Şimdi Ara

81 İlde İcme suyundaki arsenik miktarları kontrol ediliyor

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
1.290
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sağlık bakanlığı 81 ilde arsenik miktarlarını kontrol ettiriyor.

    http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp?PID=318&haberID=472054

    İlgili diyer haberler:

    81 İLİN İÇME SUYU KONTROL EDİLECEK
    Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ankara ve İzmir'de ''içme sularında insan sağlığını tehdit eden bulgular olduğu'' iddiaları üzerine, ''Türkiye genelinde 81 ilde içme sularındaki arsenik seviyelerini tekrar kontrol ettiriyorum, arkadaşlarıma bu talimatı verdim'' dedi.

    Hekimevi'nde sağlık muhabirleri ile bir araya gelen Akdağ, gazetecilerin sağlık gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.

    Ankara'nın su ihtiyacını karşılamak üzere Büyükşehir Belediyesince Kızılırmak'tan getirilen suda ''arsenik oranının yüksek çıktığı'' yönündeki iddialara açıklık getiren Akdağ, Ankara'nın içme suyunun, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü ve bu müdürlüğe bağlı Halk Sağlığı Laboratuvarı hem de Hıfzıssıhha tarafından düzenli olarak kontrol edildiğini söyledi.

    Akdağ, Ankara halkına verilen içme suyu incelenirken, belediyenin tesislerindeki çıkış noktasından ve gün içerisinde de çeşitli semtlerde musluklardan akan sulardan numune alınarak inceleme yapıldığını belirterek, ''Sağlık Bakanlığı, şu ana kadar Ankara'ya verilen içme suyunda standartların üstünde hiçbir kimyasala, standartların üstünde hiçbir ölçüme rastlamış değildir'' dedi.

    Musluk suyu içtiğimiz oldu

    Akdağ, bir gazetecinin, ''Siz evinizde normal şebeke suyunu içiyor musunuz'' sorusuna, ''Ben, Ankara'ya geldiğim günden itibaren büyük damacana sularını soğutan bir cihaz var, onu kullanıyorum. Ancak damaca suyunun kalmadığı durumlarda benim de çocuklarımın da musluktan su içtiğimiz oldu'' cevabını verdi.

    Suyun sağlıklı olması kadar tadının da önemli olduğunu anlatan Akdağ, ''Sağlıklı suyu içebilirsiniz ama tadını beğenmediğiniz için tercih etmiyor olabilirsiniz. Artık alışkanlık haline geldiği için genellikle kaynak suyu tüketiliyor. Bu ağız tadı ile ilgili yoksa suyun sağlıklı olup olmadığı ile bir ilgisi yok'' diye konuştu.

    İshal vakalarında artış yok

    Akdağ, bir gazetecinin, ''Kızılırmak suyunun verilmesinin ardından, ishal vakalarında bir artış oldu mu?'' soru üzerine ''Ankara'nın suyunda mikrobiyolojik açıdan hiçbir sıkıntı yok. Buna bağlı olarak hastanelerimizde artan bir ishal vakası falan da söz konusu değil'' dedi.

    Daha önceki yıllarda Ankara ishal vakaları görüldüğünü anımsatan Akdağ, bunların sebebinin Ankara çayı ile bazı kuyu suları ile sulanan sebzelerin tüketilmesinden kaynaklandığını söyledi.

    Akdağ, bunun tespit edilmesinden sonra, belediyenin bu konuda uyarıldığını ve gerekli tedbirlerin alındığını ifade ederek, ''Bu sularla sulanan sebzelerin vatandaşa ulaşması engellendi ve o problem ortadan kalktı'' diye konuştu.


    Arsenik incelemesi

    İzmir'in suyu ilgili olarak iddialarda iddiaların söz konusu olduğunun hatırlatılması üzerine Akdağ, şunları kaydetti:

    ''Bu tartışmaları, böyle siyasi polemik haline getirilmesiyle, açık söylüyorum vatandaşımıza büyük bir haksızlık yapılıyor

    Şimdi ben şunu yaptırıyorum. Madem toplumda böyle bir hassasiyet oluştu, İzmir de dahil olmak üzere Türkiye genelinde 81 ilde içme sularındaki arsenik seviyelerini tekrar kontrol ettiriyorum, arkadaşlarıma bu talimatı verdim.

    Dolayısıyla, bu şehirlerimizde belediye pompalarından su numunelerini, belediyeler ile il valiliği ile birlikte alacağız. Bu konu öyle sağa sola çekilemez. Hatta gerekirse basını da araya götürecek ve numuneleri beraber alacağız. Ondan sonra hangi ilin suyunda arsenik oranı fazlaymış onu göreceğiz. Çünkü vatandaşa haksızlık yapılmamalı, fazla ise fazla denilmeli.''

    Akdağ, ''arıtılamayacak su olmadığını'' da ifade ederek, ''İster Ankara, ister başka belediye olsun herhangi bir suyu halkına içirirken bu limitlerin üstüne çıkabilecek bir su ile karşılaştıklarında, bu suyu arıtarak halka verebilirler. Bugün yapılan arıtmalarını daha ileri bir arıtma düzeyine de getirebilirler'' dedi.

    İzmir'deki bazı bölgelerde numuneler temiz çıktı


    izmir'de 'içme sularında yoğun miktarda arsenik var' iddiaları inanılmaz bir hal aldı. Çünkü, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu çok önemli bir açıklamasıyla gündeme gelen ve 3.5 milyon İzmirliyi şoke eden "Vatandaşlarımıza 'suyu içebilirsiniz' diyemem!" sözleri üzerine belediye tarafından yapılan içme suyu tahlilleri açıklandı.

    İzmir'in içme suyundaki arsenik oranının yüksek olduğu iddiası üzerine, kentin belirli noktalarından su örneği alarak, analiz yapan İZSU ve İzmir Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü ekipleri, analiz sonuçlarının TS 266 içme ve kullanma suları standardında belirtilen 10 mg/lt arsenik limit değerlerinin altında kaldığını açıkladı.

    İzmir Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, son günlerde kamuoyu gündemine taşınan arsenik konusunda örnekleme modeliyle Çiğli (Egekent 2), Bayraklı, Konak (Alsancak), Narlıdere, Güzelbahçe, Menderes, Gaziemir, Karabağlar, Buca bölgelerindeki abonelerden rastgele alınan su örneklerinin sonuçlarının belirlendiği duyuruldu.

    Sonuçların, arsenik limit değerinin altında kaldığının tespit edildiği belirtilen açıklamada, sınır değerinin üstünde olduğu varsayılan yerlerdeyse İzmir Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü ile ortak çalışmaların devam ettiği bildirildi.


    İzmir’de Menemen, Sarıkız, Göksu ve Halkapınar’daki su kuyularında arsenik oranı, sınır değerlerin üzerinde çıktı. Bu durumu küresel ısınmaya bağlayan belediye, sorunun giderilmesi için çalışmalara başlandığını bildirdi.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentteki su kaynaklarının son 6 yıllık arsenik analiz sonuçlarını açıkladı.

    Açıklamada yer alan tabloya göre, 2006 yılı sonuna kadar İzmir’in tüm su kaynaklarında arsenik yoğunluğu açısından herhangi bir sorun bulunmuyor. Ancak 2007 yılından itibaren tüm değerler normal sınırlar içinde görülürken, yalnızca arsenik değerlerinde bir artış gözleniyor. Buna göre, Menemen, Sarıkız, Göksu ve Halkapınar’daki su kuyularında, arsenik oranı 10 mikrogram/ miligram’ın üzerinde çıktı.

    İçme suyu kuyularında görülen bu değişimi küresel ısınmaya bağlayan Büyükşehir Belediyesi, sorunun çözümü için Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ile yapılan protokol çerçevesinde bir çalışmanın başladığını bildirdi.

    Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, “Kaynak sularındaki arsenik değerlerinin artışına paralel olarak Göksu kuyuları devreden çıkarılmış, arıtma sistemi ile ilgili başlatılan çalışmalar hızlandırılmıştır” dedi.


    Arsenikli su ne yapar

    EÜ FEN FAKÜLTESİ KİMYA BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. HENDEN AÇIKLADI
    'Kansorejen etkiye sahiptir'

    "1 litresinde 10 mikrogramı geçen arsenikli suyun, uzun yıllar alımı halinde cilt, akciğer ve tiroid kanserleri ortaya çıkabiliyor"

    "Toprakları arsenik zengini olan Ege Bölgesi'nde özellikle kuyuların ağır metal bakımından kontrolleri büyük önem taşıyor"

    NİHAL AŞKIN (HABER MERKEZİ)

    İzmir'in içme suyunda yüksek miktarda arsenik olduğu iddialarının ardından, şehir şebekesine su sağlayan 100 kuyudan 29'unun kapatılması üzerine Yeni Asır Gazetesi "Arsenik Dosyası"nı açtı. Konunun uzmanları, İzmir'in içme suyunun ne kadar güvenli olduğunu, arseniğin suya karışma yollarını, arsenikli sudan içen insanlara neler olabileceğini, dünyadaki içme suyu uygulamalarını Yeni Asır için tek tek yanıtladı. İzmir'de suyun patronu ve aynı zamanda da bu iddiaların muhatabı olan İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü ise, musluklarımızdan akan suyun hangi kaynaklardan nasıl temin edildiğini, hangi aralıklarla ve ne şekilde tahlil yapıldığını İzmir halkının bilgilendirmesi için anlattı.
    BirıÜüleşmiş Milletler'in 2006 tarihli İnsani Gelişme Raporu'nda, Türkiye, sularında arsenik zehirlenmesi ihtimali olan ülkeler arasında yer alıyor. Yeraltı sularında arsenik problemi olan başlıca ülkeler arasında Türkiye'nin yanısıra Arjantin, Bangladeş, Şili, Çin, Macaristan, Hindistan, Meksika, Tayvan, Vietnam gibi ülkeler de gösteriliyor. 1 litresinde 10 mikrogramı geçen arsenikli suyun uzun yıllar alımı halinde cilt, akciğer, yemek borusu, tiroid kanserlerine neden olduğu biliniyor. İlk çağlardan beri bilinen en zehirli elementlerden biri olan arseniğin İzmir'in sularına nasıl karışabildiğini yorumlayan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emür Henden, İzmir'deki sorunun bir endüstriyel kirlilikten ziyade doğal yapıdan kaynaklanmış olabileceğini belirtiyor.

    DOĞAL KÖKENLİ
    Henden, "Arsenik zehirleyici ve kansorejen etkiye sahiptir. Bir bölgede kanser vakası yaygınsa 'Burada kanser yaygın' deyip geçiliyor. Oysa işin temeline inmek lazım. Bir bölgede kanser yaygınsa ilk sorulması gereken "Bu bölgede arsenik analizleri yapıldı mı?" sorusu olmalıdır. Kanser için pek çok neden olabilir. Ancak ilk araştırılması gerekenlerden biri arseniktir" diye konuştu.
    Türkiye'nin ve özellikle Ege Bölgesi'nin arsenik bakımından çok zengin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Henden, bu nedenle bu bölgelerde yeraltı sularının çok daha titiz bir çalışma gerektirdiğini ifade etti.
    İzmir'deki sorunun bir çevre kirliliğinden ziyade doğanın kendi yapısından kaynaklanan bir olay gibi göründüğünü kaydeden Henden, İzmir'in suyundaki arsenik kirlenmesini şöyle değerlendirdi:
    "İzmir'in suyundaki arseniğin endüstriyel kökenli değil, doğal kökenli olduğunu sanıyorum. Arsenik toprakta katı halde ve genellikle çözülmeyecek yapıda bulunur. Doğada çözülmeyecek yapıda olan arsenik ya endüstriyel kullanımla zararlı hale gelebilir ya da yeraltı sularına doğal yollardan karışabilir. Yeraltı suları, arsenikli minerallerin bulunduğu bölgeden geçerken katı halde bulunan arseniği bir miktar çözerek ilerler. Bu durum da arseniğin suya karışmasına neden olur. Bir toprağın yapısında kırmızımsı bir görüntü varsa veya suyun dibinde kırmızı bir tortu geliyorsa o su mutlaka arsenik taramasından geçirilmelidir. Çünkü bu kırmızılık ya demiroksittir ya demirsülfürüdür. Bu demir oksit ve demir sülfürleri arseniği adeta bir mıknatıs gibi çekerler. Ancak, suda kırmızımsı tortu varsa bu durum 'kesinlikle arsenik vardır' anlamı taşımaz ama yine de arsenik olma olasılığı çok yüksektir. Ancak öte yandan kırmızı tortu olmayan bir suda da 'arsenik yoktur' denemez"

    DEĞERLER DEĞİŞİYOR
    İzmir içme ve kullanma suyunun yüzde 30'unu Tahtalı Barajı, yüzde 60'ını kuyular, yüzde 3'ünü Balçova Barajı ve diğer kaynaklardan temin ediliyor. Yeraltı sularının kuraklık, yoğun tüketim ve doğal pekçok nedenle sık sık yön değiştirmesi kuyu sularının kullanımını da güçleştiriyor. Zaten toprakları arsenik bakımından zengin olan İzmir ve Ege Bölgesi'nde özellikle kuyuların ağır metal bakımından kontrolleri büyük önem taşıyor. İzmir'in içme suyundaki en önemli sıkıntısının yeraltı kaynakları olduğunu kaydeden Henden özellikle Karşıyaka ve Bornova bölgesine su temin eden kuyularla ilgili olarak şunları söylüyor:
    "İzmir'in en büyük sıkıntısı çok sayıda kuyusu olması. İçme ve kullanma suyumuzun yüzde 60'ı derin kuyulardan sağlanıyor. Bu kuyulardan devamlı analizler yapılıyor. Ancak, kuraklık olunca yeraltı suyu bileşim değerleri değiştirebilir. Arsenikli olmayan su bir anda arsenikli olmaya başlayabilir. Bu nedenle kuyulardan alınan suların tek tek şebekeye verilmesi yerine en uygun sistem, tüm kuyuların belirli merkezlerde toplanıp arıtılarak verilmesidir. Belli merkezlerde toplanan kuyu suları, hem bu merkezlerde harmanlanabilir, hem de kontrolleri tek bir elden yapılır. Arsenik yüksek ise, arıtma tesisi kurularak yeniden şebekeye verilir."

    Asıl mağdurlar kuyu açanlardır
    İzmir ve Ege'de kuyu suyu ve artezyen kullanımının çok yaygın olduğuna da dikkat çeken Prof.Dr.Emür Henden, evlerinde köylerinde yeraltı sularını kullananların da önemli tehdit altında olduğunu ifade ediyor. Bergama'da kuyu sularının tahlil edildiğini ve önemli bir bölümünün sınır değerlerin çok çok üzerinde çıktığını dile getiren Prof. Henden şu uyarılarda bulunuyor:
    "Biz hep büyükşehirleri göz önüne alıyoruz. Ancak, asıl mağdur olacak olanlar bahçesine kuyu kazıp kullanan Ege Bölgesi insanlarıdır. Geçen yıllarda Kimya Mühendisleri Odası'nın yönlendirdiği analizlerde Bergama'da bazı kuyularda çok yüksek oranda arsenik çıktı. Bir litrede 50 mikrogramın üzerinde arsenik çıktı. Yani insan sağlığı açısından derhal kullanımına son verdilmesi gereken bir oran. Dünyada litrede 10 mikrogramın üzerinde arseniğin zararlı kabul edildiği düşünülürse bu rakamın vehameti de kendiliğinden ortaya çıkar. O nedenle yeraltı kaynaklarının gelişigüzel halka verilmesine dur denilmeli. Örneğin Salihli, Akhisar gibi Ege'deki pekçok yerde doğal olarak arsenik çok yüksek."
    Suda arsenik çıkmasının o su kaynağından vazgeçileceği anlamı taşımadığını da vurgulayan Henden, arsenikli suların dünyada çeşitli yöntemlerle arıtıldığını belirtiliyor. Suyun günümüzde çok değerli olduğunu ve teknoloji yardımıyla yeniden kullanılabileceğini kaydeden Henden, şunları söyledi:
    "Arsenikli su konusundaki çözüm arıtma sistemlerinin kurulmasıdır. Dünyada suyu arsenik bakımından zengin olan birçok ülke arıtma sistemleriyle arsenikli sularını arıtmakta. İzmir'de de bu kuyular tek tek tespit edilip ne kadar arsenik varsa arıtılabilir. Her kuyunun başına bir arıtma sistemi konulabileceği gibi kuyulardan gelen sular tek bir merkezde toplanıp burada arıtmadan geçirildikten sonra yeniden şehir şebekesine verilebilir."

    Türkiye'de tarama yok
    Dünyada içme sularının sık sık ciddi arsenik taramalarından geçirildiğini kaydeden Henden, Türkiye'de birçok bölgede arsenik sorunu bulunmasına rağmen herhangibir tarama yapılmadığını belirtiyor. Ege'nin birçok bölgesinde sulara arsenik karışmasından olayı ciddi zehirlenme vakalarınınn dahi yaşandığını kaydeden Prof. Henden şunları söylüyor:
    "Türkiye'de birçok bölgemizde yeraltı sularında arsenik tehdidi vardır. Ancak Türkiye'de ne yazık ki, bu konuda yeterli bir tarama yapımlmamıştır. Sansasyonel haberler çıkınca devlet işe sahip çıkıyor. Arsenik tartışmalarının ardından da Sağlık Bakanlığı 81 ilde tarama başlattı."
    Ağır metallerin insan vücudunda birikerek çeşitli zararlara yol açtığını kaydeden Henden, 81 ilde başlatılan içme suyu taramasının sadece arsenik ile sınırlı kalmaması gerektiğini özellikle vurguluyor. Prof Henden ağır metallerin insan sağlığına etkileri konusunda şunları söylüyor:
    "Sağlık Bakanlığı'nın 81 ildeki taraması sadece arsenik ile sınırlı kalmamalıdır. Ağır metallerin hepsi vücutta birikir ve toksik veya kanserojen etkiye sahiptir. Bu nedenle katmiyum, civa, antimon, selenyum metalleri de taranmalıdır. Bu metallerin hepsi analizi zor olan metallerdir. Karaciğer, böbrek, dalakta birikerek uzun vadde organ yetmezliğine, sinir sistemi bozukluğuna neden olur. Sonra hastalar peş peşe gelmeye başlayınca nedeni bilinmez ve 'Böbrek yetersiz' denilir geçilir. Oysa ki, organ yetmizliklerinin temelinde bu tür sorunlar olabilir. Bu nedenle ağır metal taramaları çok önemlidir ama maalesef ülkemizde yeterince önemsenmemektedir."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi R635X -- 3 Temmuz 2008; 8:35:09 >







  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.