Şimdi Ara

Avrupa Birliği ve Atatürk (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
173
Cevap
0
Favori
11.769
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bende yok demiyorum zaten o entrikalara da bizim alakamız onlarla değil.
    ikincisi kendi kanunlarını uygulayamıyan, biçok ülkede uygulanan vede başarılı olmuş reformları bile yapmakta zorlanan bir millet sizin kriterlerinize uyacak vede düzelicekse yanınızda olurum.

    kızla ilgili soruya gelince merak etme başka bi konudada olsa burdada olsa aynı cevap.sittr ederdim fakat tamamen ayrı şeyler olmakla beraber.ISRARLA YAZIYORUM :AB kriterlerine sosyal-ekonomik-hukuksal vs. uyalım gerekli gördüğümüz reformları yapalım sora takayım AB ye.ala ala HEP AYNI ŞEYİ YAZIYORUM BELLİ REFORMLAR YAPMAK GEREKTİĞİNDE HEMFİKİRİZ HERHALDE.SİZ DİYOSUNUZKİ BİZ YAPALIM AB DÜŞMAN VS. BENDE DİYORUMKİ AB DÜŞMANDA OLSA(Kİ DAHA ÖNCEDE YAZDIĞIM GİBİ ŞU ZAMANDA ÇIKARLAR BU KADAR ÖNEMLİYKEN BUGÜN BEYAZ YARIN SİYAH VEYA BUGÜN SEVEN YARIN NEFRET EDEBİLİR)BİZ KENDİMİZE GÖRE YENİLİKLERİMİZİ YAPALIM Kİ BU YENİLİKLERİ AB ye UYUM ADI ALTINDA GERÇEKLEŞTİRDİK GERÇEKLEŞTİRDİK OLMADI BİDAHA ÇOK ZOR VEDE BÜYÜK ZAMAN KAYBI.ONDAN SONRA SEN YİNE GİRME SEN GSMH'NI AVRUPA SEVİYESİNİN ÜSTÜNE ÇIKAR BAKALIM SENMİ ONLARIN KAPISINA GİDİCEN ONLARMI SANA GELECEK?
    quote:

    Orjinalden alıntı: mythief

    quote:

    Orjinalden alıntı: seso81
    abey ısrarla siyasi entrikalardan-devletlerin çıkarcı politikalarından bahsediyorsunuz.


    çünkü var böyle birşey . bunu ben söylüyorum o söylüyor, ülkenin aydınları söylüyor, atilla ilhan söylüyor.

    quote:

    Orjinalden alıntı: seso81
    yaw diyorumki sosyal vede ekonomik olarak hangi kriterlere uymalıyız


    "girmiyor" gel kriterleri belirliyoruz beraber bu gece arkadaşlar illada bir kriter istiyor. mythief kriterleri tez zamanda geliyor .... off illa elin gavurunun belirlediği kriterimi kabul edecem. yazıyorum yazıyorum ellerim patladı.

    Birşey doğru ise doğrudur. İster sağcı ol ister solcu ister dinsiz ister inanan istersen ne olmak istersen onu ol ama bazı gerçekler vardır ki onlar herkese doğrudur, iyidir.
    Bize düşen görev bunları tek tek bulup uygulamaktır. O kadar.


    Atatürk'te böyle yapmadı mı yeri geldi sadece kendi kafasındaki modeli uyguladı (bizim modelimizi), yeri geldi avrupadan medeni kanunu aldı ( kriter diye onlar dayatmadılar, Atatürk beğendi aldı ama aynen değil Türkiyeye göre uyarladı.) işte olay budur. Biz ise şimdi direkt dayatılan kriterleri peşinen kabul ediyoruz. Bu nasıl bir mantıktır allah aşkına yapmayın etmeyin. ve bunu kurtuluş için tek yok gibi görüyoruz. çözüm nedir izah ediyorum işte daha ne yapayım biri çıkıp söylesin.

    quote:

    Orjinalden alıntı: seso81
    gaza gelmeden akıllı davranırsak avrupalıyıda istediğimiz kıvama sokarız

    sen şimdi şunu düşün. bir kızın kapısında 50 yıl seni seviyorum diyorsun yalvarıyorsun yüzüne dahi bakmıyor. hep gidiyor gözünün önünde başkaları ile fink atıyor. sen öyle bir kıza hala aşık olur musun? hala onun peşinde gezer misin ?

    ben senin yerine cevabı vereyim konu bu olmasa ven ben sana bu tarz bir soruyu durup dururken sorsam sen bana kesinlikle o kızla ilgilenmem bir kere kapısında elli yıl beklemem giderim başka güzelleri bulurum onlarla takılırım derdin. %100 böyle bir cevap verirdin.

    Ebe kardeşim bize başka ülke mi yok başka bir birlik mi bize başka kriter mi ? Biz salak mıyız iyinin kötünün olduğunu bilmiyor muyuz? illa AB deyince mi insan haklarında kültürden ondan bundan anlıyoruz. Bizim aydınımız bizim doktorumuz mühendisimiz öğretmenimiz işçimiz işverenimizi .. vs vs yok mu ?

    E o zaman o kızı terkediyorsunda bu AB neden terket miyorsun ?




  • entel vede havlayan köpekler lafların AB kriterlerini uygulamyı savunanlara ise sana bişey demiyorum.sendede bi gazki sorma.yav biraz gerçekçi olun.bizde biliyoruz güçlenmeliyiz kendimizi ezdirmemeliyiz.emin ol bizlerde salak değiliz.seninde dediğin gibi güçlü zayıfı eziyor.vede bunun önüne milliyetçi ağızlarıyla boş keseden sallamayla geçilemiyor.(biçok kişiden daha çok milliyetçiyim)bizimde dediğimiz zaten güçlenmek vede bunun için bazı reformların gerektiği.herhalde şu an enaz ihtiyacımız olan şey körün değneği bellediği gibi 'bizans'ı bellemiş olmak.bende sevmem Avrupayı hatta biçoğunuzdan fazla.fakat hala anlatamadık.köprü ayı dayı meselesi.biz belli biyere gelmeden ezilmekten kurtulamayız.bizde ortaokulda falan hocalar ülkemizdeki tarım çok iyi savaş halinde 3-5 yıl kendi kendimize yeteriz vs. laflarını duyunca gaza gelip gelsinler ibneler düzeletiriz onları diyoduk.şimdi anladıkki yediklerimiz hormondan ibaretmiş.uğur dündar'a 10yıl(devam ediyor) malzeme verip zengin edecek bi tarımımız gıda sektörümüz varmış.uçmayalım kimse AB özentisi değil.gerçekleri görelim.


    quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan

    ülkede batı hayranı bir dönekler takımı ortaya çıkmış ve her yere yayılmıştı.
    tanzimatçılık ise hızlı bir yozlaşma sürecine girerek batıyı üstün görücü ve ondan medet umucu aptalca bir çürümeyi getirdi.
    bunun devamı hala "entel" tabir edilenler arasında aynen devam ediyor.
    bu büyük adamların yapmak istedikleri demek istedikleri ile bu gün yüksek perdeden havlayan köpeklerimizin dediği şeyler aynı şeyler değil tabi ki.
    bize düşen eski hatalarımızdan ders almak ve bir an önce güçlenmeye bakmak olmalıdır.
    eğer zayıfsan hiç şunu-bunu suçlama (ABD-avrupa-rusya) güçlü olan güçsüz olanı ezer bu normaldir.
    nihayet onlarda işte şimdi ezdikleri zayıf dünya halklarının yerinde olmamak için böyle zalim ve kötü oluyorlar yoksa onlarla yer değiştirecekler.
    yani kim haklı-kim haksız meselesini tartışmayı boşvermeli güçlenip kendimizi ezdirmemeliyiz.
    bunu aylar önce başka bir yazımdada yazmıştım zaten.

    isteyenler baksın :


    http://forum.donanimhaber.com/m_1033168/mpage_2/key_kopya%252Coyun//tm.htm#1062181





  • Beyler aynı şeyleri tekrar yazmayı sevmem ama bu alıntının alındığı yere bakarsanız sevinirim.
    quote:

    quote:

    bu site sayfasından alıntıdır.
    ..........................
    Kurtuluş Savaşı’ndan beter durumdayız

    Türkler’in tarih boyunca içtimai ve ferdi çaresizliğe bir çok kez düşmesine rağmen bu yeisten kurtulduğunu örnekleri ile anlatıyor Dr. Dursun Ayan. İngiliz ve Amerikan Mandası’nın tartışıldığı Kurtuluş Savaşı’nın içtimai çaresizlik örnekleri ile dolu olduğunu dile getiriyor. Bu gün gelinen noktada ülkemizin Kurtuluş Savaşı’ndan daha beter bir toplumsal çaresizlikle yüzyüze olduğunu belirten Ayan, “O zamanki çaresizlik, halkın varını yoğunu ortaya koyarak mücadele etmesini sağladı. Çünkü çaresizlik dışardan gelmişti. Oysa günümüzde kendi kendimizi bu çaresizlik tuzağına sürüklüyoruz. Şimdi bilgi çok hızlı yayılıyor. Kurtuluş Savaşı’nda manda ve himaye tartışmalarını yapan yayın organları o dönemde her vatandaşın eline kolay kolay geçemiyordu. Eğer bu bilgiler halkın eline geçmiş olsaydı, baltasıyla, küreği ile emperyalizme karşı mücadele veren halkın dayanma gücü nice olurdu?”........................

    quote:

    ŞUNU DA ÜSTÜNE BASA BASA BELİRTMEK İSTERİM Kİ; AB YANLILARININ, KURTULUŞ SAVAŞI ZAMANINDAKİ MANDA VE HİMAYE GÖRÜŞLERİNE SAHİP "TESLİMİYETÇİ ZİHNİYETLE" HİÇBİR FARKI YOKTUR. Türk Milleti Kendi ayakları üzerinde durabilmeyi bilmeli, çözümü Avrupa'da aramamalıdır.
    Bu sonuncuya dikkat arkadaşlar düşünceleriniz o zaman da tek kurtuluşun bu olduğunu söyleyen düşüncüye ne kadar benziyor? Atatürkün yaptıkları sizi bu çaresizlik rüzgarlarından uzaklaştırır umarım.

    """"""Oysa günümüzde kendi kendimizi bu çaresizlik tuzağına sürüklüyoruz. Şimdi bilgi çok hızlı yayılıyor. Kurtuluş Savaşı’nda manda ve himaye tartışmalarını yapan yayın organları o dönemde her vatandaşın eline kolay kolay geçemiyordu. Eğer bu bilgiler halkın eline geçmiş olsaydı, baltasıyla, küreği ile emperyalizme karşı mücadele veren halkın dayanma gücü nice olurdu?”""""" Bakın osmanlı devletinin işgal edilmesi öyle bir zamanda ki halk savaşlardan bıkmış. Devletin bırakın dünya savaşının taraflarıyla savaşmayı, tek bir devletle bile savaşacak gücü yok. Sistem her yönden çökmüş durumda. Halk fakirleşmiş. İdarecilerin idare etmekten haberi yok. Yüksek kesimden bin bir türlü ses geliyor,herkes farklı bir düşünce içinde,birlik yok. Ben o zamanda yaşıyan bir köylü olsam ve bir mandacılık taraftarıyla konuşsam sonra da Atatürkle konuşsam ,gelip düşüncelerini açıklasa,yapacaklarını anlatsaydı Atatürk'e İNANMAZDIM. Sizin o zaman yaşıyan bir köylüden farkınız ise durumun ne kadar vahim olduğunu görmeniz. İşte durumun farkında olmanız Türkiye Cumhuriyetinin tek başına düzelebileceğine inanamamanıza yol açıyor. Bizim gaza geldiğimizi düşünüyorsunuz. Eğer tarihte böyle bir örnek olmasa inanın bende tek başımıza düzelebileceğimize inanmam. AMA BİR ÖRNEK VAR O DA ATATÜRK.




  • yaw sayın arkadaşım bizim dediğimizdede zaten AB bişey yapmıyor biz kendi kendimize düzeliyoruz sadece biçok yerde uygulanan vede başarılı olan kriterlerin burdada uygulanmasını istiyoruz.en basitinden orda olduğu gibi burdada emniyet şeritlerine araba girmesin.bundan başla hukuktaki dengesizliklere kadar düzelmesi gerek!!DEĞİLMİ? vede diyoruz ki bunlar zaten dünyanın biçok yerinde uygulanıyor en başarılısıda avrupada(varsa daha iyisi ve uygunu orayı kendimize örnek alalım) bizde bunların kendimize göre olan reformlarını yapalım hem kendimiz gelişelim hemde saygınlığımız artsın.ama sen hala bana atatürk diyon.ki sanki atatürk çağdaş medeniyetler seviyesine gelmeliyiz gibi şeyler söylememiş gibi.hayır başkalarını örnek almakmı koyuyor ne oluyor anlamıyorum.yaklaşık 100msj.dır atatürk öle dedi böle yaptı(sanki biz bilmiyomuşuz gibi)sen bana deyiversene ülke kalkınması için neler gerekli diyorum.''iyi davranmalıyız,yalan söylememeliyiz,büyüklere saygı küçüklere sevgi göstermeliyiz''yav bunları herkes biliyor.biraz realist olun herkes bi gaza gelmiş anlamıyor yada beni gıcık etmek için böyle yapıyor.




  • Eğer Atatürk bunları yapabilmiş olmasaydı ben Türkiyenin bir daha düzeleceğine hayatta inanmazdım olay bundan ibaret.
  • senin dediğin halde zaten senin olabiliceğin meçhul.tabi benimde.ama demekki düzelir diyosun.ee nasıl düzelir şüphesizki şuanki biçok şeyin biçok sistemin yenilenmesi gerek.ee bu sistemler her ırka ayrı değilki aklın yolu bir.her ırk kendine ayrı medeni kanun ceza kanunumu yapıyor?HAYIR.belli adetlere göre oynamalar oluyor fakat temelde tüm kanunlar aynı.bende onu diyorum işte bizde AB kriterlerine uyalım kendi çıkarlarımız doğrultusunda.sonrası Allah kerim.ayrıca daha öncede yazdığım gibi sen yap gsmh nı almanyanın iki katı bak bakalım avrupa bunlar müslüman bunlar türk diye ayrımmı yapıcak(senin dediğin gbi)yoksa peşinde mi dolanıcak?
    quote:

    Orjinalden alıntı: girmiyor

    Eğer Atatürk bunları yapabilmiş olmasaydı ben Türkiyenin bir daha düzeleceğine hayatta inanmazdım olay bundan ibaret.




  • İlk önce şunu açıklığa kavuşturayım ben avrupa halkının türklerle ve müslümanlarla çatışacağını (yanlış hatırlamıyorsam başka bir konuda) söylemiştim Aynen bir zamanlar zencilerle beyazların çatışmaları gibi. Yoksa gidipte başbakanlarının bu müslüman bu türk diye ayrım yaptığını düşünmüyorum elbette.(Genede olabilir ÖRN:Hitler)

    Benim sorunum şu kimse gelipte bize şunu yapın şunu yapmayın dememeli . Biz kendi kararımız ile şunların yaptığı iyi şunların yaptığı kötü diyerek seçmeliyiz. (Eğer birilerinden seçmek zorunda isek) .Kaldıki o seçimini yaptığımız "şunları" elbet birisi kimseden örnek almadan kendisi düşündü. şimdi biz niye böyle çözümler bulamayalım? Ve benim anladığım sen hedeflerimiz olmadığı için AB birliğinin kriterlerini uygulamamız gerektiğini söylüyorsun. Ama şunuda anladım sen şu anda kriterler bahanesiyle uygun gördüklerimizi yapalım,kimse sesini çıkarmasın herkes Türkiyenin istedikleri yolda olduğunu düşünsün ondan sonrada istediğimiz yere dönelim diyiyorsun. Umarım başbakanımızın hedefi buna benzerdir. Eğer şu anda Türkiyenin tek hedefi Abye girmekse yandık.
    Not: Şimdi benden gene hedef isteme daha önce yazdığım gibi bir ülkenin hedefleri ne benim gibi bir kişiyle belirlenebilir nede 2 dakikada belirlenebilir. Dolayısı ile yazdıklarım sana saçma gelir.




  • Bu konuya giren herkesin özellikle okumasını rica ediyorum. kelime kelime okuyun lütfen

    quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan
    BATILILAŞMA YENİ BİR ŞEY DEĞİL.
    ATATÜRK Ü BAYRAK YAPARAK KONUŞUYORSUNUZ BİR ŞEYDEN HABERİNİZ YOK.
    O YALNIZCA BİR ZİNCİRİN ORTALARINDAKİ BİR HALKADAN İBARAETTİ.


    bu lafın bana mı? yani "bir şeyden haberiniz yok kısmı" merak ettim laf tam nereye gitti anlayamadım da? Bana değil gibi geldi ama ben gende sorayım dedim ok.

    Yazdığın yazıyı okudum. Güzel bir yazı. Özellikle şu satılar

    bu büyük adamların yapmak istedikleri demek istedikleri ile bu gün yüksek perdeden havlayan köpeklerimizin dediği şeyler aynı şeyler değil tabi ki.”

    Yani o zamanki yapılan ıslahatlar ile şimdi ki AB yanlılarının bir tutulmaması gerektiğini savunuyor gibi duruyor. bana biraz öyle geldi.

    bize düşen eski hatalarımızdan ders almak ve bir an önce güçlenmeye bakmak olmalıdır.
    eğer zayıfsan hiç şunu-bunu suçlama (ABD-avrupa-rusya) güçlü olan güçsüz olanı ezer bu normaldir
    .”

    Bu dediklerine de katılıyorum.

    Lakin bir yere takıldım , ilk kelimene takıldım. Batılılaşma kelimesine. Şunu bilki Atatürk batılılaşmaya çalışmamıştır.

    ATATÜRK'ÜN 10. YIL NUTKU aynen yazıyorum

    Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir.

    Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkarane yürümesine borçluyuz(mythief : şimdilerlerde nerde gösteriyoruz o azmi). Fakat yaptıklarımızı asla kafi görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.

    Hedefimiz , batılılaşmak değil muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmaktır .

    Hangi Batı – Atilla İlhan
    ->http://www.prizma.net.tr/PRIZM-SERVICES/INTERACTIVE-ART/ILHAN/bati.html

    Batı'nin Deli Gömleği – Atilla İlhan
    ->http://www.prizma.net.tr/PRIZM-SERVICES/INTERACTIVE-ART/ILHAN/deli.html

    quote:

    Orjinalden alıntı: koala_serdar
    üniverste 1. sınıf gazi bunlar hocam bende zaman zaman böyle gazlara geliyorum


    bunlar gaz değildi arkadaşım, ok ! Gaz diye birşey yoktur, gerçekler vardır, fikirler vardır. Sizlerin yeterli tahayyül gücü yoksa bundan dolayı beni suçlu kılamazsınız yada söylemlerim için bunlar gazdır şeklinde ithamlarda da bulunamazsınız.

    Birinci Dünya Savaşı sonrasıda ülke dört bir yandan işgal edildikten sonra bir çokları bu işgalden memleketin kurtulamıyacağını düşündü. Hatta ulusal varlığa düşman kuruluş ve kişiler ortaya çıkarak memleketi içerden baltalamaya çalıştı.

    Bu yolda kurulan İstanbulda’ki önemli sayılacak kuruluşlardan biri İngiliz Muhipler Cemiyeti (İngiliz Dostluk Derneği) idi. Bu addan İngilizleri sevenlerin kurdukları bir dernek anlaşılmasın. Bence, bu derneği kuranlar kendi varlık ve çıkarlarını sevenler ve kendi varlıklarıyla çıkarını korumak yolunu, (İngiliz Başbakanı) Lloyd George başkanlığındaki İngiliz Hükümeti aracılığıyla İngiltere’nin desteğini sağlamakta arayanlardır.

    Bu derneğe gidenlerin başında Osmanlı Padişahı ve Yeryüzü Halifesi sanını taşıyan Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) olan Ali Kemal, Adil ve Memhmet Ali Beyler ve Sait Molla bulunuyordu.

    Bu derneğin iki yönü ve niteliği vardı. Birisi dış görünüş ve uygarca girişimlerle İngiliz desteğini istemeğe ve sağlamağa yönelik niteliği idi. Ötekisi, gizli yönü idi. Asıl çalışma bu yöndeydi. Yurt içinde örgütler kurarak ayaklanma ve başkaldırma düzenlemek, ulusal bilinci işlemez kılma, yabancı devletlerin işe el atmalarını kolaylaştırmak gibi görevleri vardı.

    Düşünülen kurtuluş yolları :
    Birincisi, ingilterenin koruyuculuğunu istemek.
    İkincisi, Amerika’nın güdümünü istemek.
    Bu iki türlü karara varmış olanlar Osmanlı Devleti parçalanacağına, tek bir bütün olarak kalmasını düşünenlerdi.
    Üçüncü karar, bölgesel kurtuluş yollarıyla ilgilidir.

    Ya bağımzılık ya ölüm : Baylar, ben bu kararın hiç birini yerinde bulmadım. Çünkü bu kararların dayandığı bütün gerekçe ve mantıkları çürüktü temelsizdi.

    Bu şartlar altında tek bir çözüm vardı. O da ulusal eğemenliğe dayalı bağılsız – koşulsuz (tam) bir Türk devleti kurmak.

    Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, anca tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli (Bolluk, rahatlık) olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insalık önünde, uşaklıktan öte bir gözle görülmeye layık olamaz. (AB'ye girince zengin olacaz değil mi rahat olacağız değil mi, GSMH çok çok artacak değil mi, AB'ye girince emniyet şeridinde araba gitmeyecek değil mi hesapta kültür seviyemiz artacak değil mi ama ne yazık ki bu UŞAKLIKTAN öte bir şey olmayacak. Çünkü AB kapısında yalvaran biziz, AB bize üye alımı yaparken daha önce hiçbir üyeye yapmadığı kriterleri masamıza koydu ve bunları bize kabul ettirmeye çalıştı ve hala çalışıyor. İspanyada bir BASK örneği varken İngilterede IRA , İrlanda varken keza İtalyada bu tarz örnekler varken ve hatta hatta birleşmiş Almanyanın bile hala içinde doğu batı diye ciddi kutuplar varken bizlerin önüne ermeni, kürt sorunlarını koymaları ve KIBRIS dayatmaları da mı sizlere bir şeyler anlatmıyor !!!!!!! Bunlar en temel örnekler. IMF ve Avrupa Ekonomik birliği kapitülasyonların yeni adıdır. )

    Yabancı bir devletin güdümüne girmeyi istemek, insalık niteliklerinden yoksunluğu güçsüzlüğü uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. Bu aşağılık duruma gerçekten düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez.

    Oysa Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.

    Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm !
    Öyleyse ya kendi kriterlerimiz, Ya AB köleliği !


    Söylev Cilt I , sayfa 39,40

    Dediğim gibi tekrar ediyorum “bunlar gaz değildi arkadaşım, ok ! Gaz diye birşey yoktur, gerçekler vardır, fikirler vardır. Sizlerin yeterli tahayyül gücü yoksa bundan dolayı beni suçlu kılamazsınız yada söylemlerim için bunlar gazdır şeklinde ithamlarda da bulunamazsınız.”

    Atatürk’te mi gaza gelmişti acaba ülke dört bir yandan işgal edilmiş ülkeyi yönetenler İngilizlere teslim olmuş onların cemiyetine üye olumuş. ordu yok, halk perişan, ve kurtuluşu teslimiyette yada büyük devletlerin himayesine girmekte göre bir aydınlar topluluğu ve geri kalan TEK KİŞİ M. K. ATATÜRK ????????!!!!!!!!
    Atatürk’te mi hayal görüyordu acaba çok mu gaza gelmişti ?
    sen öyle bir durumda olsan ve Atatürk'e inanır mıydın acaba ?

    quote:

    Orjinalden alıntı: koala_serdar
    dünyanın yeni durumu bu

    imf kötüdür evet kötüdür ama onsuz olmaz
    bm milletler tıraştır olmasa olmaz
    ab kötüdür ama olmasa olmaz
    abd en kötüdür ama olmasa olmaz


    olur kardeşim, daha önce nasıl olduysa, olabiliryorsa yine olur. Bu ülke o zaman nasıl İngiltere Amerika yada başka şer güçler sayesinde kurtulmadıysa, bu ülkenin evladı Atatürk önderliğindeki türk ordusu ile kurtulmuş ise yine bir türk evlatları ile mühendisi ile doktoru ile işçisi işvereni vs vs ile ekonomisini kalkındırır avrupanın boyunduruğundan kurtulur mühendisi ile teknolojini üretir istediği her şeyi yapabilir. Bunlar hayal değildir. Sizler kendi gücünüzün farkında değilsiniz.

    Peki efendim, öteki kararlara (AB kriterleri) uymakla da sonuç bu olmayacak mıydı ?

    Su ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk onursuz bir ulusa oranla, dost ve düşman gözündeki yeri elbette (çok) başka olur.(G.Kıbrısı kabul eden, KTTC’yi savunmaktan aciz, ermeni soykırımını kabul etmesede aksini iddia edemeyen köşeye şıkışmış kendi iç meselelerinde ve ekonomisinde AB’ye bağımlı bir ülkeyi düşünün bakayım ! )

    Ben eğer bu dayatmalara boyun eğerek AB kapılarında sürünerek bana bunu yap dedikleri zaman yaparak eğer refaha ulaşacaksam , fakir ama onurlu bir ülke olurum daha iyi.

    AB girebilmek içinde bu dayatmaları kabul etmekten başka çaremiz yoktur. AKP başkanı veya başkan yardımcısı değimliydi biz birkaç bin vatandaş (KTTC’ye gönderme yapıyor) için 60 milyonun geleceği ile oynayamayız diyen…

    Benimse gururuma en çok dokunan, bazı kanunların sırf AB kriteri adı altında onlar dediğin için karar alamamızdır. Belki bazı kararlar yerinde olabilir ama neden benim ülkemin bu kadar aydını varken, kendi içimizdeki dinamikleri kullanarak kendi kararlarımızı kendimiz almıyoruz da AB dediği zaman alıyoruz. Sırf bu sebeptendir ki bu benim gururuma dokunduğu için doğruluk payı olan AB kriterlerini bile kabul etmek istemiyorum.

    Başkabanın AB yolunda aldığı bu kararları AB kriterini yerine getirdik demesi, benim utanmama sebep olmaktadır. Ve daha sonraki söylemlerinde eğer AB'ye giden yolda herhangi bir Avrupa ülkesi önümüze engel olursa bizi caydırırsa alınan bu kararlar için Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz demesi ise benim ikinci kez utanmama sebep olmaktadır.

    Neden bu kriterler kendi özümüze, toplum yapımıza uygun bir şekilde kendi iç dinamikleriz tarafından aydınlarımız tarafından belirlenipte ta en başta Ankara kriterleri olarak alınmıyor da neden tarihe bir leke olarak sürülücek şekilde ;

    İşte AB kriterleri olmasaydı bu barbar Türkler yine adam olmayacaktı yaftasını yiyecek şekilde AB kriterleri olarak kabul ediliyor?

    Neden Ankara kriterleri alınıp biz kendimize çeki düzen verdik aldığımız kararlar ortadır ve bunların adı Ankara kriterleridir alın inceleyiniz beğenirseniz ve davet ederseniz AB gelmek isteriz eğer bizim kriterlerimiz sizin AB kriterlerinize uymuyorsa o zaman eyvallah denmiyor ????

    Peki bunlar denemez miydi ?

    Denilebilirdi. Ama denmiyor, dedirttirilmiyor. Kendine dahi güveni olmayan , tahayyül gücü olmayan bir toplum nasıl çıkacakta diyecek bunu ?

    Normal bir insan tarihi okur (anlamaya çalışır) şimdiki anı yaşar, kendi geleceğini düşünür.

    düşünen bir aydın tarihi okur (anlar. ders çıkartır. onun üzerinden fikirler üretir.), şimdiki anı yaşamakla kalmaz olayları gözlemler notlar tutar, ve tüm bunları birleştirerek kendi ve ulusunun geleceği hakkında tahayyül gücünü de kullanarak belli fikirlere varmaya çalışır.

    İşte arkadaşlar, bazılarımızla aramızda ki fark bu kadar kesindir.

    Saygılarımla ,

    mythief



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 10 Ocak 2005, 3:05:21 >




  • ahan sonunda anlaştık.ehuhe. vede dediğim gibi bu reformların bize çok faydası olucaktır vede bu reformları başka bi amaçla gerçekleştiremeyiz.adı AB olsun ne olursa olsun biz yapalım da kendimize uygununu sorasına bakarız.diğmi efenim.
    Orjinalden alıntı: girmiyor
    Ama şunuda anladım sen şu anda kriterler bahanesiyle uygun gördüklerimizi yapalım,kimse sesini çıkarmasın herkes Türkiyenin istedikleri yolda olduğunu düşünsün ondan sonrada istediğimiz yere dönelim diyiyorsun.




  • Orjinalden alıntı: seso81

    ahan sonunda anlaştık.ehuhe. vede dediğim gibi bu reformların bize çok faydası olucaktır vede bu reformları başka bi amaçla gerçekleştiremeyiz.adı AB olsun ne olursa olsun biz yapalım da kendimize uygununu sorasına bakarız.diğmi efenim.
    Orjinalden alıntı: girmiyor
    Ama şunuda anladım sen şu anda kriterler bahanesiyle uygun gördüklerimizi yapalım,kimse sesini çıkarmasın herkes Türkiyenin istedikleri yolda olduğunu düşünsün ondan sonrada istediğimiz yere dönelim diyiyorsun.


    oh bee.millet benim düşündüklerimi düşünüyor.
    mythief e gelince ya söylediklerinin çoğuna hak veriyorum.ama bu şartlar altında inan AB ye yönelmememiz olmaz.illa girelim demiyorum.AB siz yapamayızda asla demiyorum.bu ülkenin insanını eğitmeyi başardığımız anda Dünyanın en büyük süper güçleri arasına gireriz.
    yani olay köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme meselesi.
    ben şunada kesinlikle katılıyorum ;
    bu yapılması gereken reformlar AB istedi diye yapılmamalı biz sorunlara kendimiz müdahale etmeliyiz ,yani AB bizi uyarmaya gerek görmemeli.
    hatta öyle bir noktaya gelmeliyiz ki AB yi kalitesiz bir topluluk olarak görmeliyiz.yani onları geçmeliyiz.bunun içinde işin cılkı çıkana kadar(yani bize olmadık şeyler söylenene kadar) Türkiye deki Batı özentili entel diye geçinen kendini aydın sanan salak sünepe yalakalar ( biraz abartılı gibi olduda ) ve bazı odakları (mesela kendi düzenini kurmuş bazı vatan haini üst düzey askerler gibi ,bu nereden çıktı dersen şöyle diyeyim ;
    doğuda pkk nın 1 saat içerisinde bitirilebileceğini biiyormuydun?!
    evet nice operasyonlar var ki tam teröristler köşeye kıstırıldığında komutan hadi dönüyoruz diyor .niye mi?eğer pkk biterse onların saltanatıda biterde ondan ,yani paranın ceplerine akışı kesilir) AB bahanesiyle engellemektir.şu şekilde ; " AB ye girmek için bunları bunları yapmam lazım" demek ve onları yavaşça yönetimden alma ve yönetim üzerindeki baskılarından kurtarmadır.yani bence şu an yapılan (hükümetimiz tarafından) budur.AB ile müzakere bahanesiyle türkiye deki çoğu engel kaldırılmak isteniyor.
    bilmem anlatabildim mi!
    tüm yazılarıda tek tek okudum (şişen parmaklarına sağlık).
    sağlıcakla kalın...




  • quote:


    Orjinalden alıntı: seso81

    ahan sonunda anlaştık.ehuhe vede dediğim gibi bu reformların bize çok faydası olucaktır vede bu reformları başka bi amaçla gerçekleştiremeyiz.adı AB olsun ne olursa olsun biz yapalım da kendimize uygununu sorasına bakarız.diğmi efenim.
    seso bi de sen bizi anlasan. Hala bu reformların(!) başka bir şekilde gerçekleşemeyeceğini düşünüyorsun. Kaldıkı şu anda bizim ağzımıza bu söylemle bir parmak bal çalınıyor sadece o kadar. Vede bu reformların hiçmi kötü bir yanı yok. Bütün reformlar en şu ana kadar düşünülenin en iyisi olabilir ama daha iyisi olamaz mı? Şu anda Türkiyenin hedefi ne gözüküyor size? Buradan tek hedef ab girmekmiş gibi gözüküyor. Eğer başbakanımız bizide kandıracak bir politika uyguluyorsa eğer sorun yok ama ben yarın öbürgün ben sizin şu kriterinize uymam diyilceğini sanmıyorum, önümüze ne konursa ah edip vah edip uygulamaya çalışacaklar. Umarım başbakanımız çok zeki bir plan uyguluyordur yoksa olacak olanlar bence bunlardır.




  • @ seso81 , @ ilhami

    ya arkadaşlar yazdığım yazıyı tamamen okurmusunuz en azından okadar uğraşıyorum ama değil mi ?

    bakınız orada ne demişim şu sizin : adı AB olsun ne olursa olsun biz yapalım da kendimize uygununu sorasına bakarız.dimi efenim. dediğiniz lafa bir cevap niteliğindedir..

    Peki efendim, öteki kararlara (AB kriterleri) uymakla da sonuç bu olmayacak mıydı ?

    Su ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk onursuz bir ulusa oranla, dost ve düşman gözündeki yeri elbette (çok) başka olur.(G.Kıbrısı kabul eden, KTTC�yi savunmaktan aciz, ermeni soykırımını kabul etmesede aksini iddia edemeyen köşeye şıkışmış kendi iç meselelerinde ve ekonomisinde AB�ye bağımlı bir ülkeyi düşünün bakayım ! )

    Ben eğer bu dayatmalara boyun eğerek AB kapılarında sürünerek bana bunu yap dedikleri zaman yaparak eğer refaha ulaşacaksam , fakir ama onurlu bir ülke olurum daha iyi.

    AB girebilmek içinde bu dayatmaları kabul etmekten başka çaremiz yoktur. AKP başkanı veya başkan yardımcısı değimliydi biz birkaç bin vatandaş (KTTC�ye gönderme yapıyor) için 60 milyonun geleceği ile oynayamayız diyen�

    Benimse gururuma en çok dokunan, bazı kanunların sırf AB kriteri adı altında onlar dediğin için karar alamamızdır. Belki bazı kararlar yerinde olabilir ama neden benim ülkemin bu kadar aydını varken, kendi içimizdeki dinamikleri kullanarak kendi kararlarımızı kendimiz almıyoruz da AB dediği zaman alıyoruz. Sırf bu sebeptendir ki bu benim gururuma dokunduğu için doğruluk payı olan AB kriterlerini bile kabul etmek istemiyorum.

    Başkabanın AB yolunda aldığı bu kararları AB kriterini yerine getirdik demesi, benim utanmama sebep olmaktadır. Ve daha sonraki söylemlerinde eğer AB'ye giden yolda herhangi bir Avrupa ülkesi önümüze engel olursa bizi caydırırsa alınan bu kararlar için Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz demesi ise benim ikinci kez utanmama sebep olmaktadır.

    Neden bu kriterler kendi özümüze, toplum yapımıza uygun bir şekilde kendi iç dinamikleriz tarafından aydınlarımız tarafından belirlenipte ta en başta Ankara kriterleri olarak alınmıyor da neden tarihe bir leke olarak sürülücek şekilde ;

    İşte AB kriterleri olmasaydı bu barbar Türkler yine adam olmayacaktı yaftasını yiyecek şekilde AB kriterleri olarak kabul ediliyor?

    Neden Ankara kriterleri alınıp biz kendimize çeki düzen verdik aldığımız kararlar ortadır ve bunların adı Ankara kriterleridir alın inceleyiniz beğenirseniz ve davet ederseniz AB gelmek isteriz eğer bizim kriterlerimiz sizin AB kriterlerinize uymuyorsa o zaman eyvallah denmiyor ????

    Peki bunlar denemez miydi ?

    Denilebilirdi. Ama denmiyor, dedirttirilmiyor. Kendine dahi güveni olmayan , tahayyül gücü olmayan bir toplum nasıl çıkacakta diyecek bunu ?

    Lütfen bu yazının tamamını okuyunuz 4 mesaj yukarda




  • ben seninde arkadaşlarında dediklerini tam olarak okuyorum ,kafanı hiç takma.
    sen biz AB olmadanda kendi kendimize yeteriz diyorsun(fakir olsak bile)
    bende diyorum biraz AB ci görünürsek kendi kendimize yetmenin dışında dahada fazla üretiriz ve zengin oluruz diyorum.
    ben AB isteği numara olabilir ve olmasa bile zaten abartı bir durumda müzakereleri sona erdiririz kafanı takma diyorum.
    yapılanlar AB istedi diye yapılıyor bu benim gururuma dokunuyor diyorsun ,bizimde canımızı sıkıyor ,benim canımı sıkan çok daha fazla şey var ama avrupayı biraz yoklayalım diyorum.
    hadi kafanı daha fazla yorma .git temiz bir uyku çek.
    hayırlı kabuslar .
  • @ seso81

    birde senin fikrini bekliyorum ?

    @ilhami

    sende illa beni yatıracaksın yani , birde bana kabuslarımı layık görüyorsun ilhami olmadı ki şimdi ilhami cık cık

    ben diyorum ki ; "Ben eğer bu dayatmalara boyun eğerek AB kapılarında sürünerek bana bunu yap dedikleri zaman yaparak eğer refaha ulaşacaksam , fakir ama onurlu bir ülke olurum daha iyi" bu şekilde AB'ye üye olacaksam fakir olurum daha iyi demek istiyorum.

    quote:

    Orjinalden alıntı: ilhami
    bende diyorum biraz AB ci görünürsek kendi kendimize yetmenin dışında dahada fazla üretiriz ve zengin oluruz diyorum.


    bende diyorum ki olmayız. avrupa ekonomisi çıkmazda. biraz neşriyatı takip et olur mu !

    "The Economist dergisinin geçen aylarda yayınladığı bir rapor, AB’nin gerçek yüzünü ortaya koyuyor.

    Eurobarometer adlı araştırma kuruluşunun yaptığı araştırmada AB vatandaşlarının yüzde 43’ü, AB ve kurumları hakkında pek olumlu düşünmüyor. Yüzde 21’i kesin olarak negatif değerlendiriyor.

    AB’nin en güçlü üyesi konumunda olan Almanya sizce AB’den memnun mu?

    Eurobarometer’ın raporunda, Alman halkının yüzde 38’i AB üyeliğinin kendilerine bir faydasının olmadığını düşünüyor.

    Peki neden?

    Almanya, Doğu Berlin’i içine aldıktan sonra, emisyonu genişletip yeni istihdam sahaları ortaya koyması gerekirken, para eksikliğinden kaynaklanan ekonomik dengesizliği gidermesi gerekirken ortak para birimi sebebiyle bunu yapamadı.

    Netice olarak Almanya deflasyon sürecine girmiş oldu. Sosyal yardımlarını da yavaş yavaş kısmaya başladı.

    Fransa, İngiltere, İtalya gibi diğer AB üyelerinin de çok ciddi sıkıntıları mevcut. Raporda, AB seçmenlerinin yarısı, AB birden ortadan yok olsa, hiç üzülmeyeceklerini beyan etmişler. "

    avrupa da teknoloji var fabrika var ama işin dönmesini sağlayacak genç yok, ham madde yok. AB yeni sömürgeleri bulmanın peşinde ...
    yani AB'ye girince şöyle bir durum olacak.

    diyelim ki AB'nin bir kavanoz balı olsun Türkiye'ninde bir kavanoz reçeli olsun. biz o baldan çok yemek istiyoruz ama sahibi bir sürü şart koşuyor önce diyor ki o reçel kavanozunun kapağını iyice sık ki başkası açamasın diyor. tamam diyoruz yapıyoruz. e hani bal ! sahibi diyor ki cık cık olmaz o da yetmez. kavanozun dibine bir delik aç oraya musluk tak . tamam diyoruz yapıyorz sonra diyoruz hani bal ! sahibi gene dur diyor o da yetmez. şimdi o musluğa bir kilit koy anahtarıda bana ver istediğim zaman açayım istemediğim zaman kapatayım, benden başkada kimse o musluğu kullanmasın. tamam diyoruz onu da yapıyoruz , bunun üzerinede sahibi bize bir parmak bal veriyor bizde parmağımızı yalıyoru balı bitiriyoruz sonrada bala çaldığımız o parmağı yalaya yalaya avunuyoruz çünkü sahibi bal kavanozunu hemen kapamıştır. Ama bizim reçelin anahtarı bal sahibinde kalmıştır.

    işte AB ye girdiğimiz o anahtar misali onlara teslim olacağız. Bir parmak yediğimiz bal bize onlardan gelen fayda olacak. Bu bizim tattığımız farklı bir lezzet olacağı için (çünkü bizde reçel onlarda bal var) yıllarca o bir parmak lezzetle avunacaz. Fakat anahtar onlarda olacağı için onlar bizim reçelden istedikleri zaman istedikleri kadar alakacaklar. işte bu da sömürülüşümüz olacak. 21.yy. kapitülasyonları olacak. Diyebilirsin ki neden reçeli seçtin , hem yoğun bir sıvıdır akışkanlığı azdır hiç musluktan akarmı. Elbette akar ama ağır akar hızlı akmaz ... zaten AB'nin isteğide bu bizi birden sömürmek istemiyor. kavanozun içinde su olsaydı ne olacaktı şarrr diye birden boşalacaktı. onların amacı bu işi yavaş yavaş yapmak. çünkü Türkiye AB ile diğer müslüman bölgeler arasında tampon bir bölge... üstelik eski güçünde olmasada Rusya'nın daha da aşağıya doğru inmesinide istemiyorlar. hatta ve hatta rusya ile türkiyenin bir birlik oluşturup AB'ye karşı olmalarını da istemiyorlar.o yüzden bizi birden sömürmeleri bizi birden güçsüzleştireceği için bu onların da işine gelmiyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 11 Ocak 2005, 3:15:37 >




  • Güzel konuya değinmişsin mythief. Peki sana göre "tüm olan bitenin farkındayız" diyen hükümet bu olayın farkında mı? Reçelle, balı tabir-i caizse kafa kafaya change edebilir mi? Çünkü bana göre de serbest dolaşım hakkı olmadıktan sonra, iş hakkı hukuku olmadıktan sonra bir halta yarayacağını zannetmiyorum AB üyesi olmanın. Zaten manası da kalmıyor. Sadece AB vatandaşı etiketi olacak ama pek bir halta yaramayacak gibi geliyor
  • quote:

    Şunu bilki Atatürk batılılaşmaya çalışmamıştır.


    bu doğru değil.
    zaten günümüzde yaygın kullanımıyla "kemalizm" denen şey hem batılılaşmayı hemde modernleşmeyi aynı anda kabul etmek şeklinde bir anlamda dünyada kullanılmaktadır.
    bu yaygın şekilde kullanıldığı anlam... ama anlamı çarpılmış biraz. yani bu şekildeki açıklama tam doğru değil tabi.
    herşeyden önce bu 1. kemalle değil 3. selimle başlayan bir süreçtir.
    ve atatürk ün düşünceside batılılaşmayı minimum - modernleşmeyi maximum ölçülerde kabul etmek şeklinde özetlenebilir.
    nihayet onun uyguladığı yöntem aslında temelde ""BATI EMPERYALİZMİNE KARŞI"" güçlenmeyi amaç edinmişti.
    çoğu ülke hele müslüman ülkeler genellikle bu yolu seçtiler yada seçmeye çalıştılar.
    mesela 19 yy başlarında mısırda kavalalı mehmetali paşa da aynı dönemde bu yolu seçmiş ve oldukçada iyi yürütmüştü.
    20 yy da afganistan ve iranda bu yöndeki reform çabaları ise başarılı olamadı.

    ama bir başka yol daha var o da sadece modernleşmeyi seçmek:
    mesela yerel kültürün modernleşmeye engel olmadığı japonya gibi ülkelerde bu rahatça uygulanabiliyor.
    ama bu sistem bizde olmaz. bunu 2. abdülhamit daha 1880 li - 90 lı yıllardada açıklamıştı.

    bize okulda türkiye tarihi diye 1300 - 1550 arası büyük zaferler dönemini okutup gerisini geçiştirdiler.
    oysa bütün askeri uzmanlar bilirki "yenilen taraf daha iyi öğrenir"
    bu gün asıl işimize yarayacak bilgiler gerçekte o geçiştirilen dönemde...

    bugünkü sorunlarımızı ve çözümlerini asıl 1580 - 1880 arası dönemi incelediğimde daha iyi anladım.
    yalnızca "ipin ucu nerde kaçmış" diye merak etmiştim ama istediğimdende çok daha fazlasını öğrendim.
    nerelerde ne hatalar yapmışız ipin ucu nerde kaçırmışız ancak o zaman anladım.
    tarih hep tekrarlanıyor aynı şeyler bu gibi tartışmalar o zamanlarda da yaşanmış hep.
    ama reformlar hep gecikmiş sonunda iş işten geçtikten sonra durumu düzeltmeye çalışanlar ne kadar
    zorluklar içinde çırpınmışlar meğer.
    bu günde iyi yapıyorum diye ülkemi savunuyorum diye reformların önüne dikilenler aslında yine ipin ucunu kaçırtıp
    yine boşuna yıllarca - kuşaklarca geri kalmamıza sebep olacaklar.

    o reçeldi-baldı hikayesi tamam doğru ama bunu gören bir sen değilsin ya.
    hepimiz farkındayız bunun.
    ama bir kavanoz bal dolduracak hale gelemedikten sonra onların bir parmak balının hatırına bunlara katlanmamız gerek.
    vaktinde "bize uymaz kültürümüz-imanımız bozulur" diye reform yapmayan fırsatları kaçırıp bizi geri bırakanların yüzünden
    bugün şimdi işte onların balı var ama bizim yok. o önceki kuşaklarımızın hatalarını düzetmeye çalışıyoruz daha.
    bizde bir kavanoz bal doldurana dek yapmamız gereken neyse yapıcaz katlanmamız gerekiyorsa katlanıcaz yoksa hiç bir zaman balımız olmaz reçelimizi de alırlar her bi şeyide yaparlar.

    bugün güçlenmemiz için ne yapmamız gerekiyorsa yapmalıyız kültürü korumak bahanesiyle falan geri kalmaya devam edersek sonunda yine rus dayağı yedikten sonra o kültürden vazgeçmeye başlarız - yine iş işten geçmiş olur - bunun sonuda yine fena olur.
    o zaman görürüz bakalım düşmanlarımız sizin bu reformlardan bile koruduğunuz kültürümüzden geriye bir şey bırakıyormu.

    ne yapacaksak bunu şimdi yapmalıyız. yarın daha kötü günler gelmeden önce ...
    asırlardır hep son çare olarak rus dayağı yedikten sonra istemeye-istemeye yapılan reformlardan sonra artık aklımızı başımıza toplamalı ve reformlarımızı şimdi henüz rahat durumdayken yapmalıyız. yoksa biz reformu istediğimiz ama güçsüz olduğumuz zaman zaten yaptırtmazlar daha öncede yaptırtmamışlar.

    bugün güçlü olmak için gerekli olan kriterler neyse onları bir an önce ve kültürümüze uyarmı-uymazmı diye oyalanmadan kabul etmemiz gerek. o oyalanmalar batırdı bizi zaten hep.

    ülkemiz AB ye girme konusunda (zaten çok açık belli olan) karar alma aşamasında temsil edilme hakkı peşinde dolaşıyor.
    yoksaki zaten gümrük birliği ile AB ye girmiş durumdayız ama siyasi kararların alanması aşamasında temsil hakkımız yok.
    şu anki sistem tek taraflı olarak aleyhimize işliyor...
    ve zaten işte bu bizim için AB ye girme meselesi de aslında yalızca AB nin karar alma mekanizmalarına girme çabası olarak devam ediyor.
    öyle bir yazmışsınız ki sanki bizi kandırmaya çalışıyorlar gibi anlaşılıyor.
    ellerinden gelse kandırırlar tabi bu kesin ama şu durumda kimsenin kimseyi kandırdığı falan yok çünkü herşey ortada zaten....
    her iki tarafda diğerinin ne istediğini ne düşündüğünü ne yapmaya çalıştığını çok açıkça biliyor.
    iş diğerinin istediğini az kendi istediğini çok yaptırtacak şekilde bir anlaşma yolu bulmakta düğümleniyor.
    şu anki mücadele ülkemizin daha aleyhine olacak birşeylerin mücadelesi değil zaten aleyhimize olan durumu dengelemek ve bizim lehimize çevirmek için AB de karar alma mekanizmalarına da girme mücadelesi....


    bu arada şu dedikleriniz beni çok kızdırdı...

    quote:

    fakir olsak bile


    quote:

    fakir ama onurlu bir ülke olurum daha iyi


    siz hiç yoksul insanların hayatını yada yoksul ülkelerin tarihini inceledinizmi....
    fakirliğin ( ve tabiki güçsüzlüğün ) onurlusumu olurmuş....
    ne devlet olarak ve ne de insan olarak olmaz - olamaz - asla olmaz....
    siz ne diyorsunuz yahu. adam gelip sana dayak atarkende onurunlamı dayak yiyeceksin. lafa bak...
    bu kadar da kafasız olunmaz...
    anlaşılan ya sizin niyetin bozuk ... yada birileri sizin beyninizi lağım sularıyla yıkamış.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi barsgan -- 11 Ocak 2005, 5:53:51 >




  • Biz reformları yapmayalım mı diyiyoruz. Kaç kişiye,kimlere soruluyor bu reformlar alınırken? Kaç kişilik, ne seviyede bir grubun elinden geçip uygulamaya sokuluyor. İşte bunlar önemli. Sonra Eğer Abnin kriterleri en iyi çağdaşlaşma çözümü ise bu kriterleri uygulamak için Abye girmeye gerek yok. Abye girmeden de bunlar uygulanabilir. Tek umutlu olduğum yan Başbakanımız gelişim karşıtlarının ağzına bir parmak bal çalarak ava gideni avlamasıdır. Ki bunada çok inanmıyorum. Ayrıca tarih devamlı tekrar eder demişsin(anlayana tekrar eder yoksa 2. dünya savaşı bir daha olmayacak tabiki 3. olur) sana katılıyorum. Ve manda ve himayecilik tartışmalarınıda araştırmanı istiyorum senden.
    Batılılaşma tabiki hop diye olmuş bişey değil ama Atatürkün yaptıklarının farkı seninde dediğin gibi batılılaşma değil çağdaşlaşmaydı.




  • Orjinalden alıntı: ilhami
    bende diyorum biraz AB ci görünürsek kendi kendimize yetmenin dışında dahada fazla üretiriz ve zengin oluruz diyorum.


    ya burada ben demiyorum ki AB de olursak ,ben AB ci gözükürsek diyorum ,farklı şeyler bunlar ,yine yanlış anlaşıldım.
    bargsan da iyi noktalara değinmiş.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan
    siz ne diyorsunuz yahu. adam gelip sana dayak atarkende onurunlamı dayak yiyeceksin. lafa bak...
    bu kadar da kafasız olunmaz...
    anlaşılan ya sizin niyetin bozuk ... yada birileri sizin beyninizi lağım sularıyla yıkamış.


    selam, önce sözlerine dikkat etmeni isterim burada herkes fikirlerini istediği gibi söyleme hakkına sahip. üstelik karşında seninle ister aynı fikirde olsun yada olmasın, bu konulara önem veren kafa patlatan kitap okuyan ve fikirlerini de söylemekten kaçınmayan biri var ki EN AZINDAN BUNA SAYGI GÖSTERMENİZ GEREKMEKTEDİR.

    Söylediğiniz sözleri aynı şekilde size iade ediyorum ve benden özür dilemenizi bekliyorum. Yaptığınız çok terbiyesizce bir davranış !

    quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan
    siz hiç yoksul insanların hayatını yada yoksul ülkelerin tarihini inceledinizmi....
    fakirliğin ( ve tabiki güçsüzlüğün ) onurlusumu olurmuş....
    ne devlet olarak ve ne de insan olarak olmaz - olamaz - asla olmaz....


    onur kelimesinin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz sanırım. Bu söylemlelerinizle ülkemizde yaşayan bir sürü maddi durumu iyi olmayan vatandaşı ve dünya üzerinde hiç kimsenin esiri olmak istemeyen ama aynı zamanda fakir olan bir sürü ülkeyi de ONURSUZDUR diyerek onlara hakaret etmiş oluyorsunuz.

    fakir ve onur apayrı iki kavramdır.

    onur isim Fransızca honneur
    http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/SOZBUL.ASP?GeriDon=0&EskiSoz=&kelime=onur&submit1=Ara

    1 . İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis.
    2 . Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar:
    "Çok bilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez."- T. Buğra

    fakir sıfat Arapça fa®³r
    http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/SOZBUL.ASP?KELIME=fakir&YENIARAMA=+++Ara+++&GeriDon=0&EskiSoz=

    1 . Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara:
    "En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir."- F. R. Atay

    Yani size göre bırakın devleti insanın bile fakiri onurlu olamaz mı ? Bu çok ağır bir ithamdır. Demek siz o zaman sizin sokağınızda yaşan isanları da , akrabalarınızı da farkir oldukları için onursuz olarak değerlendiriyorsunuz öyle mi ? Gerçekten düşündürücü ve vahim bir düşünce tarzı...

    Söylevi bilmem okudunuz mu ? Bilmiyorum ama ben size şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.

    Bakınız Atatürk orada ne diyor herşey gayet net ve açıktır.

    Peki efendim, öteki kararlara (ingiliz, amerika himayesindeki ve diğer kurtuluş yollarından bahsediliyor) uymakla da sonuç bu olmayacak mıydı ?

    Su ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk onursuz bir ulusa oranla, dost ve düşman gözündeki yeri elbette (çok) başka olur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 11 Ocak 2005, 14:25:19 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan
    zaten günümüzde yaygın kullanımıyla "kemalizm" denen şey hem batılılaşmayı hemde modernleşmeyi aynı anda kabul etmek şeklinde bir anlamda dünyada kullanılmaktadır.

    herşeyden önce bu 1. kemalle değil 3. selimle başlayan bir süreçtir.
    ve atatürk ün düşünceside batılılaşmayı minimum - modernleşmeyi maximum ölçülerde kabul etmek şeklinde özetlenebilir.
    nihayet onun uyguladığı yöntem aslında temelde ""BATI EMPERYALİZMİNE KARŞI"" güçlenmeyi amaç edinmişti.


    ATATÜRK'ÜN 10. YIL NUTKU'dan aynen yazıyorum

    Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir.

    Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkarane yürümesine borçluyuz(mythief : şimdilerlerde nerde gösteriyoruz o azmi). Fakat yaptıklarımızı asla kafi görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.

    Hedefimiz , batılılaşmak değil muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmaktır .

    "izm"'li şeyleri oldum olası pek sevmem, Kemalizm diyerek iş çok çarpık boyutlara gidebilir. Benim için referans Atatürk'ün düşünceleri, söyledikleri ve yaptıklarıdır. Beğendiklerimi alırım öğrenirim, beğenmediklerimi eleştiririm. Kimse hatasız değildir ama Atatürk'ün düşüncelerini Kemalizm adı altında çarpıtmayalım lütfen çünkü

    Atatürk hiç bir zaman hedef olarak minimum maksimum hiç farketmez batılılaşmayı örnek göstermemiştir. Atatürk'ün hedefi : batılılaşmak değil muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmaktır.

    Buyrun size , Batı'lı bir yazar (J.M. Albertini) Batılılaşmak hakkında neler diyor dikkatle okuyunuz :

    "Batı'lı sömürücü yerli halkın metropoliten sömürgeci halka benzemesi amacıyla, eski anlayış ve kuruluşlara yeni bir biçim vermeye çalışır; ama, yerlileri aşağı düzeyde tutarak tam bir benzerlikten kesinlikle kaçınır."


    lütfen yukardaki tanıma dikkat buyurunuz bu konuda netten yada elimdeki kitaplardan biraz daha araştırma yapacam daha ayrıntılı birşey bulursam yollarım buraya ...




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.