ANADOLU EFES Basketbol (2020-2021 EUROLEAGUE ŞAMPİYONU) (603. sayfa)

Kötü bir EL gecesi daha. 

Ribaunt mibaunt diyodun hocam, al adamlar 26 ribaunt almış biz 31. İlk yarı 50 ikinci yarı 24 sayı atmamızın hesabını verecek misin ? Şu takımda 8 top kaybına rağmen Micic ve Pleiss dışında ben aldığım parayı hak ediyorum diyecek bir tek adam yok gerçekten. Larkin'in son çeyrek yaptığı neydi Micic kendisine top atıyor yok ben almiyim deyip geri atıyor topu, hem de iyi bir günündeyken.

İstediği kadar iyi adam olsun, staff kendisine aşık olsun ben Anderson'ı is-te-mi-yo-rum bu takımda. Anderson-Moerman-Dunston bu takımdan gönderilecek. Petrusev de ayrı bir dava, zaten topun ağzındasın az efor harca yahu savunmada. Girer girmez savunma hataları silsilesine giriyor.

Kapasitesi son derece sınırlı bir rakibe karşı, üstelik 19 sayı öne geçmişken maçı vermek büyük yetenek isterdi... Efes'li oyuncular zoru başardı!...

İlk yarıyı düşük tempoda oynayan ASVEL'li oyuncular ikinci yarıda biraz baskıyı arttırıp savunmayı sertleştirince, Efes'li oyuncular dağıldı ve paniklemeye başladı... Gerisi de çorap söküğü gibi geldi... Maçı güle oynaya kazanacağını zanneden Efes'li oyuncular, Euroleague'de hiçbir zaman kolay maç olmadığını da anlamış oldular...

Larkin'in son top kullanmadaki yeteneksizliği de artık yeter dedirtti... Bu kaçıncı oldu, daha maç kazandırdığını görmedik...

Son çeyreğe girilirken fark tek haneye inmişti ve momentum ASVEL'e geçmişti... Ergin Ataman anlaşılmaz şekilde Doğuş ve Tolga'yı aynı anda sahaya sürdü! Diğer 3 oyuncu da Anderson-Moerman-Petrusev idi yanlış görmediysem... Yani en olmayacak beşi sahaya sürdü...

Ataman'ın tam o anda kafasından neler geçiyordu acaba?.. Bir şeyleri protesto etmek amaçlı mı yaptı? Akıl ve mantıkla izah edilebilecek bir şey değil çünkü yaptığı...

Her şeyden önce, Doğuş ve Tolga gibi iki yetenek fukarasından ciddi bir Euroleague maçının kritik dakikalarında ne umabiliyor, nasıl bir beklenti içinde olabiliyor Ataman, orası benim için tam bir muamma... Nasıl oluyorsa oluyor, Doğuş ve Tolga'da hiç kimsenin görmediği bir cevher görebiliyor Ataman...

Ataman, maçtan sonra "Son periyotta adeta intihar ettik, minik takımlar gibi oynadık ve öyle hatalar yaptık." demiş...

2 gün sonra, Cuma günü Milano deplasmanına gideceğiz... Aslında Milano'yu yenebilsek bir anda tüm tablo değişir, kara bulutlar dağılır ve önümüzü görmeye başlarız... Çok mühim bir maç o yüzden... Fakat Milano'yu mevcut form durumumuzla nasıl yeneceğiz? Ayrıca Efes'in sorunu, artık formsuzluktan ziyade bir kapasite sorunu gibi görünüyor... Yani Milano gibi güçlü bir takımı deplasmanda yenmeye gücü var mı Efes'in, kadrosu gerçekten buna yeterli mi diye herkesin kafasında şüpheler doğmuş durumda haklı olarak... Efes'li oyuncular, büyük maçları kazanabileceklerini sahada ispatlamak zorunda. Tekrar güven vermeleri için bunu yapmaya mecburlar...

Milano, ilk 3 maçını da kazandı... İçerde CSKA ve Maccabi'yi, deplasmanda Baskonia'yı yendiler... Efes geçen sezon Milano'yla yaptığı 2 maçı da kaybetmişti...

umarım 0-4 paniğiyle saçma sapan birini göz boyamak için transfer etmezler. nba'i beklemek gerekiyor sonuç ne olursa olsun

Ataman, Petrusev'i daha 3. haftadan itibaren gözden çıkarmaya başladı... Dünkü maçta yalnızca 2 dakika süre verdi... Petrusev'in savunma yönü çok zayıf hatta yok gibi bir şey... Euroleague gibi savunmaların ön planda olduğu ve sert fiziksel mücadelenin hakim olduğu bir ligde, Petrusev gibi savunma özürlü ve soft (yumuşak) bir pivotun tutunabilmesi ve kalıcı olabilmesı çok zor... Petrusev oyuna girince rakip uzunlar pota altımızı delik deşik ediyor... Ataman'ın da böyle defosu olan bir oyuncuya artık tahammül göstermemesi, gayet anlaşılabilir bir şeydir...

Sertaç Şanlı'nın Efes için değeri çok daha net ortaya çıktı... Sertaç, geçen sezon, görünenden (zannedilenden) daha büyük bir fonksiyon ifa ediyormuş bu takımda... O gidince, hem hücum kısmında hem savunma kısmında Efes'in pota altındaki gücü ve etkinliği yarı yarıya azaldı neredeyse...

Takımı neresinden tutsan elinde kalıyor.Micic NBA vari bir oyun oynuyor ama bu gidişat devam ederse o da pes eder.Acilen bazı şeyleri geri çevirmeliyiz.

Larkin son saniyede kendine yakışmayacak bir top kullandı.Gerçekten yakıştıramadım.Ama orda bir anlaşmazlık mı oldu tam anlayamadım perdeye kimse de gelmedi.

Singleton'ı kaale alan bile yok artık.3 numaradan katkı yok 4 ten yok 5ten Pliess haricinde yok.Bu şekilde bırak EL TR ligi bile dönmez.

EL de maçın düdük çalmadığı sürece hiç bir zaman bitmeyeceği bu gece kanıtlandı.Geriden gelen takımlar rakiplerini yendiler.

Mümkünse Vesely tarzı oyuna enerji katacak savunmada ve hücumda etkili olacak bir uzun takviyesi iyi olur.

İlk 2 maç sonrası pek olumsuz hava yaratmaya gerek yok diyordum ama dün kötü oldu.Sezon başı falan ama Micic-Larkin ikisi hariç olmayınca bocalama olayı çok olmaya başladı.Geçen hafta mesela Moerman devreye girdi az daha kazanıyorduk.Mutlaka diğer yerlerden ciddi katkı şart.Tüm yükü kısalara ver olmaz.Pleiss oldukça iyi başladı ama hücumda bireyselik olunca takıma genel anlamda olumlu yansımıyor bu performans.Sadece Sertaç gitti çöktük gibi durum bence yok.

Dün Madrid ve Barcelona'nın maçlarını da izledim.

Real Madrid Monaco'ya da hoş geldin partisi düzenledi ilk çeyrekte.Ancak Monaco gerçek bir kimlik koydu sahaya ve farkı 25ten 7 lere kadar çekti.Üstelik bu Real Madrid'in salmasından falan da değildi deli gibi savaştılar.Zaten Mike James mucizelere bizi inandırdı 10da 6 üçlük 1i orta sahadan kalanı el üstünden.Çok anormal bir adam. Donta Hall içeride Tavares ve Poirier e karşı tek başına savaşmasını bildi.

Olympiakos'ta Barcelona'ya karşı burası euroleague bebeğim tarzında bir oyun oynadı.Calathes 13 rebaund aldı.Barcelona'nın şutör eksiği dikkat çekti.Navarro eminim kaç kez sahaya giresi gelmiştir tribünden.Ama sonuçta büyük takım maçı bir şekilde kazanmayı başardılar.Tabi bunda 26da 24 serbest atış isabetinin de faydası çok oldu.

Özet.Savaşmayana bilet yok.

Elijah Bryant'ın radarımızda olduğu söyleniyor, Simon'un yaşlılığı ve yetersiz Anderson sonrası çok iyi ekleme olur, kısaları rahatlatır atletiktir oyun bilgisi iyidir.

Bu arada rakibimiz CSKA'nın başı beladan kurtulmuyor, Milutunov sonrası Shengelia da uzun süreli sakatlanmış, 2 ay sahalardan uzak kalacak.

Şampiyon olur olmaz buraya yazdım, bu şampiyon takımı koruma romantizmi aptallığı bizi fena patlatacak diye. Durum bu.

Larkin, Dunston, Singleton, Moerman, Beabouis gibi takımın as oyuncuları rezalet durumdalar. Anderson desen zaten 3 ribaunt alsa abi adam X faktör falan demeye başlıyor millet, o kadar leş oyuncu. Net katkı veren Micic ve Pleiss var koca takımda, e hal buyken Milano'ya yenilmek bana çok garip gelmiyor.

3, 4 ve 5 numaraya acil net transferler gerekiyor. 4 neyse de 5'e en az 1 transfer gerekiyor öyle söyleyeyim.

Yarınki Fener maçında ya fark atarız ya fark yeriz, yakın bitecek bir maç olduğunu düşünmüyorum. EL'de ağır mağlubiyet sonrası Beşiktaş'a 40 sayı fark atmıştık, umarım benzer bir tepki bu maçta da gelir ve devamını getiririz.

Milano müthiş takım zaten şampiyon gibi oynuyorlar.Madrid ve Milano'da kaybetmek kesinlikle anormal değil.Ancak Asvel ve Milano'daki kayıplardaki önemli bir faktör de sıkıntılı dönemde perdeden çıkıp şut atamayan Larkin'den kaynaklı.Şutu atamaması bir yana top kaybı yapıp dönüşünde sayı yedik hep.Bunlar kırılma anı oldu.

Ergin Ataman'ın sürekli oyuncuları suçlaması da kabul edilemez.Micic 8 metreden üçlük deneyerek doğru olanı yapmıştır.Zaten süre az fark çok süre olduğunda doğru düzgün hücum organizasyonu yok savunma çok sert ne yapacaktı ki başka?

Şahsen FB şu an takım olgusunu çok iyi işliyor.Maçın favorisi de bence onlar.