktidarlik yasadi.
Ulke yonetimi uzun vadeli bir istir aslinda, sen plan yaparsin, hopl bi sonraki secimlerde baskasi gelmis senin proje rafa kalkmis, hep oyle olmadi mi. Peki ya akp doneminde, adamlar kesintisiz iktidarlik yasadi, ustelik yetki konusunda da sorun yasamadilar. Eee ozamam neden elestirdiginiz o donemlere gore fark yaratamadilar, neden sonuc yine ayni kapiya cikti 20 yilin sonunda. Bosamiyidi 20 yillik iktidarlik. Ben sahsen 20 yil bir partiyi iktidar yapsam, bunun icin oy versem, 20 yil sonra yine oncekilerden farksiz olsa, kendimi kotu hissederim, kandirildim diye dusunurum. -
Rahmetli Kamer Genç, Türkan Saylan, ekonomistler, paşalar, ve daha niceleri bu günlerin geleceğini sezip çok uyardılar ama halk bir türlü uyanmadı ve halen uyanmamak için ısrar eden dolu.
-
chp daha devletçi bir parti. chp başa geldiğinde herşey güllük gülistanlık olacak zannediyorlar. devletçi partiler halktan daha çok vergi toplar. çünkü sosyal devlet anlayışı hat safhaya çıkar.
bkz: almanya, norveç, isveç, danimarka'daki vergileri araştırınız. belirli bir gelir sonrası --> gelir vergisi %50 ve üstü.
-
Bizde toplumsal bir olgu sanırım,çocukluktan gelen.
Çocuğa soba sıcak dokunma dersin gider dokunur yanar.
Sonra ağlar.
-
algı kasarken şunu söylemeyi atlamışsın:
o ülkelerin bir kısmında belli miktarın altında vergi dahi alınmaz
çoğunda standart kazanan yani 55k euroya kadar düşük vergi alınır %15 kadar
55k üstü yüksek gelire girdiği için yüksek vergi alınır yani düz geçinenden değil zenginden daha çok vergi alınır
yani kısaca milyarlık borcu olan cukkacı hortumcu müteahhitlerin devasa vergi borçları silinmez onlardan daha çok vergi alınır.
Herşeyin güllük gülistanlık olmayacağını söylerken güllük gülistanlık bolluk içinde yaşayan ülkelerdeki vergilerle saçmalayarak kendi topuklarına sıkmışsın.
-
Örnek ülkelerin gelirleri devler ligi refah seviyesi de ona göre pasaportlarının reddedildiği bir ülke de yok .
Forumun meşhur anti-muhaliflerinin bile akrabaları bu ülkelerde. Almanya'da emmim Norveç'de dayım İsviçre'de teyzem var diye göğüslerini gere gere anlatıyorlar.
Sosyal devlet anlayışına sahip olamayan bir toplulukta vatandaş kavramı yoktur. Belirli zümreler vardır çünkü anaparacılık kapitalcilik vardır. Anaparayı kapitali elinde tutanları kayırmaları da normaldir.
Burada üzerinize düşen karar vermek vatandaşdan yana sosyalist bir yaklaşım mı yoksa vatandaşın vergilerinin üzerine inşa edilmiş bir sistemle büyüyen kapitalist yaklaşım mı?
Tabi ki kimse kimsenin seçme hakkına karışamaz ama oy verirken nasıl bir geleceğe kadar verdiğinizi unutmamakta fayda var.
-
üretim yeterli değil. dolaylı vergi oranı %68. dolayısıyla tüketimden alınan vergiler üzerine kurulu bir vergi sistemi mevcut. esnafa vergi muafiyeti getirildi. bu vergi kaybı bordrolu çalışanın üzerine binecek demektir. türk ekonomisinin sorunu kayıtdışılıktır ve geliri yüksek olanlardan adam akıllı gelir vergisi alınamamasıdır. diş hekimleri dünya kadar iş yapar, kaçı vergi veriyor? kuyumcular aynı şekilde. dolaylı vergiler bu yüzden şişiyor işte.
ben de sizinle aynı düşünüyorum. iktidarlar her zaman iş dünyası ile iyi geçinmiş ve teşvik vermiştir. gelecek iktidar da muhtemelen aynı olacak. siyaset yalan üzerine kuruludur.
ben liberal bir ekonomiyi savunuyorum. gelir vergileri düşürülsün, dolaylı vergiler azalsın buna paralel kamu yüküde azalsın. abd benzeri sistem en güzeli.
-
Evet bu konuda hak veriyorum fakat gelecek iktidarın ne yapacağını bilemeyiz ve eğer yaparlarsa tepkimizi koymamız gerekir, yoksa bu iş böyle gitmez, halkın dayanacak gücü kalmadı.
-
Türkiye'de ekonomik sistemde işleyiş sorunu var. Mesela ÖTV var, Avrupa Birliği Uyum Yasası çerçevesinde zorunlu tutuldu. İletişim vergisi ile karıştırıp deprem vergisi diyenler var. Bu doğru değil. ÖTV AB uyum yasaları çerçevesinde getirilmiştir.
ÖTV, hem vergi geliri hemde cari açığı frenlemek üzerine kurulmuştur.
Ama düşük gelirli vatandaşı ezdirmemek için şunu yaparsın.
Ailelere vergisiz fiyatı xyz TL olan giriş seviye araçlarda (egea,clio,symbol) daha düşük ÖTV belirlersin, veya KDV oranında indirim yaparsın.
Yani ihtiyaç sahibi insana bir sübvansiyon sistemi getirirsin.
Lüks sınıfa giren veya XYZ TL limiti üstünde olan araçlardan daha çok vergi alıp, zenginden düşük-orta gelirliye transfer yapmış olursun.
Ama sistem böyle değil, bugün bayiye gidin 20 tane araba alacağım diyin, millet ne ötv ödüyosa aynısını ödeyip çıkarsınız.
-
Bazıları uzak geleceği görebilecek kadar vizyon sahibiyken bazıları burnunun ucunu bile göremeyecek hatta yemekte olduğu kazıları bile hissedemeyecek kadar kör ve cahil olabiliyor.
Sen hangi zaman araligindan bahsediyorsun, 80 oncesi farkli, 80 sonrasi farkli, hangi donem ?
Diger bir konu, hangi iktidar akp kadar uzun sure ulke yonetiminde tek basina iktidarlik yasadi. Ulke yonetimi uzun vadeli bir istir aslinda, sen plan yaparsin, hopl bi sonraki secimlerde baskasi gelmis senin proje rafa kalkmis, hep oyle olmadi mi. Peki ya akp doneminde, adamlar kesintisiz iktidarlik yasadi, ustelik yetki konusunda da sorun yasamadilar. Eee ozamam neden elestirdiginiz o donemlere gore fark yaratamadilar, neden sonuc yine ayni kapiya cikti 20 yilin sonunda. Bosamiyidi 20 yillik iktidarlik. Ben sahsen 20 yil bir partiyi iktidar yapsam, bunun icin oy versem, 20 yil sonra yine oncekilerden farksiz olsa, kendimi kotu hissederim, kandirildim diye dusunurum. |
algı kasarken şunu söylemeyi atlamışsın: o ülkelerin bir kısmında belli miktarın altında vergi dahi alınmaz çoğunda standart kazanan yani 55k euroya kadar düşük vergi alınır %15 kadar 55k üstü yüksek gelire girdiği için yüksek vergi alınır yani düz geçinenden değil zenginden daha çok vergi alınır yani kısaca milyarlık borcu olan cukkacı hortumcu müteahhitlerin devasa vergi borçları silinmez onlardan daha çok vergi alınır. Herşeyin güllük gülistanlık olmayacağını söylerken güllük gülistanlık bolluk içinde yaşayan ülkelerdeki vergilerle saçmalayarak kendi topuklarına sıkmışsın. |
Rahmetli Kamer Genç, Türkan Saylan, ekonomistler, paşalar, ve daha niceleri bu günlerin geleceğini sezip çok uyardılar ama halk bir türlü uyanmadı ve halen uyanmamak için ısrar eden dolu. |
Örnek ülkelerin gelirleri devler ligi refah seviyesi de ona göre pasaportlarının reddedildiği bir ülke de yok . Forumun meşhur anti-muhaliflerinin bile akrabaları bu ülkelerde. Almanya'da emmim Norveç'de dayım İsviçre'de teyzem var diye göğüslerini gere gere anlatıyorlar. Sosyal devlet anlayışına sahip olamayan bir toplulukta vatandaş kavramı yoktur. Belirli zümreler vardır çünkü anaparacılık kapitalcilik vardır. Anaparayı kapitali elinde tutanları kayırmaları da normaldir. Burada üzerinize düşen karar vermek vatandaşdan yana sosyalist bir yaklaşım mı yoksa vatandaşın vergilerinin üzerine inşa edilmiş bir sistemle büyüyen kapitalist yaklaşım mı? Tabi ki kimse kimsenin seçme hakkına karışamaz ama oy verirken nasıl bir geleceğe kadar verdiğinizi unutmamakta fayda var. |
bir konuyu cahil insana ne kadar anlatırsan anlat anlamaz; illa yaşayacak da deneyimleyecek de... anca öyle anlar
|
Bizde toplumsal bir olgu sanırım,çocukluktan gelen. Çocuğa soba sıcak dokunma dersin gider dokunur yanar. Sonra ağlar. |
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X