Şimdi Ara

Atatürk'ün yaptığı yanlışlar nelerdir? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
59
Cevap
0
Favori
11.412
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Irishman

    Salih Bozok'u yaparım daha iyi .
    Atatürk defalarca uğraşmıştır Cumhurbaşkanlığı'nı bırakıp Parti Başkanlığı'na dönebilmek için, hatta en yakın arkadaşlarına Cumhurbaşkanlığı'nı da teklif etmiştir. Kimse de kabul etmemiştir.

    Ayrıca Salih Bozok da ölümünde dahi Atatürk'ü yalnız bırakmadığı için kendisinin görevi alamayacağı da açıktır.
  • İşte bir adam çıkmamış ki Ata'nın işlerini istenilen şekilde devam ettirebilsin . Atatürk'ün rahatsızlanmasının başladığı yıllar , beyin sensin elin benim kolum benim diyen biri çıkmamış . Belki sorumluluktan belki Atatürk varken bize düşmez hesabına kaçmışlar ..



    Ülke zaten 38'den sonra yavaş yavaş baş aşağı duruma geçiyor ve sonuç bugünkü ilkokul seviyesi Tayyip'e kadar düşüyor .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Irishman -- 23 Temmuz 2018; 19:9:33 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Irishman

    İşte bir adam çıkmamış ki Ata'nın işlerini istenilen şekilde devam ettirebilsin . Atatürk'ün rahatsızlanmasının başladığı yıllar , beyin sensin elin benim kolum benim diyen biri çıkmamış . Belki sorumluluktan belki Atatürk varken bize düşmez hesabına kaçmışlar ..



    Ülke zaten 38'den sonra yavaş yavaş baş aşağı duruma geçiyor ve sonuç bugünkü ilkokul seviyesi Tayyip'e kadar düşüyor .
    Yetişmiş adam yok ki çevrede. Bir sürü dalkavuk dolanıyor etrafta, yalancılık gırla. Yine İsmet İnönü en iyileri.

    Atatürk geldiği yere tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş. Bir gün de arkasına bakmamış, hep ileriyi hedeflemiş. Her gün daha fazla ne öğrenebilirim ve bunu halkıma öğretebilirim diye didinip durmuş. Evliliğini bile sürdürememiş bu işler yüzünden. Maalesef onun kadar uğraşmış bir başka isim daha çıkmamış memleketten.




  • Maalesef .



    Bir de bu Einstein'in Türkiye'ye gelememesinin sebebi de İnönü ve Reşit Galip diye biliyorum ben . Atatürk'e mektup yolluyor ama Atatürk'ten önce başbakan İnönü ve Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip çomak sokuyorlar .

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Irishman

    Maalesef .



    Bir de bu Einstein'in Türkiye'ye gelememesinin sebebi de İnönü ve Reşit Galip diye biliyorum ben . Atatürk'e mektup yolluyor ama Atatürk'ten önce başbakan İnönü ve Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip çomak sokuyorlar .
    O olay çok başka. Einstein kendisi Türkiye'ye gelmeyecekti, bulunduğu dernek adına bazı bilim insanlarını Türkiye'ye göndermek üzerine çalışma yapmaktaydı. Fakat Türkiye Philipp Schwartz'ın topluluğuyla çalışmaya başlamış, onlar aracılığıyla yüzlerce bilim insanı Türkiye'ye gelmişti zaten. İkinci bir ekiple çalışma yapmak o şartlarda pek mümkün değildi. Reşit Galip'in Almanya'dan gelen bilim insanları ve Üniversite Reformu konusundaki çabası çok büyüktür. Onun çalışmalarına laf söylemek haddimize değildir.




  • Doğru da davet etseydik gelirdi zaten .



    Mektubun orjini ve 1933 tarihli ;





    Atatürk'ün yaptığı yanlışlar nelerdir?



    Çeviri ;



    OZE Dünya Birliği'nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.





    Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda müracaat arasından seçilmişlerdir. Bu ilim adamları, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.





    Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etmek cüretini buluyorum.







    Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan,



    Prof. Albert Einstein"

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Burada Einstein yalnızca isim olarak var, mektup çok büyük olasılıkla dernek tarafından yazılmış. Einstein'ın ABD'ye gideceği çok önceden belliydi zaten. Türkiye'ye gelmeyecekti. Davet etsek de bir şey değişmeyecekti. Ki Münir Ülgür'ün iddiası Atatürk'ün bu daveti yaptığı fakat Einstein'ın kabul etmediği yönündedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F01EF196D -- 23 Temmuz 2018; 20:27:48 >
  • Nutuk'u okuyordum, çerkez ethem, tevfik ve reşite müsamaha göstermesi bence yanlıştı. Bu topluluk ile ilgili yapılacak şeyleri çok sonra yapması.

    Düşüneceme göre bunun yapılmamasının nedeni meclis içindeki bu kardeşlere destek çıkan millet vekilleridir.
  • açılın tarihçi geldi. öncelikle ulu önder atatürk'ün icraatları bir silsilenin devamıdır. bu silsile bir devlet politikası olarak 2. mahmut'a kadar gider.

    türkiye(osmanlı'ya da türkiye-turquie denirdi) 200 yıldır aydınlanma savaşı veriyor ve elan bu savaş sürmekte.

    cumhuriyet; önce tanzimatla, sonra 1. ve 2. meşrutiyetle olagelen demokratik geleneğin devamıdır.

    1908(abdülhamit diktasına karşı demokrasinin zaferi) olmasa 1923 olmazdı.

    hata diye bakmıyorum ben. eldeki malzeme bu. türkler bağımsızlık adına bedel ödediler,ancak demokrasi adına ödemediler. haliyle halkın bazı şeyleri özümsemesi kolay değil. neden bu topluma matbaa geç geldi, din adamlarının baskısı mı? hayır, halkımız okumayı sevmiyor. hala öyle.
  • Ülke insanını arap kültürünün etkisinden kurtarayım derken bir kesimin batı kültürünün etkisine girmesine sebep oldu ki bu da günümüze kadar gelen kültür ve kuşak çatışmasının başlamasına sebep oldu.

    Kürt ayrılıkçılara yeterli derecede sert müdahalelerde bulunmadı zamanında bu insanları Irak ve Suriye'ye sürebilirdi böylece günümüze kadar gelen kürt sorunu olmazdı
  • Musul ve Kerkük'ün alanamayacağını kabullenip mübadele yapılsaydı belki bir azınlık sorunundan daha kurtulacaktık.Ama dönemin şartları içinde bir kürt devleti olmadığı için belki de gerçekleşmedi.



    Kapsamlı toprak reformuyla ağalık sistemini yok edebilseydi.Belki de o bile kürt sorununa çözüm olurdu.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HIGHER

    Nutuk'u okuyordum, çerkez ethem, tevfik ve reşite müsamaha göstermesi bence yanlıştı. Bu topluluk ile ilgili yapılacak şeyleri çok sonra yapması.

    Düşüneceme göre bunun yapılmamasının nedeni meclis içindeki bu kardeşlere destek çıkan millet vekilleridir.
    Çerkes Ethem'in milli mücadele yıllarında batı cephesinde bir ordusu vardı, bu orduyu mücadelenin ilk zamanlarında kendisi köylerden sağdan soldan adam toplayarak kurmuş ve büyük bir kuvay-i milliye kuvveti meydana getirmişti. Ankara'dan gelen emirlerle sırasıyla Anzavur Ahmet, Düzce ve Yozgat isyanlarını bastırmış, milli mücadeleye karşı gelenleri istiklal mahkemelerinde yargılatmış ve halkı örgütleyerek mücadeleye katılmalarını sağlamıştır.

    Kendi ana cephesi olan Salihli cephesinde Anadolu'ya hücuma geçen Yunan ordusunu isyan dönüşünde yıpranmış ordusu ile durdurmuş, siperlere çekmiş ve ağır kayıplar verdirtmiştir. Bu kayıplar Yunan hükümetinde kriz çıkarmış ve Yunan başbakanı koltuğu bırakarak kaçmıştır.

    Atatürk ve İsmet İnönü'nün ricası ile İçişleri bakanlığı seçimini kazanan tokat mv'i Nazım Bey ile görüşüp bakanlığı bırakmaya ikna etmiş, Atatrük ve İnönü'nün adayı Refet bey içişleri bakanı olmuştur. Daha sonra Refet Bey Yozgat'a gidip Alevi büyüklerini tehdit etmiş Ertem kuvvetleri içinde bulunan Alevi kökenli askerler de salihki cephesini bırakarak Yozgat'a büyüklerini korumaya gitmiştir. Ethem bu duruma sinirlenip Refet Bey' istiklal mahkemesine vermiş ve mahkeme Refrt beyi suçlu bulmuştur. Atatürk ve İsmet İnönü gene Ethem'den bu şikayeti bi süreliğine geri çekmesini ister Ethem buna çok sert bi şekilde karşı çıkar ve çekmez. Ethem bey ile Ankara hükümeti arasında ilk ciddi kriz böylece patlak verir.



    Ethem bey ve kuvvetleri olmasa milli mücadele başarılı olur muydu yada bu kadar kısa sürede sonuçlanır mıydı, zor. Ortada bi müsama gösterilme durumu yok Ethem bey Yozgat isyanı sırasında hain ilan edilse Anakara hükümeti kendi ayağına sıkardı. Ethem bey ve kuvvetlerinin üstün hizmetleri oldu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: darklord1905

    Musul ve Kerkük'ün alanamayacağını kabullenip mübadele yapılsaydı belki bir azınlık sorunundan daha kurtulacaktık.Ama dönemin şartları içinde bir kürt devleti olmadığı için belki de gerçekleşmedi.



    Kapsamlı toprak reformuyla ağalık sistemini yok edebilseydi.Belki de o bile kürt sorununa çözüm olurdu.
    Atatürk'ün ömrü yetseydi büyük ihtimal Musul ve Kerkük şuan Türk toprağıydı. Adam hasta haliyle cumhurbaşkanlığını bırakıp Hatay'da direniş başlatmaya gitmeyi planlıyodu, ömrü yetse II. Dünya savaşı zamanı Musul ve Kerkük'ü de alacaktı ama ömrü yetmedi adamın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eski Açık Sarı Desene

    Çerkes Ethem'in milli mücadele yıllarında batı cephesinde bir ordusu vardı, bu orduyu mücadelenin ilk zamanlarında kendisi köylerden sağdan soldan adam toplayarak kurmuş ve büyük bir kuvay-i milliye kuvveti meydana getirmişti. Ankara'dan gelen emirlerle sırasıyla Anzavur Ahmet, Düzce ve Yozgat isyanlarını bastırmış, milli mücadeleye karşı gelenleri istiklal mahkemelerinde yargılatmış ve halkı örgütleyerek mücadeleye katılmalarını sağlamıştır.

    Kendi ana cephesi olan Salihli cephesinde Anadolu'ya hücuma geçen Yunan ordusunu isyan dönüşünde yıpranmış ordusu ile durdurmuş, siperlere çekmiş ve ağır kayıplar verdirtmiştir. Bu kayıplar Yunan hükümetinde kriz çıkarmış ve Yunan başbakanı koltuğu bırakarak kaçmıştır.

    Atatürk ve İsmet İnönü'nün ricası ile İçişleri bakanlığı seçimini kazanan tokat mv'i Nazım Bey ile görüşüp bakanlığı bırakmaya ikna etmiş, Atatrük ve İnönü'nün adayı Refet bey içişleri bakanı olmuştur. Daha sonra Refet Bey Yozgat'a gidip Alevi büyüklerini tehdit etmiş Ertem kuvvetleri içinde bulunan Alevi kökenli askerler de salihki cephesini bırakarak Yozgat'a büyüklerini korumaya gitmiştir. Ethem bu duruma sinirlenip Refet Bey' istiklal mahkemesine vermiş ve mahkeme Refrt beyi suçlu bulmuştur. Atatürk ve İsmet İnönü gene Ethem'den bu şikayeti bi süreliğine geri çekmesini ister Ethem buna çok sert bi şekilde karşı çıkar ve çekmez. Ethem bey ile Ankara hükümeti arasında ilk ciddi kriz böylece patlak verir.



    Ethem bey ve kuvvetleri olmasa milli mücadele başarılı olur muydu yada bu kadar kısa sürede sonuçlanır mıydı, zor. Ortada bi müsama gösterilme durumu yok Ethem bey Yozgat isyanı sırasında hain ilan edilse Anakara hükümeti kendi ayağına sıkardı. Ethem bey ve kuvvetlerinin üstün hizmetleri oldu.

    Alıntıları Göster
    Nutuk'tan.

    quote:

    ÇERKEZ ETHEM VE KARDEŞLERİNİN İLK DEFA DİKKATİ ÇEKMEYE BAŞLAYAN BAZI
    TAVIR VE DAVRANIŞLARI
    Efendiler, bu girişten sonra, Çerkez Ethem Beyve kardeşlerinin, ilk defa dikkati çekmeye
    başlayanbazı tavır ve davranışları hakkında yüksek hey'etinizi aydınlatmak isterim. Çerkez Ethem
    Bey millî bir müfreze ile önce A n z a v u r' un takibinde ve sonra da Düzce isyanında, başarılı
    bazı hizmetleryapmış olduğu için, Yozgat'a gitmek üzere Ankara'ya çağrıldığı zaman ,hemen
    herkesten iltifat ve takdirler gördü. Şüphesiz, kendisini abartmalıbir tarzda beğenenler ve övenler
    de bulunmuştur. Ethem Bey ve kardeşlerinindaha sonraki davranışları, gördükleri övücü
    muameledenmağrur olduklarını ve bazı hayallere kapıldıklarını gösteriyor. EthemBey ve
    kardeşlerinden Tevfik Bey, Yozgat'ta, isyanı bastırmaklameşgul oldukları sırada, kendilerine yakın
    uzak ne kadar askerî ve millîkomutanlarımız varsa, bunların rütbe ve mevkilerine değer
    vermeksizinhepsine birer birer aşağılayıcı ve saldırgan davranışlarda bulunmaktahiçbir sakınca
    görmemeye başladı. Ethem Bey'in şahsını, niteliğinive değerini tanımayan komutanların çoğu,
    memleketin ateş içinde bulunduğunu ve Ethem Bey'in abartmalı olarak işittikleri
    hizmetinidüşünerek, mümkün olduğu kadar kendisiyle fazla çekişmeden kaçınmışlardı.
    Bundan cür'et alan Ethem ve kardeşi Tevfik Bey'ler, Türk ordusunda değerli hiçbir subay ve
    komutan bulunmadığı ve kendilerininherkesten üstün birer kahraman oldukları zannına
    kapılmışlar ve bu zanlarını açıktan açığa pervasızca herkese söylemekten çekinmemeye
    başlamışlardı.Doğrudan doğruya valilere ve herkese emirler veriyorlar veemirlerinin yerine
    getirilmemesi halinde idam edilecekleri gözdağını daekliyorlardı. Ethem Bey, Ankara ve
    Ankara'daki hükûmet üzerinde bile otorite kurma denemesinde bulunmuştur. Sözde, Yozgat
    isyanı, Yozgat'ın bağlı bulunduğu Ankara valisinin kötü idaresinden çıkmış; bundan dolayı isyana
    sebep olanlar için uyguladığı cezayı, ki o ceza asılarakidamdı, Ankara valisi için de olay yerinde
    doğrudan doğruya kendisi uygulamaya karar vermişti. Yozgat'a gönderilmesini istediği Ankara
    valisi Millî Mücadele'de fevkalâde hizmet etmiş, yararlık göstermiş ve göstermekte olan Yahya
    Galip Bey'di.Yahya Galip Bey'in, hizmetiözellikle bizce takdir edilmiş pek gerekli ve yararlı bir zat
    olduğu biliniyordu. İşte böyle bir zatı, kendi eline, idam sehpasına vermeye bizi mecbur etmekle
    en büyük otorite ve etkiyi kazanabileceğini düşünmüştü. Elbette Yahya Galip Bey'i veremezdik ve
    vermedik. Ethem ve kardeşleri bu konu üzerinde fazla ısrar edemediler. Fakat Yozgat'ta,
    özelliklemilletvekillerine:"Ankara'ya dönüşümde Büyük Millet Meclisi BaşkanınıMeclis önünde
    asacağım"yollu boşboğazlıkları duyulmuştur. Yozgatmilletvekili Süleyman Sırrı Bey'de bu
    boşboğazlığı işitenlerdendir.Biz, bütün duyup öğrendiklerimize rağmen bu kardeşleri daima
    242
    yararlanabileceğimiz bir durumda bulundurmak yolunu tercih ettik. Bu sebeple kendilerini idare
    ettik


    Ayrıca

    quote:

    Efendiler, Ethem ve kardeşleri cephede bulunan komutanları beğenmiyorlar, onların emirlerine
    uymuyorlar. Bakanlıkları ve hükûmeti tanımıyorlar. Yalnız sözde bana itaat ediyorlar ve Meclis'i
    de kendi isteklerinegöre harekete geçireceklerini umuyorlar. Bana ve Meclis'e karşı
    hoşgörünerek, büyük bir gayretle hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlardı.Ethem Bey,18/19
    Aralık tarihli bir telgrafıyla da, yine Edip'inmüfrezesiyle kendisine katılmasının sağlanmasını
    benden rica ediyordu.İsteğini haklı göstermek için de diyordu ki :
    "Anadolu'daki isyan hareketlerinin bastılması sırasında, durum icabı Bigadolaylarında bıraktığım
    ve sonradan geçici olarak Düzce'ye gönderilen BirinciKuva-yı Seyyare'ye bağlı ve büyük bir kısmı
    İzmir ve dolaylan gönüllülerinden oluşan250 süvari, 200 piyade, bir dağ topçu takımı, iki makineli
    tüfek, 30 kişilik karargâhsüvari erlerinden kurulu Edip Bey müfrezesinden, İzmir sınırına
    yaklaşmamız dolayısıyla daha çok yararlanılacağı tabiîdir. Bununla birlikte, süreklimüracaat
    yapılmakta olduğundan ve Edip Bey tarafından, o bölgede güvenliğintam olarak sağlandığı
    bildirildiğinden, bu bölgenin uygun görülecek başka birbirliğe teslim edilerek, Edip Bey'in
    müfrezesinin savaş vasıtalanyla birlikteKuva-yı Seyyare'ye katılması hususunun ilgili makamlara
    emir ve havalesini ricaederiz".
    Efendiler, bu telgrafta ileri sürülen düşüncelere, en tecrübesiz veen basit muhakemeli birinin bile
    inanabileceği kabul edilebilir mi? Kütahya'dabulunan bir zat, bana, İzmir sınırına yaklaşmaktan
    söz ediyor.Düzce ve dolaylarında durumun güvenilir olduğunu benden daha iyi haber alıyor.Edip
    269
    Bey müfrezesinin kuvvetini ayrıntılı olarak saydıktan sonra, bumüfrezenin savaş vasıtalarıyla
    birlikte kendisine katılmasıricasının bence kabul edilebilir bulunacağını zannediyor.
    DEMİRCİ EFE DE HAREKETE GEÇİYOR
    Efendiler, Demirci Efe, Ethem Bey'le haberleştikten sonra özel bir tavır takındı. Bu sezilir
    sezilmez, Güney Cephesi'nde bulunan Rafet Bey süvarileri, derhal üzerine gönderildi. 15/16
    Aralık 1920'de Dinar yakınındaki İğdecik köyünde ,bir gece baskınıyla Efe'nin kuvvetleri
    dağıtılmış... Kendisi beş on kişiyle kaçmış. Efe, çok sonra bize sığınarak affedilmiştir.
    Efendiler, Reşit Bey, 20/21 Aralık gecesi evinde dört kişiye, ordubirlikleriyle Kuva-yı Seyyare
    arasında bir çatışma çıktığı takdirde, subaylarımızla erlerimizi yanıltma görevi veriyordu. Bu dört
    kişi şunlardı:Yeni Dünya gazetesinden Hayri, Arif Oruç'un kızkardeşinin oğluNizamettin, Müşir
    (152) Fuat Paşa'nın oğlu Hidayet vearkadaşı Şükrü Bey'ler. . . Bunlar 21 Aralıkta trenle
    Eskişehir'e hareket ettiler. Yanlarında Ethem Bey'in kâtibi olan birisi de vardı.Bunların içinden biri,
    trenin hareketinden önce, gizlice istasyondaki kaldığım binaya gelip, bana durumu bildirdi. Bu zat,
    propagandayı tertip veyönetmekle görevliymiş. Başkanları Hidayet Bey'miş. Para harcama yetkisi
    de ondaymış. Durumu ihbar eden, yalnız olarak Kütahya'yagidecek, Ethem Bey'den talimat
    aldıktan sonra Eskişehir'e dönecekti. Diğerleri Eskişehir'de bekleyeceklerdi.
    Ben bu zata : "Biz Ethem Bey ve kardeşlerine karşı sevgi duyuyoruz. Onlar boş yere telâşa
    düşüyorlar. Bu teşebbüslerinden üzüntü duydum. Fakat Ethem Bey'in orduda bozgunculıık
    çıkarmak için vereceği talimatı bilmek isterim" dedim ve arkadaşlarıyla birlikte
    kendilerini hareketlerinde serbest bıraktım.





  • HIGHER kullanıcısına yanıt
    Nutuk'u okudum orada yazılanlara ithafen yazdım zaten. Ethem Bey 2 abisinin İsmet İnönü ile çekişmesinin ve kendisinin de düzenli orduya daha doğrusu İnönü'nün emrine girmek istememesinin cezasını çekmiştir. Her fırsatta Atatürk'e bağlı olduğunu diğer komutan ve siyasileri tanımadığını belli etmiştir hatta Atatürk'ün yanına gelip onunla bir akşam yemeği yemiştir bu yemekte konuşulanları bilinmemekte.

    Dediğin gibi müsamaha gösterilmese düzenli ordu birliklerinin bastıramayıp Ethem bey kuvvetlerinin bastırdığı Anzavur Ahmet ve Yozgat isyanları belki de milli mücadelenin kaderini değiştirecekti. Gene Yunanları Gediz'e durdurup siperleri çekmiş ve Yunan hükümetinde kriz çıkmasını sağlayarak Yunan başbakanı Vezelos'un yurt dışına kaçmasına sebep olmuştur.

    O müsamaha gösterilmese milli mücadelenin geleceği büyük tehlikeye düşerdi.




  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt
    Zor olurdu sana en iyi senaryoyu çizecek olsam.Stalingrad Bakü ve Moskova düşmüş olsa Türkiye ve İran Alman tarafında savaşa girerdi.Sovyetlerde zaten bundan sonra 1-2 aya teslim olurdu.Böyle bir senaryo olsa dahi Almanlar bize yine o toprakları yedirmezdi.Yani bizim Selanik,Kerkük ve Musulu almamız için harba girip Almanların kazanması gerekirdi.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: darklord1905

    Zor olurdu sana en iyi senaryoyu çizecek olsam.Stalingrad Bakü ve Moskova düşmüş olsa Türkiye ve İran Alman tarafında savaşa girerdi.Sovyetlerde zaten bundan sonra 1-2 aya teslim olurdu.Böyle bir senaryo olsa dahi Almanlar bize yine o toprakları yedirmezdi.Yani bizim Selanik,Kerkük ve Musulu almamız için harba girip Almanların kazanması gerekirdi.
    Atatürk Hatay'ı almak için gerekirse cumhurbaşkanlığını bırakıp Trablusgarp zamanlarındaki gibi halkı gizlice örgütleyip direniş başlatmayı planlayan bir adamdı. Hatay vermemek için 40 akla atan Fransızlar Atatürk hastalanıp günde 12 saat dinlenmeli raporunu alınca gazetelerinde Atatürk'ün ağır hasta olduğunu yazdı, Atatürk'ün tepesi attı 19 Mayıs törenine tüm itirazlara rağmen katılıp sonra Mersin'e geçip askeri geçiş törenini 45 dk ayakta izledi.

    Adamı muayene eden doktorlar günde 20 saat istirahat etmeli diyolar adam daha az uyumak için günde 9 fincan kahve içiyordu. Ameliyata giriyor azıcık düzelince toplantı yapıyor, komaya giriyor komadan çıkıyor aynı gün toplantıya katılıyor. Sonra daha da fenalaşıyor 4 gün komaya giriyor komadan çıkıp akşamına bakanlar kurulunu toplantıya yanına çağırıyor.

    Bu adamın Musul'la Kerkük'ü almama ihtimali yoktu, yaşasaydı alırdı. Sovyetler neden dibindeki Nazi tehditini bırakıp müteffiği İngiltere'nin himayesindeki toprakta hak iddia etsin İngiltere 2. dünya savaşı ile meşgulken pekala alınabilirdi.




  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt
    Ben de onu diyorum zaten.Bizim o toprakları almamız için Almanların harbi kazanması lazımdı ki İngilizler Almanlar yerine terk etsin savaşta tarafsız kalma payı olarak.Lakin İran ve İrakta Almanlara yakın yönetimler oluştuğu için zaten Almanlarda izin vermezdi diyorum.



    Ben Atatürkün mücadeliciliğine lafım yok.İdealist bir adam olduğu için boşa harcayacak zamanı yok.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.