Müjdat Yetkiner tam 17 yıl F.Bahçe forması giydi. Takımın 100. yıl için özel olarak hazırladığı formalarda onun resmi yoktu. Buna çok üzüldü. Efsane oyuncu, “Bu Başkan Aziz Yıldırım’ın ayıbı.” diyor.
Liberoya futbolcu mu alındı, o sağ kanada geçerdi. Sağ kanat için oyuncu mu transfer edildi, o orta sahaya kayardı. Orta saha için bomba yıldız mı getirildi, o defansa çekilirdi. Ne yönetimler, ne yabancılar ne de teknik direktörler; kimse onu çok sevdiği F.Bahçe formasından alıkoyamadı. Gelen yabancıları kulübeye oturttu. Adı bir ara liberosavara bile çıktı. Bugün 100. yılını kutlayan F.Bahçe’ye 17 yıl boyunca hizmet etti. Sarı-Lacivertli formayı en fazla giyen oyuncu olarak tarihe geçti. Müjdat Yetkiner’den bahsediyoruz. 1979-1995 yılları arasında F.Bahçe’de oynayan, 765 kez Sarı-Lacivertli formayı terleten Müjdat’tan. Maziyi konuşmak için kapısını çaldığımız efsane oyuncuyu bir dokun bin ah işit vaziyetinde bulduk. Meğer, F.Bahçe bunca yıl kulübe emek veren bu değerli oyuncusunu unutmuştu. 2 sezon oynayan oyuncuların bile resimlerinin yer aldığı yüzüncü yıl formasında Müjdat’a yer verilmemişti. Olsun diyordu Müjdat, “Formaya resmimi koymayabilirler ama beni tarihten silmeye asla güçleri yetmez.”
O ZAMANLAR F.BAHÇE’YE BÖYLE ANTİPATİ YOKTU
Bugün Futbol Federasyonu bünyesinde Amatör Futbol Milli Takımı’nı kurmakla görevlendirilen Müjdat Yetkiner futbola 16 yaşında Kabataş’ta faaliyet gösteren Altınmızrak Amatör takımında başlar. Bu takımla amatör kümede İstanbul şampiyonu olduklarında dikkatleri çeker. “İlk Beşiktaş bana transfer teklifinde bulundu. Orhan Saka, F.Bahçeli rahmetli Hüsnü Çil’e ‘Altınmızrak’ta çok iyi bir defans oyuncusu var, sakın kaçırma’ dedi. Onlardan Beşiktaş’a gitmek üzere beni alarak F.Bahçe’ye kazandırdılar.”
Doğma büyüme İstanbullu Müjdat, F.Bahçe altyapısına yerleştirilir. Burada üç maç oynadıktan sonra A takıma alınır. “A takım iyi gitmiyordu. Altyapıdan üç oyuncu aldılar. Aldıkları gençlerden biri de bendim.”
Müjdat, F.Bahçe’de çok yönlü oyuncu olmasıyla tarihe geçti. Libero, orta saha, sağ bek, sol bek hatta bir Sakarya maçında kalede bile forma giydi. Onun Kanarya’daki ilk yılları oldukça enteresandır. “Yağmur yağdığında Cemil ağabeyler, büyük Mehmet’ler ağır sahadan zarar görmesinler diye, ellerimize keskiyi alıp sahadaki suyu boşaltmaya çalışırdık. Onlar bize ‘aferin, iyi çalıştınız, suları iyi boşaltmışsınız’ dediklerinde mutlu olurduk. İdman bittiğinde Mehmet abiye, Cemil abiye bir bardak çay getirdiğimiz zaman haz duyardık. Kışın tesislere onlardan önce gelerek odun sobasını yakardık. Üşümesinler diye. Maç topu onlara verilirdi, biz gülle gibi şişmiş toplarla oynardık. Şimdiki sahalara bakın. Olmasın demiyorum, olsun. Ama şimdiki futbolculara imreniyorum.” Artık F.Bahçe’nin çok büyük bir kulüp olduğunu belirtiyor Müjdat. Saha kenarlarındaki kırık dalları toplayarak yaktıkları kulübün bugün çok büyüdüğünü belirtiyor. “Mükemmel tesislere, stada kavuştu. Biz oynarken stad inanılmaz rüzgâr alırdı. İçimize gazeteler koyardık o rüzgârı yemeyelim diye. Bugün kulüp bütün spor dallarına yatırım yapıyor. Mevcut imkânlara insan imreniyor ister istemez.”
Bugün F.Bahçe’ye büyük antipati duyuluyor. Peki onun oynadığı yıllarda durum nasıldı? O zamanlar Fenerbahçe düşmanlığı yoktu diyor efsane oyuncu. Bugünkü F.Bahçe düşmanlığını oluşturanların da kulüpte yöneticilik yapmış kişiler olduğunu belirtiyor. İsim de veriyor: Ömer Çavuşoğlu. “G.Saraylıları rencide edici açıklamaları tüm G.Saraylıları çileden çıkartıyor. Ben Beşiktaş’ta oturuyorum. Niye beni orada kimse rahatsız etmiyor? Fener şampiyon olunca evden 30 metre bayrak asıyorum. Kimse bir şey demiyor. Çarşı’nın içinde dolaşıyorum. Çarşı grubundan kimse F.Bahçeli Müjdat’a küfür etmiyor. Bizim zamanımızda sivri demeçler verilmezdi. Sadece TRT vardı. Şimdi her önüne gelen ekrana çıkıyor, gazetelerde kendisine köşe buluyor. Yazdıklarıyla, konuştuklarıyla ortamı geriyor.”
Müjdat 17 yıl boyunca milli takımlar da dâhil 30’a yakın teknik direktörle çalıştığını belirtiyor. Hocalar içinde Veselinoviç’i ayrı tutuyor; “Tam bir insan sarrafıydı.” Disiplin açısından ise Holger Osieck ve Hiddink’i ön plana çıkartıyor. Veselinoviç ile ilgili bir anısını da bizimle paylaşıyor. “Hocanın ikinci gelişiydi. G.Saray’la kupa maçı oynuyoruz Ali Sami Yen’de. İlk yarı G.Saray 3-0 önde. Moralimiz bozuk bir vaziyette soyunma odasına girdik. Hoca beni ‘Miço buraya gel’ diyerek tuvalete çağırdı. ‘Eyvah’ dedim kabak benim başına patladı. Bakışları sert değildi. Rahatladım. İkinci yarı dedi ilk geldiğim sene orta sahada oynayan Müjdat gibi bir performans çıkartabilir misin? ‘Hocam dedim öleceğimi bilsem çıkar yine oynarım.’ ‘On dakika pres yap orta sahada, senden başka bir şey istemiyorum’ diyerek diğer arkadaşlara döndü. “Taktik maktik yok. Çıkın bu maçı alacağız.” İkinci yarı çıktık. Ben defanstan orta sahaya geçtim. Bir pres. On dakikada 2 gol attık. Sonra beni tekrar defansa çekti. Ardından iki gol daha ve maçı 4-3 aldık.”
KADRO DIŞI BIRAKILINCA TAKSİ ŞOFÖRLÜĞÜ YAPTI
F.Bahçe’de kadro dışı bırakmak moda. Ya Müjdat? O da kadro dışı kalan oyuncular kervanından. Olay Tahsin Kaya’nın başkan olduğu dönemde gerçekleşir. Takım kötü gidiyordur. Başkan futbolcuları toplantıya çağırır. Neden bu takım kötü gidiyor diye sorar. Müjdat öne çıkar ve ‘yanlış transfer yapıldı, ondan kötü gidiyor; biz ligi bu kadroyla ancak 6. bitiririz’ der. Hatta babası Müjdat’ı ‘oğlum bunlar patron, bunlara yanlışlarını söyleme’ diye de uyarır. “Tahsin Kaya sertçe yumruğunu masaya vurdu. Bize dedi yanlış yaptığımızı söyleme hakkını sana kim veriyor. Başkanım soru sordunuz, ben de cevapladım. Size şunu da söyleyebilirdim. Sizin gibi bir babanın yanımızda olması lâzım. Siz bize güç veriyorsunuz, ne olur bizi bırakmayın. Böyle söylemedim diye kızıyorsanız canınız sağolsun.” Tabii bu görüşmeden sonra Müjdat’a süresiz kadro dışı bırakıldığı söylenir.
O kadro dışı kaldıktan sonra taksi şoförlüğü yapmaya başladığını anlatıyor. “Ne yapayım, kulüp maaşımı bile kesti. Eve süt getirecek para dahi yoktu. Aç mı kalsaydım.” Ya müşteriler seni tanımıyor muydu şeklindeki soruyu ise, “Geceleyin çıkıyordum. Sakal bıraktım, başıma şapka taktım, numarasız gözlük kullanmaya başladım.” diyerek cevaplıyor. Ne ilginçtir ki kadro dışı bırakıldığı sezon takım ligi 7. bitirir. Müjdat, Tahsin Kaya’dan sonra başkanlığa Metin Aşık’ın geldiğini ve kendisinin affedildiğini hatırlatarak, “Bir Ankara deplasmanından dönüyorduk. Uçakta Tahsin Kaya da vardı. Bütün takıma hitap ederek, ‘Geçen sene başkan bendim. Şu gördüğünüz adam bana çok büyük ders verdi. ‘6. dahi olamayız’ dedi. Ben inanmadım. Yöneticilere inandım. Takımı karıştırıyor dediler onun için. Onu kadro dışı bıraktım. Sonuçta o haklı çıktı. Ondan sizin huzurunuzda özür dilemek için bu uçağa bindim’ dedi. Onun bu açıklamaları beni oldukça duygulandırmıştı.”
Müjdat kendisiyle ilgili yapılan libero eskitirdi değerlendirmeleri için ise, “Ben kimseyi eskitmedim.” diyor. “Gelenler benden iyi olsaydı da oynasalardı. Ben hiçbir yöneticiye bu yabancıları alın demedim ki. Bugün dahi oynasam yine çıkar gene ben oynarım. Ben iyi futbolcuydum. Bunu herkes söyleyemez. Türkiye’nin yetiştirdiği iyi profesyonellerden biriydim. İyi oynamasaydım 17 sene Fener’de forma giymezdim. Ağzımla kuş tutsam oynatmazlardı. İyi baktım kendime. Libero alırlarsa sağ bek oynarım dedim. Sağ bek alırlarsa orta sahaya geçerim dedim. Arkadaşlarım sezon bittiğinde tatile giderdi. Ben Avşa Adası’nda kumda koşardım. Rambo gibi çalışırdım. Sezon başladığında da en hazır futbolcu ben olurdum. Hiçbir hoca da beni kesemezdi.”
HİLTON’DA KOMİLİK YAPTIM
Efsane oyuncu kendisinin çok iyi şartlarda yetişmediğini kaydediyor. Amatörde futbol oynadığı zamanlarda para kazanmak için Hilton’da komilik yaptığını belirtiyor. Bu şartları yaşadıktan sonra F.Bahçe gibi bir takıma gittiğini ve bu fırsatı kaçırmamak için kendisine çok iyi baktığını anlatıyor. “Hilton’da oteller arası turnuvalarda top oynuyor, harçlığımı çıkartıyordum. Para yok. Hırsızlık mı yapacağım? Arkadaşım tost ekmek yiyor, ben yiyemiyordum. Ne yapmam lâzım. Bir paso veriyordu babam. Ne yapsın. Zaten yükü ağırdı. Ona yardımcı olmam gerekiyordu. Haftada iki gün Hilton’da geceleri düğünlerde nişanlarda garsonluk yapıyordum. Ayıp bir şey değil. Benim ilk sigortam Hilton otelinden başlar. Gayet rahatlıkla bunu söylüyorum. Onun için futbolcu olduğum zaman bu fırsatı kaçırmamak için yaşantımı çok düzgün tuttum.”
YENİLİNCE ANTRENMANA SİLAHLA GİDERDİK
Şimdiki gençlerin kendisine ‘ne kadar oynadın’ diye sorduklarını, ‘17 sene’ deyince de çok şaşırdıklarını dile getiren Müjdat, futbolu 34 yaşında bıraktığını belirtiyor. “40’a kadar oynardım. Yüzüm eskimişti. Bir yenilgi olunca gene mi Müjdat oynuyor diye eleştiri geliyordu. Ben de F.Bahçeli Müjdat olarak bırakmak istedim.”
F.Bahçe’nin 103 gol atarak tarihe geçtiği kadroda da vardı Müjdat Yetkiner. Hatta o sezon altın karmaya da seçilmişti. Takımda 103 gol atılmasına rağmen kaleci Schumacher ile birlikte gol atamayan tek oyuncudur. Ona göre herkes 103 golü konuşuyor ama defansın da o yıl çok iyi bir iş çıkardığını belirtmiyor; “Biz o yıl aynı zamanda en az gol yiyen takımlardan biriydik. Toplam 27 gol yedik. Üstelik Toni bu gollerin 11’ini 40 metreden yedi.”
Müjdat’ı bulmuşken ona Kadıköy’de 6-1 kaybettikleri meşhur Aydınspor maçını sormamak olmazdı. “O gün Aydın günündeydi. Her vurdukları gol oldu. İlker ve Faruk çok iyi oynadı. Maçtan sonra taraftarların bize tepkisi büyüktü. Polis arabalarıyla evimize gittik.” Bunları anlattıktan sonra konuyu günümüze getiriyor efsane futbolcu, “Şimdi öyle mi? 100. yılında evinde Bursa’ya yeniliyorsun, seyirci bir şey demiyor. Ben bunu söylerken bugün yapılanın doğru olduğunu düşünüyorum. Biz mağlup olduğumuz zaman salı günkü antrenmana belimizde silahla gidiyorduk. Antrenmanı basıyordu taraftar. Tahtalarla, sopalarla saldırıyorlardı.”
Müjdat’ın bir özelliği de sözleşmelerinin çoğunda boş mukaveleye imza atmasıydı. Peki iyi para kazandı mı? “Allah’a şükür aç değilim, açıkta değilim. Amatör ruhla oynadım. En büyük parayı F.Bahçe’nin adını alarak elde ettim. En büyük para bende. Bunu elde etmek için milyonlarca insan milyonlarca dolar verir. Ben şimdi nereye gitsem F.Bahçeli Müjdat diye kapı açılıyor. Sokakta insanlar beni tanıyor. Bunu parayla alamazsınız.”
ALİ ŞEN VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI
Her futbolcunun rüyası jübile yapmaktır. F.Bahçeli Müjdat bu konuda da oldukça şanslıdır. “Başkan Ali Şen jest yaptı. Helikopterle sahaya indim. Real Madrid ile oynayacaktık. Son anda bu gerçekleşmedi. Kocaeli ile oynadık. Bana çok güzel bir uğurlama yaptılar. Onun için onlara teşekkür ediyorum.”
Müjdat’a jest yaparak onu jübilesinde helikopterle sahaya indiren Başkan Ali Şen bir jest daha yaparak Miço’yu İngiltere’ye hem teknik direktörlük hem de dil eğitimi alması için gönderir. Döndüğünde de ona F.Bahçe’de antrenör olarak iş verecektir. Ailesinden 8 ay uzak kalarak Chelsea’nın antrenmanlarını takip eden Müjdat Türkiye’ye gelince şokla karşılaşır. Ali Şen ona verdiği sözü tutmaz. Bu olaydan sonra Müjdat’ın Ali Şen’e tepkisi büyük olur. “O Yugoslavlara şans verdi. Neden sözünde durmadı bilmiyorum. Bana bazı insanlar söz verir ama yerine getirmez gibi bir laf söyledi. Ben de kendisiyle kavga ettim ve kulüpten ayrıldım. O gün bugündür kulübe uğramadım. Sadece kongre zamanı oy kullanmaya gidiyorum. Ben demek layık değilmişim ki Ali Şen böyle davrandı.”
F.Bahçe tarihine adını altın harflerle yazdıran Müjdat’ın başından geçen bir olay da kalecileri Toni Schumacher ile olan kavgasıydı. Hatta bu kavgadan sonra Alman kaleci uzun süre güneş gözlüğü takmak zorunda kalmıştı. “Ankaragücü ile oynuyorduk. 5-0 galipken onlar penaltı kazandı. Ben de Toni’ye dönerek. Bak şimdi sana da gol atacaklar diye el şakası yaptım. Onla aramız iyiydi o zamanlar. O bu şakayı ciddiye aldı. Maç içinde bana saldırmaya başladı. Ben soyunma odasında konuşalım dedim. Maçtan sonra soyunma odasında duşa giriyordum. Bu geldi boğazımı sıktı. Sen misin bunu yapan. Bende teller koptu. Allah ne verdiyse vurmaya başladım. Sonra özür dilettiler bize. Haklı olduğumuz davada haksız gösterdiler. Biz de F.Bahçeli Müjdat olarak kalmak için sineye çektik. Ne yapalım.”
Toni’den açılmışken Müjdat bu oyuncuya sitem etmeye devam ediyor. Onun Almanya’dan kaçarak Türkiye’ye geldiğini hatırlatıyor, hatta jübilesinde hastane yapacağım diyerek paraları topladığını anlatıyor. “Bizde iki veya üç sene oynadı. Ben ise 17 sene. Onun yüzüncü yıl formasında resmi var. Benim yok. Bu utanç verici bir davranış. F.Bahçe kulübünün ayıbı. Kurumlar mazileriyle büyük olur. Lefter tamam, Can Bartu tamam, Ziya abi tamam. Ben niye yokum? Müjdat Yetkiner’i bu camia kabul etmek zorunda. Bu camianın en iyi futbolcularından biriyim ben. Bugün F.Bahçe kulübü Avrupa maçları oynuyor. Kitapçıklar hazırlanıyor. O kitapçıklarda rekortmen futbolcu diye benim ismim yazar. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmez. Bunu kimse silemez. Bu bir unvan. F.Bahçe 100. yıl forması yapıyorsa Müjdat’ın resmi orada olacak. Bunu kim yapıyorsa, bu organizasyonu kim yaptıysa kınıyorum.”
Resmini formaya kimin almadığını ise araştırmamış Müjdat. “Araştırma yapmama gerek yok. Aziz Yıldırım’ı arayacağım, başkan ayıp ya, benim gibi bir futbolcunun ismi burada neden yok diyeceğim. Hayır demem. Bu onun ayıbı. Ben her yerde anlatıyorum. Anlatacağım da. Müjdat Yetkiner bir gün F.Bahçe kulübüne gidip aidatını birine ödetmiş mi, bedava bir bardak çay içmiş mi? Kimse içti diyemez. Benim elimde unvan var. Alın teri döktüm. 8 senede 6 maç oynayan futbolcuların resmi varsa, Ziya ağabeylerin resmi varsa benim de olacak. Bu davranış F.Bahçe kulübünü büyütmez, küçültür.”
Müjdat milli formayı da giyen futbolcularımızdan. 5-0 biten İngiltere maçında Gary Lineker’i sen mi tutmuştun diye soruyoruz kendisine. “Hayır, onu Abdülkerim tuttu. Adam 3 tane attı. Hatta Abdülkerim maçtan sonra Lineker’i gören var mı diye espri yapmıştı. Ben o maçta Rabson’u tutmakla görevliydim. Adamı topa vurdurtmadım. Onun için içim rahat.”
F.BAHÇE’NİN İYİSİ DE GÜZEL KÖTÜSÜ DE
Müjdat’ı 17 yıl boyunca en çok zorlayan forvet Zonguldaklı rahmetli Hamit’le, G.Saraylı Erdal Keser olmuş. Bu oyuncuların özelliği çapraz ve dikine kaleye süratli koşu yapmalarıdır. “Rakip olduğu dönemlerde Rıdvan’dan hiç korkmazdım mesela. Trabzonlu İskender’den hakeza öyle. Benim için tereyağından kıl çekmek kadar kolaydı onlardan top almak. Ama Hamit güçlüydü. Erdal da iyi koşardı.”
Son bölümde bugünkü takımı konuşmak istiyoruz Müjdat’la. Ancak o eski futbolcu bugünün spor yazarlarına veryansın etmeyi tercih ediyor. “F.Bahçe’de üç-dört maç forma giymiş, 3. Lig’de takım çalıştırıp başarılı olmamış isimler, bugün dünya futbolunun saygı duyduğu Zico’yu eleştiriyor. Buna sinirleniyorum arkadaş. İnsan kendine bir bakar. F.Bahçe’de şu an oynayan oyuncuların hepsi senden iyi. Bu tip insanlara yazı yazdırılmamalı, yorum yaptırılmamalı. Böyle eleştiri mi olur? O eleştirenler gelsin Rüştü’ye söz geçirsin, Alex’e laf söylesin de göreyim. Oturduğun yerden atmak kolay.”
‘F.Bahçe’nin iyisi de güzel, kötüsü de’ diyor Müjdat. Kulübün bir gün dünya takımı olacağına inandığını belirtiyor. Kulübe duyduğu hislerini de şöyle özetliyor: “Ben iyi Fenerliyim. Yaşam biçimim desem yeridir. Renk boyalarım, yemek takımlarım dahi sarı lacivert. F.Bahçe’nin galibiyeti de mağlubiyeti de beni mutlu eder.”
adam gibi adam ziya doğan başlık hatırıma bu cümleyi getirdi
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme